Gözlerini açtığın anda sabahın ilk ışıklarının içinde bulunduğun camın içeriden girdiğini görüyorsun. Tavanın gökyüzünü ve bulutları andıran açık mavi ve beyaz renkleri, gözlerinden içine akan bir huzur sağlıyor. Bir anda hissettiğin ürpertiyle yatağının üzerinde muhtemelen uykunda üstünden attığından dolayı dağınık duran krem rengi, üzeri açık kahverengi işlemler olan pikeyi üzerine çekiyorsun. Bu esnada, pikeyle aynı desenli çarşaf takımı ve kalın olmasına rağmen kafanın içine gömüldüğü yastığın rahatlığını hissedebiliyorsun. Yatak öylesine rahat geliyor ki, tıpkı masallarda anlatıldığı gibi altına bir tane yüzük konulsa dahi hissedebileceğini düşünüyorsun. Kafanı bu rahatlıkla beraber biraz sola çevirdiğinde ise, üç parçadan oluşan pencereni görüyorsun. Beyaz çerçeve üzerine altın rengi işlemeler, başlı başına odanın zevkini ve konforunu sağlamaya yetmiyormuş gibi, bir de pencereden odana yansıyan okyanus manzarası ile okyanusun rengine uygun seçilmiş fon ile perdeler karşısında birden üzerindeki pikeyi atarak yatağından fırlıyorsun. Pencerenin orta kısmının açılabilir olması sayesinde pencereyi açıyor, karşında duran okyanusun beyaz köpürtülerini görüyor ve denizden gelen meltemi hissediyorsun. Okyanustan gelen temiz havayı ciğerlerin sonuna kadar doldururken, yaz aylarında olmanıza rağmen Aludir Üssü’nde olduğunu gibi boğucu bir hava olmaması ilgincine gidiyor. Bunu tamamen manzaranı oluşturan okyanusa bağlasan bile, gözlerin okyanus ile arandaki yeşilliğe kaydığında, yeşilin en çarpıcı tonlarının da bu hislerine etki ettiğini anlıyorsun.
Pencereden gördüğün ve bulunduğun yer ile okyanus arasında özenle dikilmiş ve bakılmış görünen ağaçların tesadüfi olarak burada bulunmadığını anlaman kolay oluyor. Budamalarının işin bilen kişilerce yapılması sayesinde ağaçların hemen hemen hepsi benzer bir görüntü sergilerken, bu görüntü manzarayı tamamlayan eşsiz bir tat olarak görünüyor. Ancak, ağaçların okyanusa kavuşacağı nokta 20 metreyi bulan surları görmek, seni bir nebze üzüyor. Ne var ki, bu surlar bir anda bulunduğu yerin korunaklı olduğunu da sana söylüyor. Kafanı biraz daha aşağıya doğru çevirdiğinde ve surların da yüksekliğini baz aldığında, muhtemelen yapının 4. veya 5. katında olduğunu düşünüyorsun. Kafanı bunun için yukarı kaldırdığında ise çatının sarkıntılarını görmenle, binanın çatı katında olduğunu anlıyorsun.
Pencereni açık bırakıp odanın diğer detaylarını görmek için bakışlarını odana çevirdiğinde, krem, kahverengi, beyaz ve maviden ibaret olan odada bol altın işlemeler görüyorsun. Yatağının sağ tarafında kalan bir kısımda Aludir Üssü’nden gördüğünden daha büyük ve daha kaliteli bir gardırop görüyorsun. Bunun yanında, yatağının karşına gelecek şekilde konumlandırılmış büyük bir masa ve ayna takımı ile hemen önünde duran şaşalı bir sandalye odanın kalitesini en üst aşamaya çıkartıyor. Odanın kaliteli zemini, attığın adımları bile dikkatli atmana neden olurken, gözlerin hemen gardırobun yanında kalan kapıya ilişiyor. Penceredeki altın işleme detaylarını ve beyazlığı koruyan kapının altın rengi kulpu, dokunmayı isteyeceğin ancak buna kıyamayacağın kadar parlak görünüyor. Tam bu esnada ise, kapının sessizce bir kez tıklatıldığını ve kapının arkasında “Diniel Hanım, kahvaltı getirdim. Müsaitseniz odanıza girebilir miyim?” diye nazik bir kadın sesi duyuyorsun. Duyduğun sesle birlikte uzun sarı saçları olan, güzel vücut hatları bulunan ve bembeyaz teniyle parlayan, yirmili yaşlarının ortasında bir kadın görüntüsü zihninde beliriyor. Sadece yumuşak ve kibar sesiyle kadına dair bir görsel yaratabilmenin yarattığı düşünceler ışığında, bu sesin sahibine bir cevap vermemen halinde kadının geldiği gibi sessizce kapından ayrılacağını düşünüyorsun.
Pencereden gördüğün ve bulunduğun yer ile okyanus arasında özenle dikilmiş ve bakılmış görünen ağaçların tesadüfi olarak burada bulunmadığını anlaman kolay oluyor. Budamalarının işin bilen kişilerce yapılması sayesinde ağaçların hemen hemen hepsi benzer bir görüntü sergilerken, bu görüntü manzarayı tamamlayan eşsiz bir tat olarak görünüyor. Ancak, ağaçların okyanusa kavuşacağı nokta 20 metreyi bulan surları görmek, seni bir nebze üzüyor. Ne var ki, bu surlar bir anda bulunduğu yerin korunaklı olduğunu da sana söylüyor. Kafanı biraz daha aşağıya doğru çevirdiğinde ve surların da yüksekliğini baz aldığında, muhtemelen yapının 4. veya 5. katında olduğunu düşünüyorsun. Kafanı bunun için yukarı kaldırdığında ise çatının sarkıntılarını görmenle, binanın çatı katında olduğunu anlıyorsun.
Pencereni açık bırakıp odanın diğer detaylarını görmek için bakışlarını odana çevirdiğinde, krem, kahverengi, beyaz ve maviden ibaret olan odada bol altın işlemeler görüyorsun. Yatağının sağ tarafında kalan bir kısımda Aludir Üssü’nden gördüğünden daha büyük ve daha kaliteli bir gardırop görüyorsun. Bunun yanında, yatağının karşına gelecek şekilde konumlandırılmış büyük bir masa ve ayna takımı ile hemen önünde duran şaşalı bir sandalye odanın kalitesini en üst aşamaya çıkartıyor. Odanın kaliteli zemini, attığın adımları bile dikkatli atmana neden olurken, gözlerin hemen gardırobun yanında kalan kapıya ilişiyor. Penceredeki altın işleme detaylarını ve beyazlığı koruyan kapının altın rengi kulpu, dokunmayı isteyeceğin ancak buna kıyamayacağın kadar parlak görünüyor. Tam bu esnada ise, kapının sessizce bir kez tıklatıldığını ve kapının arkasında “Diniel Hanım, kahvaltı getirdim. Müsaitseniz odanıza girebilir miyim?” diye nazik bir kadın sesi duyuyorsun. Duyduğun sesle birlikte uzun sarı saçları olan, güzel vücut hatları bulunan ve bembeyaz teniyle parlayan, yirmili yaşlarının ortasında bir kadın görüntüsü zihninde beliriyor. Sadece yumuşak ve kibar sesiyle kadına dair bir görsel yaratabilmenin yarattığı düşünceler ışığında, bu sesin sahibine bir cevap vermemen halinde kadının geldiği gibi sessizce kapından ayrılacağını düşünüyorsun.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.






