Ayrılış ve Başlayış (Zenahpuryu)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

25 Feb 2023, 11:29

Organizasyonuna dahil olmanın üzerinden birkaç gün geçiyor sadece. Bu birkaç gün içerisinde, normal hayata ve Aludirlerin yaşamına dair bilgileri edinmeye devam ediyorsun. Ancak bir yandan da, Bristran’ın son sözleri sürekli aklında çınlıyor. Bir an önce, Bristran’ın bahsettiği “işin” gelmesini arzulayan ruhun, bir gece vakti kapının çalınmasıyla tekrar hareketleniyor. Kapına gelen bir görevlinin Bristran’ın seni görmeyi istediğini belirtmesiyle birlikte, bahsedilen zamanın geldiğini anlayarak içindeki enerji bir anda çalkalanmaya başlıyor. Ancak durum bununla sınırlı kalmıyor ve gelen görevli, varsa buradaki tüm eşyalarını da toplamanı sana söylüyor. Bu sözlerle birlikte, buradan ayrılmanın vaktinin geldiğini anlıyorsun.

Üzerindekiler ile üste kaldığın süre zarfında kullandığın ve kendine ait olan kıyafetleri toparlamanın ardından, görevli nezdinde tanıdık koridorları geçmeye başlıyorsun. Üssün içinde birkaç kat aşağı inip yine koridorları arşınlamanızın ardından, bir odanın kapısının önüne geliyor ve görevli Bristran’ın içeride seni beklediğini söylüyor. Kapıyı tıklattığın anda Bristran tok sesiyle “Gel Zenahpuryu.” dediğini duyuyor ve kendini odanın içerisinde atıyorsun.

Odanın içerisinde girdiğin anda, Bristran’ın büyükçe bir masanın arkasında oturduğunu görüyorsun. Küçük sayılabilecek odayı neredeyse duvardan duvara dolduran masanın üzerindeki kağıtların yanında, odayı aydınlatan üç mum ilk dikkatini çeken şey oluyor. Mum ışığında yüz hatları pek de belli olmayan Bristran, yine de yorgun bir ifadeyle seni karşılarken, eliyle masanın hemen önünde duran iki sandalyeyi göstererek oturmanı istiyor senden. Sandalyelerden birini seçip oturmanın ardından Bristran önündeki bir kağıtların içerisinden birini çıkartıyor ve hızlı bir şekilde tekrar okuduktan sonra sana dönüyor. Bristran “Tenerin Şehrinde bulunan merkezimizden bir haber aldım. İblis diyarının bir bölgesinde, olağanın dışında bir hareketlilik sezilmiş. Bu husus bildirildiğinde, organizasyonumuzun durumu incelemesi için Hükümdarımızdan onay aldım. Tenerin’de bu görev için bir grup oluşturuldu, ancak ben senin de bu grup içerisinde yer almanı istiyorum.” diyor. Bu açıklamalarından sonra kağıdı masaya koyan Bristran “Bu ilk görevin olacağı için, yanlış anlamanı istemem ancak, senden bir beklentim bulunmuyor. Sadece görevlerin ve organizasyonumuzun nasıl işlediğini gözlemlemeni istiyorum. Durumun ciddiyeti endişe boyutunda değil, lakin konu iblisler olunca herhangi bir şeyin garantisi de yok. Bu yüzden, öncelikle kendine dikkat edeceksin. Anlaşıldı mı?” diyerek sözlerini tamamlıyor.

Off Topic
Konuda geçici bir süreliğine pasiflik sınırı bulunmamaktadır.

Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

27 Feb 2023, 09:58

Birkaç gün sonrası. Heyecanlıydı genç adam, nasıl atacağını bilmediği bir heyecan vardı üzerinde. Bir organizasyon için bir sorumluluk altına gireceğinden dolayı heyecanlı değildi, hayaline ulaşmak için tırmanacağı ilk basamağa adım atacağı için heyecanlıydı. Bu birkaç günde zaman geçirmek için Aludirlerle sohbetine devam etmiş, Bal Şarabı içmiş, gündelik hayata dair bir şeyler öğrenmişti. Birde, sevdiği başka bir şeyi keşfetmişti. Mücevherler. En azından şimdilik sahte olanlarını. Beklediği bu süreçte Aludir kıyafetlerini çıkartmıştı, kendine yeni bir kıyafet takımı ve bir tarz bulmuştu. Kollarına kocaman altın halkalar takmış, alnına ise mücevherimsi bir alınlık takmıştı.

Bir gece vakti, kapının çalmasıyla birlikte beklediği o iş sonuna ona ulaşmıştı. Kapıya gelen görevli kişi Bristran'ın onunla görüşmek istediğini söylemesinin ardından eşyalarını toplamasını da belirtmişti. Son bir kez daha baktı kaldığı odasına. Buradan gidecek olmanın verdiği heyecanla birlikte küçük bir dramı da yaşıyordu. Ancak bunu hızlı bir şekilde üzerinden atmış ve toparlanmaya başlamıştı. Eşyalarını oldukça hızlı ve dağınık bir şekilde toparlıyordu. Pekte umurunda değildi açıkçası düzenli olmak, bu yüzden elinden geldiğince hızlı bir şekilde eşyalarını paketledikten sonra gitmek daha önemliydi. Bütün eşyalarını bir çuval gibi bir şeye doldurduktan sonra sırtına atmış ve görevliyi takip etmeye başlamıştı üste.

Üssün birkaç kat aşağısında bir kapının önünde durmuşlardı. Kapıyı tıklatmıştı, heyecanla haber beklediği o adamın tok sesini duyduktan sonra kapıyı açarak içeri girmişti. Bristran oldukça büyük bir masanın arkasında duruyordu. Küçük gibi duran odayı boydan boya doldurmuştu bu masa. Masanın üzerindeki kağıt yığını haricinde üç adet mum yanıyordu. Yüz hatları pek belli olmasa da yorgun duruyordu Bristran. Eliyle sandalyeyi işaret etmişti, Zen sandalyeye oturduktan sonra sırtına tutturduğu çuvalı alıp yanına koymuştu. Bristran kağıtlardan birini çıkartmış ve hızlıca okuduktan sonra söze girmişti. Tenerin şehrinde bulunan merkezlerden birinden haber almış ve İblis Diyarının bir bölgesinde olağan dışı bir hareketlilik sezmişlerdi. Bu husus karşılığında Bristran hükümdardan olayın incelenmesi için onay almış. Tenerin'de bir grup oluşturulmuş ve Zen'in de o grupta bulunmasını istiyormuş.

Zen bunu duyduğunda göz bebekleri büyümüştü, sevinçle parlayan gözlerinin ardında büyük bir gurur vardı. İblis Diyarındaki bir hareketliliğe müdahale edecek grubun içerisinde patronu tarafından seçilmenin gururunu taşıyordu. Kendisinden beklentisi bulunmadığını, sadece görevlerin ve organizasyonun nasıl işlediğini gözlemlemesini istediğini söylese de Zen hala aynı gururu taşımaya devam ediyordu. Koskoca karanlığın içerisinde ışıldadığını hissedebiliyordu. Bristran kendisine dikkat etmesini gerektiğini telkin etse de genç adam kafaya koymuştu, kendini kanıtlaması için büyük bir fırsat olacaktı. Dahil olduğu grupta, Güç Muhafızı olarak kendini gösterebilecekti. Baş parmağını havaya kaldırdı onayladığını belirterek.

"Tamamdır patron, diyeceğin başka bir şey yoksa hemen grubumla buluşmak için yola çıkayım!" Diye bağırdı heyecanla. Bristran'ın git demesi halinde, çuvalını da alıp hızla yola fırlayacaktı.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

27 Feb 2023, 17:06

Bristran’ın sözlerine büyük bir heyecanla karşılık vermenin ardından, Bristran bıyıklarının altında görülmeyecek bir şekilde tebessüm ediyor sadece. Senin göreve hazır bu halin, Bristran’ın ziyadesiyle hoşuna gitmişe benziyor. Ancak sözleri bitmiş gibi durmayan Bristran sağ elini havaya kaldırıp adeta sakin olmanı sana işaret ederken “Tenerin buradan at arabasıyla birkaç saat uzaklıkta. Seni götürecek at arabasını hazırlattım. Guuste Thorel organizasyonumuzun haber getirme ve taşıma işlerini yapan birisidir. Aşağıda seni bekliyor ve onunla Tenerin’e döneceksin.” diyerek açıklamalarına devam ediyor. Ancak bu anda gözü çuvalına takılan Bristran memnuniyetsiz bir ifadeyle çuvaldan sana devirdiği bakışlarıyla “Şunları da bırak, yenilerini alırsın!” diyor.

Bu açıklamalarından sonra yerinden hafifçe doğrulan Bristran “Dediklerimi unutma ve yolda uyumaya çalış. Eminim etrafını merak edeceksin, ancak iyi dinlenmen gerekiyor. Dinlen ki, sana verilen görevleri yerine getirirken yorgunluk bahanen olmasın.” diyor. Bu sözlerinden sonra seni uğurlayan Bristran, odadan çıkana kadar sana eşlik ediyor ve bir süre arkandan baktıktan sonra tekrar odaya geri giriyor.

Üssün koridorlarından hızla inip aşağıya iniyorsun. Çıkışa yöneldiğin sıradan gördüğün birkaç Aludir’e ve burada geçirdiğin zaman zarfında sana yardımcı olan insanlara rastlıyorsun. Bu kişilere selam verip vedalaşmanın ardından, üssün çıkış kapısına doğru ilerliyorsun. Birkaç kat aşağıya inmenin arından iki tarafında da merdiven bulunan oldukça geniş bir hole varıyorsun. Asma kat gibi duran kattan aşağı inmenle bu geniş hole ulaşman mümkün görünüyor. Holün ucunda gördüğün büyük kapı, üssün çıkış noktası olduğunu adeta bağırıyor. Kafanı hafifçe yukarıya kaldırdığında ise, dev bir avizenin tavana takılı olduğunu görüyorsun. Avize, son derece şık ve pahalı bir görüntü çiziyor. Ayrıca, merdivenlere serilmiş olan parlak kırmızı renkte bir halı bulunuyor. Halının kenarlarında altın rengi işlemeler, halının da epey pahalı olduğunu sana açık açık bağırıyor. Yüzlerce kişiyi içinde barındırabilecek genişlikte holde ise ortada bulunan yuvarlak ve koyu bir yeşil ağırlıklı halıyı görebiliyorsun. Bunun yanında, holün ortasındaki uzun kolonlardaki işlemeler de, bu yerin özellikle bu şekilde dizayn edildiğini ve bir hayli emek ve para harcandığını sana gösteriyor. Duvarlarda ise neredeyse yere kadar inen pencereler, odanın bir hayli aydınlık olmasını sağlıyor. Ancak pencerelerin kenarlarına toplanmış uzun perdeler de, holdeki tüm şatafata üstün bir şekilde tamamlıyor gibi görünüyor.

Merdivenlerden aşağıya doğru inmeye devam ettiğinde, iki yanındaki sütunda ve üstündeki kemerinde ince işçilik eseri işlemler olan ve yerden yüksekliği 4 metreyi bulan kapı gözüne daha da büyük ve heybetli görünmeye başlıyor. Kapının üzerindeki desenler de daha görünür olmaya başlamasıyla, iki yana açılabilen ve genişliği de 2 metreye yakın kapı daha hayranlık uyandırıcı bir görüntü yaratıyor. Ancak bu noktada, bu hayranlığı yaşayan tek kişinin kendin olmadığını anlıyorsun. Kapının hemen önünde duran 160 santim boylarında, ince, mor dağınık saçları ve koyu bir rengi olan, 30’lu yaşlarındaki adamı görüyorsun. Kapıya hayran hayran bakan adamın yanına doğru geldiğinde, ayak sesleri duyarak bir anda sana doğru dönen adam kocaman bir gülümsemeyle yüzüne bakarken “Her zaman görmek mümkün olmuyor bu kapıyı, yanlış anlamayın. Ayrıca ben Güç Muhafızlarındanım. Adım Guuste Thorel!” diyor bir şeyleri ispat etmek ister gibi. Hemen ardından bir anda aklına bir şey gelmiş gibi duran adam elini kıyafetinin iç cebine sokup, bir parşömen çıkartıyor ve bunu sana uzatırken “Buyrun, Efendi Bristran’ın imzalı yazısı!” diyerek kendini savunmaya ve izinsiz bir şekilde burada olmadığını ispatlamaya çalışıyor.

Guuste Thorel
Image
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

27 Feb 2023, 17:40

Bristran, her zamanki sakinliğini koruyarak sadece tebessümle karşılık vermişti. İkinci görüşmeleri olmalarına rağmen, zaten daha fazlasını beklemiyordu genç adam. Bristran sağ elini havaya kaldırmış, Tenerin'in burada at arabasıyla birkaç saat uzaklıkta olduğunu söylemişti. Bristran Zen için bir at arabası hazırlatmıştı, bu tarz durumları gördükçe kendini daha da önemli hissetmeye başlıyordu. Guuste Thorel adlı kişi Zen'i Tenerin'e götürecekti, ayrıca bu kişi organizasyonun haber getirme ve taşıma işlerini yapan kişiydi. Bristran cümleleri bittiğinde çuvalına laf getirmişti. "Atayım patron. Buralarda güzel şeyler varmış zaten, baksana aldıklarıma. Odamda benden bir şey kalsın istemedim, ondan toparladım." Diyerek cevap vermişti. Gerçi buna toparlanmak denemezdi, her şeyi üst üste tıkmıştı. Belki arada Yofie'nin, Aithen'in eşyalarını bile sıkıştırmış olabilirdi çuvalına. O kadar dikkat etmemiş, heyecan ve aceleyle toparlanmıştı.

Bristran, sonrasında yolda uyumaya çalışmasının iyi olacağını söylüyordu. Böylelikle görevi yerine getirirken yorgunluk gibi bir bahaneyle karşılaşmayacaktı. Her ne kadar verdiği tavsiye çok yerinde olsa da, Zen daha hiç dışarı çıkmamıştı. Etrafını aynı Bristran'ın söylediği gibi merak edecekti. Belki Guuste Thorel ile anlaşabilirse bir saat kadar gecikmeyle etrafı izleme şansı da yakalayabilirdi. Ancak muhtemelen bu plan ikisinin de başını büyük belaya sokardı. Özellikle Bristran'ın kulağına bu giderse hem gözünden düşebilir, hem de Guuste ile birlikte sağlam bir fırça yiyebilirdi. Bu yüzden bu planı düşündüğü gibi zihninin bir kenarına atmıştı hatırlamamak adına. Bristran'la birlikte ayağa kalkmış, kapıya kadar beraber geçmişlerdi. Koridorda geri yürümeye ve at arabasına doğru gitmeden önce tekrardan çuvalını sırtına atmış ve son bir kez daha dönmüştü Bristran'a. "İyi haberlerle geleceğim patron, olmayan beklentilerinin daha ötesinde." Sözlerinde bir iğneleme veya laf sokma yoktu, tamamen doğal davranmıştı. Bristran ona gözlem görevi vermiş ve bir şey beklememiş olsa da, elinden geleni ardına koymayacağını söylemek istiyordu.

Üssün çıkışına doğru hızla merdivenleri inmeye başladı. Hatta öyle hızlı iniyordu ki, son basamakları atlaya atlaya gidiyordu. Çıkışa yöneldiğinde burada tanıştığı Aludir'leri gördü tekrardan. Hepsine bir el selamı, koca bir gülümseme verdikten sonra Tontiş ile karşılaşıyordu. "Nereye Zen? Her zaman ki gibi yüzünde çiçek açıyor. Bu çuval ne iş?" Tontiş'e kocaman sarıldı Zen. "Moruk ben gidiyorum, göreve. Ardından dönmeyeceğim toparlanıyorum. Eşyalarımı kaldırdım attım çuvala ondan. Çöpe falan atacağım herhalde. Patron dedi siktir et bunları, yenilerini alırsın. Ondan yani." Tontiş'le sarılması bittiğinde Tontiş genç adamın iki omzundan tuttu dostça. "Evlat, tekrardan görüşelim. Görevinde başarılar dilerim. Buralara uğramayı unutma. Bal Şarabını kimle içeceğim lan uğramazsan?" Zen'in gözleri bir anlığına büyümüş, kedi yavrusuna dönmüştü. "Evlat mı? Baba..." Tontiş gülerek omzuna sağlam bir tokat attıktan sonra Zen'de kendine gelmiş ve kocaman gülümsemişti. "Bal Şarabını daha çok beraber içeceğiz Tontiş! Şu görev bitsin de, kutlamaya gelirim yanına. Hadi görüşürüz! Zenahpuryu, kaçar, kaççov!"
Tontiş'e gülümseyerek el selamı vermişti, ikisi de birbirini selamladıktan sonra üssün çıkış kapısına doğru adımlamaya başlamıştı.

Birkaç kat aşağıya inmiş ve iki tarafında merdiven bulunan hole doğru gelmişti. Holün ucundaki kapının üssün çıkış kapısı olduğu belli oluyordu. Tavana asılmış dev bir avize, merdivenlere atılmış şık, kırmızı bir halı, halının kenarlarındaki işlemeler, buradaki her detay pahalılığı temsil ediyordu sanki. Holün ortasındaki uzun kolonlarda bulunan işlemeler, bu yere bir hayli emek ve para harcandığını gösteriyordu. Merdivenlerden indikçe gözüne takılan kapı daha da heybetleniyordu. İki yanındaki sütunda ve üstündeki kemerde bulunan ince işçilikler, 4 metreyi bulan ve iki yana açılabilen bu kapı çok görkemli duruyordu. Hayran bir şekilde kapıya bakarken, kendisi gibi birini daha yakalıyordu hayranlıkla bakarken. 160 Santim boylarında, ince ve mor dağınık saçları olan bir adam da hayranlıkla izliyordu kapıyı. Adamın yanına doğru yaklaştığında adam kocaman bir gülümsemeyle dönmüştü, gülümsemesine karşılık Zen çok hızlı bir tepki vermiş ve kocaman gülümsemişti o da. Güç Muhafızlarından olduğunu ve kendisinin Guuste Thorel olduğunu söylüyordu. Bir şeyleri ispat etmeye çalışıyor gibi duran bu adam, parşömen çıkartmış ve Bristran'ın imzalı yazısını gösteriyordu. Galiba gelen kişinin Zenahpuryu olduğunu anlamamıştı ya da buradaki Aludirlerden çok sert tepkiler almış olabilirdi.

Zen kahkaha atarak tepki vermişti önce. "Benim adım Zenahpuryu, ancak dostlarım bana Zen der. Ben de Güç Muhafızlarındanım. Sen de bana Zen de, Guuste." Yumruğunu tokuşturmak için yumruğunu uzatmıştı genç adam gülümseyerek. Parşömenle ilgilenmediğini açıkça belirtmişti gözlerini bile oraya çevirmeyerek. Sonrasında elini beline atmış ve kapıya doğru dönmüştü. "Ne heybetli değil mi? İlk kez görüyorum, hayran kaldım baya. Yanına yaklaştıkça daha da görkemli hale gelmeye başladı. Sen ne düşünüyorsun?" Dostunu rahatlatmak ve biraz daha onu tanımak için ikisinin de hayran kaldığı bir konudan konuşmak istemişti. Biraz sohbetin bir zararı olmazdı.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

28 Feb 2023, 10:12

Guuste’nin sözlerinden sonra kendini tanıtman ve aynı organizasyonda olduğunu belirtmen Guuste’yi bir hayli rahatlatmış gibi görünüyor. Bunun yanında, adını duymasıyla birlikte Guuste’nin halihazırda seni bekliyor olduğunu da bakışlarındaki parlamadan anlayabiliyorsun. Ancak yumruğunu uzattığın anda Guuste bir süre ne yapacağını bilemez bir şekilde çekingen bir tavır ortaya koyuyor. Sanki yumruğunun hiddetiyle yüzünün gülümsemesi uyuşmuyor gibi arada kalan Guuste, yumruğuna vurmak yerine sağ eliyle yumruğunu kavrıyor ve tokalaşır gibi sallamaya başlıyor. Bu durumun dışarıdan bakan biri tarafından en basit tabirle değişik göründüğünü Guuste’nin bakışlarından da anlayabiliyorsun.

Parşömene karşı ilgisiz tavrın karşısında Guuste onu tekrar kıyafetinin iç cebine atarken, birlikte kapıya doğru dönüyorsunuz. Sözlerini kafasını hafifçe aşağı ve yukarı sallayarak tasdikleyen Guuste, fikrinin sorulmasıyla şaşırmış gibi dururken “Zenahpuryu… Yani Zen… Bizim için burada olabilmek bile büyük ayrıcalık. Normalde bizim içeri girmemiz yasak, fakat Efendi Bristran dışarıda kalmamıza da razı gelmiyor.” diyor. Guuste’nin Bristran’a duyduğu minneti ve ona karşı saygısını bu sözlerinden bile rahatlıkla anlayabiliyorsun. Bu aşamada kapıyı dikkatle incelemeye devam eden Guuste “Söylenene göre, bu kapı iblis diyarına açılan ilk kapıymış, biliyor musun? Tabi bu bir rivayet, ne derece doğrudur bilinmez.” diyor, söylediği şeye kendisi de pek inanmasa bile inanmak ister gibi. Hemen ardından ise bakışlarını sana çeviren Guuste “Gerçi sen bir Aludirsin, bunu bilirsin.” diyor merakını gidermek istercesine.

Guuste tam sözlerine senden bir karşılık gelmesini ister gibi durduğu anda, adeta aklına son anda bir şey gelmiş gibi hafifçe yerinden sıçrıyor ve bir kez daha kıyafetinin iç cebine elini atıp başka bir parşömen çıkartıp bunu sana uzatıyor. Hemen ardından ise “Tenerin’in bir haritası. Efendi Bristran genelde gidilecek güzergahı tarif eder, ancak bu kez özel bir şey söylemedi. Yani genelde Kuzey Kapısı’ndan giriş yaparız, ancak istersen farklı bir güzergah da seçebiliriz.” diyor.

Guuste’nin uzattığı parşömeni alıp açtığında, buraya kuş bakışı şekilde çizilmiş Tenerin Şehri’ni görüyorsun. Her ne kadar güzergahlara ilişkin haritada yeterli bilgi bulunmasa bile, şehre dört giriş kapısı olduğunu ve bunun da dört farklı güzergah anlamına geldiğini anlayabiliyorsun. Bu aşamada Guuste, kapı ve onun hikayesinden ziyade senden gelecek talimatı beklemeye koyuluyor.

Tenerin Şehri Haritası
Image
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

28 Feb 2023, 16:55

Guuste, Zen'in uzattığı yumruğa karşılık elini, daha doğrusu yumruğunu sıkmasıyla bir anlık afallamıştı. O da ne olduğunu anlayamayan gözlerle Guuste'ye bakarken yumruğunun sallanmasına izin vermiş ve ardından bir kahkaha atmıştı. Doğal ve içten gelen bu kahkaha dalga geçme amaçlı değildi. Yaşanan olayı oldukça komik bulmuştu. Yumruğunu geri çekmesinin ardından Guuste'de parşömeni iç cebine koymuş ve ikisi de kapıya doğru dönmüşlerdi. Guuste, fikrinin sorulmasına şaşırmış gibi duruyordu, bu duruma niye şaşırmıştı anlamamıştı Zen. Belki de gerçekten, at arabası sürüp bir yerlere götürüp getirdiği için diğer Aludirler onunla çok fazla muhattap olmuyordu.

Guuste ilk cümlelerinde normalde buraya girmesinin yasak olduğunu, ancak Bristran'ın onu dışarıda bırakmadığını söylüyordu. Burada bulunabilmesi bile onun için bir ayrıcalıkmış. Bu anda, gülümsedi genç adam karşısındaki kişiye. Gözlerini tekrardan kapıya doğru çevirdi. "Desene, bizim patronun soğuk görünüşünün altında sıcacık bir kalbi var. Ben de ilk görüştüğümüzde görmüştüm onu." Sonrasında Guuste buranın iblis diyarına açılan ilk kapı olduğunu söylemişti. Şaşırmıştı Zen, kocaman bir kapıyı olduğu yerde tutmuşlar ve üssü bunun etrafına mı yapmışlardı? Rivayet olsa da oldukça ilginç bir rivayetti. Ardından Guuste asıl bilenin Zen olacağını çünkü Aludir olduğunu söylüyordu. Genç adam ona mahçup bir şekilde bakıp gülümsemişti, çünkü hiçbir şey bilmiyordu. "Valla ben bir şey bilmiyorum ki. Senden öğrendim böyle bir rivayet olduğunu. Ama oldukça ilginç değil mi? Acaba üssü bu kapının etrafına mı diktiler, yoksa kapıyı mı taşıdılar? Ben bunu araştırıp sana da söyleyeceğim. Acaba nasıl yaptılar harbiden, kapıyı taşımışlardır bence."

Guuste bu noktada cevabını almış ve iç cebinden bir parşömen çıkarmıştı. Bu gidecekleri Tenerin'in bir haritasıyd. Zen sanki çok iyi anlıyormuş gibi birde gözlerini kısarak bakarken -hiçbir şey anlamıyordu- açıklama yapmaya başlıyordu Guuste. Normalde Kuzey Kapısı'ndan giriş yaparlarmış, normal durumlarda güzergahı da tarif eden Bristran bu sefer özel bir şey söylememiş. Ancak gidişi Zen'in isteği doğrultusunda değiştirebilirlermiş. Şehre bulunan dört giriş kapısına doğru baktı. Batı, Kuzey, Güney ve Doğu olarak ayrılıyordu. Dört farklı güzergahla gidilebiliyordu ve dördünde de görülebilecek dört farklı şey olmalıydı. Bu noktada, güzergah işini yeni dostuna bırakmak istedi.

"Guuste, merak ettiğim birkaç şey var." Gözlerini haritadan kaldırıp arkadaşına bakmaya başladı. "Bu güzergahlardan hangisinde görebileceğim manzaralar, ya da keşfedebileceğim güzel şeyler var?" Gayet basit bir soruydu, nereyi seçeceğini ve niye seçeceğini bilmiyordu. Ancak Guuste onun yerine niye seçeceğini belirleyebilirdi. "Ben üsten ilk kez dışarıya çıkıyorum. Yani dış dünyaya dair bilgim hiç yok. Senden isteğim, bana bu güzergahlardan hangisinde senin için en güzel şeyler varsa oradan götürmen. Bana etrafı göster, insanları göster, manzaraları, güzellikleri göster. Benim dışarıyı tanımama yardımcı ol." Sonrasında emir verir gibi durduğunu düşünüp, kısa bir es verdi. "Tabi istersen. İstemezsen de vurur kafayı yatarım napayım." Kocaman gülümsedi gene. Ardından haritayı eskisi gibi kapattı ve Guuste'ye uzattı. "Senin yapacağın seçimi bekliyorum. Eğer dostuna yardımcı olmak istersen, bunu asla unutmam. Beraber benim boş bir günümde Bal Şarabı içeriz, yemek yeriz, gezeriz, hepsi benden. Beraber vakit geçiririz, belki bana görebileceğim başka şeyler gösterirsin dış dünyaya dair. Diğer güzergahlarda neler varmış onlara bakarız. Kısacası takılırız yani, vakit geçiririz."

Adamın yapacağı seçimi beklemeye başladı parşömeni uzatarak. Bu noktada, Guuste'nin hiçbir şey seçmeme şansı da vardı ve bunu zaten kabullenmişti. Eğer seçimlerinde Zen'e etrafı göstermeyi kabul ederse, bu çok eğlenceli olacaktı ve uyumamaya kesinlikle değecekti. Uzun bir yol sohbeti, yeni keşifler, yeni bir dünya, yeni bir dost... Her şeye değecekti.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

01 Mar 2023, 16:52

Kapı konusundaki düşüncelerine, Guuste hiçbir fikri olmadığını belli eden bir omuz silkmeyle karşılık veriyor. Ancak ardından, konuyu araştıracağını söylemenle birlikte bu konuyu tamamen sana bırakmış gibi rahatlık ifadesi ortaya döküyor.

Guuste’ye sorularını yöneltmeye başladığında, Guuste biraz kafası karışmış gibi sana bakmaya başlıyor. Yavaş yavaş sağ eliyle çenesini ovuşturup bir şeyler düşünmeye başlıyor. İçinde tereddütler ve çekingenlik olduğunu anlayabildiğin Guuste, birden bal şarabını duymasıyla birlikte bir anda donuveriyor ve parıldayan gözlerini sana dikiyor. Az önceki tavırlarından hızla uzaklaşan Guuste ipleri eline almış olmanın da verdiği bir özgüvenle kendisine verdiğin parşömeni açıp haritayı görebileceğin bir açıda tutmaya başlıyor.

Guuste haritanın kuzey kısmına parmağını koyarak “Esasen bu yol en kısa olanı. Güzergah genellikle dağlıktır, ancak yol düzgün yapılmış olduğu için sorun yaşamayız. Eğer dağların heybetini seviyorsan, bu yolu kullanabiliriz.” diyor. Bu sözlerinin ardından parmağını doğu kapısının olduğu yere kaydıran Guuste “Bu kapıdan Tenerin’e girmek için Doğu Üssü güzergahını kullanmak gerekiyor. Yol biraz dağlık, ancak ormanlık alandan geçebiliriz. Yol uzaması ve yer yer ordu tarafından çevirmeler olması biraz can sıkabiliyor.” diyor. Bu cümlelerinden sonra parmağını batı kapısına kaydıran Guuste “Bu güzergah doğu kapısına göre daha kısa sayılsa da, sarp noktaları var. Zaman zaman güzel manzaraları olmuyor değil. Bir de, yol üzerinde birkaç yerel halkın ufak yerleşim yerleri var. Onları sıkıntısı ise, bir şeyler satabilmek için baya yapışmaları.” diyor. Parmağını son olarak güney kapısına getiren Guuste “Ulaşım genel olarak diğer iki güzergahtan sağlanıyor. Ancak zaten Valerin’e falan gideceksen, boşuna bu yoldan gitmene gerek yok. Zira Valerin’e geliş gidiş genelde bu kapıdan yapılır.” diyor. Bu açıklamalarından sonra sanki tüm yolu en ince detayına kadar anlatmış gibi gururlu bir ifadeyle sana bakan Guuste “Yani benim açımdan bir sıkıntı yok, sen nasıl istersen o şekilde gidebiliriz.” diyerek güzergah seçimini tamamen sana bırakıyor.


Off Topic
Konu içerisinde pasiflik uygulanmaması, bu mesaj itibariyle sonlanmıştır.

Konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

01 Mar 2023, 17:37

Guuste, kafası karışmış gibi baksa da Zen cümlelerine durmadan devam etmişti. Soluksuz bir şekilde konuşmaya devam ediyorken, Guuste daha düşünür bir hal almaya başlıyordu. Zor bir soru sormamıştı aslında, neyi bu kadar düşündüğünü merak ediyor olsa da sormak yerine kurmayı planladığı cümlelerini aktarmaya devam etti. Yeni arkadaşı, bal şarabını duyduğu anda gözleri parıldayan bir şekilde bakmış ve özgüvenle parşömeni açmıştı. Zen, doğru tahmin etmişti, Bal Şarabının çözemeyeceği hiçbir şey yoktu. Özellikle de, Bal Şarabının aşığıysanız. Guuste ve Zen, basit dostlar değillerdi artık. Onlar şarap dostuydu, dostluktan biraz daha öte. Şarap dostları birbirinize yamuk yapmaz, Tontiş'ten böyle öğrenmişti. Şarap şerefe içilir, şerefi olmayanla şarap içilmez.

Şarap dostu önce kuzey yolunu göstererek yolun kısa olduğunu, dağlık bir yol olsa da yolların düzgün olduğunu dağların heybetini görmek istiyorsa bu yolu kullanabileceklerini açıklıyordu. Ardından doğu kapısını göstererek yolun dağlık olduğunu, ancak ormandan geçilebileceğini söylüyordu. Yer yer ordu çevirmeleri mevcutmuş ve yol uzayabilirmiş. Batı kapısına doğru giden yol ise doğuya gidene göre daha kısa, ancak sarp noktaları mevcutmuş. Zaman zaman güzel manzaralar yakalanabiliyormuş, yol üzerinde yerel halkın yerleşim yerleri de mevcutmuş. Onların tek sıkıntısı, bir şeyler satmak için yapışmalarıymış. Güney kapısını gösterirken ise ulaşımın diğer iki yoldan yapıldığını, ancak Valerin'e gidecekse geliş gidişin genelde bu kapıdan yapıldığını söylüyordu.

Açıklamaları bittiğinde Guuste kendisi açısından bir sıkıntı olmadığını, istedikleri yolu kullanabileceklerini söylüyordu. "Batı kapısına giden güzergahı kullanalım. İnsanları görmüş oluruz, bir iki manzara yakalarız. Bir de sana Bal Şarabı ısmarlarım, yolda giderken hem sohbet ederiz, hem de ufak ufak yudumlarız, hem de birbirimizi daha iyi tanırız. Hadi, gidelim." Eliyle kapıyı doğru işaret etmişti Guuste'ye kendisine yolu göstermesi için. At arabasına doğru ilerlerken, merak ettiği sorulardan ilkini sormak istiyordu. "Guuste, merak ettiğim bir şey var. Nerede yaşıyorsun, normal hayatında neler yaparsın?" Sonrasında baş parmağını kendi göğsüne bastırdı kendini göstermek amacıyla. "Dış dünyaya dair aşırı bir bilgim yok. Aludir Üssünden de yeni çıktım, sanırım geri dönmeyeceğim ve dışarıda bir yerlerde yaşayacağım artık. Ondan merak ediyorum." Meraklı bir şekilde beklemeye başladı Guuste'nin cevabını.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

03 Mar 2023, 16:11

Gideceğiniz güzergahı belirtmenin ardından, Guuste adeta bu bir emir telakki etmiş gibi başını sallıyor ve akabinde kapıdan çıkmak için ilerliyorsunuz. Ancak bu anda Guuste yerinden kıpırdamıyor ve sen 1-2 adım attıktan sonra arkandan “Zen… Nişanını kullanman gerekiyor.” diyor. Guuste’nin bu cümlesi senin için pek bir anlam ifade etmediği için olduğu yerde boş gözlerle bakmaya başlıyorsun. Durumu anlayan Guuste ise kapının hemen dibine kadar geliyor ve işlemeli kapının tam orta kısmına ve senin hemen hemen karın bölgene gelen bir kısmı işaret ediyor. Ardından elini kapıdan çekmeden “Buraya nişanını yerleştirmen gerekiyor. Bir nevi kilit mekanizması.” diyor. Guuste’nin bu sözlerinden sonra nişanını çıkartıyor ve onu belirttiği yerde, sadece nişanın girebileceği büyüklük ve şekildeki boşluğa yerleştiriyorsun. Nişanını yerleştirmenin ardından, kapının iki kapısı oldukça sessiz bir şekilde iki yana açılıyor ve Guuste nişanını geri alabileceğini bir baş işaretiyle belli ettikten sonra nişanını kapıdan alıyorsun.

İki yana açılan kapıdan nişanını aldığın anda, kapı tekrar kapanmaya başlarken, Guuste ile birlikte üs binasının dışına ilk adımlarını da atıyorsun. Dışarıya dair ilk fark ettiğin şey içinde bulunduğu binanın dışarıdan da bir hayli büyük göründüğü oluyor. Sağına ve soluna uzanmış yeşillik alan, huzuru ve nizamı sembolize eder gibi gözlerine doluyor. Karşıda duran ve sanki sonsuzluğa uzanan surlar ise, tüm bu huzur ve nizamın yegane koruyucusu gibi görünüyor. Taş zemin yol, surun çıkış kapısına kadar devam ediyor. Surlardaki kapının hemen sağ tarafında ise, bir görevli olduğu az çok görebiliyorsun. Sizin çıkış yaptığınızı fark eden bu görevli, hemen önünde duran kolu ittiriyor ve bu hareketle birlikte surlardaki kapı da iki yana açılmaya başlıyor. Kapı aralandıkça, karşında ağaçlık bir alan olduğunu görebiliyorsun. Bununla birlikte, nereye çıktığını bilmesen bile, önünde topraktan geniş bir yolun olduğunu da görebiliyorsun. Bakışlarını hemen yakınına indirdiğinde ise, bir tamamen tahtadan inşa edilmiş, kenarları ve üstü beyaz bir branda parçasıyla neredeyse silindirik bir şekilde kapatılmış at arabasını ve onu çekmeye hazır kahverengi sıradan bir atı görüyorsun. Bu at arabası, daha çok yük taşımacılığında kullanılan türden gibi duruyor, zira kapalı kısmında oturabileceğini herhangi bir alan bulunmadığını fark edebiliyorsun.

Guuste’yle birlikte at arabasına ilerlemeye başladığınız esnada konuşmanı yapmaya başlıyorsun. Ancak sözlerini tamamlamanın ardından Guuste sana cevap vermek yerine “İçeriye geçmezsin, yanıma oturursun sanırım.” diyor. Ardından senin çıkmana yardımcı oluyor ve kapalı kısmın hemen önünde duran ufak ve iki kişinin zor sığabileceği tahtaya yerleşmene yardımcı oluyor. Ardından kendisi de aynı yere çıkıyor ve biraz sıkışarak oturmanızın ardından dizginleri eline alan Guuste, hareket etmenizi sağlayan sallama hareketini yapıyor.

At arabasıyla birlikte ilerlemeye başlıyor ve yaklaşık 15 saniye içerisinde surlardaki kapıya geliyorsunuz. Guuste başıyla size kapıyı açan kişiye selam veriyor ve ardından artık üsten tamamen çıkmış oluyorsunuz. Etrafında beliren ağaçlar ve çevrendeki yeşil çayırlar, huzurlu bir manzara sunuyor. Ne var ki, bu yeşilliğin henüz nereye kadar uzandığını ve nereye vardığını pek bilemiyorsun. Bakışların etrafında dönmeye başlarken Guuste “Ben Tenerin’de yaşıyorum. Orada ufak bir evim var. Ancak evimde çok zaman geçiremiyorum. İşim gereği sürekli bir yerden bir yerlere gidiyorum. Ayda birkaç kez evde kalabiliyorsam ne ala.” diyor. Sözlerinin sanki sitemkar çıktığını düşünen Guuste “Yanlış anlama, işimi seviyorum. At arabasının tıkırtılarına bayılırım. Bir yerleri görmek, birilerinin ihtiyaçlarını karşılamak… Bunlar güzel şeyler gerçekten.” diyor. Aslında hayatının pek de diğer insanlar gibi olmadığını belirtmiş olan Guuste, gözünü yoldan ayırmadan konuşmaya devam ediyor ve “Normalde insanlar sabah erken saatlerde dükkanlarını açarlar. Özellikle Tenerin’de hayat erken saatlerde başlar. Öğlene doğru bir durgunluk olur ve akşam vakitlerine doğru yine bir telaş yaşanır. Akşam çöktüğünde ise genellikle herkes evlerine çekilir. Aslında sıradan bir hayat, ne bekliyorsun ki?” diyor. Bu bahsettiği hayata kıyasen kendi hayatını tercih edeceği her halinden belli olan Guuste hafifçe sana bakarak “Sıradan insanların hayatına bu kadar kafa yorma bence. Hem sen bir Aludir’sin. Bunları düşünmene gerek bile yok. Bir şekilde alışırsın… Alışamıyorsan bile, etrafındakiler sana alışır, dert etme!” diyor cümlesinin sona kocaman bir kahkaha yerleştirerek.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

07 Mar 2023, 07:58

Guuste'nin gidecekleri yolun belirlenmesine bir emirmiş gibi bakmasına şaşırmıştı. Ya işine çok aşık bir adam olmalıydı, ya da gerçekten karakteri bu şekildeydi. Belki de, bir Aludir olduğu için ona bu şekilde davranıyordu. Bir sürü fikir aklında varken, sonuncusu olanın olmasını istemiyordu. Bir Aludir olsa da, diğer herkesle eşit olmak istiyordu. Guuste onu kendisinden üstün görürse, nasıl arkadaş olabilirlerdi? Zen'in yürümesine karşılık Guuste nişanını kullanması gerektiğini söylemişti. Önce anlam verememişti buna, neden kullanacağını bilmiyordu. Kimse ona nişanını şurada kullanacaksın, burada kullanacaksın dememişti. Yeni arkadaşı bu durumu hızlı bir şekilde kavrayarak yardım için gelmiş ve kapının tam orta kısmını göstermişti. Bu kısma elini kapıdan çekmeden nişanını yerleştirmesi gerektiğini söylüyordu, bu nişan yerleştirme olayı kilit mekanizması görüyormuş. Zen önce şaşırmış, ardından nişanı çıkararak Guuste'nin söylediği gibi yerleştirmişti. Kapı, nişanın yerleştirilmesinden sonra iki kapısı da sessiz bir şekilde iki yana açılmıştı, Guuste'nin nişanı alabileceğini belli eden bir kafa hareketiyle de geri çekmişti. "Vay be. Ne ilginçmiş, tahmin etmezdim."Diyerek tepkisini belirtmişti genç adam.

Kapı tekrar kapanmaya başlarken, üs binasının dışına ilk adımlarını atmıştı gururla. İçinde bulunduğu bina, dışarıdan daha büyük gözüküyordu. Çıktığı binaya, üssüne hayranlıkla baktı. Etrafına uzanan yeşillik alan içine huzur dolduruyordu. Sonsuz uzunlukta gibi duran surlar ise, bir koruyucu gibiydi. Sanki bu yeşillikleri, bu huzuru koruyan tek şey bu surlarmış gibi. Surun çıkış kapısına kadar devam eden taş zemin yolun sonunda, bir görevli olduğunu seçebiliyordu. Görevli kendilerini fark ettiğinde önünde duran kolu ittirmişti. Surdaki kapılar da iki yana doğru açılıyordu. Kapının ardında ise, ağaçlık bir alan karşılıyordu kendisini. Topraktan geniş bir yolun başında tahtadan inşa edilmiş, kenarları ve üstü beyaz bir parçayla kapatılmış at arabası duruyordu. Bu at arabası yük taşıyor gibi duruyordu, kapalı alanda oturabilecek bir alan göremiyordu.

Guuste'yle birlikte at arabasına doğru ilerlemişlerdi, ancak bu noktada arkadaşı sorularına cevap vermek yerine önce yanına oturmak isteyeceğini düşündüğünü beyan etmişti. Arabaya çıkmasına yardımcı olmuştu, ikili beraber sığmakta biraz zorlanmışlardı, yine de başarmışlardı. Hareket etmeleri için bir el hareketi yapan Guuste, at arabasını ilerletmişti. Guuste surlardaki kapıyı açan kişiye selam verdikten sonra üsten çıkmışlardı. Bu noktadan sonra sorularına cevap vermeye başlamıştı. Kendisi Tenerin'de ufak bir evde yaşayan, ancak evde çok zaman geçiremeyen birisiymiş. İşi gereği, sürekli seyahat -denebilirse- yapıyormuş. Yine de işini sevdiğini belli ediyor, at arabasının tıkırtılarına bayıldığını söylüyordu, buna ek olarak bir yerleri görmek ve keşfetmek, birilerinin ihtiyacını karşılamak gibi şeyler hoşlandığı şeylerdi. Merakla dinliyordu Zen Guuste'nin ağzından çıkan her bir kelimeyi. Tenerin'de hayatlar erken saatlerde başlarmış, öğlene doğru bir durgunluk eşlik eder, ardından akşam vakitlerinde tekrardan bir telaş yaşanırmış. Akşam çöktüğünde genelde herkes evine geçermiş, sıradan bir hayatmış kısacası. Sonrasında Guuste, kendisinin Aludir olduğunu ve sıradan insanların hayatına kafa yormaması gerektiğini, alışamasa bile insanların ona alışacağını söylüyordu.

Zen'in böyle bir niyeti yoktu. İnsanlarla iç içe olmak, farklı bir hayat yaşamak ve bir sürü arkadaş edinmek istiyordu. Aludirlik vazifesi bir yana, bir Güçlü olarak her güçsüzün yanında olmalıydı. İnsanları tanımalıydı, onların güçsüzlüklerini dinlemeli ve onlara yardımcı olmalıydı. Zen, bir toplumun parçası olmak istiyordu. Ancak bu toplum Aludir toplumu değildi. "Aludir olmak. Güzel bir şey ancak normal hayatıma etki etmesini istediğim yok." Diyerek söze girdi. "Ben sıradan insanlar ve Aludir olarak ayırmıyorum. Ben de sizden biriyim, sizden bir fazlam bir iblisle dost olabilmiş olmam. Bunun pek fazla düşünülmediği, fazlamın olmadığı, üstte tutulmadığım bir toplumun parçası olmak istiyorum. İnsanlarla bir gece Bal Şarabı içelim, kafayı dağıtalım, birbirimize saçma şeyler itiraf edelim ağzımızı tutamayıp, yalpalaya yalpalaya evin yolunu arayalım istiyorum. Ben dost arıyorum, insanlarla dost olmak, arkadaş olmak ve onların hem iyi gününde hem kötü gününde yanında olmak istiyorum. En güçlü Aludir olacağım bu yolculukta, edinebildiğim kadar fazla dost edinmek istiyorum. Tam da bu yüzden, Tenerin'de hayatı merak ediyorum, insanların neler yaptığını. Sanırım Tenerin'de yaşayacağım ben de o zaman. Zaten pek fazla bir şey bilmiyorum, sen oradaysan ben de oradayım artık." Gülümsedi Zen. Ardından devam etti. "Tenerin'de böyle Bal Şarabı içebileceğimiz kaliteli bir yemekhane falan var mı? İnsanların içmeye geldiği, güzel bir ortam. Belki boş oldukça vakit geçirir, yeni dostlar edinir ve orada muhabbetin dibine vururuz." Diyerek cümlelerini sonlandırdı.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Aludir Üssü”