Uyanış (Dina)

User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

01 Jun 2023, 01:21

Toz tanelerinin karanlıkla birleştiği, hülyalarla bezeli kısa bakışları bir an olsun ayrılmamıştı donuk suratlı adamdan. Duvara konuşmakla eş değerdi. Mizacı, yapısı ve düsturu rezil bir boşvermişlik içindeydi. Farketmiyordu kelimeleri nasıl seçtiği. Onu sabahtan akşama yağlasa sevindiremez, yedi sülalesine küfürler savursa sinirlendiremez gibiydi. Kontrolünü yitirmeyi bir an olsun dahi ihtimal dahiline almıyordu. Rahattı. Bu nedenle Dina da rahatladı. En azından artık elini açık oynayabilirdi.

Konuşmalarını düşündüğü her şeyi adeta kanıksatan cümlelerle sürdürüyordu. Onu sinirlendirmeyi geç, kaşını dahi oynatamamıştı. Bu Dina'nın sürekli el yükseltmek zorunda olduğu bir açık arttırma gibiydi. Blöfleri işe yaramıyor, günün sonunda mutlaka gerçekçilikten uzaklaşmak zorunda hissediyordu kendisini. Zira ne kadar dayılanırsa dayılansın, ortada görünür bir kast vardı. Üstte olan bu duvarvari heyula idi. Ve bu adamın faydasından çok zararı dokunmuştu bile. Hükmetmek. Başka bir şey söylemiyordu. Kalbinin sesi gibi netti aklındaki fikir. Denemediğini nereden çıkarmıştı? Aptal sürüngene hükmetmeyi deniyordu zaten. Denemediği tek bir yol kalmıştı. O yol ise aptallık krallığındaki pembe yakutlarla işlenmiş görkemli tacı kafasına bizzat geçirmekti. Bu taç bir huni de olabilirdi. Gyugnal sözlerini devam ettirdikçe dudaklarını ısırmaya başlamış ve nedensizce o tacı daha da arzular olmuştu. En tepedeki olmak... Dina için bu aptal olmakla eş değer olabilir miydi? O tacı takarsa, en tepede olabilir miydi? Gyugnal ders vermeyi reddeder şekilde, sanki aklındaki şeyi denemesini istercesine buyur ediyordu. Karanlık için değil, grotesk suratların cirit attığı çığlıkların yankı yankı doluştuğu o köhne zihnine. Bir kaç saniye sürerdi Dina için bunu yapmak.

"Chuldarah! Vybukh'tan uzaklaş. Bir kez daha tekrarlamayacağım. Geri bas."

Hükmetmek ile kastettiği, herhangi bir iblis ise; bunu deneyecekti. Ne kadar etkili olabileceği konusunda o da bilgisizdi. Ya Gyugnal'a koca bir komedi sunacak, ya da şaşırtıcı bir galibiyetle ayrılacaktı. Bu konu muğlaktı. Ancak planı konusunda tutumu netti. Geri adım atmayacaktı. Gyugnal'a 'ne olmadığını' göstermek istiyordu.

İleri doğru adımladı. Yüzündeki gülümsemeyi bozmamıştı lakin heyulavari garabet anlamıştır diye umuyordu, içindeki birikmiş öfkeyi. En azından denememiş olmayacaktı. Aptallığı tercih etmeyi bu kadar normalleştirirse, korkacağı bir şey olmazdı. Zira günü geldiği zaman ölümden korktuğu için yanlış bir karar almak istemezdi. Tam tersi, ölümü ve acıyı kucaklayabilmeliydi. Değersiz bir dünyada arzuları için alması gereken küçük risklerdi bunlar. Yürüdüğü esnada odaklanmayı deneyecekti. Vybukh ile bağ kurduğu ilk ana gidecekti. O kırmızı halenin bedenine sokulduğu anı düşünecekti. Chuldarah karşısında zavallı iblisinin hiç bir şansı olmadığını biliyordu. Lakin burada pes ederse, heyula haklı çıkardı. Adımlarını hızlandırdı. İstikameti heyula adam idi.

"Yeter. Gücünü göster artık. Ayağa kalkmanı emrediyorum. İkisini de geberteceğiz. Ciğerlerini sökeceğiz. Şimdi, burada." Bu sefer daha netti. Ziyadesiyle istiyordu çünkü. Bok suratlı herif ve çirkin iblisinin ciğerini sökemese bile okkalı bir tokat atmak istiyordu. En azından aldığı nefesin ederi bunu karşılasın istiyordu. Bu sefer verdiği emri inanarak veriyordu, başka bir farkı yoktu.

"Yak ve Yık, Vybukh."

Adımlarını hızlandırdı. Gyugnal ile arasındaki fiziksel fark barizdi. İçinde bulunduğu beden, kendisini savunmak için fazla cılızdı. Hızlı yahut güçlü müydü emin değildi. Zira bunun pek bir önemi yoktu. Karşısındaki duvar ve izbandut iblis onun sınırlarını aşardı. Bunun önemi yoktu. İçinden geldiği gibi davranacaktı. İçinde bir güç varmış gibi hareket ediyordu. Hiç bir şey hissetmiyordu. Damarlarında akan kanın sesini duyamıyordu, öyleyse içinde dalgalanan gücü hissedememesi de doğaldı. En doğal refleksine güveniyordu. İblis ile bağ kurduğu ilk andaki gibi. Her şey palavra da olabilirdi, Gyugnal Qen dediği zırvayı kıçından atmış da olabilirdi. Lakin iç güdüleri tam tersini söylüyordu. Vybukh için deneyebileceği son şey buydu zira. Vücudunu daha güçlü yapabilirse, ne ala. Chuldarah'ı kontrol edemezse yahut Vybukh tepki vermezse yani hiç bir şey istediği gibi gitmezse Gyugnal'a hızlıca sokulacak ve saldırmaya çalışacaktı. Sağ bacağı üzerine vücut ağırlığını vermeye çalışırken sol elini bir pençe gibi açacak, sanki suratına sallıyormuşcasına kavisle savuracaktı. Lakin bu işlemi yarıda kesecek ve sağ bacağına verdiği ağırlığı zıplamak için kullanmadan sol bacağı ile Gyugnal'ın kasıklarına tüm şiddetiyle tekme savuracaktı. İçindeki en vahşi içgüdü buydu. Elinde kalan son şey buydu. Daha da çirkinleşebilirdi. Kaybedecek hiç bir şeyi yoktu.

Dağın en tepesinde olma niyeti hiç bir zaman olmamıştı. Dina, o dağın eteğine dinamit döşemek istiyordu. Bu onun için ilkel bir hayatta kalma güdüsüydü.
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

05 Jun 2023, 16:10

Ağzından sözlerin döküldüğü anda, Chuldarah kendisinin muhatap alınmasına karşı bakışlarını bir nebze daha keskinleştirerek karşılık veriyor sana. Esasen bu durum, bu ana kadar ortamın figüranı olan kendinin, bir şekilde başrole dönüşmesi gibi gerçekleşiyor. Fakat Chuldarah söylediğini yapmak yerine olduğu yerde dikilmeye devam ediyor. Sanki sözlerin bin yıl da sürse olduğu yerden kıpırdamayacak gibi durmaya devam ediyor. Ancak, artık sözlerinin ona eriştiğinden emin olman, belki de galip ayrılamayacağını bildiğin bu mücadele sana bir atak şansı yaratıyor. Gyugnal ise, kendisinin değil de Chuldarah’ın muhatap alınmasına içerlemiş gibi bakışlarını bayıklaştırıyor.

Sözlerinden sonra attığın ilk adımla birlikte, içinde bulunduğun karanlığın tonunun da renginin değiştiğini hissetmeye başlıyorsun. Gördüğün gözlerin aynıyken ortaya çıkan bu ton farkı kimi zaman daha karanlık kimi zaman ise siyahın açık tonlarını lütfeder gibi duruyor. İçinde yaşadığın çalkantı ve zihninde dolandırdığın her bir an, sanki tüm karanlığı yeniden şekillendirirken, karşında duran Gyugnal’ın ve Chuldarah’ın senin için herhangi bir anlam ifade etmediğini ispatlamaya çalışıyor. Ancak bir şekilde, Gyugnal’ın bu karanlığa uyuşuyor olması aklından bir an olsun bile çıkmıyor. Değiştirdiğin tüm karanlığın her tonunu esasen Gyugnal’ı yaşaması, onun göründüğünden karanlık ve karanlıktan aydınlık olduğunu söylüyor. İşte bu durum, yüzünde biraz öfke, içinde ise Gyugnal’a karşı bir bulantı sebebi daha yaratıyor.

Birkaç adımının ardından yerde çöp poşetinden farksız tavırları ve dağılmış yüzü gözüyle bulunan Vybukh’a sesleniyorsun. Ne var ki, bir an için sanki sesin ağzından değil damarlarından fışkırdığını hissediyorsun. Mühürlü dudaklarının altında bir kızıl öfkeyi andıran sözlerin, Vybukh’un cansızlığa kavuşmayı arzulayan bedeninde ufak kıpırtılar yaratıyor. Sözlerin, o melun ifadeleri içerdiği anda ise, Vybukh’un hareketsiz bedeninden yayılan kızıl bir dalga, karanlığın siyahını kanla boyamaya başlıyor! Vybukh, vücudunun neredeyse her yerinden akan oluk oluk kanlara rağmen, cansızlığını reddedercesine ve açlığının sınırındaymışçasına ayaklanmaya çalışıyor. Tam bu anda, Vybukh’u ayaklandırmaya çalışanın da, onu açlığının da ve hatta varlığının sebebinin kendin olduğunu hissediyorsun. Bileklerini kestiğin anda olduğu yere yığılacak olanın kendin değil de Vybukh olduğunu, aldığın nefesin ciğerlerine değil de Vybukh’un ciğerlerin gittiğini ve hepsinden de ötesi, karşındaki Gyugnal’ı ve Chuldarah’ı öldüresiye dövmek değil de onları tek lokmada yutmak istediğini, ve hatta onları sindirip vücudundan atmanın büyük bir haz vereceğini… Bir an kararan gözlerinin ardında, kendi vücudu değil de Vybukh’unkini…

Kulaklarına dolan bariz ve ritimsiz bir alkış sesiyle, içinde yaşadığın tüm kaosu silip atıyorsun. Kulakların Gyugnal’ın ne tempo ne de ritim barındıran rastgele alkışlarıyla dolarken, yüzündeki ifadesizlikle sana bakan Gyugnal’ı görüyorsun. Vybukh’un ayaklanmasına rağmen, halen daha yaşamıyor gibi olan görüntüsüne kaçamak bir bakış atan Gyugnal aklındaki tüm kavga sahnelerini ekarte ederek “Bu kadar yeter Chuldarah.” diyor sadece. Varlığını ortaya koyduğunun tersi yönde ve sanki senin bakışlarını kendi zihnine işlediğini belli eden bir tavırla varlığını hiçle ulaştıran Chuldarah, karanlığın içinde Gyugnal’ı yalnız bırakırken, Gyugnal “Hissettin, öyle değil mi? İşte bu hükmetmek Dina… Bunu demek ayrı bir şey, gerçekleştirmek ayrı…” diyor. Bu sözlerinden sonra ise, sanki bu hayata dair tüm emellerini gerçekleştirmiş bir rahatlıkla omuzlarını silkerken “Geri dönelim.” diyor, sanki bu ana kadar hiçbir şey olmamışçasına.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

07 Jun 2023, 02:43

Bakışları ile Chuldarah ve Gyugnal üzerinde markaj kurmaya çalışsa da, bir yandan ileriye dönük eylem planlarını içinden geçiriyordu. İntihardan farksız düşünceler ile zehirlediği beyninde mutluyken, bir yandan aklına olur olmaz bir serzeniş serpilmişti. Chuldarah üzerinde bir etkisinin olup olmayacağını bilmiyordu. Lakin, denileni yapan bir iblis olduğunu şimdiden anlamıştı. Kendisine ait olan çöp torbasının aksine o fazlasıyla ihtiyatlı ve işcildi. Sözleri ile onun tırsmasını yahut korkmasını beklemiyordu. Karanlıktan oluşma kanatlarıyla sedasız bir vızıltıya sahip, devasa bir sivrisineğe benzetiyordu şimdi onu. Korkutmak bir yana dursun, gözüne her zamankinden daha da bilaperva geliyordu. Ancak bir şekilde muhatap alınmıştı. Sözleri kendi iblisine dahi gitmeden ona ulaşmıştı. Bu noktada, kendi iblisine de ulaşabileceğini farketmişti.

Adımını devasa heyulaya doğru yönlendirmişti. İçinde bulunduğu kasvet, ciğerlerine soluduğu kekremsi hava, ziftin en karanlık tonu ile birlikte yüreğini ekşitiyordu. Bu ortamın nedeni ise orada dikilen herifti. Tıpkı Azul gibiydi o da. Bu yeteneğe sahipti. Lakin bu herifin ona yardım etme methodu farklıydı. Çiredest bir adam olduğu belliydi. Lakin hala aynı yerde duruyordu Dina için. Her şeyden öte, ulaşılamaz değildi. Biçare değildi karşısında. Adımıyla birlikte çakmaya başlayan ışık, sönük meşale edasıyla etrafına titrek ışığını salarken onun kapkara olması, hiç de yadırgadığı bir şey değildi. Bu nedenle hiç sevmemişti onu. Güvenmediğinden ya da melek olmadığından değil. Dina için kandıramayacağı, etkisi altına alamayacağı her türlü insan tehlikeliydi. Bu adamın karanlığıyla baş edebilmek zorluydu. Meşakkatli yolları sevse dahi bu kadar zorlanmak bilakis acı getirirdi. Bu durum canını sıkmaktan da öte, artık tiksinti duymasını sağlıyordu.

Bir kaç adım daha attı. Kızgın bir annenin yaramazlık yapan oğluna seslendiği gibi seslenmişti. Lakin anaç bir şevkatten yahut sevecenlikten uzak bir yapaylıktaydı. Fakat artık sesini duyurabileceğini biliyordu. Artık sedası gitmesi gereken yere ulaşabilirdi. Bunun için oyun oynamasına ya da kandırmacaya gereksinim duymuyordu. Gecbaz bir hilekar olmak istemiyordu, dosdoğru bir zafer kazanmak niyetindeydi. Seslendi. Vybukh için bir can suyu gibi olmuştu sözleri. Kıpırtılar, sesler ve o ilk an gördüğü kızıl dalga. Dina, kendi iradesinin iblisin iradesine nasıl da üstün geldiğini tecrübe ediyordu. Onu yemek isteyen, parçalamak isteyen o iblis nihayetinde böylesine bağımlıymış ona. Basitçe, bu ikili bir ittifaktan ziyade irade üstünlüğüne dayalı bir hiyerarşi. Emretmesi yeterli. Dina için bu kolaydı. Lakin bunu başarana kadar geçmesi gereken yollar pek engebeli olmuştu. Bir noktada bu çaba, ona belli belirsiz bir ego yaşatıyordu da. Bir noktada üstün olmanın verdiği haz, onu bir kaç dakikalığına tamamen uyutacak kadar dopamin salgılatmış dahi olabilir. Canı, istekleri, arzuları ve nefesinin bağlı olduğu tek şey olmak. Bunun bilincinde olmak. İradenin imkansızlığa karşı kazandığı müthiş bir zafer.

Tüm bu zafer hissini bozan bir alkış. Ardından Gyugnal'ın cümleleri tekrar kulaklarına dolmuştu. Bir an önce yapmak istiyor gibi, sanki az önceki duruma hiç düşmemişler gibi iblisine tamam demişti. Ardından Dina'yı hedef alarak konuşmuştu. Yardım etmiş miydi? Bir yol göstermişti. Kaçamak veya değil. Dina'nın tek bildiği iblislere hükmetmenin bir yolunu artık net bir şekilde zihnine kazıdığıydı. Diğer yandan, emin olduğu şey ise başka yolların da olduğuydu. Azuldir ve Gyugnal çok farklılardı. Bu iki insan aynı tekniği kullanıyor olamazdı. Nitekim aynı şeyleri de düşünmüyorlardı. Fakat bunu biliyordu artık. Gyugnal ne kadar tiksinçse, kendisi de o kadar tiksinçti. Acımasızdı, umursamaz ve çılgınlıklarla doluydu. Bu nedenle ona yardım etmişti belki de. Belki de ilgisini çekmişti. Belki de başarabileceğini düşünmüştü. Bunu bilmek zor.

"Tek yolu bu değil, öyle değil mi?" Hükmetmek. Biliyordu ki, Gyugnal ona baktığı an içindeki umarsızlığın getirdiği acımasız hevesi farketmişti. Belki de bu nedenle bu kadar üstelemişti. Hükmetmek. Başka bir yolu yoktu onun için belki de. Başkaları için sevgi, tutku ya da dostluk anlam ifade edebilirdi. Dina bu kavramları düşünmeye dahi katlanamıyordu. Gyugnal'ın suratına baktığında midesinde kendini hissettiren ekşime, aynaya bakınca yaşadığı şeyin dile gelmiş haliydi.

"Neyse. Almam gerekeni aldım. Gidebiliriz. Şimdilik canını bağışlıyorum. Bunu bir teşekkür olarak sayabilirsin."

Sol eliyle heyulayı işaret ederken, 32 dişiyle hınzır bir şekilde güldükten sonra, geri dönmeye hazır olduğunu beden diliyle de belli etmişti.
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

07 Jun 2023, 15:53

Gyugnal sözlerinin ardından, bulunduğunuz yere ulaşmanız için açtığı karanlığı tekrar doğurmak için aynı hareketleri bir kez daha yapmaya başlıyor. Sözlerin ise tam bunun üstüne denk geldiğinde, Gyugnal sanki boş bir muhabbetin içine çekilmek istemiyormuş gibi omuzlarını silkiyor. Tekrar insan diyarına geçmenizi sağlayacak kapının açılmasının ardından ise, ikiniz de buradan geçiyor ve önceki bulunduğunuz koridora ulaşıyorsunuz. Gyugnal, bu kez hareketlerini tersine çevirerek karanlığı insan diyarı için yok ettikten sonra sana dönüyor. Baştan aşağıya seni süzmesinin ardından ise “Normalde bu aşamadan sonra Serbest Bölge denilen yere gitmen gerekiyor.” diyor. Aslına bakılırsa Gyugnal bir an önce bulunduğu yerden gidip keyfine bakmak ister gibi dururken “Ama bence buna gerek yok, ne konuşacaksın ki iblisinle?” diyor. Hemen ardından ise neredeyse daha cümlesini bitirmeden bir diğerine başlayarak “Ama antrenman yapacağım, iblisimi tanıyacağım gibi zırvalıklarla uğraşacaksan, Serbest Bölge’ye gidebilirsin. Orada 11 tane ucube herif seni karşılar, onlara Hükümdarın…” diyor ve bir anda duraksayıp gözlerini yukarı doğru kaldırıp düşünmeye başlarken “Dört müydü, beş miydi?” diyor kendi kendine. Birkaç saniye boyunca düşünmeye devam eden Gyugnal “Neyse işte, oraya gittiğinde Hükümdarın dördüncü buyruğuna göre Serbest Bölge’ye gireceğim dersin. Baktın almıyorlar, o zaman beşinci buyruk dersin.” diyor. Tüm bunlardan sonra Gyugnal hafifçe geriye doğru adımlar atmaya başlıyor.

Senden birkaç adım uzaklaşmasının ardından seni baştan aşağıya süzen Gyugnal arkasını dönüp ilerlemeye başlarken “Ya da beni bulursun, belki bir dahaki sefere canımı bağışlaman için sana yalvarmam.” diyor. Senden pek de bir cevap bekler gibi görünmeyen Gyugnal adımlamaya devam ederken “Odana git ve dinlen. Birkaç gün için organizasyonlar seni almak için kapışacak.” diyor. Birkaç adımının ardından da “Gialdir’e dikkat et ve de onu çok incitme!” diyerek senden uzaklaşmayı sürdürüyor.

Off Topic
Son bir RP alıp konuyu sonlandırabiliriz.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

12 Jun 2023, 03:20

Yaşamadan bilemezdi, karanlığın ışıktan yoksun nice muhlis mucizelere gebe olduğunu. Bir şaka, bir ilüzyondu bu sadece. İnsanın olduğu yerde ışıksızlıktan daha korkacak nice vebalar, ne dertler vardı. Gyugnal karşısında titremeyişi bir yana dursun, gözlerinin çoğu zaman gidip gelişine de şahit olmuştu. Fazlasıyla ürkek, bir o kadar da mesafeliydi şimdi kendine. Nitekim ürkekliği artık alacağını almış, çamını kırmış ve odunlarını sırtlamışcasına bırakmıştı. Daha kararlı, daha bir kendinden emin yürümüştü duvar adam ile. Buraya geldiklerine çok benzeyen bir kapıdan geçerek tekrar eski mekanlarına gelmişlerdi. Sonrasında bu gayet normalmişcesine beklemişti, Gyugnal'ın sessizliği bozmasını.

Ard arda bir kaç cümle kurmuştu. Kendince yorumlamıştı bunları. Zaten acelesi var gibiydi. Serbest Bölge'ye gidip antreman yap falan demişti. Dina için bu katlanılamaz bir karın ağrısıydı. Lakin diğer seçeneklerini bilmek isterdi. En azından gidebileceği bir yer olduğunu biliyordu. İçine doğduğu bu dünya karanlıklardan, anlamsız kapılardan ve suratsız iblislerden ibaret değildi. Gezip görebileceği yerler ve tanıyabileceği başkaları da vardı. Hoş, Dina için bu dünya egemen olamadığı sürece boştu. Lakin nefes alıyordu ve keşfetmeye yönelik derin bir arzu da duyuyordu. Diğer seçeneği ise Gyugnal idi. Bunu almamayı seçerdi. Gyugnal son cümlelerini söyledikten sonra sanki cevabını beklemeden ilerlemeye başlamıştı. Organizasyonlardan bahsetmişti. Bu yeni bir bilgiydi. Zira daha önce Azuldir ve Gialdir tarafından bahsedilmemişti. Dina için bunun pek önemi yoktu. Güçlü ve saygın bir gruptan ziyade kandırabileceği ve yönetebileceği insanlarla yürürse daha güvende olurdu. Kafası biraz farklı çalışıyordu yani. Duvar adamın son sözlerinden sonra ise gülümsemişti. Hınzır bir gülüşle ondan uzaklaşmakta olan devasa adamı gördü ve onu son kez selamladı. Utangaç ses tonunu takınırken, yapmacıklıktan uzak ve insanda pamuk şeker ikram etme isteği uyandıran tavırlarıyla ona seslendi. Nasıl olsa nasıl birisi olduğunu az çok anlamıştı.

"Eeeh... Ta.. tamam Gyugnal-tatlım! Ben... Ç.. çok teşekkür ederim.. Her şey için!"

Koca adamın uzaklaşmasını biraz daha seyrettikten sonra geldiği yolu aynen yürümeye gayret edecek ve odasını bulmaya çalışacaktı. Odasına ulaştıktan sonra ise kıyafetlerini değiştirip uyumaya çalışacaktı.
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

15 Jun 2023, 11:53

Off Topic
Konu sonlanmıştır.

Konu Sonu Ödülleri

Dina
  • Hakimiyet +1
  • İtibar +1

Vybukh
  • Dayanıklılık+2
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Aludir Üssü”