İzin almanla birlikte kitapları yavaşça önüne çekiyor ve önce arka kapaklarını incelemeye başlıyorsun. Kitapların arka kapaklarında herhangi bir harf, sayı veya ibare yer almamasının yanı sıra, dokularının dahi aynı olması karşısında arka kapaklardan elde edebileceğin bir şey olmadığını fark edebiliyorsun. Kitapların ilk sayfalarına baktığında ise, her birinin ilk sayfasında kitapların isimlerinin yazdığını görüyorsun. Normal şartlar altında kitabı yazan veya derleyen birilerinin ismini görmeyi beklediğin bu sayfada, sadece kitabın isminin yazılı olması aklına takılan bir husus oluyor. Bu hususu kafana not edip “Ezilen Lale” isimli kitabı eline almanın ardından, hızlıca kitabın sayfalarını çevirmeye başlıyorsun. Bu noktada herhangi bir hızlı okuma yeteneğine sahip olmadığın gerçeği ile yüzleşmekle birlikte, kitapta geçen birkaç paragrafı okuduğunda hüzünlü bir aşk hikayesinden bahsediliyor olabileceği sonucunu çıkarıyorsun. Bununla birlikte, hikayenin baş kahramanı “Anna” isimli kadının sarı saçlarına ne kadar düşkün olduğuna ve saçlarını kestirdiği için 15 sayfalık bir anlatıma sahip buhranı nasıl göğüslediğine dair sıkıcı kısımlar zihninde yer buluyor.
Kitabı elinden bırakmanın ardından bakışlarını Janine’e çevirdiğinde, Janine’in sanki bir şeyler bulduğunu düşünür gibi gözlerine baktığını fark ediyorsun. En azından kitaplardaki gizem konusunda Janine’in ilgisini çekmiş olmanın lehine olan bir şey olduğunu düşünerek konuşmaya başladığında ise, Janine’in bakışlarının giderek bayıklaşmaya başladığını ve o az önce beliren hevesli parlamaların silindiğini fark ediyorsun. Söylediklerini hiç de ciddiye almıyor gibi görünen Janine’e verdiği süreden sonra son fikrini de dile getirmenin ardından Janine “Biliyor musun, bence hiçbir şey yapmayalım olur mu? Anladım ki uzmanlığın sadece saçmalamaktan ibaret!” diyor. Janine bu sözleri sarf ettiği sırada önündeki kitapları toplamaya başladığında ise, bir husus ansızın dikkatini çekiyor. Bakışlarını biraz daha keskinleştirmenle birlikte kitapların kapaklarına bir kez daha baktığında, kitap isimlerinde yer alan kelimelerin ilk harflerinde kullanılan fontun ince bir çizgi kadar ince olduğunu zihnin fısıldamaya başlıyor. Bir anda “Ezilen Lale” isimli kitaba elini atıp kitaba daha yakından baktığında “E” ve “L” harflerinin gerçekten bir kıl kadar daha ince olduğunu fark ediyorsun. Diğer kitaplara hızlıca baktığında, aynı durumun onlarda da olduğunu, ancak "Deşilen İfrit" isimli kitapta, diğerlerinden farklı olarak "Deş" ve "İfr" harflerinde benzer durumun olduğunu görebiliyorsun.
Kitabı elinden bırakmanın ardından bakışlarını Janine’e çevirdiğinde, Janine’in sanki bir şeyler bulduğunu düşünür gibi gözlerine baktığını fark ediyorsun. En azından kitaplardaki gizem konusunda Janine’in ilgisini çekmiş olmanın lehine olan bir şey olduğunu düşünerek konuşmaya başladığında ise, Janine’in bakışlarının giderek bayıklaşmaya başladığını ve o az önce beliren hevesli parlamaların silindiğini fark ediyorsun. Söylediklerini hiç de ciddiye almıyor gibi görünen Janine’e verdiği süreden sonra son fikrini de dile getirmenin ardından Janine “Biliyor musun, bence hiçbir şey yapmayalım olur mu? Anladım ki uzmanlığın sadece saçmalamaktan ibaret!” diyor. Janine bu sözleri sarf ettiği sırada önündeki kitapları toplamaya başladığında ise, bir husus ansızın dikkatini çekiyor. Bakışlarını biraz daha keskinleştirmenle birlikte kitapların kapaklarına bir kez daha baktığında, kitap isimlerinde yer alan kelimelerin ilk harflerinde kullanılan fontun ince bir çizgi kadar ince olduğunu zihnin fısıldamaya başlıyor. Bir anda “Ezilen Lale” isimli kitaba elini atıp kitaba daha yakından baktığında “E” ve “L” harflerinin gerçekten bir kıl kadar daha ince olduğunu fark ediyorsun. Diğer kitaplara hızlıca baktığında, aynı durumun onlarda da olduğunu, ancak "Deşilen İfrit" isimli kitapta, diğerlerinden farklı olarak "Deş" ve "İfr" harflerinde benzer durumun olduğunu görebiliyorsun.




