Hep birlikte Uphin’in arkasına takılmak istediğiniz esnada, Archon’dan gelen soru üzerine Uphin bir an duraksıyor. Adımlarını atmayı kesen Uphin omuzları üstünde bakışlarını bir anda çevirdiğinde, gözlerinin içindeki keskin çıldırmışlığı ve bunun hazzını görebiliyorsun. Uphin kocaman açılan ağzıyla gülümseye başlarken sanki şeytani bir fısıltıyla “Bilmem, hep birlikte göreceğiz.” diyor. Uphin’in bu cevabında samimi olduğunu her biriniz hissedebiliyorsunuz. Bunun anlamı da başka bir bilinmezliğe sürüklenmekte olduğunuz gerçeği oluyor. Ancak Uphin bu gerçeklikten maksimum düzeyde haz aldığını hiç çekinmeden sizlerin gözüne sokabiliyor. Bu nedenle, nasıl bir olayın içine düştüğünüz ve nasıl hissetmeniz gerektiği konusunda kafanızdaki taşların çatırdadığını hissedebiliyorsunuz. Lakin daha ilginç olan şey ise, içinize dolan bir sıcaklığın size her şeyin iyi olacağını fısıldaması oluyor. Bu fısıltının size veya zihninize ait olmadığını anlayabiliyor, ancak bunu adlandırmakta çaresiz kalıyorsunuz.
Uphin’in odadan çıkmasının ardından her biriniz onu takip etmeye başlıyorsunuz. Uphin, yer yer sekerek attığı adımlarla merdivenlere yöneliyor ve basamakları ikişer ikişer inmeyi seçiyor. Bunun bir acelecilik olarak adlandırmak da sizin açınızdan zor oluyor. Zira Uphin her zamankinden hızlı hareket etmeden bunu gerçekleştiriyor. Bu haliyle de, Uphin’in bu hareketinin bir rutin veya takıntı olduğunu anlayabiliyorsunuz. Merdivenleri her inişinizde yeni bir kata ulaşıyorsunuz ve esasen, birbirinin aynısı gibi duran koridorlarda, ufak tefek ince farklılıklar dikkatinizi çekiyor, ancak şu aşamada bunlara kafa yorma niyetinde olmuyorsunuz. Beş kat aşağıya inmenizin ardından girdiğiniz bir koridorda, bu kez yine aynı şekilde odaların bulunduğunu, ancak bu kez odalarının arasının daha geniş mesafelerde olduğunu görüyorsunuz. Uphin’in eşliğinde koridorda yavaşça ilerlemeye başlarken kulaklarınız odalardan gelen seslerde oluyor. Yanından geçtiğiniz birkaç odanın içinde insanların konuşmalarına dair sesler gelse bile, konuşmaların içeriğini pek anlayamıyorsunuz. Ancak duyduğunuz sesler, en azından bu koridorda yalnız olmadığınızı ve başkaca insanların da burada bulunduğunu size anlatıyor. Uphin bu koridorda biraz ilerledikten sonra solda kalan ve ahşap bir kapısı olan odanın önünde duruyor ve kapıyı iki kere tıklattıktan sonra “KI~~TATH~~! SEVGİLİ DOSTUN UP~HIN~~ GEL~~Dİ~~!” diye bağırıyor. Neredeyse koridoru inleten bu seslenmenin ardından Uphin kapıya sağ kulağı dayıyor ve “İÇERİDE OLDUĞUNU Bİ~~Lİ~~YO~~RUM~~!” diyor. Ancak kısa bir sessizliğin ardından içeriye tıkırtı bile gelmediğinde, Uphin sanki aşkına karşılık bulamamış gibi üzgün bir ifadeyle bakışlarını size çeviriyor ve “Galiba yok.” diyebiliyor zar zor. Tüm heyecanını kaybetmiş gibi kapıya hafif hafif vurmaya devam eden Uphin’in, sanki dökülmek üzere olan göz yaşlarını engellemek için kapıya vurduğunu düşünmeye başlıyorsunuz.
Tam bu esnada, Uphin tamamen umutsuz bir halde duruyorken, kapısında bulunduğunuz odanın hemen yanındaki odanın kapısı bir hışımla açılıyor ve kapıdan rastalı saçları olan, yataktan yeni kalkmış gibi duran ve yüzünde yastık izi bulunan esmer, 20’li yaşlarına merdiven dayamış, 170 santim boylarında bir kişi açıyor. Doğrudan Uphin’e bakan ve adeta sizi gördüğünden bile şüpheli olduğunuz kişi “Uphin! Sana bir daha beni böyle rahatsız edersen kafanı koparacağımı söylememiş miydim?” diyor sert bir şekilde. Uphin ise, sanki bu sözleri hiç duymamış gibi parlayan gözleriyle adama doğru hayran hayran bakarken “Melades! Kalbimin sahibi!” diye haykırıyor!
Uphin bu sözleriyle adeta deliye dönen ve ismini Melades olduğunu öğrendiğiniz kişi hışımla kafasını daha da koridora doğru çıkarırken “Erkek olduğumu kaç kere söylemem lazım, ilgilenmiyorum!” diyor. Uphin ise hınzır bir şekilde gülümserken “Ben erkek olduğumu söylediğimi hatırlamıyorum!” diyor. Melades, başına büyük bir bela almış gibi sinirden köpürmeye başladığı esnada ise Uphin bir anda bakışlarını size çeviriyor ve “Bak Melades sevgilim! Bunlar Archon, Esther ve Aspendos! Hadi onları iblis diyarına gönderelim!” diyor heyecanlı ve oldukça normal bir şey dile getirir gibi. Uphin’in sözleriyle sanki sizi ilk kez görmüş olan Melades hafifçe başını sallarken hemen ardından Uphin’e tekrar dönüyor ve “Tabi canım, hazır gitmişken 3-5 iblis de avlarız. Süper fikir!” diyor. Ancak Uphin bir anda parlayan gözleriyle Melades’e doğru ilerlemeye başlarken “Canım mı? CA~~NIM DE~~DİN~~!” diyor. Uphin iki yana açtığı kollarıyla Melades’e sarılıp onu öpecek gibi ilerlemeye başladığında ise Melades sağ kolunu havaya kaldırıp yumruğunu Uphin’e doğrulturken “Bir adım daha at da suratını tanınmaz hale getireyim!” diyor. Melades’in sözleri üzerine olduğu yerde duran Uphin “Tamam bi’tanem, nasıl istersen!” diyor, ancak hemen ardından “Gidiyor muyuz?” diye soruyor.
Yaklaşık bir dakika içinde yaşadığı saçmalıklardan iflahı kesilmiş gibi nefes veren Melades “Ne saçmalıyorsun? Kafama estikçe kapı açabileceğimi mi sanıyorsun? Bunun için izin alma…” diyerek konuşmasını sürdürmek istiyor. Ancak tam bu esnada Uphin konuşmaya başlıyor ve “Tamam anlıyorum ama durum acil. Bu arkadaşlar epey özel ve Komutan benim ilgilenmemi istedi. Şimdi Komutan’ı bulmak, izin almak, geri dönmek, seni bulmak, ikna etmek… Çok U~~ZUN~~ iş, öyle değil mi?” diyor. Melades tam konuşmak için ağzını açtığında ise Uphin “Aşağı ineceğiz, orada işimizi halledip geri geleceğiz, hepsi bu! Biliyorsun, Komutan’a gittiğimde yanlışlıkla bir şeyleri ağzımdan kaçırmaktan oldukça korkuyorum!” diyor imalı bir şekilde. Uphin’in bu sözleriyle gözleri alev alev parlayan Melades “Bana şantaj mı yapıyorsun piç kurusu?” dediğinde Uphin “Ne kadar kabasın sevgilim! Bu şantaj değil, birbirimizi anlamak!” diyor. Hemen ardından ise tek gözünü kırptıktan sonra “Gidiyoruz, değil mi?” diyor. Melades ise hiçbir şey söylemeden sertçe kapattığı kapıyla koridoru inleterek cevabını veriyor. Ne var ki, Uphin tüm rahatlığını korumaya devam ederken size dönüyor ve “Birazdan içeriden çıkar.” diyor kendinden emin bir şekilde. Sözlerinin ardından ıslık çalmaya başlayan Uphin kısa bir süre sonra ıslığı kestikten sonra “3… 2… 1… TA~~DAAAAM!” diyor ve kapı birden açılıp Melades koridora doğru adımlıyor. Uphin ise, gösterisinden oldukça memnun bir şekilde, takdir edilmeyi bekler bakışlarıyla size kendini övdürtmek ister gibi duruyor.
Melades koridora çıktıktan sonra Uphin’e doğru geliyor ve “Senin ipinle hiçbir kuyuya inmem. O yüzden işi bu arkadaşlar bırakacağım.” diyor. Hemen ardından ise sanki Uphin hiç var olmamışçasına size dönen Melades “Sorunlu tanışma faslı için üzgünüm. Ben Melades.” dedikten sonra her birinizi süzüyor ve ardından “Sizin için neden iblis diyarına kapı açmalıyım?” diyor net bir tavırla. Ancak hemen ardından Uphin’e dönen Melades “Ağzını açarsan anlaşma falan olmaz!” diyerek uyarısını yapıyor. Uphin ise sağ eliyle ağzının fermuarını çektiğini gösteriyor, üstüne bir anahtarla kilitliyor ve ardından varsayımsal anahtarı size doğru uzatıyor.
Uphin’in odadan çıkmasının ardından her biriniz onu takip etmeye başlıyorsunuz. Uphin, yer yer sekerek attığı adımlarla merdivenlere yöneliyor ve basamakları ikişer ikişer inmeyi seçiyor. Bunun bir acelecilik olarak adlandırmak da sizin açınızdan zor oluyor. Zira Uphin her zamankinden hızlı hareket etmeden bunu gerçekleştiriyor. Bu haliyle de, Uphin’in bu hareketinin bir rutin veya takıntı olduğunu anlayabiliyorsunuz. Merdivenleri her inişinizde yeni bir kata ulaşıyorsunuz ve esasen, birbirinin aynısı gibi duran koridorlarda, ufak tefek ince farklılıklar dikkatinizi çekiyor, ancak şu aşamada bunlara kafa yorma niyetinde olmuyorsunuz. Beş kat aşağıya inmenizin ardından girdiğiniz bir koridorda, bu kez yine aynı şekilde odaların bulunduğunu, ancak bu kez odalarının arasının daha geniş mesafelerde olduğunu görüyorsunuz. Uphin’in eşliğinde koridorda yavaşça ilerlemeye başlarken kulaklarınız odalardan gelen seslerde oluyor. Yanından geçtiğiniz birkaç odanın içinde insanların konuşmalarına dair sesler gelse bile, konuşmaların içeriğini pek anlayamıyorsunuz. Ancak duyduğunuz sesler, en azından bu koridorda yalnız olmadığınızı ve başkaca insanların da burada bulunduğunu size anlatıyor. Uphin bu koridorda biraz ilerledikten sonra solda kalan ve ahşap bir kapısı olan odanın önünde duruyor ve kapıyı iki kere tıklattıktan sonra “KI~~TATH~~! SEVGİLİ DOSTUN UP~HIN~~ GEL~~Dİ~~!” diye bağırıyor. Neredeyse koridoru inleten bu seslenmenin ardından Uphin kapıya sağ kulağı dayıyor ve “İÇERİDE OLDUĞUNU Bİ~~Lİ~~YO~~RUM~~!” diyor. Ancak kısa bir sessizliğin ardından içeriye tıkırtı bile gelmediğinde, Uphin sanki aşkına karşılık bulamamış gibi üzgün bir ifadeyle bakışlarını size çeviriyor ve “Galiba yok.” diyebiliyor zar zor. Tüm heyecanını kaybetmiş gibi kapıya hafif hafif vurmaya devam eden Uphin’in, sanki dökülmek üzere olan göz yaşlarını engellemek için kapıya vurduğunu düşünmeye başlıyorsunuz.
Tam bu esnada, Uphin tamamen umutsuz bir halde duruyorken, kapısında bulunduğunuz odanın hemen yanındaki odanın kapısı bir hışımla açılıyor ve kapıdan rastalı saçları olan, yataktan yeni kalkmış gibi duran ve yüzünde yastık izi bulunan esmer, 20’li yaşlarına merdiven dayamış, 170 santim boylarında bir kişi açıyor. Doğrudan Uphin’e bakan ve adeta sizi gördüğünden bile şüpheli olduğunuz kişi “Uphin! Sana bir daha beni böyle rahatsız edersen kafanı koparacağımı söylememiş miydim?” diyor sert bir şekilde. Uphin ise, sanki bu sözleri hiç duymamış gibi parlayan gözleriyle adama doğru hayran hayran bakarken “Melades! Kalbimin sahibi!” diye haykırıyor!
Melades
Uphin bu sözleriyle adeta deliye dönen ve ismini Melades olduğunu öğrendiğiniz kişi hışımla kafasını daha da koridora doğru çıkarırken “Erkek olduğumu kaç kere söylemem lazım, ilgilenmiyorum!” diyor. Uphin ise hınzır bir şekilde gülümserken “Ben erkek olduğumu söylediğimi hatırlamıyorum!” diyor. Melades, başına büyük bir bela almış gibi sinirden köpürmeye başladığı esnada ise Uphin bir anda bakışlarını size çeviriyor ve “Bak Melades sevgilim! Bunlar Archon, Esther ve Aspendos! Hadi onları iblis diyarına gönderelim!” diyor heyecanlı ve oldukça normal bir şey dile getirir gibi. Uphin’in sözleriyle sanki sizi ilk kez görmüş olan Melades hafifçe başını sallarken hemen ardından Uphin’e tekrar dönüyor ve “Tabi canım, hazır gitmişken 3-5 iblis de avlarız. Süper fikir!” diyor. Ancak Uphin bir anda parlayan gözleriyle Melades’e doğru ilerlemeye başlarken “Canım mı? CA~~NIM DE~~DİN~~!” diyor. Uphin iki yana açtığı kollarıyla Melades’e sarılıp onu öpecek gibi ilerlemeye başladığında ise Melades sağ kolunu havaya kaldırıp yumruğunu Uphin’e doğrulturken “Bir adım daha at da suratını tanınmaz hale getireyim!” diyor. Melades’in sözleri üzerine olduğu yerde duran Uphin “Tamam bi’tanem, nasıl istersen!” diyor, ancak hemen ardından “Gidiyor muyuz?” diye soruyor.
Yaklaşık bir dakika içinde yaşadığı saçmalıklardan iflahı kesilmiş gibi nefes veren Melades “Ne saçmalıyorsun? Kafama estikçe kapı açabileceğimi mi sanıyorsun? Bunun için izin alma…” diyerek konuşmasını sürdürmek istiyor. Ancak tam bu esnada Uphin konuşmaya başlıyor ve “Tamam anlıyorum ama durum acil. Bu arkadaşlar epey özel ve Komutan benim ilgilenmemi istedi. Şimdi Komutan’ı bulmak, izin almak, geri dönmek, seni bulmak, ikna etmek… Çok U~~ZUN~~ iş, öyle değil mi?” diyor. Melades tam konuşmak için ağzını açtığında ise Uphin “Aşağı ineceğiz, orada işimizi halledip geri geleceğiz, hepsi bu! Biliyorsun, Komutan’a gittiğimde yanlışlıkla bir şeyleri ağzımdan kaçırmaktan oldukça korkuyorum!” diyor imalı bir şekilde. Uphin’in bu sözleriyle gözleri alev alev parlayan Melades “Bana şantaj mı yapıyorsun piç kurusu?” dediğinde Uphin “Ne kadar kabasın sevgilim! Bu şantaj değil, birbirimizi anlamak!” diyor. Hemen ardından ise tek gözünü kırptıktan sonra “Gidiyoruz, değil mi?” diyor. Melades ise hiçbir şey söylemeden sertçe kapattığı kapıyla koridoru inleterek cevabını veriyor. Ne var ki, Uphin tüm rahatlığını korumaya devam ederken size dönüyor ve “Birazdan içeriden çıkar.” diyor kendinden emin bir şekilde. Sözlerinin ardından ıslık çalmaya başlayan Uphin kısa bir süre sonra ıslığı kestikten sonra “3… 2… 1… TA~~DAAAAM!” diyor ve kapı birden açılıp Melades koridora doğru adımlıyor. Uphin ise, gösterisinden oldukça memnun bir şekilde, takdir edilmeyi bekler bakışlarıyla size kendini övdürtmek ister gibi duruyor.
Melades koridora çıktıktan sonra Uphin’e doğru geliyor ve “Senin ipinle hiçbir kuyuya inmem. O yüzden işi bu arkadaşlar bırakacağım.” diyor. Hemen ardından ise sanki Uphin hiç var olmamışçasına size dönen Melades “Sorunlu tanışma faslı için üzgünüm. Ben Melades.” dedikten sonra her birinizi süzüyor ve ardından “Sizin için neden iblis diyarına kapı açmalıyım?” diyor net bir tavırla. Ancak hemen ardından Uphin’e dönen Melades “Ağzını açarsan anlaşma falan olmaz!” diyerek uyarısını yapıyor. Uphin ise sağ eliyle ağzının fermuarını çektiğini gösteriyor, üstüne bir anahtarla kilitliyor ve ardından varsayımsal anahtarı size doğru uzatıyor.








