Azuldir’in bir hayli uzun süren konuşmasının ardından söze giren Zenahpuryu, Diniel ve Gadiel’e söyleyeceklerini iletmesinin ardından, ruhundaki o derin dalgalanmaya dönüyor. Bir kulağı hala ortamda kalsa da, içinde o parıltılara ve dalgalanmalara erişmek için Cysa’ya duyduğu öldürme arzusunun damarlarına pompalamaya başlıyor.
Karanlığın içindeki sessizlik Diniel’in sözleriyle kırıldığında, Azuldir yüzüne yerleşen gülümsemesiyle ve bir parça acıma duygusuyla Diniel’e bakıyor. Bunun ardından Gadiel’in kendi kendine olan konuşması karanlık içerisinde büyük bir tirat gibi yankılanırken, Azuldir küçük kahkahalarını gizlemekten uzak kalıyor. Bu esnada Cysa ise, Diniel’in sözlerine içerlemiş gibi dişlerini daha sıkı bir hale getirirken, bir yandan da yerinden kıpırdamak için hareket etmeye çalıştığını fark edebiliyorsunuz. Ancak Azuldir’in etkisi, hem Agthar’ı hem de Cysa’yı şu an tamamen kilitlemiş gibi görünürken, Cysa hırçın bir hırıltının ardından Diniel’e dönerek “Bana diyene bak! Bu sikik herife en yakın olan sen değil miydin? Adam sizi parmağında oynatmış ve ruhunuz duymamış!” diyor. Ne var ki bu sözler üzerine Agthar’ın bakışlarını hoşnutsuz bir şekilde Cysa’ya dönerken, Cysa “Haksız mıyım? Senin de şu kızıl orospudan bir farkın yok!” diyor. Agthar bu sözler üzerine tam bir şeyler söylemek ister gibi durduğu anda ise Azuldir “Hadi ama! Burada ben varken, birbirinizi yemenize gerek yok. Nasıl olsa hepinizin sayılı dakikaları kaldı.” diyor. Bu sözlerle tüm bakışları bir kez daha üzerine toplayan Azuldir, ortamdaki odağı tekrar üstüne çekmekten oldukça memnun bir şekilde gözlerini Diniel’e doğru devirirken “Yani, Aludirleri mümkün olduğunca sağ bırakma taraftarıyım. Ama sizler, sıradan Aludirler de olmadığınız için, ileride başıma iş açmanızı istemem. O yüzden, burada ölecek olmanız için oturup yas tutacak değilim. Bilakis, bu beni daha da rahatlatacak.” diyor. Sözlerindeki alaycılık bariz bir şekilde kendi belli ederken Azuldir kırmızı parlak gözlere doğru bakışlarını çeviriyor ve “Bunu nasıl yapacağım ve İblis Lordu Vagror buna müsaade edecek mi?” diyor Diniel’in sorularını yineleyerek.
Azuldir son sözlerinden sonra bakışlarını biraz daha sabitleyip nefes alışverişini daha keskin bir hale getirirken “Maeve ile iblislerinizi kontrol edeceğim, haklısın. Her birinizin iblisini! Sonrasında ise bir kenara çekileceğim ve ölesiye dövüşünüzü izleyeceğim. Tıpkı O’nun gibi…” diyor. Son sözlerinde İblis Lordu Vagror’u kastettiği belli olan Azuldir hızlıca size yüzünü dönmesinin ardından “İblis Lordu Vagror sizi defalarca iyileştirebilir, tükenene kadar belki de! Ama elbet bir yerde tükenecektir. Yani eninde sonunda sizi iyileştirmekten vazgeçecek…” diyor. Hemen ardından sanki bu söyledikleri bir seçenekmiş gibi sağ elini uzatmasının ardından, sol elini diğer yana açarken “Ama dedim ya, siz sıradan Aludirler değilsiniz ve İblis Lordu Vagror da bunun farkında… Yani siz mücadele ettikçe, içinizdeki iblis daha da varlık bulabilir. Tıpkı Gadiel’in Almazath’ı yendiğinde olduğu gibi… Tüm planlarımın içindeki en güzel olay diyebilirim buna! Mutlak zaferimin habercisi…” diyor. Sözlerini büyük bir keyifle dile getiren Azuldir bunun ardından bakışlarını bir kez daha kırmızı parlak gözlere çevirirken “Burada esas sorulması gereken, İblis Lordu Vagror’un bunu nasıl engelleyeceği? Sizi sonsuzluğa kadar iyileştirmeyi seçip kendini mi tüketecek, yoksa benim gibi bir kenara çekilip kendisini yok edecek olanların doğmasını mı izleyecek? Hele de, dışarıda daha sizin gibi piyonlarım sağ salim bir şekilde iblis diyarında gezinirken!” diyor. Azuldir konuşmasının sonunda kucağındaki Maeve’yi okşamaya başlarken ufak adımlarla kenara doğru çekilmeye başlıyor. Bu sırada sanki ardında büyük bir yıkım bırakmış gibi gururla attığı adımları esnasında “Burada yok olacak olmanız, İblis Lordu Vagror’un umurunda olmayabilir. Ancak dışarıda, iblis diyarında bir yerlerde Inias ve Dina hala duruyor! Tabi Esther, Theo ve Mihr gibi piyonları saymıyorum bile! Yani sizin burada yok olmanız, benim en istediğim sonucu yaratır! Daha fazla nefret! Bu yüzden, İblis Lordu Vagror, burada sizin yok olmanıza müsaade edemez. Ne de olsa siz, müjdecilersiniz. Ama öbür yandan sizi ilelebet iyileştiremez de… Çok zor bir seçim olsa gerek.” diyor eğlencesinin dibine düşmüş gibi. Birkaç adımının ardından ise “Elbette bir ihtimal daha var… Peki bunu yapmaya cesaret edebilecek misin?” diye mırıldanıyor, kırmızı parlak gözlere hitaben. Ve ardından… Kırmızı parlak gözler… Bir anda vahşice ve çılgınca parlayıveriyor, tüm karanlığı bir kez daha sindirmek ister gibi.
Azuldir’in kenara çekilmesi ve kırmızı parlak gözlerin bir kez daha derinden parlamasıyla birlikte, sanki bir anda ruhunuzun üzerindeki tüm karanlık yok oluveriyor! Bu ana kadar Zenahpuryu’nun odaklanmasına rağmen erişemediği tüm o öfke ile Diniel ve Gadiel’in sözlerinin erişemediği iblisleri, sanki bir anda yokluktan var oluveriyor! Vücudunuz, bir kez daha kendinize has renklerin parıltısıyla coşmaya başlarken, ruhunuzdaki karanlığın da renklenerek silinmeye başladığını hissediyorsunuz! Sanki bir anda, tüm yok olmuş anılar canlanır gibi, kendinizi kaybolmuş bir diyarın emanetçisi gibi hissettiğiniz anda, Azuldir yüzündeki tebessümden tamamen kurtulmuş bir halde, gözleri büyük ve derin bir hayranlıkla kocaman olmuş bir şekilde ve yüzüne dehşetin izlerini kazımışçasına “Bana neler yapabileceğinizi gösterin sevgili piyonlarım!” diyor. Bu sözler, sanki sizi bağlayan tüm prangaların bir anda kırılmasına ve ruhunuzun dalgalanarak vücudunuzu ele geçirmenize neden oluyor. Her biriniz, bilinmez ve sebebi de pek umurunuzda olmayan, vahşi ve karanlık bir kudretin damarlarınızda şuursuzca gezinmeye başladığını fark ediyorsunuz! Daha önce hissettiğiniz benzer duygulardan çok daha karanlık olan bu hisse karşı, bilincinizin çok fazla dayanamayacak olmanızı bildiğinizden, nedenlere ve sebeplere odaklanmak yerine, ne yapmak istiyorsanız bunu kısa bir süre içerisinde halletmeniz gerektiğini hissedebiliyorsunuz.
Karanlığın içindeki sessizlik Diniel’in sözleriyle kırıldığında, Azuldir yüzüne yerleşen gülümsemesiyle ve bir parça acıma duygusuyla Diniel’e bakıyor. Bunun ardından Gadiel’in kendi kendine olan konuşması karanlık içerisinde büyük bir tirat gibi yankılanırken, Azuldir küçük kahkahalarını gizlemekten uzak kalıyor. Bu esnada Cysa ise, Diniel’in sözlerine içerlemiş gibi dişlerini daha sıkı bir hale getirirken, bir yandan da yerinden kıpırdamak için hareket etmeye çalıştığını fark edebiliyorsunuz. Ancak Azuldir’in etkisi, hem Agthar’ı hem de Cysa’yı şu an tamamen kilitlemiş gibi görünürken, Cysa hırçın bir hırıltının ardından Diniel’e dönerek “Bana diyene bak! Bu sikik herife en yakın olan sen değil miydin? Adam sizi parmağında oynatmış ve ruhunuz duymamış!” diyor. Ne var ki bu sözler üzerine Agthar’ın bakışlarını hoşnutsuz bir şekilde Cysa’ya dönerken, Cysa “Haksız mıyım? Senin de şu kızıl orospudan bir farkın yok!” diyor. Agthar bu sözler üzerine tam bir şeyler söylemek ister gibi durduğu anda ise Azuldir “Hadi ama! Burada ben varken, birbirinizi yemenize gerek yok. Nasıl olsa hepinizin sayılı dakikaları kaldı.” diyor. Bu sözlerle tüm bakışları bir kez daha üzerine toplayan Azuldir, ortamdaki odağı tekrar üstüne çekmekten oldukça memnun bir şekilde gözlerini Diniel’e doğru devirirken “Yani, Aludirleri mümkün olduğunca sağ bırakma taraftarıyım. Ama sizler, sıradan Aludirler de olmadığınız için, ileride başıma iş açmanızı istemem. O yüzden, burada ölecek olmanız için oturup yas tutacak değilim. Bilakis, bu beni daha da rahatlatacak.” diyor. Sözlerindeki alaycılık bariz bir şekilde kendi belli ederken Azuldir kırmızı parlak gözlere doğru bakışlarını çeviriyor ve “Bunu nasıl yapacağım ve İblis Lordu Vagror buna müsaade edecek mi?” diyor Diniel’in sorularını yineleyerek.
Azuldir son sözlerinden sonra bakışlarını biraz daha sabitleyip nefes alışverişini daha keskin bir hale getirirken “Maeve ile iblislerinizi kontrol edeceğim, haklısın. Her birinizin iblisini! Sonrasında ise bir kenara çekileceğim ve ölesiye dövüşünüzü izleyeceğim. Tıpkı O’nun gibi…” diyor. Son sözlerinde İblis Lordu Vagror’u kastettiği belli olan Azuldir hızlıca size yüzünü dönmesinin ardından “İblis Lordu Vagror sizi defalarca iyileştirebilir, tükenene kadar belki de! Ama elbet bir yerde tükenecektir. Yani eninde sonunda sizi iyileştirmekten vazgeçecek…” diyor. Hemen ardından sanki bu söyledikleri bir seçenekmiş gibi sağ elini uzatmasının ardından, sol elini diğer yana açarken “Ama dedim ya, siz sıradan Aludirler değilsiniz ve İblis Lordu Vagror da bunun farkında… Yani siz mücadele ettikçe, içinizdeki iblis daha da varlık bulabilir. Tıpkı Gadiel’in Almazath’ı yendiğinde olduğu gibi… Tüm planlarımın içindeki en güzel olay diyebilirim buna! Mutlak zaferimin habercisi…” diyor. Sözlerini büyük bir keyifle dile getiren Azuldir bunun ardından bakışlarını bir kez daha kırmızı parlak gözlere çevirirken “Burada esas sorulması gereken, İblis Lordu Vagror’un bunu nasıl engelleyeceği? Sizi sonsuzluğa kadar iyileştirmeyi seçip kendini mi tüketecek, yoksa benim gibi bir kenara çekilip kendisini yok edecek olanların doğmasını mı izleyecek? Hele de, dışarıda daha sizin gibi piyonlarım sağ salim bir şekilde iblis diyarında gezinirken!” diyor. Azuldir konuşmasının sonunda kucağındaki Maeve’yi okşamaya başlarken ufak adımlarla kenara doğru çekilmeye başlıyor. Bu sırada sanki ardında büyük bir yıkım bırakmış gibi gururla attığı adımları esnasında “Burada yok olacak olmanız, İblis Lordu Vagror’un umurunda olmayabilir. Ancak dışarıda, iblis diyarında bir yerlerde Inias ve Dina hala duruyor! Tabi Esther, Theo ve Mihr gibi piyonları saymıyorum bile! Yani sizin burada yok olmanız, benim en istediğim sonucu yaratır! Daha fazla nefret! Bu yüzden, İblis Lordu Vagror, burada sizin yok olmanıza müsaade edemez. Ne de olsa siz, müjdecilersiniz. Ama öbür yandan sizi ilelebet iyileştiremez de… Çok zor bir seçim olsa gerek.” diyor eğlencesinin dibine düşmüş gibi. Birkaç adımının ardından ise “Elbette bir ihtimal daha var… Peki bunu yapmaya cesaret edebilecek misin?” diye mırıldanıyor, kırmızı parlak gözlere hitaben. Ve ardından… Kırmızı parlak gözler… Bir anda vahşice ve çılgınca parlayıveriyor, tüm karanlığı bir kez daha sindirmek ister gibi.
Azuldir’in kenara çekilmesi ve kırmızı parlak gözlerin bir kez daha derinden parlamasıyla birlikte, sanki bir anda ruhunuzun üzerindeki tüm karanlık yok oluveriyor! Bu ana kadar Zenahpuryu’nun odaklanmasına rağmen erişemediği tüm o öfke ile Diniel ve Gadiel’in sözlerinin erişemediği iblisleri, sanki bir anda yokluktan var oluveriyor! Vücudunuz, bir kez daha kendinize has renklerin parıltısıyla coşmaya başlarken, ruhunuzdaki karanlığın da renklenerek silinmeye başladığını hissediyorsunuz! Sanki bir anda, tüm yok olmuş anılar canlanır gibi, kendinizi kaybolmuş bir diyarın emanetçisi gibi hissettiğiniz anda, Azuldir yüzündeki tebessümden tamamen kurtulmuş bir halde, gözleri büyük ve derin bir hayranlıkla kocaman olmuş bir şekilde ve yüzüne dehşetin izlerini kazımışçasına “Bana neler yapabileceğinizi gösterin sevgili piyonlarım!” diyor. Bu sözler, sanki sizi bağlayan tüm prangaların bir anda kırılmasına ve ruhunuzun dalgalanarak vücudunuzu ele geçirmenize neden oluyor. Her biriniz, bilinmez ve sebebi de pek umurunuzda olmayan, vahşi ve karanlık bir kudretin damarlarınızda şuursuzca gezinmeye başladığını fark ediyorsunuz! Daha önce hissettiğiniz benzer duygulardan çok daha karanlık olan bu hisse karşı, bilincinizin çok fazla dayanamayacak olmanızı bildiğinizden, nedenlere ve sebeplere odaklanmak yerine, ne yapmak istiyorsanız bunu kısa bir süre içerisinde halletmeniz gerektiğini hissedebiliyorsunuz.




