Aithen; Zihnini olabildiğince boşaltıp karanlığı kendine ait kılmaya ve Lyure ile ilgili anlara odaklanmaya başlıyorsun. Onu ilk gördüğün an, karanlığın yarılması, sana yanaşması, senden uzaklaşması, terk edilmiş ve çaresizlik hissi, yakarış ve ilk fiziksel temas… Lyure’ye dair fiziksel ve kişisel her türlü anımsadığın detayla Lyure’yi bir kez daha var etmeye çalışıyorsun, bu kez kendi hükmün altındaki karanlıkta. Giderek içinde hissetmeye başladığın yoğunluk adsız bir duygu olarak doluyor vücuduna. Kanının daha hızlı akmaya başlaması, midende hissettiğin burulma ve başının bulutların üstüne çıkması… Her biri tek başına anlamlı olan ancak bir araya geldiklerini anlamsız bir karmaşaya dönen hislerin arasında sarf ettiğin dört kelime, tüm karanlıkta hüküm süren zemheriyi darmadağın ediyor!
Karanlığın çatırdayarak yok olmasıyla bir başka karanlık varlığını selamlarken, bu yeni karanlığın içindeki dalgalanmaları hissedebiliyorsun. Sanki bir uzvunmuş gibi sahiplendiği karanlık dalgalanmalar vücudunun etrafında gezinmeye başlarken kulaklarına tanıdık bir sesin çalındığını işitiyorsun. Pek anlaşılmayan fısıltılara biraz daha kulak verdiğinde ise “İnsanların Kurtarıcısı ve İblislerin Efendisi Lyure’ye ne diyorsun sen?” denildiğini duyuyorsun. Bu sesin Lyure’ye ait olduğu konusunda pek tereddüdün olmasa da cisim bulmamış karanlık dalgalanma bir anda karşında duruyor ve “Elimi tut da ne demek? Bunun aramızda kalacağını söylememiş miydim sana?” denildiği duyuyorsun. Bu sözlerle birlikte, her ne kadar fiziksel olarak görünmüyor olsa bile, seninle konuşanın Lyure olduğunu anlayabiliyorsun.
Yofie; Kendi karanlığın içerisinde, hiç olmadığın kadar rahat bir şekilde dursan da, Ashabura’nın varlığına dair hiçbir işaret alamamak en büyük korkunun gerçeğe dönüşmesi gibi bir his uyandırıyor. Ashabura’nın sessizliği kafanda onlarca başka sorunun doğmasına neden olurken, karanlığın daha soğuk bir hal aldığını ve senin hükmü sürmekten imtina etmeye başladığını fark ediyorsun. Bu süreçte söylediklerinle Ashabura’ya ulaşmaya çalışman ise hiçbir sonuç vermiyor. Karanlığın görüntüsünden kasvetli sesi tüm uzuvların üzerinde egemenliğini ilan etmek ister gibi geliyor. Tam bu anda ise, bu karanlıkta yitip gitmenin mi yoksa ilk kez karanlığa düştüğünde üzerine saldıran iblisler tarafından parçalanmanın mı daha acısız olacağını düşünmeden edemiyorsun. İşin en korkutucu yanı ise, ilk karanlığında Ashabura varlığını bir şekilde seninle buluşturmuş olsa da, şu an için Ashabura’ya dair hiçbir şey hissedememen oluyor.
Karanlığın çatırdayarak yok olmasıyla bir başka karanlık varlığını selamlarken, bu yeni karanlığın içindeki dalgalanmaları hissedebiliyorsun. Sanki bir uzvunmuş gibi sahiplendiği karanlık dalgalanmalar vücudunun etrafında gezinmeye başlarken kulaklarına tanıdık bir sesin çalındığını işitiyorsun. Pek anlaşılmayan fısıltılara biraz daha kulak verdiğinde ise “İnsanların Kurtarıcısı ve İblislerin Efendisi Lyure’ye ne diyorsun sen?” denildiğini duyuyorsun. Bu sesin Lyure’ye ait olduğu konusunda pek tereddüdün olmasa da cisim bulmamış karanlık dalgalanma bir anda karşında duruyor ve “Elimi tut da ne demek? Bunun aramızda kalacağını söylememiş miydim sana?” denildiği duyuyorsun. Bu sözlerle birlikte, her ne kadar fiziksel olarak görünmüyor olsa bile, seninle konuşanın Lyure olduğunu anlayabiliyorsun.
Yofie; Kendi karanlığın içerisinde, hiç olmadığın kadar rahat bir şekilde dursan da, Ashabura’nın varlığına dair hiçbir işaret alamamak en büyük korkunun gerçeğe dönüşmesi gibi bir his uyandırıyor. Ashabura’nın sessizliği kafanda onlarca başka sorunun doğmasına neden olurken, karanlığın daha soğuk bir hal aldığını ve senin hükmü sürmekten imtina etmeye başladığını fark ediyorsun. Bu süreçte söylediklerinle Ashabura’ya ulaşmaya çalışman ise hiçbir sonuç vermiyor. Karanlığın görüntüsünden kasvetli sesi tüm uzuvların üzerinde egemenliğini ilan etmek ister gibi geliyor. Tam bu anda ise, bu karanlıkta yitip gitmenin mi yoksa ilk kez karanlığa düştüğünde üzerine saldıran iblisler tarafından parçalanmanın mı daha acısız olacağını düşünmeden edemiyorsun. İşin en korkutucu yanı ise, ilk karanlığında Ashabura varlığını bir şekilde seninle buluşturmuş olsa da, şu an için Ashabura’ya dair hiçbir şey hissedememen oluyor.




