Akuun’un göğsüne tekmeni indirmenle birlikte, Akuun’un ağzından fışkıran bir miktar yoğun ve pek de akışkan olmayan kan yüzüne sıçrıyor. Bir anlığına tüm görüşünü bulanıklaştıran kanın yoğunluğu ve kirli kokusu, seni rahatsız etmekten ziyade adeta seni daha da kamçılıyor. Yüzüne sıçrayan kanı tatmaya yeltenecek kadar olmasa bile, ruhun adeta bu kanın daha da fışkırmasını ve daha çok bu kana bulanmayı arzulamaya başlıyor. Damarlarında gezinen kudretin yakıcılığı ve karanlığı, Akuun’un kanıyla daha da coşkulu akmaya karar veriyor. Ansızın tıkanmış bir damarın tüm gürlüğü ile açılması gibi, zihnine hücum eden kan gözlerinin mecazen kararmasına neden oluyor. Tam bu esnada, Tagrinath’a yolladığın bakışlar ona kendince mesajını iletmeyi başarıyorsun. Ne var ki Tagrinath, tüm bu olan bitene karşı parmağını kıpırdatmadan ve hatta gözünü bile kırpmadan öylece izlemekle yetiniyor. Yüzündeki sakinlik, ruhundaki azgınlığın tam zıttı olarak görünmeyen bir çatışmaya yol açsa bile, öncelikli hedefine tekrar dönüyor ve Akuun’un suratına dikkatli bir şekilde bakıyorsun.
Akuun, her ne kadar başına gelen bu durum karşısında şaşırmış bir ifadeyi yüzüne takınmış gibi dursa da, suratından akan kana aldırış etmeksizin tüm bu olan bitenden haz duyduğunu belli eden bir ifadeyi de bu şaşkınlığın arasına sıkıştırmış halde gözlerinin içine bakıyor. Akuun’un bu yüz ifadesi, kanla dolan arzunla birleştiğinde ise, damarlarındaki kudretin yumruklarına dolmaya başladığını hissediyorsun. Sanki yumrukların senden bağımsız varlıklarmış gibi bir an önce Akuun’un tüm yüz hatlarını yok etmek ister gibi titremeye başlarken, onların isteklerine karşı koymuyor ve yumruklarını seri bir şekilde indirmeye başlıyorsun. Akuun’un suratına inen her bir yumruğun, kırılan kemiklerin çatırtılarına, parçalanan dişlere ve daha çok fışkıran kana neden oluyor. Kulağına dolan Akuun’un hırıltılarıyla birleşen sesler, her bir yumruğunun daha sert ve daha sana ait değilmiş gibi inmesine neden oluyor. Kafandaki yumruk serisinin ritmi, beklediğinin aksine çıkıyor ve artık hangisinin indiğini bile önemsemeksizin yumruklarını peşi sıra vurmaya başlıyorsun. Tüm bu yumruk kasırgası, artık tamamen kontrolünden çıkmış gibi oluyor ve Akuun’un yüzü çoktan dağılmaya yüz tutmuş bile olsa dinmek bilmeyecek gibi görünüyor.
Kaçıncı yumruğun Akuun’un suratının neresine indiğini bile bilemeyeceğin bir anda, Akuun’un kafatasının tam üstünden giren ve sudan oluştuğu belli olan bir mızrakla Akuun’un hırıltılarının derin bir acı çığlığına dönüştüğünü fark ediyorsun. Bakışların mızraktan ayrılıp Akuun’un kafasının üst tarafına doğru yöneldiğinde ise, birkaç adım ötendeki Tagrinath’ı görmek sana bir anda ona saldırman gerektiği yönünde sinyaller göndermeye başlıyor. Ancak Tagrinath halen daha sakin duruşunu korumaya devam ederek, adeta sana karşı herhangi bir düşmancıl tavra girmeyeceğinin sinyallerini verirken bir elini mızrağına doğru uzattığı sırada“Kendine daha fazla yüklenirsen, yok olan kendin olacaksın Inias.”diyor. Mızrağın tutmasıyla birlikte sudan oluşan mızrak yok olurken, Tagrinath bakışlarını hafifçe sana doğru kaldırıyor ve“Gerçekten dediği kadar varmışsın. Aksi olsaydı, şu an bu mızrak senin bedenini delip geçmiş olacaktı.”diyor.
Akuun, her ne kadar başına gelen bu durum karşısında şaşırmış bir ifadeyi yüzüne takınmış gibi dursa da, suratından akan kana aldırış etmeksizin tüm bu olan bitenden haz duyduğunu belli eden bir ifadeyi de bu şaşkınlığın arasına sıkıştırmış halde gözlerinin içine bakıyor. Akuun’un bu yüz ifadesi, kanla dolan arzunla birleştiğinde ise, damarlarındaki kudretin yumruklarına dolmaya başladığını hissediyorsun. Sanki yumrukların senden bağımsız varlıklarmış gibi bir an önce Akuun’un tüm yüz hatlarını yok etmek ister gibi titremeye başlarken, onların isteklerine karşı koymuyor ve yumruklarını seri bir şekilde indirmeye başlıyorsun. Akuun’un suratına inen her bir yumruğun, kırılan kemiklerin çatırtılarına, parçalanan dişlere ve daha çok fışkıran kana neden oluyor. Kulağına dolan Akuun’un hırıltılarıyla birleşen sesler, her bir yumruğunun daha sert ve daha sana ait değilmiş gibi inmesine neden oluyor. Kafandaki yumruk serisinin ritmi, beklediğinin aksine çıkıyor ve artık hangisinin indiğini bile önemsemeksizin yumruklarını peşi sıra vurmaya başlıyorsun. Tüm bu yumruk kasırgası, artık tamamen kontrolünden çıkmış gibi oluyor ve Akuun’un yüzü çoktan dağılmaya yüz tutmuş bile olsa dinmek bilmeyecek gibi görünüyor.
Kaçıncı yumruğun Akuun’un suratının neresine indiğini bile bilemeyeceğin bir anda, Akuun’un kafatasının tam üstünden giren ve sudan oluştuğu belli olan bir mızrakla Akuun’un hırıltılarının derin bir acı çığlığına dönüştüğünü fark ediyorsun. Bakışların mızraktan ayrılıp Akuun’un kafasının üst tarafına doğru yöneldiğinde ise, birkaç adım ötendeki Tagrinath’ı görmek sana bir anda ona saldırman gerektiği yönünde sinyaller göndermeye başlıyor. Ancak Tagrinath halen daha sakin duruşunu korumaya devam ederek, adeta sana karşı herhangi bir düşmancıl tavra girmeyeceğinin sinyallerini verirken bir elini mızrağına doğru uzattığı sırada“Kendine daha fazla yüklenirsen, yok olan kendin olacaksın Inias.”diyor. Mızrağın tutmasıyla birlikte sudan oluşan mızrak yok olurken, Tagrinath bakışlarını hafifçe sana doğru kaldırıyor ve“Gerçekten dediği kadar varmışsın. Aksi olsaydı, şu an bu mızrak senin bedenini delip geçmiş olacaktı.”diyor.


