Uyanış (Abasdarhon)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

10 Feb 2025, 14:12

Konuşmaya başlamanla birlikte, Vearis’in seni dikkatli bir şekilde dinlemeye başladığını fark edebiliyorsun. Ancak daha cümlelerinin başında Vadlena’nın şiddet eylemlerinden bahsettiğin sırada, Vearis’in yüzünde oluşan ve gizlenmeye çalışılan tebessümü de görebiliyorsun. Buna rağmen Vearis, halen daha ciddi bir yüz ifadesiyle seni dinlemeye devam ediyor ve içindeki bilinmezliği anladığı belli edercesine kafasını hafifçe sallamaya başlıyor. Bu haliyle, bir hükümdardan çok içini döktüğün bir dost edası yaratan Vearis, cümlelerinin sonunda bir kez daha Vadlena’nın şiddet eylemlerini duyunca, bu kez kendini tutamayarak şuh bir kahkaha atıyor. Bir elini sanki güldüğü için özür diler gibi kaldıran Vearis, diğer eliyle de kahkahasını kontrol edemediğini işaret ederken, kesik kesik aldığı nefeslerle de gülmemek için direndiğini sana gösteriyor. Ne var ki, artık kontrolden çıkmış bir ok gibi kahkahalarını karanlığa salan Vearis, bir süre kendine gelmekte zorlanıyor.

Yaklaşık bir dakikayı bulan bir kahkaha seansının ardından, Vearis sağ elinin işaret parmağıyla gözlerinden akan yaşları temizlerken “Gerçekten- Yani buna gülmeme gerek- Özür… Özür dilerim.” diyor. Bir hükümdarın emri altındaki bir kişiden özür dilemesi başta kulağına garip gelse bile, toparlanmış olan Vearis aldığı derin nefesi sert bir şekilde vermesinin ardından “Vadlena’ya çok üzerine gelmemesini söylemiştim… Demek kendini ancak bu kadar tutabilmiş.” diyor. Vearis’in bu sözleriyle birlikte, Vadlena’nın sana söylediklerini birleştirdiğinde, kendini başından beri uğraşılan bir senaryonun içerisinde bilinçsizce başrole atanmış bir oyuncu olarak görüyorsun. Ancak karşında duran Vearis, hem bu senaryodan hem de oyunculuğundan tatmin olmuş gibi bir duruş sergiliyor. Bu durum kuşkusuz kafandaki soru işaretlerinin artmasına neden olsa da, Vearis tüm bunları aydınlatmak ister gibi yüzüne daha ciddi bir ifade takınıyor. Birkaç saniyelik sessizlik içerisinde cümlelerini zihninde toparlayan Vearis “Kafa karışıklığını anlıyorum ve bunlara bir nebze de olsa çözüm olma arzusundayım.” diyerek lafa giriyor. Hemen ardından iki kolunu göğüs hizasında bağlamasıyla birlikte Vearis “Bizler Aludirleriz… Bu dünyada iblislere hükmeden insanlar olarak biliniyoruz. Ancak iblislerin kudretlerine, ancak onların kudretleriyle karşılık verebiliyoruz. Diğer bir deyişle, insan olarak iblislere karşı koymamız mümkün olmadığından, onların kudretlerini onlara karşı kullanıyoruz. Bu uğurda, yaşadığın süreçte olduğu gibi bir iblisle bağ kuruyoruz ve onlar vasıtasıyla insanları koruyabiliyoruz. Bağ kurmayı başarmamızla, genel olarak insan olarak iblislere zarar veremediğimiz gibi, iblisler de bize zarar veremiyor.” diyor. Bu açıklamaları anlayıp özümsemen için birkaç saniye bekleyen Vearis kollarını iki yana açıp havada sallandırmasıyla birlikte ise “Yani kısacası, senin özelinde Volgreth’in kudretini kullanarak iblisleri yok edeceksin!” diyor.

Vearis son cümlesini söylemesinin ardından, bu kez sana doğru adımlamaya başlayarak sanki teferruat kısımlarını halledip ana konuya gelmek ister gibi görünüyor. Nitekim sana birkaç adım kala olduğu yerde duran Vearis “Volgreth, diğer Aludirlerin bağ kurduğu iblislerden farklıdır… Kendisini geçmişte tüm iblis ve insan soykırımının yaşanmasında etkin rol almış bir iblistir… Yani günahları, diğer bildiğin tüm iblislerden daha fazladır.” diyor. Ancak hemen ardından, yüzünde beliren saf bir öfkeyle birlikte Vearis “Fakat artık ondan daha günahkar bir insan var… Eski hükümdarımız Eletha! Tüm insanlığa bir çırpıda ihanet eden Eletha, günahlarının en büyüğünü Alamara isimli şehrimizde işliyor. Orada insanlarımızı ve Aludirleri tek tek yok ediyor! Onu durdurmak için, güvendiğim Aludirleri ve kudretimi kullanıyor olsa bile, bunun yeterli gelmeyeceğini biliyorum. Bu yüzden de, onu seninle vurmayı planlıyorum… Her şeyimizi aldığını düşünse bile, alamayacağı tek şeyi ona göstermek istiyorum!” diyor hırslı bir şekilde. Bu sözlerinin ardından ise, gözlerine düşen düşünce tohumlarının ardından yatan öfkeyi, olduğu gibi saf haliyle yaymaya başlıyor Hükümdar Vearis…
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

11 Feb 2025, 14:41

Daha önce hiçbir hükümdarla konuşmamıştım ve nasıl konuşmam gerektiğini bilmiyordum. Bu yüzden konuşurken aynı zamanda karşımdaki kişinin yüz ifadelerini ve beden dilini inceliyordum. Ben konuşurken kafasını sallıyordu. Bu da doğru yolda olduğumu gösteriyordu. Ancak Vadlena’nın bana uyguladığı zorbalıktan bahsettiğimde nedense tebessüm etmişti. Açıkçası bundan bilerek bahsetmiştim çünkü ortada izinsiz yapılan bir eylem varsa Vadlena’nın cezalandırılması sağlanabilirdi. Bu da dolaylı yoldan intikam sağlamış olurdu. Ancak sözlerimi bitirip suratıma çarpan kahkaha tufanı ile neye uğradığımı şaşırtmıştım. Ben elimden geldiğince düzgün bir şekilde konuşmaya çalışmıştım ve beni karşılayan şey ise uzun süren bir kahkaha sekansı olmuştu.

Yaklaşık bir dakikayı bulan kahkaha seansı bitene kadar en ufak bir mimik parçası bile göstermeden hükümdarın bitirmesini bekledim. Neden kahkaha attığını anlamamıştım. Komik olan neydi? Bilmiyordum. Bu yüzden beklemeye başlamıştım. Yine de bu durumdan şikayetçi olduğum söylenemezdi. Olasılıkları tarttığımda hükümdarın öfkeli olmasındansa mutlu olması daha iyiydi. Sadece bekledim. Zar zor kendisini frenlemeyi başardığında benden özür dilemişti. Gerçekten bu kadını anlamakta güçlük çekiyordum. Benim gibi daha birkaç saat önce doğmuş birinden neden özür diliyordu ki? Hiçbir gücüm, niteliğim veya başka bir şeyim yoktu. Vadlena’nın beni nasıl patakladığını göz öne alırsak Hükümdar Vearis, belki de tek parmak hareketi ile beni öldürebilirdi. Buna rağmen benden özür dilemişti. Özür dilediğinde ne diyeceğimi bilmeden belli belirsiz “Sorun yok...” demiştim. Yine de sözünü kesmek istemediğimden cevap vermenin yanlış olduğunu düşünüp tekrar sessizliğe gömüldüm.

Sonra Vearis, Vadlena’ya üstüme çok gelmemesini tembih ettiğinden bahsetti. Bu kadarı bile yeterliydi. Demek ki dayak direkt bir emir vermemişti. Ancak dövüleceğimden haberi vardı. Büyük ihtimalle çoğu şey önceden planlanmıştı. Peki ya neden? Sebebi Volgreth mi? Onunla kurduğum bağ sandığımdan daha mı önemliydi? Ama nasıl?... Ben bu soruları düşünürken Vearis, konuşmasına devam etti, kafa karışıklığıma çözüm olmak istediğini söyledi. Bu belki de doğduğumdan beri duyduğum en güzel cümleydi. Yoksa sonunda birileri sorularıma cevap mı verecekti?..

Ve anlatmaya başladı...

Bir şeyler zihnimde anlam kazandı.

Öncelikle Aludirler benim yaptığım gibi iblislerle bağ kuruyorlar. Sanırım dayak yemem de bu sürecin bir parçasıydı. Belki de iblisle bağ kurmamı sağlayan bir tür ritüel... Ancak bundan emin değildim. Yine de anladığım şey şuydu. Eğer bir iblisle bağ kurduktan sonra ona zarar veremezsin ve o da sana zarar veremez. Yani Volgreth'in gazabından korkmama gerek yoktu. Yine de bu doğrulanmaya ihtiyaç olan bir bilgiydi. Düşücesizce Volgreth'e karşı saygısızlık yapmayacaktım. Vearis'in sözlerine güvenip böyle bir hata yapamazdım. Anlamadığım kısım ise onların kudretini nasıl kullanacağımdı. Benden bir iblisi öldürmemi beklemiyordu. Çünkü bunu yapacak güce sahip değildim. Başka bir iblisi ancak başka bir iblisle yok edebilirmişiz. Yine de Volgreth’in kudretinden nasıl faydalanacağımı bilmiyordum.

Ben bunları düşünürken kollarını iki yana açıp Volgreth’in gücünü kullanarak iblisleri yok edeceğimden bahsetmişti.

Bu sözle birlikte birçok şey anlam kazanmıştı. Var oluş sebebim, bütün bu şeyleri yaşama nedenim.. Hepsi buydu. Yapmam gereken vazife, yerine getirmem gereken görev... Kalp atışlarım hızlanmıştı. İçimde anlam veremediğim bir duygu vardı. “Heyecan..” Artık ne yapmam gerektiğini biliyordum. Öldürecektim. İblisleri. Volgrethin gücünü kullanarak onları yok edecektim. İçimdeki heyecan ben farkına varmadan suratıma vurmuştu. İstemsizce sivri dişlerimi sergileyerek sırıtmaya başlamıştım. Gergin titrek ve sapıkça bir sırıtış... Ancak Vearis bana doğru yürümeye başlayınca yüzümdeki gülümseme yavaşça sönmeye başlamıştı.

Volgreth’ten bahsetti. Kendisi diğer bütün diğer iblislerden farklıymış. Günahları hepsini aşıyormuş. Ayrıca iblis ve insan soykırımından bahsetti. Bu soykırımda büyük rol oynamış. Geçmişe dair bir bilgi... Demek ki geçmişte bir soykırım olmuştu. Bağ kurduğum iblisle alakalı olduğu için bunu araştırmalıydım. Ben bu soykırım hakkında soru sormayı düşünürlen Vearis belirgin bir öfkeyle konuşmasına devam etti. Eski hükümdarlarından ve Alamara şehrinden bahsetti. Şu anda başka Aludirleri ve insanları öldürerek Volgreth’ten bile daha büyük bir günah işliyormuş. İnsanlara ihanet edip sırtını dönmüş. Ancak Volgreth’ten bahsederken insan ve iblis soykırımı demişti. Bu eski hükümdar ise sadece insanları ve Aludirleri hedef alıyormuş. Hangisi daha kötü karar vermek zordu. Karar verecek kişi de ben değildim zaten. Bu yüzden bunun hakkında düşünmeyi bıraktım.

Sonra bombayı bırakarak konuşmasını sonlandırdı. Kendi kudreti ve diğer Aludirler yeterli gelmediği için onu benimle vuracakmış. Benden Volgreth’tten bile daha günahkar bir adamı veya kadını, isimlerden cinsiyet anlama konusunda sıkıntı yaşıyorum, öldürmemi istiyordu. Benimle vuracakmış onu. Alamayacağı tek şeyi ona gösterecekmiş. Alamayacağı şey neydi?..

Kafamda yine sorular birikmişti. Çoğu sorum yanıtlansa da yerlerine yenileri eklenmişti. Ve karşımdaki insan sorularımı yanıtlamaya istekli gibiydi. Şimdi soracağım soruların bir kısmına yanıt alabilirdim. Öfkesinin dinmesini bekledim. Sonra ise ciddi ve soğuk bir ses tonuyla konuştum: “İzniniz olursa birkaç sorum var.” diyecektim. İzin verirse “İlk ve en önemli sorum şu, Volgreth’in kudretinden nasıl faydalanacağımı bilmiyorum. Kendisinin üst düzey bir iblis olması dışında hakkında başka bir şey bilmiyorum. Bu konu hakkında en ufak bir fikrim ve eğitimim bile yok. Eğer benim gücüm yoksa ve iblis kudretinden faydalanmam lazımsa bunu nasıl yapacağım? Özellikle Volgreth gibi bir iblisle...” Sonra alacağım yanıtı dinleyecektim. Sonra izin verirse ikinci sorumu soracaktım. “İkinci sorum ise maden bu eski hain hükümdarın günahları Volgreth’ten bile büyük, demek ki daha güçlü. Bu kişi yanlış değilsem sizden önceki hükümdar. Böyle birisini nasıl yenebilirim ki? Bu nasıl mümkün olabilir?” Bunu da cevaplarsa ve tekrar soru sormak için fırsat bulabilirsem tekrar soru soracaktım. Ancak bu soru diğerlerine göre daha riskli bir soru olacaktı. Her ne kadar bunu yapmayı planlamasam da sınırlarımı belirlemeye çalışıyordum. “Bu görevi reddetme seçeneğim var mı? Ya da görevi kabul edip sonrasında cayma hakkım. Daha doğrusu herhangi bir şey için hakka sahip miyim? Ayrıca ek olarak şunu soracağım, görevi yapma konusunda bana nasıl güveniyorsunuz. Ne ben sadık olmak için yeterince sizi tanıyorum ne de siz güvenmek için beni. Aynı o kral gibi sırtımı insanlara dönmeyeceğim ne malum?” Son sorusuyla birlikte Abasdarhon, bütün kartları açık bir şekilde masaya yatırmıştı. Şimdi sonuçlarıyla yüzleşecekti.
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

14 Feb 2025, 09:50

Vearis’in sözlerinden sonra soruların olduğuna dair cümleni kurmanın ardından, Vearis halihazırda bu cümleyi bekler gibi bir tebessüm ettikten sonra eliyle sorularını sorabileceğini belli eden bir işaret yapıyor. Aldığın bu izinle birlikte ilk sorunu sorduğun sırada, Vearis’in yüzündeki tebessümün giderek büyüdüğünü görebiliyorsun. Sözlerin sonlandığı anda ise Vearis hiç vakit kaybetmeden “Bunu hangimiz biliyordu ki? Sence ben, bir gün hükümdar olacağımı biliyor muydum? Bu Aclania’nın teamüllerine bile aykırı! Zira Hükümdarın kendisine bir varis seçmesi gerekirken, Eletha sağolsun beni bu yükle baş başa bırakıp gitti!” diyor. Eletha’nın isminin geçtiği noktada yüzündeki ekşime oldukça belirgin olsa bile, Vearis buna aldırış etmeden gülümsemeyi sürdürerek “Ya da iblislerimizle bağ kurduğumuzda, olayın nasıl olduğunu falan biliyor muyduk? Elbette hayır… Sadece bunu bir şekilde yapmamız ve başarmamız gerektiğini biliyorduk, hepsi bu kadar.” diyor. Bu sözlerinin ardından ise yüzündeki gülümseme sabit kalsa bile bakışları bir anda keskinleşen Vearis “Ve hayatta kalmak için senin de bunu bilmende fayda görüyorum.” diyor.

İlk soruna verdiği bu yanıtın ardından Vearis konuyla ilgili başkaca bir şey söylemeyeceğine kanaat getirmenin ardından, bu kez ikinci sorunu dile getiriyorsun. Ancak bu sorun karşısında Vearis hafif bir kahkaha atmasıyla birlikte “Sana onu yenebileceğini söylemedim ki… Zaten ne koşulda olursa olsun, böyle bir şeyin mümkün olmasının imkanı da yok gibi görünüyor. Sen sadece, onun iradesini kıracaksın… Emin ol bu, onun bir savaşı kaybetmesinden ve hatta hayatını kaybetmesinden daha acı verici olacak!” diyor.

İkinci sorunla ilgili olarak da sözlerin tükenmesiyle birlikte, bu kez son sorularını dile getirdiğin anda, Vearis’in yüzündeki tebessümün ciddiyete döndüğünü açıkça görebiliyorsun. Bu ana kadarki tavırlarında hissettiğin samimiyetin, son sorularınla beraber birer gölge gibi çekilip gittiğini hissedebiliyorsun. Nitekim, Vearis’ten geriye kalan tek şey keskin bakışları olduğu esnada “Belki haklısın… Sen de insani zafiyetler gösterip sana yüklenen umutları çöpe atabilirsin, bunun aksini kimse garanti edemez. Lakin ben, Volgreth’e güvenmeyi çoktan seçtim! Onun günahlarından sıyrılmak istediğine inandım! Yoksa tüm bu kargaşanın merkezinde olmak varken, bir köşede yalnızlığıyla kavrulmasını nasıl açıklayabilirim?” diyor. Ne var ki bu sözlerinden sonra, artık aradan Volgreth’i çıkarmış gibi adeta ruhuna işleyen bakışlarını sana gönderen Vearis “Ama yine de ihanet etmek istiyorsan, bir hain olmak istiyorsan, seni bu yoldan alıkoyacak değilim… Belki bugün sözlerim anlamsız ve beyhude geliyor, ancak gerçek dünyaya şahitlik ettiğinde, Eletha’nın nasıl bir musibet olduğunu kendin anlayacaksın!” diyor.

Vearis sözlerini burada sonlandırmış gibi görünüp yüzündeki ciddiyeti tebessümüyle dağıtmaya çalışırken “Eğer başka bir sorun yoksa -hala sana olan güvenim de kırılmamışken- Volgreth’in nasıl ortaya çıkaracağın konusuna geçelim!” diyor. Vearis’in bu cümlelerinde güveninin kırılmadığına yönelik kelimelerinin üzerine basması dikkatinden kaçmazken, Vearis senden gelecek cevabı beklemeye koyuluyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

17 Feb 2025, 22:50

Vearis her sorumu tek tek cevaplıyordu. İblisleri nasıl kullanacağım ile alakalı soruma tebessüm ile cevap verdi. Ve söyledikleri soruma hem cevap olmuştu, hem de olmamıştı. Anladığım kadarıyla bütün bunları bilmiyor oluşum normal bir süreçti. Benim gibi Vearis de bilinmezlik sürecinden geçmiş. Yani süreç içinde öğrenecektim. Bu yüzden kurcalamayı bırakıp diğer sorumu sormuştum. İlk soruya verdiği cevabın sonunda Eletha’ya karşı duyduğu öfkeyi tekrar belli etmişti. Sorduğum ikinci soruya ise hafif bir kahkaha ile karşılık verdi. Söylediği cevapla birlikte bana verilen görev, bir parça daha netlik kazandı. Hedefi öldürmem gerekmiyordu. Onun iradesini kırmam gerekiyordu. Bu onun savaşı kaybetmesinden veya hayatını kaybetmesinden daha kötü olacakmış. Risk alıp sorduğum son soruyla birlikte öğrendiğim şey şuydu: Vearis benden önce Volgreth’e güvenmeyi seçmiş. Büyük soykırımda rol oynayan Volgreth’in pişman olduğunu söylemişti. Yapabilecekken olayların merkezinde olmak yerine bir köşede yalnız olmayı seçtiğini söyledi. Bağ kurduğum kişi hakkında daha fazla şey öğrenmiştim.

Gözlerimi ilk açtığım anda hiçbir soruya cevap verilmemesinden midir bilinmez, Vearis’in, üstelik bir hükümdar olan bu kişinin, tek tek sorularıma cevap veriyor olması içimde tarif edemeyeceğim bir his oluşmasına sebep olmuştu. Heyecana benzeyen bu duygunun ne olduğunu bimiyordum. Ancak beni etkilediği kesindi. Sözlerinin devamında ise ihanet ihtimalime cevap verdi. Olur da böyle bir şeye kalkışacaksam karşı koymayacağını söyledi. Bu duymak istediğim cevaptı, ancak bu cevabı duyunca içimde istemsiz bir rahatsızlık oluştu. Bu rahatsızlığın sebebi Eletha’dan bahsetmesi değildi. Açıkçası iradesini kırmam gereken bu adamın nasıl biri olduğu ilgimi çekmiyordu. Bebeklerin kanını içiyor olsa bile beni etkileyeceğini düşünmüyordum. Beni rahatsız eden şey, duymayı beklediğim cevabın aksine, duymak istediğim cevabın verilmesiydi. Beni tehdit etmesini beklemiştim. Ona ihanet edersem derimi yüzüp tekrar iyileştireceğini ve bunu sonsuza kadar yapacağını söylemesini bekledim. Ya da beni kendi safında tutmak için ödül vaad etmesini; para, şan, şöhret sunmasını bekledim. Ancak onun yerine ihanet edip etmeme konusunda özgür olduğumu söylemişti. Bu cevap canımı sıkmıştı. İstemsizce kaşlarım çatıldı. Rahatsızlığımı sineye çekerek tekrar sakinleşmeye çalıştım.

Rahatladığımda Vearis sözlerine devam etti. Ciddiyetini tebessümü ile dağıtmaya çalıştığını fark ettim. Anlaşılan o da benim sorumdan rahatsız olmuştu. Bana olan güveninin henüz kırılmadığından bahsederken Volgreth’in ortaya çıkartma yolundan bahsedeceğini söyledi. Normalde sessiz kalıp hala güveni kırılmamışken onun sınırlarını zorlamayı düşünmezdim. Çünkü yapılacak en mantıklı hareket sessiz kalmaktı. Sadakat önemli değildi. Önemli olan buradan sağ çıkmaktı. Ancak...

Ancak...

.....

Vearis benden cevap beklerken bakışlarımı aşağıya indirmiştim. İçimi rahatsız eden bir şey vardı. Farkında olmadan, “Son sorum var...” demiştim belli belirsiz bir sesle ancak ne sormam gerektiğini bilmiyordum. Sadece içimdeki bu rahatsız edici duygunun gitmesini istedim. Neydi?.. İçimi rahatsız eden şey neydi? Evet biliyordum. Sadakat konusunda özgür olmaktı beni rahatsız eden. Evet! Beni kendisine sadık etmek için zorlamamasıydı. Bozuk bir zihniyetle ruhuma pranga vurmasını ummuştum. Öyle bir zincir geçirmeliydi ki boynuma ona ihanet etmeyi düşünmemeliydim bile.

“Tanıştığım dördüncü kişi sizsiniz.” dedim “Ve sorularıma tek tek cevap veren tek kişi...” Sonra devam edip etmeme konusunda tereddütte kaldım. Nedense yaptığımız konuşma bu şekilde biterse sonunda ya ihanet edecek ya da bu görevden kaçacaktım. Bu konuda kendime güvenmiyordum. Sadakat gibi duyguları geliştirmek için çok yaşamadım. Ve içimde bir benlik varsa bu da kendi çıkarına göre hareket etmeye daha meyilliydi. Ancak bundan rahatsız olmuştum. İçimdeki benlikten değil. Karşımdaki kişinin güvenine ihanet etmekten... Tekrar Vearise baktım. Ses tonum istemsizce bir anlığına titremişti. Bu anlık titreyiş içimde verdiğim savaşın bir yansımasıydı. “Peki ya bir ödül? Beni motive edecek herhangi bir şey?" dedim. "Sözlerden daha tesirli, daha elle tutulabilir bir şey? Beni aynı gözlerimi açtığım zaman olduğu gibi bir oyunun kuklası yapacak bir şey... Başımı yapacağım göreve kitleyecek ve size ihanet etmeme engel olacak herhangi bir şey?.. Lütfen bana bir şey söyleyin. Lütfen söylediğiniz şey sadakatin benim için en faydalı şey olduğuna inandırsın bana.” demiştim. Bu Volgreth’i ortaya çıkartmamdan daha önemliydi. Yoksa şu kısa hayatımda, sorularımı yanıtlama nezaketini gösteren bu kişiye hak ettiği sadakati gösterebileceğimi düşünmüyordum. Aldığım bu ilk nezaketten dolayı hislerimi içimde gizlemek yerine dışarı vurmuştum. Artık ne olacaksa olsundu.
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

21 Feb 2025, 16:46

Son bir sorun olduğunu daha söylediğin anda, Vearis yüzündeki tebessümü koruyarak elini hafifçe yere paralel bir şekilde uzatıyor. Bu hareketiyle, Vearis’in dilediğin yere kadar gidecek dirayette ve sabırda olduğunu anlaman mümkün oluyor. Nitekim sorunu sormaya başladığın anda, Vearis’in yüzündeki tebessüm adeta tüm vücuduna yayılıyor ve içindeki bulunduğunuz ortam ile konuştuklarınıza aykırı bir şekilde, oldukça rahat bir duruş sergiliyor. Soruların birbiri arkasına gelip sonlandığı anda ise, Vearis iki kolunu göğsü hizasında bağlıyor ve birkaç saniye sessizlik içerisinde sana bakıyor. Vearis sanki gözlüklerinin arkasında kalan gözlerini rahatlıkla görmeye çalışır gibi bakışlarını hafifçe keskinleştirdiği anda ise “Vicdan…” diyor sadece. Sanki karanlığın tamamını bu tek kelimeyle doldurmak ister gibi, bu kelimesinden sonra başını hafifçe sallamasının ardından Vearis “Hiçbir şey bilmiyor olabilirsin… Lakin sana Alamara’da olanları da, bunun sorumlusunun kim olduğunu da söyledim. İnsanların katledilmesi veya bir dostun ihaneti… Vicdanın hangisine titriyorsa, alacağın ödül de vicdanını dinlediğinde elde edebileceklerin olacaktır.” diyor. Vearis, tebessümünü yitirerek söylediği bu sözlerinden sonra ise “Sadakat asla parayla veya ödülle elde edilmez. Ona ancak vicdanının hükmedebilir. Görevi başarmak mı istiyorsun, buna vicdanın karar verir! İhanet mi etmek istiyorsun? Vicdanın el veriyorsa ihanet et! Aklının erişemediği noktalara vicdanın çoktan ulaşmış olur Abasdarhon… Geriye kalan tek şey, ardında bıraktığın karanlık içerisinde vicdanını bulup bulmadığın…” diyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

23 Feb 2025, 17:25

Sorularımı büyük bir sabırla cevaplıyordu. Konuştuklarımı dinleyip cevap veriyordu. Son sorduğum soruya verdiği cevap beni şaşırtmıştı. “Vicdan” demişti. Bu kadar saçma bir şey söyleyeceğini beklememiştim. Burada iblislerden, karanlık güçlerden, Aludirlerden ve başka bir sürü şeyden bahsediyorduk ama bana verdiği cevap vicdan olmuştu. Bilmiyorum... Bu kadar güce sahip bir hükümdarın vicdan gibi anlamsız bir kavrama bu kadar vurgu yapması ne kadar mantıklıydı?... Ancak bu düşüncelerimin yüzüme vurmaması için özellikle çaba sarf ettim. Sonsuz bir soğukkanlılıkla anlattıklarını dinledim. Bana ödül almak istiyorsam vicdanımı dinlemem gerektiğini söylemişti. Söylediklerine bakarsam alacağım ödül, büyük ihtimalle para, şan, şöhret de değildi. Düşünce şekline bakılırsa ödülden kastı kişisel tatmin olmalıydı. Vicdanının rahat olması gibi bir şey...

Vearis’in son sözleri biraz daha anlamlıydı belki. Sadakat’in parayla satın alınamayacağı fikri, onun söylemesiyle mantıklı gelmişti. Düşününce gerçekten sadakat denen olgunun çok daha farklı olduğunu hissedebiliyordum. Ancak ne olduğu konusunda net fikirlere sahip değildim. Vereceğim kararlarda vicdanımın rol oynayacağını söylemişti. Aklımın ulaşamadığı yerlere vicdanımın çoktan ulaşabileceğini söyledi. Bu sözleriyle ne demek istediğini anlamadım. Bu belirsizliğe eklediği cümle ise kafamda daha fazla soru işaretleri oluşturdu. Geriye kalan tek şeyin ardımda bıraktığım karanlıkla vicdanımı bulup bulamadığımmış...

Sözlerinin bitmesiyle bir süre sessiz kaldım. Hiçbir renk vermeyi düşünmüyordum. Biraz önce Vearis karşısında gösterdiğim zayıflığı hiç olmamış farz edecektim. Soğukkanlılığımı tekrar kurmayı çalıştım ve psikolojik zırhımı kuşandım. Karşımdaki sadakatimi istemiyordu. Her ne kadar ikimizin sadakat anlayışı biraz farklı da olsa beni yanında tutmak için biraz daha çaba sarf edebilirdi. Yine de ihanet etmek için bir sebebim yoktu. Bu tarz bir eyleme karar vermek için çok erkendi. Belki de bahsettiği vicdan kavramının ne anlama geldiğini çıkacağım yolculukta öğrenecektim. Bu yüzden şimdilik bu oyunu oynamaya karar verdim.

“Tamam..” dedim sakince. “Dediğiniz gibi vicdanımın sesini dinleyeceğim” dedikten sonra bakışlarımı aşağıya indirip, “Sorularım bu kadardı. Hepsini yanıtladığınız için teşekkür ederim.” diyip konuşmamı sonlandırdım. Ve sonrasında diyeceği şeyleri dikkatle dinlemek üzere beklemeye koyuldum. Zihnim daha sakin hissediyordu artık. Alışık olmadığım duyguların pençesinden kurtulmuş tekrar düşüncelerimi kontrol altına almıştım.
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

07 Mar 2025, 12:24

Başka bir sorun olmadığını belirten sözlerinden sonra Vearis’in yüzünde beliren tebessüm giderek büyürken, Vearis’in ifadesinin kasvetinin dağılmaya başladığını da fark ediyorsun. Nitekim derin bir nefes almasının ardından Vearis “O zaman artık işin eğlenceli kısımlarına geçebiliriz!” diyor gerçek bir sevinç belirten ses tonuyla. Sanki yaşadığı sevince dair heyecanı seninle paylaşmak ister gibi verdiği nefesin üzerinden geçen birkaç saniyede gözlerini tamamen sana dikmiş olan Vearis, ellerini beline koymasının ardından “Dediğim gibi, iblislerle baş etmek için iblislere ihtiyaç duyuyoruz. Ancak bağ kurduğumuz iblisleri var edebilmek için de birtakım prosedürleri geçmemiz gerekiyor. Evet, birbirimizin isimlerini biliyoruz ancak bu sadece birbirimizi tanımamızı sağlıyor. İblisin kudretinden faydalanabilmek için, iblise bir şekilde hükmetmemiz de gerekiyor.” diyor. Bu sözleriyle birlikte Vearis, hükümdar sıfatından sıyrılıp bir eğitmen havasıyla sağa ve sola adımlar atmaya başlarken “Hükmetmek, her zaman bastırmakla veya güç gösterisi yapmakla olmaz… Kimi zaman bir tebessüm kimi zaman ise tek bir söz yeterli olur. En azından benim olaya bakış açım bu şekilde. Eğer iblisinin kudretinden faydalanmak istiyorsan, ona hükmetmeyi de bilmen gerekiyor. Peki hükmetmeye nereden başlayacağız?” diyor. Cümlelerini bitirdiği anda adımlamayı kesen Vearis başını sana doğru çevirip sorduğu soruya bir cevap bekler gibi dursa bile, ansızın “Tabi ki de bir komutla!” diyor. Suratına yüzyıllardır aranan bir sorunun cevabını vermiş gibi heyecanlı, ancak bir o kadar da çekiciliğinden taviz vermeyen bir ifade yerleştiren Vearis “İblisini zihnindeki karanlıktan çıkartıp var edebilmek için, ona bir emir, komut veya ricada bulunman gerekiyor. Bir söz, bir deyiş veya aklına ne gelirse… Yeter ki, iblisine hükmettiğini belli eden, daha doğrusu iblisin üstünde hüküm süren bir tanımı olsun.” diyor.

Vearis bu aşamaya kadar sözlerinde bir anlaşılmazlık olup olmadığını teyit etmek için bir kez daha sessizliğe gömülüp sana bakmaya başlıyor. Sanki gözleriyle, gözlüğünü ardına ve hatta ruhuna erişmek için çabalıyor gibi görünse de, bu çabası sadece onu daha ilgi çekici hale getiriyor. Tavırları, mimikleri, ağzında kelimeleri yuvarlayışı ve genel aurasıyla, -varsa- bir Tanrını kendine bahşettiği tüm çekiciliği sindirerek kullanan Vearis, birkaç saniyenin sonunda ise dudaklarının kenarının yavaşça yukarıya kalması ve bakışlarını kısmasıyla daha çekici bir ifade ile birlikte “Tabi bunlar sıradan iblisler için geçerli… Konu Volgreth olunca, ona hangi emrin, komutun veya adı her ne olursa olsun bir şeyin ne kadar tesir edeceğini bilemem! Bu yüzden, bu yolu kendin açmalısın.” diyor. Volgreth’i oldukça ilgi çekici bulduğu her halinden belli olan Vearis karşına geçip ellerini bir kez daha beline koymasının ardından ise “Zihninin karanlığına gömül ve Volgreth’i bulduğunda, onun kudretine nasıl erişebileceğini öğren!” diyerek sözlerini sonlandırıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

09 Mar 2025, 09:03

Sözlerimden sonra tekrar keyfi yerine gelen Vearis memnun bir şekilde ellerini beline koyup konuşmaya başlamıştı. İsimlerini bilmenin sadece iblisi tanımaya yaradığını, onların kudretinden faydalanabilmek için onlara hükmetmemiz gerektiğini söyledi sonrasında sağa sola volta atmaya başlayıp hükmetmenin ne anlama geldiğini anlatmaya başladı. Benim sandığım gibi her zaman güç gösterisi ya da dominant bir tutum sergilememiz gerekmiyormuş. Bazen hükmetmek için bir tebessüm veya söz yeterli olurmuş. Anlattığı şeylerin hepsini ifadesiz bir suratla dinliyordum. Ancak öğrenebildiğim her şeyi de öğrenmeyi çalışıyordum. Yüzüm donuk ancak merakım canlıydı. Dışıma vurmasam bile sonunda istediğim şeyleri öğrenmeye başlamıştım.

Vearis cümlesini bir soruyla bitirdi ve benden cevap bekler gibi suratıma baktı. Bir şey söylemedim. Cevap vermesem de devam edeceğini tahmin ettim. Sorduğu soruyu kendisi cevapladı. Hükmetmeye bir komutla başlanacağını söyledi. Heyecanlı bir şekilde konuşuyordu. Bu şeyleri anlatmaktan gerçekten keyif mi alıyordu bilmiyordum. Bu kadar canlı bir şekilde konuşması garibime gitmişti. Koskoca aludirlerin hükümdarısın, ancak bir hükümdarın sahip olması gereken ağırbaşlılıktan uzaksın. Bu benim zihnimdeki yöneticilik imajından çok farklıydı. Gerçi zihnimde nasıl böyle bir önyargı oluştu onu da bilmiyordum. O yüzden sadece kabullendim. Demek ki bir lider böyle olmalıydı. Sonuçta tanıdığım tek kral/kraliçe bu kadındı.

Heyecanlı bir şekilde verilecek komutun bir emir, rica, ya da komut gibi bir söz, deyiş veya onun gibi bir şeyde bulunmam gerekiyordu. Ancak sonrasında söylediği şey biraz kafa karıştırıcıydı. Bu sözün iblisin üstünde hüküm sürdüğümü belli etmesi gerekiyormuş. Yani ondan üstün olduğumu ya da onun üzerinde kontrol sahibi olduğumu belli etmesi gerekiyormuş. İblisin üstünde hüküm sürmek ne demekti? Bu sorular biraz kafamı karıştırdı. Vearis’in sonrasında sessizliğe gömülüp dikkatle bana bakmaya başlamıştı. Belki anlayıp anlamadığımı bilmek istiyordu belki de ne düşündüğümü öğrenmek... Bir ihtimal çoğu insan için çekici denebilecek özelliklere sahipti. Belki de insanların onu takip etmesi bu yüzdendi. Ancak beni etkileyip etkilemediğinden emin değildim. Henüz bu tarz düşünceler bana yabancıydı. Belki normal bir insanın karşı cinsten kolayca etkilenebileceği bu tavırlar beni etkilemiyordu. Ya da ben farkında olmadan etkiliyorsa bile bunu anlamdırmaktan çok uzaktım. Bu yüzden davranışlarından çok sözlerine dikkat kesildim. Sonra bakışlarını kısıp bu söylediklerinin normal iblisler için geçerli olduğunu söyledi.

En son ellerini beline koydu ve zihnimin karanlığına gömülmemi ve onun kudretine nasıl erişebileceğimi öğrenmemi söyledi.

Bu hataya bir kez daha düşmeyecektim. Zihnimin karanlığı mı? Hah! Saçmalık. En son bunu yaptığımda Vadlena’nın zorbalığı ile karşılaşmıştım. Bir daha değişik şekillere girip öyle şeyler yapmayacağım. Zaten Volgreth de öyle bir iblise benzemiyordu. Karanlık duygulardan pek haz ettiğini sanmıyorum. Nedenini bilmesem bile öyle içimdeki karanlıkta falan gizleneceğini de zannetmiyordum. O yüzden ellerim cebimde, hiçbir dramaya girmeden, soğuk ama saygılı bir ses tonuyla, “Volgreth, ortaya çıkar mısın?” diye soracaktım. Duygudan uzak ama kendimden emin bir tonla. Sanki arkadaşından masanın ucundaki bir şeyi uzatmasını ister gibi. Doğal ve abartısız bir şekilde. Ve nedense ortaya çıkacağını düşünüyordum. Eğer işe yaramazsa Vearise bakıp, “Sanırım çıkmak istemiyor" diyecektim. "İlla içimdeki karanlığa mı dalmam gerekiyor? En son bunu yaptığımda Vadlena benimle bayağı bir dalga geçmişti" diye ekleyecektim.

Eğer işe yararsa nasıl ortaya çıktığına merakla bakıp, Volgreth’in bir şey demesini bekleyecektim. Volgreth bir şey demezse “Hükümdardan iblisler ile alakalı ders alıyorum.” diyerek durumu basitçe açıklamış olacaktım. Daha detaya girmeme gerek yoktu. Eğer uzun süre yaşamışsa ne demek istediğimi zaten anlardı. Yine bir şey demezse, Vadlena'ya dönüp "Başka yapmam gereken bir şey var mı?" diye soracaktım. Şuan başarmış mıydım emin değildim. Ancak eksik bir şeyler varsa Vadlena'yı dinleyecektim.
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

12 Mar 2025, 12:40

Volgreth’i ortaya çıkarabilmek adına gelişigüzel bir şekilde sorunu karanlığa savurman pek de işe yaramış gibi görünmüyor. Sessiz geçen birkaç saniyenin ardından ise, Volgreth’in ortaya çıkmamasını kabullenir bir şekilde Vearis’a karşı cümlelerini kuruyorsun. Ancak Vearis, sözlerini adeta bomboş bakışlarla dinleyip tepkisiz bir şekilde dururken, sanki bu ana kadar sana karşı hissettiği inancı da kırılmaya başlamış gibi duruyor. Vearis sağ elini baş ve işaret parmaklarını şakaklarına doğru götürüp hafifçe başını öne eğerken, sanki sakin kalabilmek adına birkaç derin nefes alıyor. Parmaklarını şakaklarından çekip tekrar bir nefes almasının ardından ise bakışlarını sana çeviren Vearis “Karanlığa mı dalıyorsun, kendin mi karanlığı yaratıyorsun yoksa Volgreth’i kuyruğundan tutup çekiyor musun bilemem! Burada seninle tükettiğim her bir saniyede, değer verdiğim kişiler son nefeslerini vermemek için uğraşıyor! Eğer bu işi ciddiye almayacaksan, beni de boşa oyalama!” diyor. Oldukça sakin konuşmasına rağmen Vearis’in ses tonunda beliren ciddiyet, senin çabalamadan uzak tavırlarına net bir tepki olduğu belli ederken, çatılan kaşlarıyla birlikte Vearis “Şimdi Volgreth’i bul ve onu buraya getir!” diyerek sözlerini tamamlıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

13 Mar 2025, 19:56

Vize sınavlarım ve dönemin yoğunluğu sebebiyle 19 nisana kadar konumu dondurmak istiyorum. Sınavlarım bittiği gibi buraya damlıyorum tekrar mümkünse. Sınav haftaları sıkıntı olmazsa bu şekilde dondurmam gerekecek.
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
Locked

Return to “Aludir Üssü”