Uyanış (Mihr)

User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

06 Oct 2022, 01:57

Neler hissetmesini bile bilmediği bir zamanda ne yapacağı konusunda hiçbir fikri yoktu. İblis diyarına girmeyi kabul etmiş bir şekilde oraya ulaşmış ve anlamsız bir şekilde çıkmıştı. Şimdi ise bir iblis karşısında belirmiş ve kendisinin ne tür bir iblis olduğunu soruyordu. Kendisinin henüz yanıtlayamadığı onlarca sorunun yanında onunkisi en komiği duruyordu. Endişelenmeye başlıyordu. Çünkü kendisine bir şeyler olmuştu ve yine belirsizliğin tam ortasında kalmıştı. Ne tepki vereceğini, nasıl davranması gerektiğini anlamıyordu. Vücudunda dolanan bir enerji vardı. Ve bu enerjiyi henüz yeni hissediyordu. Öyle ki bu öyle soyut bir şey değildi. Her şey oldukça gerçek gibi duruyordu. Bu yeşillik, bu parıltı... Daha önemlisi karşısında duranların tepkisi her şeyi biraz daha garipleştirmeye yetiyordu. Gyugnal ve iblisi arasında geçen diyalogun sonunda kendisinin insan olmadığına karar veriyorlardı. Hatta bunun yanında onu öldürme konusunda oldukça pozitif düşünüyorlardı.

Giderek sinirleniyordu. Anlamadığı ve çözmeye çalıştığı onlarca şey varken bir de bu dangalaklarla uğraşmak gerçekten hayatın yaptığı bir şaka gibiydi. Karşısına çıkan her varlık onu biraz daha yavaşlatıyordu. Onu biraz daha yoruyor ve biraz daha sinirlendiriyordu. Gyugnal'In sözlerinin ardından iblis, öne doğru atılarak yüzüne bir yumruk indiriyordu. Ne olduğunu bile anlayamadan havada süzülürken neredeyse yere düşmeyi bekleyecek durumdaydı. Kalçasının üstüne geldiğinde yüzünde inanılmaz bir acı hissetse de herhangi bir şekilde his dışında başka bir etki almadığını anlayabiliyordu. Sanki iblis diyarında aldığı darbelere benziyordu. Orda da onca yumruğa ve tekmeye rağmen bir süre hasar almadan durabilmişti. Fakat bir süre..

Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Gyugnal, en son bir şeyler saçmalayıp 2 gram beyniyle cümle kurmaya çalışması Mihr'i hayal kırıklığına uğratmaktan ziyade haklı çıkarıyordu.. Gerçekten Gyugnal'ı öldürmek istiyordu. Kafasını vücudundan koparmak ve saatlerce ezmek istiyordu. Tüm uzuvlarını yerinden çıkarıp duvarlara fırlatmak istiyordu. Cesedine bile saygı duymayıp her yerinden asmak istiyordu. İnanılmaz bir öfke yükseliyordu içinden tam o sırada. Özellikle hiçbir şey bilmeyip bir şeyler yapmasını söylüyordu ya.. Tüylerini diken diken yapıyordu ve karnında değişik hislerin büyümesini sağlıyordu.


OROSPU ÇOCUĞU SANKİ BİR ŞEY BİLİYORUZ DA BENDEN BİR ŞEY YAPMAMI İSTİYOR. ANASINI SİKTİĞİMİN SALAĞI YAPABİLECEK OLSAM YAPARDIM SENDEN FAZLA BİR ŞEY Mİ BİLİYORUM? HER NE İSEN BİR ŞEYLER YAP NE DEMEK? NE DEMEEEEEEK!!!!!! OROSPU ÇOCUĞU KEMİĞİNİ ISIRMAK İSTİYORUM HER ET PARÇANI YUTMAK İSTİYORUM!!!!!!!!!!!!! AMINA KODUMUNNN APTALIIIIIIIIIIIIII!!!


Aklında dönen sözcüklerin hepsini ona karşı bağıra bağıra söylemek istiyordu. Fakat içinde biriken ve yükselen bu adrenalin ona engel oluyordu. Aslında hayır ona bir şey söylemek istemiyordu. Onu ezmek istiyordu. Onu öyle bir dövmek istiyordu ki yüzündeki o korkuyu görmek istiyordu. O aptal umursamaz sıfatı silmek istiyordu. Fakat bir şey yapamıyordu. ÇÜNKÜ HİÇBİR ŞEY BİLMİYORDU.

BİR ŞEKİLDE
BİR ŞEKİLDE CANLI ÇIKAN
BİR ŞEKİLDE CANLI ÇIKAN VE AYNI ZAMANDA DÖVÜLEN İLK
BİR ŞEKİLDE CANLI ÇIKAN VE AYNI ZAMANDA DÖVÜLEN İLK DEFA İBLİSİNİ ALAMAYAN
BİR ŞEKİLDE CANLI ÇIKAN VE AYNI ZAMANDA DÖVÜLEN İLK DEFA İBLİSİNİ ALAMAYAN BİR VARLIK?

NEYDİ? NE OLACAKTI? NEREDEN GELMİŞTİ? NEREYE GİDECEKTİ? ŞU AN NERDEYDİ? ÖNEMİ NEYDİ? HAYIR! ŞU AN NEYDİ?


Az önce yediği yumruk baskı altında tuttuğu zihninin kontrolünü kaybetmesini sağlamıştı. Durduramıyordu. Aklı bağımsız bir şekilde harekete geçmiş gibi sanki kendi başına hareket ediyordu. Halbuki akıl denilen şey onu kendisi yapan şey değil miydi? Nasıl olur da hiçbir söz hakkı olamazdı? Bir şeyleri yumruklamak tekmelemek istiyordu. Bir şeylere zarar vermek hatta zarar görmek istiyordu. Bir şekilde enerjisini dışarı atmanın bir yolu olmalıydı. Fakat karşısında 2 metrelik devasa bir tehdit duruyordu. Bir iblisten daha önce dayak yemişti. Onun çaresizliği... Her şeyin üstüne onun çaresizliği de eklenince sanki iyice kendisinden uzaklaştığını hissediyordu. Yapacak neyi vardı ki? Ne yapıp buradan kurtulabilirdi ki? Buradan kurtulsa ne olacaktı ki? Belki de gerçekten ölmeliydi. Kafasının kollarının arasına alarak karnının içine gömüldü. Sonrasında içindeki enerjiyi tükenene kadar bırakmaya çalıştı.

Çığlıklarını tutamadı. Boğazı yırtılasıya kadar bağırdı. Nefes nefese kalana kadar bağırdı. İçindeki bu öfke, kafasının içindeki bu sorular bitene kadar çığlık attı. Onları susturmanın tek yolu buydu.
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

06 Oct 2022, 10:00

Kendi içinde yaşadığın çatışma mümkün olduğunca dışarıya yansımıyor. Bu nedenle Gyugnal ve Chuldarah dikkatli bir şekilde seni izlemeyi sürdürüyor. Zihninde dolanan her bir duygu ve düşünce, damarlarındaki kanın daha da ısınmasına neden oluyor. Bir noktadan sonra, damarlarının ısıdan erimeye başladığını bile düşünmeden edemiyorsun. Ne var ki, tüm bu sıcaklık seni hiçbir şekilde rahatsız etmiyor. Bunun tam aksine, sanki bu sıcaklık esas varlığını ortaya koyuyor. Ancak bu varlığın sana aitliği konusunda ise net bir fikrin bulunmuyor.

Zihninde yankılananlara istinaden kafanı kolların arasına sıkıştırıp içine doğru gömülüyorsun. Artık bu anlarda kimin sana ne şekilde baktığı dahi önemsiz oluyor. Tüm karanlığın içinde sıkışmış ve her şeyden uzakta kalarak içindekileri tutmaya çalışıyorsun. Fakat bu senin adına mümkün olmuyor ve bir anda bağırmaya başlıyorsun. Bu bağırtınla birlikte Gyugnal’ın bir anda irkildiğini göz ucuyla ve önemsiz bir detay olarak görüyorsun. Lakin bağırmaya hiçbir şekilde ara vermiyorsun. Tüm zihnini sanki bağırarak boşaltmak ister gibi, avazın çıktığı kadar bağırıyorsun. Ve bağırtın, bir şekilde karanlığı yarmaya başlıyor!

Gözleri karanlıktan daha kararmış bir şekilde bağırmaya başlamanla birlikte, yerin titrediğini ve karanlığın bir kağıt parçası gibi yırtılmaya başladığını görebiliyorsun. Vücudundan fışkıran yeşil parıltı giderek daha güçlü bir hal alıyor ve Gyugnal, ancak elini gözlerinde siper ederek sana bakmaya devam edebiliyor. Ancak yeşil parıltı, sanki tüm karanlığın tek amacını gerçekleştirmek ister gibi tüm etrafı kuşatmaya başlıyor. Vücudundan yayılan ısı artık kemiklerini bile eritecek gibi hissettiriyor. Fakat, yine ve yeniden bu durumdan hiçbir rahatsızlık duymuyorsun. Bağırtınla birlikte yükselen ve daha belirgin hale gelen parlaklık, kafanın içindeki sorulara cevap veremiyor olsa bile, kendini daha güçlü hissetmene neden oluyor. İşin daha ilginç yanı ise, bu hissi daha önce karşılaştığın iblise karşı hissetmiş olman oluyor. Seni öldüresiye döven ve bir paçavra gibi gerisinde bırakan iblisin baskın tonlarını yaydığın auradan hissedebiliyorsun. Bu halinle, içten içe kendinin bir iblis olduğunu da düşünmeye başlıyorsun.

Bağırtın hala devam ettiği sırada, bir anda başını araladığın kollarının çözüldüğünü fark ediyorsun. Bunu takiben adımlarının bir şekilde hareketlendiğini hissediyorsun. Adımların, bir anda koşmaya dönüştü anda ise, iki yumruğunu da sıkı sıkıya ve neredeyse avuç içini kanatacak kadar sıktığını fark ediyorsun. Koşma hızının normalin bir hayli üstünde olması bir yana, yumruklarının gücünü daha atmadan görebiliyorsun. Bu kez, Chuldarah’ın yaptığını gerçekleştiren sen oluyorsun ve Chuldarah’ın suratının tam ortasına indirdiğin yumruğun onun birkaç metre geriye savrulmasına neden oluyor! Bir anda yediği yumrukla şaşırmış gibi görünen Chuldarah, yerden hızlıca kalkmak isterken duruma pek de anlam verebilmiş gibi durmuyor. Ne var ki, ne ayakların ne de yumrukların durmak bilmiyor. Bir anda bir kez daha hareketlenen uzuvların bu kez doğrudan Gyugnal’ı hedef alırken, Gyugnal’ın suratındaki çaresizlik ve şaşkınlık ifadesi bir anda seni mest ediyor. Yumruğunu Gyugnal’a savurmanla birlikte, onun dağılacak yüzünü görmek için sabırsızlanıyorsun. Zamanın daha hızlı geçmesini ve yumruğunun bir an önce hedefine inmesini arzuluyorsun. Ne var ki, Gyugnal’ın suratına inen yumruğun, birkaç santim kala Chuldarah’ın eliyle durduruluyor! Avucuyla sardığı yumruğunu rahatlıkla durduran Chuldarah’ın yüzünde gergin ve sinirli bir ifade belirdiğini görebiliyorsun. Bunun yanında, Chuldarah’ın sana yumruk attığı zaman ile şu anda uyguladığı güç arasındaki farkı da rahatlıkla görebiliyorsun.

Yumruğunu kavrayan Chuldarah, bir anda diğer yumruğunu karnına doğru çıkartırken, aslında aynı hamle senden de geliyor! Her ikiniz de birbirinizin karnını yumruklamak için hareketlendiğiniz anda, yumruklarını havada çarpışıyor! Elinde hissettiğin acı, parmak kemiklerinin kırılmış olabileceğini sana gösterirken, bunu durmak için bir neden olarak bile görmüyorsun. Ancak Chuldarah, uzuv avantajını kullanarak sana saldırmayı sürdürüyor ve kanadının birini savurarak senin geriye fırlamana neden oluyor!

Geriye savrulduğun anda hızlıca ayakların üzerine kalkıyorsun. Chuldarah, sanki bir kez daha Gyugnal’ı hedef almaman için ona yakın bir pozisyonda duruyor. Bu anlarda, bağırtının artık kesildiğini ve bir anda sanki yok olan bilincinin yerine geldiğini fark ediyorsun. Elinde hissettiği acı giderek seni sarmaya başlıyor. Etrafa yaydığın yeşil parıltı etkisini hafifçe gidermeye başlıyor. Ancak hala, içten içe karşında duran Gyugnal’ı ve Chuldarah’ı yok edip, onları bir an önce sindirmek istediğini fark ediyorsun! Duyduğun bu inanılmaz açlık, bir anda yüzyıllardır hiçbir şey yiyip içmemişsin gibi seni sarıyor. Hafifçe bir nefes aldığın anda ise, artık konuşabilecek ve uzuvlarına hükmedebilecek bir konumda olduğunu fark ediyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

07 Oct 2022, 23:03

Bağırmasıyla birlikte her şeyin sona ermesini istiyordu. Her şeyin en başa, hiçbir şey bilmediği zamana dönmesini istiyordu. O kurumuş toprağa, kavrulmuş doğaya dönmek istiyordu. Adını haykırdıkları zamana dönmek istiyordu. Geçmişteki kendisi olmak istiyordu. Şu anki kendisinden kaçıp farklı bir yol çizmek istiyordu. Kendi başına yaşamaktan ziyade kendini yönetmek istiyordu. Hayatın, var olan her şeyin karmaşıklığından kaçıp sade ve perdeli bir yaşam sürmek istiyordu. Hiçbir şeyi bilmeden yaşamak istiyordu. Tarla sürmek istiyordu. Bulutların bol bol ziyaret ettiği bir kasabanın yerlisi olmak istiyordu. Hayatındaki tek amacının öğününü çıkarmak için halletmesi gereken ekinlerin olmasını istiyordu. Güzel bir eş istiyordu. Ona yemekler yapmasını, kafasını ütülemesini istiyordu.

...
...
...

Hükmetmek istiyordu. Var olan evrenin tek sorumlusu olmak istiyordu. Her şeyin düzenini bozup tekrar düzene sokmak istiyordu. Ölümsüz olmak istiyordu. Gençleri kıskanmak istemiyordu. Dünyanın sonunu görmek istiyordu. Dünyanın sonunu getirmek istiyordu. Yaşayan milyarlarca insanın onun ne kadar önemli biri olduğunu görmelerini istiyordu. Vahşi olmak istiyordu. Altındaki insanlara bağırmak istiyordu. Doğru veya yanlış adlı iki kavramın onun aldığı kararlara göre değişmesini istiyordu. Öldürmek istiyordu. Ona karşı çıkan herkesi ve ona ne yapması gerektiğini söyleyen herkesi öldürmek istiyordu. Yaşamla ölüm çizgisini bozmak istiyordu. Herkesin azaptan ziyade hapsolmuş bir boşlukta sallanmasını istiyordu.

...
...
...

Ne istediğini bilmiyordu. Aklındaki şeyleri kendisi mi söylüyor yoksa yaşadığı onca anormal durumun sonucu oluşmuş bir etki miydi bilmiyordu. Nasıl başladığını bilmezmiş gibi nasıl devam edeceğini de bilmiyordu. Zihninde mantık zeminine oturtamadığı onlarca soru işareti vardı ki bilinmezlik bile bilinmeyen olarak ortalıkta yokken ne düşüneceğini de bilmiyordu. Bir insan mıydı ya da bir iblis.. onu da bilmiyordu. Artık bir şeyi bilmek açıklayamayacağı bir kavrama dönüşmüştü. Bir şeyi düşünüp sonuca erme yetisini kaybetmişti. Kendisine ne olduğunu bilmiyordu. Fakat az sonra ne olacağını az çok tahmin edebiliyordu.

Bağırışının ardından sanki içindeki şeyler buna tepki verirmişçesine karanlık yarılmaya başlıyordu. Vücudunda yayılan ısı ise sanki dışarı çıkmayı bekleyen bir ışın gibi yol alıyordu. Yeşil parıltı tüm odayı sararken iblisin hakimiyetini temsil eden karanlık yavaş yavaş yok oluyordu. Bununla birlikte içinde hissettiği bu güç giderek daha da büyüyordu. Kendisinin hissettiği bu duyguya garip demek yerine tanımlayabileceği daha sağlıklı kelimeler olduğunu düşünüyordu. Güçlü, vahşi ve otoriter. Bu hisleri tanıyordu. Daha önce de buna benzer şeyleri hissetmişti. Nerede olduğunu anımsamak zor değildi. Bir süre önce tekme tokat dayak yediği iblisin yaydığı auralardı bunlar. O da bu denli yoğun ve akıcıydı. Bunların yanı sıra bu yeşilin tonlarını onun üzerinde de hatırlıyordu. Ne var ki tam o sırada gerçekten bir iblis olabileceğini düşünüyordu. Gyugnal gerçekten haklı mıydı? Bir şekilde vücudu ele mi geçirilmişti? Yoksa iblise sahip mi olmuştu? Fakat kontrolü sağlayamıyordu ve Gyugnal'ın tepkisine bakılacak olursa bir iblise sahip olmaktan daha kötü bir durumdaydı. Anlaşılan kontrolü kaybetmesinden korkuyorlardı. Yine de.. Bu hiçbir şeyi açıklamıyordu.

İçindeki öfkenin zerre azalmamıştı. Bağırmış olması düşüncelerini biraz daha toplamasına yardımcı olabilmişti belki. Her halükarda o orospu evladının suratına bir yumruk kapatabilmeyi çok istiyordu. Tam o sırada bedenin özgürleştiğini hissediyordu. Ayakları hareketlenmesiyle birlikte yumruğunun çok sert bir şekilde sıkıldığını fark ediyordu. Giderek koşmaya başlarken Chuldarah'ın suratının ortasına atacağı yumruğun az önce kendisinin yediğiyle aynı etkiyi yaratması onu oldukça tatmin ediyordu. Attığı depar kesinlikle bir insanınkiyle eşdeğer olamazdı. Attığı yumruk da keza öyle, içinde dolup taşan bir güç vardı. Chuldarah oldukça şaşkın bir şekilde yerde yatarken bir anda Gyugnal'a dönüyordu. Yumruğunu tam hedefine doğru getirirken onun yüzündeki o çaresizlik ve şaşkınlık ifadesi içindeki yağların erimesini sağlıyordu. Yumruğu attıktan sonra öyle bir gülecekti ki! Ardından vücudunun her parçasını koparıp etrafa fırlatacaktı.

Tam yumruğu Gyugnal'ın eblek suratına geçirecekken araya Chuldarah'ın eli giriyordu. Tüm hayallerini yıkan bu savunma onu daha da çileden çıkarıyordu. Ne var ki biraz daha hızlı olsa her şey istediği gibi olacaktı! İşte tam o zaman hayallerine erişebilecekti. Chuldarah ile boğuşmaya devam ederken onun ne kadar sinirli olduğunu ve aslında az önce gerçek gücünü kullanmadığını farkına varıyordu. Hal böyle olunca bu ikili mücadelede kazanmaya en yakın Chuldarah oluyordu. Son olarak savurduğu kanadıyla birlikte gerisin mi geriye fırlamasını sağlıyordu.

Tekrar ayağa kalktığında artık bağırtının kesildiğini fark ediyordu. Bununla birlikte artık bir şeyleri rayına oturtmak daha kolay oluyordu. Ne yaptığının farkındaydı fakat bunu tekrar yapar mıydı emin değildi. Sanki içindeki bu ateşi körükleyen o şey... O şey onu kontrol ediyordu. Fakat bundan da emin olamıyordu. Öyle ki hala o ikisini parçalayıp yok etmek istiyordu. Bunların yanı sıra düşününce yaptığı şeyin aslında tam olarak mantıkla örtüşmediğini düşünüyordu. Az önce karşılaştığı o yaşlı adam.. Kendisini saniyesinde öldürme potansiyeline sahip gibi duruyordu. Öyle bir tehdit varken nasıl olur da böyle bir şey yapabilirdi ki? Her şeyin yanı sır bu iki iğrenç varlığa laf anlatmak da istemiyordu. Elinden yayılan acı ise buna karşı çıkarmışçasına uyarılarını tüm şiddetiyle gönderiyordu.

Mantıkla düşünmeye çalıştı. Buradan kaçabilecek olsa o surları geçemezdi. Geçebilse bile o yaşlı adam bulup onu öldürürdü. İçindeki bu şey ile yaşamayı öğrenmeliydi. İçindeki bu şeyi kontrol etmekten yanı sıra ona sahip olmalıydı. Gyugnal'ın o iğrenç suratına baktı. Dişlerini sıkmadan yapamıyordu. Yumruklarını sıkmadan duramıyordu. Ayaklarını yere mıhlamak için elinden geleni yapıyordu. En azından bunları yapmaya çalışıyordu. Her şey yolunda giderse eğer derin bir nefes alacaktı. Sonrasında hırıltıyla ekleyecekti. "Sakın canımı sıkacak bir kelime daha etme seni aptal oğlu aptal."

Çok zorlanıyordu. Fakat söze devam edecekti. En azından etmeliydi.

"Ne olduğunu bilmiyorum fakat bunu kontrol altına almama yardım edeceksiniz!"

Gözlerini kapattı. O anda kendisine bir söz verdi. Bir şeyler hakkında fikir sahip olduğu zaman ve daha da güçlenirse eğer ilk öldüreceği isim karşısında duruyordu. Gyugnal. Aklından çıkarmamak adına gözlerini açıp suratını zihnine kazıyacaktı.
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

11 Oct 2022, 09:35

Chuldarah ve Gyugnal doğrudan bakışlarını dikerek senden gelecek herhangi bir hamleyi bekliyor. Her ne kadar Chuldarah’ın bariz öldürme arzusunu dizginlediğini fark etsen bile, Gyugnal halen daha şaşkın, ancak durumdan memnun bir şekilde sana bakmayı sürdürüyor. Ancak onun her bir bakışı, seni daha fazla rahatsız ediyor ve kafandan geçirdiğin her bir senaryoyu onlarca kez oynamana neden oluyor. Bedenini sarmalayan yeşil zırh, adeta düşüncelerinle bütünleşmişçesine her bir kötü senaryoda daha heyecanlı bir şekilde dalgalanmaya başlıyor. Fakat bunların hiçbiri, az önceki gibi kontrolü kaybetmene neden olmuyor. Bilincin hala yerinde oluyor ve uzuvların tamamen kontrolün altında görünüyor.

Ayaklarını yere daha sağlam bir şekilde basmanın ardından derin bir nefes alıyorsun ve sanki sana ait olmayan ses tonunla cümlelerini kurmaya başlıyorsun. Cümlelerin bittiği anda ise, Gyugnal kafası bir nebze karışmış gibi sana baksa da, hemen ardından omuzlarını silkmekle yetiniyor. Tanıdığın kadarıyla Gyugnal’ın sana bir şeyler söylemek istediğini, ancak sözlerinden sonra bundan vazgeçtiğini anlayabiliyorsun. Gözlerini kapattığın anda ise, zihnindeki karanlığın içine kendini bırakıyorsun. Gyugnal’a dair düşüncelerine birlikte bedenini sarmalayan gücün de harlandığını hissediyorsun. Sanki adeta nefretten, yıkımdan ve ölümden güç alan bu parlaklığın giderek kontrolünden çıktığını fark ettiğin anda Gyugnal’ı suratına bir kez daha bakıyorsun. Suratındaki her bir çizgiyi, kirli sakal ve yağlı saç telini adeta zihnine kazıyorsun. Fakat tam bu anda, önünde bir karaltının belirmesiyle birlikte irkiliyorsun! Ayakların geriye doğru kaçınmak ister gibi dursa da, kontrolün sende olması nedeniyle ayakların yere yapışık bir şekilde duruyor. Önündeki karaltı ise kanatlarını bir anda açmış bir şekilde suratının hemen önünde havada duran Chuldarah tekmesiyle beliriveriyor! Chuldarah’ın bu ani saldırısı karşısında, normal bir zaman diliminde kaçınma ihtimalin olmadığını bilebiliyorsun. Ancak şu an için, bir saniyeden kısa sürede suratına inecek tekmeden kaçınabilecek ve karşı atak geliştirebilecek kadar gücüne inanıyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

14 Oct 2022, 00:31

Sözcüklerinin ardından o ikisinin yüzüne doğru bakışlarını kilitlemişti. Ne yapacaklarını merak ediyordu. Öyle ki yüzlerinden onlarında böyle bir durumu ilk defa yaşadıklarını kestirebiliyordu. Haliyle bir yandan hazırda dururken bir yandan da içindeki bu baskın aurayı bastırmaya çalışıyordu. Kanatlı yaratık her an üstüne atlayıp işini bitirmek için hamlesini yapabilirdi. Kelimelerine yanıt aramayı arada geçen sürenin fazla olması ve bakışlarının sertliği nedeniyle bırakmıştı. Gyugnal'ın kafası oldukça karışmış gibi gözüküyordu. Ne tepki vereceğini o da bilmiyordu. Öyle ki kendi ağzından dökülen sözcüklerden hemen önce bir şey diyecek gibi olmuşsa da kelimelerini yutmayı tercih etmişti.

Gözlerini kapattığında o karanlığı her zamankinden daha net görüyordu. Öfkeyi, yıkımı ve ölümü her şeyden fazla hissettiği bir andı. Sanki hepsi birer silüete oturtulmuş gibi karanlıkta karşısında duruyordu. Üçü de elini ona uzatmış sanki kendilerinden beslenmesini istiyorlardı. İçinde giderek bir şeyler büyüyordu. Yine az öncekine benzer şeyler hissetmesine karşılık olarak bedeninde akan gücün tekrardan harlandığını hissedebiliyordu. O aptal Gyugnal hala ona küstah küstah bakma cüretinde bulunabiliyor muydu? "Aptal herif.." Gözlerini açtı. O iğrenç suratın tüm zerresini aklına kazımaya başlamıştı bile. Düzen ve simetriden yoksun iğrenç çehreye baktıkça içinde harlanan öfke giderek kabarmaya başlıyordu. Tekrar üstüne koşacağı sırada onu durduran şey kara bir iblis oluyordu. Kanatlarıyla önünde beliren yaratık tekmesini tam olarak yüzüne doğrultmuş bir şekilde cesurca indiriyordu. Açıkçası oldukça şaşırmıştı. Onlardan bir atak bekliyordu ama bu kadar ani olması onu şaşırtıyordu. O yaratık oldukça hızlıydı.

Sinirleri yine tepesine çıkmıştı. Onlarla konuşarak kendisini seviye olarak oldukça düşürmüştü. Şimdiyse aldığı tepki bir tekme miydi? Onlarla konuşarak onlara bir seçim şansı sunmuştu. Aldığı cevap bu muydu? İnen tekme gözünün önünde yavaşça hareket ederken eğilerek kaçınmaya çalışacaktı. Sinirden köpürmüş bir haldeydi. Artık ağzından çıkacak tek şey çığlıkların olmasıyla birlikte onlara karşı kuracağı tek bir cümle kalmamıştı. Eğilmesinin ardından yerden çenesine doğru bir aparkat çıkartarak karşı saldırıda bulunacaktı. Eğer bu aptal yaratığı pataklarsa Gyugnal ile baş başa kalabilirdi. Acaba o zaman neye güvenecekti? Yaratık darbeyi alırsa eğer hiç durmadan üzerine çullanacaktı. Tüm öfkesini o aptal iğrenç yaratığı benzeterek kullanacaktı.
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

17 Oct 2022, 16:06

Harlanan öfken, sadece zihninin değil dış dünyanın da değişmesine neden oluyor. Vücudunu kaplayan zırhın, öfkenle birlikte adeta alevlenmeye başlamasıyla birlikte, içgüdüsel bir nefret ve öfke zihnine doluyor. Doğrudan Gyugnal’ı hedef alan bu öfke ise, tüm karanlığı daha stabil ve zamansız kılıyor. Belki de bu sayede, Chuldarah’ın suratına inmek üzere olan tekmesini fark edebiliyorsun ve zamana göre hızlı sayılabilecek şekilde eğilerek tekmenin suratına inmesinden kendini kurtarıyorsun. Ancak bu anda, hareket edenin bacakların mı yoksa vücudunu kaplayan zırhın mı olduğunu anlamak senin için pek de mümkün olmuyor. Fakat sonuç olarak, bedenin bir şekilde zarar görmüyor ve bunun aksine, karşı saldırıya geçebiliyor.

Gerginleşen kolunu ve sıktığın yumruğunu, anlık bir zamanlamayla savurmanla birlikte, sanki yeşil parlaklık bir patlamayla karşılaşıyor! Chuldarah doğrudan çenesine aldığı ve kaçınma imkanı bulamadığı yumruğunla birlikte havadaki ivmesinin de etkisiyle, hızlı bir şekilde havaya ve ileriye doğru savruluyor. Bu anda göz göze geldiğin Gyugnal, olan bitene karşı garip bir tepkisizlikle yaklaşsa da, içten içe duyduğu heyecanı parlayan gözlerinden görebiliyorsun. Ancak vücudun ve zihnin tek bir yumrukla yetinmiyor ve biraz üstünden geçip arkana doğru düşmekte olan Chuldarah’ı bacağından kavrayarak yere çarpıyorsun! Hiçbir şekilde oynatmayı düşünmediğin uzuvlarının bir şekilde böylesine hareket ediyor olması, içten içe büyük bir kahkaha atmana neden olurken, aynı zamanda bu kontrolsüzlüğün olası sonuçları da seni tedirgin ediyor. Lakin yere düşmüş olan Chuldarah’ın üstüne kendini attığın anda, bir şekilde iki diyarın da zirvesinde hissediyorsun kendini. Chuldarah’ın suratına indirmeye başladığın yumrukların kendine ait olup olmadığını bilmesen bile, her bir yumruğun öfkesiyle haz duymaya başlıyorsun. Etrafa saçılmaya başlayan siyah sıvının, Chuldarah’ın damarlarındaki kan olduğunu düşündüğün anlarda ise “Yeterli Chuldarah…” denildiğini duyuyorsun. Gyugnal’ın belli bir duygudan yoksun bu cümlesinin ardından Chuldarah’ın vücudu var olduğu karanlığı dönmeye başlarken, yumrukların da boş hava kütlesine inmeye başlar gibi oluyor. Var oluşunun tam aksi şekilde yok olmaya başlayan Chuldarah, dönüştüğü karanlıkla birlikte Gyugnal’ın vücuduna nüfuz etmeye başlıyor ve birkaç saniye içinde, karanlıktaki varlığını tamamen ortadan kaldırıyor.

Chuldarah’ın yok oluşuyla birlikte Gyugnal ile baş başa kalıyorsunuz. Gyugnal, olan bitenden son derece memnuniyet duymuş gibi kafasını birkaç kez salladıktan sonra “İlk kez bir insanın iblis oluşuna şahitlik ettim. Sanırım bunu gören ilk kişiyim… Şimdi kendine gel de geri dönelim artık. Ben göreceğimi gördüm.” diyor biraz sıkılgan ve kulağa olan biten son derece normalmiş gibi gelen bir ses tonuyla.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

18 Oct 2022, 02:09

Zihniyle vücudu sanki tek bir parçaymış gibi düşünüyor, her şeye anında tepki veriyordu. Etrafından saçılan yeşil parıltı sanki içindeki öfkeyi temsil ediyordu. Hayal gibi gözüken her şeyi somut birer parıltıya dönüştürüyordu. Sanki duygularının içinden taşıp dışarı fışkırmasını sağlıyordu. Ayrıca inanılmaz bir haz hissediyordu bunlar olurken. Sanki yüzyıllardır bu tutkuya o kadar açtı ki! Şu an zincirleri koparılmış vahşi bir hayvan gibi durmak ne demek bilmiyordu. İblisin saldırısından kaçtıktan sonra ansızın Gyugnal'ın gözlerine bakabilmişti. Her ne kadar tepkisiz durmaya çalışsa da gözlerinden her şeyi okuyabiliyordu. O da heyecanlıydı. Fakat korkmuyordu. Sanki bir şeylerin olmasını bekliyordu. Ya da beklediği şeylerin olması onu mutlu ediyordu. Saldırıdan başarılı bir şekilde kaçındıktan sonra karşı saldırı olarak çenesine attığı yumruk Chuldarah için kaçınılmaz oluyordu. Yaptığı her hamlede kendini içindeki şeytana biraz daha teslim ediyormuş gibi geliyordu. İçindeki o enerji sanki benliğini yok ediyordu. Onu fark ettirmeden içten içe yiyordu. Aslında Mihr bu savaşı kaybediyor gibiydi.

Attığı yumruğun ardından neşesi daha çok yerine geliyordu. İçinde bir şeylerin daha çok kabardığı sırada açgözlülüğü oldukça tavan yapmış bir vaziyetteydi. Daha fazlasını, her şeyin daha fazlasını istiyordu. Bir yanı ise neden böyle düşündüğün hala sorgulasa da otoriter taraf oldukça belliydi. Üstünden arkaya doğru düşmekte olan Chuldarah'ın bacağından tuttuğu gibi yere çarpıyordu. Bu onu o kadar çok mutlu etmişti ki! Sanki içinde bir yük kalkıyor gibiydi. Öyle ki içindeki bu enerjiyi kahkahalarla ister istemez dışarıya vuruyordu. Bu durum onu giderek korkutmakla kalmayıp bir şeylerin artık bitmesini istiyordu. İçindeki bu açlığın dinmesini istiyordu. Fakat bazı şeyler için geç kaldığını anlayabiliyordu. Önünde yatan yaratığa attığı her yumruk içindeki hazzı öylesine arttırıyordu ki sarhoş gibi davranmasına sebep oluyordu. Bir sürenin ardından ellerine bulaşmış olan siyah sıvı giderek artarken Gyugnal yeterli olduğunu söyleyip sanki geri çekilmesini söylermişçesine bir emir veriyordu iblisine. Fakat o devam etmek istiyordu. Yumruğunu o aptal yaratığın yüzüne yüzüne indirmek istiyordu. Fakat rakibi çoktan yok olmaya başlamıştı. Karanlığa karışırmışçasına önünde silinirken karanlık, Gyugnal'ın vücuduna doğru akın ediyordu.

İçinde inanılmaz bir motivasyon vardı. Az önce bir iblisi resmen alt etmişti. Onu iyice bir benzetip kimin daha güçlü olduğunu göstermişti. İstese neler yapabileceğini göstermişti. Fakat yine de içinde buruk bir his vardı devam edemediği için. Yine de bir tarafı bundan mutluydu. En azından bu garip sekans bir süreliğine durmuştu. Ne yapacağını bilmiyordu. Hala son derece adrenalin pompalıyordu.

Dediğine göre iblise dönüşmüştü. Haksız olduğunu söylemek pek de mantıklı gelmiyordu. Öyle ki hissettiği bu saçma gücün ve korkutucu hislerin aslında tek bir açıklaması olabilirdi. Yine de... O aptal orospu çocuğunun hala ona emir vererek konuşması onun tüm sinirlerini tekrar canlandırmasını sağlıyordu. Kendisine hakim olmaya çalışırken o tüm şansını zorluyor gibiydi. Öyle davranıyordu ki sanki kontrolden çıkmasını kendi istiyor gibiydi. Kendini kastı. Fakat dayanamıyordu. O yaşlı adamı gözünün önüne getirdi. Fakat her seferinde yandan Gyugnal çıkıyordu. İçindeki hisleri dinlemeye çalıştı. Hepsi Gyugnal'ı yemek istiyordu. Derin bir nefes almaya çalıştı. Gözlerini kapattı. Sakinleşmeye çalıştı. Eğer tüm kontrolü sağlayabilirse tehditkar bir şekilde ekleyecekti.

"Sırf bir şeyler bildiğin için katlanacağım sana. Ama emin ol bu çok uzun sürmeyecek."
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

19 Oct 2022, 11:35

Gyugnal sözlerinin ardından senden bir tepki bekliyor ve bir yandan da geri gitmek için hareketlenmek istiyor gibi duruyor. Bu anda içinde kabaran öfke ve nefret, bedenini saran parlaklığı daha canlı ve gerçek bir hale büründürüyor. Bu ana kadar üzerinde herhangi bir ağırlık yaratmayan bu parlaklığın omuzlarını çökertmeye başladığını hissediyorsun. Gyugnal’ı her düşündüğün an içinde beliren öfke, damarlarındaki kanın çok daha hızlı akmasına, nefrete varan düşüncelerinin ise daha güçlenmesine neden oluyor. Derin bir nefes alıp gözlerini kapatmanın ardından olabildiğince sakinleşmeye çalışıyorsun. Bunu başarma konusunda da oldukça istikrarlı bir ilerleme gösterebiliyorsun. Uygun anın geldiğine inandığın anda ise Gyugnal’a karşı cümlelerini kuruyorsun.

Gyugnal senden gelen cümlenin ardından belli belirsiz bir gülümsemeyle sana bakıyor. Bir anda Gyugnal’ın yüzünde beliren alaycı bir gülümseme tüm sinirlerinin tekrar canlanmasına neden oluyor. Sanki yaşam enerjin bu öfkeye bağlıymış gibi kendini zapt etmekte güçlük çektiğin anda ise Gyugnal “Ciğeri beş para etmez bir iblise dönüşmek sana iyi gelmiş anlaşılan.” diyor. Neredeyse gülmemek için kendini zor tutuyor gibi duran Gyugnal, bir anda küçümseyici bakışlarını adeta ruhuna iliştirirken “Ama sana bir şey söyleyeyim mi? İlk başta ayaklarını götüne vura vura kaçan insan kırıntısıyla, şimdi ağzını açıp kendini beğenmiş cümleler kuran iblis kırması arasında bir fark göremiyorum. Bana muhtaç birisi olarak, elbette dediklerimi yapacaksın ve bu tahmin ettiğinden bile uzun sürecek!” diyor çarpık bir gülümsemeyle.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

20 Oct 2022, 00:14

Sözleri ağzından çıkarken bitmesini beklemeden herifin üstüne çullanmak istiyordu. Fakat bunu yaptığı takdirde geri alamayacağı şeylerin olduğunun farkındaydı. Hal böyle olunca sakinleşmeye gayret gösterdi. İçindeki çoğu dürtüye kulak kabartmamaya çalıştı. Aklındaki düşüncelerin çoğunu silmeye özen gösterdi. Ne var ki herif oldukça gıcık bir izlenim bırakıyordu fakat bunun üstesinden gelemeyecek kadar ezik değildi. Sözlerine karşılık almak için dikkatlice dinlemeye başladı. Fakat Gyugnal daha söze girmeden mimikleri az sonra olacaklara davetiye çıkarıyordu. Alaycı gülümsemesinin yanı sıra küçümseyici bakışlarıyla birlikte kuracağı cümleleri az çok tahmin edebiliyordu.

Az önceki dindirmeye çalıştığı tüm dürtüleri tekrar atağa geçmiş gibiydi. Gözlerini kapadığındaki öfke, vahşet ve bunların tümünü kapsayan o güç tekrar harlanmaya başlamıştı. Yerinde durmak istemiyordu. Hayır bu herifle konuşarak hiçbir yere varılmıyordu. Alttan alacak hali de yoktu. Bu bir üste çıkma yarışına dönmüştü. Hal böyle olunca ona karşı altta kalmayı kesinlikle istemiyordu. Hem az önce o aptalın iblisini dövüp pataklamamış mıydı? Bu adamın özgüveni tam olarak nerden geliyordu? Tüyleri diken diken olduğunu hissedebiliyordu. Durumun saçmalığından sadece gülmek istedi o an. Gyugnal'ın aptal sözlerine gülmek istedi. Gyugnal'ın iğrenç suratına gülmek istedi. Gyugnal'ın fındıkdan küçük beyniyle oynamaya çalıştığı oyunlara gülmek istedi. Fakat bir yandan da öfkeden kudurduğunu hissedebiliyordu.

Tam o sırada düşünmek istemedi. Her şeyi akışına bırakacaktı. Vücudu Gyugnal'ı öldürmek mi istiyordu? O zaman içindeki yaratık istediğini alacaktı. Öne doğru atılarak Gyugnal'ın yüzüne indirebildiği kadar tekme ve yumruk atacaktı. Tüm sinirini o aptal suratına boşaltacaktı. Bunu o istiyordu.
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

20 Oct 2022, 11:17

Gyugnal’ın sözlerinin ardından, kendini tamamen içindeki vahşi içgüdüye bırakmaya karar veriyorsun. Buna karar verdiğin anda ise, sanki bedenin birden hissizleşiyor ve zihninin içi bir anda boşalıyor. Gyugnal’a karşı hissettiğin tüm insani duygular ve barındırdığın hisler hızlı bir şekilde silinmeye başlıyor. Bu silinmeyle birlikte, zihnin derin bir öfkeyle dolup taşmaya başlıyor. Adeta beynini patlatıp seni tümden bir öfke varlığına dönüştürecek kadar yoğunlaşan bu his, bir anda vücuduna akmaya başlıyor. Damarlarında artık öfkenin gezindiğini, kalbinin öfke pompaladığını ve ruhunun öfkeden ibaret olduğunu hissediyorsun. İnsanlığın, tüm bu eylemlerin yanlışlığını derinden haykırmaya çalışsa bile, kulaklarını tıkayan öfke hiçbir şekilde bu çağrıyı duymuyor. Sonunda ise, tüm tahminlerin gerçeğe dönüşüyor ve sana ait değilmiş gibi hareketlenen uzuvların, anlamsız ancak tatmin edici bir şekilde hareketlenmeye başlıyor.

Yerinden fırladığın anda bedenini saran parlaklığın koca bir ormanı anında kül edebileceğini düşünüyorsun. Kendi iradesine kavuşmuş olan bacakların seni Gyugnal’ın birkaç santim önüne kadar getirdiğinde, bacaklarından farksız olan yumrukların bir anda Gyugnal’ın suratına inmeye başlıyor! Geriye doğru savrulan Gyugnal’a bırak toparlanmayı, yaşama imkanı dahi sunmak istemeyen vücudun tüm kapasitesini kullanarak Gyugnal’ın savruluşuna yetişiyor ve yumruklarınla Gyugnal’ı yere sermeyi başarıyorsun. Tıpkı Chuldarah’a yapmış olduğun gibi, bir anda Gyugnal’ın üzerine çıkıp yumruklarını indirmeye başladığında ise, bu kez zihnini derin bir çaresizliğin sardığını görüyorsun. Zira Gyugnal’a peşi sıra attığın yumrukların Gyugnal’da hiçbir etki bırakmadığını gördüğün anda, yumruklarını daha da güçlendiriyorsun. Gyugnal’ın ifadesiz suratı seni daha da öfkelendirse bile, benzer sahneyi farklı rollerde daha önce yaşamış olmanı anımsamanla birlikte yumrukların bir anda istemsizce havada kalıyor. Tam bu esnada Gyugnal gözlerinin içine bakarken “Gerçekten de tam bir iblise dönüştün. Genellikle iblislerin insanlara zarar vermesi mümkün değildir ve gördüğün üzere onca kudretine rağmen bir çizik bile atamadın bana.” diyor. Fakat bu kez ses tonunda belli bir şaşkınlık ve hayranlık barındıran Gyugnal suratına bakmaya devam ederken “Bu mucize gibi bir şey… Böyle bir şeyin mümkün olabilmesi…” diyor. Sözünü kestiği noktada bakışlarına düşen anlık hayranlığı bir çırpıda silen Gyugnal “Eğer bunu kontrol altına alabilirsek, bu olay bir devrim olacaktır!” diyor ilk kez bu denli yansıttığı heyecanlıyla.

Bu aşamada vücudunun kontrolünü bir kez daha sağlamış gibi duruyorsun. Ancak her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğunu da hissediyorsun. Gyugnal’ın az önceki sözlerini ise, senin kendisine zarar verip veremeyeceğini test etmek amacıyla kurduğunu da bir şekilde anlayabiliyorsun. Bu haliyle de yumruklarına indirmeye devam edebileceğin gibi, başkaca bir hareketi de yapabileceğini fark ediyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Aludir Üssü”