Uyanış (Aithen | Zenahpuryu | Yofie)

User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

02 Sep 2022, 01:03

Zen, tam bardak yere düştüğünde oturmuştu koltuğa. Bu sefer yardım etmek yerine, kendi başına bir şeyler yapabileceğini göstermesini istedi Phemena’nın. Hem kendisine, hem de topluluğa göstermeliydi bunu. Kırık camları halletmesinin ardından, içecekleri teker teker saymaya başlıyordu kız. Zen, o anda içecekler arasında bir ayrım olduğunu fark etti, alkollü ve normal olanlar. Alkol neydi ki? Şarap ve bira. Bu ikisi alkollü denilen bir içecek iken, diğerleri normal meyve suları. Bira denen şey ilgisini çekmişti genç adamın, “Ben bira alayım. Bu alkollü muhabbeti ne oluyor? Yani normal meyve suyu ne benim içeceğim ne şimdi?” Diye soruyordu bir yandan. Her ne kadar sorusuna cevap beklerken içmeye başlamışsa da, alkollü bira denen şeyin tadı hoşuna gidiyordu. Belki de, alkol denilen şey bir tür tatlandırıcıydı. Garip, ama hoşa giden bir tatlandırıcı olabilirdi. Diğerlerinde, meyve sularında zaten meyvelerin tatlı bir tadı olduğu için alkol konulmuyor olmalıydı.

“Hehe, anladım he! Bu alkol denen şey tatlandırıcı, bak normal dediği şeylerin hepsi meyveli bir şeyler. Portakal, elma, nar, üzüm. Ama bu şey bira, muhtemelen normal tadı çirkin bunun. Alkol diye bir tatlandırıcı koyuyorlar, garip bir tadı var her halükarda ama hoşa gidiyor sanırım. Yani ben beğendim gibi, yine de böyle garip bir tat var. Ama sarıyor insanı. Bir bardak daha içsem daha da güzel gelir tadı.”

Phemena, konuşmasına başladığında Zen için küçük bir deney başlamıştı. Elindeki içeceğin garip tadı, bazı zamanlarda zorla yutmasına sebep oluyordu. Tam da bunu denemek için önce küçük bir yudum aldı. “Küçük yudumlarla tat güzel. Tatmin edici.” Diye içinden geçirdi zihnine not almak amacıyla. Ardından büyük bir yudum aldı, bu sefer yutması oldukça zorlaştı, bir kere boğazdan geçirdikten sonra elindeki içeceğin yoğun ve kötüleşen tadı ağzına vurdu, midesi zonkladı hafiften. Gözleri doldu tadın kötülüğü ve midesi birleşince, zorlaya zorlaya ikinci yudumu da midesine gönderdi. Ardından öğürdü hafifçe, kimseye çaktırmadan. Eliyle ağzını kapattı. “Büyük bir yudum alınmıyor. Bir anda tat acılaşıyor, kötüleşiyor. Ağızda pek fazla bekletmeden, hızlıca içmek gerekli.” Diye içinden geçirdi tekrar zihnine yazarken.

Aklına takılan şey, buradaki her içeceğin aynı olup olmadığı sorusu oldu bir anda. Bir yandan Aclania, Aludir gibi bilgileri ediniyordu. İçeceği bittiğinde ayağa kalktı, Phemena’nın sözünü bölmeden içeceği aldıkları yere gitti. Normal meyve suyu denilen şeyden bir bardak koydu kendine. Narlı. Tekrardan büyük yudum almak istemedi, belki de buradaki her içeceğin tadı aynıydı. Aldığı küçük yudum, oldukça tatlıydı. Tekrardan bir risk almak istedi. Büyük yudum riski. Bu sefer büyük yudum aldı, ancak aynı tat durumu oluşmadı. Aradaki farkı inceden anlamaya başlıyor gibiydi. Alkol denen tatlandırıcı her ne kadar tadı değiştiriyor olsa da, tam olarak değiştirmiyor olmalıydı. Büyük bir yudum alınca veya ağızda çok bekletince, bu tatlandırıcının etkisi geçiyor olmalıydı. Bardağı kafasına dikti hızlıca, alkol denen diğer şeyi denemek istiyordu.

Önce şarap dediği şeyi döktü bardağına. Bir yandan bir iblisle bağ kuran, iblislerle mücadele eden bir asker olduğunu öğreniyordu. Bardağına doldurmayı bıraktı, tekrardan küçük bir yudum aldı. Bu şarap denen şeyin, biraz daha yoğun bir tadı vardı. Keskin bir kokusu, aynı zamanda boğucu bir tadı bulunuyordu. Tahmin ettiği gibi, küçük bir yudumla oldukça güzel bir içecekti. Büyük ihtimal bunda da aynı şey olacak, büyük bir yudum aldığında tatlandırıcının etkisi geçecekti ve yerini acı bir tada, kötü bir mide etkisine bırakacaktı. Küçük yudumlarla içmeye devam etti şarap denen şeyi. Boğucu tadı, bu kadar büyük porsiyonla çok fazla sıkıyor gibi gözüküyordu. En sonunda, tekrardan denemek için büyük bir yudum bıraktı ve tek dikişte içti. Boğucu tat, daha fazla boğmuştu, ellerini masaya dayadı, gözleri tekrardan dolmuştu, derin bir nefes verdi. Sırada, bal ve suyla yapılan bir şey vardı.

Aludirler için en üstte hükümdar ve altında komuta kademesi bulunurmuş. Bardağına içeceğini doldurmaya devam ederken dinliyordu. Komuta kademesinin altında Aludirler iki kola ayrılır, bunlardan ilki ise doğrudan komuta kademesine bağlı bölükler olurmuş. Bu bölükler birçok farklı işlevle ve nitelikte olabilirmiş. Diğer kol ise, Aludilerlerin bulunduğu organizasyonlarmış, organizasyonlar komuta kademeisne bağlı olsa da işlevleri bölüklerden farklı oluyormuş. Bu organizasyonların kendi nitelikleri ve amaçları mevcut olduğundan onlara uygun kişileri bünyelerine katarlarmış.

Zen, bunları dinledikten sonra bal şarabından bir yudum aldı. Bal şarabı, diğerlerinden çok çok daha farklıydı. Tadı acı değildi, diğerleri kadar keskin de değildi. Bu sefer, bu tat yoğunluğu içinde yavaş yavaş kaybolduğunu hissetti. Bira, şarap denen şey bunun yanında o kadar güzel değildi. Diğerleri de içilebilir bir tat sunarken, ballı içecek, daha muhteşem bir tat sunuyordu. Sanki bir şölen gibiydi. Ağzının içinde festival olurken, daha büyük bir yudum aldı. Her ne kadar büyük bir yudum alınca keskin bir tat sunsa da, yine de güzel bir deneyim yaşıyordu. Aludilerlerin var olma sebeplerini dinlerken, bir yandan ballı içeceğini içmeye devam ediyordu. Adının şarap olup olmadığını bilmediği için, bu içeceğe kendi bir ad koymayı uygun görmüştü. Zenbal. Bundan sonra bunun adı buydu. Acaba, Shy’a bir bardak götürebilir mi diye düşünüyordu. Bardağı bitmeye yakınken, Phemena sorularını yanıtlamaya başlamıştı.

Burada temel eğitimi tamamladıktan sonra, genel olarak rüya hakkında bir bilgisi olmadığını söylemişti. Görülene göre de, herkes için farklı işleyebiliyordu. Bunun üzerinde çalışan önemli kişiler olsa da, pek ilerleme yaşanmamıştı. Bardağını büyük bir yudumla bitirdikten sonra, bir bardak daha Zenbal koymaya karar vermişti. Bardağı doldururken, kulağı küçük kızdaydı. İblislerin neden kendilerini seçtiği konusunda da net bir şey söylenemiyordu, genel olarak içgüdü deniyordu. Bu cevabı verecek kişiler direkt olarak iblislerdi. Yofie ve Aithen sorularını yönelttikten sonra, tekrardan büyük bir yudum aldı Zenbal’dan, ardından söze girdi.

“Benimde dört tane sorum var.” Dedi boştaki elinin üç parmağını kaldırarak. Ardından işaret parmağını havaya kaldırdı sadece. “Birincisi, bölükler neler ve hangi bölükler var?” Ardından orta parmağını da havaya dikti. “İblisime nasıl bir soru sorabilirim? Tekrardan o karanlık yere mi dönmem gerekiyor, eğer öyleyse nasıl dönebilirim?” Sorunun ardından üçüncü parmağını havaya kaldırdı. “İblislerle mücadele edeceğiz ancak nasıl olacak, iblise kafa atmıştım ve hiçbir şekilde hasar veremedim. Ben ne yapacağım?” En sonunda, dördüncü parmağını da havaya kaldırdı. “Ülke olarak oldukça önemli bir yerimiz var dedin, Aclania dışında bir ülke var mı? Başka Aludirler mesela?” Soruları bittiğinde sessizce beklemeye başladı Zen, bardağı tekrardan ağzına götürürken gözlerini Phemena’ya dikti cevap almak adına.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

02 Sep 2022, 14:13

Zenahpuryu’nun çeşitli içeceklerin tadına bakmasından önce sorduğu soruya karşılık olarak Phemena konu hakkında çok da ihtisas sahibi olmadığını belli eden bir ses tonuyla “Alkol şey oluyor… Sarhoşluk veriyor… Mutlu ettiği söyleniyor. Şahsen ben tatlarını pek sevmiyorum, o yüzden tam olarak nasıl bir şey olduğu hakkında bilgim yok. Ancak sarhoşluğun kötü olduğunu biliyorum. İnsana kendini kaybettiriyor ve bol bol kusturuyor.” diyerek kendince bir açıklama yapıyor. Ardından ise sözlerini söylüyor ve konuşmasının ardından sözü size bırakıyor.

Phemena’nın konuşmasının ardından lafa ilk giren kişi Yofie oluyor. Sorduğu soruya karşılık olarak Phemena soruyu anladığını bir baş işaretiyle belli ettikten sonra cevabı vermeye yelteniyor. Ancak tam bu esnada Aithen’in lafa girmesiyle birlikte, Phemena bir günah işlemiş gibi utangaç bakışlarıyla Aithen’den af diliyor. Aithen’in konuşmasını neredeyse nefes almaktan kaçınır bir şekilde dinleyen Phemena, sözlerin sonunda tüm anlatılanlarını anladığını mahcup ifadesini bozmadan gösteriyor. Yofie’de olanın aksine, bu kez doğrudan söze başlama çabası yerine Zenahpuryu’nun da söyleyeceklerinin olup olmadığını anlamak için, içeceklerin başında kendine bir ziyafet çektiren Zenahpuryu’ya döndürüyor bakışlarını. İçtiği her bir içeceğin farklı tatlarını kıyaslayan, her birinin tadını ayrı ayı değerlendiren Zenahpuryu, diğerlerinin konuşmasının bittiğini ve bakışlarını üzerine döndüğünü görmesiyle birlikte, aklından geçenleri dile getirerek sorularını soruyor.

Tüm soruları toplayan Phemena büründüğü hafif sıkılgan tavrını birkaç nefesle defettikten sonra bakışlarını Yofie’ye yönlendiriyor. Konuşmasını soru sırasına göre yapacağını belli eden bu hareketinin ardından Phemena “İblislerin tam olarak neden saldırdığı konusunda net bir fikir, plan veya benzeri bir şey ortaya konulabilmiş değil. Bu zamana kadar iblislerin doğalarının saldırganlıktan ibaret olduğu fikri hakimdi. Yani bir iblis sadece insanlara değil, kendi türüne de saldırabiliyor. Açıkçası, bu zamana kadar olan saldırıların çoğunluğu bireysel nitelikteydi. İblislerin topyekun veya sistematik bir şekilde saldırı gerçekleştirdiği görülmedi. En azından bizim kayıtlarımızda böylesine bir saldırıdan bahsetmek mümkün değil. Bu yüzden, iblislerin saldırıları konusunda somut bir amaç veya gaye sunmak şu aşamada çok da mümkün görünmüyor. Dolayısıyla bunu içgüdü olarak kabul edebiliriz.” diyor. Bu konuşmasından sonra aldığı bir nefesle aklına sonradan bir şeyler geldiği yönünde bir izlenim uyandıran Phemena “Ayrıca, iblis diyarına ilk kez giren ve bir iblisle bağ kurmaya çalışan kişiler de, iblislerin çoğunlukla kendilerine saldırdığı yönünde bilgiler verdi. Bu durum da, içgüdü olasılığını daha da arttırıyor.” diyerek Yofie’nin sorusuna cevap veriyor. Ancak Phemena’nın bu sözlerinden, kendi cevaplarından da pek tatmin olmuş gibi durmadığı ve tüm bu saldırı olaylarından pek haz etmediği her halinden belli oluyor.

Yofie’de sabit tuttuğu bakışlarını kaçamak ve utangaç bir şekilde Aithen’e çeviren Phemena, bu kez onun sorularına cevap vereceğini belli etse de, doğrudan Aithen’in gözlerine bakmaktan kaçınarak konuşmaya başlıyor. “Aludir olmaya kendi özgür iradenizle karar verdiniz.” diyerek söze başlayan Phemena “Bu konuda herhangi bir kişi veya kurum sizi zorlamış, sizi buna mecbur bırakmış değil. Zira sizin de girmiş olduğunuz Aludir denemeleri, tüm halka açık bir olaydır ve her isteyen bu denemelere katılabilir.” diyerek olayın iradi bir şekilde gerçekleştiğini dile getiriyor. Ancak bunun ardından sıkılgan bir tavra giren Phemena “Aileleriniz konusunda ise herhangi bir bilgim yok. Bildiğim kadarıyla aile bireylerinizle karşılaşmanız veya görüşmeniz de yasak değil.” diyor. Ardından bakışlarını Aithen’e yönelterek “Geçmişinize dair tutulan kayıtlar elbette mevcuttur, ancak bunlara erişimimiz mümkün değil. Açıkçası kimler erişebiliyor, o konuda da bir bilgi sahibi değilim.” diyor. Bu cümlelerden sonra sanki içindeki bir yara deşilmiş de bunu belli etmemeye çalışır gibi derin nefesler alıp bakışlarını oda içerisinde gezdiren Phemena “Neyse… Diğer şeye gelirsek…” diyor ve ardından hafifçe nefes aldıktan sonra “Aslında sorularına en temelden başlayarak cevap vermem gerekir… Ait-Aithen.” diyor. Hemen ardından yanlış bir şey söyleyip söylemediği teyit etmek için Aithen’e bir bakış atıyor. Durumun stabil olduğunu gördüğü anda ise hafifçe geriye yaslanıyor ve “Aludir olarak bizleri diğer insanlardan farklı kılan şey Qen ismi verilen bir enerjidir. Qen olarak adlandırılan enerjinin kaynağı zihnimiz olarak kabul edilmektedir ve kan ile birlikte damarlarımızda dolaştığı belirtilmektedir. Sıradan insanlarda bulunmayan bu enerjinin sağladığı en önemli iki olaydan ilki, Aludirler ile iblisler arasında etkileşim sağlamasıdır. İblis diyarında var olmak veya iblisler ile bağ kurmak konusunda kullandığımız enerji Qen’dir. İkinci olay ise, bu enerjinin iblislerin fiziksel saldırılarına karşı bizleri bir zırh gibi korumasıdır. Bu enerji sayesinde, iblislerin fiziksel saldırılarından genellikle etkilenmemiz mümkün değildir.” diyor. Yaptığı uzun anlatımın anlaşılırlığını bakışlarıyla teyit etmek isteyen Phemena’nın, tüm bu sözleri sanki bir metni ezberlemiş gibi söylemesi dikkatinizden kaçmıyor. Bu doğrultuda, diğer sözlerine nazaran bu cümlelerini daha özgüvenli ve içten söylediğini hissedebiliyorsunuz.

Phemena kısa süre sessizliğinin ardından tekrar konuşmaya başlamadan önce, adeta bakışlarıyla Aithen’den müsaade alıyor ve ardından “Sıradan insanlardan Qen denilen enerji bulunmadığından, iblislerin doğrudan onlara zarar vermesi mümkün. Bunun dışında, Qen bizi sadece iblislerin doğrudan saldırılarına karşı korumakta, yani ikincil etkilere bizler de diğer insanlar kadar açığız. Örneğin, bir iblisin size yumruk attığını ve aldığınız bu yumrukla savrulduğunuzu varsaydığımızda, herhangi bir acı hissetmeyecek ya da yaralanma yaşamayacaksınızdır. Ancak savrulmanızla birlikte bir kayaya çarpmanız halinde, Qen’in koruyucu etkisinden faydalanmanız mümkün olmayacaktır. Yani sırtınızı kayaya çarptığınızda, herhangi bir insan gibi sizin de yaralanma olasılığınız bulunuyor. Elbette, genel olarak Aludirlerin fiziksel anlamda da sıradan insanlardan üstün olduğunuz bir gerçek. Fakat bu gerçek, insan olduğunuz gerçeğini hiçbir şekilde pasifize edebilecek nitelikte değil.” diyor. Tıpkı önceki gibi ezberinden yaptığı bu konuşmasının ardından kendinden emin bir şekilde sizleri süzen Phemena “Dolayısıyla, her zaman dikkatli olmak zorundasınız.” diyerek kendince bir tavsiye vererek cümlelerini sonlandırıyor.

Bu aşamada Phemena biraz soluklanmaya ihtiyaç duyuyor ve dudaklarını hafifçe yalıyor. Ardından bakışlarıyla istediği müsaadenin ardından içeceklerin olduğu yere giderek kendisine bir portakal suyu alıyor. Bu aşamada ellerinin hafif bir şekilde titrediğini fark ettiğiniz Phemena bir bardak portakal suyunu hızlıca içiyor. Ağzının kenarından süzülen bir miktar portakal suyunu utanarak ve biraz da beceriksiz bir şekilde silmek isterken, istemsizce kıyafetinin kol kısmını kullanıyor. Bu yaptığı hareketin ayrı bir utanca neden olmasının önüne geçemeyen Phemena tekrar hızla bardağını portakal suyuyla doldurup oturduğu yere geçerken “Hafıza kaybı olayınıza gelirsek…” diyor. Yerine yavaşça oturan Phemena elindeki portakal suyunu dökmemeye özen gösterirken “Sizlerin de deneyimlediği üzere, Aludirler hem insan hem de iblis diyarında var olabiliyorlar. Aslında birbirleriyle etkileşimi olmaması gereken bu iki diyarda bizim gibi insanların bulunması temel bir sorunu da gündeme getiriyor. Her iki diyarda aynı nitelikte bir varlık olarak var olmanın mümkün olup olmadığı sorunu… Bu aşamada genel teori ise şu şekildedir… İblis diyarında uyandırdığınız varlığınız, esasen insan diyarındaki varlığınızdan farklıdır. Zira aynı nitelikteki varlığın iki diyarda da var olabilmesi mümkün olamamalıdır. Örneğimi yanlış anlamazsanız bu durum şuna benzemektedir… Eğer bu diyarda bir elmaysanız ve diğer diyarda elma yok ise, o diyarda elma olarak varlığınızın var olması mümkün değildir.” diyor. Bu aşamada, verdiği bilgiler konusunda gayet emin görünen Phemena, örneğiyle birlikte biraz tereddüde düşmüş gibi olsa bile, buna aldırış etmeden konuşmasına devam ediyor ve “Özetle söylemek gerekirse, yeni uyandırdığınız varlık, bir öncekinden farklı olduğundan, öncekine dair hafızalarınız silinmektedir. Bu tamamen doğal bir süreç olup, başkaca kişiler tarafından gerçekleştirilen bir olay değildir.” diyerek açıklamalarını sonlandırıyor.

Elindeki portakal suyundan bir yudum daha alarak ağzındaki kuruluktan kurtulmaya çalışan Phemena, sanki o ana kadar Zenahpuryu’nun sorularını unutmuş gibi duruyor. Kısa sessizlik odanın içine çöktüğü anda, birden yerinden zıplar gibi bir hareket yapan Phemena elindeki portakal suyunu dökmekten son anda kendini kurtarırken “Ah, sizin de sorularınız vardı.” diyor Zenahpuryu’ya bakarak. Elindeki portakal suyunu daha stabil bir hale getirmesinin ardından Phemena hafifçe Aithen’e bakarak “Öncelikle şunu söyleyeyim… Koca bir dünyada tek bir ülke olarak var olmamız elbette mümkün değil. Aclania dışında başkaca ülkeler de var ve onların da Aludirleri olduğu biliniyor.” diyerek sondan cevaplamaya başlıyor Zenahpuryu’nun sorularını. Hemen akabinde bakışlarını Zenahpuryu’ya çeviren Phemena “Bölükler mevzusuna daha sonra detaylıca hakim olacaksınız, o yüzden açıkçası bununla zaman kaybetme niyetinde değilim. Zira eğitiminiz tamamlandığında, sizinle iletişime geçen kişiler olacaktır.” diyor. Bunun ardından da Phemena “İblislerle mücadele konusunu aşağı yukarı anlattım… Bizlerin fiziksel zarar verememesi, bağ kurduğumuz iblisleri kullanmamızı gerektiriyor. Bir iblisle bağ kurmaya bu yüzden ihtiyacımız var. Sizler de, bağ kurduğunuz iblislerle, bizlere tehdit oluşturan diğer iblisleri defedeceksiniz. Kişisel olarak başka yapabileceğimiz bir şey bulunmuyor.” diyor. Zenahpuryu’nun bu üç sorusunu biraz da hızlı geçmek ister gibi duran Phemena bardağından son bir yudum almasının ardından ise her birinize bakıyor ve “İblis ile nasıl iletişime geçeceksiniz? Burada toplanmamızın esas amacı da bu zaten.” diyor.

Phemena, konunun buraya gelmesinden dolayı biraz daha şevklenmiş gibi görünürken “İblislerinizle bağ kurmanızla birlikte, esasen onların varlığını da bünyenizde taşımaya başlıyorsunuz. Yani şu anda, tek bedende iki varlık olarak bulunuyorsunuz da denilebilir. Ancak bedenin esas sahibi sizler olduğunuzdan, bu noktada iblislerinize hüküm sürdüğünüzü düşünebilirsiniz. Hüküm sürme kelimesini özellikle seçtim, zira sizler kuralları koyan ve sınırları belirleyen kişi olmak zorundasınız. Aksi takdirde, hüküm sürecek olan iblisleriniz olmaktadır. Bunun önüne geçebilmenin ilk adımı da, iblislerinizi uyandırmak veya onları dış dünyada var etmek için bir komut bulmanız gerekir. Bunu bir emir olarak da addedebilirsiniz. İlk aşamada bunu tamamlamanızın ardından iblislerinize esas hakimiyetin sizde olduğunu göstermeniz gerekir. Sözlerimi katı ve rencide edici olarak algılamayın, ancak bir Aludir’in iblis diyarı dışında iblislerini dış dünyaya çıkarmaları tabi olduğumuz ilk ve en önemli yasaktır. Bu yüzden, iblislerinizin üzerinde tam bir kontrol sağlamanız açısından, onları uyandıracak komutu bulmanız gerekir.” diyor. Phemena’nın bu zamana kadar olmadığı şekilde ciddi bir şekilde yaptığı konuşmasının ardından hafifçe geriye yaslanması, bir süre sonra olayın sizde kalacağının sinyalini veriyor. Sırtını tamamen oturduğu koltuğa yaslayan Phemena “Şimdi her birinizden istediğim şey de bu. Tamamen zihninize ve iblisinize odaklanarak onunla iletişime geçmeye çalışın ve onu dış dünyada var edecek veya uyandıracak komutu onlara bildirin. Bu süreç biraz sancılı olabilir, ancak bunu başarmanızın ardından gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.” diyor. Cümlelerini tamamlamasıyla birlikte her birinize bakış atan Phemena “Hazır olduğunuzda başlayabilirsiniz.” diyerek konuşmasının sonlandığını belli ediyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Yofie
Posts: 38
Joined: 15 May 2022, 21:37

03 Sep 2022, 17:02

İblislerin saldırma sebeplerinin içgüdüsel olduğunu duyması üzerine başını anladığını belirtir biçimde yavaş yavaş öne arkaya salladı. Haklılık payı vardı. İblisler onlara durduk yere saldırmışlardı. Aynı şekilde kendi iblisiyle de uzun süre mücadele etmesi gerekmişti. Ancak yine de bu tam olarak içgüdüsel miydi yoksa iblisler bölgelerine izinsiz giren insanlara karşı kendilerini mi savunuyorlardı noktasında emin değildi. İblisi ona ilk olarak orada ne işi olduğunu sormuştu çünkü. Belki de orası insanların girmemesi gereken bir bölgeydi ve insanlar hadlerini aşıyor, bununla da kalmayıp iblisleri evcilleştiriyorlardı. İnsan egosunun açık bir örneğiydi belki de yaşananlar.

Sonrasında Aithen'in sorularına verdiği cevapları dinledi Yofie. Aludir olmaya kendi özgür iradeleri ile karar verdiklerini söylemişti. Bu konuda şüpheleri vardı. Bir insan kendini bile isteye bu riske neden atardı ki? Geri dönmeme, ölüp gitme riski bu kadar yüksek olan bir göreve girmek için ya mecbur kalmış olmalıydı ya da büyük bir vatan aşkı ile dolup taşıyor olmalıydı. Yofie hafızası yerinde olmadığı için vatanının neye benzediğini bilmiyordu o yüzden bu konuda tahmin yürütemeyecekti. Önceki hayatında nasıl bir insandı, nelere maruz kalmıştı bilmiyordu. Belki de yoksul bir hayatı vardı ve en dolgun maaşlı iş olduğu için kendini bu riske atmıştı. Bu durumda her ne kadar özgür iradesi ile kabul etmiş olsa da mecbur bırakılmış oluyordu. İkiyüzlülük vardı ortada, tabi tahmini doğruysa. Yavaşça içeceğini yudumlarken şüpheli bakışlarını genç kızın üzerinde gezdirdi. Bu cümleler ona ezberletilmiş miydi yoksa gerçekleri mi söylüyordu? Kendisi de onlar gibi bir Aludir ise o halde aynı şeyleri o da yaşamış olmalıydı, onları anlıyor olmalıydı.

Aileleri hususunu Aithen'in sorması iyi olmuştu. Yofie'nin çok merak edip soramadığı bir konuydu. Ortada bir yasak yoktu ancak ne yaman çelişkiydi ki kayıtlara erişmeleri mümkün değildi. Durumun böyle olması, Aludir işinin gönüllülüğü konusundaki şüphelerini arttırmıştı. Artık onları nasıl olsa hatırlayamayacakları için mi yasaktı? Yoksa geçmişlerini hatırlarlarsa diye mi? "Aile bireylerimiz ile görüşmemiz yasak değilse geçmişimizi öğrenmemiz neden engelleniyor ki? Kim olduğumu merak ediyorum ben..." dedi kendi kendine mırıldanarak. Bu konuda karşısındaki kızın bir fikri olduğunu, fikri olsa bile onunla paylaşacağını düşünmüyordu. Zaten kayıtlara kimlerin erişebildiğini bilmediğini söylemişti. Sadece bu saçmalık ötesi bir durumdu. Geçen her dakika kafasına daha da yatmıyordu onlara yüklenen sorumluluk. Bu sistemde yerine oturmayan taşlar vardı. Phemena daha sonra onlara Qen adı verilen bir enerjiden bahsetmişti ve bu enerji sayesinde iblislerden zarar görmediklerini, iblislerle savaşmak için de başka iblislere ihtiyaç duyduklarını belirtmişti. Yofie kendi iblisinin ona nasıl saldırdığını hatırlayınca bu enerjiye teşekkür etti. Yoksa paramparça olduğu bir ölüm onu bekliyor olacaktı.

Phemena onlara hafıza kaybının bilimsel açıklamasını yaptıktan sonra eğitim alacaklarını ve iblisleri üzerinde kontrol sahibi olmaları gerektiğini söylemişti. Yofie kendini bu noktada biraz yetersiz görüyordu. Evet, o an can korkusu ile iblisine ters çıkışmıştı ve bir şekilde onu zapt etmeyi başarmıştı ancak ona emir verme ve üzerinde hakimiyet kurma fikri her ne olursa olsun kulağına zalimce geliyordu. Yofie'nin ne kadar soğuk ve ruhsuz bir görünüşü olsa da oldukça yumuşak bir ruhu vardı. Zorla mekanından aldığı ve savaştırmak üzere resmen köleleştirdiği bir canlıya zulmetme fikri hoşuna gitmemişti. İblisini kontrol edemezse iblisin onu kontrol edeceğini öğrenmesi de onu korkutmuştu. Aithen ve Zen bu işi başarırlardı belki ancak kendisine güveni tam değildi. İblisi onu kontrol ederse başına ne gelirdi? Kendini mi kaybederdi? Belki de bu işi kendi bildiği yoldan, vicdanını rahat ettirecek şekilde yapmalıydı. Onunla vedalaşmadan önce Ashabura'ya onun efendisi değil dostu olmak istediğini söylemişti. Dostluk ilişkisi karşılıklı sevgi ve saygıya dayanırdı. Ona saygı gösterdiği müddetçe Ashabura da onun sınırlarına saygı gösterebilirdi. Bunu başarabileceğini düşünüyordu.

Phemena zihinlerine odaklanarak iblislerini uyandıracak bir komut bulmalarını istemişti onlardan. "Burada mı?" dedi Yofie tedirgin bir biçimde etrafına bakarak. İblisi epey büyüktü ve bir şey olur da dışarı çıkarsa eşyaları kırması olasıydı. Elindeki içeceği kafasına dikerek bardağını kenara kaldırdı. Sonra ayağa kalktı ve diğerlerine sırtını döndü. Onlara bakarak yapamazdı. Gözlerini kapattı ve düşünmeye başladı. Ashabura'yı düşündü. Kehribar gözlerini, vahşi bakışlarını, kendinden emin ve asil duruşunu, başını yasladığında onu rahatsız eden sert pullu derisini, keskin dişlerini... Vahşilik ve asalet onu tanımlayan iki kelimeydi. Düşündü. Bir komut... Bir komut... Ne olabilirdi? "Ey Yırtıcıların Efendisi Ashabura, seni çağırıyorum bana ortak ol!" Şimdi ne olacaktı?
Image

Karakter
KÜNYE
İsim: Yofie
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 25
Boy: 1.70
Kilo: 60
Sınıflar: Etkileyici - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0
Mevcut Para: 4000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 3
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 0
Mevcudiyet: 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

İblis
KÜNYE
İsim: Ashabura
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.0
Kilo: 150
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 6
Güç: 8
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 8
Arun: 0
Duren: 3
İrade: 2

YETENEKLER
Savaşçı Öfkesi

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

05 Sep 2022, 09:31

Akşam yazacağım, özürler.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

07 Sep 2022, 21:01

"Sarhoşluk mu? O da neymiş? Mutlu ediyormuş... Mutlu etmesine rağmen kötü bir şeymiş, kendini kaybettirip bol bol kustururmuş. Bu nasıl bir şey olabilir ki? Alkol tatlandırıcı değil miydi? Bunu keşfetmem gerek, kesinlikle bunu şuanda öğrenmeliyim!"

Zihninde geçirdiği konuşmasının karara ulaşmasıyla bir zafer kazanmış gibi yumruğunu sıktı. Ardından bardağındaki tüm içkiyi bir anda kafasına dikti. Boğazını zorladı yutkunmak için, bazen bardak ağzındayken beklediği bile oldu içmek için. Ancak bu sarhoşluk denen, tatlandırıcının verdiği etkiyi merak etti. Hem mutlu olacak, hem kendini kaybedecek hem de bol bol kusacaktı. Böyle bir şey mümkün müydü? Madem mutlu ediyor, neden kendini kaybetmesini sağlıyordu? Aynı zamanda, kusmasına bile sebep oluyordu. Belki tatlandırıcının yarattığı kötü tadın etkisiyle kusacak olabilirdi, ancak kendini kaybetme kısmı oldukça meraklandırmıştı. Sorular sırasıyla sorulurken, bir yandan boşalan bardağını doldurmaya devam ediyordu. Bunu bugün keşfetmeyi kafasına koymuştu. Temel eğitimde alacağı eğitimlerden birisi olarak görüyordu bu durumu.

Bir bardağı daha kafasına dikerken, bu sefer midesinin daha fazla ekşidiğini fark etti. Gittikçe boğazından ileri gitmeye zorluyordu Zenbal'ı. O anda, bu içeceğin kesinlikle yudum yudum içilmesi gerektiğine kanaat getirdi. Hızlı ve fazlasıyla içilen Zenbal'ı midesi almakta zorlanıyor, aynı zamanda zar zor boğazından geçiyordu. Bir yandan iblislerin saldırma doğasını dinliyordu. İblisler sadece insanlara değil, kendi türlerine de saldırabiliyorlarmış. İblislerin topluca bir saldırı gerçekleştirdiği ise henüz görülmemiş. Basit bir doğaları olduğunu düşündü bu noktada genç adam. Burada olduğu gibi toplanmaktan ziyade, hepsi tek başına saldırmayı tercih ediyordu. Ki bu fikrini güçlendiren bir diğer şey, kendilerine grup halinde saldıran o iblislerdi. Hepsi saldırmak için birbirini eziyorlardı, hepsi kendini düşünüyordu. Bu noktada, onların birlik olma yetilerinin pek fazla olmadığını düşündü. Tek amaçları saldırmaktı, bu yüzden herhangi bir grup çalışması mümkün olmuyor gibiydi.

Aludir olmaya hepsi özgür iradesiyle karar vermiş, geçmişlerini bir kenara atmışlardı. "Acaba nasıl bir insandım?" Diye içinden geçirdi yeni bardağını doldururken. Ailesi olup olmadığını merak etti, ancak Phemena bu noktada söze girerek aileleri konusunda bir bilgileri olmadığını söyledi. Yine de, geçmişini oldukça merak etmişti Zen. Bu yaşına kadar ne yapmıştı? Ne yapıyordu? Neden bir anda Aludir olmaya karar vermişti? Phemena oldukça küçük gözüküyordu, neden o yaşlarda böyle bir karar vermemişti? Kafasında bir sürü soru oluşurken, bardağını tekrardan kafasına dikti. Aludirleri diğer insanlardan ayıran şeyin Qen adı verilen bir enerji olduğundan bahsediyordu. Qen'in kaynağı zihnimiz olarak kabul ediliyor, aynı zamanda kan ile birlikte damarlarda dolaştığı söyleniyordu. Bu enerji hem Aludirler ile iblisler arasında etkileşim sağlıyor, hem de iblislerin fiziksel saldırılarına karşı onları zırh gibi koruyordu.

Hafıza kaybı olayı ise, iki diyara da geçiş yapabildikleri ve diğer diyar iblis diyarı olduğu için, yeni bir varlığa büründükleri için yaşanıyordu. Phemena elma olayıyla bu durumu güzelce özetlerken, yeni bir bardağı doldurmaya başlıyordu Zen. Uyandıklarında, yeni bir varlığın uyanmasıyla birlikte yeni bir hayata, tamamen temiz bir sayfayla geçiş yapıyorlardı. Bu soruların cevabının ardından, genç adamın sorularına yönelmişti. Bölükler hakkında bilgi vermezken, başkaca ülkeler de olduğunu ve onların da Aludirleri olduğunu söylüyordu. Dövüşmek konusunda ise, olay tamamen iblise kalmış gibi görünüyordu. İblis diğer iblisle dövüşecek ve Zen hiçbir şey yapmayacaktı.

Bu sorudan sonra ise, asıl toplanma sebebini açıklıyordu Phemena. İblisle iletişime geçmek. Phemena'nın açıklamasına göre, şuanda bir bedende iki varlık olarak yaşıyorlardı. Aynı zamanda, kuralları ve sınırları koyan kişi onlar olmalıydı. Bu şekilde ilerlemezse, öne geçen kişi iblis olabilirdi. İblisini uyandırmak için de bir komut bulması gerekiyordu. Aludirin iblisini iblis diyarı dışında dış dünyaya çıkarmasının ilk ve en önemli yasak olduğunu da ekliyordu. Bu sebeple iblislerinin üzerinde tam bir kontrol sağlamaları gerekiyordu. Yine de, Zen bunu istemiyordu. Shy onun arkadaşıydı ve arkadaşı olarak kalacaktı. Bu yüzden onun gönlünü hoş edecek bir komut düşünmeye başladı bardağını tekrardan kafasına dikerken. Phemena, tamamen zihinlerine ve iblislerine odaklanmalarını, iletişime geçmeye çalışmalarını ve bir komut bulmalarını istiyordu. Sancılı bir süreç olacak olsa da, gerisinin takır takır geleceğini de ekliyordu.

Zen, bir anda kendini yere bırakmış, ayaklarını bağdaş yaptıktan sonra sırtını yaslamıştı arkasına. Ellerini dizlerinin üstüne koydu rahat edebileceği şekilde ve gözünü kapadı. Shy ile nasıl iletişime geçebilirdi? Düşündü, derin nefesler alıp vermeye başladı. Geçirdikleri ilk anı düşündü, Shy'ın ağlamasını. Ardından, zihninde yankı yapacak şekilde seslendi. "Shy, uyan!" Bu bir komut değildi, aynı zamanda onun gönlünü hoş edecek bir şey de değildi. Ancak iletişime geçmek istiyordu. "Shy, dostum benim, Zen!" Gönlünü hoş edecek bir şey... Onun kudretli halini düşündü. Göğsünü kabartışını. O anda, komutunu bulmuş gibi hissediyordu. Onu nasıl dünyaya çağıracağını biliyordu. "Kudretin Efendisi Shyrlonay! Kudretinle Uyan!" Sanki, kafatasını parçalayıp çıkacakmışçasına bağırdı zihninin içinde. Shy'i uyandıracak ve gönlünü hoş edecek komutu bulduğunu düşünüyordu.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

08 Sep 2022, 00:07

Aithen Phemena'nın verdiği bilgileri dikkatle dinlerken kafasına bantlı olan at gözlüklerini çıkarmaya çalışıyormuş gibi hissediyor, ama oturmayan bir şeyler olduğu gibi bantlar da fazla sıkı. Genç adam her şeyden önce bu sistemin 'gerekli' ama 'gaddar' olduğunu düşünüyor. Böyle bir tehdit olması durumunda insanlığın bir karşı saldırı stratejisi oluşturması şart ama gönüllü veya değil bir grup insanı anılarını kaybetmek kadar önemli bir haksızlığa rağmen düzenli orduya çevirmek ve bir bakıma köyü ejderhadan koruyan şövalye misali iblislerin üstüne salmak ne kadar doğru? Aithen aynı zamanda Phemena'nın gönüllülükle ilgili olan cevabına zerre inanmıyor. Phemena da kendileri gibi bir Aludir ise bu konuda mutlak bilgiye sahip olup olmadığını nereden bilebiliriz? Yardımcı kaptan olduğun gibi tüm bu kritik bilgiler veriliyor mu yoksa Phemena'ya da bu bilgi ilk Aludir olduğunda mı verildi? Hadi verilsin, bu bilgi ya Aithen gibileri manipüle etmek için kullanılıyorsa? Aithen bunların anca Aludir olmayan biri tarafından kanıtlanabileceğini bildiği için verilen cevapları şimdilik gözardı etmeye karar veriyor. En çok merak ettiği şey ise ailesi oluyor. Acaba ailesiyle karşılaştığı zaman onunla etkileşime geçecekler mi yoksa onu yok mu sayacaklar? Hatta Aithen gönüllü olarak gittiyse ailesine ne tembihledi? Hatta daha da korkunç senaryo, ailesi yaşıyor mu? Kaç kişiler? Tüm bu sorular bir yana belki de genç adamın sorması gereken en önemli soru "Aithen kim değil, kimdi?" idi.

Kafasını kurcalayan onca şey olsa da -her ne kadar böyle söylemek komik gelse de- sıranı eski dostuna kavuşmakta olduğunu Phemena'nın son sözleriyle anlıyor. Aithen Phemena'nın dediklerini uygulamadan önce bunun bir sınav olup olmadığı ihtimalini aklına getiriyor. Phemena daha iki dakika önce iblislerin iblis diyarının dışına çağrılmasının en büyük yasak olduğunu söylememiş miydi? O halde şu an bu yasağı niye çiğniyorlar? Diğerlerinin hiç sorgulamadan odaklanmaya koyulduğunu gören Aithen kendisi de odaklanmaya çalışıyor fakat nafile. Sürekli kafası dağılıyor ve odadaki sesler dikkatini fazla çekiyor. İçten içe "Gerçekten bu kadar kasmaya, iblisleri bu kadar yüceltmeye gerek var mı?" diye düşünüyor. İnsanlığı yok etmek isteyen ruh hastası bir türden bahsediyoruz şurada, genç adam her ne kadar içlerinden biriyle insan gibi tanışmış olsa da iblislerin doğasını düşününce kendi iblisine bile önyargıyla yaklaşmak zorunda hissediyor kendini. Tekrardan odaklanmak için uğraşıyor. İblisiyle ilk karşılaşma anını, ona güvenmediği ve saldırmaya çalıştığı dakikaları, onu nasıl kendi tarafına çekebileceğini keşfetmesini ve kendisiyle el ele tutuşup uyandığı zamanı hatırlıyor. O anda iblisinin kişiliğini ve iblisinin kendi kafasındaki imajını nokta atışı yansıtan bir komut aklına geliyor ve başarılı olup olmayacağını tartmadan yapıştırıyor o mükemmel komutu.

"İnsanların Kurtarıcısı ve İblislerin Efendisi Lyure, geledur."
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

08 Sep 2022, 10:40

Genel; Her biriniz Phemena’nın açıklamalarını dinliyor ve kafanızda bunları tartıyorsunuz. Konunun iblislerinize gelmesinin ardından ilk tepkiyi veren Yofie oluyor. Phemena ilk anda bunun kendisine yöneltilen bir soru olup olmadığını anlamamış gibi dursa da, her birinizden cevap bekler gibi bakışları aldıktan sonra özür dilercesine başını eğiyor ve ardından “Burada… Ancak kontrolü sağladığınız takdirde bir sorunla karşılaşmazsınız. Yani iblislerinizin şu an için dışarıya gelme olasılıklarının pek olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden daha rahat davranabilirsiniz.” diyor. Phemena her ne kadar tedirginliklerinizin önüne geçecek bir cevap vermiş olsa bile, Phemena’nın sözlerinin kesinliği az önceki anlatıları gibi olmuyor. Bu durum da sizi bir nebze de olsa kararsızlığa itiyor. Ne var ki, şu aşamada atılabilecek başkaca bir adım görememeniz nedeniyle, her birinizin kendi içinize kapanmaya karar veriyorsunuz.

Yofie; Phemena’nın sözlerinin ardından, odadaki diğer kişilerden uzaklaşmak için ayağa kalkıyor ve onlara sırtını dönüyorsun. İçten içe Ashabura’nın kişiliğine, fiziksel görünümüne ve yaptıklarına odaklanmaya başlıyorsun. Zihninin içini adeta Ashabura ve ona ilişkin her türlü şeyle doldurmaya başladığında, karanlığın içindeymiş gibi hissediyorsun kendini. Adeta, Ashabura ile ilk tanıştığın andaki gibi bir karanlık seni sarmalarken, bu kez o andaki gibi çaresiz veya muhtaç konumda olmadığını fark edebiliyorsun. Her türlü musibete rağmen ipleri elinde tutan kişi olarak kendini görüyor ve ardından Ashabura’ya sesleniyorsun. Beklentin, karanlığın bir kez daha Ashabura tarafından yarılması olsa bile, sözlerine karanlıktan yankılanan sesinden başka bir cevap gelmiyor. Birkaç saniye, dakika veya belki de saatlerce beklemiş gibi hissediyorsun, ancak gelen hiçbir cevap veya konuşma olmuyor karanlığın içinde.

Zehanpuryu; Tıpkı diğerleri gibi Phemena’nın sözlerini dinlemeyi sürdürsen de, herkesten farklı olarak bolca içecek tüketerek ve tatlarını keşfederek bu süreci şenlendiriyorsun. Phemena’nın açıklamalarının sonunda da kendini yere bırakıyorsun ve sırtını güzelce duvara yaslamanın ardından ellerini de dizlerinin üstüne koyuyorsun. Kendini bir hayli rahatlatacak bir pozisyonu bulmanın ardından ise gözlerini kapatarak Shyrlonay ile ilk karşılaştığınız ana dönmeyi amaçlıyorsun. Bu kapsamda, birkaç saniye içerisinde tüm zihnin kararmaya başlarken ruhuna dolan huzuru sonuna kadar hissediyorsun. Shyrlonay ve kudretiyle bir kez daha karşılaşabilecek olmak, içinde adeta kelebeklerin uçuşmasına neden oluyor. Bu anda gözlerin kapalı bile olsa, yüzüne yerleşmiş kocaman gülümsemeyi bizzat görebiliyorsun. Bir yandan da Shyrlonay için en iyi olabilecek komutu belirlemeye çalışıyorsun. Zihninden geçirdiğin komut ile birlikte tek arzun Shyrlonay’ı uyandırmak ve onu hoş edecek bir komut bulmuş olmak olurken, içini kaplayan heyecanlı mutluluğa kendini bırakmak istiyorsun. Zihnindeki karanlık tüm vücuduna, daha öncekilerin aksine huzur içinde sinmeye başlıyor ve artık kendini bu karanlığa bırakmaktan başka bir şey bulamıyorsun. Gözlerinin kapalılığı zihnine de sirayet ediyor ve sonrası tamamen boş bir karanlık oluyor.

Aithen; Yofie’nin sırtını dönmesi ve Zenahpuryu’nun da yere çökmesiyle birlikte, Lyure ile irtibat kurabilecek bir yol için zihnini kapatıyorsun dış dünyaya. Phemena’nın sözlerini bir kez daha kafandan geçirerek başladığın bu süreçte Lyure karşılaştığın anları ve sonrasında yaşanan sürece dönüş yapıyorsun. O zaman dilimindeki her bir ince ayrıntıyı bari kusursuz bir isabetle anımsıyor ve her birini adeta tekrar yaşıyorsun. Bu anlarda, zihnin tıpkı o anlardaki var olan karanlık gibi siyaha döndüğünü fark edebiliyorsun. Ancak bu karanlık, öncekilerin aksine huzursuz eden veya tedirginlik yaratan bir karanlık olmuyor senin için. Sanki zihninin gizli bir bölmesine adım atmış gibi ve karanlık da dahil olmak üzere, her şey senin kontrolün altındaymış gibi hissediyorsun. Bu durum da, kendine olan inancını ve gücünü arttırmanı sağlıyor ve Lyure’ye ilişkin her şeyi daha gerçekçi ve var kılıyor. Sonunda ise, karanlığa bulduğun komutu salıyorsun ve akabinde olacaklarını gözlemlemeye başlıyorsun. Birkaç saniye, dakika veya saat… Hiçbir şey olmuyor. Karanlığın dalgalanışı dışında gözüne yansıyan hiçbir farklılık bulunmazken, eksik veya hatalı bırakılan bir husus olup olmadığını düşünüyorsun. Ne var ki içten içe, aslında hiçbir şey olmadığını değil, karanlığın dalgalanmasının bir şey olduğunu kendine tekrar tekrar söylüyorsun. Ancak konu Lyure olduğunda, henüz ona dair herhangi bir şey hissedebildiğin söylenemez.

Off Topic
Zenahpuryu aldığı alkolün etkisiyle sızmış olduğundan dolayı, ikinci bir bildiriye kadar konuya yazamayacaktır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

13 Sep 2022, 13:35

İşlerimden ötürü bu akşam yazabileceğimi bildiriyor, özür diliyorum.
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Aithen
Posts: 50
Joined: 15 May 2022, 22:24

14 Sep 2022, 00:27

"Neden?" diye soruyor genç adam içinden. Neden Lyure'ye ulaşması bu kadar zor? Kasıntı olmamak için elinden geleni yaparken amaçladığının tam tersini mi yaptı yoksa? Belki de Lyure'nin aradığı bu sözler değildi. Belki de Lyure çok daha fazlasını arıyordu. Daha kişisel bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyordu. Lyure'nin istedikleri ne olursa olsun Aithen kısa bir süreliğine de olsa dikkatini zihninin vardığı noktaya veriyor. İblislerle karşılaştığı yerde duyduğu tüm negatif hislerden uzak bir halde olmasına rağmen zihninin karanlığa bürünmesini anlamlandırmakta zorlanıyor. Yine de bu teori üretmesini engellemiyor. Genç adam Lyure üzerinde kurduğu hakimiyetin şu anki huzurunun altyapısını sağladığını düşünüyor. Her ne kadar bu ana gelene kadar hem kaygılı hem de gergin olmuş olsa da şu an kendisini ilk defa tehdit olmayan, güvenli bir yerde gibi hissediyor. Lyure'ye tekrar odaklanıyor ve Lyure ile nasıl anlaştığına odaklanıyor. Lyure'nin ne gibi davranışlardan hoşlandığını ve ne gibileriyle dalga geçtiğini hatırlıyor. Genç adam şansını tekrar denemek istiyor ve kendine daha güvenir bir şekilde ağzını açıyor.

"Gel Lyure, elimi tut."
Image
KÜNYE
İsim: Aithen
Cinsiyet: Kudretli Ayı
Yaş: 27
Boy: 1.82
Kilo: 78
Sınıflar: Sezici, Saldırgan, Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 3
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 1
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 2
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 0

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Lyure
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.52
Kilo: 40
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 10
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 3
Arun: 4
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Yofie
Posts: 38
Joined: 15 May 2022, 21:37

14 Sep 2022, 03:12

Hiçbir şey olmamıştı. Sessizlik dışında tek duyduğu şey kendi iç sesiydi. "Ashabura?" Yaratığın uykusunun ağır olduğunu biliyordu ancak içini sebepsiz bir endişe kaplayıvermişti. Ashabura onunla birleşirken başına bir şey gelmiş olabilir miydi? Yoksa Phemena'nın onlara söylediklerini duymuş muydu? Ya da kendi düşüncelerini duymuştu ve genç kıza küsmüş müydü? Sahi, iç düşüncelerini duyabiliyor muydu ki? Eğer bu mümkünse gerçekten utanç vericiydi. Neyse ki durduk yere gece uykularını kaçırabilecek utanç verici çocuk anılarının hiçbirini hatırlamıyordu. Tekrar denemeye karar verdi. "Ashabura ses ver. Orada mısın?" Gözlerinde hayal kırıklığı dolu bir ifadeyle yüzünü grubuna döndü. Phemena hala onları tedirgin gözlerle izliyordu. Aithen'in yüz ifadesine bakılacak olursa, o da başarısız olmuştu. Zen ise... Zen kendinden mi geçmişti? Yofie omuzlarını silkerek yeniden gözlerini kapattı ve iblisini hayal etmeye çalıştı. "Ashabura favori insanın seni çağırıyor, lütfen cevap verir misin? Beni duyduğunu biliyorum. Utanmana gerek yok, çık ortaya." Belki de onu yeniden kızdırmalıydı.
Image

Karakter
KÜNYE
İsim: Yofie
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 25
Boy: 1.70
Kilo: 60
Sınıflar: Etkileyici - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0
Mevcut Para: 4000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 3
İrade: 2
Zeka: 2

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 0
Mevcudiyet: 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

İblis
KÜNYE
İsim: Ashabura
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.0
Kilo: 150
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 6
Güç: 8
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 8
Arun: 0
Duren: 3
İrade: 2

YETENEKLER
Savaşçı Öfkesi

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Aludir Üssü”