Ulrasil’in şaraptan aldığı yudum esnasında lafa giren kişi Xaphan oluyor. Şarabını içmeye devam ederken Xaphan’ın sözlerini dinleyen Ulrasil, soruların soruları anladığını yaptığı kafa işaretiyle belli ediyor. Şişeyi tekrar masaya bırakırken konuşmaya başlayan Ulrasil “Yani genel olarak durum söylediğin gibi. Bir nevi Hükümdar’ın malı gibiyiz diyebilirsin. Bizim bağlayıcılığımızı O’nun emirleri ve buyrukları belirliyor. Bu durum elbet gündelik hayatınızı da etkiliyor. Buradan ayrılma noktasına geldiğinizde, her birinize Aludir olduğunuza dair bir nişan verilecek. Halk tarafından bir askeri sınıf olarak görülsek bile, sıradan bir askerden daha çok itibarımız vardır. Mesela bir restorana gittiniz, tıka basa yemeğinizi yediniz, üstünüze tatlınızı da gömdünüz ve hesap ödeme zamanı geldi diyelim. Size verilen nişanı gösterdiğiniz zaman, restoran sahibi sizden hiç para almayabilir. Ya da yolda yürüyorken bir kavgaya denk geldiniz… Nişanı gösterdiğiniz anda herkesin oradan dağıldığını görebilirsiniz. En azından bu vasfınızı ve gördüğünüz saygıyı kötüye kullanmadığınız sürece, bir Aludir olmanın ne denli farklı ve ayrıcalıklı olduğunu yaşayarak öğrenirsiniz.” diyor. Anlattığı durumdan son derece memnun gibi duran Ulrasil bu sözlerinin ardından “Diğer soruna gelirsek…” diyor ve hafifçe soluklanıyor. Kafasında hızlıca bir şeyler geçirdiği belli olan Ulrasil ufak sessizliğinin ardından “Ben Aludir Eğitim Bölüğü 6. Takım Kaptan Yardımcısı konumundayım. Az önce de dediğim gibi, araştırma, eğitim ve bunun gibi bölükler herhangi bir organizasyona bağlı değillerdir. Bizler doğrudan komuta kademesinin altında yer alıyoruz. Sizin yolunuz ise tamamen size kalmış durumda. Eğitimleriniz tamamlandığında bölüklere veya organizasyonlara dahil olabilirsiniz. Tabi bunun için referans olayı devreye giriyor.” diyor. Bu konu üzerinde pek durmak istemeyen gibi duran Ulrasil son olarak hafifçe iç çektikten sonra “Zamanı gelince zaten davetler alacaksınızdır. Ona göre kararlarınızı verirsiniz.” diyor hafifçe tebessüm ederken.
Ulrasil, şişedeki şarabı biraz daha içip bu kez hafifçe ağzını şapırdattıktan sonra “Vadlena’nın olayı ise farklı… Onun statüsü hepimizinkinden değişik. Kendisi “Anahtar” olarak tabir edilen biri ve hem bölükler hem de organizasyonlar tarafından kullanılıyor. Bu “Anahtar” dediğimiz kişilerin sayıları epey az olduğu için, genellikle belli bölük veya organizasyon içerisinde yer almıyorlar.” diyerek durumu açıklıyor. Elindeki bitmeye yüz tutan şişeye bakarak konuşmaya devam eden Ulrasil “İblislerle savaşmak için bahsettiğin yere de gidebilirsin veya bir ihlal durumunda bu diyarda da savaşabilirsiniz. Bu tamamen verilen görevin ve tehdidin boyutuna göre değişiyor. Ancak bahsettiğin ve sizin de girdiğiniz yerden fazlası bulunuyor. Gördükleriniz ve yaşadıklarınız koca bir dünyaya açılan kapının aralığından bakmaktan farksız. Bu yüzden herhangi bir yerde ve herhangi bir zaman diliminde hizmetlerinize ihtiyaç duyulabilir.” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.
Ulrasil’in Xaphan’ın sorularına verdiği cevapları her biriniz dikkatle dinliyorsunuz. Bu esnada önündeki şarap şişesine, Inias ve Xaphan’dan daha çok başvuran Diniel hafiften başının dönmeye başladığını ve vücudunun hafiflediğini hissediyor. Bununla birlikte içten içe artan bir tatlı ihtiyacı da baş göstermeye başlıyor. Yaşadığı bu hissi pek anlamlandıramasa bile Diniel üzerine çöken bu hafif uyuşukluktan zevk almaya başlıyor. Tam bu sıralarda da konuşmaya başlıyor her zamankinden daha seri bir şekilde.
Diniel’in bu hali karşısında tebessümünü gizleyemeyen Ulrasil Diniel’i hafifçe süzüp durumunu kontrol ettikten sonra Diniel’in önündeki şişeyi işaret ederek “Sanırım şimdilik senin için bu kadarı yeterli.” diyor. Hafif bir kahkahanın ardından ise “İblis diyarında işleyen en temel kural, iblislerin genellikle size fiziksel zarar verememeleridir. Aynı şekilde, sizlerin de iblislere doğrudan fiziksel zarar vermeniz olağan bir durum değildir.” diyor. Bu sözlerinden sonra sağ elini işaret parmağını sağ şakağına dayayan Ulrasil bu kısma birkaç defa hafif dokunuşlar gerçekleştirirken “Bugüne kadar yapılan çalışmalarda, Aludir olan kişilerin damarlarında gezinen kan dışında başka bir enerji kaynağı olduğu tespit edildi. Bu enerjinin kaynağının da zihin olduğu kabul edilmekte. Adına Qen denilen bu enerji, iblisler ile bizim aramızdaki bağı kuran ve bir şekilde etkileşime girmemize olanak sağlayan enerjidir. Dolayısıyla bu enerjinin bizleri koruduğu ve hem sizin iblislere hem de iblislerin size vurması halinde fiziksel bir temas yaşansa bile, bu fiziksel temasın gözle görülür veya hissedilir bir etkisi olmadığı düşünülmektedir. İşte zaten bu yüzden, iblislerle mücadele ederken bir iblise ihtiyaç duymaktayız.” diyor. Hemen ardından aldığı bir nefesten sonra ise toparlama olarak “Yani hangi diyarda olursanız olun, genel anlamda karşılıklı fiziksel zarar durumu söz konusu olmuyor. Ancak her yönüyle bilinen bir mücadele içerisinde yer almadığımızı düşünürsek, her zaman bir istisnanın çıkması da muhtemeldir.” diyor.
Inias: Diniel’in sorduğu sorunun ardından kendi içine dönüp sorduğun sorular akabinde Kho'Raktar’ı duymak veya hissetmek için bir karşılık bekliyorsun. Kulakların her ne kadar ortamdaki konuşmada olsa da, içten içe Kho'Raktar’dan bir karşılık bekliyorsun. Ancak bu anda sözlerine ne bir karşılık buluyorsun ne de bir tepki hissediyorsun.
Genel: Sorularınızın sonlanmasından sonra önündeki şarap şişesine Inias ve Xaphan’ın pek tenezzül etmemesi neticesinde, şişedeki son yudumu da kendisi alan Ulrasil “Gelelim esas konumuzdan bir diğerine.” diyor. Bu esnada bakışlarını Diniel’e doğru yoğunlaştıran Ulrasil “Bu kadar görmeyi arzuladığın ejderhanın nerede olduğunu belli, ancak sadece onu hissedemiyorsun.” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışlarını üçünüz arasında gezdirmeye başlayan Ulrasil “Yaşadıklarınızın hepsi gerçekti. Yani bağ kurduğunuz, özümsediğiniz veya her ne yaptıysanız ele geçirdiğiniz iblisler şu an sizin bünyenizde barınıyor. Ancak onların şu anda bir nevi uykuda olduğunu düşünebilirsiniz. Sadece uyandırılmayı bekliyorlar, hepsi bu.” diyor. Son derece basit bir şeyden bahseder gibi konuşan Ulrasil “Ancak şunu baştan söylemem gerekiyor. Hepinizin de şahit olduğu ve bildiği üzere, iblislerinizin de bir varlığı bulunmakta. Tek bir vücutta iki varlık taşıdığınız söylenebilir. Bunun somut karşılığı ise şöyledir. İblisler, her zaman varlıklarını korumak için hareket etseler bile, sizler de varlığınızı ayak tutmak için mücadele etmek zorundasınız. Bu yüzden, iblislerin varlığı, kişilikleri veya düşünceleri her daim karşınıza çıkacaktır.” diyor. Bu uyarısını belki de bu ana kadarki en ciddi ses tonuyla yapan Ulrasil hafifçe geriye yaslanıp biraz gevşerken “Şu anda esas varlıklar siz olduğuna göre, kuralları koyanlar da siz olacaksınız. Bu yüzden iblisinizin varlığını hissetmeniz, onunla iletişime geçmeniz gerekiyor. Bir düşünceye dalar gibi, hayal dünyasına yaşamak gibi… Ne suretle başarırsanız başarın. Sonunda ise, iblisinizi uyandırmak için bir komut bulmalısınız. Bu tetikleyici komut sayesinde, iblisinizi dış dünyada var edebilir hale geleceksiniz. Şimdi sizden istediğim de tam olarak bu…” diyor. Oturduğu sandalyeye iyice yerleşen Ulrasil “Aludir olarak her zaman uymak zorunda olduğunuz en önemli kural, iblisinizi bizim diyarımızda dışarıya çıkarmamaktır. İblisiniz belki de türlü laflar, hareketler ve entrikalarla bunu yapmaya çalışabilir. Sizlerin de buna engel olması gerekir. Fakat şimdi gidin, kontrolün kimde olduğunu kafalarına sokun ve onların fiziksel varlığına kavuşmalarını sağlayacak komutu belirleyin!” diyor. Hemen ardından ise kocaman bir gülümsemeyle “Bu sandalyeler göründüğü kadar rahat değil ve benim de sizleri çok bekleme niyetim yok. Ona göre!” diyor dostane bir tavırla.
Ulrasil, şişedeki şarabı biraz daha içip bu kez hafifçe ağzını şapırdattıktan sonra “Vadlena’nın olayı ise farklı… Onun statüsü hepimizinkinden değişik. Kendisi “Anahtar” olarak tabir edilen biri ve hem bölükler hem de organizasyonlar tarafından kullanılıyor. Bu “Anahtar” dediğimiz kişilerin sayıları epey az olduğu için, genellikle belli bölük veya organizasyon içerisinde yer almıyorlar.” diyerek durumu açıklıyor. Elindeki bitmeye yüz tutan şişeye bakarak konuşmaya devam eden Ulrasil “İblislerle savaşmak için bahsettiğin yere de gidebilirsin veya bir ihlal durumunda bu diyarda da savaşabilirsiniz. Bu tamamen verilen görevin ve tehdidin boyutuna göre değişiyor. Ancak bahsettiğin ve sizin de girdiğiniz yerden fazlası bulunuyor. Gördükleriniz ve yaşadıklarınız koca bir dünyaya açılan kapının aralığından bakmaktan farksız. Bu yüzden herhangi bir yerde ve herhangi bir zaman diliminde hizmetlerinize ihtiyaç duyulabilir.” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.
Ulrasil’in Xaphan’ın sorularına verdiği cevapları her biriniz dikkatle dinliyorsunuz. Bu esnada önündeki şarap şişesine, Inias ve Xaphan’dan daha çok başvuran Diniel hafiften başının dönmeye başladığını ve vücudunun hafiflediğini hissediyor. Bununla birlikte içten içe artan bir tatlı ihtiyacı da baş göstermeye başlıyor. Yaşadığı bu hissi pek anlamlandıramasa bile Diniel üzerine çöken bu hafif uyuşukluktan zevk almaya başlıyor. Tam bu sıralarda da konuşmaya başlıyor her zamankinden daha seri bir şekilde.
Diniel’in bu hali karşısında tebessümünü gizleyemeyen Ulrasil Diniel’i hafifçe süzüp durumunu kontrol ettikten sonra Diniel’in önündeki şişeyi işaret ederek “Sanırım şimdilik senin için bu kadarı yeterli.” diyor. Hafif bir kahkahanın ardından ise “İblis diyarında işleyen en temel kural, iblislerin genellikle size fiziksel zarar verememeleridir. Aynı şekilde, sizlerin de iblislere doğrudan fiziksel zarar vermeniz olağan bir durum değildir.” diyor. Bu sözlerinden sonra sağ elini işaret parmağını sağ şakağına dayayan Ulrasil bu kısma birkaç defa hafif dokunuşlar gerçekleştirirken “Bugüne kadar yapılan çalışmalarda, Aludir olan kişilerin damarlarında gezinen kan dışında başka bir enerji kaynağı olduğu tespit edildi. Bu enerjinin kaynağının da zihin olduğu kabul edilmekte. Adına Qen denilen bu enerji, iblisler ile bizim aramızdaki bağı kuran ve bir şekilde etkileşime girmemize olanak sağlayan enerjidir. Dolayısıyla bu enerjinin bizleri koruduğu ve hem sizin iblislere hem de iblislerin size vurması halinde fiziksel bir temas yaşansa bile, bu fiziksel temasın gözle görülür veya hissedilir bir etkisi olmadığı düşünülmektedir. İşte zaten bu yüzden, iblislerle mücadele ederken bir iblise ihtiyaç duymaktayız.” diyor. Hemen ardından aldığı bir nefesten sonra ise toparlama olarak “Yani hangi diyarda olursanız olun, genel anlamda karşılıklı fiziksel zarar durumu söz konusu olmuyor. Ancak her yönüyle bilinen bir mücadele içerisinde yer almadığımızı düşünürsek, her zaman bir istisnanın çıkması da muhtemeldir.” diyor.
Inias: Diniel’in sorduğu sorunun ardından kendi içine dönüp sorduğun sorular akabinde Kho'Raktar’ı duymak veya hissetmek için bir karşılık bekliyorsun. Kulakların her ne kadar ortamdaki konuşmada olsa da, içten içe Kho'Raktar’dan bir karşılık bekliyorsun. Ancak bu anda sözlerine ne bir karşılık buluyorsun ne de bir tepki hissediyorsun.
Genel: Sorularınızın sonlanmasından sonra önündeki şarap şişesine Inias ve Xaphan’ın pek tenezzül etmemesi neticesinde, şişedeki son yudumu da kendisi alan Ulrasil “Gelelim esas konumuzdan bir diğerine.” diyor. Bu esnada bakışlarını Diniel’e doğru yoğunlaştıran Ulrasil “Bu kadar görmeyi arzuladığın ejderhanın nerede olduğunu belli, ancak sadece onu hissedemiyorsun.” diyor. Bu sözlerinden sonra bakışlarını üçünüz arasında gezdirmeye başlayan Ulrasil “Yaşadıklarınızın hepsi gerçekti. Yani bağ kurduğunuz, özümsediğiniz veya her ne yaptıysanız ele geçirdiğiniz iblisler şu an sizin bünyenizde barınıyor. Ancak onların şu anda bir nevi uykuda olduğunu düşünebilirsiniz. Sadece uyandırılmayı bekliyorlar, hepsi bu.” diyor. Son derece basit bir şeyden bahseder gibi konuşan Ulrasil “Ancak şunu baştan söylemem gerekiyor. Hepinizin de şahit olduğu ve bildiği üzere, iblislerinizin de bir varlığı bulunmakta. Tek bir vücutta iki varlık taşıdığınız söylenebilir. Bunun somut karşılığı ise şöyledir. İblisler, her zaman varlıklarını korumak için hareket etseler bile, sizler de varlığınızı ayak tutmak için mücadele etmek zorundasınız. Bu yüzden, iblislerin varlığı, kişilikleri veya düşünceleri her daim karşınıza çıkacaktır.” diyor. Bu uyarısını belki de bu ana kadarki en ciddi ses tonuyla yapan Ulrasil hafifçe geriye yaslanıp biraz gevşerken “Şu anda esas varlıklar siz olduğuna göre, kuralları koyanlar da siz olacaksınız. Bu yüzden iblisinizin varlığını hissetmeniz, onunla iletişime geçmeniz gerekiyor. Bir düşünceye dalar gibi, hayal dünyasına yaşamak gibi… Ne suretle başarırsanız başarın. Sonunda ise, iblisinizi uyandırmak için bir komut bulmalısınız. Bu tetikleyici komut sayesinde, iblisinizi dış dünyada var edebilir hale geleceksiniz. Şimdi sizden istediğim de tam olarak bu…” diyor. Oturduğu sandalyeye iyice yerleşen Ulrasil “Aludir olarak her zaman uymak zorunda olduğunuz en önemli kural, iblisinizi bizim diyarımızda dışarıya çıkarmamaktır. İblisiniz belki de türlü laflar, hareketler ve entrikalarla bunu yapmaya çalışabilir. Sizlerin de buna engel olması gerekir. Fakat şimdi gidin, kontrolün kimde olduğunu kafalarına sokun ve onların fiziksel varlığına kavuşmalarını sağlayacak komutu belirleyin!” diyor. Hemen ardından ise kocaman bir gülümsemeyle “Bu sandalyeler göründüğü kadar rahat değil ve benim de sizleri çok bekleme niyetim yok. Ona göre!” diyor dostane bir tavırla.




