Doğmuşlardan Bahşedileni (Mihr)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

05 Aug 2022, 13:46

Ela’nın sözlerinin ardından, kendi içine dönerek bir duyguyu yaşamayı arzuluyorsun. Kapandığın zihninde hissettiğin duygularla birlikte, az önce hissettiğin korku duygusundan sıyrılmaya çalışıyorsun. Gözlerini kapadığın anda bile sanki soluklarını hissettiğin iblisler bu aşamada odaklanmanı bir hayli zorluyor. Fakat yılmadan denemeye devam ediyorsun.

Denemelerin arasında etrafına biraz bakındığında değişen hiçbir şeyin olmadığını görmek, seni adeta daha da kamçılıyor. Gözlerini bir kez daha kapatıyor ve etrafından kendini soyutluyorsun. Fakat gözlerini her açışın, senin için yeni bir hayal kırıklığı oluyor. İblisleri göremesen bile halen var olduklarını ve sırf Ela’nın varlığı nedeniyle yerlerinde sabit durduklarını hissedebiliyorsun. Bu durum kendini bir şekilde güvende hissetmene neden olsa da, içten içe seni daha da kamçılıyor ve daha da yetersiz hissetmene neden oluyor. Ancak denemekten vazgeçmenin sonun olacağını bildiğin için bir kez daha kendine kapanıyor ve cümlelerini savuruyorsun.

Vücudun, artık neredeyse bir şeyler düşünmekten bitap düşüyor. Aklından geçirdiğin duygu yoğunluğu ise, seni daha da kamçılıyor. Zihninde zuhur etmiş anları, konuşmaları ve tüm bu yaşananları defalarca kez tekrar yaşamana rağmen, durumunda herhangi bir değişiklik olmuyor. Ancak, halen daha gözlerinin önünde olmasa bile seni bir çırpıda yutmak için tetikten bekleyen iblislerin varlığını bir kez daha hissettiğinde, elinden gelen başkaca bir şey olmadığını da anlayabiliyorsun. Gözlerini bir kez daha aynı yoğun duyguları yaşamak için kapattığında ise bir anda tanımadık, ancak tok ve vahşi bir sesin yankılandığını hissediyorsun zihninde.

“Benim çöplüğümde ne arıyorsun kokuşmuş insan!?”

Bir anda açılan gözlerin birkaç metre önünde beliren 196 cm. boyunda, bembeyaz tenli ve saçlı, gözbebekleri bulunmayan sarı parlak gözleri olan alt köpek dişleri belirgin bir şekilde dışarıya çıkık iblis ile karşılaşıyor. İblisin göğsündeki parlak yeşil dövmeler ve kıyafetler, iblisin görünümünde vahşiliğin tonunu birkaç kat arttırıyor. İblisin sözleri ve görünümü bir anda irkilmene neden oluyor. Zira üzerinde yoğunlaşan bakışların nereye varabileceğini az çok kestirebiliyorsun. Bu esnada etrafını kolaçan ettiğinde, birkaç saniye önce gördüğün insanlardan hiçbirinin yerinde olmadığını fark ediyorsun. Karşındaki iblis ise, öylece durarak ve tüm hiddetiyle seni parçalamak ister gibi duruyor.

Image

Off Topic
Konuda pasiflik süresi 72 saattir. Önceki konunun devamı niteliğinde olması nedeniyle, önceki konuda -varsa- yapılan pasiflik(ler) bu konu için de geçerlidir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

06 Aug 2022, 14:42

Kafasının içinde dönen sorular onu biraz daha belirsizliğe iterken emin olmaya çalıştığı tek şeyin de aslında tamamen belirsizlikten oluştuğunun farkındaydı. Ani duygu değişimlerinin farkında değildi. Şu an kendisinden uzaklaşan duyguları kuyruğundan asılarak aşağıya çekiyordu. Onlara tutunmaya çalışıyordu. Duyguları hala vardı. Fakat hepsi içi boş bir kase gibiydi. Hal böyle olunca düşündüğü ufak tefek şeyler bile karar mekanizmasında önemli bir çark haline geliyordu. Ela'nın söylediği şeyler ve o siyah saçlı adamın betimlediği iblisler hepsi gerçekti. Belki onları görememişti ama o adamın gözlerinde neyle karşılaştığın az buçuk tahmin ediyordu. Yanında olduklarının farkındaydı. Belki onlar söylemeden önce değildi fakat bir şekilde onları hissedebiliyordu. Sanki bir barikata tutulmuş gibi harekete geçemiyorlardı. Oysa harekete geçmeyi çok istiyorlardı. Bir şekilde bunu anlayabiliyordu. Gözlerini açtı. Hala onları göremiyordu. Bu onu daha fazla geriyordu. Öyle ki harekete geçip geçmediklerini bırak, ne yaptıklarını ve yüzlerindeki iğrenç ifadeyi bile göremiyordu. Bilinmezliğin içindeki bu bilinmezlik onu daha da korkutuyor ve geriyordu.

Gözlerini tekrar kapattı. Ne için uğraşıyordu? Burada yaşamını yitirse kim için bir zararı veya faydası olacaktı ki? Şu an hayata tutunmasını sağlayan motivasyonu neydi? Her şey bir tarafa yaşıyor muydu ki? Şu an etten ve kemikten yapılmış bir kostüm giyiyor gibiydi. Hissizdi. Belki de gerçekten bu bir doğumdu. Ve hayata yeniden geliyordu. O kadının dedikleri de aslında bunu doğru çıkarıyordu. Hayata her yeni gelen bu düşüncelere sahip oluyor muydu? Bu çelişkilere bu belirsizliğe maruz kalıyor muydu? Gözünü açtığı andan itibaren yaşadıkları aklının ucundan geçiyordu, tekrar ve tekrar. Sanki saatler, günler geçmiş gibiydi. O kadar yoğun geçmişti ki her şey...

Tam o sırada aslında ne kadar yorulduğunu anlıyordu. Dakikalardır beyni durmadan bir şeyler üretiyor, geliştiriyor ve sonuca varamıyordu. Ve bu döngü buraya geldiğinden beri son hızıyla devam ediyordu. Ne kadar zorlasa da zorlasın bir sonuca varamıyordu. Belki de zihni bunu kabullenmediğinden yorulmayı seçiyordu. Bu onun ürettiği bir bahane miydi? Belki de öyleydi. Yine de... Eğer düşünemeyecek duruma gelirse karanlığın onu yutacağından korkuyordu. Belki de bir duyguya bağlanmasının sebebi buydu. Onu canlı tutan şey zihniydi, düşünceleriydi. Tekrar etrafına baktı. Hala tek bir iz bile bulamıyordu iblislerin burada olduğuna dair. Sadece hissedebiliyordu. O sırada daha iyi anlıyordu onların kendisinin üstünde kurduğu baskının ne kadar ağır olduğunu. Korkuyordu. Ama Ela'ya güveniyordu. Saldırmayacaklardı. Öyle demişti. Yine de... Gözlerini kapattı. Bir kez daha başa sarıp düşünmeliydi. Tüm bunlar neydi? Gri... Kar-.

Tam o sırada vahşi ve sert bir ses duyuyordu. Bu farklıydı. Kesinlikle tanımadığı bir sesti. Birisi ona sesleniyordu. Dost canlısı değildi. Zihninde 7 kelimelik cümle kalp atışıyla birlikte zihnine vururken bir yandan da kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gözlerini açtı o anda. Karşısında oldukça uzun, beyaz ve sarı renklerin harman olduğu garip bir yaratık beliriyordu. Köpek dişleri ağzından dışarıya oldukça belirgin bir şekilde çıkmış olan bu yaratık, vücudunun üstünde yeşil dövmelerle birlikte oldukça dikkat çeken bir yapısı da vardı. Her şeyden öte oldukça vahşi duruyordu ki zihnindeki tüm çarkları durdurmaya yetmişti.

"Kokuşmuş insan"
"Kokuşmuş insan"
"Kokuşmuş insan"
"İnsan"
"Benim çöplüğüm"
?


Karşısında bir iblis duruyordu. O siyah saçlı adamın anlattıklarına hiç benzemiyordu. Onlardan da aynı hissiyatı alıyordu fakat bu daha yoğun ve onu durduran bir şey yok gibi gözüküyordu. Korkmuştu. Korkuyordu. Etrafına baktığında kimsenin olmadığını gördü. Tek başına kalmıştı. Sanki onun için ayarlanmış özel bir randevuydu bu. Doğru ya bir iblise sahip olacaktı. Yoksa bu iblis o muydu? Ela'nın söylediklerini hatırlamaya çalıştı. Duygularının üstüne gitmeliydi. Herhangi fiziksel bir dövüşte kaybedeceği zaten ortadaydı. Anlaşılan bu durumu sözcükler çözecekti.

Bir şey söylemeliydi. Fakat ağzını açamıyordu. Onu parçalayıp öldürmek isteyen bir iblise ne denilebilirdi ki? Gözlerini kapattı. Odaklanması gereken bir durum vardı. Karşısında bir iblis duruyordu. Onu sözleriyle ikna mı etmeliydi? İkna olacak mıydı? Yoksa bu şans işi miydi? Başarısız olursa ne olacaktı? "Bir saniye..." Burada üstün olan o değil miydi? Neden peki şu an küçük duruma düşmeyi kabulleniyordu? Bu iblisi altına alıp kölesi yapmak istemiyor muydu ki? Hem o kim oluyordu da ona kokuşmuş deme cüretinde bulunuyordu? Gözlerini açtı. Hala korkuyordu. Etrafında iblislerin olması, karşısında devasa bir yaratığın onu yemek ister gözüyle bakması zaman zaman donup kalmasını sağlıyordu. Yine de gururunu ve onurunu kimse ayaklar altına alamazdı. Ağzından çıkacak olan sözcüklerin netliği için birkaç öksürmeden sonra,

"Öncelikle...

İnsan olduğumu düşünmüyorum."


Belki de korkudan bayılsa yeriydi. Ama yüzündeki endişeyi göstermemeye çalışıyordu. Bu duruma alışacaktı. Durumu kabullenecekti. Bu iblisi hükmü altına almalıydı.

"İkinci olarak koktuğumu sanmıyorum, belki de kokuşmuş çöplüğünün kokusunu alıyorsundur."


Yaratığın büyüleyici ve korkutucu gözlerinin içine baktı.

"Üçüncüsü ise..."

"Benimle konuşurken üslubuna dikkat etmeni istiyorum."
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

08 Aug 2022, 13:37

Söze girmeye başladığın anda, iblis sanki kendisi de bir soru sormamış gibi senden aldığı cevaplarla birlikte daha öfkeli bir yüz ifadesi takınıyor. Görünümü ve bakışları yeteri kadar ürkütücü değilmiş gibi, alnında belirmeye başlayan damarlarla birlikte iblis daha da korkutucu bir aura yaymaya başlıyor. Fakat bu durum senin cümlelerini kurmana engel olmuyor. Her bir cümleni, vücuduna saplanan bir hançer gibi karşılayan iblisin kaşları, sen konuştukça daha da çatılıyor; dişleri daha sıkı sıkıya kenetleniyor. Tüm konuşman bittiğinde ise iblis sadece “İnsanlar…” diyor sıktığı dişlerini hiç ayırmadan. Ardından seni baştan aşağı süzen iblise bu kez dişlerini aralayarak “Her defasında daha küstah olmayı başarabiliyorlar.” diyor sadece. İblisin cümlesinden bile duyduğu nefreti ve kini iliklerine kadar hissedebiliyorsun. Ancak bir karşılık vermek yerine iblise odaklanıyorsun. İblis de olduğu yerde durmaya devam ederken “Bana hakaret edebilenlerin sayısı bir elin parmağını geçmez insan olmadığını iddia eden insan! Hakaret edenler de ikinci kez hakaret edebilecek bir dil bulamaz.” diyor. Ürkütücü bakışlarına hafif sadist bir gülümseme ekleyen iblis “Çünkü ilk önce dillerini koparmakla işe başlarım!” diyor. Sonrasında hafifçe ve heybetli bir şekilde sana doğru ufak ufak adımlamaya başlayan iblis “İnsan değilsen nesin? Ve ayrıca üslubuma dikkat etmezsem ne yapacaksın?” diyor. Adımlamasına devam eden iblis yüzündeki gülümsemeyi silmeden “Altına işeyince sana acır mıyım sanıyorsun?” diyor. Bu cümlesinden sonra ise birden bakışları keskinleşen iblis “SÖYLE! ACİZ BEDENİNLE BENİM KUDRETİMİ NASIL YENECEKSİN! BUGÜN GÜLMEYE İHTİYACIM VAR VE BENİ GÜLDÜR LANET OLASI İNSAN!” diye bağırıyor. İblisle aranızdaki mesafe birkaç metreye kadar iniyor ve iblis yavaş adımlarla ve tüm heybetiyle hala daha üzerine gelmeye devam ediyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

08 Aug 2022, 14:48

Konuşmasını iblisin yaydığı tüm korkutucu auraya rağmen tamamlayabilmişti. Nedense onun oldukça dengesiz ve öngörülemez hareketlerinin olduğunu veya olabileceğini düşünüyordu. Hal böyle olunca kelimeler ağzından çıkar çıkmaz bir sonraki hamlesini düşünmek zorunda kalıyordu. Ela onlara zarar vermeyeceklerini söylemişti. Yine de kafasında akan ihtimaller şelalesini durduramıyordu. Ve o şelale önüne gelen her pisliği kendisiyle birlikte sonsuzluğa akıtıyordu. Bu sırada karşısındaki iblis dediklerine karşılık vermek için hazırlanıyordu. Oldukça nefret dolu bir dille onun küstah olduğunu dile getiriyordu. Fakat duyduğu bu kin şahsi değildi. O insan ırkından nefret ediyordu. Anlaşılan daha önce birkaç insanla vakit geçirmişti. Ardından konuşmasına ve savurduğu tehditlere devam ediyordu. Bir de üstüne ilginç bir gülümseme ekliyordu. Agresiflik ve nefret konusunda oldukça tutkulu bir iblisle karşı karşıyaydı. Ardından üstüne doğru adımlamaya başlıyordu. Tam o sırada aslında ilk başta hissettiği korkuya hafif hafif alıştığını anlamıştı. Öyle ki iblis üzerine doğru yürümeye başlayınca tekrar aynı korkuyu hissediyordu en derinlerinde. Aradaki mesafe iyice daralırken sanki yarattığı vahşilik yetmezmiş gibi bir de ona bağırıyordu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Hareket dahi edemiyordu. Etmeli miydi? Bir saniye... Onu öldürmek istese çoktan öldürmez miydi? Ona zarar veremezdi. Böylesine agresif bir yaratığı tutan bir şey olmalıydı. Bunun üstüne gitmeliydi. Elbette korkmakta haklıydı. Yine de... O bir iblisti. Hala anlayamıyordu. Nasıl olurda onunla böyle konuşmaya cüret ederdi? Onun gelişmiş bir zihni bile olmamalıydı. Kendisiyle nasıl aşık atacaktı? Böyle bir öz güveni nasıl kazanmıştı ki zaten? Hafif hafif sinirlenmeye başlıyordu. Fakat hala hissettiği korkuya baskın değildi.

Gözlerini ondan ayırmadı. Hareket dahi etmedi. Her ne kadar zor olsa da yüzündeki ifadesizliği korumaya çalıştı. Ardından ekledi.

"Öncelikle sorularını birer birer yanıtlamak istiyorum ki senin için işler basitleşsin ve olayları ,yaşanacakları daha iyi anlayabil. Ha bu arada savurduğun tehditleri es geçiyorum ve böylelikle onların benim gözümde ne kadar değersiz olduğunu da kavrayabilirsin."
Son cümlesi kesinlikle yalandan ibaretti.

Tam o sırada sanki aklına birden eklemesi gereken bir şey geldi. Gözleri şaşkınlıkla açılırken ekledi. "Daha önce kimlerle karşılaştığını bilmiyorum. Fakat beni o gelişmemiş varlıklarla aynı kefeye koyman yaşamın boyunca yapabileceğin en büyük hata olur."

"İlk soruna gelecek olursak... Kendimi herhangi bir ırk veya yaşam formuna sabitlemiyorum. İkimiz tarafından da onaylanacağı üzere bir iblis veya insan olamayacak kadar zekiyim. Belki de bir tanrıyım. Neden olmasın?"

İblisin tavırlarını ölçmek için biraz bekleyip gözlüklerini düzeltti. Bir nefes alışverişinden sonra konuşmasına devam etti. "Üslubuna dikkat etmediğin takdirde neler olacağını söyleyeyim sana. Seni sahiplenme fikrinden vazgeçerim. Ve sen de benimle çalışma lüksünden zorunlu olarak feragat etmiş olursun. Ki ben senin yerinde olsam bunu istemem. Çünkü bu kokuşmuş yerde bu iğrenç yaratıklarla daha fazla vakit geçirmek sanırım canımı oldukça sıkardı. "


Ardından biraz daha ciddileşerek iblisin suratına baktı. Kalbinden geçenleri tam o sırada hiç düşünmeden ağzından çıkarıverdi. "Buradan nereye gideceğimizi bilmiyorum ama insanların veya iblislerin beni tanımasını istiyorum. Ün kazanmak ve diğer herkese hükmetmek ist-." Nedense duraksadı. Düşüncelerini böylesine biriyle paylaşmanın ne kadar doğru olacağını bilmiyordu. Bu kadar erken olmamalıydı. Düşüncelerinden emin miydi onu bile bilmiyordu. Sadece ağzına geleni söylemişti. Bilinçli olduğunu düşünmüyordu. "Her neyse..."
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

09 Aug 2022, 11:09

İblis üzerine doğru tüm korkutuculuğuyla yavaş yavaş gelmeye devam ederken konuşmaya başlıyorsun. İlk başta sarf ettiğin cümleler iblisin adımlamalarını kesmiyor, ancak devam eden konuşman içerisinde iblis aranızdaki mesafe bir metreye kadar indiği sırada duruyor. İlk cümlelerin sonlandığında, iblisin yüzünde saf bir tiksinti ve öfkeyi sonuna kadar görebiliyorsun. Yüzündeki kasları iyice gerilen iblisin vücudunda da aynı gerginliğin oluştuğunu görebiliyorsun. Bu bağlamda, kurduğun cümlelerin iblisin pek hoşuna gitmediğini açıkça görebiliyorsun. Ancak iblis, değişen vücut hatları dışında sözel bir karşılık vermiyor ve bu da konuşmanı devam ettirmene olanak sağlıyor. Konuyu iblisin sorduğu ilk sorunun cevabına getirdiğinde ve bir tanrı olabileceğinden bahsettiğinde, iblisin yüzündeki gerginliğin büyük ve alaycı bir gülüşe döndüğünü rahatlıkla görebiliyorsun. Bu gülüşüne küçümseyici bakışlarını da ekleyen iblis, tanrı olabilmen konusundaki tavrını açık bir şekilde sana yansıtmış oluyor. Cümlelerin devam ettikçe, iblisin yüzündeki gülümsemenin ve küçümsemenin sabit kaldığını görebiliyorsun. Sanki sözlerini anlatılan bayağı bir fıkra gibi dinleyen iblis, tüm konuşmanın sonuna kadar bu halde durmakla yetiniyor. Cümlelerinin tamamlandığında ise iblis sadece kafasını hafifçe sağa eğmekle yetiniyor.

Konuşmana karşılık iblisten gelecek herhangi bir tepkiyi beklemeye koyuluyorsun. Ancak konuşmanın bitmesinin üzerinden 10-15 saniye geçmesine rağmen, iblis duruşunu hiçbir şekilde bozmuyor ve hatta kıpırdamıyor bile. Ancak bu sürenin sonunda kafasını eski haline getiren iblis mırıltı halinde söylediği ve nefretini sonuna kadar hissettirdiği bir şekilde “Midemi bulandırıyorsun.” diyor. Bu iki kelimenin ardından ise bir anda, tam da suratının ortasında iblisin koca yumruğunu görüyorsun! İblisin aranızdaki bir metrelik mesafeyi kapattığını ve yumruğunu savurduğunu bile göremeden suratın inen yumruk seni birkaç metre geriye uçuruyor! Havada savrulan kırılan gözlüğünle birlikte savrulan vücudun yere yapıştığı anda neye uğradığını şaşırmış bir halde buluyorsun kendini. Bugüne kadar hiç yumruk yediğini hatırlamıyor olsan bile, az önce yediğin yumruğun bugüne kadarkiler içerisinde en güçlü olanın olduğunu hissedebiliyorsun. Fakat seni esas dehşete düşüren şey, yediğin yumruğun gücü değil, sana hiçbir zarar verememiş olması oluyor! Normal şartlar altında kırık bir burun ve en hafifinden çatlak bir kafa tasanın armağan edileceği bu yumruğa karşılık, ufak bir zonklama dahi hissetmemek seni ziyadesiyle şaşırtıyor. Bunun gerçek olup olmadığını kontrol etmek için yerde yattığın sırada elinle yüzünü kontrol ettiğinde gözlüğünün yerinde olmadığını ve suratında da hiçbir kan bulunmadığını anlayabiliyorsun. Bakışlarını iblise doğru çevirdiğinde ise, ilk olarak kırılmış bir şekilde yerde duran gözlüğünü, ardından da arkasını dönmekte olan iblisi görüyorsun.

İblis sana arkasını dönerek gitmek için adımlamaya başladığı sırada “Belki de tanrıymış… Burada tanrı benim!” dediğini duyabiliyorsun. İblisin haline ve sözlerine bakılırsa, attığı tek yumrukla işini bitirdiğini düşünüyor gibi duruyor. Bu durum da, herhangi bir tepki vermemen halinde iblisin senden uzaklaşacağını anlamına geliyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

09 Aug 2022, 21:39

Yaratığın tepkisinin ne olacağını az da olsa tahmin ediyordu. İblis kendini oldukça üstün gördüğü belliydi. Hal böyle olunca onun dediği her şey iblise fıkra gibi gelecekti. Suratındaki gülümseme de bunu doğruluyordu. Yine de istifini bozmadan diyeceklerini sonuna kadar takip etmişti. O söylediklerinde oldukça kararlıydı ve arkasındaydı. Hafif bir şaşkınlıkla sözcüklerini bitirdikten sonra donup kalmıştı. İblisin yüzündeki gülümse resmen içine işlemişti. Sarf ettiği her kelime aslında bu karanlıkla birlikte arkadaş olup içinde kayboluyordu. Ne hissedeceğini bilemiyordu. 10 belki 15 saniye sonra iblis ilk defa bir tepkisini paylaşıyordu onunla. Omzuna doğru yatırdığını kafasını dikleştirip midesinin bulandırdığını ekliyordu. Ne ses tonuydu ama! İliklerine kadar saf nefreti hissedebiliyordu. Sanki o öfkeyi yaratan bir makinaydı. Gerçi bunun üzerine çok düşünemeden üstüne bir de yumruk yemişti. İblis aradaki mesafeyi o fark etmeden kapatıp hamlesini yapmıştı. Çok hızlıydı. Ki tepki verecek bir hali de yoktu. Gözlüğü bir tarafa savrulurken kendisi bir tarafa savruluyordu. Öyle bir yumruk darbesi almıştı ki geçmişte böyle bir şeye rastlamadığına emindi. Böylesine hızlı ve net bir yumruk daha önce hiç yememişti.

Yere düştüğünde tekrar hareket edemeyeceğine emindi. Öncelikle yaşanan olayın şokunu atlatmak için kendisine biraz süre verdi. Yani bu beklenilebilirdi. Fakat Ela'nın dediklerine göre kendilerine zarar gelmeyecekti. Ama o burada değildi. Yani bu demek oluyordu ki... "Bir saniye..." Tam o sırada aslında bir acı hissetmediğini anlıyordu. Bir yerlerinde kırık veya çatlak olmamasının imkanı yoktu. Belki de gerçekten bir yerleri kırılmıştı fakat hissedemiyordu. Bu sebeple yüzünü ve ellerini yokladı. Şaşkınlığı artarken içinde de yersiz bir rahatlama yerleşiyordu. Hasar almamıştı. Hatta bir yerleri bile kanamamıştı. Sadece fiziksel olarak itilmiş ve bir yastığa düşmüş gibiydi. Bunu iblisin istediğini sanmıyordu çünkü yumruğu vurmadan önce oldukça öldürme isteğiyle dolu olduğu anlaşılıyordu. Gözlerini mahvolmuş gözlüklerinden sonra arkasını dönen iblise çevirdi. Tanrının kendisi olduğunu söylüyordu dalga geçer bir tavırla.

Tam o sırada zihninde bir parıltı hissetti. Karanlık odada karanlık bulutlar uzaklaşmaya başlıyordu. Kırmızı bir kıvılcım kendini gösteriyordu. Kırmızı olan o kıvılcım giderek kendisine yaklaşıyordu. Kırmızı kıvılcım aynı zamanda giderek büyüyordu. Kendisine yaklaştıkça içinde, dışarı fışkırmayı bekleyen bir hisle doluyordu. Kırmızı kıvılcımı kabul etti.

İblisin attığı o yumruk sayesinde daha rahattı artık. O yumruk zihninde bir çok şeyi silip süpürmüştü. Korkacağı ne kalmıştı ki? Gerçekten zarar alamıyordu. Gerçekten ona zarar veremiyordu. Sinirli miydi? Oldukça. Belki de üstüne doğru koşup onu yumruklamalıydı. Ona küfürler savurup onunla alay etmeliydi. Onun bu davranışları yüzünden onu cezalandırmalıydı. İçinde büyüyen o kırmızı kıvılcım dışarı taşmayı beklerken ayağa kalktı. Zihnine geri döndü. Karanlık loş bir kırmızıya dönüşmüştü. Etraf belirsizlikle değil anlayışla ona kucak açıyordu. Göğsünde büyüyen büyük bir tutku hissetti. Daha önce onu kovalayan o çığı gördü. Üstüne doğru geliyordu tekrar. Bu sefer kırmızıydı. Kucak açtı ona. Kırmızı çığı kabul etti.


"AHAHAHAHAHAHAHAHAHAAAAHAHAAAAAHAHAHAAAHAHAHA!!!!"

"AHAHAAAAAAAAHHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHH!!!!!!"

"AHAHAHAHAHAHAHAHAHAAAAHAHAAAAAHAHAHAAAHAHAHA!!!!"

"AHAHAAAAAAAAHHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHH!!!!!!"


Gülmesini durduramıyordu. İçindeki bu hisler sanki ağzından kahkahalar sayesinde taşıyordu. Sinirleri mi bozulmuştu? Fazla korkudan kafayı mı yemişti? Hayır hiçbiri değildi. O iblis... Kendisine çok benziyordu. O aşağılayıcı hareketler, kibri ve öfkesi... Kendisini bir anlığına onda görmüştü. Doğru kişi oydu. İnsanlara mı, iblislere mi hükmetmek istiyordu? Bu onunla olacaktı. Buna inanıyordu. İşte bu kahkahalar, içinde büyüyen bu coşku sayesinde ağzından çıkıyordu.

Giderek azalan kahkahaların ardından benzer tonda ekledi.

"SEN TAM OLARAK İHTİYACIM OLAN ŞEYSİN!"

Ağzından çıkan kelimelerin her biri içindeki heyecan ve coşku kuyusundan bandırılıp çıkıyordu sanki. Ellerini iki yana açarak ekledi.

"SEN İBLİSLERİN TANRISI OL BEN DE İNSANLARIN!"

Kırmızı loş ışık artık giderek kırmızılaşıyordu. Zihninde başka hiçbir şey göremiyordu. Safi kırmızılık onu büyülüyordu. Hislerini ele geçiriyor ve ona hükmediyordu. Aklındaki her şeyi siliyor belki de tekrar doğmasına sebep oluyordu. İçindeki her duyguyu harekete geçiriyor, Tutkuya ve şehvete katılmasını sağlıyordu. İşte tam o sırada ekliyordu bağırarak.

"NEDEN ONLARA HÜKMETMİYORUZ? NEDEN BU LANET YERDEN ÇIKIP ONLARA GERÇEK TANRILARIN KİM OLDUĞUNU GÖSTERMİYORUZ?"

Kendisini onun yerine koyarak cevap vermesi daha mantıklı olabilirdi. O yüzden ufak bir değişime gitmeye karar verecekti. Eğer iblis hala cevap vermiyor ve herhangi bir şiddete başvurmuyorsa yavaşça ona doğru yürüyüp son kararlılıkla ekleyecekti. "Beni istediğin kadar yumrukla tatmin olacak mısın? Hayır. Beni istediğin kadar ısır? Etimin tadına bakabilecek misin? Hayır. Peki ya ben sana bunların binlercesini vaat ediyorsam? Beraber bir krallık kurmak ilgini çekmiyor mu?"
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

10 Aug 2022, 12:11

İblis senden uzaklaşmak için adımlamaya başladığı sırada, attığın korkunç kahkahalar ile olduğu yerde kalıyor. Omuzunun üzerinden attığı bakışta şaşkınlık ve iğreti bir arada yer alırken, yavaşça tekrar sana doğru dönüyor. Olduğu yerde, halinden nefret edercesine bakışlarını üzerinde gezdiren iblisin bu duygusu, sen konuşmaya devam ettikçe daha da artıyor. Sanki ruhuna sövmüşsün gibi, mabedine saldırmışsın gibi nefret dolu bir şekilde sana bakan iblis, ona doğru yürümeye başlamanla başını hafifçe sağa eğiyor. İblisin bakışları, söylediğin onca sözün iblisin nefret duvarına çarpıp geri dönmüş gibi duruyor. Dolayısıyla, sözlerinin ne kadarının iblise ulaştığı veya onun ne kadarını anladığı senin için anlaşılmaz bir hal alıyor. Lakin iblis olduğu yerde dururken, nefretini ve taşıdığın kararlılığın benzerine hiçbir şekilde esirgemeden gıcırdattığı dişlerini aralamadan “Krallık mı? Tanrı’nın kral olmasına ne gerek var?” diyor. Bu sözleri ise bu kez karın boşluğunda patlayan bir yumrukla taçlanıyor! Bedenin yumruğun gücüyle iki büklüm olsa bile, yine hiçbir acı hissetmiyorsun. Ancak iblisin yumruğunu hafifçe yukarı kaldırmasıyla göz göze geldiğiniz anda, iblisin saf nefreti bir kez daha ruhunu sıkı sıkıya sarıyor. Hız ve güç konusunda rakip olmanın imkansız olduğunun fark ettiğin iblis, alnına bir kafa darbesi indirirken, vücudun bir kez daha yere savruluyor. Ancak bir kez daha hiçbir şekilde acının belirmemesi seni hareketli kılabiliyor. Buna rağmen iblis “Bir insanla işbirliği yapmak kadar saçma bir şey olamaz herhalde!” diyor. Tam bu anda yerde doğrulmakta olan bedenine sağ ayağıyla sanki bir çöpmüşsün gibi tekme atan iblis “Demek gücüm sana işlemiyor… Bu neyi değiştirir?” diyor. Yerde savrulan bedenin yüz üstü bir haldeyken bir anda iblisin sert tekmesi beline inerken “Günün birinden yaşlanıp gebermeyecek misin? Ben de o zamana kadar devam ederim, ne olmuş?” diyor son derece basit bir şeyden bahseder gibi. Bu sözlerinin ardından ise, bedenine ve kafana tekmelerin inmeye başladığını hissediyorsun. Her bir tekmenin seni tek seferde öldürebilecek kadar güçlü olduğunu bilsen bile, acıya dair hiçbir şey hissetmiyorsun. Ancak yine de, iblisin sonsuz bir döngüye giren tekmeleri, senin hareket kabiliyetini neredeyse sonuna kadar kısıtlıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

10 Aug 2022, 12:58

Bir anda ağzından çıkan sözcükleri geri dönüt almayı beklemeden söylemişti. Çünkü o anki heyecanla aslında ağzından çıkan kelimelerin ne olduğunun farkında bile değildi. Yine de hala aynı şeyleri hissediyordu. Kırmızı zihni, onu çoktan ele geçirmişti. Düşünceleri, söyledikleri ve davranışları kırmızıydı. Karşısındaki iblis... O da kırmızıydı. Sanki onun bedeninin etrafından kırmızı bir ışık saçılıyordu. Hiddet ve kin... Hepsi onda birleşmiş gibiydi. Öyle ki az önce sarf ettiği sözlerin hiçbiri o hiddet ve kin tabakasını aşabilmiş değildi. Bunu karnına yediği yumruktan anlayabiliyordu. Yumruk sayesinde ikiye katlanmış olsa da hala bir acı hissetmiyordu. İblis onu yumruğun üstünde yukarı doğru kaldırırken göz göze gelmelerini sağlıyordu. Gözlerindeki iğreltiyi çok net bir şekilde anlayabiliyordu. İblisin bu artan öfkesi, gözlerinden okunan bu dehşet kendisini daha fazla motive ediyordu. İçindeki coşkuyu arttırıyor, her seferinde onun doğru yaratık olduğuna bir tık daha inandırıyordu. Yumruk darbesinin ardından da kafasını alnına geçirip yere savrulmasına sebep oluyordu. Başından beri onunla baş edemeyeceğinin farkındaydı. İblis çok hızlı ve güçlüydü. O henüz hareket etmeye yeltenmemişti bile. Ardından iblis konuşmasına ve fiziksel eylemlerine devam ediyordu.

Darbeler ardı ardına gelirken bir çöp gibi yerlerde sürünüyordu. Hiçbir acı almamasına rağmen tek tepki verebildiği vücudunun yer değiştirmesi oluyordu. Bir yandan iblisi dinlerken bir yandan da alacağı darbeleri düşünüyordu. Onu ne bu kadar soğutmuştu? Bu kadar öfkeli olmasının nedeni neydi? Bir iblis olduğu için miydi? Şu an bunu düşünecek halde de değildi aslında. Ardı ardında gelen darbeler sayesinde döngüye girdiğini düşünüyordu. Öyle ki iblis bunu kendisi de demişti. Sonsuza kadar bunu devam ettirebilirdi. Bunu fiziksel olarak durduramayacağının farkındaydı. Bir şeyler söylemesi gerekiyordu. Gözleri boşluğa bir süre daldıktan sonra ekledi.

"Bunun neresi zevkli?"

Gelen tekmeleri kelime aralarına sıkıştırmaya çalışırken cümlenin yapısının bozulmamasını sağlıyordu.

"Sana karşılık verebilecek gerçek bir rakiple yüzleşmek istemez miydin? Eminim buradan çıktığımızda bunu sağlayabilirim."

İyice döngüye giren tekmelerin ardından içindeki kırmızı iyice alevlenmeye başlamıştı. Kalbinden geldiğini düşündüğü çığlıklar iyice kulağını sağırlaştırmaya başlamıştı. Belki de tam o sırada başarısız olacağını düşünüyordu. Bu karanlık mekanda sonsuza kadar tekmeleneceği bir iblis tarafından bu karanlık mekanın sonsuzluğuna kucak açacaktı.

"Ya da unut dediklerimi. Burada, yerde hiçbir şey yapamadan yatan birine vurmak eminim senin için daha kolaydır."
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

10 Aug 2022, 18:07

İblis bir yandan seni tekmelemeye devam ederken, bir yandan da ağzından çıkan cümleleri dinliyor. Ancak senin her bir kelimen, sanki iblisi daha da hırslandırıp öfkelendiriyor. Bu noktada artık iblisin tekmeleri çok daha seri bir hal alıyor ve sırtına, kafana, bacaklarına inen tekmelerin sayısını bile sayamıyorsun. Hatta bir an için iblisin üzerine çıkıp tepindiğinden bile şüphe ettiğin anda, bakabildiğin bir kaçamak anında iblise bakıyor ve onun delirmişçesine parıldayan gözlerinin altında seni bir çırpıda yok etmek istediğini görebiliyorsun. Aynı zamanda iblisi halen daha üstünde olmadığını ve seri olarak sağ bacağını indirip kaldırdığını görüyorsun.

İblis hırslı bir şekilde seni adeta bir paspasa çevirebilmek için uğraşırken bir anda öfkeli bir şekilde konuşmaya başlıyor ve nefes nefese bir şekilde “İNSANLARIN EN NEFRET ETTİĞİM YANLARI DA BU İŞTE! KENDİLERİNİ BİR BOK SANMALARI! KİBRİNİZ VE KÜSTAHLIĞINIZ MİDEMİ BULANDIRIYOR!” diyor. Bu sözlerinin ardından ise sanki daha da hırslanan iblis “BEN EN ÜSTÜN OLANIM!” diyerek bir tekme daha indiriyor. Ardından ise sanki tüm günü topluyor ve “BEN RUGORIM’İM!” diyerek tam belinin ortasına bir tekme daha indiriyor. Ancak bu kez bir anda hissettiğin acıyla ağzına dolan kanı hissediyorsun! İstemsiz bir şekilde ağzını açıyor ve içine dolan kanı dışarıya fırlatıyorsun! Belinin ortasında hissettiğin tarif edilemez acı, sanki kemiklerinin kırıldığını söylüyor sana. Nefes almak bile canını her şeyden çok yakarken acı dolu bakışların iblise döndüğünde, iblisi nefret dolu tatmin gülüşünü görüyorsun. “Sonunda…” diyen iblis tekmesini bir kez daha belinin ortasına indirdiğinde, ağzından fışkıran bir miktar kan ile birleşen acı seni nefessiz kılıyor. İblis ise tekrar sağ bacağını havaya kaldırırken “HADİ KONUŞSANA İNSAN! SENİ NASIL GEBERTEMEYECEĞİMİ ANLATSANA! ANLAT! HADİ! ANLAT!” diyerek sağ bacağını tekrar belinin ortasına doğru hareketlendiriyor!
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Mihr
Posts: 78
Joined: 22 Jun 2022, 15:18

11 Aug 2022, 12:05

Kendisini hiç olmadığı kadar garip hissediyordu belki de. Sadece itilip kaktırılıyordu ve buna hiçbir şekilde karşı çıkamıyordu. Daha da ilginci iblis bundan zevk alıyor gibi gözüküyordu. Bu kadar saf öfke barındırmak ve şiddete meyilli olmanın özü neye dayanıyordu? Sadece vurma hissi bile onu tatmin mi ediyordu? Sözlerinin ardından aldığı darbelerin hızı artmaya başlamıştı. Göz ucuyla ona doğru baktığında gözünde iblisin de dediği gibi hiç yılmayacak bir açlık görüyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ama onu istiyordu. Belki de her şey şanstı ve buradan herkes istediği iblisle çıkamıyordu. Ama o herkes miydi?

İblis bir yandan nefret söylemlerini sürdürürken tekmelerine de devam ediyordu. Yani değişen hiçbir şey olmamıştı. Söylediği onca şey onu sadece daha da sinirlendirmeye yaramıştı. Çaresiz hissediyordu. Risk almıştı. Bu iblisle konuşmasının başından beri çok risk almıştı. Ve şuan bu kumarı kaybediyordu. O sırada yaratık birkaç saniye durup gücünü topluyordu. Sonrasında ise kendisinin '"Rugorim" olduğunu söylüyordu. İsmi olduğunu düşündü. Önemi yoktu onun için. Bir sonraki diyeceklerini düşünürken iblis de ona bir tekme daha armağan ediyordu. Ve hiç beklemediği aynı zamanda olmasından çok korktuğu o anı yaşıyordu.

Ağzından kanları fışkırtırken bir andan da zihnindeki şaşkınlığı ve korkuyu kabulleniyordu. Tüm kemiklerinin kırıldığını hissediyordu. Acı buraya geldiğinden beri hiç bu kadar somut olmamıştı. Tam o sırada hissizlikten uzaklaşıyordu. Sanki kırılan kemikler derisinden dışarı çıkmak istiyordu. Nefes almak bile korkutucu geldiği anlarda zorlanarak iblise döndürdüğü gözleriyle aslında neyle karşı karşıya olduğunu o sırada anlıyordu. İblis sanki istediğini elde etmiş gibi gözüken haliyle aslında bu anı beklediğini söylüyordu ona. Bir darbede vücudunu bu kadar etkisiz bırakacağını hiçbir zaman düşünmemişti.

Az önceki hissizliğiyle birlikte kendisini bir ruh gibi hissediyordu. Havada süzülen ve konuşabilen bir hayalet gibi. Şimdi ise kanlı ve canlıydı. Bedeninin her zerresini bu yardımsever iblis sayesinde hissedebiliyordu. Artık her şey belirsizlikten yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Bir tekme daha beline doğru gelirken belki de ölmesinin hiç uzak olmadığını düşündü. Ağzından kanlar dışarı doğru akın ederken belki de bu son çığlığıydı. Bir sonraki darbede işinin biteceğini düşünüyordu. Tam o sırada iblis bacağını havaya kaldırırken ona söz hakkı tanıdığını söylüyordu. Acı tüm organlarını ziyaret ederken aslında düşünmenin ve kafa yormanın ne kadar zor olduğunu anlıyordu. Yine de son kez şansını denemeliydi. Böyle bir ölümü hak ediyor muydu?

"YALVARIRIM DÜŞÜN!!" Ölmeden önce bütün kozlarını kullanmalıydı. Belki de karakterinden uzaklaşacağı anları yaşıyordu. Yine de ne önemi vardı ki? Eğer ölmeyecekse...


"Güçlüsün... Benden belki de diğerlerinden de güçlüsün."


Ağzından çıkan kanları temizleyip konuşmak için yeteri kadar nefesi aldıktan sonra ekleyecekti.

"Senin de dediğin gibi güçsüzüm, çelimsizim. Bundan zevk aldığını da biliyorum. Lakin beni burada öldürdüğün takdirde... Nasıl eğlencene devam edebileceksin? Sadece biraz olsun düşünmeni istiyorum. Kovayla su almak varken neden bardakla yetinesin ki?"
KÜNYE
İsim: Mihr
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 29
Boy: 187
Kilo: 80
Sınıflar: Toplayıcı-Dengeli-İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP:
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 1
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları

Görü: 0
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Rugorim
Cinsiyet: Erkek
Boy: 196
Kilo: 90
Tür: Ork
Seviye: Razguk


PROFİL
Varlık: 6
Güç: 5
Dayanıklılık: 5
Çeviklik: 10
Arun: 3
Duren: 3
İrade: 3

YETENEKLER

Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER



İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”