Uyanış (Inias | Xaphan | Diniel)

User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

29 Jul 2022, 17:04

Inias, ne olduğunu anlamadan kendisini odanın dışındaki koridorda buluyor. Küçük bir şok atlattığını söylemek yerinde olur. Dış görünüşü vahşet yayan, sözleri ve davranışları ise baskı uygulayan bu kişi kahramanımız tepki vermeden istediğini yapabiliyor. Ne öğrendik? Hız kesinlikle önemli! Hey, en azından giyinik! Bu rahatlatıcı. Rahatsız edici olan ise, odadayken durduk yere aşağılanmış olması. O, bir an bile aklından sapkınca bir şey geçirmemesine karşın suçlanıyor ve kapı dışarı ediliyor. Kendisine asla yakıştırmayacağı etiketlerle etiketleniyor. Gelin görün ki, Ulrasil denen bu eleman ortaya koyduğu tavır ile umursamaz olduğunu kanıtlıyor. Yani, kendisini savunsa bile bir kulağından girip öbür kulağından çıkacak. Fırsat varken onu nelerin bekleyeceğini öğrenmek daha akıllıca olur. Diniel adındaki kadın da aralarına katıldığına göre, onun düşündüğünün aksine, soru sormanın tam zamanı. Hem keyfi en küçük şeye bile kaçarsa nasıl üstesinden gelebilirdi ki bilinmeyen dünyanın?

Tam ağzını açacakken duraksıyor. Kendini nasıl tanıtması gerekiyor? Adlar bu kadar önemliyse kişinin kendisini tanıtması da bir o kadar önemli olmalı. Bir anlamı olmasını istiyor. Çarpıcı olmayı istiyor. Dürüst ve açık olmak istiyor. Kim olduğu bilinsin istiyor. Bunu en uygun ve olumlu karşılık alacak şekilde nasıl yapabilir? Sonuçta bir kahraman olmak istiyor. Biri ancak etrafından takdir ve kabul görürse kahraman olabilir. Tıpkı o kutlu görüdeki gibi. Kafasından hızla geçen bu düşünceler esnasında dostunu, Kho'Raktar'ı anımsıyor. O an özgüven ve kararlılıkla doluyor. Çakmak çakmak yanan gözleri ve ışık saçan gülüşüyle söze giriyor. "Benim adım Inias!" Elini yumruk yapıp kaldırıyor ve başparmağı ile kendisini işaret ediyor. "Bu diyarın gelmiş geçmiş en üstün savaşçısı olacağım!" Burada o, diğer tarafta ise Kho'Raktar. Beraber en büyük olacaklar! "Ben Azuldir'in ekibindeydim fakat sizden hiç söz etmedi." Hemen ardından Diniel'e dönüyor. İçerideyken ortaya bir soru atmıştı. Yanıtsız bırakmak kabalık olur. "Sen içeride birkaç soru sormuştun, değil mi? Kısacası, bizler iblis boyutu denen o yere gidip kendimize iblis edinebilen özel kişileriz. Bunun bedeli olarak da hafızamızı yitiriyoruz. Azuldir'in dediklerinin özeti bu. Ulrasil'e tekrar dönüyor ve onay almak istiyor. "Sahi, biz tam olarak neyiz? Varoluşumuzun bir nedeni olmalı, değil mi?"
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

29 Jul 2022, 18:31

Yine cinsin biri gelip bulmuştu Xaphan'ı. Vahşi tipli bir adam içeri girmiş, sonra da kendini tanıtmıştı. İsmini söylemesi, başkalarına adını bahşetmekte çekinilecek bir şey olmadığının kanıtıydı. Herifin hayvanımsı bir görünümü vardı ama kendi elini kolunu bilen Xaphan çok da etkilenmemişti. Her konuda olduğu gibi bu konuda da herifi topa sokabileceğini biliyordu. Söylediği laflara "Asiyi masiyi geç amın düdüğü, senin gibi hayvan değil de insanım ki kendim pisken tertemiz elbiseleri üstüme geçirmiyorum." derdi demesine ama zaman kalmamıştı. Öyle bir ağzının payını verirdi ki ona... Hele onu iteklemesi. Bu hayvanın terbiye edilip tasma takılması gerekiyordu. Köprüyü geçene kadar dayı çekilecek ikinci ayı da bu vesileyle Ulrasil, Xaphan kendisini dalyarak olarak nitelendirir, olmuştu. Yumurta çatlayana kadar kuluçkaya yatmaktan gocunmayan Xaphan bekleyecekti.

Dışarıda bir daha konuşmaya başlamıştı Ulrasil. Giyinmesini tekrar etmişti. Kendisi bunu tercih etmeyecek olsa da göze batmaya gerek yoktu. Yoksa Ulrasil'in erkeklik şovunun bir parçası olmak istemezdi. Kambur sırtını dikleştirecek, çetele defteri gibi vücudunu ortaya koyacaktı. Ulrasil'in vereceği tepkiyi merak ediyordu ve bu yüzden özellikle takip edecekti.

Son sorusuyla Xaphan'ın ilgisini çekmeyi başarmıştı Ulrasil. "Vadlena denen orospuyu unutmuştum. Bu ibne çakmak istiyor herhalde ona. Angut." Inias'tan beklediği yanıtı alamayınca gözleri giyinmekte olan Xaphan'a dönmüştü. Bu durumu kullanıp kullanamayacağını düşündü bir an. Herifin suyuna gitmek için bir fırsat olabilirdi bu, ama sonra yalanı ortaya çıkarsa ne olacaktı? Daha iyi bir plan yapabilirdi. Yalan söylemesine gerek kalmayan bir plan. "Hanımımın ekibindeydim. Sizden bahsetti dersem yalan söylemiş olurum." diyecekti üzülerek. Sonra ekleyecekti. "Kendisini tekrar görüp yardımları için teşekkür etmek çok isterim. Eğer sizin de kendisini görmek gibi bir arzunuz varsa sizin için naçiz bir bahane olmak beni mutlu eder." Minnettarlık, kibarlık, vefa, halden anlama... tüm duyguları hissettirmeye çalıştı sözlerinde. Vadlena hanımını çok sever sayarmış, bu beyi de gözü çok tutmuş da aralarındaki ilişkide bir ilmekcik yer edinmek onu çok mutlu edermiş gibi. Babalarının bacağına sıçmaktan başka bir şey istediği yoktu aslında!
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

01 Aug 2022, 14:23

Inias & Xaphan: Xaphan’ın giyinmeye başlamasıyla birlikte, Inias da konuşmaya başlıyor. Ulrasil, Inias’ın cümlelerini dinlerken, aynı zamanda Xaphan’a kaçamak bakışlar atıyor. Xaphan’ın gün yüzüne çıkan yara izlerine karşılık Ulrasil’in yüzünde belirgin bir tepki oluşmuyor. Bu bağlamda Xaphan, söz konusu yara izlerinin Ulrasil tarafından çok da önemsenmediği sonucunu çıkarabiliyor. Ancak Ulrasil’in birkaç kez Xaphan’ı süzmesi, durumun daha farklı olabileceği düşüncesini de yaratmıyor değil. Bu nedenle Xaphan’ın kafasında net bir fikir oluşmazken, Ulrasil Inias’ın kendini tanıtma faslına karşılık hafifçe gülümseyerek “Gelmiş geçmiş en üstün savaşçı, ha? Pek de iddialı bir laf! Eminim daha önce kimse bu kadar iddialı konuşmamıştır.” diyor bir şeyleri ima etmekle etmemek arasında. Ancak hemen ardından, Inias’ın söylediklerine tepki olarak “Anlıyorum.” demekle yetiniyor. Ancak Ulrasil’in yüz ifadesine bakıldığında, Azuldir’in kendisiyle ilgili bir şey söyleyip söylememesi konusunun çok da umurunda olmadığını anlayabiliyorsunuz.

Bu sırada hemen hemen giyinmesini bitirmeye başlamakta olan Xaphan söze giriyor ve konuşmaya başlamasıyla birlikte Ulrasil’in tüm dikkatini üzerinde toplamayı başarıyor. Ancak Xaphan’ın Ulrasil açısından olumsuz olan ilk cümlelerinden sonra, Ulrasil’in yüzünde de bir düşme görülebiliyor. Tam bu sırada Xaphan’ın sözleri sanki Ulrasil için yeniden bir doğum gibi heyecan yaratıyor ve Ulrasil’in ağzı neredeyse kulaklarına varırken “Elbette! Ona bir teşekkür etmelisin. Merak etme, ben seni onun yanına götüreceğim!” diyor. Tam bu sırada bir anda duraksayan Ulrasil hafifçe ve isteksizce Inias’a doğru dönerken “Seni de Azuldir’in yanına götürebilirim istersen, ama kendisi epey yoğun olabilir. Ona ulaşmak çok mümkün olmuyor. Bir bakıyorsun orada, bir bakıyorsun burada. Ama götürebilirim, tabi sen de istersen ve onu da bulabilirsem.” diyor. Her ikiniz de Ulrasil’in bu sözlerinin içten gelmediğini ve Azuldir konusunda bahanelere sığındığını anlayabiliyorsun. Fakat Ulrasil de bu durumu idrak etmiş gibi, bu konuşmanın çok üstünde durmuyor. Kendisine bir çıkar yol aradığı sırada kalmakta olduğunuz odanın kapısı açıldığı anda Ulrasil onlarca yıldır kayıp bir eşyasını bulmuş gibi sevinerek sırtını duvardan ayırıyor ve “Hah! Tam zamanında!” diyor. Elbette bu söylediği ile her şeyi eline yüzüne bulaştırdığını kendisi de fark edebiliyor hafifçe kızarırken.

Diniel: Erkeklerin odadan çıkmasının ardından kendinle ve düşüncelerinle baş başa kalıyorsun. Kendine uygun bir kıyafeti seçmenin ardından giyiniyor ve eski kıyafetlerini de yatağın üstüne bırakarak odadan çıkıyorsun. Odadan çıktığın anda sana doğru sevinçle bakan Ulrasil’i görmek, senin için garip bir durum yaratıyor. Bu esnada da kendini tanıtıp cümlelerini kuruyorsun.

Genel: Diniel’in odadan çıkıp konuşmasının ardından Ulrasil aradığı bir fırsatı bulmuş gibi “Evet evet, burası yeri değil. Ancak her şeyin bir cevabı var. Kıyafetlerin konusunda da endişelenme!” diyor az önce konuşulan konunun üstünü kapatmak istercesine. Ulrasil’in cümlelerinin ardından gelen Inias’ın cümleleri Ulrasil’i daha da rahatlatmışa benziyor. Ancak Inias’ın devam eden soru cümleleri karşısında Ulrasil hafifçe gülümsüyor ve “Kısaca söylemek gerekirse... Biz, lanet olası iblislerin canına okuyan kişileriz ve var oluşumuzun tek nedeni de onların canına okumak! Hem de her birinin!” diyor hırslı bir şekilde. Fakat hemen ardından büyük bir kahkaha patlatan Ulrasil “Her biri dediğimde, kast ettiklerim sahip olduklarımız değil tabi. Ancak bir iblisin canına okumak ne diye düşünürsek, belki de çoktan sahip olduklarımızın da canına okumuşuzdur!” diyor gözleri hafifçe parlarken. Bu cümlelerinden sonra Ulrasil her birinizi yavaşça süzüyor ve ardından “Beni takip edin. Konuşacak çok şeyimiz, soracak çok sorunuz vardır. Bunları bir an önce halledip işimize bakalım.” diyor. Bu sözlerinin ardından da koridorun sonundaki bir merdivene doğru ilerlemeye başlıyor. Bu esnada sol tarafınıza düşen büyük camlardan, az önce odanızdan gördüğünüz manzaranın devamını da görebiliyorsunuz.

Koridorun sonuna kadar gelip merdivenlerden inmenizin ardından, bir başka koridorda kendinizi buluyorsunuz. Bu kez bu katta ilerlemeye başlamanızın ardından Ulrasil “Şimdilik bir odaya geçelim.” diyor. Daha sonra belinden çıkardığı bir anahtarlığın içinde, hemen koridorun başındaki odanın önünde duruyor. Kısa süre içinde onlarca anahtar olan anahtarlıktan doğru anahtarı bulmaya çalışan Ulrasil, doğru anahtarı kapı deliğine sokuyor ve kapıyı yavaşça açıyor. Odanın içinden gelen güneş ışıkları doğrudan size vururken, Ulrasil odanın içine giriyor ve kapının hemen karşısında olan pencerenin perdesini örttükten sonra sizleri eliyle içeriye davet ediyor.

Odanın içine girdiğiniz anda, bu odanın geniş bir yapısı olduğunu görüyorsunuz. Ulrasil, odanın içindeki dört büyük pencerenin de perdelerini örterken, odanın ortasında kocaman bir dikdörtgen masa olduğunu ve masanın çevresinde de altışar tane sandalye olduğunu görüyorsunuz. Bunun dışında odanın duvarlarında dolapların olduğunu görüyorsunuz. Ancak dolapların kapakları kapalı olduğundan içerisinde neler olduğu konusunda bir fikriniz bulunmuyor. Ulrasil işinin bitmesinin ardından bu kez sizi sandalyelere davet ederken, kendisi de bir dolaba doğru yöneliyor. Odanın en kuytu köşesinde gibi duran dolaba doğru hareketlenirken Ulrasil’in “Bir bakalım, burada olmalı.” dediğini duyuyorsunuz. Sizler rahat ve arkası yüksek sandalyelerinize yerleşirken, Ulrasil dolabın aşağı tarafındaki kapaklarından birini açıyor ve “Harika!” diyor sevinçle. Kulağınıza gelen cam şişelerin birbirine çarptığına dair seslerin ardından Ulrasil’in size dönmesiyle birlikte, Ulrasil’in elinde altı yuvarlak, üstünde ise silindirik bir şekil bulunan bir şişe olduğunu görüyorsunuz. Şeffaf cam şişenin oval kısmında koyu kırmızı bir sıvının bulunduğunu, şişenin ağız kısmında ise bir tapa olduğunu görüyorsunuz. Ulrasil ise bu sırada Diniel’e bakarak “Bardak yok maalesef.” diyor ve arkasını dönüp bir başka şişeyi de alıyor. Aldığı bu şişeyi Diniel’in önüne doğru bırakırken elinde tuttuğu şişenin tapasını ağzıyla açıp, çıkardığı tapayı masaya koyarken, tam karşınıza gelecek şekilde oturuyor. Elindeki şişeyi hafifçe kafasına gidip büyük bir yudum alan Ulrasil, şişeyi Inias ve Xaphan’ın önüne gelecek şekilde masanın üstüne bırakıp “Bulabileceğiniz en kaliteli şarap değil, ancak iş görür. Götürün.” diyor. Gözü hala şişede kalmış gibi duran Ulrasil hemen ardından “Buraya kafa bulmaya gelmedik tabi, ancak ufak bir rahatlamayı da hak etmişizdir.” diyor sanki ortamda bir samimiyet havası yaratmak ister gibi. Sizler ise, Ulrasil'in başta sanki öylesine bu odayı seçmiş gibi davranmasına karşılık, odada zulaladığı bir şeyler olduğunu fark etmeniz karşısında, bu odanın seçiminin alelade yapılmadığını anlayabiliyorsunuz.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

01 Aug 2022, 19:23

Odadan çıkıp sözlerimi söylemeden hemen önce Ulrasil’in bana sevinçle baktığını görmüştüm. Cümlelerimi adamın bu davranışı karşısında hissettiğim garip hisle beraber söylememin ardından Ulrasil beni söyleriyle onaylıyordu. Beni görüp de yüzünde neşe açan ikinci adam olmuştu Ulrasil. İşin garibi ben hiçbir şey yapmıyordum ki. Kıyafetlerim konusunda aldığım iyi haberle bir nebze kendimi iyi hissediyordum. Burası nasıl bir yerdi acaba? Kıyafetlerin bile güvencesi var gibi bir his veriyordu. Kendimi burada çok da kötü hissedemiyordum ancak bu sadece bir yanılsama da olabilirdi. Burayı keşfetmeliydim.

Çıplak vücudunu gördüğüm adam adını söylüyordu. Inias. Peki. Inias adını açıkladıktan sonra değişik bir konuya eviriyordu bir anda. Gelmiş geçmiş en üstün savaşçı olacağını söylüyordu. Nötr bir ifadeyle sözlerini dinliyordum. Üstün savaşçı olmak umurumda olmayan bir meseleydi. Azuldir denilen birinin ekibindeymiş ve Ulrasil’den hiç bahsetmemiş. Benden önce bunu sormuş olmalı Ulrasil. Azuldir, Ulrasil, Vadlena… Kimdi bunlar? Neden şu an karşımda… Inias’ın bana dönüp içeride sorduğum soru ile ilgili konuşmasıyla düşüncelerden sıyrılıp dikkatimi ona veriyordum. İblis edinebilen özel kişiler olduğumuzu söylemişti. İblis edinmenin bedeli de hafızamızı kaybetmemizmiş. Sarı saçlı adamın dediğinin üzerine bir bedel olarak hafızamızı kaybettiğimizi eklemiş olmuştu. Ulrasil’e dönen Inias tam olarak ne olduğumuzu sormuştu. Aldığımız cevap ise oldukça düşündürücüydü. Neden iblislerin canını okuyorduk? Tek amacımız bu muydu? Raldrin’in türüne karşı açılan bir savaş mı? Sahip olduklarımızın da canına okumuşuzdur dediğinde hafifçe gülemeden edememiştim. Raldrin’in dayanamayıp yıkılışı aklıma gelmişti. Ancak söyledikleri yine de çok ciddi bir meseleydi. Konuşacak ve soracak çok şeyimiz olduğunu söylediğinde buna tamamen katılıyordum. Ancak sonrasında eklediği ‘işimize bakalım’ sözüne karşı temkinli olmam gerektiğini anlıyordum bir kere daha.

Koridorun sonundaki merdivenlerden aşağı indikten sonra yeni bir koridor karşılıyordu bizi. Bir odanın kapısını bir süre anahtarını aradıktan sonra açıyor ve içeri alıyordu bizi. Bu oda bir tür toplantı alanı gibi bir şeydi. Büyük sandalyeler ve ortasındaki masayı görüyordum. Kapalı dolaplar bir köşeye sıralanmışken dört büyük pencereye bakıyordum. Ulrasil pencereleri tek tek kapatırken bunu neden yaptığını düşünmeden edemiyordum. Işığı mı sevmiyordu? Anlamamıştım. Bizi sandalyelere davet ettikten sonra kapıya yakın sandalyenin birine oturuyordum. Ulrasil ise dolapta bir şeyler karıştırırken aradığını sevinçle buluyordu. Cam şişe sesleri kulağımı doldururken şişenin birini kendine aldıktan sonra bir başka şişe bulup benim önüme bırakıyordu. Adamın az önce bardak yok diyerek benimle iletişim kurmasına karşı şişede bir tür zehir olabilir mi diye düşünüyordum. Ancak tıpasını açtığı diğer şişeden büyük bir yudum aldıktan sonra içindekinin şarap olduğunu söylüyordu. Bana ayrı, kendilerine ayrı şişe ayırmış olması ince bir hareketti. Rahatlamayı hak ettiğimizi söyleyip böyle bir harekette bulunduğunu anlatıyordu. Ulrasil’e karşı nasıl davranacağım konusunda pek emin olamıyordum. Inias ve sarı saçlı adamdan farklıydı kendisi. Ne sıfatla karşımda olduğunu bilemesem de kısmen güven vericiliği yadsınamazdı.

İlginç olsa da şarabın ne olduğunu biliyor gibiydim. Ama aynı zamanda ne olduğunu unutmuştum. Hafızamı kaybetme meselesi bazen böyle baş ağrıtıcı olacak gibi bir his uyandırıyordu şimdiden. Bana verilen şişeyi elime zarifçe aldıktan sonra tıpasını açıyor, gözlerimi kapatıp hafifçe kokusunu ciğerime çektikten sonra gözlerimi aralayıp şişeyi hafifçe sallayıp içmek konusunda nedense bir git gel yaptıktan sonra gözlerimi yeniden kapatıp bir yudum alıyordum. Dilimin bu ilk kez aldığı tat karşısında tüylerim diken diken olurken yuttuğumda boğazımdan aşağı kayan sıvının bıraktığı his karşısında ağzımın kıyısına hafif bir gülücük kondurmaktan kendimi alamıyordum. Madem güvenli alandaydık, o zaman derin meseleler için acele etmeme gerek yoktu aslında ama aklıma başka daha az önemli bir mesele de gelmiyordu. Oturup sohbete de gelmemiştik. O yüzden şişeyi masanın üstüne doğru hareketlendirirken diğer yandan gözlerimi açıyor ve Ulrasil’in gözlerine kilitleniyordum. Bu odada bir takım gizli işler döndüğü konusunda emindim ama bu hoşuma gittiği için konusunu açma gereği duymuyordum. “Koridorda iblislerin canını okuyacağımızı söylerken iblisimin canını biraz farklı yönden okumuş olabilirim” diyor kısa, tek seslik bir gülüşün ardından bakışım yeniden nötrleşip şişeyi masadan alıyor ve dudaklarımla buluşturmadan biraz önce “Ancak bilmek zorundayım, neden iblislerin canını okuyayım? Sonuçta bir iblis sahibiyim” deyip minik bir yudum aldıktan sonra daha da ciddileşerek şişeyi masaya koyuyordum. “İblis diyarına gitmek için ödediğim bedelin sadece hafızam olduğunu düşünmüyorum. Bu korunaklı bina neyin nesi? Neden önce Vadlena isimli kadını şimdi de seni takip etmek zorundayım? Burada ne tür bir yetkiye sahipsin? Bundan sonra ne olacak? Hatırlamasam da kaçırılmadıysam ve iblislerin canını okumak gibi bir amaç için hayatımı sürdürmeye devam edeceksem, bir tür şartları hem ben hem de bana bunu yapanlar kabul etmiş olmalı. Bu yüzden ne tür şartları kabul ettiğimi bilmek istiyorum” demenin ardından henüz sözlerimin bitmediğini belirtmek için masaya hafifçe eğilip sağ elimi çeneme dayarken ekstra bir ciddiyet katmadan "Geçmiş, şu an ve gelecek ile ilgili sorular... Kendime geldiğim andan itibaren aklımda dönüp duran sorulardan düzenlenip yenilerinin eklenmiş hali bunlar..." diyecektim.

Bir ejderham olduğu konusunu açabilirdim ancak bu sarı kafanın yine benzer cümleler kurup beni bu sefer sinirlendireceğini düşünerek bu bilgiyi kendime saklıyordum. Diğer ikisinin hayır, üçünün nasıl bir iblisi olduğu konusunda fikrim bile yoktu. Bu yüzden hemen elimdekileri göstermem tam bir amatör işi olurdu. Yine de Ulrasil’e özel olarak söylemekte bir sakınca görmüyordum şu an. Masaya oturup kafamdakini ilk ben sormuştum ancak diğerlerinin ne soracağını da merak ediyordum. Hala dikkat edemediğim ve onların dikkatini çeken önemli meseleler olabilirdi.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

02 Aug 2022, 07:50

"Rakiplerim mi var? Eğlenceli!"

Hayâl edebiliyor. Kendisi gibi savaşçı olmak isteyenlerle çarpıştığını. Aklı ona bu görüntüleri gösterirken, yüreği de hareketleniyor. Azim, kararlılık, heyecan, tanınma, ciddiyet, güç ve daha niceleri ruhunu kabartıyor. Evet, rakipleri olması onun için iyi olacaktır. Aksi takdirde kendini nasıl en büyük olarak kabul ettirebilir ki? Hem bu rekabetler, eğer doğru kişilerle karşılaşırsa, müttefiklik bağına dönüşemez mi? Bu boyut kesinlikle öncekinden daha güzel!

"İsteksizliğin şevkimi kırıyor."

Azuldir'e kesinlikle teşekkür etmek, onun elini bir kez daha sıkmak istiyor. Kendisine yol gösteren ve onu koruyan kişiyi yok saymak onursuzluktur! Asla kabul edilemez! Hak edene hak ettiği verilmeli.

"Başka bir yanıt verse kesinlikle şaşırdım. Dürüst olmak gerekirse, baya bariz bu. Onların boyutuna gidebilmemizin ve onlara boyun eğdirebilmemizin en kısa ve öz açıklaması. Dur bakalım, daha neler öğreneceğiz? Öğrenmeyi istediğim o kadar çok şey var ki..."

Varoluşun bir amacı olmasının onu daha kutlu kılacağını düşünüyor fakat olmamasının hiçbir götürüsü yok. O zaten kendi varoluşuna bir amaç adadı. Bir söz verdi. Sözünden döneceğine...

Ah, yürümek ne kadar hoş bir şey onun için. Yol kat etmek ve durmadan etrafa bakmak. İncelemek ve anlamlandırmaya çalışmak. Çok doğal bir davranış; kendi olduğu için yapması gerekiyormuşçasına. Yeni bir oda? Neden olmasın? Çok sevdiği gün ışığından uzak kalmak üzüyor onu ama ses çıkarmıyor. Bu iş bir yere varacak gibi çünkü. Yalnız, koltuklar da rahat harbiden. Bu rahatlık duygusuna alışabilir. Belki hemen atılmak yerine biraz yavaştan alması gerekiyor. Önce kendisini, diğerlerini ve bulunduğu bölgeyi tanıması gerekiyor. Aptallığın lüzumu yok, değil mi? Şarap? Hmmmmm, bir şey çağrıştırmıyor. Cam şişe içinde kırmızı bir sıvı. Acaba tadı nasıl? Kokusu nasıl? Tıpayı açıyor ve burnunu dayıyor. nahoş ve garip bir kokusu var. Tadım testi! Agh, keskin ve yoğun! Yine de birkaç yudum sonra damakta dert tasa bırakmayan bir tat oluşuyor. Gevşiyor bedeni. Bedeninin gevşediğini anladığı gibi yine geriniyor ve başını iki yana sallıyor. Bu deneyimi sevdi fakat içgüdüsel olarak karşı çıkıyor. Diniel güzel noktalara değiniyor aslında. Inias dışarıya umursamaz ve kendi kafasına taşları oturtmuş gözükse de, kesinlikle hiçbir şey bildiği yok. Sadece, oturup kara kara düşünmekle bir yere varılmayacağı kanaatinde. Yine de, soru sormak şu an ellerindeki tek koz. Hafızasını kaybetmiş kişilerin soru sormasından daha doğal ve sıradan karşılanacak ne var ki? Fırsat bu fırsat, yüzlerce soruyu yapıştırmak gerek masaya!

"Diniel'e katılıyorum. Ben geçmişi pek önemsemiyorum şu an ama neler döndüğünü bilmek bizlerin hakkı. Neye rıza gösterdik? Hangi koşulları onayladık? Bundan sonra nasıl bir yaşamımız olacak? Hem orada hem de burada karşımıza sizin gibi bizden sorumlu havası yayan yetki sahibi kişiler çıktığına göre, biz bir çeşit topluluk muyuz? Özel kişiler toplanıyor ve ortak bir amaca mı hizmet ediyorlar?"

Bu ona çok tanıdık geliyor. İçinden bir ses sanki neyin parçası olduğunu bildiğini söylüyor. Ne şekilde yaşayacağı, nelere uyacağı, neler yapmak zorunda olacağı, sıradan kişilerle karşılaştırıldığında ne kadar farklı olacağı... dilinin, hatta aklının ucunda her şey ama ulaşamıyor. Sanki hemen önünde olmasına karşın parmakları yetişemiyormuş gibi. Çok sinir bozucu bu! Onun için bilinmezliği dağıtmaya bu kadar yakın olmak ama yapamamak sinirlendirici. Paşa paşa Ulrasil'in ağzına bakacak.
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

02 Aug 2022, 14:46

Gülümseyerek karşılık verdi Ulrasil'in tepkisine Xaphan. İşler istediği gibi gidiyordu. İçten bir gülümsemeydi yüzünde yeşeren. Sonrasında Diniel denen kızın gelmesiyle de harekete geçmişlerdi. Bu süreçte de mümkün mertebe geride planda kalmayı, sırtını kimseye göstermemeyi ama herkesin sırtını görmeyi seçmiş, sessiz kalmıştı. Zaten onun da merak ettiği şeyler Diniel ve Inias tarafından sorulmuştu. Belki birkaç şey ekleyebilirdi ama şu anlık buna gerek yok gibi görünüyordu. Hem Diniel'in dediği ve Ulrasil'in onayladığı gibi şu an yeri ve zamanı değildi. Yani, Xaphan ve diğerleri açısından hiçbir şey bilmedikleri için tam da yeri ve zamanıydı aslında ama aynı sebepten ötürü Ulrasil'in sözlerine güvenmek zorundalardı da. Yoksa iki adım atmazdı Xaphan. Zaten atmıyordu da, Ulrasil iteklemişti. "Piç."

Geçtikleri her yeri, tüm gördüklerini kafasına kazımaya çalıştı Xaphan. Koridorlar, camlar, hangi anahtarın kapıyı açtığı, hangi dolaptan şişelerin çıktığı... Kulakları da tüm söylenenler için aynısını yapıyordu bu esnada. Ibe Anu'nun canına okumuş sayılabilirdi Xaphan. Daha fazlasını da yapmak istiyordu. Dolayısıyla kendi sahip olduklarını kast etse bile pek bir şey fark etmeyecekti Xaphan için. Sonuçta sahip Xaphan'dı, Ibe Anu onun malı, basit bir et parçasıydı. Onu istediği gibi kullanabilirdi ve kullanacaktı da.

Bu konu üstünde duracaktı ama önce Diniel ve Inias'ın sorularını dinlemişti. Şu anki durumu hakkında öğrenmek istediği her şeyi içeriyordu sorular. Kafasına takılan diğer soruları ise önüne konan koyu kırmızı sıvının, adının şarap olduğunu bir yerlerden hatırlıyordu, tadına baktıktan sonra soracaktı. O an fark etti ki uyandığı anda büründüğü doğada her an tehlikede olan hayvan yaklaşımından buranın güzel kıyafetlerine, koridorlarına, odalarına ve şaraplarına çok çabuk uyum sağlamıştı. Büyük bir rahatsızlık, pişmanlık ve şaşkınlıkla kendine geldi. Bu sıvıyı niye içecekti ki? Şişeyi burnuna götürdü. Ekşi küf kokusu hafifçe gözlerini kısmasına sebep oldu. İçmemesi durumunda bu dostane masada bir yabancı haline gelebilirdi. Rahatlık yüzünden olmasa bile alması gereken bir riskti. Şişeyi dudaklarına götürüp bir yudum çekti. Ağzına dolan maya tadıyla hafifçe suratını ekşiterek yutkundu ve şişeyi büyük bir sabırsızlıkla bekleyen Ulrasil'in önüne bıraktı. "Bu ne amına koyim! Arada bir içilir de müptelası olunmaz yani."

"İblisler de bizim canımıza okuyor mu? İblis alemine gidip canlarını okumakta bizim kazancımız ne oluyor ki? İnsan aleminde geçinip gidemiyor muyuz?" Diniel'in neden sorusuna birkaç ekleme yapmıştı. İblis aleminde bulunmuştu. Şimdi de insan alemindeydi ve yanlış hatırlamıyorsa bu iki alem arasında kafasına esen herkes geçiş yapamıyordu. Artık Vadlena ve onlar nasıl geçmişti hatırlamıyordu bile ama orada kurulmuş bir çarşı pazar görmemişti. Durduk yere insanların oraya gidip iblislerin canını okumasının bir mantığı yoktu, arada bir şeyler oluyor olması gerekiyordu. Bununla da sınırlı kalmayacaktı sorusu. "İblisimizi ehlileştirirken birbirimizin adını öğreniyoruz. Aynı şeyi yapmamıza rağmen neden biz onlara sahip oluyoruz da onlar bize sahip olmuyor? Ayrıca tüm bu isim mevzusu da ne?" Son soruları sorarken biraz ateşlenmiş olabilirdi. Yeni bir alemde herkesin aklı karışık olurdu, aynı Xaphan'ınki gibi. Bu yüzden biraz agresifleşmiş olabilirdi. Çok doğaldı. Zaten pek de agresifleşmemişti aslında, sadece biraz ateşlenmişti. Belki de şarabın etkisine giriyordu, kim bilir...
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

02 Aug 2022, 16:50

Ulrasil, her birinizin şişedeki şarabı tatmasını dikkatle takip ediyor. Önce Diniel, ardından Inias ve son olarak Xaphan’ın şaraba karşı verdiği tepkileri göz ucuyla da olsa özenle seçtiği belli olan Ulrasil, Xaphan’ın şişeyi önüne bırakmasının ardından kocaman bir gülümsemeyle size bakıyor ve ardından “Sizler gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorsunuz! Şarabın tadını bile!” diyor. Şişeyi kafasına kaldırıp büyük bir yudum aldıktan sonra şişeyi masaya bırakan Ulrasil “İlk kez şarabı yudumlayan insanlar, ne hissedeceğini tam olarak bilemez. Kendimce ufak bir güvenlik testiydi ve hepiniz geçtiniz.” diyor. Büyük bir zafer kazanmışsınız gibi heyecanla söylediği bu sözlerin ardından “Artık bir engelimiz kalmadığına göre… Konuşalım.” diyor.

Önünde duran şişeyi yavaşça kenara iten Ulrasil, masaya iki kolunun iç kısmını dirsek kısmından itibaren masaya dayıyor ve yavaşça masaya doğru eğiliyor. Bu haliyle önemli bilgiler vereceği duruşundan ve bakışlarından belli olan Ulrasil “Önce kim olduğumuzdan bahsedelim.” diyerek lafa giriyor. Ulrasil konuşması sırasında bakışlarını sürekli üzerinizde gezdirirken “Azuldir veya Vadlena neler söyledi bilmiyorum, ancak genel bilgilere hakimsinizdir. Bizler Aludir denilen kişileriz. Ancak kim olduğumuz bunlarla sınırlı değil. Yaşadığımız ülke olan Aclania’da Aludir sınıfı olan kişileriz. Peki bu sınıf neyin nesidir?” diyor. Bu sorusunun ardından kısaca birer kez daha size bakan Ulrasil “Aclania, tarihin başladığı ülke olarak da bilinir ve sizler Aludir olmadan önce de bu asil ülkenin vatandaşlarıydınız. Geçmişinize ilişkin varsa bile tutulan kayıtlara bizim ulaşabilmemiz mümkün değil. Bu nedenle sizin geçmişte kim olduğunuzu bilmiyorum. Açıkçası varsa bunu bilen birileriyle doğrudan muhatap olabilir misiniz, bu konuda da emin değilim. Gelin görün ki, bir Aludir olmanızdan itibaren geçmişinizin de pek bir önemi kalmaz bizim için. Bir terzi, bir düşkün, bir yetim veya bir katil olmanızın hiçbir anlamı yoktur. Çünkü artık Aludir olduğunuz için yeni bir kimliğiniz vardır.” diyor. Ulrasil az önce kenara ittirdiği şaraptan bir yudum daha alırken, sizlerin de bu aşamaya kadar ne durumda olduğunuzu kontrol ediyor.

Şaraptan bir yudum almasının ardından Ulrasil hafifçe geriye doğru yaslanıyor ve “Aludir sınıfı dediğim olayı, bir askeri yapılanma olarak da düşünebilirsiniz. Ancak bizler insanlarla savaşmayız, çünkü bunu yapacak bir askeri sınıf var zaten. Bizim ihtisasımız her zaman iblislerdir.” diyor. Bu noktada bakışlarını daha çok Diniel üzerinde tutan Ulrasil “İçinde bulunduğunuz bu yer de, Tenerin Bölgesi olarak adlandırılan yerin içinde yer alan Aludir Üssü’dür. Burası genel olarak araştırma ve geliştirme amacıyla kullanılır ve sizlerin bile öyle elinizi kolunuzu sallayarak girebileceği bir yer değildir. Bir başka deyişle, burası şu an bulunabileceğiniz en güvenli yerdir.” diyor. Bu sözlerinin ardından Ulrasil bakışlarınızı tekrar sırayla üstünüzde gezdirirken “Aludir sınıfı en üstte hükümdar, altında da komuta kademesi şeklinde yapılanmıştır. Bununla birlikte, farklı özelliklere sahip bölüklerimiz de bulunmaktadır. Ancak bundan daha önemli bir nokta da, Aludir sınıfının bu yapılanmasında önemli bir yeri olan organizasyonlar bulunmaktadır. Temelde Aludir sınıfı bu organizasyonların içindeki kişilerden oluşur. Az önce bahsettiğim bölükler ise bu organizasyonlardan ayrı, doğrudan komuta kademesine bağlıdır.” diyor. Bu kısma kadar anlattıklarının bir nebze karışık olduğunu düşünen Ulrasil “Şöyle düşünebilirsiniz yani… Tepede hükümdar, altında komuta kademesi var. Burada iki kola ayrılıyoruz ve birinci kol özel bölükleri, diğer kol ise organizasyonları oluşturuyor. Her iki kol da kendi için farklı bölünmeler yaşıyor. Ancak temelde, hükümdar ve komuta kademesi yetkili durumda oluyor.” diyor. Ulrasil’in tüm bu tavır ve söylemlerinden esasen konuşma konusunda pek de ehil olmadığını anlayabiliyorsunuz. Fakat yine de Ulrasil bu açığını kapatmak için çabalar gibi duruyor.

Yaptığı açıklamaların ardından bir an duraksayan Ulrasil sizlere göz attıktan sonra “Kafanız karıştıysa buraya sonra döneriz.” diyerek başka bir konuya geçeceğinin sinyalini veriyor. Ardından ise Ulrasil “Şu an için Vadlena veya beni takip etme sebebiniz, tüm bu temelleri öğrenmek. Temelleri öğrenmenizin ardından hepiniz zaten kendi yolunuza gideceksiniz.” diyor. Bu aşamada bakışlarını bir kez daha aranızda döndürmeye başlayan Ulrasil “Aludir olmak için size dayatılan veya kabul etmeniz için zorlayan bir koşul hiç olmadı. Ülkemizde zaman zaman kişilerin Aludir olup olamayacağına ilişkin denemeler yapılıyor ve sizler de bu denemeye katılıp başarılı olmuş kişilerden ibaretsiniz. Yani bir şekilde bu denemelerden haberiniz olmuş ve bu olaya dahil olmuşsunuz. Hepsi bu…” diyor. Bu sözlerinin ardından ise bakışlarını bir nebze keskinleştiren Ulrasil “Peki neden başarılı olanlar sadece sizler oldunuz?” diyor. Bu sorunu kendi cevaplayacağı belli olan Ulrasil “Bunun geçerli bir cevabı bulunmuyor, sadece sıradan insanlar olmamamız buna neden oluyor. Doğuştan veya sonradan kazanılan bir özellik mi yoksa Tanrı’nın bir lütfu mu şimdilik bilmiyoruz. Ancak zamanla öğreneceğiz.” diyor.

Konuşmaktan biraz yorulmaya başladığı belli olan Ulrasil bir yudum daha şarap alarak kendini yeniledikten sonra “Şimdi geldik en önemli kısımlara… Neden iblislerin canına okuyoruz?” diyor kocaman bir gülümsemeyle. Bu aşamada masaya bir kez daha yaslanan Ulrasil “Sizin gözlerinizi açtığınız yer, bizlerin iblis diyarına giriş yapabildiği kısımlardan biriydi. Sizlere de söylenmiş olmalı, iblis diyarı ile insan diyarı arasında genellikle bir etkileşim olmaz. Ancak sizler iki diyarda da var olabilirsiniz. Peki, madem genellikle bir etkileşim olmuyorsa, gözlerinizi açtığınız yerde iblislerle nasıl etkileşime girebildiniz? İki diyarın kesişiminde sadece bizim gibi özel insanlar bulunabiliyorsa, iblisler nasıl aynı ortamda bulunabiliyordu?” diyor. Bir kahkaha atmamak için kendini zor tutan bir şekilde duran Ulrasil iki elinin avuç içini sertçe masaya vurmasından sonra “Evet! Çünkü o iblisler de bizim gibi özel!” diyor. Bu noktada adeta gözleri parıldayan Ulrasil “Nasıl ki biz Aludirler iki diyarda da var olabiliyorsak, sizin de sahiplendiğiniz, evcilleştirdiğiniz veya adına her ne derseniz deyin bağ kurduğunuz iblisler de bizim gibi iki diyarda varlıklarını sürdürebiliyorlar. İşte bu noktada biz de onların canına okumaya başlıyoruz!” diyor. Bu noktada sanki kendisinde vuku bulan heyecanı sizlerde de görmek isteyen Ulrasil “Kısacası dostlarım, bizler diyarımıza giriş yapmak isteyen iblisleri temizlemekle görevli olan kişileriz!” diyor.

Tüm bu açıklamalarını kocaman bir şarap yudumuyla taçlandıran Ulrasil, ağzının kenarlarından dökülen şarabı elinin tersiyle sildikten sonra Xaphan’a bakarak “Ha, senin de bir sorun vardı… İsim mevzusunun ne olduğu da bizim bilinmeyen yönlerimizden biri. Sanırım her birimiz aynı yoldan geçtik ve bir şekilde bize verilen isimleri duyduk. Kimi beyaz parlak bir ışık gördüğünü söyler, kimi karanlıktan isminin yankılandığını… Kimisi kızıl bir göğün kendisine seslendiği anlatır, kimisi ise ismini zaten bildiğini… Bunun kabul görmüş bir cevabı bulunmuyor, ancak şahsen ben karanlığın içinde ismimi duymuş ve öğrenmiştim. Ancak günümüzde, bizlere bahşedilen, verilen, duyurulan isimlerin güncel bir anlamı bulunmuyor. Rivayet odur ki, bu isimleri insan diyarında yaşayan ilk insanların isimleridir. Gerçekliği var mı derseniz... Kim bilir?” diyor. Bu sözlerinden sonra Ulrasil bir kez daha geriye yaslanırken “Neden biz iblislere sahip oluyoruz da onlar bize olamıyor? Güzel bir soru… Belki de insan ırkı olarak biz daha üstünüzdür veya iblisler bizi boyundurukları altına alabilecek kadar gelişmiş canlılar değildir. Belki de daha kötüsü, bizi nasıl boyundurukları altına alacaklarını bilmiyorlardır. Bizim sahip olduğumuz iç güdülere sahip değillerdir. Belki de bir insana sahip olmak onlara bir şey kazandırmıyordur. Cevabı ne olursa olsun, gerçek değişmiyor.” diyor. Bu sözlerinin ardından derin bir nefes alıp yorgun bir şekilde nefesini geri veren Ulrasil hepinize sırayla bakarak “Eksik bıraktığım veya aklınıza yeni gelen sorular var mı? Eğer yoksa, bir başka konuya geçeceğim.” diyor. Ardından ise yarıladığı şaraptan bir yudum daha alıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Xaphan
Posts: 77
Joined: 17 May 2022, 20:56

02 Aug 2022, 22:59

"Güvenlik testi mi?" Ulrasil'den beklemediği bu hareket karşısında kendine çeki düzen verme gereği hissetti. Şarabı içmemek yerine göze batmamayı tercih etmesi sebep olmuştu belki de testi geçmesine. Yine de hangi seçeneğin testten kaldığına dair net bir şey söylememişti. Hafızasını kaybetmemiş biri, hafızasını kaybetmiş gibi davranmayı denemiş miydi acaba daha önce? Böyle bir durumda ne oluyordu ki, ne kazancı olurdu bu insanın? Bu sorulara cevap olabilecek bilgiler yavaştan dökülmeye başlamıştı Ulrasil'in ağzından.

Aludirler, Aclania, hükümdar, komuta kademesi, organizasyonlar, bölükler... Genel konsepti anlamış olsa da gidip yaşamadan daha fazlasını öğrenemeyeceğini hissetti Xaphan. Suratına yansıtmasa da bilinmeze atılması gerekmesi canını sıkmıştı. "Gerçi hafızamı kaybettim, ne yaparsam yapayım bilinmeze atılıyorum." Yine de uzun süreçte hayatta kalmaya devam etmesi için gereken bilinmezi bilinir kılmaksa bunu yapacaktı.

"Sıradan insanlar olmamamız..." Daha tam emin değildi ama bu durum onu heveslendirmişti. Gerçekten de diğer zavallı insanlar gibi sıradan değillerdi, seçilmiş, isimleri verilmiş, bir iblise sahip olmuş, direkt hükümdarın altındaki bir birliğe kabul edilmişlerdi. Diğer insanlardan üstündüler ve anladığına göre öyle muamele görüyorlardı. Alelade ayak takımının giremeyeceği bu yerde de bu yüzden uyanmışlardı. Ayakları altında ezilecek ayak takımını hayal etmek bile kasıklarında bir kıpraşmaya neden olmuştu. Testten sonra tetikte olan zihni ise kasıklarına uymamış, surat ifadesinde bir değişiklik olmamıştı.

Şüphe çekmeyecek olsaydı Ibe Anu'nun özel olması fikrine gerçek anlamda götüyle gülebilirdi. Yeni pantolonunu indirir, hafifçe domalıp kıçını dışa verir, hayatının kahkahasını atardı götünden. O kadar emindi o aptal et parçasının pek de özel olmadığına. Xaphan üstün insanların en üstünü, Ibe Anu alçak iblislerin en alçağıydı. İblislerin insanlar üstünde tahakküm kurma yetenekleri olsa bile Ibe Anu, Xaphan üstünde tahakküm kuramazdı. Ama Xaphan da Ibe Anu karşısında götünü açıp gülemezdi...

Aklına gelen epeyce soru vardı ama konuyu da pek dağıtmak istemiyordu. Zaten görevi onlara bu dünyanın nasıl çalıştığını açıklamak olan Ulrasil aşağı yukarı tüm sorularına değinecek olmalıydı. Yine de birkaç küçük soru sıkıştırmaktan zarar gelmez diye düşündü. "Benim birkaç sorum var beyim." diye söze girdi Xaphan. Fazla uzatmadan da sorularını sıraladı. "Yani burada hepimiz Aludir olduğumuz için pek özel olmasak da dışarıda öyle miyiz? Hükümdarın askerleri, insan diyarının koruyucuları falan gibi... İkinci sorum sizin bölüğünüz, kademeniz, organizasyonunuz ve kalanlarınız ne? Bizimkiler ne olacak? Vadlena hanımım gibi sizin de bizden üst bir konumda olduğunuz açık ama ne kadar üstümüzde olduğunuzu bilmek isterim ki sizlere saygıda kusur etmeyeyim. Son sorum da... Hmmm.... A... Araf'tı sanırım o kelime. Bu iki diyarın arasındaki yer. İblislerle savaşmak için her seferinde oraya gitmemiz mi gerekiyor?" Araya Vadlena'nın adını sıkıştırarak Ulrasil ile buluştukları ortak noktaya tekrar parmak basmıştı. O noktadan fazla da uzaklaşmak istemiyordu. Belki iblisler insan diyarına gelirse ne oluyor diye de sorabilirdi ama laf enflasyonundan Vadlena isminin değerini yitirmesinden korkmuştu. Hem "diyarımıza giriş yapmak isteyen iblisler" dediği için girmeden canlarına okuduklarını düşünmüştü. Bir de Inias veya Diniel'in de merak edip sorma ihtimalleri vardı.
KÜNYE
İsim: Xaphan
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 31
Boy: 169
Kilo: 63
Sınıflar: Toplayıcı, Dengeli, İllüzyonist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 1000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 3
Zeka: 3

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 1
Mevcudiyet: 1

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Ibe Anu
KÜNYE
İsim: Ibe Anu (et parçası)
Cinsiyet: Erkek
Boy: 197
Kilo: 156
Tür: Hortlak
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 5
Güç: 3
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 5
Arun: 5
Duren: 3
İrade: 4

YETENEKLER
Kana Susamışlık
TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

03 Aug 2022, 07:09

Sorduğum soruların ardından Inias söze giriyordu. Bana katıldığını ve geçmişi önemsemediğini aktarıyordu. Sonrasında da sözlerimi kendi sorularını da ekleyerek yeniden soruyordu Ulrasil’e. Ardından sarı saçlı adam bu yapacağımızın bize olan kazancını soruyordu. Ardından isim meselesine odaklandı. Evet gerçekten de bizim ismimiz bağ kurmada önemli olandı. Aslında bu sorunun yanıtını biliyordum. Raldrin söylemişti. Bana isim verebilirdi ama buna öylesine üşenmişti ki yapmamıştı. Eğer yapsaydı ne olacaktı? Ben mi onun insanı olacaktım? Ona yapışıp kalacağım için mi bunu yapmamı istemedi? Uğraşamayacağı şey bu muydu?

Ulrasil şarap denilen bir tür iksiri içerken göz ucuyla beni incelediğini anlıyordum. Bir tür zehir mi içirdiği konusunda işkillensem de herkes bir yudum aldıktan sonra gerçekten bir şey hatırlamadığımıza emin olmuştu. Bu şekilde bir tür güvenlik testi yapmış. Bana testin amacı daha çok içmek gibi gelse de sözlerine aldırış etmeden sakinliğimi koruyarak sözlerini dinlemeye devam ediyordum.

Ben bir Aludirmişim. Duyduğum bu kavram karşısında şaşırmadan edemiyordum. Bir sınıfım vardı. Ortalıkta kaybolmuş beni belli bir düzen içinde var olan bir varlık olarak somutlaştırıyordu adeta bunu öğrenmek. Sözlerinin devamı vardı. Hem de bolca. Aclania adında bir ülkedeymişiz. Ülkenin ne demek olduğunu biliyordum sanırım. Hayır, emin değilim. Peki.

Aludir olmadan önce Aclania’nın vatandaşıymışız. Geçmişimize ait ise ulaşabilmeleri mümkün değilmiş. Aludir olmanın öncesindeki hayatımızın bir önemi kalmazmış. Şarap denen içecekten içmeye devam ediyordum içtiğim miktarı onun içtiklerinin toplamına denkleştirmeye çalışırken. Herhangi rolde bir hayatım olabilirmiş Aludir olmamın öncesinde. Acaba ne tür bir hayatım vardı. Her ne kadar Ulrasil bir önemi kalmaz dese de benim için önemi vardı. Geçmişimi böylesine sünger çekecek biri miydim ben? Sırf iblislerin canını okumak için mi böyle bir çaba içerisine girmiştim. Ne içindi iblis elde etmek için mi? Peki ya arkamda neleri feda etmiştim? Feda etmiş miydim? Belki de bir şeylerden kurtulmak için bu yolu seçtim. Ulrasil’in aldığı yuduma eşlik ediyor ve ister istemez hissettiğim sıkıntılı durumu dışarı yansıtarak şişeyi masaya koyuyordum yeniden. Ulrasil ise konuşmasına devam ediyordu bakışlarını sıklıkla üzerimde tutarken. Uzmanlığımızın iblisler üzerine olduğunu söylüyordu. Bulunduğumuz yer Tenerin Bölgesi adında bir üsmüş. Bir tür araştırma geliştirme merkezi. Pek çok bilginin kaynağı olmalı. Burada kendimle ilgili aradığım soruların cevabını bulamazdım belki ama çok daha değişik konularla ilgili bilgiler edinilecek bir yer olmalıydı. Bulunabileceğimiz en güvenli yer. İstemsizce gülümsedim söylediğini reddeder nitelikte oldukça belirli belirsiz başımı hafifçe iki yana sallarken. Ardından bir büyük yudum daha aldım şarabımdan. Yutması biraz zor gelmişti bu yudumu. Yudumun ardından şişeye bakıp içtiğim şeyin fazla geldiğini hissetmeye başlamış ve bundan ne kadar içilmesi gerektiğini sormak istemiştim ona. Şişeyi masanın üstüne koymuştum. Bu sırada Ulrasil’in kıdemlerle ilgili anlattığı şeyler nedeniyle sorumu soramamış dikkatimi yeniden vermiştim. Bir şey kol bilmem ne… İlgilenmediğim mesele. İlgimi yeniden kaybetmeden hemen önce kafamız karıştıysa buna sonra tekrar dönebileceğimizi söylediğinde herhalde başka bir şeyden devam edecek diye düşünerek odağımı ona verdim. Doğrudan bana verdiği cevapla ciddiyetim artarak dinliyordum onu. Temelleri öğrenmek için Ulrasil’i takip ettiğimi söylüyordu. Sonrasında kendi yoluma gidecekmişim. Bunu duyduğuma memnun olduğum için şişeden bir yudum daha alıyordum.

Aludir olmak için bir zorlama olmadığını dile getiriyordu. İhtimaller içinde verdiğim olumsuz elementleri eliyordu birer birer. Bir tür denemeden sonra başarılı olduğumuzda o boyuta geçiyormuşuz. Her şeyi kendi isteğimle yapmış olabileceğim konusunda hala bir açıklık getirmiyordu söyledikleri. Geçmişimi öğrenmem gerekiyordu. Ancak bunun üzerine şu an daha fazla düşünecek zaman ayıramıyordum. O kadar çok bilgi yağıyordu ki. Sözlerinin devamı ise işin ilginç boyutlarına doğru gidiyordu. Sözlerini bir bütün olarak dinlemeye başlamadan önce onunla aynı anda bir yudum alıyordum şaraptan.

Dirseklerimi masaya dayayıp ellerimi çenemin altında birleştirip kafamı yaslıyordum ellerime. Kafamı hafifçe sarı saçlı adama çevirirken onu çok daha sakince dinlediğimi fark ediyordum. İblislerle savaşmak için o lanet karanlık boyuta mı gitmeliyiz sorusu… İşte bu güzel bir soru. Benimse bir an kafam Raldrin’in sözüne gidiyordu. Bana isim verebileceğini söylemişti ama bununla uğraşamazmış. Neyle uğraşmıştı ki zaten… Neyle uğraşırdı ki! Bu sorunun cevabı Raldi’me göre bir tür uğraş çıkarmasıydı sanırım. Raldi ne be… Çenemin altından kaldırmaya çalıştığım sağ işaret parmağımla Ulrasil’den izin istedikten sonra “Ben iblisimi görmek ve onunla konuşmak istiyorum. Işığa dönüşüp vücudum onu soğurduktan sonra neler olduğunu anlamadım. Ben onu istiyorum. İblisim nerede… Kızıl gözlü ejderham..." diyordum Ulrasil'e bakarken. Ardından dikkatimin fazla dağıldığını hissedip biraz daha sırtımı dikleştirip daha düzgünce otururken sol dirseğimi masaya koyduktan sonra sol yumruğumu sıkarak açıp kapatırken "O diyardayken zarar görmedik. Bu dünyada kurallar nasıl işliyor? Bir iblise vurursam canını yakabilir miyim?" diye soracak ve elimi şarap şişesine götürecektim.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

04 Aug 2022, 17:25

"Biliyordum! İşte şimdi her şey yerli yerine oturuyor. Evet, sonunda bütünü algılayabiliyorum. Oh be!"

Inias, hiç haz etmediği bu duygu ve durumdan kurtulmanın sevinci ile pürdikkat dinliyor Ulrasil'i. Onun için tek seferde kafasında oturtabileceğinden fazla bilgi var fakat sorun değil. Her ne kadar sözel olarak karışık geliyor olsa da, işin içine girdikten sonra her şeyi öğrenir. Yaşayarak öğrenmek; deneyim ile öğrenmek onun için en iyisi olsa gerek. Hey, en azından iblislerin canına okuma kısmını anladı. Sabırsızlıkla bekleyecek o anı. Kimle veya neyle savaşacağı önemsiz. Önemli olan kazanacak olması. Kazanmak zorunda olması. Bu şarap denilen içkiden de biraz daha almak istiyor fakat kavrayıp ağzına götürecekken vazgeçiyor. Şişeyi tekrar masaya koyuyor. Evet, hem içki hem de neden olduğu ruh hâli hoşuna gitti ama kendisini kötü hissediyor. Sanki zayıf düşüyormuş veya yanlış bir davranış yapıyormuş gibi. Kafası bu duygu ve düşüncelerden ötürü karışmaya başlıyor. Acaba bundan önce bu şeyle arasında kötü bir ilişki mi vardı? Kim bilir? Kesinlikle kahramanımız değil. Artık bir önem de arz etmiyor. Geçmişe dönük yaşamanın hiçbir anlamı yok. Yeni bir yaşamı var şu an. Yeni bir sınıfı, yeni sorumlulukları ve yeni bir çevresi var. Onu bekleyen muazzam büyüklükte bir keşif önünde. Kendisini istediği şekilde inşa edecek. Herkesin parmakla örnek göstereceği biri olacak. Herkes onu tanıyacak ve kutlayacak. Tıpkı Tanrı'nın onu kutladığı gibi. En azından kahramanımız buna inanıyor. İblislerle nerede mi savaşacaklar? Ne önemi var? Düşman nereye onlar oraya! Korku yok, tereddüt yok! Bir daha asla! Diniel'in sözleri ile alevlenmiş ruhu bir an duruluyor ve aklında şimşekler çakıyor.

"Bir dakika, biz iblislerimizi istediğimiz zaman göremiyor muyuz zaten? Bağ kurup bütünleşmedik mi? O ışığı özümseme olayı bu anlama gelmiyor muydu? Kho'Raktar? Beni duyabiliyor musun? Senle iletişime ve etkileşime geçmem zor olmamalı. Bir işaret ver bana!"
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Aludir Üssü”