İblisin yüzünün şekilden şekle girmesini büyük bir zevkle izlemişti genç kız. Yaratık önce oldukça şaşırmış, sonrasında da aynı derecede öfkelenmişti. Kuyruğunu hışımla titretmesine bakılacak olursa, sözleri onu tam on ikiden vurmuştu. Burada gözlerini açtığından beridir kendisine edilmeyen laf kalmayan kız, intikamın tatlı şarabından sarhoş olmuş bir şekilde izledi eserini. İblisle medeni şartlarda anlaşamadığı için vicdanı bir tık sızlasa da en azından denediğini bilmek kalbini ferah tutmasında yardımcı oluyordu. Nihayet ciddiye alınmaya başlanmıştı ve öyle ya da böyle, bu durumu diğerine tercih ederdi.
Sözleri biter bitmez öfkeli eseri yine sersemletici bir biçimde gürlemişti. Öfke nöbeti geçiren bir çocuk gibi davranması, bu cüssedeki bir yaratık için komik görünüyordu. En üstün, en haşmetli, en korkunç olduğu konusundaki ısrarcılığı genç kızın yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirdi. "Evet böyle, aynen bu şekilde. Çıldırmaya devam et. Kudur." Kendini kanıtlamak istermiş gibi, zaten ölü olan iblislerden birini alıp tek lokmada midesine indirmişti. Genç kız yüzündeki alaycı gülümsemeyi sürdürerek izledi bu gösteriyi. Afiyet olsun demek gelse de içinden, kendisini zorlukla durdurabildi. İblis öfke nöbetinden tatmin olmamış olmalıydı ki bu sefer de kızı yemekle tehdit etmeye başlamıştı. Hani tehdit etmezdi o? Etmişti işte.
Genç kız tüm bu olanlardan o kadar fazla eğlenmişti ki iblisin ani bir atakla kendisine saldırdığını neredeyse fark etmeyecekti. Ciddi ciddi yemeye çalışıyordu onu! Ne olduğunu dahi anlayamadan devasa bir ağzın ve her biri mızrak gibi uzun ve sivri dişlerin üzerine doğru gelmesiyle gözlerini kapattı ani bir refleksle. Biraz evvel hazırladığı tüm planı suya düşmüştü. İblisin onu gerçekten yemeye çalışacağına o kadar ihtimal vermemişti. Yapabileceği hiçbir şey yoktu. Hatırladığı kısacık ömrünün son dakikaları bir iblisle sidik yarıştırmakla geçmişti. Birkaç salise boyunca ne kadar boş işlerle uğraştığını düşündü. Daha akıllıca seçimler yapsaydı şu an bu halde olmayacaktı belki de. Önceki benliğini daha huzurlu ve saygı değer bir hayatı seçmediği için suçladı. Bunu yaparken de neden hala canının yanmadığını düşünüyordu.
Sahi, canı yanmıyordu. Hatta yaratığın dişlerini bedeninde hissetmiyordu bile. Hiç acı çekmeden direkt ölmüş olamazdı. Hızla gözlerini açtı. Hisleri onu yanıltmamıştı, hala tek parçaydı. İblisin ağzı tüm vücudunu kavramış olsa bile ona hiçbir zarar veremiyordu. Bu duruma kendisi kadar iblis de şaşırmış olacaktı ki daha da sıkı bastırmaya çalışmıştı dişlerini bedenine. Ancak her nasıl oluyorsa tüm çabaları beyhude kalıyordu. Genç kızın yüzündeki şaşkınlık dolu ifade yerini yavaşça sarkastik bir gülümseye bıraktı. "Hahaha! Hani en üstün sendin? 'Değersiz' bir insanı bile öldüremiyor musun? Yazık sana. Hiç de güçlü değilmişsin işte. Yumuşacık insan etini dahi parçalayamayan bir iblisten kim korkar!?" Bu durumun nasıl oluştuğu hakkında hiçbir fikri yoktu ancak ne pahasına olursa olsun bunu yararına kullanacaktı. Her ne yaptıysa işe yaramıştı. Belki de intikam almak doğru bir karardı. "Belki şimdi bu 'değersiz' insana biraz olsun saygı duymayı düşünebilirsin Kudretli İblisciğim." Off, bu laflara fena sinirlenecekti.
Sözleri biter bitmez öfkeli eseri yine sersemletici bir biçimde gürlemişti. Öfke nöbeti geçiren bir çocuk gibi davranması, bu cüssedeki bir yaratık için komik görünüyordu. En üstün, en haşmetli, en korkunç olduğu konusundaki ısrarcılığı genç kızın yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirdi. "Evet böyle, aynen bu şekilde. Çıldırmaya devam et. Kudur." Kendini kanıtlamak istermiş gibi, zaten ölü olan iblislerden birini alıp tek lokmada midesine indirmişti. Genç kız yüzündeki alaycı gülümsemeyi sürdürerek izledi bu gösteriyi. Afiyet olsun demek gelse de içinden, kendisini zorlukla durdurabildi. İblis öfke nöbetinden tatmin olmamış olmalıydı ki bu sefer de kızı yemekle tehdit etmeye başlamıştı. Hani tehdit etmezdi o? Etmişti işte.
Genç kız tüm bu olanlardan o kadar fazla eğlenmişti ki iblisin ani bir atakla kendisine saldırdığını neredeyse fark etmeyecekti. Ciddi ciddi yemeye çalışıyordu onu! Ne olduğunu dahi anlayamadan devasa bir ağzın ve her biri mızrak gibi uzun ve sivri dişlerin üzerine doğru gelmesiyle gözlerini kapattı ani bir refleksle. Biraz evvel hazırladığı tüm planı suya düşmüştü. İblisin onu gerçekten yemeye çalışacağına o kadar ihtimal vermemişti. Yapabileceği hiçbir şey yoktu. Hatırladığı kısacık ömrünün son dakikaları bir iblisle sidik yarıştırmakla geçmişti. Birkaç salise boyunca ne kadar boş işlerle uğraştığını düşündü. Daha akıllıca seçimler yapsaydı şu an bu halde olmayacaktı belki de. Önceki benliğini daha huzurlu ve saygı değer bir hayatı seçmediği için suçladı. Bunu yaparken de neden hala canının yanmadığını düşünüyordu.
Sahi, canı yanmıyordu. Hatta yaratığın dişlerini bedeninde hissetmiyordu bile. Hiç acı çekmeden direkt ölmüş olamazdı. Hızla gözlerini açtı. Hisleri onu yanıltmamıştı, hala tek parçaydı. İblisin ağzı tüm vücudunu kavramış olsa bile ona hiçbir zarar veremiyordu. Bu duruma kendisi kadar iblis de şaşırmış olacaktı ki daha da sıkı bastırmaya çalışmıştı dişlerini bedenine. Ancak her nasıl oluyorsa tüm çabaları beyhude kalıyordu. Genç kızın yüzündeki şaşkınlık dolu ifade yerini yavaşça sarkastik bir gülümseye bıraktı. "Hahaha! Hani en üstün sendin? 'Değersiz' bir insanı bile öldüremiyor musun? Yazık sana. Hiç de güçlü değilmişsin işte. Yumuşacık insan etini dahi parçalayamayan bir iblisten kim korkar!?" Bu durumun nasıl oluştuğu hakkında hiçbir fikri yoktu ancak ne pahasına olursa olsun bunu yararına kullanacaktı. Her ne yaptıysa işe yaramıştı. Belki de intikam almak doğru bir karardı. "Belki şimdi bu 'değersiz' insana biraz olsun saygı duymayı düşünebilirsin Kudretli İblisciğim." Off, bu laflara fena sinirlenecekti.


