Neredeyse tüm dikkatin ve odağın Rudolf’ta olduğu anlarda, birden ağzını açmanla birlikte 7 kadının da bakışlarının anında üzerinde döndüğünü görüyorsun. Sanki sihirli bir kelime dile getirmiş gibi çektiğin bu dikkat karşısında, Rudolf da bakışlarını hafifçe düşürerek sana bakmaya başlıyor. Rudolf’un bakışlarından anladığın kadarıyla, bu aceleci tavrın onun pek hoşuna gitmemiş gibi görünüyor. Fakat bu aşamada esas odağın 7 kadının üzerinde olduğundan, bu husus aklına not edip bırakmakla yetiniyorsun. Söylediğin üç kelimeden sadece bir tanesi senin dilinde olsa bile, kadınların bir anda sana dönen bakışlarıyla birlikte sanki ne dediğini anladıklarını hissedebiliyorsun. Kaldı ki Rudolf da herhangi bir çeviri zahmetine girmeden bakışlarını senden alarak kadınlara çeviriyor. Birkaç saniyelik sessizliğin sonunda ise kadınlardan bir tanesi kendi dilinde bir şeyler söylüyor ve Rudolf da başını onaylarcasına sallıyor, ardından da sana dönerek “Haber vereceklermiş.” diyor.
Kadınların yanınızdan ayrılmaya başladığında, gözlerinle her birini takip etmeye başlıyorsun. İçlerinden altı tanesi masa aralarındaki işlerine dönerken bir tanesi duraksamaksızın ilerlemeyi sürdürüyor ve kadın geniş holde bulunan kapılardan birine giriyor. Kadının gözden kaybolmasından sonra ise diğer kadınlara ve mekana odağını çeviriyorsun. Yanınıza gelmiş olan kadınlar işlerine kaldıkları yerden devam ediyorlar gibi görünüyor ve sizin olduğunuz tarafa hiç bakmamaya gayret ediyorlar. Ancak mekanda bulunan müşterilerin dikkatini çoktan çekmiş olmanız nedeniyle, haset ve şehvet dolu bakışların odağında buluyorsun kendini. Tüm bu bakışlara rağmen, mekandakilerden hiçbirinin size yönelik bir harekette bulunmaması ise, burada gizli bir kodun olduğunu ve insanlara salça olma gibi bir davranışın bulunmadığını sana anlatmaya yetiyor.
Birkaç dakikanın ardından ise, kadının girdiği kapının tekrar açılmasıyla bakışları bu yöne çevirdiğinde, az önce kapıdan giren kadının çıktığını ve hızlı adımlarla yanınıza geldiğini görüyorsun. Kadın yanınıza gelmesinin ardından, oldukça kısık sesle Rudolf’a kendi dilinde kısa bir şey söylüyor ve Rudolf bir kez daha başını sallamakla yetinmesinin ardından “Katie bizi bekliyormuş.” diyor. Kadının cümleleri içerisinde ‘Katie’ kelimesini duymamış olsan bile, Rudolf’un kendince bir çeviri yaptığını düşünerek ve yine de temkinli olmaktan vazgeçmeyerek Rudolf ile birlikte kadını takip etmeye başlıyorsun.
Kadının ardında ilerlerken, onun ilk güzergahına uygun bir şekilde yürüdüğünü ve kapıya yöneldiğini görüyorsun. Kadının ardından kapıdan geçtiğinde ise, dar bir koridor sizi karşılıyor. Pek de uzun sayılmayacak bu koridorun sonunda beliren merdivenle yukarıya çıkacağını anlasan bile, kadının yine de size öncülük etmesine olanak sağlıyorsunuz. Nitekim, kadınla birlikte üçüncü kata çıktığınızda, bu katta diğerlerinden farklı olarak daha az oda kapısı olduğunu ve diğer odadan gelen ufak tefek seslerin burada olmadığını anlayabiliyorsun. Bu haliyle, kapıdan geçtikten sonra bir genelev havasına bürünen ve özel görüşmelere ayrılan odaların, bu kat için ya geçerli olmadığını ya da özel müşterilere ayrıldığını anlayabiliyorsun. Kadın, birkaç odayı geride bıraktıktan sonra seni bir odanın önüne alırken, kapıyı tıklatıyor ve ardından da kapıdan geçmeniz için kapıyı açıyor.
Kadının açtığı kapıdan içeriye girdiğinizde, beklediğinin aksine bir çalışma masası, arkasında neredeyse bir tahtı andıran büyük bir koltuk sizi karşılıyor. Koltukta oturan kadını tam anlamıyla süzmeden önce etrafına bakındığında, odanın üç duvarı da büyük raflar ve kitaplarla çevrili duruyor. Odağını bu kez tekrar koltukta oturan kadına çevirdiğinde, geniş bir şapka giyen pembe saçlı kadını görüyorsun. Kadın sizi beklediğini belli eden bir ifadeyle masasında oturmaya devam ederken, bakışlarının senden çok Rudolf üzerinde olduğunu görebiliyorsun. Rudolf’un statüsünü de düşündüğünde, kadının bu bakışlarını anlayabilsen bile, kadının herhangi bir saygı belirten tutum içinde olmaması dikkatini çeken bir husus oluyor. Kapı ardınızdan kapanıp odada tamamen yalnız kalmanızın ardından Katie olduğunu düşündüğün kadın kendi dilinde bir şeyler söylüyor ve Rudolf da bu sözlere kısa bir cevap vermekle yetiniyor. Rudolf’un bu ana kadarki konuşma tonunun aynı olması, ikisi arasında geçen konuşmalar konusunda bir çıkarım yapmanı imkansız kılsa bile, ikilinin en azından pek de saygı tonu içeren konuşma içinde olmadıklarını anlayabiliyorsun. Nitekim kadının bakışlarını sana döndüğünden bir şeyler daha dediğini ve cümle arasında ise ‘Aclania’ kelimesinin geçtiğini duyuyorsun. Rudolf bu sözleri onaylar gibi bir hareket yaptıktan sonra, kadın “Aclania’dan geliyorsun demek…” diyor senin kendi dilinde. Kadının donuk sesinin altında yatan özgüven bu cümleyle birlikte vücuduna girdiği anda Rudolf “Tam olarak değil, ancak önemi de yok.” diyor. Bunun üzerine kadın bakışlarını Rudolf’a çevirirken “Tüm o unvanların bu kapının dışında kaldı. Burada neyin önemli olup olmadığına ben karar veririm.” diyor. Rudolf bu sözleri pek de tasvip etmediğini belli edercesine bakışlarını kısıklaştırdığında kadın tekrar sana dönüyor ve “Rudolf tek gelmediğine göre, esas meselesi olan sensin. Katie Lonicare’den ne istiyorsun ve bunu yapacağımı sana düşündürten ne?” diyor. Kim olduğu zaten bariz olsa bile, sözleriyle de bunu teyit eden Katie bu andan sonra sadece sana odaklanmış bir şekilde sandalyesine sırtını yaslıyor.
Kadınların yanınızdan ayrılmaya başladığında, gözlerinle her birini takip etmeye başlıyorsun. İçlerinden altı tanesi masa aralarındaki işlerine dönerken bir tanesi duraksamaksızın ilerlemeyi sürdürüyor ve kadın geniş holde bulunan kapılardan birine giriyor. Kadının gözden kaybolmasından sonra ise diğer kadınlara ve mekana odağını çeviriyorsun. Yanınıza gelmiş olan kadınlar işlerine kaldıkları yerden devam ediyorlar gibi görünüyor ve sizin olduğunuz tarafa hiç bakmamaya gayret ediyorlar. Ancak mekanda bulunan müşterilerin dikkatini çoktan çekmiş olmanız nedeniyle, haset ve şehvet dolu bakışların odağında buluyorsun kendini. Tüm bu bakışlara rağmen, mekandakilerden hiçbirinin size yönelik bir harekette bulunmaması ise, burada gizli bir kodun olduğunu ve insanlara salça olma gibi bir davranışın bulunmadığını sana anlatmaya yetiyor.
Birkaç dakikanın ardından ise, kadının girdiği kapının tekrar açılmasıyla bakışları bu yöne çevirdiğinde, az önce kapıdan giren kadının çıktığını ve hızlı adımlarla yanınıza geldiğini görüyorsun. Kadın yanınıza gelmesinin ardından, oldukça kısık sesle Rudolf’a kendi dilinde kısa bir şey söylüyor ve Rudolf bir kez daha başını sallamakla yetinmesinin ardından “Katie bizi bekliyormuş.” diyor. Kadının cümleleri içerisinde ‘Katie’ kelimesini duymamış olsan bile, Rudolf’un kendince bir çeviri yaptığını düşünerek ve yine de temkinli olmaktan vazgeçmeyerek Rudolf ile birlikte kadını takip etmeye başlıyorsun.
Kadının ardında ilerlerken, onun ilk güzergahına uygun bir şekilde yürüdüğünü ve kapıya yöneldiğini görüyorsun. Kadının ardından kapıdan geçtiğinde ise, dar bir koridor sizi karşılıyor. Pek de uzun sayılmayacak bu koridorun sonunda beliren merdivenle yukarıya çıkacağını anlasan bile, kadının yine de size öncülük etmesine olanak sağlıyorsunuz. Nitekim, kadınla birlikte üçüncü kata çıktığınızda, bu katta diğerlerinden farklı olarak daha az oda kapısı olduğunu ve diğer odadan gelen ufak tefek seslerin burada olmadığını anlayabiliyorsun. Bu haliyle, kapıdan geçtikten sonra bir genelev havasına bürünen ve özel görüşmelere ayrılan odaların, bu kat için ya geçerli olmadığını ya da özel müşterilere ayrıldığını anlayabiliyorsun. Kadın, birkaç odayı geride bıraktıktan sonra seni bir odanın önüne alırken, kapıyı tıklatıyor ve ardından da kapıdan geçmeniz için kapıyı açıyor.
Kadının açtığı kapıdan içeriye girdiğinizde, beklediğinin aksine bir çalışma masası, arkasında neredeyse bir tahtı andıran büyük bir koltuk sizi karşılıyor. Koltukta oturan kadını tam anlamıyla süzmeden önce etrafına bakındığında, odanın üç duvarı da büyük raflar ve kitaplarla çevrili duruyor. Odağını bu kez tekrar koltukta oturan kadına çevirdiğinde, geniş bir şapka giyen pembe saçlı kadını görüyorsun. Kadın sizi beklediğini belli eden bir ifadeyle masasında oturmaya devam ederken, bakışlarının senden çok Rudolf üzerinde olduğunu görebiliyorsun. Rudolf’un statüsünü de düşündüğünde, kadının bu bakışlarını anlayabilsen bile, kadının herhangi bir saygı belirten tutum içinde olmaması dikkatini çeken bir husus oluyor. Kapı ardınızdan kapanıp odada tamamen yalnız kalmanızın ardından Katie olduğunu düşündüğün kadın kendi dilinde bir şeyler söylüyor ve Rudolf da bu sözlere kısa bir cevap vermekle yetiniyor. Rudolf’un bu ana kadarki konuşma tonunun aynı olması, ikisi arasında geçen konuşmalar konusunda bir çıkarım yapmanı imkansız kılsa bile, ikilinin en azından pek de saygı tonu içeren konuşma içinde olmadıklarını anlayabiliyorsun. Nitekim kadının bakışlarını sana döndüğünden bir şeyler daha dediğini ve cümle arasında ise ‘Aclania’ kelimesinin geçtiğini duyuyorsun. Rudolf bu sözleri onaylar gibi bir hareket yaptıktan sonra, kadın “Aclania’dan geliyorsun demek…” diyor senin kendi dilinde. Kadının donuk sesinin altında yatan özgüven bu cümleyle birlikte vücuduna girdiği anda Rudolf “Tam olarak değil, ancak önemi de yok.” diyor. Bunun üzerine kadın bakışlarını Rudolf’a çevirirken “Tüm o unvanların bu kapının dışında kaldı. Burada neyin önemli olup olmadığına ben karar veririm.” diyor. Rudolf bu sözleri pek de tasvip etmediğini belli edercesine bakışlarını kısıklaştırdığında kadın tekrar sana dönüyor ve “Rudolf tek gelmediğine göre, esas meselesi olan sensin. Katie Lonicare’den ne istiyorsun ve bunu yapacağımı sana düşündürten ne?” diyor. Kim olduğu zaten bariz olsa bile, sözleriyle de bunu teyit eden Katie bu andan sonra sadece sana odaklanmış bir şekilde sandalyesine sırtını yaslıyor.
Katie Lonicare





