İblisin uzaklaşmak için hareketlenmeye başladığı sırada, sen de elini kaldırarak son cümleni dile getiriyorsun. İblis ise sadece çarpık bir gülümseme ve başını onaylarcasına sallayarak karşılık veriyor ve ilerlemesine devam ediyor. İblis, attığı yavaş adımlarla karanlığın içine karışmaya başlarken, aklından uygulamaya koyacağın düşüncelerini geçirmeye başlıyorsun. Gözlerin karanlığın içinde belli belirsiz ilerlemekte olan ibliste takılı kalmış bir şekilde “görü” denilen olayı kavramaya karar veriyorsun. İblis tamamen karanlığın içinde yok olduğunda ise, bu kez karanlığın derin sessizliğinin seni sarmalamaya başladığını hissediyorsun.
Zihnini ve uzuvlarını olabildiğince odaklayarak etrafında başkaca bir iblis olup olmadığını ve önceki gibi seni parçalamak isteyen iblislerin var olup olmayacağını anlamaya çalışıyorsun. Etrafına bakan gözlerinin karanlık dışında bir şey görmesini umarak ve ne yapacağını bile tam olarak bilemeden bir şeylerin olmasını diliyorsun. Elbette bu sırada, nasıl olacağını bilmesen bile “görü” denilen olaya odaklanmaya çalışıyorsun. Ancak bu konu hakkında pek bir fikrinin olmaması, odaklanmanın da imkansız olmasına neden oluyor. En azından, bu odaklanmaya işini ne şekilde yapacağın konusunda net bir fikrinin olmaması ve bunun için ortaya koyacağın eylemlerin belirsizliği, çabanın bir işe yaramamasına neden oluyor.
Birkaç dakika ve belki de birkaç saat, karanlığın içinde etrafına bakarak ve bir şeylerin olmasını umarak geçiyor senin için. Ancak ne karanlık yerinden kımıldıyor ne de karanlık bir kez daha bir iblis tarafından yarılıyor. Vücuduna güçlük çökmeye başladığını hissediyorsun ve ilk olarak etrafına bakınman yavaşlıyor. Göz kapaklarının ağırlaşması, seni yavaş yavaş eylemsizliğe doğru sürüklüyor. Bir anda dizlerinin çözülüp dizlerinin üzerine çökmenle, vücudunda enerji ve umut namına pek bir şey kalmadığını hissediyorsun. Vadlena’nın sözleri bir kez daha kulağında yankılanırken, vücudunun tamamen kendini bıraktığını hissediyorsun. Yüz üstü yere kapaklanıp iki kolun yanlara doğru düşerken, sadece zihninden bir şeyleri düşünebilecek kadar enerjinin kaldığını anlayabiliyorsun. Ancak bu enerji de, sadece birkaç saniye için yeterli oluyor. Sonrası ise, kendi karanlığından ibaret oluyor.
Zihnini ve uzuvlarını olabildiğince odaklayarak etrafında başkaca bir iblis olup olmadığını ve önceki gibi seni parçalamak isteyen iblislerin var olup olmayacağını anlamaya çalışıyorsun. Etrafına bakan gözlerinin karanlık dışında bir şey görmesini umarak ve ne yapacağını bile tam olarak bilemeden bir şeylerin olmasını diliyorsun. Elbette bu sırada, nasıl olacağını bilmesen bile “görü” denilen olaya odaklanmaya çalışıyorsun. Ancak bu konu hakkında pek bir fikrinin olmaması, odaklanmanın da imkansız olmasına neden oluyor. En azından, bu odaklanmaya işini ne şekilde yapacağın konusunda net bir fikrinin olmaması ve bunun için ortaya koyacağın eylemlerin belirsizliği, çabanın bir işe yaramamasına neden oluyor.
Birkaç dakika ve belki de birkaç saat, karanlığın içinde etrafına bakarak ve bir şeylerin olmasını umarak geçiyor senin için. Ancak ne karanlık yerinden kımıldıyor ne de karanlık bir kez daha bir iblis tarafından yarılıyor. Vücuduna güçlük çökmeye başladığını hissediyorsun ve ilk olarak etrafına bakınman yavaşlıyor. Göz kapaklarının ağırlaşması, seni yavaş yavaş eylemsizliğe doğru sürüklüyor. Bir anda dizlerinin çözülüp dizlerinin üzerine çökmenle, vücudunda enerji ve umut namına pek bir şey kalmadığını hissediyorsun. Vadlena’nın sözleri bir kez daha kulağında yankılanırken, vücudunun tamamen kendini bıraktığını hissediyorsun. Yüz üstü yere kapaklanıp iki kolun yanlara doğru düşerken, sadece zihninden bir şeyleri düşünebilecek kadar enerjinin kaldığını anlayabiliyorsun. Ancak bu enerji de, sadece birkaç saniye için yeterli oluyor. Sonrası ise, kendi karanlığından ibaret oluyor.
Off Topic
Son bir RP daha alalım senden, sonrasında konuyu sonlandırabiliriz.

