Bu kez yüzünde mağrur bir ifadeyle sözlerini dinleyen adam, sana sadece inanç dolu bakışlarla bakmakla yetiniyor. Ne mataranı suyla doldurmana ne de ona bal şarabı borcu olduğuna söylemene yüzündeki mağrur ifade dışında belirgin hiçbir tepki vermeyen adam, senin suya girişini de aynı mağrur ifadeyle karşılıyor. Kendini suya bıraktığında ise, sadece boğuk bir ses kalıyor adamdan geriye.
Kulaklarına dolan bu son sözlerle birlikte, daha önceki tecrübenden dolayı vücudunda hissetmeyi beklediğin acıya kendini hazırlarken, gözlerinin ansızın açılmasıyla birlikte Zenahpuryu’yu bıraktığı yerde buluyorsun! Kızılca kıyametin arasında tekrar varlık bulmuş gibi nefessiz kalarak etrafına göz attığında, fark ettiğin ilk şey vücudunda hissettiğin parlama oluyor! Daha önce gördüğün o mavi parıldamanın bir zırh gibi tekrar bedenini sarmış olması bir yana, damarlarında ve ruhunda hissettiğin bir gücün seni yönlendirmek için çabaladığını fark edebiliyorsun. Neden ve ne için burada olduğunu çoktan biliyor ve her şeyin sonucuna karar verecek gibi…
Aldığın ilk nefesle birlikte durumu tekrar kontrol altına almaya çalıştığında, Zexerena’yı bıraktığın yerde buluyorsun. Ne var ki, bakışların Shyrlonay’a dair hiçbir şey göremezken, Zexerena’nın yüzündeki öfkeli ve şaşkın bakışları fark edebiliyorsun. Bir şekilde Shyrlonay’ın yok olmadığını ve hatta Zexerena’nın saldırısından ufak bir çizik bile almadığını bildiğin bir inançla bedenini toparladığında ise, artık gerçek savaşın başladığını anlayabiliyorsun. Aranızda 20 metre kadar mesafe bulunan Zexerena, senden başlayarak gördüğü her şeyi yok etmeye çoktan hazır bir şekilde bakışlarını doğrudan sana diktiğinde, bu savaşın son safhasına geldiğini ve bu savaş sonlandığında geriye sadece birinizin kalacağını hissedebiliyorsun.
“Visyn’e dikkat et… Bir kez yaydığı karanlığını bu kez hiçbir ışık kalmayana kadar yayacak!”
Kulaklarına dolan bu son sözlerle birlikte, daha önceki tecrübenden dolayı vücudunda hissetmeyi beklediğin acıya kendini hazırlarken, gözlerinin ansızın açılmasıyla birlikte Zenahpuryu’yu bıraktığı yerde buluyorsun! Kızılca kıyametin arasında tekrar varlık bulmuş gibi nefessiz kalarak etrafına göz attığında, fark ettiğin ilk şey vücudunda hissettiğin parlama oluyor! Daha önce gördüğün o mavi parıldamanın bir zırh gibi tekrar bedenini sarmış olması bir yana, damarlarında ve ruhunda hissettiğin bir gücün seni yönlendirmek için çabaladığını fark edebiliyorsun. Neden ve ne için burada olduğunu çoktan biliyor ve her şeyin sonucuna karar verecek gibi…
Aldığın ilk nefesle birlikte durumu tekrar kontrol altına almaya çalıştığında, Zexerena’yı bıraktığın yerde buluyorsun. Ne var ki, bakışların Shyrlonay’a dair hiçbir şey göremezken, Zexerena’nın yüzündeki öfkeli ve şaşkın bakışları fark edebiliyorsun. Bir şekilde Shyrlonay’ın yok olmadığını ve hatta Zexerena’nın saldırısından ufak bir çizik bile almadığını bildiğin bir inançla bedenini toparladığında ise, artık gerçek savaşın başladığını anlayabiliyorsun. Aranızda 20 metre kadar mesafe bulunan Zexerena, senden başlayarak gördüğü her şeyi yok etmeye çoktan hazır bir şekilde bakışlarını doğrudan sana diktiğinde, bu savaşın son safhasına geldiğini ve bu savaş sonlandığında geriye sadece birinizin kalacağını hissedebiliyorsun.
Ve bir de…
Hala varlığını sana adamış olan iblisin varlığını…
“Bu işi bitirelim Zen!”
Hala varlığını sana adamış olan iblisin varlığını…
“Bu işi bitirelim Zen!”



