Kararan Karanlığın Karartıları (1. Kısım) | Diniel

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

07 Oct 2024, 09:25

Karanlığın içinde savurduğun cümleler, karanlığın bile ilgisini çekmemiş gibi dağılmaya başlıyor. Ruhuna çöken ızdırabın karanlığa gömülmesi, hala aralı duran gözlerinle gördüğün gerçeği değiştirmiyor. Başından beri, ait olmadığın bir bedende vücut bulmuşçasına yaşadığın hayatın, şimdi ait olmadığın bir karanlığa sürüklenmesi bile acıtmıyor canını. Dalgalanan karanlık, iştahla araladığı ağzıyla senden aldığı bir lokmayla daha da iştahı kabarmış gibi kıpırdanmaya başlıyor. Ne var ki, karanlığın senden aldığı tek şey, her bir nefesinle tükettiğin ruhundan başka bir şey oluyor. Ve ruhun… Çoktan öğütülmeye hazır bir şekilde mutlu mesut kendini teslim ediyor karanlığa.

Bakışlarındaki ağırlık giderek artarken, sözlerine rağmen halen daha aynı soruyu duyman belki de gözlerini hala açık tutabilmenin nedeni oluyor. Sanki birçok kez bu soruyu cevaplamış gibi, kendi cevapların da kulağına ulaşsa bile, her defasında kendine ait değilmiş gibi hissediyorsun sözlerini. Karanlık fısıldıyor, sen mırıldanıyorsun… Karanlık uluyor, sen kükrüyorsun… Karanlık susuyor ve sen yok oluşa sürükleniyorsun. Kırılmaz bir döngünün içindeki tek gerçek olarak gördüğün vücudunun karanlık tarafından sarmalanmasına karşı koymak adına hiçbir şey yapmıyorsun. Zira uzuvların, çoktan ilk uyanışında yaşadığın gerçeği yüzüne vurmak için senden bağımsız bir şekilde hareket etmeye başlıyor. Sağ ayağın ileriye, sol ayağın ise geriye adımlıyor… İnatla bedenini parçalamak ister gibi gerilen bacaklarına karşı, kolların da kendi bildiklerince dalgalanıyor sadece karanlıkta. Ve o tek bir söz bir kez daha yankılanıyor kulaklarında, onlarca kez cevapladığını düşünsen bile…

Gözlerinin ansızın açıldığı cılız bir aydınlığın içerisinde kendini bulduğunda, şaşkın bakışlarla etrafına bakınıyorsun sadece. Ne tanıdık ne de yabancı bir yerde araladığın gözlerin, karanlığın içinde yanan bir gaz lambasının dalgalanan ateşine takılı kalıyor sadece. Kulaklarına dolan tüm seslerin sonlanması, adeta zihninin rahatlamasına neden oluyor. Bir şekilde hala alıp verebildiğin nefeslerin yavaş yavaş bir düzene girmeye başlarken, gözlerin bu kez ahşap tavana takılı kalıyor. Doğrudan karşında olan tavana birkaç saniye boş boş bakmanın ardından, ahşap bir zeminin üzerinde sırt üstü yattığını fark ediyorsun. Birkaç saniye öncesine kadar hükmedemediğin uzuvlarını bu kez kontrol ederek yerden destek alarak doğrulmaya başladığında, ufak bir odanın içinde olduğunu fark ediyorsun. Tam karşında, yerden tavana kadar yükselen ve tüm duvarı kaplayan raflarda dizili yüzlerce kitap seni selamlarken, bakışlarını sağına ve soluna yöneltiyorsun. Aynı manzara bir kez daha seni karşıladığında, bu kez biraz daha doğrularak arkanı görmek için hareketleniyorsun. Bakışlarını arkana doğru çevirdiğinde ise yine tüm duvar kaplayan rafları ve kitapları görüyorsun. Ne var ki, bu rafların tam önünde 180 boylarında, turuncuya çalan sarı saçları bulunan birisini görmenle irkiliyorsun. Hafif öne eğmiş kafasından ve kolunun pozisyonundan, gördüğün kişinin elindeki kitabı okuduğunu düşünüyorsun. Bakışların adamın eline doğru kaydığında ise, adamın elindeki ince bastondan destek alarak ayakta durduğunu görüyorsun. Tam bu anda ise, sanki odanın dört bir yanından gelen sesle irkiliyorsun.


“Bu sen misin Diniel?”



“Kayıp ruhunun sürüklenmesi burada son mu buluyor?”



“Kaderi kabullenmek gerçekten böyle bir şey mi?”



“Ve kader, zalimlikten başka bir şey getirmez mi?”


Bir şekilde sırtı sana dönük olan adamın konuştuğunu düşünsen bile, duyduğun sözlerin odanın tümünde yankı bulması sanki tüm duyduklarının gaipten geldiğini fısıldıyor. Bakışlarını bir an olsun ayırmadığın adamın konuştuğuna dair bir emare göstermemesi de bunun sebebi gibi dururken, adamın sert bir şekilde elindeki kitabı kapattığını duyuyorsun. Kolunu yavaşça kaldıran adam, hiç de acelesi olmayan bir şekilde kitabı raftaki yerine koyarken, ahşap zemine usulca vurduğu baston darbeleriyle yüzünü sana döndüğünde, artık onu tamamen görebiliyorsun.


“Sence kadere zalim yaftasını yapıştırmak…”

Image

“… bu kadar kolay mı, Diniel?”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

07 Oct 2024, 20:20

Bitmez döngüden kurtulduğu an gözleri de açılmıştı. Belki de o an aklına ilk gelenin döngünün sona ermiş olmasındandı bu kanı. Ne kadar zaman geçtiğini bilemiyordu tekrar eden cevaplarını sürdürürken. Sonunda parçalanacağı gibi bir hissiyata kapılmış olsa da tüm olacaklara karşı çoktan teslim olmuştu. Ne direnmiş ne de kendi iradesini ortaya koymuştu soruyu cevaplamak dışında.

Öncesinde yaşanan hiçbir şey yaşanmamışçasına varlığını sürdürüyor gibi hissediyordu. Tavana dikili gözleri bu anı daha önceden yaşadığı gibi bir hissi verse de, burası ne yabancı ne de tanıdık hissettiriyordu kendisini. Gözleri yanan ateşe takılı kalmışken kulaklarına rızası dışında dolup tekrar eden seslerin kesilmiş olmasıyla rahat bir nefes vermişti. O an yeniden hayatta olduğunu düşündü. Nefes alıp verebiliyordu ve bu farkındalığın öncesinde nefesi kesilmiş gibi yeniden kendisini toparlamaya ihtiyaç duydu elini boğazına istemsizce götürürken. Endişe ile kasılan kasları anımsadığı son anıları tekrar canlandırdığında yerini gevşemeye bıraktı. Acele edecek bir durumu kalmamış gibi hissediyordu. Vücudunun kendi kontrolünde olduğu fark ettiğinde tavana dönmüş bakışlarına yakınlaştırdı elini. Evet, vücudunu istediği hareket ettirebiliyordu ancak hala bir işgalci mi yoksa gerçekten kendisi mi olduğuna emin olamıyordu. Karanlık bölgede kendisini birisinin kurtarabileceğini, daha doğrusu kurtarmak için gönderilecek birinin olduğunu düşünmüyordu. Ancak hala bilincini koruyabildiğine göre ölmüş de sayılmazdı. Gerçi, ölüm veya doğumunun öncesi, bilincinin yok olacağı anlamına getirir miydi?

Zihnini daha fazla meşgul edemeden hafifçe yana dönüp elinden destek alarak doğruldu uzandığı yerden. Ayağa kalkmadan önce nasıl bir yerde bulunduğunu görmesiyle kalakaldı yerinde. Tüm duvarları kaplayan raflarda dizili yüzlerce kitapla karşılaşıyordu. Bütün çevresi kitaplarla, bilgiyle doluydu! Arkasını döndüğünde ne zamandır orada durduğunu bilmediği adamı görmesiyle irkildi. Ne yaptığını anlaması güç değildi. Bir elinde zarif bir baston, diğer elindeki kitap, ayakta okuyordu. Bu anda duymaya başladığı sesin yönünün belirsizliği ile çevresine bakınma gereği duydu her ne kadar karşısındakinden bu sesin geldiğine emin olsa da. Döngü boyunca verdiği cevaplara yeni sorular ekleniyordu bu sesler ile.

Başına gelenler sırasında kendisini gözlemleyen ve onunla konuşan kişi karşısında mı duruyordu? Adamın sert bir şekilde elindeki kitabı kapatmasıyla o da yerinden kalkma gereği duyuyordu artık. Kadere zalim yaftasını yapıştırmanın bu kadar kolay olup olmadığını sormuştu. O an bakışları hafifçe eğilmiş, düşünme gereği duymuştu. Karşısındaki kişi adının Diniel olduğunu vurgulayıp duruyordu. Söylediği şeyin içerisinde karşısında duran kişinin gerçekten o olup olmadığını sorgulamayı yer alıyordu. Cevabını bilmediği bir soruydu bu. Bakışlarını yavaşça yerden kaldırırken zarif adımlarla aralarındaki mesafeyi bir miktar kapatana kadar adımlarken "Artık ne öfkem, ne kibrim ne de başka bir özelliğim ile kendimi tanımlayabilirim. Hatta Diniel olduğumu bile söyleyemem çünkü adımı her dile getirip hislerimi ortaya koyduğumda geriye dönen acizlikler ismimin olduğunu düşündüğüm Diniel'i küçültüyormuş gibi geliyordu... Sahi, o günler sanırım sona erdi ama... Karşısınızda duran kişinin Diniel olduğuna emin değildim" dedi bugüne kadarki en yumuşak ses tonuyla. Bakışlarında keskinlik yerine dinginlik yer alıyordu. Aslında bunca kitabı bir arada görmek yüzünden dışarıya merağı da yansıtıyordu. "Ancak Diniel olduğum konusunda şüpheniz bulunmuyor gibi... Bu da zihnimdeki devasa boşluklardan bir parçasını da olsa doldurdu, teşekkür ederim" diyerek ekledi. Sorduğu sorulara cevap vermesi gerektiğini ve onun neden kendisiyle muhatap olduğunu bilmesi gerektiğini hissediyordu. Temiz bir nefes aldıktan sonra "Ruhumun buraya sürüklendiğinin bilincinde değildim ancak bazı şeyleri bilmedikçe savrulmaya devam edeceğimi biliyorum... Ve kader... Belki de herkes için farklı bir hayatı sağlasa da benim için bilinmezliği ve çatışmayı getirmekten başka bir şeye sebep olmadı... O nedenle biraz sitem etmekte özgür olduğumu düşünüyorum... Belki de Visyn düşman olmadan önce bu konuyu kendisiyle biraz daha konuşmalıydım..." dedi sonunda hafif bir tebessümle. İçerisindeki merak ve bulunduğu yer hakkındaki bilinmezliğe karşı gelmesi çok güçtü. O nedenle "Burası neresi? Siz kimsiniz?" diye merakla sordu kendisin bunu sormakta haklı görerek.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

08 Oct 2024, 16:23

Karşında duran adam, yüzüne yerleştirdiği tüm dinginlikle sözlerini dinlemeye başladığında, yüzünde tek bir mimiğin bile kıpırdamaması, sana istemsizce Raldrin’in geçmiş günlerini anımsatıyor. Ancak karşındaki adamla Raldrin arasındaki en büyük farkın, adamın seni tüm dinginliğine rağmen dikkatle dinliyor olması oluyor. Ağzından çıkan her bir kelimeye, anlamından çok daha büyük bir değer verdiğini bakışlarındaki buğusundan anladığın adam, teşekkürüne karşılık ufak bir baş eğmeyle karşılık veriyor sadece. Bu hareketiyle birlikte, adamın asaleti karşısında ruhunun ona doğru çekildiğini hissetmeye başlıyorsun. Hiçbir şekilde yaymadığı aurasına hissettiğin esaret, seni kendisine çektikçe dilinin çözüldüğünü ve ruhunun da bir boşluğa eriştiğini hissettiriyor. Ne var ki, ağzından “Visyn” isminin çıkmasıyla birlikte, adamın çatılan kaşları en korkunç kabuslarındaki iblislerden bile beter bir hal alıyor! Alamara’da gördüğün tüm vahşetin üstünde ve tanıdığın tüm iblislerin ötesinde bir yok edicilikle ruhunu kavuran bakışlar karşısında, kendini olabildiğince aciz hissediyorsun. Titreyen bacaklarına, boşlukta savrulan kollarına ve giderek görüşünü kaybeden gözlerinin büyümesine engel olamıyorsun. Ansızın cehennemin en kuytu köşelerinde bulduğun varlığın, adamın bastonunu sert bir şekilde yere vurmasıyla bir anda dağılıveriyor! Adamın bakışlarına ve yüzüne çöken dinginlik tekrar seni sarmalamaya başladığında, bin yıldır maruz kaldığın gazaptan kurtulmuşçasına rahatladığını hissediyorsun. Soruların ağzından belli belirsiz dökülürken adamın yavaşça sana sırtını dönmesi ise, bin yıllık bir hasrete sürüklüyor ruhunu.

“Önemsiz.”

Kulağına çalınan tek bir sözcükten ibaret cevapla, ruhun yeteri kadar tatmin olmuş gibi dağılırken, zihnin hala aynı soruları sormaya devam ediyor. Adamın ufak baş hareketlerinden kitaplara göz attığını anlasan bile, ona herhangi bir şekilde müdahale edecek gücü kendinde bulamıyorsun. Ruhun, adamın aradığın şeyi bir an önce bulmak ve ona sunmak için çırpınırken, gözlerin ısrarla adamın her bir hareketini izliyor.


“Kendine dair hiçbir şeyin kalmamışsa bile, ismin hala sana özel… Ne kendi diyarında ne de iblis diyarında seninle aynı ismi taşıyan bir başka varlık yok. Bu da seni yeteri kadar özel kılmaz mı?”

Adamın sözleriyle bir kez daha düşünce boşluğuna düştüğünü hissedebiliyorsun. Aklından geçen onca düşüncenin hiçbiri mantıklı bir cevaba erişemeyecek gibi karanlığın içinde sürüklenirken, gözlerin adamın bir kez daha yüzünü sana dönüşünü izliyor. Az önceki hasretini bitişini müjdeleyen bu dönüş ile ruhun coşkuyla dolmaya başlıyor. Mavi kalın kapaklı ve muhtemelen 500 sayfaya yakın bir kitabı sana doğru tutan adam, kapağında hiçbir resim, tasvir ve yazı olmamasına rağmen kapağına bakmaya başlıyor uzun uzadıya. Birkaç saniye süren bu bakış faslından sonra, adam kitabın sayfalarını hızla parmaklarının ucuyla çevirmeye başladığında, her bir sayfanın bomboş olduğunu görüyorsun. Buna rağmen adam, sanki sayfalarda bir şeyler yazıyormuş gibi derin bakışlarla sayfalara bakmaya devam ettiğinde, istemsizce gözlerin kısılıyor, görülmeyeni görebilecekmişsin gibi.


“Bu kitap gibi… Sayfaların her biri bomboşken, sadece sayfaların tükeneceğini bilmek sitem etmek için yeterli mi? Ne dersin Diniel… Boş sayfalar arasında yaptığın gezintinin yüklediği bilinmezlik ve çatışmaya karşı sadece sitem etmek neyi değiştirir? Ya da sormam gereken esas şey, tüm sayfaları boş bir kitap gerçekten okumaya değer mi?”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

09 Oct 2024, 13:37

Ağzından "Visyn" isminin çıkmasının beraberinde kabusların ötesinde, cehennem azabını tattıracağını bilemezdi. Karşısındakinin yalnızca onu yok etmeyi dilemesi halinde bile yok edebileceği hissiyle beraber getirdiği aciziyetin dehşeti, vücudunun kontrolünü giderek kaybetmeye başlamasına sebep oluyordu. Nefes almayı bile beceremediği o süre zarfında açılan gözleri görüşünü giderek kaybederken adamın bastonunu sert bir şekilde yere vurmasıyla bir anda dağılıvermişti. Bakışları istemsizce hafifçe eğilirken binlerce yıldır sürmüş gibi hissettiği azabın bir anda var olup bir anda yine onu var eden tarafından yok edilmesine karşı titreyen göz bebekleri hızla normale dönerken az önce yaşadığı olayların etkisinin karşısındakinin isteği ile yok edilmiş olsa bile bunun bile normal olmadığı düşüncesiyle aklında sormak istediği diğer soruları nasıl sorduğunun farkına bile zor varabilmişti.

Adamın sıtını dönmesi alıp alabileceğim cevapların kapılarını belki de binlerce yıllığına kapatmış olduğunu hissettiriren "Önemsiz" diye yanıtladı. Bu yanıt nerede ve onun kim olduğuna yönelik olmalıydı. Nedenini anlayamadığı şekilde karşısındakinin aradığını bulmasını sağlamak ve ona sunmak için ruhu çırpınıyordu. Nasıl böyle bir etkiye sahip olduğunu anlayamıyordu, yalnızca akışına bırakıyordu kendisini.

İsminin kendisine özel olduğunu, ne kendi diyarında ne de iblis diyarında aynı ismi taşıyan başka bir varlık olmadığını söylemişti. Bunun kendisini yeteri kadar özel kılmaya yetip yetmeyeceğini sorduğunda düşünce boşluğuna düşmüş buldu kendini. Kafasında sözleri ile varabileceği noktarı düşünüp bağlantı kurmaya çalışsa da bir şeyler yarım kalmış, sonucunda hep bir mantıksızlıkla karşılaşmıştı. Onu bu çıkmazın içerisinden çıkaracak olan da adamın yüzünü kendisine dönmesiyle oymuş gibi hissettiriyordu. Bir ayrılığın sonu, yeni bir kavuşmanın başlangıcı gibiydi kendisine dönüşü. Elindeki kitaba baktığında mavi, kalın kapaklı ve muhtemelen beş yüz sayfa içeriyordu. Kitabı tanımlayabilecek başka bir özelliğinin olmaması ilginç geliyordu başta. Ardından kitabı açtığında sayfaların boş olması daha da ilginç bir hal aldırmıştı durumu. Belki de kendisi yazılanları göremiyor diye gözlerini istemsizce kısıp incelerken belki de görülemeyeni görebileceğini düşündü. O sırada adamın yeniden düşüncelerini kelimelere dökmesiyle bakışları adamın ulviliği karşısında istemsizce kitaptan ona kayıyordu.

Sayfaların her birinin bomboşken, sadece sayfaların tükeneceğini bilmenin sitem etmek için yeterli olup olmadığını sorduğunda neden böyle bir şey söylediğini sorgulamaya başlayamadan konuşmayı bitirmemiş olması, kaçıracağı saniyelerin kıymetinden üzerinde durmayı ikinci plana itmişti. Boş sayfalar arasında yaptığı gezintinin yüklediği bilinmezlik ve çatışmaya karşı sitem etmenin neyi değiştireceğini sormuş ardından soruyu asıl sorması gereken olarak bomboş bir kitabın okumaya değer olup olmadığına çevirmişti.

Bakışlarında biraz tedirginlik belirdi. "Boş sayfalardı... demek..." dedi bakışları düşünebilme kabiliyetini göstermek için adamın yüzünden uzaklaşırken. O zamana kadar çabaladıkları zihninden geçerken sanki kendisi yaşamamış da okudukları gözünün önünden geçiyormuş gibi geliyordu. Ancak boşluk kelimesi burada tam anlamıyla karşılamıyordu olanları diye düşündü. Tamamen boşluk olsaydı, o halde hiçbir şey yaşıyamıyor olurdu. O halde bu boşluklar kendisine ait olanlardı. Şimdiye kadar hiçbir şey yazmamış olmasından geliyor olmalıydı. Ancak bu fikre bağlanamamıştı hemen. O yüzden sormak zorundaydı. "Bu kitap eğer beni anlatıyor olsaydı ve ben henüz hiçbir şey yazmamış olsaydım, evet, bom boş bir kitap olurdu. Benim sorunum yazmayı istememekten gelmiyordu. Sorunum ne kadar çabalarsam çabalayayım kalem olamıyor olmamdan geliyordu... Söyleyin lütfen, elinden geleni yapmaya çalışmış olan benim, Diniel'in bir kalem olması için ne yapması gerekiyor?" diye sorduktan sonra yüzüne bir mahcubiyet düştü ve ekledi. "Aslında... Buraya savrulmadan önce kendi içimde var olduğunu gördüğüm bir diğer benliğimi bir kere daha görüp bununla ilgili kendimle yüzleşmek istemiştim ama... Sanırım bazı şeyler için geç kaldım" dedikten sonra bir an içinde minik bir ışık yandı ve bu ışığı gözlerinden de yansıtarak dile getirdi. "Tabi... Burada geç diye bir kavram söz konusu değilse işler değişebilir" dedi.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

11 Oct 2024, 09:51

Karşında duran adam, boş sayfalara olan bakışlarına eşlik ettiği anlarda adeta zihninin içinde dolananları senden alabilmek ister gibi bakıyor gözlerine. Ancak adamla göz göze geldiğin anda, onun dingin suratında en ufak merak veya gizem hissedemiyor olmak, adamla ilgili düşüncelerinin savrulmasına da neden oluyor. Ruhun, adeta bu adamla yokluğa savrulmak isterken, zihnin halen daha yerine oturmayan taşların peşinde koşuyor. Cümlelerini dile getirmeye başladığında ise, adam daha dikkatli bir şekilde bakmaya başlıyor gözlerinden derinlerine. Sanki bir çırpıda her şeyi anlayacak ve her şeyi çözecek bu bakışların sana tam anlamıyla bir vaat vermemesi, sözlerini akıtmanı sağlıyor. Belki de bu ana kadar zihnini en saf haliyle bularak düşüncelerinin her birini ayrı ayrı görebiliyor ve içlerinden kendine uyanı seçiyor, ardından da bunları kendi arzuladığın kelimelerle dile getiriyorsun. Sorularının ardından eklediğin son cümlenle birlikte, adamın yüzünde ufak bir gülümseme belirdiğini fark edebiliyorsun. Elindeki boş sayfalardan ibaret kitabın sayfalarını sanki içerisinde tek bir harf bulabilirmişçesine hafifçe çeviren adam kitabı usulca sana doğru uzatıyor.

“Burada neyi var olup olmadığından çok, kendinde neyin olup olmadığını ve kendinin ne olduğunu sormalısın Diniel…”

Adamın uzattığı kitabı avuçların içerisinde bulduğunda, adamın gerçekten de kitabın sayfalarının boş olup olmadığını kontrol etmeni istediğini anlayabiliyorsun. Bu nedenle sayfaları hızla karıştırmaya başladığında, karşında boş sayfalardan başka bir şey bulamıyorsun. Ancak içine düşen bir umut, bu kitabın herhangi bir sayfasında bir şeylerin yazılı olduğunu fısıldıyor ve çaresizce bu umudun peşine düşmekten kendini alamıyorsun. Sayfaları başta hızlı geçerken, giderek daha yavaş ve sakin bir şekilde geçmeye başladığında, bir yandan da adamın sözlerine kulak veriyorsun.


“İnsan hayatı bir kitaptan çok da farksız değildir. Hepsinde bir giriş, gelişme ve sonuç olur… Girişin ne olduğu belli, doğum… Ve sonuç da öyle, ölüm… Bir insanın hayatını anlatan kitabın esas kısmı gelişmeden ibarettir. Olay örgüsü her zaman aynı olmasa bile, her birinde aynı duyguları görebilirsin. Mutluluk, aşk, heyecan, üzüntü, keder, ümit, umutsuzluk, gözyaşı ve daha niceleri… Kimi kaybettiği parasıyla kahrolur, kimisi de ise kaybettiği eşiyle… Kimisi kucağına aldığı bebeğiyle mutlu olur, kimisi ise yıllardır hayalini kurduğu mesleğe sahip olmasıyla… Belki dereceleri farklıdır ancak duygular aynıdır…”


Elindeki kitabın neredeyse yarısına kadar gelmiş olmana rağmen, halen daha tek bir harf görememenin üzüntüsüyle içine dolmaya başlayan hırsı hissedebiliyorsun. Kitabın herhangi bir yerinde var olduğuna dayanaksız bir şekilde duyduğun inanç giderek titremeye başlasa bile, bu inanca sıkı sıkıya bağlanmaktan alıkoyamıyorsun kendini. Kulağına dolan sözlerle birlikte, sayfaları daha yavaş ve dikkatli bir şekilde incelemeye başlıyorsun. Kendi diyarında gördüğün, yazdığın veya okuduğun kağıtlardan çok daha farklı olan dokusuyla her bir sayfası oldukça özel görünen kitapta tek bir harf arıyorsun kendine dair…


“Ancak esas sorun, Diniel, insan hayatına dair kitabı kimin yazdığıyla ilgilidir… Eğer sen bir kitapsan, kalem olmayı nasıl beklersin? Eğer sen bir kalemsen, yazdığın gerçekten kalem olan varlığın mıdır, yoksa kalem olan varlığının kağıda bıraktığı iz midir? Diniel bir kitap mı olmalı yoksa bir kalem mi?”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

15 Oct 2024, 05:07

Adamın yüzündeki dinliğin içerisinde en ufak bir merakı veya gizemi hissedemiyor olmak düşüncelerini toparlayıp, mevcut olanları birleştirerek ona bir değer sunma ihtimalini azaltıyor gibi görünüyordu. Burada karşısında konuşuyor olmasına rağmen meraka yönelik hiçbir duygu yansıtmıyor oluşu, karşısında bir çırpıda yok olup hiçliğe karışmaya sebep olacak nedenlerden birisi gibi geliyordu. Ancak hissettiği gibi olmamıştı. Konuşmaya başladığı anda adamın bakışlarındaki dikkati gördü. Gözleri gözlerine geldiğinde sanki bir pencereden içeri bakıp kendisini görüyor gibi gelse de, zihninin kuytu köşesindeki düşüncelerini bile bakışlarıyla görebilecek gibi gelse de o ince belirsizlik konuşabilmesini sağlıyordu. Sözlerinin sonuna ek kurduğu cümleye karşı verdiği tepki, bugüne kadarki en büyük başarısını elde etmişçesine heyecan doldurtmuş, bu heyecanın bir sebebini de doğru yolda ilerliyor olabileceğine pay biçmişti.

Elindeki kitabı usulca kendisine uzattığında kitabı almadan önce sözlerini dinliyor, zihninde adamın kurduğu cümleler tekrar tekrar yankılanırken nazikçe kitabı kabul ediyordu. Adamın bu kitabın gerçekten boş olup olmadığını kendisinden deneyimlemesini istediğini anladıktan sonra hızla sayfaları çevirip gerçekten de bomboş bir kitap olduğunu teyit edecek gibiydi. Başta hızlı çevrilen sayfalar giderek daha sakince geçilirken kulağı adamdaydı.

Adam duyguların hangi insanın hikayesinde olursa olsun benzer olduğunu dinlerken bir yandan da aklı hala kendisinin ne olduğunu sormaktan kastı arıyordu. Ancak adam öylesine etkiliydi ki, cümleleri peşisıra aktıkça, kendi zihninden daha baskın bir ilgi odağı olarak sözlerinden kurtulamıyordu. Kitabın artık yarısına gelinmişti ancak hala tek bir harf bile görememişti. Hırs ve inadın vazgeçmesine izin vermediği bu süreçte sayfalar bir bir çevrilmeye devam ederken kendine dair en ufak bir belirti arıyordu, bir harf, belki de bir çizik.

Sonraki sözleri yeniden bir melodi gibi zihninde dolanmaya başlarken bu sefer kurduğu cümleleri daha da baskın görerek sayfaları çevirmeye o an ara verdi adeta donup kalmış gibi. Bakışlarını en son çevirdiği sayfadan ayırmadan dinliyordu adamı. Daha doğrusu gözlerini çeviremiyor gibiydi. Sözleri işittikten sonra aklında dolaşmaya başlayanlar, eğer adamın gözlerine bakarsa bir cevap alabilecek ve aldığı cevap yanlış da olsa doğru da her iki sonuçta da kaldırabileceğinden emin olamadığı ağırlıktaydı. "Eğer..." diyerek başladı sözlerine donup kalan bedenine inat konuşan ağzıyla. "Eğer bir kitap olabiliyorsam... O halde kalem olmam demek... Başkasının Diniel'in hikayesini yazmasına sebep olmak demektir.... Eğer doğru ise... Eğer doğru bağlantı kurduysam... Bu da bunca zamandır neden istediğimi başaramadığımı gösterir diye düşünüyorum. Eğer bir kitap olmalıysam, o halde içerisinde yazılmış olanları kabul eder ve muhtemelen.... Muhtemelen burada olmazdım" dedikten sonra kendisini zorlayarak da olsa adamla göz göze gelerek "Ben ne kalem, ne de kitap olmalıyım. Ben yazar olmalıyım. Uymamış olanları düzelten, son gibi görünenin aslında başlangıç olmasına karar veren... Ancak anlayamıyorum, hala anlamlandıramıyorum... Bunlar yeniden kibre kapılıp kurduğum hatalı cümlelerden ibaret olabilir mi?" derken cümlesinin sonunda bakışları daha fazlasını kaldıramamaktan düşüyordu. "Boşluk kalmaması için dile getirmek zorundayım... Nasıl? Nasıl olacak? Hiçbir şey bilmememe rağmen en ufak bir çıkarımım doğru olsa bile, herhangi bir şey nasıl olabilir? Neden hiçbir şey bilmiyorum?" diye sormuştu binlerce yıldır çektiği ıstırabın sebebini ararcasına ancak bir güç alarak yeniden bakışlarını kaldırıp göz göze geldi. "Sorularımı mazur görün... Hala öğreneceğim çok şey var" deyip hafifçe özrünü belli eden bir baş hareketi yapıp toparlandı.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

17 Oct 2024, 10:39

Sakinliğin hüküm sürdüğü yüz ifadesiyle sözlerini dinleyen adam, elindeki kitaba attığı kaçamak bakışlarla birlikte, sanki senin gibi kitapta herhangi bir harfe denk gelip gelmeyeceğini gözlüyor gibi duruyor. Bu esnada başladığın konuşmanla birlikte bakışlarını sana çeviren adam, sözlerini tepkisiz bir şekilde dinliyor sadece. Ancak soru işaretlerinin artmaya başlamasıyla birlikte, adamın yüzüne yerleşen sıcak bir tebessümle ruhunun ısınmaya başladığını hissedebiliyorsun. Elindeki bastonuyla yere birkaç kez hafifçe vuran adam, sanki bastırdığı duygularını bastonuyla ortaya çıkartıyor. Fakat adamın her bir darbesi, sanki ruhuna inen bir okşama gibi o ısınmayı kontrol altında tutuyor. Bu durum ise, ruhunun kendini kaybetmişçesine o tebessüme kavuşmak için çırpınmasına neden oluyor. Zihninde beliren kelimeler ağzından dökülürken, ruhun sonsuz bir hasreti dindirmeye çalışıyor.

“Ne kalem, ne de kitap olmalıyım…”

Senin sözlerini, etkisi varlığından daha büyük bir edayla tekrar dile getiren adam yüzündeki tebessümü daha belirgin hale getiriyor. Ancak bu gülümsemenin altında ince bir alaycılık hissedebiliyorsun. Ne var ki bu alaycılık, bir yetişkinin minik bir çocuğu eğlendirmek için sergilediği tavırların altında gizlenen bir alaycılıktan ileri gitmiyor. Adamın alaycılığı dahi senin nezdinde hiçbir rahatsızlık doğurmazken, bu alaycılık ile adeta varlığına verilen değerin arttığını hissediyorsun. Zihnin bunun aksi düşünceleri ruhuna doldurmaya çalışsa bile, ruhun bu tür tahriklere kapalı bir şekilde sadece savrulmakla yetiniyor adama doğru.


“Bir yazar olmalıyım…”

Tekrar kendine ait sözleri duymanla birlikte, kendi sözlerine yabancılaşmaya başladığını fark ediyorsun bu anlarda. Tüm bu sözlerin ilk senin ağzından çıktığına emin olsan bile, sanki bu kelimelerin hiçbirinin kendine ait olmadığını düşünmeye başlıyorsun huzursuz bir şekilde. Ve sanki, tüm sorularının cevaplarının artık kendine ait gelmeyen o birkaç kelimenin içinde gizli olduğunu… Ruhunun coşkusuna kulak verip tüm düşünme yetini bertaraf etmek ister gibi gözlerini kapattığın anda, zihninin içinde bambaşka bir dünyanın oluşmasına da izin veriyorsun sanki. Senden bağımsız, Diniel’den doğan…


“Bir yazar, kalemi tutan değil midir? Bir yazar, kağıda yazan değil midir? Evet, bir kalem olmaktan veya bir defter olmaktan farklı olabilir yazar olmak… Ancak yazar, ancak kalemi yazarsa vardır… Veya bir defter varsa… Hepsi birbirine bağlı ve hepsi birbirine aykırı…”

Ruhunun sıcaklığının giderek artmasıyla birlikte, adamın giderek ruhunu okşayan ses tonuna kendini bırakmaya başladığını fark ediyorsun. Adamın sözlerindeki anlamın bile önemsizleştiği, sadece sesini duymaya muhtaç olduğun anlara savrulurken, zihnin gidebileceğin en yanlış yola girdiğini haykırmaya başlıyor. Ruhun ehlileşirken, zihnin vahşileşiyor… Ruhun kavrulurken, zihnin kararıyor… Ve gözlerin ansızın açıldığında, tüm kitaplıkların çoktan alev alev yanmaya başladığını görüyor gözlerin! Cayır cayır yanan kitaplardan yayılan kokular ciğerlerine dolmaya başlarken, tüm bunların sorumlusu olanın karşındaki adam olduğunu görebiliyorsun. Tüm kitapların yanmasından derin bir haz duyar şekilde duran adam…


“Oysa önemli olan bir şeyleri yazmak veya yazan olmak değil… Hiç olmamıştı… Nasıl? Nasıl olacak? Nasıl olabilir? Neden? Her bir cümlenin sonunda bir soru işareti beliriyorsa, o zaman sormamak daha mantıklı olmaz mı? Ya da daha güzeli, her şeyi yakıp kül etmek! Diniel bir yaratıcı mı olmalı yoksa bir yok edici mi? Diniel düzelten mi olmalı yoksa ortadan kaldıran mı? Diniel başlangıca karar veren mi olmalı yoksa nihayete erdiren mi? Söylesene Diniel, kibir sandığın yazgının sana bahşettikleri olabilir mi? Ya da sen bu bahşedilenlere kibrinle karşılık veriyor olmayasın? Sadece bir anlığına düşün Diniel… Tüm olan biteni… Tüm olan biten içinde yaptıklarını… Ve kendine karşı dürüst ol… Sen kibirli olan mısın yok kibre yenilen mi? Sen bilemeyen misin yoksa bildiğini inkar eden misin?”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

15 Nov 2024, 02:27

Adam Diniel'in sözlerini tekrar ederken verdiği tebessümün altında yatan alaycılığa karşı adamın samimiyetini hissedebiliyor ve kendisi de gülümsemeyle karşılık veriyordu. Adamın ağzından kendi kelimeleri çıkıyor olmasına rağmen kendi sözleri kendisine yabancı gelmeye başlamıştı. Sözlerin kaynağı sanki kendisi değildi her ne kadar biraz öncesinde kendi ağzından çıktığını biliyor olmasına rağmen.

Adamın ruhunu okşayan sözlerine gözleri kapalıyken kulak veriyordu. Her bir kelimesi zihnindeki bir gizemi çözecek kadar etkili hissediyor olmasıyla beraber giderek varlığını arttıran hissiyatın etkisi artık bir şeyleri anlamlandırmanın önemsizleştiğini vuruyordu kendisine. Gözleri ansızın açıldığında tüm kitaplığın çoktan alev aldığını görüyor ve ciğerlerine çektiği yanık havaylar beraber gözlerindeki parıltı ve coşkuya karşı en ufak bir direnç göstermiyordu. Gördüğü manzara o hep aradığı, hepsini ve her şeyi küle çevirmenin karşılığıydı ve gözleri önünde cereyan etmişti. Adamın yüzünde gördüğü hazza karşılık kendisi de bunun dışında bir şey hissetmiyordu. Sözlerine kulak verdi. Kelimeleri bir bir akarken soruları sormak yerine daha güzel olanın her şeyi yakıp kül etmek olduğunu duyduğunda ruhundaki coşku katlanıyordu. Sözlerine karşı ne söylese diye düşündü oldukça kısa bir süre. Ancak cevabı zaten biliyordu.

"Ben tam olarak buyum. Her şey küle dönerken o kısa sürede çıkan sıcak görünüme eşsiz bir manzara gibi seyreden. Kibrin ve bilemediklerimin ötesinde, kelimelerle tarife ihtiyaç duymayan, bir yok ediş sanatçısı..." dedikten sonra derin bir nefes çekip dumanı daha derinden hissetmek istedi.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

18 Nov 2024, 10:12

Ağzından dökülen her bir kelime, sanki cayır cayır yanan kitaplara atılan bir odun gibi alevleri harlarken, karşındaki adamın yüzündeki dingin ifadenin de vahşileşmeye başladığını görebiliyorsun. Birkaç saniye önce hissettiği hazzın şimdi derin bir vahşete sürüklenmesi, zihnindeki kaos senaryolarını daha karanlık bir hale soksa bile, sanki tüm bu vahşet ruhunun esas ilacı gibi geliyor. Bir anda esas yananın zihnindeki o düşünceler olduğunu fark ettiğin anda ise, varlık bulduğun bu bilinmez dünyanın tıpkı kitaplar ve zihnin gibi alev almaya başladığını görüyorsun. Bir kağıt parçasının köşelerinden yakılan ateşin ilerlemesi gibi giderek dünya alevlere teslim olurken, adamın son sözleri de ilişiyor kulağına.

“Diniel… Ne içindeki arzuyu dindir ne de onun kölesi ol… Ne kibrini yitir ne de kibrine yenil… Eğer gördüklerimi görürsen, Diniel’in neden var olduğunu da anlayabilirsin… Belki bir daha yüz yüze gelemesek bile, ben ve benim gibiler, sen ve senin gibilerin yanında olacak! Yeter ki, her iki diyara da alevlerini salabileceğini unutma!”

Gözlerin derin bir uykudan ansızın açılmış gibi bedenini titretirken, kendini Xurax’ın hemen önünde buluyorsun. Dizlerinin üstüne çökmüş bedeninle nerede olduğunu anlamak için etrafına bakındığında, ne yanan kitaplardan ne de Raldrin’in seni sona gönderdiği soğuk diyardan bir eser görünmüyor. Zaman saatlerdir işlermiş gibi görünse bile, sanki birkaç saniyeden ibaret bir zaman dilimi içerisinde onca şeyi yaşamış olmanın ağırlığı çöküyor omuzlarına. Ancak bir anda bulanıklaşan görüşünle elini sağ gözüne doğru attığında, bu gözün yerinde olmaması yaşadığın tüm o zalim anların bir kez daha zihninde canlanmasına neden oluyor. Yaşadığın şeyin gerçekliğini kabul etmek senin için pek de kolay olmasa bile, Raldrin tarafından gözünün alınmış olması içten içe seni derin bir öfkeye sürüklüyor. Ancak tam bu esnada, Raldrin’in son yaptıkların ve kendi hareketlerin geliyor ansızın aklına. Soğuğun içerisinde Raldrin’in seni sonlandırmak için kaldırdığı pençesini, pençeyi savuruşunu ve boğazından yayılan o kanın sıcaklığını… Tüm bunların gerçek olması halinde, şu an için var olmaman gerektiğini anlamanla birlikte geriye kalan tek gözünü olabildiğinde açıyorsun. Gözüne düşen bulanıklığı gidermek için geriye kalan gözüne bulaşmış kanı sildiğin anda ise, bakışlarının daha da büyümesine neden olan o şeyi görüyorsun…


Raldrin’i…

Hemen önünde…

Yere yığılmış bir şekilde…

Ve kaldırdığı pençesini…

Kendi kalbine sokmuş bir halde…


Yaşananlar sanki hiç var olmamış anılar gibi gözünün önünde cereyan etmeye başladığında, Raldrin’in sana doğru savurduğu pençesinin yönünü son anda değiştirdiğini ve doğrudan kendi kalbine soktuğunu görebiliyorsun! Hiç var olmamış bu anı içerisinde, kapadığın gözlerinin ardında yaşanan bu gerçekle birlikte, o adam ile buluştuğunu anı görüyorsun… Bu esnada, sanki tüm bu anılar Raldrin’in hareketsiz bedeninden beliren parıltılarla vücut bulmaya başlarken, bir anda Raldrin’in parıltılarının vücuduna dolmasıyla birlikte, sanki her şeyi en başa alıyor ve her şeyi en baştan tüm azabıyla yaşıyorsun.


Ve sonunda tek anlayabildiğin…

Raldrin’in seni bu ana ulaştırmak için…

Onca kelamı ettiği…

Ve…

Kendi canını senin için feda ettiği…

Tek gözüne dolan yaşların istemsizliği içerisinde, Raldrin’in son anlarındaki yüzündeki gülümsemeyi görememenin azabıyla kavrulmaya başladığında, Raldrin’in mor parıltılarının artık vücuduna bir zırh gibi yapıştığını fark ediyorsun. Ancak bundan da öte, sanki damarlarının içerisinde Raldrin’in varlığını hissedebiliyorsun, tüm kudretiyle. Bunu hissetmek, gözündeki yaşların daha hızlı süzülmesine neden olsa bile, sanki Raldrin’in kudretiyle artık her şeyi sana emanet ettiğini ve her şeyin üstesinden gelebileceğini hissediyorsun. Sanki adamın önünde yanıp tutuşan ruhunun artık bir anlam bulduğunu… Bu anda ise karanlığın içinde tek bir cılız söz ilişiyor kulağına, bugüne kadar duymadığını bir sıcaklıkla …


“Gözün için üzgünüm Diniel… Mecbur hissetmesem böyle bir şeye yeltenmezdim… Ama şimdi görüyorum Diniel. Her ne yaptıysam, buna değeceğine eminim!”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

03 May 2025, 10:13

Off Topic
Konu geldiği nokta itibariyle doğrudan sonlandırılamayacak olduğundan, kaldığı noktadan devam etmektedir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Post Reply

Return to “Alamara Şehri”