Doğum (Abasdarhon)

User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

14 Oct 2024, 19:16

Amma kaprisli kadınmış

Yalakalık da sökmedi

En azından cevap alabildiğime sevinmem lazım

Soru sorarak yine Vadlena'yı sinirlendirmiştim. En sonunda amma soru soruyorsun be diye kızmıştı. Sinirlenmeye başlamıştım. Yüz ifademde bir değişiklik yoktu. Yine donuk bir yüz ifadesiyle karşılamıştım bu öfkeyi. Ama şakağımın yanındaki damar şişmişti biraz. Hiç bilmediğim iğrenç bir yerde gözümü açıyordum ve hiçbir açıklama yapılmıyordu. Neyse ki sabırlı olmak fayda sağlamıştı. Konuşmayı kestirip atmak isteyerek yine arkasını dönmek istedi ancak aniden durdu. Neden durdu?.. Yine de öfkeli gözüküyordu. Tekrar konuşmaya başladı ve sonunda bir şeylerden bahsetmeye başladı. Konuşmaya karar vermesinin arkasında göremediğim bir sebep olduğunu düşünmüştüm. Oldukça isteksiz bir şekilde anlatıyordu çünkü. Belki de hükümdarı ona gizemli, sihirli bir şekilde emir vermiştir. Ne de olsa buraya sadece benim girmem izin verilmişti. Hem de hükümdar tarafından. Demek ki izleniyor olabilirdim. Tahminimce karanlık gölgelerin ardında bizi izleyen iblisler veya başka şeyler vardı. Onların arasında belki hükümdar da vardır diye düşündüm.

Konuşmayı dinlediğimde Vadlena'nın iblis olmadığını öğrenmiştim. Hükümdarları yeni başa geçmiş bir lidermiş. İsmi ise Vearis'miş. Yeni olsa bile otoritesi mutlakmış. Bunlardan bahsedince Vadlena'nın acı çektiğini hisseder gibi olmuştum. Bir aludirmiş kendisi. Aludirlerin ne olduğunu bilmiyordum. Ancak bana anlattığı kadarıyla bu iblis diyarının kapılarını açabiliyormuş. Bu kapı ne kapısıydı? Nereye açılıyordu. Bu iblis diyarının dışında bir yer var mıydı? Hiçbir şey hatırlamıyordum. Hatırlamak bir yana hiçbir şey bilmiyordum da... Kendini beğenmiş bir şekilde sadece ben izin verdiğim sürece buralarda gezebilirsin dediğinde donuk bir suratla alkışlayarak gözlemci Vadlena'yı yüceltecektim, bu alkış alaycı bir alkış değildi. Hızlı ve destekleyici bir alkıştı. Sorulardan nefret ediyordu ancak kendini beğenmiş olduğu kesindi. Eğer iblis olsaydı pohpohlayıcı birkaç bir şey de söylerdim. Ancak alkış yeterliydi. Bir tehlikeye düşersem beni korusa yeterdi.

Nasıl iblis bulacağıma verdiği cevap ise bir o kadar sinir bozucuydu. Özellikle sinirimi bozmak istiyordu. Birkaç saatim olduğunu söyledi. Eğer iblis bulamazsak beni öldürecekmiş. Ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordum ama eğer dedikleri doğruysa güçlü olabilirdi. Tersine gitmeye gerek yoktu. Yine de yerde otururken hafifçe gülümsemiştim. Siyah lensli gözlüklerimin ardında dişlerimi göstermeden birkaç saniye gülümsedim. Sinirimin bozulduğunu belli edemezdim. Çaresiz gözükmemeliydim. Kendimden emin gözükmeliydim. Ellerimi cebime soktum. Yüz ifademi eski haline döndürdüm. Tek kelime etmedim. Etrafa bakmaya başladım. Birkaç dakika boyunca kendi etrafımda dönerek gökyüzüne, karanlığa ve ardına dikkat kesildim. Bir şey göremezsem "İblis arayacağım" diyerek rastgele bir yönde yürümeye başlayacaktım. Yaklaşık 2 dakika yürürken sürekli etrafa bakmıştım. Hiçbir şey göremezsem geri dönüş yoluna geçecektim. Eğer bir varlıkla karşılaşırsam başlangıçta veya yürüyüş esnasında durup, "Siz iblis misiniz?" diye soracaktım. "Benimle bağ kurmak ister misiniz?" diye soracaktım. Eğer bu süreçte hiçbir canlı ile karşılaşmazsam sessiz bir şekilde geri dönüp Vadlena'nın yanına gelecektim. Sonra ellerimi cebimden çıkarıp ortaya doğru avazım çıktığı kadar bağıracaktım "Beni dinleyin iblisler! Bir iblisle bağ kurmam gerekiyor! Gölgelerin ardında beni izlediğinizi biliyorum! Herhangi birinizle bağ kurmak istiyorum!" diyecektim. Ardından sanki unutmuşum gibi sonradan "Lütfen!" diye ekleme yapacaktım. Birkaç dakika bekleyip bir sonuç alamazsam "Yok mu? Ben hükümdarımız tarafından özel olarak buraya çağrılmış ve bir iblisle bağ kurması gereken biriyim! Yoksa hükümdarımızın otoritesine karşı mı geliyorsunuz!" diyerek şansımı deneyecektim. Onların Vearis'e tabii olup olmadığını bilmiyordum. Bu şekilde şansımı deneyecektim. Bir süre bekleyip işe yaramazsa ellerimi iki yana açıp "Ey yüce hükümdarımız Vearis, lütfen bana yol güsterin!" diye bağıracaktım. Yine olmazsa ve birkaç dakikada sonuç alamazsam olduğum yere Vadlena'nın karşısına diz çöküp oturacaktım. "Efendim yapamadım. Bana yol göstermenizi umuyorum. O engin bilgilerinize ve rehberliğinize muhtacım" diyecektim.

Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

16 Oct 2024, 14:36

Karanlık içerisinde birkaç saniye etrafına baktığında, seni sarmalayan dalgalanmalar dışında bir şey göremiyorsun. Gözlerini kısmak, iyice açmak veya başkaca şeyler gerçekleştirmenin de sonuç getirmediği bu ortamda, rastgele bir şekilde yürümeye başlıyorsun bir iblis bulabilmek ümidiyle. Ancak daha henüz adımlamaya başladığın anda Vadlena’nın kulağına ilişen keskin ve alaycı kahkahası, ilerlediğin yolun yanlış olduğunu çoktan sana anlatıyor. Nitekim, bu kahkahaya aldırmadan karanlığın içine kendini bıraktığında, adımlarının seni görünenden pek de uzağa götürmediğini fark ediyorsun. Vadlena’dan uzaklaşmaya başlamış olsan bile, normalde 2 dakikalık bir yürüyüş ile onun görüş açının dışında kalması gerekirken, hala daha senden sadece 20-30 metre kadar uzakta kalmış olması istemsiz bir şaşkınlık yaratıyor. Etrafta hiçbir canlı ile karşılaşamamış olman neticesinde ise, bu kez avazın çıktığı kadar karanlığın içerisinde var olduklarına inandığın iblislerin kendilerini belli etmelerini arzulamaya başlıyorsun. Ne var ki bağırışların, bir fısıltıdan çok da öteye gitmeyecek şekilde kulaklarında yankılanmaktan ileri gidemiyor. Farklı bir sonuçla karşılaşmak adına başka bir metot denediğinde ise, sonucun yine dalgalanan karanlıktan farksız olmaması, işlerin sarpa sarmaya başladığını açıkça gösteriyor. Bu aşamadan sonra, tek çarenin Vadlena olduğunu düşünerek bir kez daha onun yanına gittiğinde, Vadlena’nın ilk kez keyiften bu kadar çok gülmüş gibi gözyaşlarını sildiğini görüyorsun. Gururuna inen her bir sessizlikle birlikte Vadlena’nın suratına bakıp aşağılarcasına gülmeye devam etmesi, aklındaki her bir kötücül senaryonun gerçekleşme ihtimalini arttırıyor.

Vadlena’ya sözlerini iletmenin ardından, suratına acır bir şekilde bakmayı sürdüren Vadlena birkaç saniyelik sessizliğinden sonra “Hükümdarımız ısrar edince, senin diğer bok parçalarından farklı olacağını düşünmüştüm ama sen onlarda da betersin! Tam bir rezillik!” diyor. Ancak bu sözlerinden sonra, Vadlena’nın aurasını arttırmaya başladığını hissetmenle birlikte, ondan yayılan havanın etkisine girmekten kendini alıkoyamıyorsun. Tüm bu durumdan oldukça memnun gibi duran Vadlena ise, sanki bir öldürme arzusunu dışarı salar gibi gözlerinin içine baktığında “Sanırım onlar da benim gibi düşünüyor!” diyor bakışları kafanın arkasındaki bir noktaya sürüklenirken. Nitekim, istemsiz bir şekilde başını arkaya çevirdiğinde ise siyahın hükmü dışında bir şey göremiyorsun.


Birkaç derin nefes…

Birkaç derin nefes daha…

İlk parıldama…

Kırmızı…

Parlak…

Kan…

Image

Açılan gözlerinle birlikte, etrafın sarmaya başlayan en küçüğü 1.50 metre, en büyüğü ise 2 metre civarında olan onlarca yaratığın ve onların hemen ardından duran daha onlarcasının bakışları seni olduğun yere çiviliyor adeta. Nefes almak bile şu anda yapabileceğin en zahmetli iş gibi görünüyor. Bilinmezliğin içine düştüğün anda yaşadığın korkunun birkaç katını iliklerine kadar hissediyorsun. Vadlena ise yüzünde yayılan ifadeden memnun olmuşçasına “Seninkiyle kıyaslanınca, bu aşağılık yaratıklar kudretimi daha çekici buldular belli ki! Bir efendiyle bok parçası arasındaki normal bir fark…” diyor. Hemen ardından ise Vadlena yüzüne yerleşen hırçın bir gülümseme ile “Hadi ne bok yiyorsan ye şimdi! İstersen kucaklarına atla, istersen onlara laf anlatmayı dene, istersen de hepsini gebertmeyi… Ama peşinen söyleyeyim, iblisler insan etini oldukça çekici bulur, laflarını pek anlamaz ve en üzücüsü de, yumruklarından zarar görmez…” diyor. Durumdan aldığı keyif giderek artarken Vadlena olduğu yere daha rahat bir şekilde yayıldığı esnada “Bana ulaşmaya çalışırken seni parçalayıp geçecekler bok parçası… Geberip gitmek istemiyorsan, bir şeyler yapmalısın!” diyor gülerek.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

16 Oct 2024, 16:55



Karanlıkta yürüyordum, hiçbir şey bilmeden...

Sesleniyorum hiçliğe, bir sonuç almadan...

Bir bulmacayı çözmek istiyordum sadece, çözülmesi gereken,

İsteğim gerçeği bulmak, sadece değil buradan çıkmak.

Vadlena'nın dizlerinin dibine oturmuştum. Bulunduğum yer ile alakalı hiçbir şey bilmiyordum. Kendi geçmişim hakkımda hiçbir şey bilmiyordum. Potansiyelimi ya da Vadlena'nın ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Gururumu ayaklarımın altına aldım. Çiğnedim. Önemli değildi. Sadece doğru hamleleri yapmam gerekiyordu. Sonucun ne olduğu da önemsizdi. Önemli olan işleyişti. Ancak bu işleyişin doğru gittiğinden emin değildim. Üstünlüğünü kabul ediyormuş gibi boyun eğmiştim belki, ama bunu karşımdaki kadını sevdiğim için ya da ona saygı duyduğum için yapmamıştım. Doğru bir hamle yapmayı çalışıyordum. İpin ucunu yakalamayı çalışıyordum. Bunun için her yöntemi deneyecektim. Boyun eğmem gerekiyorsa eğecektim. Eğer üstün olan bensem ayaklarımın altında ezecektim. Önemli olan nasıl yaptığım değildi. Önemli olan doğru yapmamdı. Şuan yanlış yapmamın en büyük sebebi ise barizdi. Bilgisizlik... Hiçbir şey bilmemenin verdiği çaresizlik. Ancak sorun değil. Tek yapmam gereken ipin ucunu yakalamak. Sonrası çorap söküğü gibi gelecekti.

Ondan yardım istediğimde ilginç bir şey söylemişti. Ve bu söyledikleriyle artık doğrulamış olmuştum. Hükümdar diğerlerinden farklı olarak bir istekte bulunmuştu. Bana özel bir istek. Bu beni özel yapıyordu. Benim neyim özel?... Bilmiyordum. Ancak bana onlardan beter olduğumu söylemişti. Ben seçenekleri değerlendiriyordum. Hayatta kalmak için tek tek şıkları deniyordum. Önce itaati denedim. Sonra ben itaat ettirmeyi çalıştım. Sonra tekrar itaat etmeyi denedim. Hiçbiri işe yaramadığına göre artık diğer şıkları denemenin zamanı gelmişti. Ben bunları düşünürken gözlerimin içine bakarak öldürme arzusu ile sanırım onlar da benim gibi düşünüyor dedi. Onlar kimdi? Arkamı döndüm. Şimdi Vadlena arkamdaydı ancak önümde ise karanlık vardı. Nefes sesleri... kırmızı parıltılar. Bir sürü... Bir sürü göz... Göğsümde ani bir kıvılcım çakıldı. Kalp atışlarım yükselmeye başladı. Bu sırada Vadlena konuşuyordu. Beni aşağılamaya devam ederken onların iblis olduğundan bahsetmişti. Yerde iyice rahatlayarak yayılıp oturarak ne bok yiyorsam yememi söylemişti. İstersem kucaklarına atlamalıymışım istersem yumruklarımı vurmalıymışım.
Anlaşıldı...


Beni kurtarmaya niyeti yoktu. Üstelik önümdeki canavarlarının hedefinin kendisi olduğunu söyledi. Bu sırada geberip gideceğimi söyledi. Buraya kadarmış... Ölecektim. Bana yardım etmeyecekti. Önümde onlarca hatta yüzlerce iblis vardı. Pek cana yakın da gözükmüyorlardı. Yalnız ölecektim. Ölecek... Öl... Sakinleş... Kalp atışlarını düzenle... Beynini çalıştır... Nefes al... Nefes ver..

"Efendim lütfen koruyun beni." Diye sesimi titreterek onun arkasına koşarak geçecektim. Çömelip onun seviyesine alçalırken saçından sıkıca tutup sağa ittirerek kafasını sağa doğru yatırmaya çalışacaktım. Eğer başarılı olursam hızla ağzımı açıp yandan sol boynunu bütün gücümle ısırarak sivri dişlerimi etine geçirmeye çalışacaktım. Yine başarılı olursam bütün gücümle hem saçından itip hem de kendi başımı bir köpek gibi iki yana sallayarak boyun kaslarını damarlarıyla birlikte kopartıp saçını bırakmadan ağzımdaki damarlı et parçasını yere tükürecektim.

Eğer saçını tutmama engel olursa boşta olan elimle kılıcını onun belinden uygun açıyla sertçe çekerek çıkartmaya çalışacaktım. Başarılı olursam ayağa kalkarken çektiğim kılıcı art arda hızlı bir şekile rastgele bölgelerine vurup geri çekecektim. Kılıcı da çekemezsem en azından kılıcını çekmeye çalışırsa onun elini tutarak veya kılıcının kabzasına bastırarak kılıcını çekmesine engel olmayı çalışacaktım.

Olur da saçını tutarım ama boynunu ısırmama engel olursa kafamı geri çekerken bütün gücümle saçını sıkıca tutarak başını bir arkaya bir sağa bir sola sertçe savurarak çekecektim. Bir sağa bir sola çığlık atarak savrulmasını istiyordum. Eğer yapabilirsem saçını çekerken aynı zamanda kılıcını belinden çekmeye çalışacaktım. Kılıcı çekebilirsem saçından tutup başını büktüğü zaman kılıcı boynuna vuracaktım. Saçını çekerken kılıcını çekemezsem her uygun açıyı yakaladığım sırada suratını sertçe yumruklayacaktım. Bunu yaparken onu savurmaya devam ederek duraksamadan yumruk atıyor olacaktım.

Eğer ısırsam ama başımı sallamama engel olursa ağzımı bir makine gibi titreştirerek boynundan dişlerim çıkmayacak şekilde çiğneyerek darbe alsam bile bırakmadan boynundaki eti kopartmaya çalışacaktım. Yok bir darbeyle geriye savrulursam. Savrulurken kılıcını tutarak hem mesafe açıp hem de kılıcını belinden çıkartmaya çalışacaktım.

Bu orospuyu kendimden önce göndereceğim...
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

24 Oct 2024, 16:27

Karşındaki vahşi iblis topluluğuna karşı içgüdülerini harekete geçirerek ilerlemek dışında bir seçenek göremiyorsun. Bu içgüdülerin ise seni iblislerle mücadele etmekten daha farklı bir yola savuruyor. İblislerden kaçmak ister gibi koşar adımla Vadlena’nın arkasına geçtiğinde, bu halin Vadlena’nın bir hayli hoşuna gitmiş gibi gülümsemediğini görüyorsun. Bu durum hem seni biraz daha birkaç saniye içerisinde yapacakların için kamçılıyor hem de Vadlena’nın olası bir karşılık verme şansını düşürüyor gibi görünüyor. Nitekim Vadlena’nın arkasına geçtiğinde, hiçbir savunma refleksi göstermeyen Vadlena, adeta saldırına apaçık bir şekilde duruyor. Yerde oturmakta olan Vadlena’nın arkasına çömelmeye başladığında ise, zihnindeki hain plan bir anda devreye giriyor!

Birkaç saniye içerisinde yeterince bilenmiş olan dişlerin, Vadlena’nın saçlarıyla örtülü boyun bölgesini kapatsa bile, bunun senin açından bir engel oluşturmaması için hızla saçını kavrıyor ve kafasını sağa doğru çekiştiriyorsun! Vadlena henüz daha ne olduğunu bile anlayamamış bir haldeyken, dişlerin bir anda Vadlena’nın boynunun sol tarafına geçtiği anda, Vadlena’nın ilk önce acı çığlığı kulaklarına doluyor! Kafası bir aslan tarafından kapılmış ceylanın çığlığı kulaklarına dolduğunda, dişlediğin eti koparmak için başını sallamaya başlıyorsun! Avını bir an önce öldürüp iştahla yemeyi bekleyen bir aslan gibi…


Ne var ki, bu hikayede tek bir aslan bulunmadığını tam da bu anda anlıyorsun…

Karın boşluğun ile ciğerlerinin arasına doğru inen bir dirsek darbesiyle soluğun kesilmiş gibi dişlerini Vadlena’nın boynundan çekmek zorunda kalırken, puslu gözlüklerin ardında son gördüğün manzara Vadlena’nın boynundan fışkıran kanı oluyor! Vücudun hafifçe ve istemsizce geriye çekildiği anda, Vadlena suratının sağ tarafında yandan bir kafa darbesi indirerek dengeni bozmayı başarıyor! Sola attığın bir adımla dengede kalmaya çalışsan bile, Vadlena bir hışımla sol elinden destek alarak vücudunu döndürürken, sağ yumruğunu da suratının tam ortasına indiriyor! Kırılan burun kemiğinden çıkan sesi, doğrudan beyninde hissettiğin sarsıntıyla algılamaya çalışırken Vadlena’nın kafanın sağ tarafında inen sağ tekmesiyle birlikte tamamen dengeni yitirerek ve sersemleyerek sağına doğru savurulup düşüyorsun! İçinde bulunduğun karanlık dünya zihninde bambaşka bir karanlığın içine düşürürken boğuk bir şekilde Vadlena’nın “Orospunun sıçtığı!” dediğini duyuyorsun. Bu cümlenin ardından Vadlena’nın sağ ayağını sert bir şekilde yüzüne indirmesiyle, bu kez kırılan elmacık kemiklerinin acısı dolmaya başlıyor vücuduna! Bu tekmeyi takip eden bir diğer tekmeyle birlikte, sol gözüne dolan kırmızılık, gözünün olduğu kısımda bir açılma olduğunu sana anlatmaya yetiyor!

Bedenin yere serilmiş bir halde olsa bile, zar zor kendini kaldırabilecek takatin olduğunu fark edebiliyorsun. Ancak bu anda Vadlena’nın tekmelerine ara vermesi, sadece ufak bir toparlanmadan ibaret görünüyor. Bu açıdan baktığında, bıraktığın yaradan bile pek etkilenmemiş gibi görünen Vadlena ile ne güç yönünden ne de dayanıklılık yönünden boy ölçüşemeyeceğini anlıyorsun. Ve bir şekilde, Vadlena’nın seni bizzat öldürmeyi mi yoksa iblislere yedirmeyi mi planladığını düşündüğünü hissedebiliyorsun…
Off Topic
Önceki turlarda Vadlena'nın kılıcı olduğu yönünde bir ibare bulunmadığından, buna dair olası hamle planları yok sayılmıştır. Kaldı ki böyle bir durumun olması halinde turda bir değişiklik de yaşanmayacaktı.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

25 Oct 2024, 13:36

Vadlena'nın arkasına korkarak gittiğimde kadının keyfine diyecek yoktu. Sadist gözlemcinin beni kurtarmaya niyeti yoktu anlaşılan. Acı çekmemden ve egosunu şişirmemden zevk alıyordu. Vadlena iblis ordusunun beni parçalamasını keyifle izleyecekti. Kurtarılma ihtimalimi daha düşük buluyordum. İlerideki iblis ordusu ile başa çıkmaktansa Vadlena ile başa çıkmak daha kolay gözükmüştü gözüme. Öyleyse öleceksem bile yanlız ölmeyecektim. Vadlenayı öldürdükten sonra önce kaçmayı deneyecektim. Kaçamazsam, bir cam fanusun içindeysem iblislere saldırmayı deneyecektim. Eğer her biri çok güçlüyse kaçıp kendi boynumu kırarak kendimi öldürecektim. İblis elinden ölmektense kendimi öldürmem daha iyi bir seçenek olurdu.

Vadlenanın boynunu ısırdığımda yırtıcı bir yaratık gibi hissetmiştim. Anlık olarak ciddi haz duydum. Vadlena'nın o iğrenç ağzından çıkan çığlık sesleri kulaklarıma ezgili bir melodi gibi gelmişti. Tam kafamı sallayıp etini kopartacaktım ki diyaframıma yediğim dirsek darbesi soluğumu kesmiş ve çenemin açılmasına sebep olmuştu.

Tam toparlanıp tekrar boynuna saldıracaktım ki yanağıma kafa atıp dengemi bozmuştu. Bir adım geriye atıp dengemi korumayı çalışırken daha ne olduğunu anlayamadan suratımın ortasına bir yumruk yemiştim. Zaten nefes alamazken bir de burnumun kırılmasıyla belli belirsiz "Agh!" Sesi çıkartmıştım.

Tam tekrar düşmanıma odaklanacakken soldan kafama yediğim tekme darbesiyle kendimi yerde bulmuştum. Tepki bile veremiyordum. "Iıghhh.." diye inleyerek nefes almayı çalışırken belli belirsiz Vadlena'nın küfrettiğini duydum. Canım acıyordu. Burnumdaki kırıktan yayılan acıyı beynimden gelen sinyaller olarak düşünerek acıyı görmezden gelmeyi çalıştım. Ancak kahpe karının kafama böcek ezer gibi attığı tekmenin elmacık kemiklerimi kırması sonucunda dayanılmaz bir acı kafama doldu. Ciğerlerimden zorla çıkan nefesle "Iıığğğğaaaaaaahh!.." diye inlemiştim. Sol gözüme kan dolmuştu. Bir yarık oluşmuş olmalı. Ama bunu düşünecek halde değildim.

Ne iğrenç bir hayattı bu böyle...

Daha ismimi bile bilmiyordum. Adil değil... Vadlena'yı küçük görmemiştim. Elimden gelen en iyi şekilde saldırmıştım. Yok hükümdarmış yok iblislermiş yok Aludir'miş... Hepsi ölmeyi hak ediyor. Vadlena'ya baktım. Hayal kırıklığı... Ölmesini istemiştim ancak pek etkilenmemiş duruyordu. Yarası mı kurumuştu yoksa derine mi girememiştim bilmiyordum. Ancak hem güçlü hem dayanıklı gözüküyordu. Çene kuvvetimle etini kopartamamıştım ancak o iki darbesiyle suratımı dağıtmayı başarmıştı. Anlaşılan boşa gözlemci değildi. Boşa değildi ama boktandı. Suç onda değil. Böyle birini gözlemci yapan hükümdardaydı.

Vadlena bir anlık duraksadı. Anlaşılan karar verme aşamasındaydı, mutlu olmasına izin veremezdim. Tatmin duygusuna sahip olmamalıydı. Hevesini kursağında bırakmalıydım. En azından bunu yapabilirdim. Yapacağım şey o kadar moralini bozmalıydı ki bir hafta somurta somurta dolaşsın etrafta. Öleceğim neredeyse kesindi. Kafatasım kırılmıştı. Ölmeden önce psikolojik darbe vurmak istiyordum. Bütün gücümü yüz kaslarıma verdim.

Gülümse..

Kanla kaplanmış dişlerim karanlıkta kırmızı kırmızı parlarken gülümsemeyi çalıştım. Acıyı görmezden gelerek. Elmacık kemiğimin oluşturacağı acıya karşı koyarak konuşmaya çalışacaktım. "Şu.. Birkaç saatlik.. Ugh... Birkaç saatlik hayatımda... Senin gibi kibir yumağı... Karaktersiz bir gözlemciye... denk geldiğim için çok şanssızım..." Bütün bu sözleri sivri, kanlı dişlerimle gülümserken yapmayı çalışmıştım. "Keşke.. Seni öldürebilseydim.. En azından... Yalnız ölmezd- Öhö!.. Ama... Ama şunu bil... Hayatının geri kalanında... Aynı şuan olduğu gibi... Yalnız olacaksın. En yakınların... İhanet edecek..." Hareket edebilir miydim bilmiyorum. Sadece ölümü beklemeye başladım. Kendimi hazırlamaya çalıştım. Kısa bir hayatım olmuştu. Ve oynadığım oyunda kaybeden taraf ben olmuştum. Sanırım o kadar da zeki değildim. Ne seçilmiş kişiydim ne de başka bir şey... Ben sadece ölmek için dünyaya getirilmiş birisiydim.

Tabi ben konuşurken konuşmama izin de vermeyebilirdi. Büyük ihtimalle sözlerim yarıda kesilecekti. Kişiliğini ele alırsak bana tahammül edebileceğini pek zannetmiyordum.
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

04 Nov 2024, 14:00

Vadlena geleceğin açısından bir karar vermek için duraksadığı anda, kendini olabildiğince toparlayıp kesik kesik de olsa konuşmaya başlıyorsun. Sözlerine başlamanla birlikte Vadlena tiksinircesine yüzüne bakarken, sanki hala konuşabiliyor olman karşısında iyice öfkelenmiş gibi görünüyor. Nitekim bu öfkesi, birkaç saniye içerisinde gözlerinde alevlenen bir kabusa evrilirken, Vadlena sanki son sözlerini rahatça söylemen için birkaç adım geri çekiliyor. Bir yanında Vadlena’ya ulaşmak için varlığını sindirmekte hiçbir sıkıntı görmeyen iblisler ve diğer yanında ise varlığını sonlandırmak için tetikte bekleyen Vadlena dururken, sözlerini tamamladığın anda Vadlena’nın da bir karara ulaştığını anlayabiliyorsun. Senden uzaklaşmak için attığı adımlarını bu kez bir daha konuşmaman için atmaya başlayan Vadlena “Ya ya, öyle olacak!” diyor, tüm sözlerini geçiştiren bir tavırla. Ancak hemen ardından, kana bulanmış parlayan gözlerle bakışlarını bedenine diken Vadlena “Ama sana ne olacağını kesin olarak söyleyeyim mi bok parçası! İlk önce o bok kusan boğazını ellerimle parçalayacağım ve akan kanını bu iblislere içireceğim! Vücudunda en ufak bok parçası kalmayana kadar kuruduğunda ise seni sömürmelerine izin vereceğim! Sonra, her bir uzvunu parçalayıp, bu iblisleri gebertmeden önce, onları seninle besleyeceğim!” diyor. Vadlena’nın sözleri sanki ağzından çıktığı anda gerçeğe dönüşüyormuş gibi bedenine acı ve sıkıntı vermeye başladığında, hemen baş ucuna kadar gelmiş olan Vadlena seni değersiz bir çöp parçası gibi yerden kaldırmak için elini boğazına doğru uzatıyor.

“Ve sanmayın ki, hiçbir varlık kustuğu nefretine boğulmadan gözlerini kapatmayacaktır…”


Karanlığın içine yayılan ve sanki birbirini üstüne binmiş birkaç sesten meydana gelen bu cümlelerle birlikte Vadlena’nın hareketi kesildiği anda, kulakların iblislerin acı haykırışlarına teslim oluyor. Bakışlarını, olabildiğince kendini zorlayarak bu çığlıkların ve haykırışların olduğu yere doğru çevirdiğinde, etrafa fışkıran kanların karanlığı nasıl kızıla boyadığını fark ediyorsun. İblisler, az önce tüm iştahlarını hunharca ortaya koyarken, bu kez canlarının derdine düşmüş gibi hırçın tavırlar göstermeye başlıyor. Tam bu anda, karanlıkta ses bir kez daha yankılanıyor.

“Öyle ki, nefret ile atılan her bir yumruğun karşılığı elbet başka bir yumruk olacaktır… Öyleyse, neden bir yumruk yemek için yumruk atılsın ki?”


Ses, hala aynı tonlarını sürdürürken bir erkeğe veya kadına ait değilmişçesine yayılıyor kulaklarına. Sanki birkaç kişinin tam da senkronize olamadan dile getirdiği sözler gibi varlık bulan konuşmanın tek farkı, bu kez daha da yakından gelmesi oluyor. Nitekim, bir anda iblislerin birçoğu kaçışmaya başlarken, karanlığın arasında belirmiş bir başka varlığı görüyor gözlerin. Krem rengi bir kıyafet ve beyaz bir siluetle vücut bulmuş olan varlık, döktüğü onca kana rağmen bundan hiç de etkilenmemiş gibi ilerlemeye başlıyor bulunduğun noktaya doğru. İblisler, bu yeni varlığın adımlarının altında ezilmekten kaçınırcasına etrafa yayılıp karanlığa karıştığında, gelen varlığın bakışlarının ağırlığını hissedebiliyorsun üzerinde.

“Şimdi burada ikinizden birinin yok olması gerekiyorsa, buna nefretinizin karar vermesine mi müsaade etmeliyiz, yoksa kudretli olanın -benim- sözlerime kulak verip alabildiğiniz nefes sayısını mı çoğaltmalıyız?”


Sözlerini bitirdiği anda, yüzünde beyaz renkli ve üzerinde siyah desenler olan maske bulunan, ancak bu maske sanki kafasıyla bütünleşmiş gibi görünen, üzerinde krem rengi ve bütün vücudunu kaplayan bir kıyafeti bulunan, kıyafetinin üstüne ise siyah ve başlığı bulunan uzun bir cüppe giymiş, içindeki mor pelerinin varlığını ayaklarına düşen kısımdan gördüğün ve elleri ve ayakları da tamamen kapalı olan, 180 santim boylarındaki iblis, tamamen karşında bulunuyor. Sesinden cinsiyetini anlayamadığın gibi giydiği kıyafetler de bu yönde herhangi bir tahminde bulunmanı imkansız kılarken, iblis bir cevap ister gibi maskesinin altındaki bakışlarını Vadlena ve senin üzerinde gezdirmeye başlıyor.


Image
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

05 Nov 2024, 13:57

Vadlena sözlerimi dinledikten sonra sinirlenmişti. Onu sinirlendirmek belki de şu zihin oyunlarında yaptığım tek doğru hamleydi. Öncesinde yaptığım hiçbir hareket amacına ulaşmamıştı. Ama bu, benim için zevk veren bir hazza dönüşmüştü.. O sinirlendikçe daha çok sırıtıyor üstüme yürüyüp öfkeli öfkeli neler yapacağını anlatırken zevk ile sözlerini dinliyordum. Belki de sözlerinden etkilenmemiş olmam onu daha çok sinirlendirmişti. Bilmiyorum. Ancak bildiğim bir şey varsa o da birazdan ölecek olmamdı. Pişmanlığım yoktu çünkü pişmanlık yaşayabilecek kadar fazla yaşamamıştım. Sadece bu işin hızlıca bitmesini istiyordum. Bu yüzden yavaşça başımı geriye doğru yatırmaya çalışmıştım. Kafamı geriye atarak boynumu açığa çıkartıyordum ki rahatça öldürebilsin beni. Direnirsem daha acı verici olurdu. Korkunun kaslarımı germesine izin veremezdim. Kaslarım gerilirse daha çok canım acırdı. Sadece kaderime teslim ettim kendimi.


Ve iç içe geçmiş bir sürü sesin birleşimi yankılandı karanlığın içinde.


Bir kitaptan alıntılanan bir cümle gibiydi. Nefret duyan kişi ancak zarar görür gibi bir şey demek istiyordu. Bulunduğumuz duruma bakarsak benden çok Vadlena'ya söylemiş olmalıydı. Başından beri benden nefret eden ve şuan ağzımı yüzümü dağıtan kişi de oydu. Gerçi bu, tek nefret sahibi olan kişinin o olduğu anlamına gelmiyordu. Sadece Vadlena'dan nefret etmiyordum. Şu anda içinde bulunduğum durumdan da nefret ediyordum. Önümdeki iblislerden ve hükümdar bozuntusundan... Kısacası her şeyden... Elimde olsa Vadlenadan başlayıp bütün iblisleri parçalara ayırırdım. Hepsinin acı ile çığlık atmasına sebep olurdum. Onlar acı çekerken kahkahalarımla...


Çığlıklar... İblisler çığlık atıyordu. Karanlık kızıla boyanmıştı. Hepsi can derdine düşmüştü. Hayalim gerçekleşiyordu. İblisler acı ile can pazarına girmişken bakışlarımı zorla Vadlena'ya çevirdim. O?.. O da acı çekiyor muydu?.. Acı çekmesini umdum. Ama o da benim gibi şaşkındı. Ve gayet sağlıklı gözüküyordu.


Yankılı ses tekrar konuşmuştu. Nefret ile atılan her yumruğun karşılığının başka bir yumruk olmasından bahsediyordu. Zarar görmek için zarar vermenin anlamsız olduğunu söylemişti. Cümleler garip bir hissiyat veriyordu. Bu sözcükler hakkında ne düşünmem gerektiğinden emin değildim. Ezber sözcükler miydi yoksa soylu birinin normal cümleleri miydi? Belki de havalı olmayı çalışan birinin çabalarıydı. Ancak sesin değişik bir yankı ile geliyor oluşu ve iblislerin durumu havalı olmak ile alakalı son seçeneği elememi sağlamıştı. İçimden bir ses bunun normal birinin cümleleri olmadığını haykırıyordu bana. İblislerin sağa sola kaçışması bu düşüncemi doğrulamıştı. Cinsiyetin ne olduğunu çıkartamadığım bu sesin kaynağı sonunda gözükmüştü. İblislerin içinden krem rengi kıyafetin üstünde siyah bir cübbe ile beyaz siületli biri çıktı. Kadın mı erkek mi anlayamamıştım.


Tekrar konuştu.


Bununla birlikte iki şeyden neredeyse emin oldum: Bir, nefret ile alakalı bir takıntısı vardı. Nefret kavramından hoşlanmıyordu. İki, kendisinin kudretli olduğunu söyleyerek egosunu ön plana çıkarttı. Bu da kibirli olduğunu gösteriyordu.


Artık ne yapmam gerektiğinden emin değildim. Yaltaklanmak bir dereceye kadar Vadlena üzerinde etkili olmuştu. Arkasından sinsice yaklaşabilmiştim. Ancak bu kadar güçlü olabileceğini hesaba katmadığım için başarısız olmuştum. Vadlena'nın kişiliği bozuktu. Bu yüzden yalakalık yapsam bile iyi bir sonuç alacağımın garantisi yoktu. Kötü sonuç alacağımı düşündüğümden ihanet etmiştim. Şimdi ise yine aynı şeyi yapmaktan başka çarem yoktu. Kudretli olanın karşısında boynumu eğecektim. Etkili olup olmayacağını bilmiyordum. Hayatta kalmak için bunu yapmam gerekiyordu. Hatta belki şanslıysam ve Vadlena da aptalca hareket ederse Vadlena'dan da kurtulmuş olurdum.


İblisleri öldürüş şeklinden gücüne şahit olduğum bu varlık iblis miydi değil miydi emin değildim. Ama karanlığın içinden, iblislerin arasından gelmesi sebebiyle iblis olabileceğini tahmin edebiliyordum. Yine de tam emin değildim. Elimi ona doğru uzattım. "Beni... Vahşi bir nefretle... Öldürmeyi çalışan bu zalim kadına olan nefretimi... Kudretli olan hayatımı kurtaracaksa... Geride bırakmaya razıyım.." diyecektim. Bu cümleleri özellikle seçmiştim. Vadlena'yı kötülerken kudretli olanı yüceltiyordum. Hatamı kabul etmiş gibi gözükürken beni değiştirebileceğini belirterek egosuna dokunacaktım. Aynı zamanda Vadlena'dan uzaklaşabilmek için yapabiliyorsam emekleyerek, yapamıyorsam sürünerek ona doğru ilerlemeye çalışacaktım. Eğer beni kurtarmaya niyeti yoksa, Olumsuz bir şey söylerse "Lütfen.. Lütfen beni kurtarın." Diye yalvaracaktım. Ve tehlikeli bir söz olsa bile "Ne isterseniz yaparım. Lütfen." Diyecektim. Gurur namına bir şey kalmadı zaten. En önemli şey hayatta kalmaktı. Gerisini kurtulunca düşünürdüm.


Biraz önce ölüme kendimi hazırlamışken elime geçen fırsatla hayatta kalmak için bu kadar çabalamam gülünçtü.
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

06 Nov 2024, 11:48

Sözlerin ağzından dökülmeye başladığında, karşındaki iblis olduğunu düşündüğün varlığın göremediğin bakışlarının üzerine döndüğünü hissedebiliyorsun. Ancak iblisin bakışları üzerine düşmüş olsa bile, bu bakışların ardındaki esas duyguyu anlaman pek de mümkün olmuyor. İblis, adeta öylece orada duruyor gibi bir havaya büründüğü esnada, yerde kendini sürükleyerek iblise doğru ilerlemeye çalışıyorsun. Ancak tam bu esnada, Vadlena’nın sağ ayağını sert bir şekilde bel boşluğuna vurmasıyla birlikte olduğun yere yığılırken, Vadlena ayağıyla baskı uygulamaya devam ederek “Ne diyorsun lan sen?” diyor. Bu sözlerin karşındaki iblise hitaben söylendiğini rahatlıkla hissedebiliyorsun ve kafanı olabildiğinde Vadlena’nın yüzünü görmek için çevirdiğinde, Vadlena’nın gözlerinde aşağılanmanın getirdiği öfkeyi görüyorsun. Tahtına ortak olmuş birinin hadsiz çıkışına verilen bir tepki gibi, iblisin karanlığı kızılla yararak karşınıza geçmesinden duyduğu rahatsızlığını belli eden Vadlena “Bir iblisin benimle böyle üstten üstten konuşabileceğini mi düşünüyorsun?” diyor. Vadlena’nın sözlerinin bitimiyle birlikte, bu kez iblisten kendini kurtarmayı isteyen cümleleri kurduğunda, iblis kafasını hafifçe aşağıya eğer Vadlena’dan aldığı bakışlarını sana doğru çeviriyor. Birkaç saniyelik sessizlik içerisinde, gerek Vadlena’nın gerekse de iblisin yaydığı auranın arttığını ise rahatlıkla hissedebiliyorsun.


“Üstten üstten mi?”

“…”

“Oysa seninle konuşmamıştım bile…”


İblisin görünmeyen ağzından dökülen yankılı sesle birlikte, Vadlena’nın sırtındaki ayağının baskısının iyice arttığını ve gözlerindeki öfkenin de tamamen büyüdüğünü hissedebiliyorsun. Nitekim Vadlena artık tüm odağını tamamen karşınızdaki iblise vermiş gibi üzerinden ayağını çekip iblise doğru bir adım atarken “Demek öyle siktiğimin iblisi! Ben senin hangi dilden konuşacağını çok iyi biliyorum ama!” diyor. Bu sözleriyle birlikte Vadlena’nın aurası adeta karanlığı parçalamayı ister gibi dalga dalga çoğalırken, Vadlena vahşi bir kurt gibi postürünü aldıktan sonra “Ulu… Lebra-” diyor. Her ne kadar cümlesi henüz daha bitmemiş olsa bile, Vadlena ansızın yarıda bıraktığı cümlesiyle birlikte, yayılan aurasını da baskılamaya başlıyor. Hemen önünde duran Vadlena’daki bu değişikliğin sebebini anlamak senin için olanaksız olsa bile, iblisin sesi bir kez daha yankılandığında odağın istemsizce ona doğru kayıyor.



“Kudretli bir Aludir olduğun konusunda tereddüdüm yok… Lakin buraya, senden daha kudretlisini bulabileceğim fısıltısıyla geldim… Sadece tek bir şey için… O yüzden, boş yere kendini ziyan etme insan!”


İblisin sözleriyle birlikte bakışlarının bir kez daha üzerine döndüğünü hissettiğin anda, Vadlena’nın bakışlarını sana doğru çevirdiğini görebiliyorsun. Bu kez Vadlena’nın gözlerindeki öfkenin sinsi bir planın parçası olduğuna dair yanan kıvılcımlarla yüzleştiğinde, Vadlena iblise arkasını dönüp sana doğru geliyor. Kafanın hemen önünde duran Vadlena yere doğru çöküp çenenden tutarak kafanı kaldırdıktan sonra, yüzüne düşen sinsi bir gülümsemeyle “Bu iblisini çekmek için neleri feda ettik bilemezsin bok parçası… O yüzden, ne yap ne et, bu iblisle bağ kurmayı başar! Yoksa yediğin onca dayak boşa gitmiş olacak!” diyor. Bu sözleriyle birlikte Vadlena, sana attığı dayak dahil olmak üzere her şeyin bir plan dahilinde olduğunu açıkça gösterirken çeneni yavaşça bırakırken “Ne olursa olsun, sakın özür bekleme ama!” diyor sinsi gülümsemesiyle birlikte.

Vadlena seni tekrar bıraktıktan sonra iblise doğru dönmeden “Tamam… Ne istiyorsan yap, çok da umurumda değil zaten!” diyor. Kurduğu cümlelerle birlikte senden ve iblisten uzaklaşmak için birkaç adım atan Vadlena ansızın olduğu yerde durup kafasını arkasına doğru çevirdiğinde ise “Sadece onu almaya geri geleceğimi bil… Diri veya ölü, fark etmez.” diyor. Vadlena bu cümleleriyle birlikte karanlığın derinliğine doğru ilerlemeye devam ediyor ve bir süre sonra, karanlığın içerisindeki varlığı tamamen siliniyor.

İblisle, karanlığın içerisinde bir başına kalmanla birlikte kendini tamamen iblisin aurasının baskısı altında hissediyorsun. Ancak iblis, göremediğin gözleriyle öylece sana bakmayı sürdürüyor sadece. Sen herhangi bir aksiyon almadan, hiçbir şekilde ne duruşunu bozacak ne de bir söz söyleyecek gibi görünüyor. Bu durum da, bundan sonraki iletişiminizin ne şekilde başlayacağını ve gelişeceğini senin tayin edeceğin sonucunu çıkarmanı sağlıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Abasdarhon
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 50
Joined: 27 Sep 2024, 18:27

06 Nov 2024, 19:19

Yerde aciz bir varlık gibi sürünüyordum. Hayatım için dillencilik yapıyordum. Gurur namına hiç bir şeye sahip değildim. Belki de olabilecek en alçak şekillere girmiştim. Zavallıydım. Acınasıydım. Sürünmeyi çalıştım. Kurtarıcım olmasını umduğum kişiye doğru uzattım elimi. Ancak Vadlena'nın sırtıma basmasıyla "Igh!..." diye inleyerek yere mıhlandım. Başım ağrıyordu. Kemiklerim acıyordu. Vadlena iblise 'Ne diyorsun lan sen?' Demişti. Evet şimdi bittin seni kokuşmuş karı. Diğer sikik iblisler gibi acı çekmeye hazır ol. Çünkü cehennemi yaşamak üzeresin. Bakışlarımı üzerime basan kadına doğru çevirmeyi çalıştım. Öfkeli gözüküyordu. Sevindim. Nefretini saklamıyordu. Gösterdiği nefreti sebebiyle bir savaş kopacaktı ve bu savaşta kaybeden taraf Vadlena olmalıydı.


Bekledim. Bir şey olmadı. Onun yerine bir sessizlik oluştu. Kısa anlığına... Vadlena tekrar konuştu ve ona bir iblisin kendisiyle üstten üste konuşabileceğini sandığını mı sordu. Hipotezim doğrulanmış oldu. Karşımdaki bir iblisti. Peki ya iblisler ters ters konuşamaz mıydı? Vadlena iblislerin kendisi ile üstten üste konuşamayacağına inanıyordu. İblis bu sözlere karşılık bakışlarını üstüme indirdi. Birden havanın ağırlaştığını hissettim. Ve bu hava pek hayra alamen gözükmüyordu.


Evet! İşte bu. İblis sinirlenmişti. Vadlena ile savaşacaklardı. İkisinin de aurası çarpışıyordu. İlk kez böyle bir şey görüyordum. Vücutlarından fiziki bir şey çıkmıyordu ancak yaydıkları enerji atmosferi ağırlaştırırken sanki çarpışıyordu. Ya da Vadlena'nın sırtıma yaptığı baskıdan dolayı öyle zannetmiş de olabilirdim. Nedense bunun bir aura ile alakalı bir şey olduğunu düşünmüştüm ancak kavram olarak zihnimde çağrışan bu kelimenin gerçekte ne olduğunu bildiğimden emin değildim.


İblis bu karşılıklı sidik yarışı sonrasında saldırmadı ama konuştu. Saldırmasını umuyordum. Onun yerine biraz önce söylediği sözleri Vadlena'ya söylemediğini belirtti. Geri vites atarken soğukkanlılığını koruyordu. Aludire söylediği şeyde ciddiyse bütün o saçma sapan nefretle alakalı söylediği şeyler, hepsi bana mıydı yani?... Anlaşılan iblisin savaşmaya niyeti yoktu. Peki ya Vadlena'nın?.. Bakışlarımı tekrar Vadlena'ya çevirmek isterken kadın bir anda iblise doğru yürümeye başlamıştı. Sonunda... Bir anda yüzümde istemsizce bir gülümseme meydana geldi. Ancak iblisin sırıtmamı görmesini istemiyordum. Duygularımın yüzüme yansımasına izin veremezdim. Kendimi zorlayarak yüz kaslarımı gevşetmeyi çalıştım. Vadlena saldırmak için değişik bir şekle girerken Ulu Lebra demişti. Ne anlama geldiğini bilmiyordum. Ancak hemen ardından artan aura bir anda azalmaya başlayıp yok olmuştu.


Vadlena'nın bunu ilk kez yapışı değildi. Bana karşı da bir iki kez tutarsız davranışlarda bulunduğu olmuştu. Anlaşılan bir şey onun saldırmasına engel oluyordu. Veya yanlış bir şey yapacakken kendisini durduruyordu. Ne olduğunu bilmiyordum. Bu şey hükümdarları olabilirdi ki beni buraya çağırdığı söylenen kişi o olduğu için beni izliyor olması muhtemeldi. Hükümdar veya değil. Savaşa engel olduğu için gebermeyi hak ediyordu. Soktumun engeli. Tam da elime Vadlena'dan kurtulmak için fırsat geçmişti ve elimdeki tek fırsat da böylece kaçıp gitti.


İblis tekrar konuştuğunda sesi yankılandı. Vadlena'nın kudretli bir Aludir olduğunu söylediğinde suratım düştü. Kaşlarım çatıldı. Vadlena kudretli falan değildi. Götü kalkmış bir narşistti sadece. Eğer bir iblis buna kudretli falan diyorsa yalan söylüyordur. Eğer gerçekten kudretli olduğunu düşünüyorsa kendisine saygısı yoktur. Ya da bir ihtimalle hükümdardan falan korkuyordu da Vadlena'ya yağ çekmesi gerekiyordu. Sonra iblis bakışlarını bana çevirdi. Ne düşündüğünü bilmiyordum. Öğrenmeye fırsatım da olmadı. Sonrasında yüce Vadlena hazretlerinden bile daha kudretlisinin burada olduğu haberini aldığını ve bu yüzden buraya geldiğini söyledi.


Sikik piçler. Benimle dalga geçiyorlar. Güya özel olarak seçilmişim. Güya kudretli bir şeyim varmış. Sanırım hayatlarında benden daha acınası birini görmediler. Yerde suratı dağılmış bir şekilde bok çuvalı gibi uzanıyordum. Başımdaki kırıklar yerinden oynayıp suratımı dağıtacak diye ayağa kalkmaya da korkuyordum. Ben bir korkaktım. Ölmekten korkan bir korkak... Hayatta kalmak için yapmadığım soytarılık kalmamıştı. Şekilden şekle girmiştim. Buna rağmen kudretli birini mi aramaya gelmiş? Saçmalık. Bir an önce öldürün beni de bu boktan saçmalık burada bitsin artık.


Vadlena yanıma geldi ve çenemden tutup suratımı kaldırdı. Gözlerinin içine baktım. Meydan okurcasına. Sinsi bir gülümseme ile bu iblisi çekmek için çok şey feda ettiklerini söyledi. Ne yapıp edip onunla bağ kurmam gerektiğini söyledi. Yoksa boşa dayak yemiş olacakmışım. Dayak yememle iblisle bağ kurmak arasında nasıl bir bağlantı olduğunu anlayamamıştım. Anlamam da gerekmiyordu. Vadlena benden bir şey istemişti. Öyleyse benim de yapmam gereken tek bir şey vardı. Ne olursa olsun bu yalaka iblis ile bağ kurmayacaktım. Anlaşılan bu iblisi çekmek için çok hazırlık yapmışlardı. Emeklerine çomak sokmak için ne gerekiyorsa yapacaktım. Bana bağ kurmamı söyledikten sonra da saçma bir şekilde benden özür bekleme falan demişti. Kendimi zorlayarak gülümsemeye çalıştım. "Ayaklarıma kapanarak yalvarsan bile.. Kabul etmem zaten." Diyerek cevap vermiştim. Yiyebileceğim bir dayağa da mental olarak kendimi hazırlamaya çalıştım.


Sonra beni bırakıp giderken iblise benle ne yapmak isterse yapmasını söyledi. Sonra ölü ya da diri beni almaya gelecekmiş. Bunu dedikten sonra karanlığın içinde kayboldu ve iblis ile baş başa kaldık.


Sessizlik...


Yavaşça uzandığım yerde güçlerimi kollarıma verip kendimi 180 derece yuvarlayarak sırt üstüne devrildim. Ve derin bir nefes verdim. Bütün yorgunluğumu atarcasına... İblisin ezici aurası altında rahatlamaya çalıştım. Artık yüzlerce tipsiz iblis ve ağzı bok kokan beceriksiz Aludir yoktu. Bir tane iblis vardı o da sessizce bana bakıyordu. Rahatladım. Her ne kadar yanımdaki büyük bir tehdit sayılsa da biraz önce içinde bulunduğum duruma göre çok daha güvenli sayılırdı. Şu anda nispeten güvende hissediyordum ve bu hem zihnen hem bedenen rahatlamama sebep olmuştu. Uzandım, başımı varsa zemine koydum. Zihnen gevşemenin verdiği rahatlıkla gözlüğümü gözümden çıkartıp iki kolumu iki yana açtım. Tamamen savunmasız ve gözlüksüz bir şekilde, kırık burun, şişik ve kanlı suratla, tepemdeki iblise aşağıdan yukarı bakmaya başladım.


Konuşmuyordu. Anlaşılan benim konuşmamı bekliyordu.


Henüz konuşmaya gerek yok.


Biraz kafa dinlemek istiyorum.


Elimin tersi ile burnumdaki kanı silmeye çalıştım. Hala kanayıp kanamadığını anlamaya çalıştım. Sonra yüzümdeki kırıkların yerlerini tam olarak belirleyebilmek için parmak ucumla hafifçe dokunarak ağrıyı hissetmeye çalışacaktım. Eğer canım çok acırsa veya burnum çok kanıyorsa "Sikeyim.." diye yarı fısıltılı bir şekilde söylenecektim. Muayenemi bitirince eğer burnum çok kanıyorsa oturur pozisyona gelerek başımı öne eğmeye ve parmaklarımla burnumu hafifçe sıkarak kanamayı durdurmayı çalışacaktım. Sırt üstü uzandığım için kanın genzime dolmasına gerek yoktu. Eğer burnum çok acırsa parmaklarımla kapatmayacaktım. Şırıl şırıl aksın kan önemli değil. Nasıl olsa öleceğim. Büyük ihtimalle bu iblis güçlü biriyle bağlantı kurmayı bekliyordu. Biraz sonra ya beni öldürecek ya da çekip gidecekti. Vadlena sonrasında gelip beni alacak ve artık ne yapacaksa yapacaktı.


Eğer burnum kanamıyorsa sırt üstü yatmaya devam edecektim.


Bu süreçte bir şey demezse ve yatıyorsam oturur vaziyete gelip ona doğru dönerek, yarı bağdaş kurar şekilde, tek dizim havada oturarak ilk konuşan ben olacaktım. Tek kolum havadaki dizimin üstüne desteklenmiş bir şekilde konuşmaya başladım. "Bak.. Sayende Vadlena'nın ağız kokusundan ve tipsiz iblis ordusunun köpek maması olmaktan kurtuldum. Teşekkür ederim ama sana kötü bir haberim var." Beyaz suratına bakıp. "Ben o aradığın muhteşem haşmetli kudretli kişi falan değilim. Her kim kulağına fısıldadıysa senle taşşak geçmiş. Güçlü olmayı bırak daha adımı bile bilmiyorum. Kısa bir süre önce gözlerimi açtım ve bu karanlık yerde hiçbir açıklama almadan aşağılanıp bok çuvalı gibi dayak yedim. En iyisi nereden geldiysen oraya geri dön. Burada aradığın şey yok. Ve kızma ama şu soktumun Vadlena'sının götünü yalamaktan vazgeç. Başta onun ağzını burnunu dağıtacağını ummuştum ama kadının kudreti karşısında bir ayaklarını yalamadığın kaldı. Kudretli Aludir olduğuna tereddütün yokmuş. Götümün Aludiri... O narşist bokun, kendisini övüp benimle dalga geçmekten başka bir bok yaptığı yok." Bunu dedikten sonrada ağzımda birikmiş kanlı tükürüğü çıkarttığım sesli balgam eşliğinde iblise doğru olmayacak şekilde zemine tükürmüştüm. "Hay sıçayım.. Onun gibi konuşmaya başladım." Sonra elimi açıp avuç içime bakmaya başladım. "Yoksa gerçekten insan en sonunda korktuğu kişiye mi dönüşür?.." eğer yine bir şey demezse başımı sarsmadan ayağa kalkmaya çalışacaktım. "Buranın çıkışı var mı? Vadlena gelmeden çıksam iyi olur. Bana buradan çıkamazsın falan dedi ama bence blöf atıyor. Ayrıca bağ kurmamıza falan gerek yok. Sadece çıkışı göstersen yeter.
Image

KARAKTER

KÜNYE
İsim: Abasdarhon
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 28
Boy: 1.90
Kilo:90

Sınıflar:
Toplayıcı sınıf - Dengeli sınıf - İllüzyonist sınıf

İtibar: ???
Mevcut GP/AGP/İGP: ???
Mevcut Para: ???

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 1
Çeviklik: 2
İrade: 2
Zeka: 4

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 2
Mevcudiyet: 0

İBLİS
KÜNYE
İsim: Volgreth
Cinsiyet: ????
Boy: 1.80
Kilo:?
Tür:?
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı:?
Yatkın Olduğu Element:?
Seviye:?

PROFİL ???
Varlık:
Güç:
Dayanıklılık:
Çeviklik:
Arun:
Duren:
İrade:

YETENEKLER ???

TEKNİKLER ???

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR ???
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

07 Nov 2024, 13:47

Vadlena’nın karanlıkta yok olmasının ardından, kendini sırt üstü yatar pozisyona getiriyorsun. Vücudundaki ağrı bu pozisyonda senin biraz daha rahatlamanı sağlasa bile, her nefes alışverişinde ciğerlerine batan kaburgaların, sana pek de yardımcı olmuyor. Yattığın zemin her ne kadar karanlıkla kaplı olsa bile, senin için oldukça sert bir izlenim yaratıyor. Başını tamamen zemine koyduğunda ise, burnundan genzine doğru akmaya başlayan kanı hissedebiliyorsun. Bu pozisyonda durmanın fayda sağlamayacağını anladığında, kendini biraz zorlayarak oturur pozisyona geçiyorsun. Elini burnuna attığında, ince bir sızının hızla burnundan beynine doğru yayılmaya başladığını fark ediyorsun. Elinle yokladığında burnunun epey şişmiş olduğunu ve muhtemelen yüzünün de darmadağın bir halde olduğunu hissedebiliyorsun. Kanı durdurabilmek için elinle burnundaki baskıyı arttırdığında ise, bunun sana acı vermekten başka bir işe yaramadığını anlayarak kendini bırakıyorsun. Nitekim, yarım dakika kadar kafanı öne düşük bir şekil tutarak burnunda biriken tüm kanın akmasını sağladıktan sonra, burnundan dudaklarına doğru ince bir şekilde sızan kanla, esas kanamanın sonlandığını anlıyorsun.

Tüm bu süreç içerisinde, karşındaki iblisin adeta nefes bile almadan öylece dikilip sana baktığını fark edebiliyorsun. Ağzını açmadığın sürece orada öylece durmaya devam edece gibi görünen iblise karşı konuşmaya başladığında ise, iblisin dikkatli bir şekilde seni dinlediğini anlayabiliyorsun. Göremediğin yüzü nedeniyle iblisin sözlerine karşılık nasıl bir tepki vereceğini bilemiyorsun. Yüzündeki maskenin görevini fazlasıyla yerine getiriyor olması, iletişim açısından sana büyük bir dezavantaj yaratıyor gibi görünüyor. Ancak ne söylersen söyle, iblisin aurasında hiçbir dalgalanma olmaması da dikkatini çeken bir diğer konu oluyor. En azından iblisin duygularını bu auradan yakalamaya çalışmayı denesen bile, bunun da bir işe yaramıyor oluşu seni kısmi bir çaresizliğe sürüklüyor.

Konuşmanın ilk faslını bitirip ağzında biriken kanı tükürmenin ardından bir kez daha konuşmaya başlıyorsun. İblisten bir kez daha sözlerine karşılık hiçbir tepki alamaman üzerine ise, oturduğun yerden yavaşça doğrulmaya çalışıyorsun. Zar zor da olsa ayağa kalkmayı başardığında, birkaç saniye kendini denge tutmak için uğraşıyorsun. Karanlığın içerisinde dalgalanan grimsi şekiller, dengeni sağlaman konusunda sana baş döndürücü bir etki yarattığından, ayakta durma işi beklediğinden çok daha zor oluyor. Ancak yine de kendini zorlayarak iki ayağın üzerine dikelmenle birlikte, son sözlerin de dudaklarından dökülüyor. Ne var ki, bu sözlerine karşı da iblisten hiçbir tepki gelmiyor. Birkaç saniye boyunca iblise, akabinde birkaç saniye etrafına ve sonra yine birkaç saniyelik dilimlerle aynı döngüye giriyorsun. Yaklaşık bir dakikayı bulan bu sessizlik ise, sonunda iblisin sözleriyle sonlanıyor.

“Her varlık, bir kalp ve ruhla müjdelenmiştir. Ve her varlık, kalbiyle hayatta kaldığına inanır. Oysa varlığı ayakta tutan, ona bahşedilen ruhtur. Ne yazıktır ki, varlık ruhunun kıymetini de kudretini de bilemez. Zira varlık, gözle gördüğü elle tuttuğuna sığınır. Hayvan veya bitki… İnsan veya iblis… Her biri, kalbiyle var olduğunu sanır. Bilmezler mi ki, ruhun elinden alındığından geriye kalan bir parça etten ibarettir. Görmezler mi, kalp binlerce kez dursa bile ruh bedeni ayakta tutandır. Ve sanırlar mı, ruhtan ari bir bedene varlık denir… Söyle insan, isminin bir önemi olsa hatırlamaz mıydın? Düşün insan, geçmişinin bir değeri olsa anımsamaz mıydın? Varlığından geriye kalan nedir? Dağılmış bir surata sahip beden mi, haybeye atan bir kalp mi, yoksa hükmü örselenmiş bir ruh mu? Söyle ki, bu isimsiz varlığının kudretini bizzat göreyim!”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”