Bilinmeyen evrenin görülen varlıkları olan iblisler, sahip oldukları fiziksel özellikler ve yetenekleri dikkate alınarak belli sınıflandırmalara tabi tutulmuştur. Zaman içerinden birçok sınıflandırmaya tabi tutulan iblislerin evren içerisinde görülme sıklıklarının artması ve evrensel bir düzensizlikte bu yayılmanın gözlemlenmesi neticesinde belirleyici kriterler de dikkate alınarak sınıflandırılmıştır.
Yapılan gözlemler ve geçmiş zamanlara ait kayıtlar incelenip birleştirildiğinde, her bir iblisin ortak özellikleri ve birbirlerinden ayrıldığı noktalar ortaya çıkartılmıştır. Bu sayede, iblisler 7 farklı türe ayrılmıştır.
Yapılan gözlemler ve geçmiş zamanlara ait kayıtlar incelenip birleştirildiğinde, her bir iblisin ortak özellikleri ve birbirlerinden ayrıldığı noktalar ortaya çıkartılmıştır. Bu sayede, iblisler 7 farklı türe ayrılmıştır.
- EJDERHA
Evrenin bilinen en korkutucu iblislerin başında gelmektedirler. Efsanelere göre İblis Lordlarının tamamı ejderha sınıfı iblislerden oluşmaktadır. Korkusuz, savaşmaya aç ve dinmek bilmeyen kan arzuları nedeniyle tarih boyunca çekinilen iblis türü olmuşlardır. Ejderhalar için korku salmak, hükmetmek, fethetmek adeta bir yaşam biçimi olmuştur. Bu nedenle ehlileştirilmesi güç, başına buyruk, sadakat duygusu zayıf iblislerdir. Tek gayesi düşmanlarını yok etmek olan ejderhalar, Aludirler açısından her zaman ciddi rakipler olmuş ve aynı zaman ehlileştirilmiş olsa bile mücadele edilmesi gereken bir tür olarak görülmüştür.
Fiziksel olarak birçok ejderha rakiplerine korku verici niteliktedir. Genellikle sahip oldukları büyük boyutları, rakiplerini sindirmeyi başarabilir. Ancak bununla birlikte bir insan boyundan küçük olan ejderhalar da bulunmaktadır. Doğaları gereği hasar vermek ejderha sınıfının en büyük amacı olması nedeniyle, boyutları fark etmeksizin rakiplerini zorlayabilirler. Genellikle herhangi bir ekipman taşımayı istemezler. Ejderhalara göre kendi kudretleri her şeyin üstündedir. Ancak zaman içerisinde delici veya kesici aletler taşıyan ejderhaların dahi görüldüğü olmuştur.
Ejderha sınıfının en büyük noksanı, sadakat duygularının gelişmemiş olmasıdır. Ejderhalara göre kendi kudretleri her şeyin üstünde olması nedeniyle, başka canlılara boyun eğmek yapılarına terstir. Bu nedenle de Aludirler açısından ehlileştirilmiş olsa dahi başına buyruk hareket etmeleri olasıdır.
- PERİ
Evrenin bilinen en sempatik ve merak uyandıran iblislerinin başında gelmektedir. Efsanelere göre Aludirlerin kadim dostlarıdır ve kan arzusu güden diğer iblislerin doğal düşmanlarıdır. Ancak bu tür iblislerin tamamının aynı olduğu anlamına gelmemektedir. Zira tarih boyunca birçok peri türünün topluca veya münferit olarak birçok insana zarar verdiğine şahitlik edilmiştir. Evren içerisinde gizemi ve nadirliği bakımından en cezbedici iblis türü olsa da, ehlileştirilmesi de bir o kadar kolaydır. Zira perilerin yüksek sadakat duyguları çevresindeki kişileri dostları olarak görmesini sağlamaktadır. Elbette bu duygu her zaman lehe olarak yorumlanamamaktadır, çünkü birçok perinin Aludirleri korumak için kendilerini feda ettikleri anlatılan hikayelerdendir.
Fiziksel olarak neredeyse bir insan boyutundadırlar, ancak daha küçük ve büyük perilerin olduğu da görülmüştür. Genel olarak fiziksel boyutları rakiplerden herhangi bir ayırt edici his uyandırmaz. Ancak koruma iç güdüleri ve sadakat duyguları, perileri her daim zorlu iblislerden yapmıştır. Bu sayede yaydıkları aura nedeniyle rakiplerinde bir çekince yaratabilir. Genellikle herhangi bir ekipman taşımayı tercih etmezler. Bunun en büyük nedeni perilerin tıpkı ejderhalar gibi kendi kudretlerine ve dostlarıyla olan bağlarına olan inancıdır. Ancak zaman içerisinde ekipman taşıyan ve kullanan periler de görülmüştür.
Perilerin sadakati onları birer koruyucu olarak yansıtsa da fiziksel formlarının zarafeti ve narinliği, fiziksel saldırılar karşısında zayıf kalmalarına neden olur. Bu nedenle periler genellikle rakiplerine yakın olmayı arzulamazlar.
- HORTLAK
İblisler içerisinde bile iğrentiyle bakılan bu tür, dost veya düşman kavramında uzakta yaşarlar. İçten içe kendilerine beslenen bu duygunun hazzıyla yaşayan hortlakların yegane amaçları da herkesin bu duyguya sürüklenmesidir. Hatta zaman içerisinde, sadece bu iğrenme olgusunun yaşanabilmesi için doğalarında olmayan kan içme ve insan eti yeme gibi eylemleri yaptıkları söylenmektedir. En büyük özellikleri olan aç gözlülük, her bir adımlarında kendini belli eder ve bu aç gözlülüklerine doyurabilmek için her türlü yola başvurabilirler. Hortlaklar için iyi veya kötü yoktur, sadece arzular vardır ve bu arzuların tatmin edildiği sürece iyi veya kötü olmasının bir anlamı yoktur. Bu açıdan, Aludirler için ehlileştirilmesi zor bir tür olsa da, benzer mantalitelere sahip olunduğunda hortlaklar acımasız canlılara dönüşebilirler.
Fiziksel olarak bir insan boyutundadırlar, ancak daha küçük ve büyük hortlakların olduğu da görülmüştür. Genel olarak fiziksel özellikleri kendilerini görenlerde iğrenme duygusu uyandırır. Ancak fiziksel anlamda düzgün bir forma sahip olan hortlakların varlığı da mevcuttur. Aç gözlülükleri nedeniyle türlü hazlara sürüklenirler ve bu sayede her zaman rakipleri açısından tehdit oluşturur. Görünüşleriyle birleştirdikleri bu duygu, rakiplerinde çekince yaratabilir. Kudretlerine inansalar da ekipman kullanıp kullanmamak hortlaklar için çok da önemli değildir. Eğer arzunun tatminine yönelikse, her türlü ekipmanı kullanmakta bir sakınca görmezler.
Hortlakların en belirgin noksanları, fiziksel yapılarına fazlasıyla güveniyor olmaları nedeniyle büyülü saldırılara karşı zayıf kalmalarıdır. Bu nedenle, büyülü yerler ve büyülü saldırılar hortlakların istemsizce çekince duymasına neden olur.
- DEV
İblisler içerisinde her daim çekinilmiş ve uzak durulmaya çalışılmış bir türdür. Koruma içgüdüsü yüksek, buna karşın saldırı arzusu da fazlasıyla gelişmiş olan devler hem birer koruyucu hem de birer yok edici olarak adlarını tarihe yazmışlardır. Sahip oldukları fiziksel kudretten yola çıkarak rakiplerini sindirmeyi başarabilirler. Koruma ve yıkım devler için birbirlerini takip eden iki kavramdır. Bir şeyleri korumak için başka şeyleri yok etmek, devler için sıradan bir gelenekten ibarettir. Bu bağlamda, rakiplerine karşı yansıttıkları acımasızlığın tam tersini dostlarına karşı sergilerler. Bu haliyle dostlarına karşı kırılgan ve sadık, düşmanlarına karşı ise pervasız ve acımasızdırlar.
Fiziksel olarak varlıkları en belirgin kılan türdür. Genellikle birkaç metre olan boyları her daim varlıklarını ortaya koymuştur. Bu zamana kadar tespit edilen en kısa dev iki metre civarındadır. Bu haliyle de devler, sahip oldukları cüsselerini rakiplerini sindirmek için kullanırlar. Bunun yanında, genellikle cüsselerine uygun ekipmanları kullanarak da rakipleri üzerindeki ezici baskılarını arttırırlar. Daha çok fiziksel saldırıları tercih etseler de büyülü saldırılar yapabilen devler de bulunmaktadır. Ancak bu durum dahi onların cüsseleriyle seremoni yapmalarını engellemez.
Devlerin en belirgin noksanları, sahip oldukları cüssenin yarattığı dezavantaj olan çevikliktir. Konu çeviklik olduğunda bilinen iblislerin belki de en alt sıralarında yer alan devler, bu sebeple rakiplerini bir an önce yere sermek arzusundadırlar.
- ORK
Kimilerine göre Tanrıların Laneti, kimilerine göre ise İblislerin Hizmetkarı olarak ortaya çıkmış olan orklar, vahşi yanlarıyla evrendeki yerlerini almış iblislerdendir. Görünümlerinin yarattığı korku havasını iyi solumayı bilen orklar, içgüdüsel olarak sahip oldukları vahşet duygusuyla adlarından söz ettirir. Rakiplerini parçalara ayırmak, uzuvlar koparmak, iç organ sökmek orklar için adeta bir oyundur. Zira orklar, rakiplerinden kopan uzuvları yemek için can atan canlılardır. Adeta ortaya çıkan et parçalarına savaş ganimeti gibi davranan orklar, dinmek bilmeyen açlıklarını rakiplerini sindirerek geçirmeyi amaçlarlar. Hortlakların aksine, bilinçli ve isteyerek rakiplerinin parçalarıyla beslenen orklar her zaman çekinilen bir iblis türü olarak görülmüştür. Zaman zaman kendi türlerindeki iblisleri bile hiçbir çekince duymadan öldüren ve yiyen orklar, Aludirler açısından her zaman tehlikeli olmuşlardır. Ehlileştirilmeleri konusunda diğer iblislere kıyasla belirgin bir fark bulunmasa da, orkların içgüdüsel davranışları zaman zaman Aludirleri sıkıntıya düşürmüştür.
Fiziksel olarak 60 cm ila 3 metre arasında değişen boyları vardır. Genellikle büyük dişler, büyük bir ağız, uzun kulaklar ve büyük burunları olan orkların bakışlarında daima bir öfke bulunmaktadır. Her ne kadar fiziksel olarak belirgin bir farkları bulunsa da kimi orkların görünümleri daha insani durmaktadır. Özellikle ezici aletler kullanma konusunda isterik bir havaları vardır, ancak büyü tabanlı tekniklere sahip orkların da var olduğu bilinmektedir. Görünüşleri, arzuları ve ekipmanlarıyla rakiplerinde yarattıkları korkutucu hava sayesinde, tek emelleri rakiplerini gerçek anlamda bir an önce sindirmektir. Hortlaklara benzer olarak, iyi ve kötü arasında bir denge kurmazlar ve sadece istediklerini yapmak ve almak için çabalarlar.
Orkların en belirgin noksanları, dinmeyen açlıklarını bastırmak için zaman zaman bilinçsiz ve plansız hareket etmeleridir. Dolayısıyla zeka gerektiren eylemlerde pek de başarılı oldukları söylenemez. Bu açıdan aklın yoluyla yapılan işler, orklar tarafından tercih edilmez.
- RUHANİ
Evrenin en mistik iblis türlerinden biridir. Türlü fiziksel görünüşe sahip olmaları bu iblis türünde belirgin bir yapı ortaya koymayı zor kılar. Kimi inanışlara göre, bu dünyadan göçmüş iblislerin tekrar dünyaya dönüşü sonucu ortaya çıkan ruhani iblisler, kimi zaman alaycı, kimi zaman öfke dolu bir yapı ortaya koyar. Tıpkı görünümleri gibi, davranış ve tercihler konusunda da net bir profil çizmeyen ruhani iblislerin tek ortak özellikleri, rakiplerine saldıkları korkudan zevk almalarıdır. Ruhani yaratıklar için bir savaşı kazanmanın veya kaybetmenin çok önemi yoktur. Ruhani iblisler için tüm bu mücadelenin esas zevkli kısmı, rakiplerin karşılaştığı zorluklar karşısındaki çaresizliğidir. Bu açıdan ehlileştirme konusunda Aludirleri en sıkıntıyı sokan iblis türlerinden biridir. Ancak aynı arzulara yönelik bir Aludir ile mükemmel bir kombinasyon ve koordinasyon sağlamaktadır.
Fiziksel olarak belirgin bir yapı ortaya koymamaları, aslında ruhani yaratıkların en ayırt edici özellikleridir. Kimileri koca kafalı, ufacık bedenli bir insan, kimileri ise biçimsiz bir hayvan, kimileri ise humanoid görünüşlere sahip olabilirler. Ancak ruhani iblislerin sınıflandırılmasını sağlayan en önemli özellikleri vücutlarının hafif flu bir görünüme sahip olmasıdır. Bu sayede bir iblisin ruhani türden olup olmadığı anlaşılabilir. Ruhani iblisler, ancak kendilerinin kullanabileceği ekipmanlara sahiptir ve bu ekipmanlar da tıpkı ruhani iblisler gibi flu bir görüntüdedir. Bu halleriyle de rakiplerinde çekince uyandıran ve davranışlarıyla da bu çekinceyi arttırabilen ruhani iblisler her daim bir gizem olarak kendilerini var etmişlerdir.
İçlerindeki savaşma arzusunun fazla olmaması, ruhani iblislerin iradelerine zarar verir. Esas amacın rakiplerin çaresizliği olması nedeniyle, arzularını yitirdikleri anda bir mücadeleye düşünmeden yarım bırakıp gidebilirler. Ruhani iblisler için esas olanın savaşı kazanma değil, savaşta eğlenme olması Aludirleri zaman zaman sıkıntıya sokar.
- YARATIK
Evren içinde belki de en çok nüfusa sahip iblis türüdür. Genellikle hayvansal bir görünümleri vardır, ancak kimi yaratık türü iblislerin yarı insan yarı hayvan şeklinde var oldukları da söylenir. Bu nedenle, yaratık türü iblislerin genel davranış biçimlerini ve genel görünüm tarzlarını ortaya koymak mümkün değildir. Bu zaman kadar yapılan tür sınıflandırmasında, diğer türlere mensup olmayan her iblis yaratık sınıfına dahil edilmiştir.
- Yaratık sınıfına dahil olan iblislere dair dezavantajlar, yaratımın onayı sırasında GM tarafından belirlenir. Oyuncu yaratığa kendisi bir dezavantaj seçebilir, ancak dezavantaj GM onayına tabidir. GM tarafından gerekli görülmesi halinde dezavantaj değiştirilebilir.

