Azahil’e söylediğin cümlelere karşı, aldığın karşılık basit bir tebessüm ve kafa sallamadan ibaret oluyor. Sonrasında ise, buraya geldiğinizin tersi yönde ilerlemeye başlıyor Azahil. Onun ardından adımlarını takip ediyor ve tüm geliş yollarını geri yürüyorsunuz. Bu kez ilk karşılaştığın kokuşmuş herifle karşılaşmamak senin için işin en sevindirici yanı olurken, dışarıya çıktığın anda istemsizce birkaç derin nefes alarak ciğerlerindeki havayı temizleme ihtiyacı duyuyorsun. Aldığın bu nefeslerin ardından yüzüne gelen renkle birlikte Azahil artık işin belki de eğlenceli kısımlarının başlayacağını düşünmeye başlıyor. Yüzündeki sinsi gülümsemeden bunu anlayabildiğini fark eden Azahil ise, bu durumdan hiç rahatsız olmamış gibi sırıtmaya devam ediyor. Azahil’in sırıtışı giderek sinir bozucu bir kıvama gelmesiyle birlikte Azahil “Ah~~ Hemen alışverişe o zaman!” diyor heyecanlı bir şekilde.
Azahil ile birlikte Viernoit içerisinde ilerlemeye başlıyor ve sıkışık sokakların arasında kendini buluyorsun. Bu kez burada bulunan insanlara biraz daha yakından bakma fırsatın olsa bile, Azahil’in yanında olmanın verdiği garip şaşkınlık ifadelerinden başka bir şey elde edemiyorsun. Şehirde yabancı olduğunu rahatlıkla anlayan halk, sanki yabancı oluşundan ziyade Azahil ile birlikte yürümene şaşırmış gibi duruyor. Bu durum ise, şehirdekilerin Azahil’e karşı olan bakış açıları konusunda da sana ufak bilgiler vermeye yetiyor. Dar sokakları bir diğeri izlerken Azahil “Ah~~ Seni şehirdeki en iyi yere götüreceğim. Dışarıdan gelen malları da olduğu için bir hayli çok seçim şansın olacaktır.” diyor. Azahil’in bu iyiniyetine güvenmek istesen bile, sesinde hissettiğin sinsilik seni içten içe kemirmeye başlarken, iki katlı bir yapının önünde duran Azahil etrafına bakınmaya başlıyor. Yapıya baktığında hiçbir yerinde ışık gelmiyor oluşu, burada yaşayan birileri olmadığını sana anlatıyor. Ancak Azahil birkaç saniye daha etrafına bakındığı esnada, ufak bir çocuğu görmesiyle ona doğru ilerliyor. Azahil’i fark eden çocuk, tersi yönde attığı adımları kesip Azahil’e döndüğünde, Azahil o anlamadığın dilde bir şeyler söylüyor ve çocuk da bu sözlerden son koşarak sizden uzaklaşmaya başlıyor. Gözlerin Azahil ile kesiştiğinde, ona sormak istediğin soruyu da sormuş oluyorsun ve Azahil de “Ah~~ Dükkanın sahibini çağırdım, gelsin de bakalım ne var ne yok?” diyor. Birkaç dakika sonra ise orta yaşlı tıknaz bir adam koşmayla yürüme arasındaki adımlarıyla yanınıza kadar geliyor.
Adam, yataktan yeni kalktığı belli olan kıyafetleri, dağılmış saçları ve yüzündeki yastık iziyle zorla uyandırılarak buraya geldiğini ayan beyan belli ederken Azahil adamın sağ omzuna iki kez vurduktan sonra “Ah~~ Benim canım dostum Walbert! Beni bu saatte kırmayacağını biliyordum!” diyor. İsminin Walbert olduğunu öğrendiğin adam Azahil’in yüzüne uykulu gözlerinden sıyrılıp garip bir şekilde bakmaya başlarken Azahil bir anda sana dönüyor ve “Ah~~ Tanıştırayım… Esther, kendisi Aclania’dan geliyor.” diyor. Walbert, Azahil’in tanıştırma faslı sırasında gözlerini sana diktiğinde, Aclania’dan geldiğini öğrenmesiyle taşlar yerine oturmuş gibi kafasını sallıyor. Nitekim Azahil “Ah~~ Ne konuştuğumuzu anlasın, öyle değil mi?” diyor. Walbert bu duruma da kafasını sallayarak karşılık vermesinden sonra Azahil “Ah~~ Esther’e yeni kıyafetler lazım. Ama o bildiklerimizden değil. Elindeki en değerli parçaları görmek istiyoruz. Bir bakan, dönüp bir daha baksın! Hatta yetmesin rüyalarında görsün! Anladın, değil mi?” diyor. Walbert hafif bir iç çekişle birlikte kafasını bir kez daha salladıktan sonra elinde sallandırdığı anahtarıyla dükkanının kilidini açmaya çalışıyor. Bu esnada “Lord Azahil’in söyledikleri haricinde kafanızda bir kıyafet var mıdır Esther Hanım?” diyor. Walbert’in kusursuz bir şekilde dilini konuşuyor olması, sanki onunla konuşabilmenin büyük bir rahatlık yaratacağı düşüncesiyle seni sarmaya başlıyor. Walbert ise kilidini açtığı dükkanının içine girip duvarlarındaki yağ lambalarını sırayla yakmaya başlıyor. İçerisinde tamamen aydınlık bir hale geldiğinde ise, dört duvarda ve ortadaki askılarda birçok kalitede kıyafetlerin bulunduğunu görebiliyorsun. Bununla birlikte, bir adet yukarıya ve bir adet de aşağıya olacak şekilde iki merdivenin bulunduğu da gözünden kaçmıyor. Tüm bunların yanında dükkanın genel görüntüsü, dışarıdakinin aksine ferah ve geniş bir şekilde karşına çıkmış oluyor. Aynı zamanda dükkanın içindeki taze çiçekleri andıran kokular da, Azahil’in de söylediği gibi bu dükkanın diğerlerinden farklı olabileceğini sana söylüyor.
Azahil dükkanın köşesinde bulunan bir sandalyeye kurulup sanki kıyafetleri tek tek giyip kendisine gösterecekmişsin gibi kurulurken Walbert kapının girişinde yarım bıraktığı konuşmasına devam etmek ister gibi, önce üzerindeki kıyafetlere belli bir iğrentiyle baktıktan sonra “Sizin için eşsiz uzun etekli ve dekolteli ürünler gösterebilirim. Ve tabi üzerinize yün bir pelerin! Ya da gündelik bir tercihiniz varsa, ona göre kısa elbiseler…” diyerek lafı sana bırakıyor.
Azahil ile birlikte Viernoit içerisinde ilerlemeye başlıyor ve sıkışık sokakların arasında kendini buluyorsun. Bu kez burada bulunan insanlara biraz daha yakından bakma fırsatın olsa bile, Azahil’in yanında olmanın verdiği garip şaşkınlık ifadelerinden başka bir şey elde edemiyorsun. Şehirde yabancı olduğunu rahatlıkla anlayan halk, sanki yabancı oluşundan ziyade Azahil ile birlikte yürümene şaşırmış gibi duruyor. Bu durum ise, şehirdekilerin Azahil’e karşı olan bakış açıları konusunda da sana ufak bilgiler vermeye yetiyor. Dar sokakları bir diğeri izlerken Azahil “Ah~~ Seni şehirdeki en iyi yere götüreceğim. Dışarıdan gelen malları da olduğu için bir hayli çok seçim şansın olacaktır.” diyor. Azahil’in bu iyiniyetine güvenmek istesen bile, sesinde hissettiğin sinsilik seni içten içe kemirmeye başlarken, iki katlı bir yapının önünde duran Azahil etrafına bakınmaya başlıyor. Yapıya baktığında hiçbir yerinde ışık gelmiyor oluşu, burada yaşayan birileri olmadığını sana anlatıyor. Ancak Azahil birkaç saniye daha etrafına bakındığı esnada, ufak bir çocuğu görmesiyle ona doğru ilerliyor. Azahil’i fark eden çocuk, tersi yönde attığı adımları kesip Azahil’e döndüğünde, Azahil o anlamadığın dilde bir şeyler söylüyor ve çocuk da bu sözlerden son koşarak sizden uzaklaşmaya başlıyor. Gözlerin Azahil ile kesiştiğinde, ona sormak istediğin soruyu da sormuş oluyorsun ve Azahil de “Ah~~ Dükkanın sahibini çağırdım, gelsin de bakalım ne var ne yok?” diyor. Birkaç dakika sonra ise orta yaşlı tıknaz bir adam koşmayla yürüme arasındaki adımlarıyla yanınıza kadar geliyor.
Adam, yataktan yeni kalktığı belli olan kıyafetleri, dağılmış saçları ve yüzündeki yastık iziyle zorla uyandırılarak buraya geldiğini ayan beyan belli ederken Azahil adamın sağ omzuna iki kez vurduktan sonra “Ah~~ Benim canım dostum Walbert! Beni bu saatte kırmayacağını biliyordum!” diyor. İsminin Walbert olduğunu öğrendiğin adam Azahil’in yüzüne uykulu gözlerinden sıyrılıp garip bir şekilde bakmaya başlarken Azahil bir anda sana dönüyor ve “Ah~~ Tanıştırayım… Esther, kendisi Aclania’dan geliyor.” diyor. Walbert, Azahil’in tanıştırma faslı sırasında gözlerini sana diktiğinde, Aclania’dan geldiğini öğrenmesiyle taşlar yerine oturmuş gibi kafasını sallıyor. Nitekim Azahil “Ah~~ Ne konuştuğumuzu anlasın, öyle değil mi?” diyor. Walbert bu duruma da kafasını sallayarak karşılık vermesinden sonra Azahil “Ah~~ Esther’e yeni kıyafetler lazım. Ama o bildiklerimizden değil. Elindeki en değerli parçaları görmek istiyoruz. Bir bakan, dönüp bir daha baksın! Hatta yetmesin rüyalarında görsün! Anladın, değil mi?” diyor. Walbert hafif bir iç çekişle birlikte kafasını bir kez daha salladıktan sonra elinde sallandırdığı anahtarıyla dükkanının kilidini açmaya çalışıyor. Bu esnada “Lord Azahil’in söyledikleri haricinde kafanızda bir kıyafet var mıdır Esther Hanım?” diyor. Walbert’in kusursuz bir şekilde dilini konuşuyor olması, sanki onunla konuşabilmenin büyük bir rahatlık yaratacağı düşüncesiyle seni sarmaya başlıyor. Walbert ise kilidini açtığı dükkanının içine girip duvarlarındaki yağ lambalarını sırayla yakmaya başlıyor. İçerisinde tamamen aydınlık bir hale geldiğinde ise, dört duvarda ve ortadaki askılarda birçok kalitede kıyafetlerin bulunduğunu görebiliyorsun. Bununla birlikte, bir adet yukarıya ve bir adet de aşağıya olacak şekilde iki merdivenin bulunduğu da gözünden kaçmıyor. Tüm bunların yanında dükkanın genel görüntüsü, dışarıdakinin aksine ferah ve geniş bir şekilde karşına çıkmış oluyor. Aynı zamanda dükkanın içindeki taze çiçekleri andıran kokular da, Azahil’in de söylediği gibi bu dükkanın diğerlerinden farklı olabileceğini sana söylüyor.
Azahil dükkanın köşesinde bulunan bir sandalyeye kurulup sanki kıyafetleri tek tek giyip kendisine gösterecekmişsin gibi kurulurken Walbert kapının girişinde yarım bıraktığı konuşmasına devam etmek ister gibi, önce üzerindeki kıyafetlere belli bir iğrentiyle baktıktan sonra “Sizin için eşsiz uzun etekli ve dekolteli ürünler gösterebilirim. Ve tabi üzerinize yün bir pelerin! Ya da gündelik bir tercihiniz varsa, ona göre kısa elbiseler…” diyerek lafı sana bırakıyor.
Off Topic
Dilediğin tarzda bir kıyafet betimleyebilir ya da görsel olarak paylaşabilirsin.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.




