Kararan Karanlığın Karartıları (1. Kısım) | Gadiel

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

20 Aug 2024, 14:06

Ruhunun ve zihninin birbirine geçmiş karanlığından sıyrılıp, Josegna ve bölüğündekiler ile göz göze gelmeyi umarak gözlerini açtığın anda, bir anda karşında sadece Josegna’dan ibaret bölüğünü görmek seni dehşete düşürüyor. Tüm bölük üyelerinin adeta yeryüzünden silinmiş gibi ardında hiçbir iz bırakmadan yok olmuş olmasına rağmen, Josegna’nın yüzündeki dinginlik yaşadığın dehşeti birkaç kat arttırıyor. Ancak Josegna gözlerine gelen feri fark ettiği anda iki elini doğrudan omuzlarına atıyor ve “Paniğe kapılma, her şey yolunda!” diyerek seni telkin etmeye çalışıyor. Hemen ardından ise doğrudan gözlerinin içine bakarak “Hükümdarımızın takdiri bu yönde… Bölüğümüze atadığı kişiler aslında gerçek insan değilmiş. Sadece yetenekleriyle yaratmış olduğu görüntülerden ibaretlermiş… Ve Hükümdarımız sana bir not yolladı. Bunu kendi gözlerinle görmeni bekledim ancak zaman kısıtlı olduğundan bunu başaramadım.” diyor. Hemen ardından bakışlarıyla iyi olup olmadığını yoklayan Josegna “Hükümdarımız adınla başlayan notunda, böylesine bir yola başvurmak zorunda kaldığı için üzgün olduğunu, ancak bizi tek başımıza göndermeyi kimsenin kabul etmeyeceğini bildiğini, bu işin üstesinden ancak senin gibi birinin geleceğini bildiğini, senin nelere kadir olduğunu farkında olduğunu, bu görevin bizi ateşe atmak anlamına geldiğinin farkında olduğunu, fakat bizim ateşi yakabileceğinizi de bildiğini, tam bir destek hazır olana kadar, durumu en azından kontrol altına alacağımıza inandığını, tıpkı inancını boşa çıkarmayacağımıza inandığı gibi olduğunu belirtiyordu.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise Josegna bir kez daha bakışlarıyla seni yokladıktan sonra “Hükümdarımız, gölgelere hükmedendir. Böylesine bir takdiri uygun görmüşse, muhakkak ki gölgeleri bizim yanımızda olacaktır. Endişe etme ve paniğe kapılma! Unutma ki, bir Hükümdar asla emrindekiler bu şekilde sorgusuz sualsiz güvenmez!” diyor.

Josegna bu sözlerini söyledikten sonra yüzüne takındığı tebessümle seni hafifçe silkelemesinin ardından at arabası içerisinde bir yere oturmak için hareketlenirken “Sanırım tüm harekat planımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bu noktaya kadar kişiler üzerinden bir şeyler düşünmüşsem de, artık sadece ikimiz ve diğer bölüktekiler var. Muhtemelen benzer mesaj onlara da gönderilmiştir. Yani anlayacağın, yeni ve etkili bir şeyler bulmamız gerekiyor.” diyerek sözü sana bırakıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

21 Aug 2024, 09:27

Karanlıkla örülmüş bir anın kuytularında, gölgelerin arif bakışları arasında uyandım. Karanlığın derinliklerinden, Josegna’nın soğuk ve dingin yüzüyle karşılaşmak, sanki gökyüzündeki yıldızların birer birer silinmesini izlemek gibiydi. Ardımda kaybolan bölüğüm, sessizliğin ince örtüsünde yok olmuş; sanki varlıkları, zamanın kollarında erimişti. O an, içimdeki dehşet, gökyüzüne çekilmiş bir yıldızın karanlığa gömülmesi gibi yoğunlaştı.

Josegna’nın gözleri, sanki bir yıldızın ateşiyle ışıldıyordu; fakat bu ateşin soğukluğunu, içimi donduran bir bıçak gibi hissettim. O an, kelimelerinin ağır yükü altında kalmış, yalnızca gözlerinde bulduğum dinginliğe sıkı sıkıya tutunarak, kendimi kederin içine çekilmekten korumaya çalıştım.

Hükümdarımızın takdiriyle, bölüğümüzün gerçekliğinin bir illüzyon olduğuna dair öğrendiğim bilgi, içimde bir serinlik gibi yayıldı. O yitip gitmiş insanların hayaline dair düşünce, kalbimi harap eden ve kömürleşen bir ateş gibi yakıyordu. Gölgeler, bize sadece birer hayal sunmuş, gerçeklik ise masallarla örtülmüş bir rüya gibi belirmişti. İçimde yükselen bu çığlık, bir yoldaşın acılı narası gibi yankılandı, ruhumu saran bir efsaneye dönüştü.

Vearis’in bu hamlesinin derinliklerine dair sorular, kafamda bir sis bulutu gibi dolandı, ama Josegna’nın söyledikleriyle Vearis’in güvenini anladım. O, Hükümdar’ın seçkinlerinden biri olarak, bana da bir güven telkin ediyordu. Gözlerim, bu güvenin ışığıyla biraz olsun aydınlandı.

Josegna’nın sözleri arasında kaybolurken, yeni bir harekatın eşiğinde olduğumuzu fark ettim. Karanlığın içinde yitip gidenlerin bıraktığı sessizlik, sanki sonsuz bir çığlık gibi yankılanıyordu. Gölgeler arasında yalnızca ikimiz kaldık, bu yalnızlık, bölüğümüzün yankılanan sessizliği, yeni bir strateji oluşturmanın zamanının geldiğini fısıldıyordu. Eski planların kaybolduğu, gölgelerin ötesinde yeni bir yol bulmam gerektiği, bir kehanet gibi belirdi gözlerimin önünde.

Göz ucuyla at arabasının ön kısmına yöneldim, atların sayısını anlamaya çalışarak. Sayının yeterli olup olmadığını değerlendirmeye çalışırken, derin bir nefes aldım ve sonunda kararımı verdim. “Tüm bunlar, bir anda çok fazla oldu, Josegna!” dedim, gözlerimde beliren bir hafiflik ile. “Ama yine de, bu senaryo, onların burada olmadığını ilk gördüğümde hissettiğim o ilk kurgudan çok daha iyi görünüyor!”

Bir an, derin bir nefes alarak, “Ancak şimdi, sadece iki kişiyiz. Bu durumda, at arabasına ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. Atları alıp hızlıca yola devam edelim. Alamara’da işler, sandığımızdan çok daha kötü olabilir.” Diye sözlerimi sonlandırdım.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

21 Aug 2024, 13:03

Atların dört nala koşusu…

Düşüncelerinin açlığı…

Duygularının yoğunluğu…

Ruhundaki karanlık…

Karanlığın aydınlığı…

Aydınlığın yokluğu…

Yokluğun varlığı…

Birkaç zorunlu ihtiyaç molası ve dinlenme faslı dışında durmaksızın devam eden yolculuğun yaklaşık 2,5 gün sürüyor. Bu süreyi at üzerinde yaptığın huzursuz, keyifsiz ve rahatsız ilerleyiş ve bu ilerleyişden daha rahat olmayan kısa uyku anlarıyla geçiriyorsun. İlerlediğin zaman boyunca aklındaki tek soru Alamara’nın ne halde olduğu olsa bile, zihnin buna dair somut bir düşünce üretmekten uzak duruyor. Düşüncelerin ne derece yoğunlaşsa bile tam anlamıyla bir sonuca erişemiyor hiçbir zaman. Her bir düşüncen bir başkasını doğuruyor ve her bir doğum yepyeni bir düşüncenin evrilmesini sağlıyor. Tıpkı varlığın gibi… Bir insan olarak geldiğin dünyada bir Aludir’e evrildiğin gibi… Ancak ne olursa olsun, hala varlığındaki karanlık noktalar gibi düşüncelerinde de karanlık noktaların olduğunu fark edebiliyorsun. Bu noktada seni esas rahatsız eden kısım ise, bu karanlık noktalardan hiçbir şekilde rahatsızlık duymaman oluyor. Sanki düşüncelerini tüm bu karanlıkla birlikte doğurmuşsun gibi…

Yeni bir günün öğlene varan vakitlerinde ciğerlerine dolan yanık kokusu nefes alışverişini doğrudan etkiliyor. Ciğerlerine dolan hava ağzında ve burnunda acı bir tat bırakırken, gökyüzündeki siyah bulutlarla birlikte Alamara’ya yaklaşmışken, orada göreceğin manzaranın ne olacağını aşağı yukarı anlıyorsun. Alamara’ya yarım saatlik bir yolunuzun daha olduğunu anladığın uzaklıktan bile, Alamara’dan yükselen yoğun alevler ve siyah dumanlar hemen dikkatini çekiyor. Ancak burnuna gelen yanık kokularının sadece ağaç veya diğer yapı malzemeleri gibi şeyler olmadığını fark etmek de senin açından çok zor olmuyor. Tüm şehri kaplayan alevler ve dumanlar, sanki cehennemin en melun köşesini gözlerinin önüne sererken, içten içe gördüğün manzaranın Wrufolst Bölgesi’nin tam tersini andırdığını hissediyorsun. Birkaç saniye içerisinde, sadece gözlerinin değil ruhunun da aynı şeyleri hissettiğini fark etmenle birlikte, bu noktadan sonra at arabasıyla devam etmenin şoför ve atlar için pek de mümkün olamayacağını fark ediyorsun.

Gördüğün manzara, bir şekilde yok olmuş bir yeri kurtarma çabası gibi gelmeye başlarken içten içe seçeneklerini de değerlendirmeye başlıyorsun. Bu haliyle, bu gördüğün manzaranın içine dalmanın gerçekten ölümden başka hiçbir şey getirmeyeceğini dahi düşünmeden edemiyorsun. Fakat bir şekilde, ruhunun istemsiz bir şekilde bu manzaraya çekildiğini fark ediyorsun. Kızılca kıyamete rağmen, ruhunun bir şekilde orada dinginleşip huzur bulacağını ve belki de düşüncelerindeki tüm o karanlık noktaların gün gibi aydınlanacağını hissetmeye başlıyorsun. Nitekim, ruhunun bu arzusuna kayıtsız kalmayıp Alamara’ya doğru ilerlemeye başlıyorsun. Josegna, sessiz bir şekilde yanında ilerlemeyi sürdürürken, onun gözlerinde de seninkine benzer hisleri görebiliyorsun. Ancak Alamara’ya giderek yaklaştıkça tanıdık hislerin seni sarmalamaya başladığını, özüne kavuşmuş gibi varlığının bir anlam kazandığını hissediyorsun. İlerlemen sürdükçe, tüm bu yıkımın sonuçlarını da daha net görmeye başlıyorsun. Etrafında, ağaçlar ve otlar dahil yeşil hiçbir şey kalmamışken, gökyüzünün kızıllı siyahlı ile karşılaşıyorsun. Bununla birlikte etrafına saçılmış küller, taze ot biten toprakları bile çoktan kuraklaştırmış gibi görünüyor. Yerde gördüğün parçalanmış cesetler, senaryodaki tek eksiği de kusursuz bir şekilde tamamladığında, artık gördüğün manzaranın iblislerin hüküm sürdüğü topraklardan farksız olduğu konusunda hiçbir tereddüdün kalmıyor. Artık, iblislerin dünya üzerindeki topraklarına ayak bastığını anlayabiliyorsun. Alamara’nın kalbine belki de birkaç dakikalık mesafe kalmışken, bu ana kadar sadece sessizce kıyameti gözlemleyen Josegna bakışlarını keskin bir şekilde sana doğru çeviriyor ve “Şimdi ne yapıyoruz? Doğrudan alevlere mi atlayalım yoksa alevleri mi harlayalım?” diyor.

Image
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

22 Aug 2024, 10:16

Dört nala koşan atların ayak sesleri, zamanın derinliklerinden yankılanan bir ezgi gibi kulaklarımda çınlıyordu. Ruhumun karanlık dehlizlerinde, düşüncelerimin açlığı bir ateş gibi yanıyor, derin bir huzursuzluk ve rahatsızlıkla sarmalanıyordu. Her duygunun yoğunluğu göğsümde bir ateş gibi kıvılcımlanıyor, ardında bıraktığı izler ruhumun en karanlık köşelerinde belirginleşiyordu. Karanlığın aydınlığa, aydınlığın ise yokluğa sınır çizdiği ince bir çizgide, kendi içimdeki yolculuğumun yönü şekilleniyordu; yokluğun varlıkla, varlığın ise yoklukla anlatılan masalı gözlerimde canlanıyordu.

Zamanın yavaşça eridiği bu sonsuz yolculuk, sadece birkaç zorunlu mola ile geçirilen huzursuz anlarla doluydu. At sırtında geçen her an, kendi iç dünyamı derinden sarsan bir karmaşa getiriyordu. Gözlerim, her kıpırtıda Alamara'nın kaderine dair bir işaret arıyordu. Ancak zihnimin derinliklerinde, her düşüncenin bir başkasını doğurduğu karmaşık labirentte kaybolmuş gibiydim. Her düşünce, bir diğerine dönüşüyor, varlıklar birbirine evriliyordu. Bu dönüşüm kaçınılmazdı; her yeni doğum, karanlık içindeki bir ışık parçası gibi parlıyordu. Ancak bu karanlık noktalar, ruhumda bir huzur gibi kök salmıştı; karanlıkla doğmuş ve karanlıkla barışmış gibiydim.

Öğlen vaktinin yaklaşan anlarında, ciğerlerime dolan yanık kokusu her nefeste içimi sararak derin bir acı bırakıyordu. Hava, ağzımda ve burnumda acı bir tat bırakıyor, gökyüzündeki siyah bulutların birleştiği Alamara'ya yaklaştıkça, oradaki manzaranın yıkımını daha belirgin hissedebiliyordum. Yarım saatlik mesafeden bile, Alamara'dan yükselen yoğun alevler ve kara dumanlar, cehennemin kapılarının ardındaki manzarayı gözlerimin önüne seriyordu. Bu yangın, adeta bir kıyametin özü; bir yok oluşun ifadesi gibi, ruhumda yankılanan bir acı ve dehşet hissi yaratıyordu.

Ruhum, bu manzaraya duyduğu çekimle, kızıla bürünmüş bir kıyamet karşısında huzuru arayan bir çığlık gibi yankılanıyordu. Karanlık ve aydınlık arasında dans eden ruhum, belki de tüm bu yıkımın ortasında bir dinginlik bulabileceğine inanıyordu. Alamara'ya doğru ilerlerken, kendimi adeta bir evrilişin içinde buluyordum; tanıdık hisler beni sarıyor, özümün derinliklerinde bir anlam arayışıyla birleşiyordu. Her adımda, bu yıkımın izleri daha belirgin hale geliyordu. Yeşilin, ağaçların ve otların yok olduğu, gökyüzünün kızıl ve siyah karışımıyla kaplandığı bir alandayım. Yerdeki küller, taze otların kurumasına neden olmuş, bir yıkımın, bir ölümün simgeleri gibi görünüyordu.

Alamara’nın kalbine yaklaşırken, her şeyin sona yaklaştığını ve ruhumun derinliklerinde bir amacın gerçekleşmekte olduğunu hissetmiştim. Josegna’nın sessiz bakışları, tıpkı benim gibi, bu yıkımın ortasında kendi anlamını arıyordu. Kıyametin sessiz tanığı olarak, seçenekler arasında bir karar vermek zorundaydım: Alevlere mi atlayacaktım, yoksa alevleri mi körükleyecektim?

Zamanın adeta durduğu, her şeyin karanlık ve aydınlık arasında bir dansa dönüştüğü bu an, ruhumun arzusunu kayıtsız bırakmak mümkün değildi. Bu yıkımın içinde bir anlam bulma arayışında, Alamara’nın kalbine doğru ilerlemeye karar verdim. Josegna’nın sorusuna yanıt vermeden önce, sessizlik içinde cevabı arıyordum. Belki de alevlere atlamak ya da alevleri harlamak, bu yıkımın içindeki yeni bir anlamın kapılarını aralayacaktı.

Alamara'nın köklerine, yıkımın derinliklerine, ruhumun hem karanlık hem de aydınlık noktalarına dair cevapları aradığım bu an, varoluşumun özünü kavrayışım için belki de bir fırsattı. Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatmayı arzuladım; sanki tüm bu karmaşadan, is kokusundan ve bana kötülüğü çağrıştıran her şeyden uzaklaşmak, kaçmak ister gibi… Ancak bu kaçış, birkaç saniyeden fazla sürmedi. Ciğerlerime kadar derin bir nefes çektiğimde, her zamankinden daha fazla canımı yakan bu acıyla, ileriye doğru adım atmaya devam ettim.

“Josegna,” diye fısıldadım yanımda sessizce bekleyen yoldaşıma. “Buraya geliş amacım başka. İlerleyelim. Lütfen algılarını açık tut; eğer burada yaşayan en küçük bir canlı dahi varsa, yardımımız elzem olacaktır.”

Bu yıkımın ortasında, her adımda içimde yankılanan bir evrim arzusu, Alamara'nın derinliklerine doğru yönelmemi belirliyordu. Kendi iç dünyamı da etkileyen bu adımlar hem aydınlık hem de karanlık anların birleşiminde bir anlam bulma çabasını yansıtıyordu. Algılarım açıktı. Sadece etrafımı tarayan gözlerim değildi. Kalbim, bedenimdeki her bir sinir ve hücre tüm algılarıyla açıktı.

Bir zamanlar yaşamış, ama şimdi sadece bir hayalet gibi yankılanan fısıldayan sözler,
Karanlığın içinde kaybolmuş bir varoluşun kalıntıları.
Küller içinde gömülü bir anı, alevlerin dansında kaybolan bir umut ışığı.
Her bir kıpırtı, her bir sönük ateş parçası, diriliğin son nefesindeki çaresizliği
Ve ölüme teslim olmuş bir ruhun hıçkırıklarını taşıyor
.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

23 Aug 2024, 12:32

Söylediğin sözlere karşılık Josegna durumun anlaşıldığını belli eden bir baş hareketi yaptıktan sonra, adımlarınızı atmaya başlıyorsunuz alevlere doğru. İlk birkaç adım, ruhundaki yangını da körükler gibi hissettiğin anda ise, esasen tüm bu yangının bir başka nedenden olduğunu anlıyorsun. Josegna’nın da ansızın kesilen adımları ve bakışlarını sağ tarafa doğru hızla çevirmesiyle birlikte, onun da seninle benzer bir hissi yaşadığını anlayabiliyorsun. Bir anda zihnindeki düşünceler ve içindeki karanlık gün yüzüne çıkmak için haykırır gibi olurken, hislerinin büküldüğünü ve bir aura dalgasının üzerine doğru yayıldığını hissetmeye başlıyorsun. Artık bu hissi sahip olduğun görüye dair olduğu konusunda herhangi bir tereddüdün bulunmazken, bu çok da bastırıcı olmayan auranın kaynağını tespit etmek için etrafına bakınmaya başlıyorsun.

Birkaç saniye odaklanmanın ardından, Josegna’nın da baktığı sağ tarafına denk düşen ve senden yaklaşık 100 metre kadar uzakta olan yıkılmış bir yapıdan geldiğini fark ettiğin auraya döndüğünde, cılız alevlerin arasında üç adet iblisi hemen tespit edebiliyorsun. Boyları yaklaşık 150 santim olan iblisler yeşil bedenleri, uzun kulakları ve vahşi gülümsemeleri ile de kolayca fark edilebilir oluyor senin nazarında. Her ne kadar ortamdaki duman bu konuda seni zorlayacak olsa bile, görün sayesinde iblislerden yayılan aurayı algılayarak onların yerleri konusunda herhangi bir tereddüdün olmuyor.


İblislerin Görünümü
Image

İblisleri deşifre etmiş olmanla birlikte, üç iblisten birinin elindeki yay hemen dikkatini çekiyor. Bir diğer iblis ise, iki avucundan çıkardığı alevlerle gözlerini sana dikmiş gibi dururken, onların hemen üzerinde havada sineğimsi kanatlarını çırpan üçüncü iblis de kendini açıkça belli ediyor. Ancak seni esas düşündüren kısım, bu üç iblisin yaydığı auranın kendilerinden beklenilmeyecek kadar fazla olması oluyor. Her ne kadar iblislerin kudretleri noktasında boyutlarının çok da bir öneminin bulunmadığını bilsen bile, hissettiğin aura dalgasıyla karşında beliren üç iblisin birbirine uyumsuz görüntüsü kafanı kurcalamaya başlıyor. Tam bu esnada Josegna bakışlarını iblislerden ayırmadan “Bunlar sadece öncü… Hatta çığırtkanlık yapan zavallılar bile diyebiliriz. Arkalarında daha büyük bir iblis tayfası var.” diyor. Verdiği bu bilgilerle birlikte sanki komutayı bir an eline almış gibi bakışlarını özür dilercesine sana çeviren Josegna “Yani durum hakkında bilgi vermek gerekirse, arkalarında şimdilik göremediklerimiz bizim esas hedefimiz olmalı. Pek de kontrollü hareket etmiyorlar gibi… Bunu avantaja çevirebiliriz.” diyerek adeta tavsiye niteliğindeki bilgilerini seninle paylaşıyor. Bu sözlerinden sonra ise Josegna, vücudunu gergin ve her an vereceğin emre uygun bir şekilde hareket edebilecek bir pozisyona getiriyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

26 Aug 2024, 13:52

Ruhumun derinliklerinde bir yangın parlıyordu, sanki ebedi alevler içimi sarhoş etmişti. Her adımda, alevlerin bana fısıldadığı karanlık sırlar daha da belirginleşiyordu. Josegna’nın başındaki hareket, içimdeki sarsıntının yankısı gibi geldi. Onun da içindeki yangının alevlenişiyle, benzer bir hissiyatı paylaştığımızı fark ettim. Düşüncelerim ve karanlık, bir nehir gibi gün yüzüne çıkmak için çığlık atıyordu. Hislerim, bir aura dalgası gibi yayıldı, etrafı sarhoş eden bir ışıltı oluşturdu. Artık bu auranın Aludir olmamla birlikte edindiğim yeteneklerimden biri olduğuna dair hiçbir şüphem kalmamıştı, ama bu hafif rahatsız edici auranın kaynağını anlamak için etrafa göz gezdirmeye başladım.

Gözlerim, geceyi delen bir yıldız gibi, yıkılmış bir yapının enkazında cılız alevler arasında parlayan bir ışığı tespit etti. Uzakta, yaklaşık 100 metre mesafede, üç iblis belirginleşti. Onların yeşil bedenleri, uzun kulakları ve vahşi gülümsemeleri, gölgelerin arasında birer hayalet gibi fark ediliyordu. Her ne kadar ortamın dumanı bu konuda bana engel olmaya çalışsa da, görüm sayesinde iblislerin yayılan auralarını sezmekte tereddüt yaşamıyordum.

Birinin elindeki yay, gökyüzünden düşmüş bir yıldız gibi dikkatimi çekti. Diğer bir iblis, iki avucundan çıkardığı alevlerle gözlerini sanki bana dikmiş, adeta ateşin karanlık sırlarını anlatan bir derviş gibi duruyordu. Üçüncü iblis ise, havada bir kelebek gibi kanat çırpıyordu, kendini açıkça belli ediyordu. Üç iblisin yaydığı aura, onların boyutlarından beklenilmeyecek kadar yoğun bir güce işaret ediyordu. Karanlıkta parlayan yıldızlar gibi, bu detaylar zihnimde netleşti, ama yine de bu aura, kafamdaki soru işaretlerini büyütüyordu.

Josegna’nın sesi, bir denizin ortasında yankılanan fırtına gibi kulaklarıma geldi. Bu sözler, içimdeki alevlerin daha da alevlenmesine yol açtı. Arkalarında daha büyük bir iblis tayfasının varlığını biliyorduk.

Josegna’nın bakışları, özür dilercesine bana dönerken, tavsiye niteliğindeki sözleri ruhuma bir rehber gibi düştü.

Bu an, bir zamanın dönüm noktası gibi, ruhumun derinliklerinden yankılanan bir yankı gibi yükseliyordu. Karanlıkta ışık saçan yıldızlar gibi, bu anın her detayının içimdeki ateşi yönlendirdiğini hissediyordum. Bizim için, bu karanlık anlar aynı zamanda bir fırsattı; belki de bu gölgelerin ardında yatan gerçek yüzü ortaya çıkarmak için bir çağrıydı. Her adımda, karanlıkla dans eden ruhum, gölgeleri keskin bir bıçak gibi yararak, ebedi bir zafer için yola çıkmak için can atıyordu.

Bir an, belki de bir nefes kadar kısa bir süre, gözlerimi kapattım. Sessizliğin derinliklerinde, ruhumun derinliklerine doğru bir yolculuğa çıktım. Ardından, tok ve soğuk bir sesle, içimde yankılanan bir karanlığın yankısı gibi, sözlerimi fısıldadım:

“Nueamsa, sen bana bir iblis ile insanın hazin sonunu göstermiştin. Şimdi sıra bende; sana bir insan ile iblisin kaderini, kendi gözlerimden ve ruhumun derinliklerinden sunacağım.”

Sözlerim, adeta bir ay ışığının karanlık denizde bıraktığı izler gibi, etrafı aydınlatan bir aydınlık içinde yankılanıyordu. Ruhumun her zerresini, kalbimin derinliklerinden fışkıran bir alev gibi, bu kelimelere adadım. Her kelime, tüm varlığımın özüydü; her hece, benim gerçekliğimin ve beni Aludir yapan tüm değerlerin özüydü.

“Hükmüm karşısında itaat et, Nueamsa! Aydınlat karanlığımı!” diye fısıldadım. Sözlerim, bir zamanın yankısı gibi, içimdeki tüm kudreti ve ebedi olanı, kalbimden akarak bu sözlere enjekte etti. Her fısıldadığım kelime, sanki ruhumun derinliklerinden kopan bir yıldız ışığı gibi, karanlığı delip geçmeye, içimdeki karanlığı aydınlatmaya yeminliydi.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

28 Aug 2024, 12:01

Nuemsa’ya sözlerini söylemenin ardından, onu fiziken var edecek komutu dile getiriyorsun. Vücudunda beliren parıldama senin için alışıldık olsa bile, halen daha verdiği hissin yarattığı huzura hayret etmeden edemiyorsun. Sanki içindeki karanlığın dışarıdakini bir çırpıda sindirmesi gibi seni tüm dertlerinden, elemlerinden ve kederlerinden kurtarır gibi yayılan parıldama, Nuemsa’yı birkaç adım ötende var etmesiyle birlikte, Josegna’nın Nuemsa’ya dikkatli bir şekilde baktığını görüyorsun. Nuemsa ise, yüzündeki hafif tebessüm ve sıcakkanlı bakışlarıyla Josegna’yı karşılarken, bakışlarını etrafında çevirdiğinde kendi gözleriyle gördüğü kıyamet manzarasını hafifçe aldığı nefes ve zor yutkunmasıyla sindirmeye çalışıyor. Josegna ve Nuemsa’nın bu sessiz tanışmasıyla birlikte, artık odağınızı tekrar karşınızdaki üç iblise çevirdiğinizde, üç iblis üzerinize doğru gelmeye başlıyor. Bu durum da sizin savaş tertibatınızı almanızı gerektirdiğini gösteriyor. Nitekim Nuemsa, senin ağzından herhangi bir şey duymadan odağını üç iblise çevirirken, bir anda üzerine çöken ağır bir aurayla ile neredeyse zihnindeki tüm sinir bağlantılarının koptuğunu hissediyorsun! Algılarını alt üst eden yoğun aura, daha önce karşılaştığın kudretli iblislerinkiyle denk gibi vücudunu ele geçirmek için yayılırken, Josegna’nın şaşkın bakışları kendisinin de bu denli kudretli bir aura beklemediğini gösteriyor. Üzerine, karanlığın en melun haliyle yayılmaya çalışır gibi gelen aura, sadece sizleri değil karşınızdaki üç iblisi de durdurmuş gibi görünüyor. Dalga dalga yayılan bu auraya karşı sadece nefes almak ve yutkunmak gibi istemsiz davranışların ötesine geçemediğiniz bir anda ise, sanki gök ve yer yırtılır gibi aralanarak, auranın sahibi iblis kendini belli ediyor.

Üç iblisin yanından geçtiği ana kadar aurasını iliklerinize kadar hissettiğiniz iblis, üç iblisin yanından onlara hiç bakmadan geçiyor. Üç iblis ise, sanki nefes alsalar bile sonsuz bir acıya maruz kalacaklarmış gibi, adeta kendilerini hiçliğin içine atarak iblisin geçip gitmesini bekliyorlar. Tam görüş açınıza girmesiyle birlikte ise 190 santim boylarında, upuzun kan kırmızısı saçları olan, kafasının iki yanında iki uçlu boynuzu bulunan, vücudunun ön kısmını açık bırakan uzun kollu bir ceket giymiş ve altında ise, siyah bir pantolon ile ceketiyle aynı desene sahip iki yandan uzanan kumaş parçaları bulunan iblisi görüyorsunuz. İblisin gözlerinin akı, tıpkı saçları gibi kızıla boyanmış görünürken, göz bebekleri bembeyaz parlaklığı ile sizlere dikilmiş gibi görünüyor. Bunun yanında, iblisin önü açık ceketinden vücudundaki kasları net bir şekilde belli olsa bile, bu kısmın kırmızı ve pulumsu yapıda olması dikkatinizde kaçmıyor. Son olarak, iblisin tam alnının ortasındaki belli bir şekle benzemeyen kırmızı leke de dikkatinizi çeken bir ayrıntı oluyor. İblis, yavaş ve kendinden emin adımlarla üzerinize doğru gelmeyi sürdürürken, yaydığı baskın auraya rağmen sizi bir çırpıda öldürecek veya size saldıracak gibi bir hava sezmiyorsunuz. Bu durum da, olayları daha ince eleyip sık dokuyabileceğiniz bir konuma getirirken, iblis ile aranızda yaklaşık 50 metre kadar bir mesafe kalmasıyla birlikte iblis olduğu yerde duruyor ve sizleri süzmeye başlıyor.

İblis, Nuemsa’dan başlayarak yaklaşık yarım dakika boyunca her üçünüzü de süzmesinin ardından keskin bakışlarını daha çok Nuemsa üzerinde sabitleyerek “Ben, Ejderhalar Kralı Karrass! Size önümde eğilip diz çökmek ile yok olmak arasında bir tercih sunuyorum. Bir iblisle işbirliği yapmış olsanız bile, ardımdaki orduyla iki kişi baş etmeniz imkansız! Benimle de öyle… Bu yüzden, mantıklı olanı yapın ve önümde diz çökün insanlar!” diyor. Karrass’ın tok, gururlu ve kendinden emin ses tonu, sözlerinde herhangi bir blöf olmadığını ve yapacağınız her iki seçimin de sonuçlarına katlanacağınızı açıkça ortaya koyuyor. Josegna ise, bu aşamada doğrudan Karrass’ın muhatabı olmak yerine, bir komutan olmandan dolayı konuşmayı tamamen sana bırakmış gibi duruyor.

Karrass
Image

Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

28 Aug 2024, 12:39

Karanlığın içinden, onu aradım. Sözlerimle onu çağırdım ve Nuemsa’nın varlığını hissetmek için o tanıdık ışığı bekledim. İçimdeki karanlıkla bütünleşmiş bu ışık, sadece beni değil, ruhumun derinliklerinde kök salmış tüm kederleri de aydınlatıyordu. Onun varlığı, bir fırtınanın ortasında huzur bulmuş bir deniz gibi içimdeki tüm dalgaları durduruyor, beni dinginliğe kavuşturuyordu. Nuemsa, karanlığımın içinde ışık gibi doğduğunda, Josegna’nın gözleri onun üzerine kilitlenmişti. Josegna bile, Nuemsa’nın yaydığı bu ışığın cazibesine kapılmaktan kendini alamıyordu.

Ancak bu huzur anı, bir fırtınanın öncesindeki sessizlikten farksızdı. Üç iblis, karanlığın içinden bize doğru yaklaşırken, içimdeki her hücre savaşın kaçınılmaz olduğunu fısıldıyordu. Bu savaş, sadece kılıçların çarpışmasıyla değil, ruhların çarpışmasıyla da verilecekti. Tam bu düşünce zihnimde şekillenmişken, varlığımı keskin bir bıçak gibi yaran bir aura hissettim. Bu, karanlığın en yoğun, en yıkıcı haliydi. Sanki içimdeki tüm bağlantılar birer birer kopuyor, bedenim ve ruhum bu ezici güç karşısında darmadağın oluyordu.

Bu aura, karşımda beliren kudretin habercisiydi. Karanlık, dalgalanarak yarıldı ve o ortaya çıktı: Ejderhalar Kralı Karrass. Onun varlığı, sanki dünyanın tüm ağırlığını sırtında taşıyormuşçasına ağır ve tehditkârdı. Kırmızı saçları, kızıla boyanmış gözleri, etrafına yayılan ölümcül bir güçle birleşiyordu. Ancak Karrass’ın en korkutucu yanı, fiziksel varlığından ziyade, ruhumuzu ezip geçmek isteyen bu kudretli aurasıydı.

Karrass, ağır adımlarla bize doğru ilerlerken, zaman sanki durmuş gibiydi. Her adımı, dünyayı yerinden oynatacak kadar güçlüydü ve bu güç, sanki ruhumuzu yok etmek için oradaydı. Nuemsa’ya bakışı, o anın sonsuzluğa uzanan bir kesiti gibiydi; her bir an, sanki sonsuz bir yargı günüymüşçesine ağır ve eziciydi. Karrass’ın sözleri, bir ferman gibi üzerimize yağdı.

Bu sözler, içimde bir yerde derin bir öfkeyi ateşledi. Karrass’ın sunduğu seçenekler, tıpkı kör bir bıçak gibi ruhumu yaraladı. Ama bu öfke, yalnızca Karrass’a karşı değildi; bu, Nuemsa’ya olan inancımın savunmasıydı. Karanlık, benim düşmanımdı ama onunla savaşırken ışığımı kaybetmeyecektim.

Bu güç, Nuemsa’ya olan inancımdan, onunla paylaştığım ışık ve sevgiye olan sadakatimden doğuyordu. Karrass, bize korku ve yıkımı vaat edebilirdi; ama sevgi, inanç ve cesaret, en kudretli düşman karşısında bile galip gelebilirdi.

Karrass'a doğru dönüp, Josegna ve Nueamsa'dan bir adım öne çıktım. Ardından içimdeki kararlılıkla dolu, yankılandığında bile titremeyen sesimle konuştum: "Biz yalnızca et ve kemikten ibaret değiliz, Karrass. Senin kudretin bedenlerimize zarar verebilir, ama ruhlarımızı asla esir alamaz. En derin karanlıkların içinde bile, birbirimize olan inancımız bizi buraya getirdi. Biz, geceye karşı yıldız gibi parlayacağız. Senin ordun olabilir, ama bizim inancımız var; sevgiyle yoğrulmuş bir inanç, senin gibi kudretli düşmanlara bile başkaldırabilecek bir güç.”

Ardından, onun gücünü karşıma alarak, sesimi bir buzulun soğukluğuyla ona sundum. "Sen ve ordunun geride bıraktığı bu yanık kokusu... Aradığın zafer bu mu? Masumları katletmek, sizi haklı mı kılıyor? Bu savaşın size ne kazandırdığını merak ediyorum. Bir babanın ekmeğine kan bulaştırmak, senin ve ordunun şanını mı artırıyor? Yüce kudretin, arkanızda bıraktığınız alevlerden mi doğuyor? Karrass, sizler korkaksınız. Ve bir korkak, bana ve dostlarıma asla diz çöktüremez.”

Bir an duraksadım, sessizlik içinde yankılandı son sözlerim.

"Karrass, alevlerin masumları yutmuş olabilir, ordun amansızca üzerimize gelmeye devam ediyor olabilir, ama ben, her iblisin derinliklerinde bir yürek taşıdığına inanıyorum. Bu inançla, ve belki de henüz beni anlamasanız da size duyduğum sevgiyle… Lütfen, bu toprakları ve üzerindeki masumları daha fazla yakıp yıkmayın. Eğer amacınız bir mesaj iletmekse, bu fani bedenimi, bir Aludir olarak, iblislere hükmeden Gadiel olarak… Bir imparator adayı olarak size sunuyorum. Bütün hesaplaşmalarınızı, bütün mesajlarınızı benim üzerimden verebilirsiniz. Sizin tüm acılarınızı, öfkenizi kucaklayabilirim... Ama bu topraklar, masumların yurdu, bunu hak etmiyor.”
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

29 Aug 2024, 12:44

Yapmaya başladığın konuşmayı Karrass yüzündeki keskin ifadeden bir an bile taviz vermeden dinlemeye başlıyor. Bakışlarındaki odak bu kez daha çok senin üzerinde olsa bile, yer yer Nuemsa ve Josegna’ya bakmayı da ihmal etmeyen Karrass, söylediğin her bir söze koyduğun noktada muhakkak bakışlarını sana çeviriyor. Tüm konuşmanı, hiçbir duygusunu ortaya koymayan keskin bakışlarıyla dinlemesinin ardından ise Karrass sanki son bir kez her üçünüze de bakıyor kısa bir süre. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından Karrass bakışlarını bir kez daha senin üzerinde yoğunlaştırıyor ve ardından “Sana kim olduğumu söyledim insan… Ve sen, benimle ne pazarlık yapabilecek ne de bana seçenek sunabilecek konumdasın.” diyor. Bu sözlerinin ardından her birinize kısa bir bakış attıktan sonra tekrar sana dönen Karrass “Size, belki de benim dışımda kimsenin sunmayacağı merhameti sundum. Ancak siz, merhametime gölge düşüren sözleri söylemekte bir sakınca görmediniz. Artık içim rahat… Hem burada yok olmuşlar için hem de yok olacaklar için!” diyor. Karrass son cümlelerini söylemiş olarak son bir kez daha ölüm fermanlarınızı bakışlarıyla imzaladıktan sonra, usulca arkasını dönerek geldiği yöne doğru ilerlemeye başlıyor.

Karrass sizden uzaklaşmaya başlayan adımlarını atmaya başladığında, yoğun bir aura bir kez daha üzerinize doğru gelmeye başlıyor. Bununla birlikte bakışlarınız ufuk noktasına kaydığında, üzerinize gelmekte olan Karrass’ın ordusunu görebiliyorsun. Yaklaşık 200 metre kadar mesafeden gördüğün bu manzara içerisinde üzerine doğru gelen yoğun ve farklı aura dalgaları, cehennemin bir başka kapısının aralandığına işaret ediyor. Karşında ilk olarak dikkatini çeken, 10 metreyi bulan boyları ve kocaman göbekleri olan iki yeşil dev iblis olurken, onlarla birlikte onlarca ve en büyüğü 150 santim boylarında yeşil tenli ve vahşi görünümlü iblisleri görmek, savaşın esas boyutunun da ortaya çıkmasına neden oluyor. Sayıları belki de yüzleri bulan iblis ordusu karşısında Josegna’nın hafifçe yutkunduğunu rahatlıkla duyabiliyorsun. İlk gördüğünüz üç iblis ise, Karrass’ın varlığından dolayı olsa gerek, halen hareketsiz bir şekilde konumlarını koruyorlar.

İblis Ordusu
Image
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

29 Aug 2024, 15:18

Karrass'ın yüzündeki sert ifade, karşımda durduğu sürece bir an bile değişmedi. Gözleri, sanki içimdeki en karanlık köşelere kadar nüfuz ediyor, tüm varlığımı yerle bir ediyordu. Her kelimemi dikkatle dinledi, ama duygularını asla ele vermedi. Ne Nuemsa ne de Josegna; bakışları bir an bile üzerimizden ayrılmadı. Her cümlemin sonunda gözlerini tekrar bana çeviriyor, keskin bakışlarıyla beni adeta sorguya çekiyordu. Tüm konuşmam boyunca Karrass'ın gölgesinde kaldığımı hissediyordum. Ve sonunda, belki de son kez hepimize baktı, bir kararın eşiğinde gibi.

Sessizlik, zamanın durduğu o an, bizi etrafımızdaki karanlığa daha da çekiyordu. Karrass, gözlerini tekrar bana dikti ve nihayet o kelimeler döküldü dudaklarından. Bu sözler, ruhumda yankılanan bir çığlık gibi, çaresizliğimin altını çiziyordu. Ardından, bakışlarını bir kez daha hepimize gezdirdi ve tekrar bana dönerek, sözlerini sarf etti. Bu sözler, kaderimizin mühürlendiğini hissettirdi; ölümün soğuk nefesi bir kez daha ensemdeydi.

Karrass, sözlerini bitirdikten sonra arkasını döndü ve sessizce uzaklaşmaya başladı. Adımları, bize doğru yaklaşan bir felaketi haber veriyordu. Her bir adımıyla üzerimize çöken yoğun aura, sanki kara bir bulut gibi ruhlarımızı kaplıyordu. Gözlerim ufka kaydı ve Karrass’ın ordusunu gördüm; ufukta, ölümle yoğrulmuş bir manzara belirdi. Yaklaşık 200 metre ötemizde, cehennemin kapıları bir kez daha aralanmıştı. İleriye doğru baktığımda, karşıma çıkan ilk şey, 10 metreyi aşan boyları ve kocaman göbekleriyle devasa yeşil iblislerdi. Onlarla birlikte onlarca, belki yüzlerce, en büyükleri 150 santim boylarında, vahşi görünümlü, yeşil tenli diğer iblisler de vardı. Bu manzara, savaşın gerçek boyutunu gözler önüne seriyordu.

Josegna’nın yanımda hafifçe yutkunduğunu duyabiliyordum; korku, onun da yüreğine işlemişti. Karrass’ın varlığı, ilk gördüğümüz üç iblisi bile hareketsiz kılmıştı; hepsi sessiz, ama bir o kadar tehditkâr duruyordu. Bu iblis ordusu karşısında ne kadar çaresiz olduğumuzu hissetmek, içimde bir yıkım yarattı. Ancak bu savaş, sadece bedenlerimizi değil, ruhlarımızı da yok etmek üzereydi. Karanlık, tüm ihtişamıyla üzerimize çöküyordu; fakat ben, bu kaosun ortasında hala bir umut kırıntısı arıyordum. Karrass, uzaklaştıkça karanlık büyüyordu, ama içimde bir yerlerde, belki de en derinlerde, bir kıvılcım yanmaya devam ediyordu. Bu, her şeyin sona erdiği an mıydı, yoksa yeni bir başlangıcın habercisi mi? Henüz bilmiyordum. Ama Karrass’ın arkasında bıraktığı boşluk, bu savaşın kaçınılmaz olduğunu haykırıyordu.

Karanlık üzerimize çökmeden önce, bir anlığına durup derin bir nefes aldım. Bu savaşı kaybetsek bile, insan ruhunun direncini son ana kadar göstermek zorundaydık.

Josegna’ya doğru baktım; gözlerindeki kararlılığı gördüğümde, içimde bir sızı belirdi.

"Bu gördüğün manzara benim kaderim," dedim, sesim rüzgarda savrulan yapraklar gibi hafifti, ama taşıdığı ağırlık yüreğime bir taş gibi oturmuştu. "Seni bu kadere ortak ettiğim için özür dilerim." Sözlerim, gözlerimdeki pişmanlıkla birleştiğinde daha da derinleşti. "Gitmeyeceğini biliyorum, ama gitmek istersen de saygım sonsuz."

O an, bir adım daha attım, önümde uzanan karanlık ordunun ağırlığını omuzlarımda hissederek. Her adım, kaderimin bir parçasıydı; kaçınılmaz, ama kabul görmüş bir sondu bu. Gözlerim ufka kilitlendiğinde, o karanlığın içindeki ışığı bulmaya çalışıyordum. Bir anlığına Nuemsa’ya baktım, gözlerimizin buluştuğu o an, belki de bir ömür kadar uzun sürdü. "Hazır mısın?" dedim, sadece bu iki kelimeye sığdırdım tüm fırtınamı.

Gözlerimi kapattım, karşımda beliren savaşın gölgesi altında derin bir nefes aldım. Tenimi saran sıcak alevlerin dokunuşu, bir an için beni gerçek dünyadan kopardı. O an, bir dizimin üzerine çöktüm, kana bulanmış toprağa doğru eğildim. Ellerim, o ağır ve kutsal toprağı kavradı, avuçlarımdan dökülen her bir kum tanesi, damarlarımda dolaşan kan gibi hissedildi. O toprağın sıcaklığı, her hücreme işliyordu; geçmişin ağırlığıyla yüklüydü, ama aynı zamanda geleceğin de vaadini taşıyordu.

Etrafımda dönen sessizlik, bir fırtına öncesinin huzur dolu anı gibiydi; karanlık, içime doluyor, ama aynı zamanda beni güçlendiriyordu. Her şey, bir kalbin içine sığacak kadar küçük, ama aynı zamanda evreni kucaklayacak kadar büyüktü. Tüm acılarımı, tüm anılarımı, yaşanmışlıklarımı ve hayallerimi o kalbe sığdırdım. Kavgalarım, gülümsemelerim, her şeyim, o kalbin içinde yer buldu. Ben Gadiel'dim. Bu, sadece bir isim değil; bir hayatın, bir kaderin ve bir savaşın özeti gibiydi.

"BENİM ADIM GADİEL!" diye kükredim, sesim göklerde yankılandı, yıldızları yerinden oynatacak kadar güçlüydü. Bir İmparator olduğumu hatırladım o an; taç giymiş bir hükümdar değil, savaşın ortasında büyüyen bir liderdim. Ve artık bunu gösterme zamanı gelmişti.

Ben düştüğümde, ardımda kimse kalmayacak, ama ben ayakta olduğum sürece hiçbirimiz düşmeyecektik. Bu savaşı kazanacak ya da kaybedecektim, ama ne olursa olsun, mücadelemiz efsanelerde yaşayacaktı. Karanlığın karşısında, ışığın son parıltısı olarak duruyordum. Bu, benim kaderim, benim savaşım ve benim adımı tarihe kazıyacak an olacaktı.

Tüm bu orduyu durdurmamın yolu Kral'dan geçiyorsa, kralla yüzleşecektim.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “Alamara Şehri”