Komedi, aşk, ihtiras, tutku, dram... Bazen aile meseleleri, bazen ise siyaset. Hepsi oldukça bayağı ve sıkıcıydı Dina için. Askeri harekat planları, Aclania tarihi, strateji... Kolay bulmacalardı. Kendi düşünce sistematiği ile çözebileceği basit hikayeler gibi geliyordu. Bir şeylerden sıkıldıkça, başka şeyler okuyordu. Erişebildiği kadarını bilebiliyordu. Basit bir günlük gazeteden ilanları okumak dahi bazen daha çok ilgisini çekiyordu. Aludir Üssünde geçirdiği boş vakitlerde okumak için çokca fırsatı olmuştu. Hiç biri doğayı anlamak ve araştırmak kadar ilgisini çekmemişti okuduklarının. Basit bir peygamber devesinin hareketlerini kare kare okumak, onu aklında canlandırmak ilgisini çekiyordu. Bir kara yılanının avına yaklaşması, onu zehirleyerek etkisiz hale getirmesi ve midesine indirmesi... Bir de onun bu dünyada insanlardan daha lüzumlu gördüğü dilsiz varlıklar vardı. Odasını şimdiden bulabildiği en güzel çiçeklerle donatmıştı. Bir çok saksıyı üste bulunan boş salonlardan alsa dahi onları güzelce boyamıştı. Çiçeklere bayılıyordu. Okuduğu son kitapta basit bir ottan nasıl merhem yapıldığını öğrenmişti. Denese yapabilir miydi? Bunu başarsa, ne işine yarardı? Bir de... Zehirler vardı. Onlarla ilgili neredeyse hiç bilgiye ulaşamadı. Teorik bir kaç şey okuyarak aklında mantık yürütmüştü. Her şey karanlıktı. Ancak hevesliydi de. Bir hobisi vardı artık. Nereden başlayacağını bilmiyordu ancak neye ihtiyacı olduğunu iyi biliyordu.
Başarabilir miydi emin değildi. Bir şekilde iyi olduğu konunun düşünmek olduğunu biliyordu. İnce bileklerine ve çırpı bacaklarına baktığında, en azından bu arayış sonucunda daha yetenekli olduşu bir konuda, düşünme konusunda kendisine bir şeyler katabileceğini biliyordu. Yine de araştırmalıydı. Çokça çalışmalıydı. Kılıç sallamak gibi olmayacaktı bu iş. Zihnini çalıştıracaktı.
Dina'nın formüllere ihtiyacı vardı. Bunları ise basit bir kaç gazete küpürü, tarihi geçmiş ansiklopediler ve sadece gözlemle elde edemezdi. Gerçek bilgiye ihtiyacı vardı. Bu sebeple iyi bir kaynak edinmesi gerekiyordu. Bir kitap, defter ya da kaynağın ta kendisi. Bunu umursamıyordu. Yalnızca ona ihtiyacı olan derinlemesine bilgiyi sağlayabilecek bir kaynak arayışına girişmişti. Bu sebeple buradaydı. Belki de en kalabalık yerde. Aclania'nın kalbindeydi. Burada bulabileceği bir çok insan vardı. Bu da bilgiye ulaşma şansını katlıyordu. Ne de olsa, ne kadar insan o kadar şans demekti. Aynı zamanda bu kalabalık onu gizliyordu. Gözlerden uzak takılmak bir süreliğine onu dinginleştirecekti belki de.
Bir diğer çözmesi gereken konu ise ekipman konusuydu. Dina yalnızca bir kalem ve kağıt ile bir şeyleri gözleyerek ilerleyemezdi. Bir tezgaha ihtiyacı vardı. Ocak, tencereler, cam beherler, deney tüpleri, farklı boyutta makaslar, penseler ve eziciler. Belki henüz okumadığı ve öğrenmediği başka ekipmanlar. Bir şekilde kendisine heyecan verecek bir şeyler yapmak için doğru adımları atmalıydı. İlk aklına gelen şey bir aktar bulmaktı. Böylesine büyük bir yerde bunu bulması zor değildi. Var olan tüm dükkanları gezerek bunu başarabilirdi. Aklındaki ekipmanları buralardan temin edebilirdi. Temin edemese dahi bir göz gezdirmiş, en azından fikir sahibi olmuş olurdu. Adımlarını hızlandırdıkça çevresine dikkatli bakışlar atmaya ve dükkanların olduğu bölgeyi bulmaya odaklandı. Tabelaları ve vitrinleri inceleyecek, hedeflediği tarzda bir dükkanı bulmaya odaklanacaktı. İlk konu ise hala aklını kurcalıyordu. Her şeyin başı. O eski püskü kitaplardan kurtulmalı ve doğru düzgün, işe yarar bilgiler edinmeliydi. Öncelikle pratik kitaplara yönelmeliydi. Basit bir merhemi yapması için adımları anlatan, zehir ya da panzehiri üretebilmesi için gerekli bitki ve malzemeleri öğrenebileceği daha kapsamlı kaynaklar. Gireceği dükkanlarda bunları da araştırırken bir yandan bu konuda deneyimli birilerinin etrafta olup olmadığını da araştırmak istiyordu. Ne de olsa Dina bu konuda azimli, hevesli ve meraklı bir öğrenciydi. Hepsi bu. İşin komik kısmı, uzun zaman sonra ilk kez bir şeye bu kadar heves duyuyordu. Heyecanlıydı.
Başarabilir miydi emin değildi. Bir şekilde iyi olduğu konunun düşünmek olduğunu biliyordu. İnce bileklerine ve çırpı bacaklarına baktığında, en azından bu arayış sonucunda daha yetenekli olduşu bir konuda, düşünme konusunda kendisine bir şeyler katabileceğini biliyordu. Yine de araştırmalıydı. Çokça çalışmalıydı. Kılıç sallamak gibi olmayacaktı bu iş. Zihnini çalıştıracaktı.
Dina'nın formüllere ihtiyacı vardı. Bunları ise basit bir kaç gazete küpürü, tarihi geçmiş ansiklopediler ve sadece gözlemle elde edemezdi. Gerçek bilgiye ihtiyacı vardı. Bu sebeple iyi bir kaynak edinmesi gerekiyordu. Bir kitap, defter ya da kaynağın ta kendisi. Bunu umursamıyordu. Yalnızca ona ihtiyacı olan derinlemesine bilgiyi sağlayabilecek bir kaynak arayışına girişmişti. Bu sebeple buradaydı. Belki de en kalabalık yerde. Aclania'nın kalbindeydi. Burada bulabileceği bir çok insan vardı. Bu da bilgiye ulaşma şansını katlıyordu. Ne de olsa, ne kadar insan o kadar şans demekti. Aynı zamanda bu kalabalık onu gizliyordu. Gözlerden uzak takılmak bir süreliğine onu dinginleştirecekti belki de.
Bir diğer çözmesi gereken konu ise ekipman konusuydu. Dina yalnızca bir kalem ve kağıt ile bir şeyleri gözleyerek ilerleyemezdi. Bir tezgaha ihtiyacı vardı. Ocak, tencereler, cam beherler, deney tüpleri, farklı boyutta makaslar, penseler ve eziciler. Belki henüz okumadığı ve öğrenmediği başka ekipmanlar. Bir şekilde kendisine heyecan verecek bir şeyler yapmak için doğru adımları atmalıydı. İlk aklına gelen şey bir aktar bulmaktı. Böylesine büyük bir yerde bunu bulması zor değildi. Var olan tüm dükkanları gezerek bunu başarabilirdi. Aklındaki ekipmanları buralardan temin edebilirdi. Temin edemese dahi bir göz gezdirmiş, en azından fikir sahibi olmuş olurdu. Adımlarını hızlandırdıkça çevresine dikkatli bakışlar atmaya ve dükkanların olduğu bölgeyi bulmaya odaklandı. Tabelaları ve vitrinleri inceleyecek, hedeflediği tarzda bir dükkanı bulmaya odaklanacaktı. İlk konu ise hala aklını kurcalıyordu. Her şeyin başı. O eski püskü kitaplardan kurtulmalı ve doğru düzgün, işe yarar bilgiler edinmeliydi. Öncelikle pratik kitaplara yönelmeliydi. Basit bir merhemi yapması için adımları anlatan, zehir ya da panzehiri üretebilmesi için gerekli bitki ve malzemeleri öğrenebileceği daha kapsamlı kaynaklar. Gireceği dükkanlarda bunları da araştırırken bir yandan bu konuda deneyimli birilerinin etrafta olup olmadığını da araştırmak istiyordu. Ne de olsa Dina bu konuda azimli, hevesli ve meraklı bir öğrenciydi. Hepsi bu. İşin komik kısmı, uzun zaman sonra ilk kez bir şeye bu kadar heves duyuyordu. Heyecanlıydı.




