Göklerden İnen (Theo)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

01 Aug 2024, 14:19

Parıltının solmaya başlamasıyla birlikte söze giriyor ve cümlelerini kuruyorsun. Ancak konuşmaya başlamanla birlikte, parıltının solması da duruyor ve sanki, tüm bu parıltının ardında duran varlık seni dinliyor. Bu durum, bilinçsizce yaşadığın veya daha önce tecrübe ettiğin durumlardan bir hayli farklı geliyor sana. Zira bu kez ne karanlığı kucaklıyorsun ne de ölümün yollarını gözlüyorsun. Aynı şekilde, parıltı da bu kez ne karanlığı yok etmek istiyor ne de başına buyruk davranmak… Parıltı ile olan durumunuz adeta resmi olmayan bir ilişkinin tüm gözlerden uzak yaşanması gibi dururken, cümlelerin sonlanıyor. Bu aşamadan sonra, parıltının tekrar solmaya başlayıp başlamayacağı veya başkaca bir aksiyon içinde olup olmayacağını beklemeye koyuluyorsun. Vücuduna inen darbelerin hissi halen devam etse bile, sanki zihnin sadece ufak bir kısmını tüm bunlara ayırmış gibi oluyor. Odağının tamamen parıltı ve karanlığa yönlenmesiyle, bir insanın zihnine istemsiz de olsa nasıl hükmedebildiğini tecrübe ediyorsun.

Karanlığın içinde cümlelerin yankılanıp yok olurken, ortaya çıkan sessizlik karşısında parıltının aynı şekilde durmaya devam etmesi ruhunda bir umut ışığını doğuruyor. Ancak bu umut ışığının çekirdeğindeki karanlık ise, bir kez daha bilinçsizlikle sonlanacak bir maceraya göz kırpıyor. Bunun olmaması için kendini hazırlamaya ve elinden neler gelebileceğini sorgulamaya başlıyorsun. Tam bu anda ise parıltı, sanki büyülü bir dokunuş ile tekrar karanlığa hücum ederken “Başlangıcımızı sen yapmıştın ve bu ikimiz için de pek iyi sonuçlanmadı… Daha önce birkaç adım atmış olsan bile, bunlar da beni çeken şeyler değildi. Yani demek istediğim, ortada sunulan bir eğlence göremedim. Fakat şimdi diyorsan ki yeni başlangıç benim elimde, işte o zaman işler değişir!” diyor. Parıltının cümlesi bittiği anda ise gözlerin giderek kamaşmaya başlıyor. Parıltının ışığı, sadece gözlerinden değil bedeninin her bir zerresinden içeriye doğru süzülmeye başlarken, yaşadığın fiziki acıların tamamının silindiğini fark ediyorsun. Sanki ruhun, hasret kaldığı sıcaklığa kavuşur gibi suratına kocaman bir gülümseme kondururken, kulağına dolmaya başlayan muzip kahkahalar yok olan karanlığı sindirmeye başlıyor. Sadece birkaç saniye içerisinde tüm karanlık yerini kör edici bir parıltıya bıraktığında ise, bir kez daha bilincinin yok olmaya başladığını fark ediyorsun. Her ne kadar bilincin açıkken sahip olduğun güce ulaşmak için kendini odaklasan bile, parıltı düzgün düşünme ve odaklanma yetilerini de bir çırpıda yok ediyor! Sonunda ise, bir kez daha göz alıcı parıltıların içerisindeki karanlığa gömüldüğünü hissediyorsun. Sonsuz ve dipsiz… Ancak sıcak ve kahkahalar dolu…

Gözlerini açtığın anda vücuduna çökmüş derin bir acı hissetmeye başlıyorsun. Aslında bu acıyı gözlerini açtığında mı hissettiğini yoksa bu acı nedeniyle mi gözlerinin açıldığını tam olarak kestiremiyorsun. Sanki her bir hücren alev alev yanıyor, ancak bedenin soğuktan çoktan donmuş gibi hissettiriyor. Soğuğun en derininde titreyen bedeninin içini saran yangın, tarif edilmeyen duygulara bulanmana neden oluyor. En son hatırladıkların, kafanın içinde binlerce kez ve sonsuz bir sarmal halinde geçip giderken, içinde bulunduğun karanlık istemsizce korku salıyor içine. Bir anda, daha önce tüm bunları yaşadığına dair hisler zihnine dolmaya başlarken, görüşün de yerine geliyor. Nefes nefese kalmış bir şekilde soluklanırken gözlerinin önünde parçalanmış cesetler belirmesiyle nefesin kesiliyor. Kimisinin kafası, kimisinin göğsü parçalanmış bir şekilde etrafındaki cansız bedenleri birkaç saniye içinde tanımlayabiliyorsun. Az önce bedenini delik deşik etmeye çalışan insanların şu anda parçalanmış bir şekilde gözlerinin önünde serilmiş olmaları, ruhundaki kahkahaların daha şiddetlenmesine neden oluyor. Ancak ellerine bulaşmış yoğun kan ve etrafına toplanan insanların korku dolu bakışları, tüm bu senaryonun mimarı olmanın sorumluluğunu omuzlarına yüklüyor. Etrafta feryat eden kadınlar, ürkek bakışlarla seni kesen erkekler ve zırıl zırıl ağlayan çocuklar doluşmaya başlarken, nefes alışverişlerin de giderek düzelmeye başlıyor. Ne var ki, tüm bu kan gölü içerisinde bundan sonra ne yapacağın tamamen sana kalmış görünüyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Theo
Posts: 161
Joined: 15 May 2022, 21:39

05 Aug 2024, 20:44

Söylediklerim ile parıltının solmasını durdurmaya başardım. Hatta onun ilgisini bile çekmeyi başardığımı düşünüyorum. O ışıltının arkasında bana odaklanmış bir şekilde ne yapacağını düşündüğüne eminim. Ne olacağı konusunda pek bir fikrim yok ama hiç değilse bu durum sayesinde yediğim dayağı çok fazla hissetmiyorum. Hala daha beni dövmelerine rağmen bir şekilde o acıdan kurtulmanın yolunu buldum. Bunun sonuçlarının nasıl olacağını bilmesem de bu yeni keşfettiğim şey çok hoşuma gitti. Buradan kurtulabilirsem bunun üzerine daha fazla giderek değişik şeyler deneyebilirim.

Parıltının ilgisini çektiğim için hala daha umudum var ama her türlü ihtimale karşı minik bir hafıza kaybını da göze almış durumdayım. Gyugnal'ın hala daha yardıma gelmediğini göz önüne alırsak buradan kurtulmak için elimden ne geliyorsa yapmak zorunda kalabilirim. Tam en kötü senaryoyu düşünmeye başlamışken parıltı araya girerek beni düşüncelerimden kurtarıyor. Dediklerinden sonra hafif tebessüm ederek içimden iblisimin ne kadar hain olduğunu geçirdim. Ancak yaptığı bu hainlik hoşuma da gitti. Durum ne kadar kötü olursa olsun ilk kendini düşünmesi beni bir hayli etkiledi. Yine de yarın bir gün fırsatını bulursam bu günün intikamını almak için elimden geleni yapacağım.

Parıltının cümlesi bittikten sonra ışık bedenimi sarmaya başladı. Bu değişimin ardından çektiğim fiziksel acı bir anda yok oldu. Kulağımda kahkahalar yüzümde büyük bir gülümseme ile karanlığın yavaş yavaş yok olmasını izlemeye başladım. Tahmin ettiğimden çok daha hızlı bir şekilde saniyeler içerisinde karanlık tamamen yok oldu ama işler bu noktadan sonra kötüleşmeye başladı. Karanlık gittikten sonra parıltı kontrolü ele geçirmeye başladı. Sonunda karanlık ve parıltı arasında kusursuz bir denge kurmam gerektiğini fark etsem bile yine bilincimi kaybetmek zorunda kaldım.

Kendime geldiğim zaman vücudumda büyük bir acı hissetmeye başladım. Hapishane de uyandığım zaman ki gibi yine garip şeyler olduğunu tahmin edebiliyorum. Kendimi hem üşüyor hem de tam tersi sıcaktan yanıyor gibi hissediyorum. Galiba hasta olmaya başladım. Aynı zamanda korkuyorum. Tam olarak neyden korktuğumu bilmiyorum ama sanki bunları daha önce yaşamışım gibi hissediyorum. Ben hatırlamasam bile vücudum kadim dostum ile savaşırken olanları hatırlıyor olabilir veya belki de çok daha eski anılarımı. Görüşüm yerine geldikten sonra etrafa göz gezdirdikten sonra neler yaptığımı az çok anlamaya başladım. Az önce tatlı küçük sopalar ile beni dürten arkadaşların hepsi paramparça bir şekilde etrafa yayılmış vaziyetteler. Ruhumda hissettiğim kahkahalar bu görüntüden sonra daha da şiddetlendiğini hissedebiliyorum. Demek ki gerçekten tavsiyeme uyup etraftaki herkesi öldürmüş. Kendim tecrübe edemediğim için böyle bir katliam yapmak nasıl bir duygu bilmiyorum ama yaşadığım için mutluyum. Etrafımdaki korku dolu bakışlara rağmen yaptığım seçimden pişman değilim. Aslında hazır başlamışken sonuna kadar devam etsem mi emin değilim. Etrafta sadece çocuk ve kadınlar varken çok fazla zorlanacağımı düşünmüyorum. Hem arkada görgü tanığı da bırakmamak iyi olur. Gyugnal da hala ortalıkta olmadığı için bu yapılanlar onayladığını varsayıyorum ama hala daha tereddüt ediyorum. Ne yapmam lazım bilmiyorum.

Boş bir şekilde etrafa bakarken "Beni duyabiliyor musun?" diye iblise sesleneceğim. Eğer bana cevap veya işaret verirse "Ne yapmak istersin? Sonuna kadar devam edelim mi? Yoksa burada duralım mı? Ayrıca tüm bunları yaparken neler hissettin? Biliyorum çok fazla soru sordum ama ne kadar eğlendiğine göre vereceğim karar değişebilir." diyeceğim. Hiçbir şekilde bana cevap veya işaret vermezse hem Gyugnal'ın gelip gelmeyeceğini hem de köylülerin ne tepki vereceğini beklemeye başlayacağım.
Image
Karakter
KÜNYE
İsim: Theo
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 1.80
Kilo: 80
Sınıflar: Elemantalist – Defansif- Toplayıcı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/5/90
Mevcut Para: 7000

PROFİL
Güç: 4
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 4
İrade: 6
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 3
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 6

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İblis
Image
KÜNYE
İsim: Ghozza
Cinsiyet: Cinsiyetsiz
Boy: 1.20
Kilo: 20
Tür: Ruhani
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 3
Arun: 7
Duren: 7
İrade: 5

YETENEKLER
Dehşetin Gülüşü

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

08 Aug 2024, 15:36

“Ah biliyorum, beni özlediniz. Ancak daha çok, benim hikayelerimi özlemişsiniz gibi hissediyorum. Fark etmez… Zaten bu hikayeler olmasaydı, şu an ben de olmayabilirdim… Belki de bu hikayeler varlığımı anlamlı kılıyordur. Size ismini söylediğim her bir kişi… İsimleri hatırlanmaz belki ya da söylesem unutulur… İşte onlar… Onları hatırlıyorsunuz değil mi? İsimlerini sayabilir misiniz?”

Kalabalığın içinde dolanan bakışları, yüzüne yerleşen tebessümün efkarına bulanmıştı çoktan. Bunun kaçıncı hikaye olduğunu veya bu hikayeyi kaçıncı kez anlattığını bilemiyordu artık. Hoş, bugüne kadar hiç saymamıştı da… Sadece tüm bunları anlatmak, tüm bu anıları paylaşmak ve tüm bu isimleri zikretmek, nedense ruhunda eşsiz bir rahatlama yaratıyordu. Her defasında, hikayenin kiminle başlayacağı veya kiminle biteceği belli olmasa bile, bir şekilde su akıyor ve yolunu buluyordu. Oysa işler hiç de bu şekilde yürümezdi dünyada… Su akmaz, yol olmaz ve birkaç damladan ibaret ıslaklık düştüğü yerde çürürdü… Bazense, su kanarcasına akar ve yolu bir trajediye dönerdi. Bu yüzden de, sadece anlattıklarına has bir deyimdi bu… Ancak adam da biliyordu, anlattıklarıyla yolunu bulan bir şey olmayacağını… Ve biliyordu, her bir kahramanın bir gün kendisiyle yüzleşeceğini… O gün geldiğinde, ne verecek bir cevabı olacaktı ne de konuşacak mecali… Sadece geriye bıraktıkları…

Etrafını saran onlarca kişiden bir tanesi elini kaldırdığında, gözleri yavaşça puslu bir şekilde ona kaydı. Daha çok gençti… Tüm bunları duyması gerekir miydi? Bunları bilmesi? Ancak gerçekler bu şekilde yazılmıyor muydu? Birilerinin tüm bu hikayeyi anlatması gerekmiyor muydu? Adı bu yüzden Wuther diye fısıldanmamış mıydı? Karanlıkların içerisindeki onca ışıltılara bu yüzden kapılmamış mıydı? Ve bir gün, tüm bu anlattıklarının bedelini ödemeyecek miydi? Sadece güldü, hepsi bu… Artık, sadece hikayelerinden ibaret bir adam olarak yaşamaya alışmıştı… Bu yüzden, yüzündeki tebessüme bulaşan efkar bile onun için mesele değildi. Bakışlarını genç adama odaklandığında, hikayelerinde zikrettiği iki elin parmağını geçmeyen isimleri tek tek dinledi… Onca karakterin arasında, sadece bu iki elin parmağını geçmeyenlerdi mühim olan… Genç adam her birinin ismini tek nefeste söyleyebilmişti. Belki de yarına kalmayacaktı… Kim bilir? Alevlerin doğduğu yerden kopup gelen felaketin ne ile sonuçlanacağını hangi fani bilebilirdi ki? Ve kim, o ismi zikredilenlerin yarını göreceğini veya yarına unutulmayacağını garanti altına alabilirdi ki? Eletha “Visyn” Norkian mı?

Güldü bir kez daha adam, bu kez puslu gözlerine ışık doldurmaya çalışırken. Boşluğa atılan anlamsız bir kahkahanın hüznüyle aşk ediyor gibiydi sadece. Genç adamın çabasını takdir eden baş sallamalarıyla birlikte, esasen kimselere açmadığı fikirlerine de bir cevap veriyordu. Ne doğruluyor ne yanlışlıyordu fikirlerini… Çünkü biliyordu ki, her bir doğrusu yanlışa bulanmış ve her bir yanlışı doğrusuna sürüklenmişti… Daha ismini aldığı ilk andan beri, artık o tüm doğmuşlardan daha farklıydı…

“Bu kez, Clevania Ülkesinin kuzeyinde yer alan Gailhude isimli yerleşkede olanlardan bahsedeceğim… Tarihe, Gailhude Trajedisi olarak geçen olaydan…”

Adamın bu sözleriyle birlikte, bir anda gözlerine dolan yaşlar etrafındaki kişilerin tedirgin olmasına neden oluyor. Beceriksizce gözyaşlarını silen adam hafif çıkan kamburunu düzelttikten sonra, bir kez daha etrafındakilere bakıyor. Gailhude Trajedisi… Bundan bahsedip bahsetmemesi konusunda kendisi bile emin olamıyor. Zira gördüğü yüzler, bu trajediyi yaşayanlardan daha büyük olan kişilere ait duruyor. Ve bundan ziyade, orada yaşananların altında yatanların, burada olanların anlayıp anlayamayacağından çekiniyor adam. Ne var ki, söz bir kez çıkmış oluyor ağızdan ve bu yüzden var olan tüm cesaretini toplayıp, vazifesini yerine getirmek için derin bir nefes alıyor. Hikayesine başladığı ilk andan itibaren, etrafını saran kişilerin yüzlerin şok ifadesi derhal yapışıyor ve adam, ağır ağır anlatıyor Gailhude Trajedisi’ni…




“Ve dostlarım, size bir insanın doğumunun anne karnından çıkmasıyla başlamayacağını anlatmıştım. Bu seferki ise, bir doğumdan çok bir erginlikti… Karanlıktan doğanın, ellerine bulaşan onca masumun kanına rağmen, tüm bu kanı durdurmayı seçebileceği bir halde, daha çok kana yelken açmasıydı… Karanlıkta doğanların karanlığı kendisi olması bir metafor olsa bile, O, artık bu metaforun ete kemiğe bürünmüş haliydi. Dışarıdan bakıldığında belki bir Güneş’ti… Ancak artık O’na denilebilecek tek şey, bir canavar olduğundan ibaretti. Her şeyin bir sonu varsa, O’nun bir sonraki sonunun başlangıcı da tam bu andı.”




“Gök darılır, toprak yeşerir. Toprak ulur, yer yeşerir. Yer fışkırır, insan yeşerir. İnsan yaşar, gün yeşerir. Gün kararır, ay yeşerir. Ay küser, ışık yeşerir. Işık gizlenir, gök yeşerir… Bir döngüden ibarettir, yaşam yeşerir. İşte bu an, tüm döngünün kırılmasıdır. Zira ne yeşeren bir insandır ne de doğan… Hep derim, tek bir an belki ama, başlı başına bir destana bedel. Ancak burada, ne bir destan yatar ne de bir kahramanlık… Söylenebilecek tek şey, sadece bir trajediden ibaret olduğudur.”

Kalabalığın giderek artmış olması adam için şaşırtıcı değildi. Her defasında benzer bir manzarayla karşılaşıyordu. Ancak bu kez, karşısında gördüğü gözlerin her biri çoktan gözyaşlarıyla dolmuştu. Her birinin gözlerin dökülen yaşlar, neredeyse tüm yüzlerini sırılsıklam etmişti. Daha önce bir insanın bu kadar ağlayabildiğine hiçbir zaman şahit olmamıştı. Eliyle kendi gözyaşlarını silerken, sanki bir günaha ortak olmuş gibi hissediyordu kendini. Sanki kana bulanan eller kendine ait gibi… Derin derin aldığı nefesler bile yetmiyordu kendisine. Ciğerlerin dolan havaya bulaşmış kan kokusu giderek nefes alıp vermesini zorlaştırıyordu. Son birkaç cümlesi kalmıştı sadece. Ancak artık nefes almanın bile bu denli canını yaktığı noktada, konuşabileceğinden emin değildi. Bu kez hikaye kana bulanmamış, tamamen kanla yazılmıştı… Altına attığı bir imza olmasa bile, tüm bu hikayeyi bilmek ve aktarmak, adamı kahrediyordu sadece. Son birkaç cümlesi kalmıştı sadece… Son birkaç cümle… Derin bir nefes aldı, son kez nefes alır gibi…

“Ve o melun günde, kundaktaki bebeklerden ölüme kavuşmayı bekleyen ihtiyarına kadar, tüm bir yerleşke nüfusu vahşice yok edildi… Gailhude’de yaşayan herkes, O’nun tarafından katledildi… Hiç kimse, kaç kişinin öldüğünü bilemedi… Parçalanmış cesetleri hiç kimse bir araya getirip saymaya çalışmadı… Gailhude’de kırmızıya boyanmamış hiçbir toprak parçası kalmadı… Günler sonra Gailhude’de yaşanılanlar öğrenildiğinde, o topraklara adım atanlar sanki O’nun kahkahalarıyla yüzleşti… Ve bu olay, tarihe Gailhude Trajedisi olarak geçti…”




..

.

Son söylediğin cümlelerinin ardından bilincinin bir kez daha karanlığa düştüğünü hissedebiliyorsun. Bu kez karanlık, sanki sonsuza kadar seni sarmalamak ister gibi ruhunu sıkmaya başlıyor. Ancak bu durum neden olduğuna anlam veremediğin bir şekilde canını hiç yakmıyor. Tek düşündüğün, bir kez daha gözlerini açıp açamayacağın oluyor. Bu düşünce zihnine düştüğü anda ise, sanki karanlık vücut bulmuş bir kabus gibi üzerine çullanıyor. Sanki bu kez, karanlık tamamen seni sindirecek gibi hissediyorsun. Bu kez, ilk kez yok olmanın korkusuyla yüzleşiyorsun. Ve bu hissin altında yatan kahkahalar, istemsizce kendini savunmak için karanlığa karşı direnç göstermene neden oluyor. Bir an bile kendini bıraktığın anda, artık bir kez daha var olamayacakmışsın gibi… Sanki seni yok edecek olan karanlık değil de kahkahalarmış gibi…



HAHAHAHAHAAAAA!

IHHIHAAAAHAHAAAAHAH!

HHAAAAAHAAAAHAAAAAAHAHAA!

HAHAAAAHAHAAHIIIIHAHAAAAHHAIAHA!

AAAHAHAHAHAAAAAHHHAHHAAHHHHAAAAAA!




..

.


Korku ve acıyla açtığın gözlerinle birlikte, cehennemin kaçıncı katına düştüğünü sorgularcasına etrafına bakınıyorsun. Vücudunun her bir zerresinde hüküm süren acı, gözlerinden başka herhangi bir yerini oynatmana imkan bile tanımıyor. Karanlığın içerisinde kalmış bedeninin cehennemden uzak olduğunu hissedebiliyorsun, zira soğuk ilmek ilmek işleniyor bedenine. Gözlerin hafif aşağıya doğru indiğinde, çırılçıplak soyulmuş bedenini görüyorsun. Bir anda göğsünün hafifçe şişip indiğini görmek ise, hala yaşadığının yegane göstergesi oluyor. Nefes alıp vermenin bile derin bir acı yaşattığı bu anlarda, nerede olduğunu anlamak için bakışlarını etrafında gezdirdiğinde, kendini derme çatma bir yatakta ve kulübeden bozma bir yerin içinde yatarken buluyorsun. Soğuğa rağmen bu şekilde çırılçıplak yatmanın anlamsızlığına düşen düşüncelerin ve neler olup bittiğini çözmeye çalışan zihninle, bulunduğun konuma ne şekilde geldiğini anımsamaya çalışıyorsun. Ancak tek hatırladığın, parıltıya karşı söylediğin sözlerin akabinde yaşadığın “can havli” oluyor. Bu anı hatırlamak, bir anda sanki bedenini alevler içine atılmış gibi hissettirmeye başladığında, nefes alışverişlerin de düzensizleşmeye başlıyor. Tüm soluk borun tıkanmış gibi, bir avuç havayı içine çekmek bile senin için ölümcül bir acıya dönüşürken, ciğerine dolan ufacık hava kütlesi bile ciğerlerini patlatacakmış gibi hissettiriyor. Sanki ölmeden ölümü yaşıyormuşsun gibi… Belki de çoktan ölmüş de yaşıyormuşsun gibi…

İçinde bulunduğun odanın sağ tarafında bulunan bir kapı usulca aralandığında, bakışların Gyugnal ile buluşuyor. Gyugnal’ın suratındaki bitkin ifade, bu ana kadar pek de görmediğin türden oluyor. Ağzından tek bir kelime çıkmadan kapıdan geçip odaya giren Gyugnal, elini alnına doğru götürüyor. Birkaç saniye elini burada tutmasının ardından, göğsünün birkaç noktasına da benzer şekilde temas eden Gyugnal yüzündeki ifadeye uygun bir ses tonuyla “Neyse ki ateşin düşmüş… Nasıl hissediyorsun?” diye soruyor. Gyugnal’ın bu sorusunu ancak birkaç saniye sonra algıladığında, en azından onun gelmesiyle düşüncelerinden kurtulmanın verdiği rahatlamayla dudaklarının hareket edebildiğini fark ediyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Theo
Posts: 161
Joined: 15 May 2022, 21:39

12 Aug 2024, 18:06

Parıltıyla artık aramızın iyi olduğunu düşünerek çok büyük bir hata yaptım. Kötü kahkahasının arkasında neler düşündüğünü bilmem mümkün değil. Onunla iletişim kurmaya çalışmak da oldukça yorucu ve en çok da bu bilinç kayıpları beni endişelendirmeye başladı. Başıma ne gelirse gelsin kendim de olmak istiyorum ama ben bunu istedikçe bir şekilde sürekli hafızamda kayıplar oluyor. Uzun vadede bu duruma devam etmenin sonuçlarının ağır olacağını hissediyorum. Zaten en az bir kez hafızamı kaybettim bir daha bunu yaşamak istemiyorum.

Parıltıyla konuşmaya çalışıp bilincimi yitirdikten sonra ilk kez bunun son olduğunu düşünmeye başladım. Diğer seferlerden farklı olarak bu sefer kendime gelemeyeceğim ihtimali beni bir anda korkutmaya başladı. Daha önce hiç yok olmayı düşünmemiştim. Eğlenceli olduğu sürece ileride olacaklar konusunda çok fazla kafa yormuyordum ama her şeyin bir sonu vardır. Sonumun böyle olmasını istemiyorum. Kahkahalar eşliğinde yok olacaksam kahkaha atacak kişi ben olmalıyım. O parıltı bozuntusu değil.

Hiç bitmeyecek gibi yankılanan uzun kahkahalardan sonra kendime geldim. Vücudum yine ağrı içerisindeydi. Bu ritüele yavaş yavaş alışmaya başladığım için çok şaşırmadım. Ancak elimi dahi kıpırdatamayacak seviyede olmayı da beklemiyordum. Katliam sırasında sınırları zorlamış olabilirim. Etrafta şimdilik kimseler yok neredeyim onu da kestiremiyorum ama soğuktan donduğuma göre hala daha kış diyarında olduğumu varsayıyorum. Neden çıplak olduğum ise büyük bir gizem. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamak için hafızamı yoklasam da parıltıyla olan konuşma çabamdan sonrasını hatırlayamıyorum. Ancak o onu hatırlamak bile nefes alışverişimi engellemeye yetiyor. Vücudum bir anda adeta yanmaya başlıyor. Bir anda nefes alıp vermek bile işkenceye dönüyor.

Uyanmama rağmen işler giderek daha kötü bir hal almaya başlamışken kapı aralandı ve içeriye tanıdık bir yüz girdi. Önce beni kontrol ettikten sonra nasıl hissettiğimi sordu. Çoktan beni arkada bırakıp kaçtığını düşündüğüm ortağımı karşımda görünce bir hayli şaşırdım. Hem kaçmamış hem de bunca zaman benimle ilgilenmiş. Normalde onu tanıdığım kadarıyla bu kadar zahmete girecek biri olmamasına rağmen neden beni hayatta tutmak için bu kadar uğraşıyor merak ediyorum. O kayıp zaman diliminde onun ilgisini çekecek ne yapmış olabilirim? Bunu öğrenmem lazım. Bu yüzden öncelikle kendimi hareket edebilecek gibi hissedersem elimle vücudumu örtmeye çalışarak "Üzgünüm ama ikinci aşamaya geçebilecek durumda olduğumu düşünmüyorum." diyeceğim. Eğer kendimde hareket edecek enerjiye bulamazsan gözlerimi kaçırarak diyeceklerimi söyleyeceğim. Dediklerimden sonra ne tepki vereceğini görmek için 4-5 saniye bekledikten sonra "Bu arada yine biraz kestirmişim. Ben uyurken neler oldu?" diye soracağım.
Image
Karakter
KÜNYE
İsim: Theo
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 1.80
Kilo: 80
Sınıflar: Elemantalist – Defansif- Toplayıcı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/5/90
Mevcut Para: 7000

PROFİL
Güç: 4
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 4
İrade: 6
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 3
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 6

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İblis
Image
KÜNYE
İsim: Ghozza
Cinsiyet: Cinsiyetsiz
Boy: 1.20
Kilo: 20
Tür: Ruhani
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 3
Arun: 7
Duren: 7
İrade: 5

YETENEKLER
Dehşetin Gülüşü

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

20 Aug 2024, 13:40

Gyugnal’ın sorusu üzerine kendini biraz da zorlayarak dudaklarını aralıyor ve kesik kesik alabildiğin nefeslere uygun bir şekilde ilk cümleni kuruyorsun. Bulunduğun duruma nazaran ağzından çıkan kelimeler ortamdaki gerginliği azaltmaya başlarken Gyugnal de hafif bir tebessümle karşılık veriyor sana. Bu noktada elinle vücudunu örtmeye çalışsan bile, bu konuda pek de başarılı olamıyorsun. Parmaklarını hafifçe oynatmak bile, vücuduna ciddi bir acı verirken, adeta tüm kemiklerinin onlarca parçaya bölünerek kırılmış olduğunu hissediyorsun. Bir öncekine göre acı miktarındaki bu artış, aslında varmak istediğin sonuçla da çelişen bir durum yaratıyor. Giderek bu duruma alışman gerekirken, içine düştüğün durumun yarattığı etkilerin artması, seni ciddi anlamda düşündürten bir husus oluyor. Gözlerini kaçırarak ve kendini bu sorulardan soyutlamaya çalışarak sorduğun soru üzerine ise, Gyugnal hafifçe karanlık odanın içinde adımlıyor ve ayak ucunda bulunan bir çarşafı edep yerlerini kapatacak şekilde örtmeye başlarken “Bir insanın kolay kolay uyumasının mümkün olamayacağı şeyler oldu.” diyor.

Gyugnal üstünü örtmesinin ardından, yatağın ayak ucuna doğru gidiyor ve hafifçe oraya oturduktan sonra derin bir nefes alıyor. Aldığı nefesi sıkıntılı bir şekilde verirken ise Gyugnal “Gördüklerim muhteşemdi, inkar edemem. Ancak gördüklerimi tanımlayacak en uygun kelimeler bunlar olmazdı. Dehşetin en saf hali… Bunu isteyerek yapmamış olsan bile, bu işin sonunda olacaklar gerçekten hiç iç açıcı olmayacak.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise odada gezdirdiği bakışlarını sana çeviren Gyugnal “Bir yerleşkeyi yok ettin Theo… Hayır bu yok etme değil… Bu bir kıyımdı! Bir hışımla göğsü parçalanan insanlar, bacakları vücutlarından koparılan insanlar, kafası patlatılan insanlar… Bu olay duyulduğunda Theo, iblisler bundan yakasını kolay kurtaramayacak. Clevania Ülkesi iblislere karşı topyekun bir savaşa girecek! Bu da Eletha ile savaşmak anlamına geliyor, farkındasın değil mi?” diyor. Cümlesinin sonunu, son derece büyük bir kabahat işleyen çocuğa verilen nasihatler tadında bağlayan Gyugnal, yerindne hafifçe doğrulurken “Buraya gönderilme sebebin Eletha’ya hizmet etmekken, koca bir ülkenin ona savaş açmasına neden olacaksın… Bir an önce kendini toparla. Seninle ilgili hükmümü sonra vereceğim!” diyor. Gyugnal’ın bu sözleri ise, az önceki nasihat havasını bir anda yerle bir edip, mutlak karanlığın yeniden doğmasına neden oluyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Theo
Posts: 161
Joined: 15 May 2022, 21:39

26 Aug 2024, 20:38

Dediklerimden sonra hafif tebessüm edip üzerimi örtme nezaketinde bulunan Gyugnal neler olduğunu anlattı. Açıkçası onu bile dehşete düşürmeyi başardığım için biraz şaşırdım. Bu zamana kadar bundan çok daha beter şeyler gördüğünü düşünüyorum. Galiba asıl dehşete düşmesinin sebebi benden böyle bir şey beklemiyor oluşuydu. İleride insanları şaşırtmak için bu numaraya kullanabilirim. Gerçi öncelikle buradan kurtulmam lazım. Parıltıyı biraz gaza getirmiş olsam da ilk etap da sadece etrafımdaki bana saldıran kişileri öldürmeyi planlıyordum. Parıltının dediklerimi ciddiye alıp tüm yerleşkede tek taraflı bir katliam yapacağını düşünmemiştim. Bir sonraki sefere onunla konuşurken daha dikkatli olmam gerekiyor. Yaptıklarım yüzünden pişman olmasam da böyle büyük şeyler yapmaya devam edersem hiç istemediğim kişilerin dikkatini çekebilirim. Ne yapacaksam sessiz ve gizli bir şekilde yapmam lazım. Tekrardan hapsedilmek istemiyorum.

Gyugnal'ın dediklerinden sonra aklıma ilk gelen çözüm tüm görgü tanıklarından kurtulmak oldu. Elimi kaldıracak halim olmadığı ve Gyugnal'ın da gördüklerinden sonra bana yardım edeceğini sanmadığım için olayı akışına bırakmam lazım. Parıltı gibi nispeten kolay kandırılabilecek biri olsaydı şansımı denerdim ama ortam zaten gerginleşmişken şansımı fazla zorlayarak onun ters tarafına denk gelmek istemiyorum. Bu yüzden olanlar hakkında salağı oynamaktan başka şansım yok.

Olabildiğince tüm gücümü toplamaya çalıştıktan sonra "İşlerin böyle sonuçlanacağını hiç düşünmemiştim. Sadece Eletha'nın verdiği görevin ne olduğunu araştırmaya çalışıyordum." dedikten sonra yalan bir kaç defa öksürüp "Bu iblis olayları hakkında bana yardımcı olabilecek tanıdık birileri var mı? Sürekli bilincimi kaybedip anlamsız şeyler yapmaktan yorulmaya başladım." diyeceğim. Eğer Gyugnal şüphelenmezse hem tüm suçu iblisime atıp hem de iblis üzerindeki kontrolümü arttıracak birini bulabilirim. Şu zamana kadar iblisi sadece bir angarya olarak görüyordum ama köyde yaptıklarından sonra geç de olsa ne kadar büyük potansiyele sahip olduklarını anladım. Bu potansiyeli ele geçirirsem çok değişik şeyler yapabilirim.
Image
Karakter
KÜNYE
İsim: Theo
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 1.80
Kilo: 80
Sınıflar: Elemantalist – Defansif- Toplayıcı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/5/90
Mevcut Para: 7000

PROFİL
Güç: 4
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 4
İrade: 6
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 3
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 6

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İblis
Image
KÜNYE
İsim: Ghozza
Cinsiyet: Cinsiyetsiz
Boy: 1.20
Kilo: 20
Tür: Ruhani
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 3
Arun: 7
Duren: 7
İrade: 5

YETENEKLER
Dehşetin Gülüşü

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

28 Aug 2024, 12:29

Gyugnal, öksürmenle birlikte bakışlarını sana çevirip önce sözlerini hiç dinlemediğini açıkça ortaya koyarken, bakışlarındaki hava nedeniyle bu öksürüklerin sahici olduğuna da pek inanmamış gibi görünüyor. Yine de bir şekilde dikkatini çekmeyi başarmış olman sayesinde, kafandan geçen esas soruyu yöneltiyorsun. Sorduğun soru karşısında ise Gyugnal kaşlarını kaldırıp, yüzüne hayatında duyduğu en saçma şeyle karşılaşmış gibi bir ifade takınarak suratına bakmaya başlıyor. Birkaç saniye bu ifadesini koruduktan sonra derin bir nefes vererek kafasını öne düşüren Gyugnal “Nesin sen, gerizekalı falan mı? Hayır öyleyse baştan bileyim…” diyor. Nefes alışverişlerini düzene sokup omuzlarını biraz dikleştiren Gyugnal kafasını kaldırıp sana bakarken “Eletha bunun için gönderdi ya seni… Aledeslerin arasına gir, onlardan öğreneceklerini öğren, sonra yok et! Plan bu kadar basit, neyini anlamadın?” diyor. Bu sözlerinden sonra ise hala daha kafanda bir soru işareti kalmışsa bile, onlarla seni baş başa bırakacak gibi görünen Gyugnal “Bir an önce kendini toparlasan iyi edersin. Zira Aledeslere çok yakınız!” diyerek bundan sonraki aşamanın ne olacağı konusunda ufak bir ipucu veriyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Theo
Posts: 161
Joined: 15 May 2022, 21:39

02 Sep 2024, 20:34

Gyugnal'ın konuşmasından sonra tüm taşlar yerine oturdu. Eletha ile konuşurken gergin ortam yüzünden bana ne derse tamam deyip geçtim. Üstüne birde bir anda buraya ışınlanınca Aledesler tamamen aklımdan çıkmış. Eğer ortağım hatırlatmasa hala daha görevin ne olduğunu bilmeden köylüler ile kavga eder dururdum. Adamlara minik bir soykırım yaptığım için gidip bir daha konuşmayı da deneyemem. Umarım Eletha burada olanları anlayış ile karşılar. Daha yolun başında onunla ters düşmek istemiyorum. Havarisi filan olacağım daha.

Aledesler yakında olduğu için ve katliam da daha çok taze olduğundan tüm suçu başkasına atarak mağdur gibi davranıp aralarına sızabilirim. Köylülerden hiçbir konuştuğum dili anlamasa bile içlerinden elbet beni görüp hayatta kalanlar vardır. Bu yüzden sızma girişimimde sorun yaşamamak için hızlı olmam lazım.

Gyugnal'ın dediklerinden sonra başımı sallayarak "Haklısın. Bu iblis olayları kısa süreli hafıza kaybına neden oluyor. Bir an senin bile kim olduğunu hatırlayamadım." diyeceğim. Bu sayede ileride yaptığım kötü şeylerden bu hafıza kaybını bahane ederek sıyrılmayı deneyebilirim. "Aledesler dediğin gibi yakındaysa tek başıma üslerine sızmam daha kolay olur. Az önceki katliamdan kurtulan hafızasını kaybetmiş bir mağdura sırt çevirmeyeceklerini umuyorum. Sen gölgelerden izlemeye devam edebilirsin ama bir daha başım belaya girince daha erken yardıma gel lütfen." diyeceğim. Aledeslerin arasına sızmanın bu kadar kolay olacağını düşünmüyorum ama önümdeki bu fırsatı da es geçmek istemiyorum. Belki içlerinden duygusal birine denk gelebilirsem işler istediğim gibi gidebilir.
Image
Karakter
KÜNYE
İsim: Theo
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 1.80
Kilo: 80
Sınıflar: Elemantalist – Defansif- Toplayıcı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/5/90
Mevcut Para: 7000

PROFİL
Güç: 4
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 4
İrade: 6
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 3
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 6

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İblis
Image
KÜNYE
İsim: Ghozza
Cinsiyet: Cinsiyetsiz
Boy: 1.20
Kilo: 20
Tür: Ruhani
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 3
Arun: 7
Duren: 7
İrade: 5

YETENEKLER
Dehşetin Gülüşü

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

03 Sep 2024, 12:24

Gyugnal söylediklerine karşılık herhangi bir belirgin tepki vermeden odanı terk ediyor. Vücudunun genel durumu şu an için yataktan çıkmanı pek olası göstermezken, bu süreyi en azından ortalıktan uzak durup düşünmekle geçiriyorsun. Birkaç gün boyunca Gyugnal yiyecek ihtiyacını düzenli olarak karşılarken, sen de giderek acılarından ve ağrılarından kurtuluyorsun. Nitekim, üç günün sonunda artık tamamen eski sağlığına ve zindeliğine kavuşmuş bir hale geliyorsun.

Akşam vakitlerine doğru Gyugnal bir kez daha her zamanki vaktinde elinde et ve çorba olan bir tepsiyle odana giriyor. Bu durumdan artık kendisi de sıkılmış gibi yüzü asık duran Gyugnal tepsiyi yatağının üzerine bıraktıktan sonra “Bebek bakıcılığı artık sonlandı. Yemeğini yiyip harekete geçiyorsun!” diyor. Gyugnal emir vermekten ziyade, gerçekten de tüm bu getir götür işlerinden sıkılmış gibi söylediği bu cümlelerinin ardından “Yaptığın katliamın haberi yayılmaya başladı. Bölgeye bir sürü Aludir gönderip durumu analiz ediyorlar. İlk tepkiler, bu işi bir iblis ordusunun yaptığı. Aynı şekilde, Aclania’daki Alamara şehrinde de iblis saldırıları başladı ve hala devam ediyor. Yani anlayacağın, diyorlar ki iblisler istila için harekete geçti!” diyor. Bu sözlerinden sonra derin bir nefes alıp içi sıkıldığını belli eden Gyugnal “Fakat bu manzarada bir sıkıntı var. Alamara’da olaylar hala sürerken, senin yaptıkların münferit bir durum gibi… Sonucu her ne kadar iblislere, dolayısıyla Eletha’ya bağlanacak olsa bile, bu herkesin aklını kurcalayacak.” diyor. Gyugnal bakışlarıyla yemeğini yemeni işaret ettikten sonra “Eletha Alamara’ya bazı Havarileri gönderdi… Orada elde etmemiz gereken bir şey var. Aynı zamanda Ludrenia Ülkesi’ne de elçiler gönderdik… Eğer onlar yanımızda olmayı kabul ederlerse, ki bana sorarsan başka şansları da yok, Aclania’nın odağı tamamen buraya dönecek. Buradaki mevzular bir şekilde sonlanmadan da Aclania’nın yaptıklarına odaklanması pek mümkün görünmüyor.” diyor.

Bir yandan kendisini dinleyip dinlemediğini kontrol eden Gyugnal yarım dakika kadar sessiz kalmasının ardından “Burada Clevania’nın yapacaklarına karşı ben önlem alacağım. Sen de tamamen Aledeslere odaklanacaksın. Alamara’daki mevzu hallolursa, bu senin de işini kolaylaştırabilir. Ama bundan bağımsız olarak, Aledesleri süreç içerisinde bitirmemiz elzem. Bunun için de, sen burada mışıl mışıl uyurken, bir bağlantı ayarladım.” diyor. Gyugnal bu kısımda sana karşı bir sitem ve garez barındırır şekilde son cümlesini vurguladıktan sonra bakışlarını deviriyor ve “Şu an Viernoit isimli bir şehirdeyiz. Burası Aledeslerin kalbi! Gece yarısı sana söyleyeceğim handa olacaksın. Orada seni Aledeslerle irtibata geçirecek bir kadın olacak. Herhangi bir sorun yaşanmazsa, bundan sonrası tamamen sende olacak. Anladın mı?” diyor. Sorusunu bakışlarıyla bir kez daha vurgulayan Gyugnal, herhangi bir sorun olmaması halinde odadan bir an önce çıkıp gitmek ister gibi bir hava yaratıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Theo
Posts: 161
Joined: 15 May 2022, 21:39

05 Sep 2024, 20:48

Mükemmele yakın bir plan ve açık açık ilerisi için yardım çağrısı yapmama rağmen Gyugnal ağzını bile açmadan beni görmezden geldi. Bu demektir ki yine başım belaya girdiği zaman sadece kendime ve bilinmez gücüme güvenebilirim. Beni hayatta tutmak için çaba sarf etse bile bundan daha fazlasını yapmak için gönüllü olacağını sanmıyorum. Bir dahaki sefere hemşirelik rolünü üstlenip üstlenmeyeceği konusunda da emin değilim. Gözlemlerime göre bu rol ona biraz fazla ağır geldi.

Üç günlük bakımdan sonra nihayet eski halime gelmeyi başardım. Giderek daha hızlı iyileşiyormuşum gibime gelmeye başladı. Galiba bu konuda gizli bir yeteneğim var. Eski halime kavuştuktan sonra Gyugnal elinde bir tepsiyle yanıma gelip önemli konular hakkında konuşmaya başladı. Konuşması esnasında bir yandan da adeta bir anne şefkatiyle yemeğimi yememi işaret etti. İşaretini ikiletmeden bir yandan yemeğimi yiyip bir yandan da dediklerini dinlemeye başladım.

Yemek sürem boyunca bir anda çok fazla bilgi yüklemesine maruz kaldım. Edindiğim bilgiler arasında özellikle iblislerin neden bir şehre saldırı başlattıklarını anlamadım. Daha doğrusu bulundukları diyardan nasıl çıkıp da buraya geldiklerini merak etmeye başladım. Belki de benim bilmediğim bir arka kapı tarzı bir şey olabilir veya bir kişi iblisleri kontrol ederek şehirleri ele geçirmeye başlamıştır. İki türlüde ilginç ve gizemli şeyler olmaya başlaması ilgimi çekti. Benim küçücük köy katliamı bunların yanında çok sönük kaldı.

İblislerin şehir saldırı ilgimi çekse de Gyugnal'ın bu konuyla çok fazla ilgilendiğini sanmıyorum. Ağzımdan çıkacak bir yanlış kelimeye de tahammül etmeyeceği bariz belli. Bu yüzden onun gönlünü hoş edip özgürce hareket edecek konuma gelebilmek için şu Aledeslere yoğunlaşmam lazım. Havari olduktan sonra diğer meseleler ile istediğim kadar ilgilenebilirim. Gerçi havari olayı da birazcık canımı sıkıyor ama ona bu işler bittikten sonra bakmam gerekecek. Zaten benim sadık ortağım her şeyi ayarladığı için ayağa kalkıp "Senin yemeklerini özleyeceğim ama görev beni bekliyor. Hadi gidelim. Hazırım." diyeceğim.
Image
Karakter
KÜNYE
İsim: Theo
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 1.80
Kilo: 80
Sınıflar: Elemantalist – Defansif- Toplayıcı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/5/90
Mevcut Para: 7000

PROFİL
Güç: 4
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 4
İrade: 6
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 3
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 6

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İblis
Image
KÜNYE
İsim: Ghozza
Cinsiyet: Cinsiyetsiz
Boy: 1.20
Kilo: 20
Tür: Ruhani
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 3
Arun: 7
Duren: 7
İrade: 5

YETENEKLER
Dehşetin Gülüşü

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

Image
Post Reply

Return to “Diğer Bölgeler”