Kararan Karanlığın Karartıları (1. Kısım) - (Inias | Diniel | Gadiel | Dina | Zenahpuryu | Seraph)

Locked
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

16 Jul 2024, 16:16

Yeni hükümdarınız Vearis’in verdiği ilk emirle birlikte hazırlıklara başlıyorsunuz. Bu yeni görevin amacı açık olsa bile neticesinin nereye varacağı ister istemez her aldığınız nefeste aklınızın bir köşesinde varlık buluyor. Neredeyse her şeyin anlık geliştiği ve sanki oldu bittiler ile tükenen bir yaşamın size bahşettikleri karşısında, bu ağır duygu yoğunluğu anlamsız bir hal alsa bile, karşı karşıya kaldığınız gerçeklik karşısında neler yapabileceğini düşünmeden edemiyorsunuz. Bu anlarda, nefes alıp vermek bile sanıldığı kadar kolay olmasa da, omuzlarınıza yüklenen sorumluluk ve ideallerinizle birlikte dünyanızın dönmesini sağlayabiliyorsunuz.

Tüm hazırlıklarınızı tamamlamanızla birlikte, artık Vearis’ten gelecek emirler doğrultusunda yola çıkmayı bekliyorsunuz. Dakikalar, her biri onlarca saat gibi hoyrat hale gelse bile, komutan yardımcılarınıza ulaşma ve akabinde ekibin kurulması gibi hazırlıkların zaman alacağını bilebiliyorsunuz. Nitekim saatler geçiyor ve Güneş’in batmaya yüz tuttuğu vakitlerde, Vearis’ten yazılı bir emir alarak tüm hazırlıkların tamamlandığını ve harekete geçebileceğinizi öğreniyorsunuz. Bu emirle birlikte hemen hemen aynı anlarda Aludir Üssü’nün dışına çıktığınızda, birbiri ardına dizilmiş 6 at arabası görüyorsunuz. At arabalarının yanında ise kimi tanıdık kimi yabancı yüzler görüyorsunuz.

At arabalarına şöyle bir baktığınızda, her birinin dört attan ve geniş bir vagon kısmından oluştuğunu görüyorsunuz. Atlar, hemen hemen birbirlerine benzeyen kahverengi ve atletik görünümlü duruyor. Bununla birlikte, her bir at arabasında iki sürücü olduğunu da rahatlıkla fark edebiliyorsunuz. Bunun yanında esas ilginizi çeken ise, her bir at arabasının yanında 10 kişinin ve yanlarında da bir kişinin bulunması oluyor. Bu kişilerin yardımcı komutan olarak arzuladığınız kişiler olduğunu fark ederek, derhal onların yanına gidiyorsunuz. Her birinizden farklı olarak Seraph daha önce tanımadığı bir kişinin kendisine el sallamasıyla grubunu bulabiliyor ve onun yanına doğru gidiyor. Seraph’ın durumuna benzer bir başka hususu, Inias da yaşıyor ve

Zenahpuryu; İlk sırada yer alan at arabasının yanında bulunan Lavnivia’yı fark etmenle birlikte, adımlarını bu yöne doğru atmaya başlıyorsun. Lavnivia, her zamanki alımlı halleriyle gözleri doldurmayı başarmanın verdiği haklı gurur ile birlikte, sanki gelişiminin yarattığı auradan etkilenmişçesine bakışlarını sana kilitliyor ve anına gelişini izliyor. Aranızda birkaç metre mesafe kaldığında ise, Lavnivia 3 kadın ve 7 erkekten oluşan ekibine omuz üstünden bir bakış atıyor ve bu bakışla birlikte tüm ekip bir anda sıraya geçip dik bir şekilde durmaya başlıyor. Bölüğündeki her bir kişi bakışını sana dikmiş bir haldeyken Lavnivia “Komutan Zen! Emirlerinizi yerine getirmeye hazırız!” diyor. Lavnivia’nın kesin ve katı tonda çıkan sesi, kendisinden uzak gibi dursa bile, içten içe onun diğer bölüklere karşı bir nazire yapma çabası içerisinde olduğunu rahatlıkla hissedebiliyorsun. Nitekim Lavnivia bakışlarını sende sabit tutmaya devam ederken dudağının sağ tarafını hafif yukarı kaldırıp tek gözünü anlık bir şekilde kırparak bu niyetini sana açıkça göstermekten çekinmiyor.

Inias; Herkes gibi sen de etrafına bakınıp sana eşlik edecek ekibi bulmak için gözlerini at arabaları üzerinde gezdirmeye başladığında, ikinci sırada bulunan at arabasını çeken atlardan en önde ve size yakın olanının kafasını seven, saçları sarıya çalan kahverengi kadın dikkatini çekiyor. Kadın atın yanak kısımlarını birkaç kez okşadıktan sonra bakışlarını doğrudan sana doğru çeviriyor ve bu şekilde kadının parlak sarı renkli gözleriyle karşı karşıya kalıyorsun. 170 santim boylarındaki ve 20 yaşlarının ortasındaki kadın, siyah ve vücut hatlarını açıkça belli eden qipao tarzı bir elbise giyerek neredeyse tüm dikkatleri üstüne toplamış gibi duruyor. Yüzündeki makyajı ve bakışlarıyla, bir erkeğin arzulayabileceği her şeyi sunan kadın yavaş adımlarla sana doğru yaklaşırken, tüm görüntüsüne uygun cezbedici bir ses tonuyla “Merhaba Komutan Inias… Sizinle çıkacağımız görev için sabırsızlanıyoruz.” diyor. Kadın bu sözleriyle birlikte, yardımcı komutan olarak sana verilen kişi olduğunu anlayabiliyorsun. Kadın önünde belli belirsiz bir reverans yapmasının ardından ise “Ben, yardımcı komutanınızAslena. Emirlerinizi bekliyorum!” diyor. İsminin Aslena olduğunu öğrendiğin kadının ardından, ikinci sıradaki at arabasının yakınında bulunan 10 kişilik bölüğüne baktığında, 6 erkeğin tamamının çoktan Aslena’nın etkisine girdiğini ve geriye kalan 4 kadının ise çoktan hasetlerinden çatladığını rahatlıkla anlayabiliyorsun.


Aslena
Image
Off Topic
Serbest Bölge'ye bu konudan önce gittiğiniz varsayılacaktır. Yeni açılacak olan konunuz, Serbest Bölge'ye gidişinizden başlayacaktır.

Seraph; Buraya kadar gelen yeni dostlarından farklı olarak, yardımcı komutan olarak görev alacağını bölüğü bulmak için at arabalarına bakındığında, her biri tanıdık olmayan yüzler içerisinde seni sahiplenecek ilk kişiyi görmeye çalışıyorsun. Bu arada gözlerin ister istemez üçüncü sıradaki at arabasının tam önünde duran ve kocaman bakışlarıyla atlara bakan adama takılıyor. Parlak sarı saçları, aynı şekilde parlak açık kahverengi gözleri, boynunda ihtişamlı bir kolye ve her iki el bileğinde de yaklaşık 10 adet altın bilezik bulunan adam, neredeyse kalitesiyle herkesi ezip geçecek yeşil renkli kıyafetiyle ışıldıyor. Bu haliyle, üçüncü sırada bulunan bölüğü tamamen büyülemiş gibi görünen adam, buna rağmen atlara olan hayranca bakışlarını ancak seni gördüğü anda düzeltebiliyor. Hafifçe doğrulmasının ardından 175 santim boylarında ve oldukça fit bir görünümü olduğunu anladığın adam sana doğru adımlamaya başlarken “Vay vay vay… Bu mavi saçlar, değişik yüz ifadesi, umursamaz bakışlar… Sen Seraph olmalısın! Benimle gel yardımcı komutanım! Bu zarafet dolu yolculuğumuzda ışıklarımızı paylaşalım!” diyor. Ağzından melodik ve heyecanlı bir şekilde dökülen bu sözlerinin arından adam “Ah, bağışla beni! AdımPhiteus… Lakin bana ÜstadPhiteusveya EfendiPhiteusdiye hitap edebilirsin… Ya da İhtişamlıPhiteus… Evet, bu daha iyi! Ya da bunlar gibi bir şey… Lütfen…” diyor. Phiteus’un bu sözleriyle birlikte bölüğüne baktığında, 9 kadın ve bir erkeğin hayranlık ile Phiteus’a baktıklarını ve onun ışığıyla kamaştıklarını görebiliyorsun.


Phiteus
Image

Gadiel; Gözlerin Güneş’in kaybolan ışığı ile karanlığa alışmaya başlamışken, gözlerin derhal dördüncü sırada at arabasının arkasına oturmuş Josegna’yı buluyor. Omuzları düşük duruşu, sanki içinde bulunduğu durumdan hoşlanmamış gibi kollarının boşlukta sallanmasına neden olsa bile, Josegna etrafında toplanmış 5 erkek ve 5 kadından oluşan bölüğünle çoktan iletişime geçmiş duruyor. Bölüğündeki kişilerin büyümüş gözbebekleriyle ortaya çıkan hayranlık dolu bakışları, aslında çok da yabancısı olduğun bir duygu olmuyor. Josegna’nın hitabeti ve tavırlarıyla, sadece bölüğündekileri değil, belki de burada bulunan tüm kişileri etkisi altına alabileceğine inanıyorsun. Ancak yine de, gözlerin Josegna’nın hemen yanında sallanan kılıcına takıldığı anda, son görüşmenizdeki duygularını ve kılıcın yalnızlığını hissedebiliyorsun. Adımlarını bölüğüne doğru yönlendirmenin ardından, birkaç adım sonrasında Josegna varlığını hissetmiş gibi bakışlarını sana çeviriyor ve seni gördüğü anda at arabasının arkasından inerek bölükteki kişilerin çekidüzen içinde durması için bir el hareketi yapıyor. Kendisi ise bölüğün hemen önünde duran Josegna kendisine yaklaşmanla birlikte yüzüne kondurduğu sıcak tebessümle gözlerinin içine bakıyor ve ardından kendine has ses tonuyla “Merhaba Gadiel… Bölüğümüz emirlerinize hazırdır!” diyor.

Dina; Herkesin kendi halinde yaşadığı bu dünyada farklı bir varlık olarak attığın adımlarla kalabalığın içinde buluyorsun kendini. Arka arkaya sıralanmış at arabaları herkesin görüşünden farklı bir bakış açısıyla gözlerinin önüne serilse bile, bölüğünü bulmak senin için oldukça kolay oluyor. Nitekim, daha kapıdan çıktığın ilk anda, beşinci at arabasının hemen önünde bulunan ve bakışlarını seninle buluşturan Gialdir, hiç vakit kaybetmeden yerinden hareketlenip sana doğru gelirken, arkasında bulunan 7 kadın ve 3 erkekten oluşan ekibine dönerek her birinin hazır ol pozisyonunda durması için bir işaret yapıyor. Ortamdakilere nazaran daha kendine özgü tavırlarıyla karşısından gelmekte olan sana hafifçe sırıtan Gialdir sağ kolunu arkasına, sol kolunu da öne alıp birkaç adım ötenden belini bükerek başını eğerken “Yüce Komutanımızı tüm saygılarımla selamlıyorum! Emirlerinizi ve arzularınızı en iyi şekilde yerin getireceğimizden şüpheniz olmasın!” diyor. Gialdir’in bu konuşmasında “arzularınızı” derken, bu kelimeyi diğerlerinden daha baskın bir şekilde dile getirmesi dikkatinden kaçmazken, başını hafifçe kaldırıp çarpık bir gülümsemeyle yüzüne bakması, aklından geçenlerin her birini açıkça gözlerinin önüne seriyor.

Diniel; Açık havaya çıktığın anda ciğerlerini dolduran havayı kaybetmemek için birkaç derin nefes almanın ardından, bölüğünü bulmak için bakışlarını kalabalığın içinde gezdiriyorsun. Her bir at arabasını hızlıca taramanın ardından, son at arabasının bulunduğu yerde 4 erkek ve 6 kadından oluşan bölüğün tarafından daire içine alınmış Lenith’i görmenle birlikte adımlarını bu yöne doğru atmaya başlıyorsun. Bölüğündeki kişiler, Lenith’in namını duymuş gibi hayran ve korkan bakışlarla ona bakarken, bir yandan da kendisini soru bombardımanına tuttuklarını duyuyorsun. Genelde anlamsız ve ne kadar kudretli olduğuna yönelik bu soruların, aslında iki çocuğun hayal gücünü tatmin eden yarışlarından bir farkı olmadığını rahatlıkla anlayabiliyorsun. Lenith ise, tüm bu sorularla boğuşmaktan ve bu soruları geçiştirmekten yılmış bir halde ürkek bakışlarını bir yanındaki, bir karşısındaki çevirirken, bakışları tam zamanında yetişmişsin hissi verecek şekilde seninle buluşuyor. Kurtarılmış olmanın verdiği rahatlıkla derin bir nefes alan Lenith “Bölük Komutan solda!” diye bağırmasının ardından, bölüğünde yer alan kişiler pek de nizami denilemeyecek şekilde sıraya geçiyor. Lenith ise, koşar adım sana kavuşmak ister gibi yerinden hareketlenmesinin ardından, hemen önünde durup belli belirsiz bir baş selamıyla birlikte “Emirlerinize hazırız Komutanım!” diyor itaatkar ses tonunu açıkça belli ederek.

Off Topic
Bu konuda pasiflik süresi ve tur sırası bulunmamaktadır. Oyuncuların konuya yazmasının ardından, seçilecek güzergahlar ve alınacak kararlar çerçevesinde bireysel konulara dönülecektir. Bu nedenle, her bir oyuncunun farklı ilerleme şekli nazara alındığında, Alamara öncesi son kez bir araya gelmiş olma ihtimaliniz de bulunmaktadır.

Konu, her bir oyuncunun RP’sini yazıp yazmasına bakılmaksızın 72 saat sonra kapatılacak ve akabinde yeni konular açılacaktır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

16 Jul 2024, 19:11

Onca duygu ve düşüncenin içinde, onca olay ve durumun içinde, kaderin aklına gelip gelip gitmesine karşın ve kendini yerini sorgulayıp üstün bir konum takıntısını yedi yirmi dört dışarı vurduğu gerçeği varken, bunca karma ve kargaşa ile endişe beraberinde bir kez daha nefret ettiği belirsizliği karşısına çıkarıyorken, çok ilgisini çekiyor gerçekten. Renklerin canlılığı ve doğanın görüntüsü onu nasıl rahatlatıyor? Aselna denen bu kadının güzelliği nasıl hepsini gölgede bırakabiliyor? Bu bir zayıflık mı acaba? Yoksa, hâlâ bir umudun var olduğunun kanıtı mı? İlgisini çekiyor. Kesinlikle etkileyici olan bu kadına karşı beslediği kendi kaynaklı felsefi ilgiyi belirtmemeye çalışarak söze giriyor.

"Aslena, umuyorum ki, savaş alanında göstereceğin hünerlerin en az güzelliğin kadar tartışmasızdır."

Ardından bölüğün durumuna bakıyor. Sıkkın ve endişeli bir şekilde "Seni dinleyecekleri kesin. Kafalarının savaşta olduğundan emin ol yoksa düşman yerde yuvarlandıklarından emin olacak." diyerek ekliyor.
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

16 Jul 2024, 20:20

Vearis’in verdiği emirle birlikte geçici bile olsa komutanlık mertebesine erişmiş olmak, genç adamın gururunu okşuyordu. Attığı her bir adımda, en güçlü Aludir olma yolunda bir adım daha ilerlediğinin farkındalığı vardı. Belki içten içe hissettiği bir başkalaşım da olsa, attığı her bir adım daha ağır, aldığı her bir nefes daha cesurmuş gibi geliyordu. Bir yandan, Alamara’da savaşan, tanımadığı dostlarının yanında olacak olmanın verdiği güç, vücudunu daha dik tutmasına yardımcı oluyordu. Onların yanına gidip onlara yardım edecek olmanın verdiği hissiyatı vücudu da onunla birlikte yaşıyor gibiydi. Bütün hazırlıklarını yapması beklediğinden daha kısa sürmüştü, zira aldığı sorumluluğun verdiği heyecanla birlikte işlerini çok daha hızlı tamamlamıştı. Dakikalar, sanki saatler gibi akmaya başlarken, olduğu yerde duramadığını fark etmişti. Ayağa kalkıyor, oradan oraya yürüyor, sonrasında oturuyor, otursa bile ayağını durmadan oynatıyordu. Saatler sonrası, Güneş batmaya yakınken, Vearis’ten gelen yazılı bir emirle tüm hazırlıkların tamamlandığını ve harekete geçebileceğini öğrenmişti. Ayağa kalkışıyla birlikte bütün cesaretini ve gücünü yansıtan dik duruşu yerini almış, attığı ilk adımla birlikte sanki zemini delecekmiş gibi bir ciddiyetle ilerlemeye başlamıştı Aludir Üssü’nün dışına doğru.

Aludir Üssü’nün dışında, birbiri ardına dizilmiş altı at arabasına doğru baktı. Yabancı yüzler, tanıdık yüzlerle birlikte duruyordu. Her at arabasında iki sürücü, dört at ve geniş bir vagon vardı. Tüm birlik üyelerini alabilecek şekilde özenle seçilmiş olmalıydılar. Her bir at arabasının yanında on kişi ve yanlarında bir kişinin daha bulunması dikkatini çekmiş, sonrasında gözünü kısarak kalabalığı taramaya başlamıştı. İlk sırada yer alan at arabasının yanında duran Lavnivia’yı gözleri gördüğünde, yüzüne kocaman bir gülümseme gelmiş ve ağır adımlarını ona doğru yönlendirmeye başlamıştı. Yardımcı komutanı, ilk gördüğü zamanki baş döndüren güzelliğiyle gözlere şenlik yaratıyordu, bakışları onun bakışlarıyla birleştiğinde attığı adımlar daha kendinden emin, daha gururlu bir hale dönüyordu. Aralarında birkaç metrelik mesafe kaldığında, üç kadın ve yedi erkekten oluşan ekibe omzunun üstünden bir bakış atmıştı Lavnivia, bu bakışın ardından bütün ekip aniden bir sıraya geçmişler ve dik bir şekilde durmaya başlamışlardı.

Lavnivia’nın kesin ve katı tonda çıkan sesiyle birlikte, genç adamın yüzündeki gülümseme büyüdü ve daha da dikleşti duruşu. İçten içe diğer bölüklere karşı yaptığı gösterişe karşılık gülümsemekle yetinmişti. “Beni bu şekilde karşıladığınız için teşekkür ederim. Lütfen, rahat olun.” Dedi. Herkes biraz daha rahatladıktan sonra Lavnivia’ya doğru birkaç adım atıp, aralarında birkaç adım mesafe kalacak şekilde durdu. Ellerini Lavnivia’nın omuzlarına koyduktan sonra kocaman gülümsedi. “Seninle tekrardan karşılaştığım için çok mutluyum. Geçen sefer yaşananlar için özür dilerim. Telafi edeceğimden emin olabilirsin.” Dedikten sonra bakışlarını ve suratındaki gülümsemeyi diğerlerine döndürdü. Sıranın başından başlayarak elini uzattı ekibindeki herkese. “Benim adım Zenahpuryu. Ama dostlarım bana Zen der. Lütfen sen de Zen de. İsmin nedir?” diyerek herkesle tanıştıktan sonra tekrardan Lavnivia’nın önüne doğru geçti, bütün ekibini görebileceği bir şekilde durduktan sonra ellerini belinin arkasında birleştirdi. Sağ bileği ile sol bileğini kavramış, daha dik bir duruşa geçmişti. Herkesin suratına bir kere daha baktıktan sonra, ciddi bir şekilde konuşmaya başladı.

“Hepinizle tanıştığıma çok memnun oldum. Şimdiden uymanızı beklediğim bir emir var.” Dedikten sonra samimi, sıcak bir şekilde gülümsedi. “Gözlerinizi düşmanlarımızın üstünden ayırmadığınız gibi, dostlarınızın üzerinden de ayırmayın. Birbirimize destek olmak, birbirimizi korumak ilk önceliğimiz, düşmanlarımıza boyun eğdirmek ikinci önceliğimizdir. Burada bulunan herkese, ölmeyi, ölümcül bir yara almayı yasaklıyorum. Bu emre kesin bir şekilde uymanız en büyük beklentimdir.” Dedikten sonra yüzündeki gülümseme daha da büyüdü ve sesi daha dostane çıkmaya başladı. “Hepinize güvenim sonsuz. Sizlerle yan yana çarpışacak olmanın gururunu taşıdığımı bilmenizi isterim.” Daha keskin gözler, emri altındaki her bir dostunun gözlerinde gezindikten sonra tekrardan söze girdi. Ses tonu daha kararlı, daha güçlüydü. “Kalbimizin yumuşaklığını dostlarımızdan esirgemezken, düşmanlarımızı ruhumuzun kudretiyle ezip geçelim!” Diyerek cümlelerini sonlandırdı. Kendi kafasında sert bir komutan figürü belirlememişti hiç, kendi gücünü dostlarından asla sakınmayan ve her daim yanlarında duran bir komutan figürünü hayal etmişti. Zaten bu yüzden en güçlü Aludir olmak istiyordu, tüm gücünü yanındaki dostlarıyla paylaşabilmek için. Kendisini bir hükümdar gibi hissetmişti ağzından çıkan her bir kelimeden sonra, gerçek bir ülkenin veya krallığın egemenliğini elinde tutmasa da, kalbinde yaşayan o krallığın farkına varmıştı baktığı her yüzde.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

18 Jul 2024, 02:44

"Hey Vybukh. Sanırım seni her geçen gün biraz daha iyi anlıyorum. Benim de içimde bir boşluk var. Dolduramıyorum."

Tüm yaşananların anlamını sorgulamak için oturmuştu yatağına. Gözünü dikmişti önündeki boş duvara. Bir kaç garip tablo. Manzara, akan bir nehir, dağlar ve ördek. Sonrasında duvarın boşluklarından sızan bir kaç minik çatlak. Şimdi zihnini yansıtıyordu oraya, boş bir tuvale. Anıları ve hisleri dolarken boşluğa, içindeki hiçlik korkutuyordu onu. Korkusu kısa sürüyordu. Genellikle korktuğu zamanlar, bilgisizliğinden ya da belirsizlikten kaynaklanıyordu. Bu seferki farklıydı. Eğlenceli bir şeyler yapmak, kendini tatmin etmek, acı çekmek ya da çektirmek. Bunları ne için yaptığına hala karar verememişti. Dina için kervanı yolda düzmek bir sorun teşkil etmiyordu. Lakin zihnini boş bir tuvalden, basit bir manzaraya dahi çeviremiyordu. O kadar derindi hiçlik. Boşlukta sesi yankılanmıyordu dahi. Sesinin nereye ulaşacağını, nereye gideceğini bilmiyordu. Güçlü olmayı istiyordu lakin, önünde uzunca bir yol vardı. Bir kaç adım atmış, yeni olaylara şahit olmuştu. Şimdi ise bembeyaz, yeni bir sayfa vardı önünde. Boştu. Hiç bir şey yoktu. Doldurulmayı bekliyordu belki de. Dina için neyin anlam ifade edip etmediği çözmek hiç kolay değildi. Tanıştığı insanlardan farklıydı. Hepsi iyi kötü kendilerine çizilen yolda, kendi rollerini oynuyorlardı. Dina için henüz bu gerçeklik biraz yavandı. Yalnız hissetmiyordu yine de. Kendi kendine yetebildiği için memnundu. Gücü buydu. Lakin düşünüyordu. Biraz olsun, ona çizilen yolda ilerlerse, neler olacağını düşünüyordu. Bir noktada; diğerlerinin görebildiği farklı bir şeyleri görebilir miydi? Bilmiyordu. Şimdilik, kendisi için çizilen yolda sorgusuz sualsiz idare etmek geliyordu içinden. Ancak her an kendine farklı bir motivasyon bulabilir, her an meşgalesini değiştirebilirdi. Bu durum, şimdiki merak konusuydu işte.

Aslında hazırlık namına bir şey yapmamıştı. Vearis'in onu komutan tayin etmesinin ardından biraz üste zaman geçirmiş, ardından kendisini dışarı atmıştı. Havanın bugün farklı bir kokusu, ayrı bir tadı vardı. Göğsüne sinen ağırlık bir anda yok olmuşken, zihnine yük bindiren kasvetin de silindiğini hissediyordu. Nedensizce bir özgüven depolanıyordu bileklerine. Attığı her adımda silikleşen yüzü tekrardan belirgin hale geliyordu. Kalemle çizilmiş gözleri, dudakları ve hokka burnu tekrardan beliriyordu tuvalin tam ortasında. Ve sormayı bırakmıştı kendine. Belirsizlikten kurtulmuştu. Yapması gerekeni yapmak için, bir süre düşünmeden hareket edecekti. Farklı bir maskeydi bu. Yalnızca cildine, derisine biraz daha kazınacaktı. Biraz daha uzun bir süre.

Altı adet at arabası arasından kendi birliğini bulması zor olmamıştı. Zira Gialdir'in varlığını seçmek zor değildi. Onu karşıladığı gibi sulanmayı, yavşamayı da ihmal etmemişti. Artık sinir bozucu gelmiyordu ona. Burada risk almadan, en yakından tanıdığı ve davranışlarını en çok kestirebildiği insanı seçmişti. Neticede yazılan kaderi oynayacaktı. Risk almayacaktı bir süreliğine. Önünde eğilen ve onu selamlayan Gialdir'i neşeli bir yüz ifadesiyle elini havaya kaldırarak selamladıktan sonra kısaca söz aldı.

"Eeeh.. Selam Gialdir-tatlım. Her şey yolundadır umarım." dedikten sonra yarı utangaç, yarı samimi ancak dost canlısı bir tavırla bölüğe döndü. Sözlerini onlara karşı tekrardan yineleme ihtiyacı duydu.

"Merhabalar. Beni tanıyanlarınız vardır belki. Tanımayanlarınız için, ismim Dina. Bölük komutanınızım. Eeehh.. Şşşeey.. Biraz utangaç biriyim. Ancak ben de sizlerin isimlerini öğrenmek istiyorum. Müsait bir zamanda hepiniz kendinizi tek tek tanıtırsanız, sizlere isimlerinizle seslenmek istiyorum."

Sözleri bittikten sonra ellerini gayrı ihtiyari bir tavırla önünde birleştirmiş ve Gialdir'e dönmüştü. Ondan bir kaç adım uzaklaştıktan sonra yanına gelmesini buyur eder bir şekilde sol eliyle onu çağırmıştı. Gialdir'i tanıdığı üzere, bu tarz bir fırsatı kaçırmayacak, yanına gereğinden fazla sokulacaktı. Gialdir'e hitaben kısık bir ses tonuyla bir kaç şey söyleyecekti.

"Ehh.. Beni diğerlerinden daha iyi tanıyorsun. Bu görevde yanımda olmanı istedim çünkü sana ihtiyacım var. Ayrıca, önceki konuşmamız yarım kaldı. Yolda laflarız diye düşündüm. Bir de... Çok utangaç olduğumu biliyorsun. Beni utandıracak şeyler söyleme..."

Gialdir ile olan minik laflaşması bittikten sonra tekrar bölüğüne dönerek. Onların yüzlerine bakacaktı. Belki onlar da kendilerini tanıtırlardı, belki de onlara bakarak kendisi hakkında ne düşündüklerine dair bir kaç çıkarım yapabilirdi. Bunun önemli olduğunu düşünüyordu zira bu görevin yalnızca bir iblis imha görevi olmadığından emindi. Bir şekilde kendisini Vearis'e kanıtlaması, mümkünse yaklaştırması gerektiğinin bilincindeydi.
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

19 Jul 2024, 16:30

Vearis'in vermiş olduğu ilk emriyle birlikte herkes kendi işlerini çözmek üzere dağılmış, ben de kendi hazırlımı yapmak için odama dönmüştüm. Savaş denilen şeyin nasıl bir şey olduğu ilgi çekici olmasa da tam yetkiye sahip olmam, dilediğim gibi hareket edebileceğimin teminatı olduğundan kendimin serbest bırakıldığımda neler yapabileceğimi görebilme fırsatını doğuruyordu. Ancak düz insanların geleceğini etkiliyor olmasından çok benim bunu neden dikkate aldığım konusu kendimi daha çok rahatsız ediyordu.

Gereken eşyalarıma göz gezdirirken, aklımın bir köşesinden asla çıkmayan o düşünceye takılıp duraksamıştım. Adını bir süredir anmadığım iblis ile nihayetinde kaçınılmaz olarak yeniden bir iletişimimiz olacaktı. Kafam epey süredir onunla ilgili, daha çok iblis ve insanın nihai kaderi ile ilgili karışık olsa da, belki de bazı şeyleri biz yanlış anlıyor veya bazı şeyleri bilmiyor olabilirdik. Bilmeme konusundaki üstün başarım göz önüne alındığında vakti geldiğinde araştırmam gereken bir konuydu bu. Kafamı karıştıran tek olay bu olmasa da daha fazla odağımı dağıtamazdım. O yüzden o an fark ettiğim depresif, tükenmiş duruşumu toparladım ve aldığım derin nefesin ardından bakışlarımı keskinleştirdim. Savaşa hazır olmam gerekiyordu. Bu yüzden dikkat etmem gerekenler bulunuyordu. Geçmişte beceriksiz olduğum konu olan mevcudiyet meselesine dikkat etmeliydim. Eskiden olduğum gibi varlığımın iblisler tarafından fazla dikkat çekici seviyede tespit edilememesi için mevcudiyetimi baskılamalıydım. Auranın belki de kaynağından bir tanesi buydu, bilemiyordum ancak, kendimin anlayacağı şekilde düşünürsem, auramı bedenimde sıkıştırmam gerekiyordu. Bunu başarabilir miydim bilmiyordum ancak denemekten zarar gelmezdi. Başarılı olursam bunu daha sonra lehime kullanabileceğimi düşünüyordum. Bu nedenle vaktimin bir kısmını buna ayırmak istiyor, başarılı olursam da baskılamayı sürdürmek istiyordum.

Hazırlıkların bitmesinin ardından Vearis’ten gelecek emirler doğrultusunda yola çıkmayı beklemeye başlamıştım. Geçen her dakika gerginliği biraz daha arttırıyor gibiydi. Buradaki cehennemden çıkıyor olmak güzel olsa da karşılaşacağım şeyler ne derece ilgi çekici olacaktı bilemiyordum. Bekleyiş zaten yeterince sabırsızlık yaratsa da neredeyse akşama varana kadar süren bekleyiş bir başka azap oluyordu. Ancak tüm geçirdiğim zaman aralığında bir an olsun ne ciddi duruşumdan taviz veriyor ne de dışarıya duygularımı yansıtıyordum.

Yazılı emri aldıktan sonra artık harekete geçebileceğimiz söylenmişti. Diğerleriyle yakın zamanda üsten çıktığımı fark etmiştim. Herkesin kendine göre düşünceleri olduğundan konuşma faslını döndüğümüzde yaparız diye düşünüyordum. O yüzden sonunda şu hapishaneden çıkmış olmamla beraber aldığım derin nefeslerin ardından kalabalığa doğru bakıyordum. Lenith’den yola çıkaracak aracı bulabileceğimi düşünsem de şansıma bütün araçları gezdikten sonra bulabilmiştim onu. Ancak karşılaştığım manzara karşısında ne düşünsem bilememiştim başta. Bir İmparator ile doğrudan konuşabilmek onlar için bir şans olabilirdi belki de. Ancak Lenith zaten pek eğlenceli konularda konuşan biri olmadığı gibi bu şekilde etrafı çevrelenince iyice baskılanmış gibi görünüyordu. Bakışları benimkilerle kesiştiğinde o an beni bir kurtarıcı gibi görmüştü sanki. Aldığı derin nefesin ardından varlığımı bağırarak duyurmasıyla bölüktekiler pek de nizami sayılamayacak şekilde sıraya geçmişlerdi. Yerimde kalıp Lenith bana doğru ilerlerken ciddiyetle bölüktekilerin hareketlerini birkaç saniyeliğine takip ediyordum. Pek çok olaya karışmış benim yanında bir İmparator’un kıdemlisi olarak duruyor olmam sanırım pek hayallerini süsleyen bir durum değildi. Peki, bu umurumda mı? Hayır. Peki umurumda olan ne, nizamın tam olarak sağlanmamış olması!

Lenith’in önümde durup verdiği selamla birlikte emirlere hazır olduğunu söylemişti. Benimse öfkeyle inik kaşlarım, ifadesiz dudaklarımla durumdan memnun olmadığımın haberini veriyordum. Gözlerimi şu sefillerden ayırıp varlıklarına o an hiçbir değer vermeden Lenith’e döndüğümde ben de ona bir baş selamı veriyordum. Onunla konuşmam gereken önemli konular vardı. Neden onu yanıma aldığımı ve son görüştüğümüzden bugüne ne değişiklikler olduğuna yönelik konuşmamız gerekiyordu.

Selamımın ardından sert duruşumu değiştirmeden kollarımı göğüs hizamda birleştiriyordum. Yüzümdeki katı tutumun dışında oldukça narin görünen bu kavuşturmayla beraber bölüğün önüne geçip birkaç saniye bakışlarımla onları süzdükten sonra kollarımı çözüyor ve önlerinde düz bir çizgide ilerler gibi yavaşça ilerlerken tek tek yüzlerine bakıyordum. Sıra bittikten sonra tekrar yüzümü onlara dönüyor ve “Hiç on metreden daha büyük, nefesiyle devasa buz trolünü eriten bir ejder gördünüz mü?” dedikten sonra duruma tezat olarak sakin bir nefes alıp “Yakında sorduğunuz soruların cevabını yaşayarak göreceksiniz. O zaman şimdiki gibi gevşek durur ve formasyonu bozarsanız hepiniz öleceksiniz” diyordum.

Yolculuk sırasında bir yerde Lenith ile konuşmam gerekiyordu. Yoksa yaşayacağı her şey ona sürpriz olacaktı ancak buna ne derece hazır olduğunu bilmiyordum.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

22 Jul 2024, 11:22

Merhabalar,

Avrupanın ağustos tatiline girecek olmasından ötürü iş yoğunluğum var.

Bugün akşam fırsat bulup yazacağım.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

24 Jul 2024, 17:36



İlk ve son kez dürüst olacağım, Eletha ile tanışmış olan kişileri gerçekten kıskanıyorum. Anlatıldığı kadarıyla aşırı süper biri ve arkadaş olsaymışız asla sıkılmazmışım gibi hissediyorum. Belki de Aclania'ya fazla gelmiştir. Diğer taraftan bakıldığında, bundan elli yıl sonra falan hala yaşıyor olursam, bir hükümdarın canlı bir şekilde nasıl başa geldiğine bizzat tanıklık etmiş olan yaşlı bir teyze olacağım. Havalı olmalı. Olayları elbette tüm gerçekliği ile anlatacağım! Kılıçlar çekilip ortada birleştirilirken nasıl Aludir yemini ettiğimizi, hükümdar konusunda tüm organizasyon liderlerinin fikrime danıştığını... her şeyi! Ama bu, başka bir zamanın konusu.

Hazırlık süreci yorucu ve bitkin geçmişti. Komutan konusunda yaratılmış olan gizem havası beni meraklandırmaktan ziyade germeye başlamıştı, çünkü Aludir Üssü son derece zevksiz ve ölü tiplerle doluydu. Onlardan biriyle böylesine ne zaman biteceği bile belli olmayan bir göreve çıkmak işkence gibi olurdu! Tam bunları düşünürken, parlak sarı saçları gördüm. Rüzgarda savrulan, ışıkta parlayan o ihtişamlı saçlar. Zıplayarak el salladım ve göz teması kurduğumuzda üzerine doğru koşmaya başladım. Etrafındaki tiplere gerçekten gerek var mıydı emin değildim, fakat bu görevin yardımcı komutanı bendim.

"Oha çok tatlısın! Komutanım olmasaydın yanaklarımı sıkardım. Hikayelerde anlatılan prenslere benziyorsun. Evet, ben Seraph. Harcanmış Adalet Seraph. Mavi Fırtına. Merak etme, ne olursa olsun seni kötü adamlardan koruyacağım. İzci sözü!"

Ekibin geri kalanına göz gezdirdim. Kalabalık gitmekte olduğumuz bu maceradan bu ekip olarak iki kişi dönecekmişiz hissiyatı alıyordum. Prensime bunu yansıtmamaya çalışsam da, pek güvende hissettiğim söylenemezdi. Bakışlarımı devirip omuzlarımı düşürerek diğerlerine bakmaksızın yılgın bir ses tonu sordum.

"Ee.. arkadaşlarınla tanıştırmayacak mısın?"
KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

29 Jul 2024, 11:25

Güneş vedasını yapmış, güçsüzleşmiş ışınlarıyla son buklelerini tenimize kondururken, gözlerim karanlığa çoktan alışmıştı. Kararan havanın soğuk ısırıkları tenimde yerini alırken, kalbim sakindi. Ruhum ise vahşetin çağrısıyla kavruluyordu. Donuk bakışlarım karanlıkta usulca tanıdık bir yüz arıyordu. Bu çabam uzun sürdü; nihayetinde, dördüncü sıradaki at arabasının arkasında oturan Josegna'nın siması gözlerime sirayet etti. Bu andan itibaren adımlarım biraz daha hızlandı ve Josegna'nın olduğu yöne yöneldi. Her bir adımımda onu daha net görüyor ve içinde bulunduğu durumu daha derinden hissediyordum. Düşük omuzlar, boşlukta sallanan kollar... Belki de adını Vearis’e vermemden hiç memnun değildi. Burada olmak ve vahşetin çağrısına kulak vermek, bir süre keman yerine kılıca kulak vermek... Anlaşılması güç bir adamdı ve belki de onu bana ilgi çekici kılan da buydu. Beş erkek ve beş kadından oluşan grup, Josegna’nın hitabeti ve karizmasıyla büyülenmiş gibiydi. O an, Josegna’nın sadece bölüğümü değil, burada bulunan herkesin dikkatini çekebileceğini biliyordum. Ancak gözlerim onun yanında sallanan kılıca kaydığında, son görüşmemizdeki duyguların ve o kılıcın yalnızlığının ağırlığı tekrar üzerime çöktü. Gerçeklerin tokadını hâlâ o gün gibi tenimde hissediyordum.

Adımlarımı kararlı bir şekilde bölüğümüze yönlendirdim. Her adımda kalbimdeki kararlılık ve cesaret biraz daha güçlendi. Josegna’nın varlığımı hissetmiş gibi bakışlarını bana çevirdiği anda, sıcak bir tebessümle karşılandım. At arabasının arkasından inerek bölüğün çekidüzen alması için bir el hareketi yaptı. Bölüğüm, hemen toparlanarak hazır duruma geçti. Josegna, yüzündeki sıcak tebessümle bana yaklaşarak gözlerimin içine baktı ve kendine has, etkileyici sesiyle benimle iletişim kurdu. Benzer bir tebessüm yüz hatlarımda belirdi.

“Merhaba Josegna, seni burada canlı olarak görmek her zamanki gibi büyük bir onur,” dedim içten bir şekilde. Ardından bölükteki kişilerin üzerinde tek tek bakışlarımı gezdirdim. “Hazır olun, çünkü bu gece uzun olacak,” dedim keskin bir tınıda.

Derin bir nefes aldıktan sonra vücudumun ön yüzünü tamamen onlara doğru döndüm. Bakışlarım birkaç kez daha aralarında gezindi. Her birini tanımak, her birinin yüzünü aklıma iyice kazımak istiyordum.

“Bugün burada, cesaretin, sadakatin ve umudun timsalleri olarak toplandık. Her birinizin gözlerinde, insanlığın en derin ve en değerli duygularını görüyorum: Koruma arzusu, adalet tutkusu ve masumlara olan sevgi.

Kader bizi bir araya getirdi, çünkü bu dünyada masumları korumak, zayıfları savunmak ve kötülüğe karşı dimdik durmak gibi kutsal bir görevimiz var. Bizler, bu görevi yerine getirecek olan seçilmiş insanlarız.

Masum çocukların, savunmasız yaşlıların ve çaresizlerin gözlerindeki korkuyu silebilmek için buradayız. Onların güven içinde uyuyabilmesi için geceleri ayakta kalacağız. Bizim görevimiz, sadece savaşmak değil, aynı zamanda insanlığımızı korumaktır. Her bir çocuğun gülümsemesi, her bir ailenin huzur içinde yaşaması için mücadele edeceğiz.

Bu yolda, birbirimize olan güvenimiz ve bağlılığımız en büyük silahımız olacak. Her biriniz bu andan itibaren, benim için birer kardeş, birer yoldaşsınız. Bizler, birlikte yürüdüğümüz sürece, hiçbir kötülük bizi durduramaz.

Unutmayın, zafer sadece düşmanı yenmekle değil, masumları korumakla kazanılır. Bizler, kalbimizdeki merhametle oradaki insanlara kalkan olacağız. Her bir zorlukta, içimizdeki insan sevgisini yeniden bulacak ve bu sevgiyle her engeli aşacağız.

Şimdi, bu kutsal göreve başlarken, hep birlikte yemin edelim: Masumları koruyacak, adaleti savunacak ve merhametle hareket edeceğiz.

Sizlere güveniyorum.

Haydi, masumların umudu olalım ve onları koruyalım!”


Daha sonra insanlardan aldığım geri dönüşlere göre konuşmamı sürdürecek ve hepsinden tek tek kendini tanıtmasını isteyecektim. İsimlerini öğrendikten sonra ise Josegna’ya ilk görevini vermeyi düşünüyordum.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

31 Jul 2024, 17:24

Off Topic
Inias'ın hikayesi bu konudan devam edecektir.
Dina'nın hikayesi bu konudan devam edecektir.
Zenahpuryu'nun hikayesi bu konudan devam edecektir.
Diniel'in hikayesi bu konudan devam edecektir.
Seraph'ın hikayesi bu konudan devam edecektir.
Gadiel'in hikayesi bu konudan devam edecektir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Aludir Üssü”