Yerleşkenin içine doğru ilerlemeye başladığında, seni ilk fark edenler etrafta koşuşan çocuklar oluyor. Ne var ki çocuklar seni gördükleri anda, sanki masallarındaki korkunç bir canavarı görmüş gibi hızla kaçışmaya başlıyorlar. Çocukların üzerine sirayet eden bu tedirginlik hali kısa sürede yetişkinlere de bulaşıyor ve yerleşke içinde adımlamaya başladığın sıralarda, evlerin kirli pencerelerinden sana bakan, ancak göz göze geldiğiniz anda hemen perdeyi örten insanlar görüyorsun. Attığın birkaç adımın ardından ise, bir evin kenarın çökmüş uzun sakallı ve oldukça pasaklı görünen bir yaşlıca bir adamın “Dafast lon sisa dag ven dori vem, ven defrinz piece vi shita!” dediğini duyuyorsun. Başını adama doğru çevirdiğinde, pasaklı adamın sızmış gibi homurdandığını duymaya başlıyorsun. Bu herifle iletişimin sadece dil bariyerine takılmayacağını, şu anki fiziki durumuna da baktığında konuşmanın imkansız olduğunu rahatlıkla anlıyor ve adımlamaya devam ediyorsun. Nitekim, yerleşkenin nispeten yoğun denilebilecek yerine geldiğinde ise, 6 erkeğin karşına dikildiğini ve 10 kişinin de kıyıda köşede pusuya yatarcasına durduğunu görüyorsun.
Karşında duran altı kişiden yoğun sakallı ve bıyıklı olan, senden daha uzun ve iri duran adam bir adım kadar öne çıkmasının ardından keskin bakışlarını senden ayırmaksızın “Let dag ven? Ailn, dafast ji ven lezz?” diyor tok bir sesle. Adamın ses tonu ve bakışlarıyla birlikte, çevredeki diğer kişilerin yaydığı havaya bakıldığında, burada pek hoş karşılandığını düşünmüyorsun.
Karşında duran altı kişiden yoğun sakallı ve bıyıklı olan, senden daha uzun ve iri duran adam bir adım kadar öne çıkmasının ardından keskin bakışlarını senden ayırmaksızın “Let dag ven? Ailn, dafast ji ven lezz?” diyor tok bir sesle. Adamın ses tonu ve bakışlarıyla birlikte, çevredeki diğer kişilerin yaydığı havaya bakıldığında, burada pek hoş karşılandığını düşünmüyorsun.




