İblis Diyarı'nda iblislerin asıl problem olduğunu ve o konuda bir işe yaramayacağımızı öğrenmiştim, ancak sadece iblisle halledilemeyecek tehditlerin de var olduğunu görmüş oldum. Özellikle insanlardan uzak, kimsenin yargılamayacağı ve kolayca iftiralar atabileceğin bir ortamdayken gerçek karakterini koyan insanlar var. Bunlardan birisi de Vadlena. Onunla olan bire bir mücadelem, tamamen bir başarısızlıktan ibaret. Biliyorum, elimden geldiğince az bir zararla çıktım, ona birkaç kere zarar vermeyi başardım ancak yeterli değildi. Eğer Tagrinath olmasaydı ve aramızdaki mücadele daha da uzasaydı şundan eminim ki, Vadlena beni yok ederdi. Tecrübesizliğim ve vücudumu nasıl kullanacağımı bilmiyor oluşum, onun karşısında av konumundan çıkamamama sebep olmuştu. Biraz daha dayanıksız biri olsaydım, muhtelemen mücadelenin başlarında çoktan bayılmıştım veya canımı vermiştim. O kısmı Vadlena seçerdi, bu yüzden emin değilim. Bildiğim bir şey varsa o da kendi vücudumu daha iyi kullanabilmem gerektiği. Ancak sadece vücudumu iyi kullanmayacak yetmeyecek.
Bristran'ın söylediği gibi, Güç önce zihinde başlar. Saf gücümü dağıtmadan önce, zihnimi ehlileştirmem gerekiyor. Sanki zamandan ve mekandan bağımsız gibi, bir mücadelenin içerisindeyken yaptığım hareketleri tartmam gerekiyor. Eğer hareketlerimi tartarsam, olumlu ve olumsuz tüm taraflarını düşünebilirsem yaşayacağım durumlardan daha kolay bir şekilde sıyrılabilirim. Olumsuz olarak ihtimal verdiğim olaylar başıma geldiğinde daha rahat idrak edebilir, daha hızlı bir şekilde tepki gösterebilirim. Saf güç, önce zihinde başlar.
Sonrasında, Güç kalbine yönelir. Gücümü yüreğimde yanan bir alev gibi hissetmek zorundayım. Kalbimin bütün organlara pompaladığı bir kan gibi, içimde yatan Saf Gücü tüm kaslarıma pompaladığını hissetmem gerekiyor. Gücün farkında olmak, onu ehlileştirmek ve yönlendirmek için çok önemli. Kalbimden göğsüme, göğsümden tüm vücuduma yayılan bu gücün temsili olduğum gibi, onu yönlendiren kişi olmam gerekiyor. Belki de, Bristran'ın sözüne bir şeyler daha eklemek gerekiyor diye düşünüyorum. Güç, göğse yayılır, hissettiğimiz tarafa doğru yönlendirilir.
Bu düşüncelerin arasında kaybolup giderken, kararımı vermiştim tamamen. Zihnimi ehlileştirmek, yayılacak olan gücü hissetmek ve yönlendirmek, hepsi bir sürecin parçasıydı. Ancak bu sürecin en önemli parçası, vücudumu nasıl efektif kullanacağım konusuydu. Bunun için bir fikrim olmadığı gibi, en kilit noktalardan birinin bu kısım olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden, önceliğimi Güç Muhafızları Birliği'ne vermek üzere Aludir Üssü'nde bir araştırma yapmaya karar vermiştim. Burada tanınmış, tanınmamış bir sürü Aludir var ve hepsinin bildiği bir takım şeyler var. Dilden dile dolaşan söylentileri dinlemek gerekiyordu, sorabildiğim herkese Beden Bedene Mücadelede uzman birileri olup olmadığını sormak istiyordum. Nasıl bir stil kullandıklarını, nasıl tanındıklarını, haklarında bilinen genel konuları öğrenerek işe başlamak istiyordum, böylelikle kimin yanına gideceğim konusunda çok daha net olabilirdim.
Bristran'ın söylediği gibi, Güç önce zihinde başlar. Saf gücümü dağıtmadan önce, zihnimi ehlileştirmem gerekiyor. Sanki zamandan ve mekandan bağımsız gibi, bir mücadelenin içerisindeyken yaptığım hareketleri tartmam gerekiyor. Eğer hareketlerimi tartarsam, olumlu ve olumsuz tüm taraflarını düşünebilirsem yaşayacağım durumlardan daha kolay bir şekilde sıyrılabilirim. Olumsuz olarak ihtimal verdiğim olaylar başıma geldiğinde daha rahat idrak edebilir, daha hızlı bir şekilde tepki gösterebilirim. Saf güç, önce zihinde başlar.
Sonrasında, Güç kalbine yönelir. Gücümü yüreğimde yanan bir alev gibi hissetmek zorundayım. Kalbimin bütün organlara pompaladığı bir kan gibi, içimde yatan Saf Gücü tüm kaslarıma pompaladığını hissetmem gerekiyor. Gücün farkında olmak, onu ehlileştirmek ve yönlendirmek için çok önemli. Kalbimden göğsüme, göğsümden tüm vücuduma yayılan bu gücün temsili olduğum gibi, onu yönlendiren kişi olmam gerekiyor. Belki de, Bristran'ın sözüne bir şeyler daha eklemek gerekiyor diye düşünüyorum. Güç, göğse yayılır, hissettiğimiz tarafa doğru yönlendirilir.
Bu düşüncelerin arasında kaybolup giderken, kararımı vermiştim tamamen. Zihnimi ehlileştirmek, yayılacak olan gücü hissetmek ve yönlendirmek, hepsi bir sürecin parçasıydı. Ancak bu sürecin en önemli parçası, vücudumu nasıl efektif kullanacağım konusuydu. Bunun için bir fikrim olmadığı gibi, en kilit noktalardan birinin bu kısım olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden, önceliğimi Güç Muhafızları Birliği'ne vermek üzere Aludir Üssü'nde bir araştırma yapmaya karar vermiştim. Burada tanınmış, tanınmamış bir sürü Aludir var ve hepsinin bildiği bir takım şeyler var. Dilden dile dolaşan söylentileri dinlemek gerekiyordu, sorabildiğim herkese Beden Bedene Mücadelede uzman birileri olup olmadığını sormak istiyordum. Nasıl bir stil kullandıklarını, nasıl tanındıklarını, haklarında bilinen genel konuları öğrenerek işe başlamak istiyordum, böylelikle kimin yanına gideceğim konusunda çok daha net olabilirdim.



