Atmaya başladığın kahkahalarına karşı Azahil, bu kahkahalara eşlik etmek ister gibi dursa bile, şimdiye kadar sende görmeye alışık olmadığı bu hareket karşısında biraz şaşırmış görünüyor. Yanaklarına dökülen gözyaşlarını sildiğin sırada, Azahil’in suratında tüm bu kahkahalardan sonra bir şeyler söyleyeceğini bekleyen bir ifade görmenle birlikte, kendini bir nebze kontrol ediyor ve söze giriyorsun. Konuşman sırasında yaptığın el hareketlerini dikkatle takip eden Azahil, sanki bu anlarda bir at arabasıyla ilerlediğinizi dahi unutmuş gibi tüm odağını sana vermiş görünüyor. Cümlelerinin sonuna yapışan cani gülümsemen ve içindeki anlamla birlikte, Azahil’in yüzünde beliren tebessüm dikkatini çekse bile, bu hususu bir başka bahara bırakarak esas konuya dönüş yapıyorsun. Azahil, sanki konuşmanın üzerine ekleyecek bir şeyi bulunmadığını belli edercesine derin bir nefes aldıktan sonra “Ha~~ Peki madem.” demekle yetiniyor.
At arabası üzerindeki ilerleyişiniz yarım dakika sadece at arabasının tekerlerinin çıkardığı seslere emanet edilmiş haldeyken, Azahil hafif bir nefes alarak göğsünü şişiriyor ve ardından bakışlarını yoldan ayırmadan konuşmaya başlıyor. Ciddiyet ile lakaytlık arasındaki ses tonuyla Azahil “Ah~~ İnsan denilen varlık, anlamlandıramadığı bir fenomenle karşılaştığı vakit, her zaman iki yola başvurur… Bunlardan ilki, onu yok etmek… İkincisi ise, itaat etmek! İşte Aledeslerin de kaderi bu şekilde yazılmış… Önce biat edilen, sonra ise yok edilenler olmuşlardır!” diyor. Bu sözlerinin ardından sana kaçamak bir bakış atan Azahil “Ah~~ Her ne kadar bugünkü adıyla bilinmese bile, bilinen tarihte Aledes denilebilecek ilk kişi, Yren Amaldin’in ta kendisidir. Elbette 11 Havari’nin de Aledes olduğunu anlamış olmalısın. O zamanlarda insanlar, bu anlamlandırılamayan fenomene itaat etmiş ve bizlerin hüküm sürdüğü dönem başlamıştır. Fakat bizim zamanımız bununla sınırlı kalmamış ve Aclania hükümdarları da Aledeslerden olmuştur. Igdis, Ariuk, Mianym ve Adennum… Her biri bugün yaşasalardı, Aledes olarak adlandırılacak kişilerdi. Fakat Adennum’un hükümdarlığı döneminde, işler değişmeye başladı. Artık insanlar, bu fenomenlere itaat etmeyi terk edip, onları yok etmeye karar verdiler. Bunun için son derece işleyen bir planı devreye soktular. Tüm bu planı tasarlayan kişi ise, Khisef’ten başkası değildi.” diyor. Tarihe dair notları adeta o anları yaşar gibi dile getiren Azahil, biraz soluklanmasının ardından “Ah~~ Aslında Ariuk’un ölümünden sonra tahtın kendisine kalacağını uman Khisef, bunu başaramayınca, Mianym’in ölümünden sonra tahtın kendisine kalmasını sağlamaya çalıştı. Ancak önündeki en büyük engel, Khisef’in sıradan bir Aludir olmasıydı. Bu yüzden, aslında Adennum’un tahta çıkışı kendisi için paha biçilemez bir fırsattı. Sahip olduğu otoritesiyle birlikte, Adennum’un tecrübesizliğinden ve yabancı olmasından başlayarak, elinden gelen her türlü propagandayı yaptı. Sahip olduğu otoriteyle Adennum’u kolayca bertaraf edebileceğine inanmasına rağmen, bunu başaramadığı için utançla görevinden ayrıldı ve köşesine çekildi. Aslında Adennum’un insafı, kendi sonunu da hazırlamıştı. Khisef’e hiçbir ceza vermeyen ve onun sıradan bir hayat yaşamasına müsaade eden Adennum, aslında canını alacak kişinin tüm ülkede elini kolunu sallaya sallaya gezmesine izin verdiğinin farkında bile değildi. Nitekim Khisef, gölgelerin arasında yürüyerek planlarını kurmaya başladı. Adennum’un iblislerle savaş için özel birlikler kurmaya başlaması üzerine, Khisef bu birliklere güvendiği kişileri sokmaya başladı. Sonunda ise, Adennum dört tarafı kendisini tahttan indirmek isteyen kişilerle dolu bir hale geldi. Fakat Adennum, iblislere ve onların yarattıkları sorunlara olan takıntısı nedeniyle, yanıbaşında cellatlarının olduğunun farkında bile değildi. Nihayetinde, tahmin edebileceğin üzere, Adennum iblis diyarında Khisef’in adamları tarafından öldürüldü… Arkasında korkularından dolayı cesedini bile getiremedikleri Adennum’un iblis saldırıları sonucu öldüğü halka bildirildi.” diyor.
Azahil, derin bir iç çekmeyle birlikte tarihin gizli notlarına bir ara veriyor. Birkaç kez derin nefes alıp bunları burnundan sertçe vermesinin ardından ise “Ah~~ Khisef’in tahta çıkması önünde bir engel kalmamıştı… Ta ki Gartha isimli, bugünkü tanımla Aledes denilen biri çıkana kadar. İkisi arasında süren taht mücadelesi sonucunda, askerlerin desteğini almayı başaran Khisef varis olarak Gartha’yı göstermek şartıyla hükümdar oldu. Fakat Khisef’in eline bir kez Aledes kanı bulaşmıştı… Bu yüzden Gartha’nın sonu da farklı olmadı. Khisef’in tahta çıkmasından sonraki ilk icraatı, Gartha’nın öldürülmesini emretmek oldu. Nitekim, Gartha Aledeslerin sonuydu… Böylece insanların, artık yok etmeleri gereken kimse kalmamıştı.” diyor. Nesli tükenen bir yaşam formundan bahseder gibi bir şekilde konuşmasını sürdüren Azahil “Ah~~ Khisef’in hükümdar olmasının ardından, ellerine bulaşan kan ve kaderine yazılan günah diğer hükümdarlara da sirayet etti. Her Aledes diyebileceğimiz kişi sorgusuzca ve şeytanın ta kendisiymiş gibi infaz edildi. Aclania güç kazandıkça, diğer ülkedeki Aledes diyebileceğimiz kişileri de buldu ve onları da infaz etti. Bazı ülkeler bunun farkında olsa bile, Aclania’dan çekindikleri için bu infazlara ses çıkaramadılar. Sonunda ise, Aledeslerin bugünkü lideri tüm Aledeslerin makus talihine son vererek Aclania’dan kendisini kurtarabildi. Eletha, Azuldir ve O… Decimus ‘Rhennir’ Celer’in geriye kalan üç varisleriydi… Fakat O’nun kudreti her birini aşıyordu. Bu nedenle Decimus ‘Rhennir’ Celer tarafından infaz edilmesine hükmedilmesine rağmen ve bizzat Decimus ‘Rhennir’ Celer çabalarına rağmen, kendisini bu kaderden kurtardı. Ardından ise, kendisiyle aynı kaderi paylaşan insanları bulmaya başladı. Böylece de, artık Aledes adıyla anılmaya başlandık…” diyor. Hikayenin sonuna doğru adeta kendisini bulmuş gibi güven dolu bir şekilde omuzlarını dikleştiren Azahil, bakışlarını hafifçe sana doğru kaydırırken “Ah~~ Yani anlayacağın Esth’im… Bizler esas hak sahipleri olarak, elimizden alınmaya çalışılan özgürlüğün peşinde koşan ve bir kez daha kimsenin özgürlüğümüze göz dikmemesi için çabalayan kişileriz. Tıpkı, senin olmak istediğin gibi… Ne fazlası ne eksiği…” diyerek sözlerini sonlandırıyor.