Aithen, Lyure'nin çığlıkları ve Agrupnia'nın acımasız sözleri arasında boğulmuşken, içindeki öfke ve çaresizlikle mücadele ediyor. Vücudundaki acıyı ve ruhundaki derin yarayı hissederken, Agrupnia'nın her bir kelimesi adeta onu daha da derine itiyor. Fakat bu karanlık anlarda bile, Aithen'in içinde bir umut kıvılcımı parlıyor. Kendine ve inandığı değerlere sımsıkı sarılması gerektiğini biliyor. Aithen, acıyla boğulmuş olan Lyure'ye bakıyor, gözlerinde bir damla yaş beliriyor. "Lyure, beni dinle." diye fısıldıyor, sesi kırılgan ama kararlı. "Bu karanlığı birlikte aşacağız. Seni bu halde bırakamam." Sözlerinin ardında, Lyure'ye olan bağlılığı ve onu koruma içgüdüsü yatıyor. Aithen, bir kez daha Agrupnia'ya bakıyor, gözlerinde yenilenmiş bir kararlılıkla. "Agrupnia, senin yöntemlerin ve karanlığın beni sindiremez. Ben, Lyure'yi bir araç olarak görmüyorum. O benim yol arkadaşım, mücadele ortağım. Senin zorbalık ve korku dolu dünyan bizim inançlarımızı sarsamaz." Aithen, Agrupnia'ya doğru ilerliyor, bu kez öfkesini ve acısını kontrol ederek. "Senin gücün, bizden korkarak ve bizi ezerek ortaya çıkıyor olabilir. Ama bizim gücümüz, birlikten, anlayıştan ve karşılıklı saygıdan geliyor. Senin yöntemlerinle savaşmayacağım. Kendi yolumla, kendi inançlarımla ilerleyeceğim." Aithen, derin bir nefes alarak devam ediyor. "Senin karanlığın ne kadar büyük olursa olsun, benim içimdeki ışığı söndüremezsin. Ve bu ışık, bizi bu karanlıktan çıkaracak. Lyure'yi koruyamadığım için pişman olabilirim, ama onu bir daha asla yalnız bırakmayacağım."
Aithen'in sözleri, bir yandan içindeki derin yaraları daha da açarken, diğer yandan ona güç veriyor. Agrupnia'nın acımasızlığı ve Lyure'nin acısı, Aithen'in zihninde yankılanıyor, ancak bu yankılar ona bir kez daha hatırlatıyor ki, savaştığı şey sadece fiziksel bir düşman değil, aynı zamanda kendi içindeki korkular ve karanlıklar. Aithen, içindeki bu fırtınayı yatıştırmaya çalışırken, zihninin derinliklerine iniyor. Ancak tüm bu karanlık anılar arasında, bir ışık huzmesi beliriyor. Bu ışık, Aithen'in içinde yanan umut ve inanç. Ne olursa olsun, pes etmeyeceğine, sevdiklerini koruyacağına dair verdiği sözler. Kendi içindeki bu ışığa sarıldıkça, Aithen'in ruhu yeniden canlanıyor, güçleniyor. Agrupnia'ya doğru ilerlerken, Aithen'in zihninde net bir plan şekilleniyor. Kendi inançlarına sadık kalacak, fakat aynı zamanda Agrupnia'nın tahmin edemeyeceği bir hamle yapacak. Agrupnia'nın gücüne ve acımasızlığına karşılık, Aithen'in sahip olduğu en büyük silah, onun kararlılığı ve yaratıcılığı. Agrupnia'nın beklediği bir saldırı yerine, Aithen'in aklında başka bir strateji beliriyor. Aithen, Agrupnia'nın gözlerine bakarak derin bir nefes alıyor ve kendini toparlıyor. "Seninle aynı yöntemleri kullanmayacağım." diyor, sesi sakin ama kararlı. "Ama bu, seni yenemeyeceğim anlamına gelmez." Aithen, Agrupnia'nın üzerine doğru hızla hareket ediyor, bu kez planladığı hamle daha farklı. Ardından, beklenmedik bir şekilde yere çöküyor ve Agrupnia'nın ayaklarına sarılarak, onu devirmeye çalışıyor. Bu hamle, Agrupnia'nın dengesini bozmayı ve onu şaşırtmayı amaçlıyor. Ancak, bu sadece bir başlangıç. Agrupnia'nın dengesini bozabilirse, hızla ayağa kalkıp Agrupnia'nın üzerine atlamayı planlıyor. Onu yere sermek yerine, doğrudan Agrupnia'nın yüzüne ve gözlerine saldırarak, geçici bir körlük yaratmayı hedefliyor. Parmaklarıyla Agrupnia'nın gözlerine baskı yaparak, onu geçici olarak görme yetisinden mahrum bırakmayı planlıyor. Başarılı olursa hemen ardından Lyure'yi güvenli bir alana götürmesi gerektiğinin farkında.
Aithen'in sözleri, bir yandan içindeki derin yaraları daha da açarken, diğer yandan ona güç veriyor. Agrupnia'nın acımasızlığı ve Lyure'nin acısı, Aithen'in zihninde yankılanıyor, ancak bu yankılar ona bir kez daha hatırlatıyor ki, savaştığı şey sadece fiziksel bir düşman değil, aynı zamanda kendi içindeki korkular ve karanlıklar. Aithen, içindeki bu fırtınayı yatıştırmaya çalışırken, zihninin derinliklerine iniyor. Ancak tüm bu karanlık anılar arasında, bir ışık huzmesi beliriyor. Bu ışık, Aithen'in içinde yanan umut ve inanç. Ne olursa olsun, pes etmeyeceğine, sevdiklerini koruyacağına dair verdiği sözler. Kendi içindeki bu ışığa sarıldıkça, Aithen'in ruhu yeniden canlanıyor, güçleniyor. Agrupnia'ya doğru ilerlerken, Aithen'in zihninde net bir plan şekilleniyor. Kendi inançlarına sadık kalacak, fakat aynı zamanda Agrupnia'nın tahmin edemeyeceği bir hamle yapacak. Agrupnia'nın gücüne ve acımasızlığına karşılık, Aithen'in sahip olduğu en büyük silah, onun kararlılığı ve yaratıcılığı. Agrupnia'nın beklediği bir saldırı yerine, Aithen'in aklında başka bir strateji beliriyor. Aithen, Agrupnia'nın gözlerine bakarak derin bir nefes alıyor ve kendini toparlıyor. "Seninle aynı yöntemleri kullanmayacağım." diyor, sesi sakin ama kararlı. "Ama bu, seni yenemeyeceğim anlamına gelmez." Aithen, Agrupnia'nın üzerine doğru hızla hareket ediyor, bu kez planladığı hamle daha farklı. Ardından, beklenmedik bir şekilde yere çöküyor ve Agrupnia'nın ayaklarına sarılarak, onu devirmeye çalışıyor. Bu hamle, Agrupnia'nın dengesini bozmayı ve onu şaşırtmayı amaçlıyor. Ancak, bu sadece bir başlangıç. Agrupnia'nın dengesini bozabilirse, hızla ayağa kalkıp Agrupnia'nın üzerine atlamayı planlıyor. Onu yere sermek yerine, doğrudan Agrupnia'nın yüzüne ve gözlerine saldırarak, geçici bir körlük yaratmayı hedefliyor. Parmaklarıyla Agrupnia'nın gözlerine baskı yaparak, onu geçici olarak görme yetisinden mahrum bırakmayı planlıyor. Başarılı olursa hemen ardından Lyure'yi güvenli bir alana götürmesi gerektiğinin farkında.


