Kaderi Belirleyenler (Inias | Diniel | Gadiel | Dina | Zenahpuryu | Seraph)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

24 May 2024, 11:06

Seraph’ın kendini tanıtma faslı sırasında, Gadiel Yuna’nın gidişine engel olmak için kendisine sesleniyor. Yuna ise, ardından gelen bu sesle duruyor ve ardından yüzüne sıkkın bir ifade yerleştikten sonra omuzlarını hafifçe silkerek bekleyebileceğini işaret ediyor. Ancak yine de, Gadiel’in Yuna ile Dina’dan sonra konuşmak istediğini söylemiş olmasının Yuna’nın gururuna bir darbe indirmiş olabileceğini her biriniz hissedebiliyorsun. Nitekim Yuna, iki kolunu göğüslerinin altında birleştirip tek sağ ayağının ucunu yere artarda vurmaya başlamasıyla, bu durumdan memnun olmadığını açıkça belli ediyor.

Kendi aranızdaki konuşmanın şimdilik sonlanmasının ardından Gadiel Yuna’ya sorusunu iletiyor. Yuna ise derin bir nefes vererek sıranın kendisine “lütfedilmesinden” duyduğu memnuniyeti açıkça gösteriyor. Ancak bu tutumunu sürdürmekten uzak bir şekilde bakışlarını keskinleştirdiği sırada Yuna “Aslında bu bilginin herhangi bir izin olmadan sizinle paylaşılması doğru değil. Fakat statünüzün ve size yüklenen misyonun farkındayım. Bu yüzden, en azından hükümdar konusunda tercihlerinizi yapmadan önce bunu bilmenizde fayda var.” diyor. Bu açıklamasının ardından Yuna her birinize dikkatle bakmasının ardından “Alamara’ya bir saldırı oldu. Ancak bu, sıradan bir saldırı değil… Bir iblis saldırısı!” diyor. Bu sözlerinden sonra yüzünüze yerleşen tepkiyi görmek için bir süre bekleyen Yuna, istediğini almasının ardından “Ne var ki başta bu saldırının Eletha tarafından geldiğini düşünsek bile, Ludrenia bu saldırının kendisi tarafından yapıldığını ve Aclania’ya savaş ilan ettiğini duyurdu.” diyor. Yuna hafifçe yutkunmasından sonra ise “Can kayıplarımız var, fakat bizi ilgilendiren esas durum Ludrenia’nın böylesine bir saldırıyı, böylesine manidar bir zamanda yapması. Zira Ludrenia diğer ülkeler gibi sıradan bir ülke değil… İblislerin ilk ortaya çıktığı Izren Dağı Ludrenia’nın içerisinde kalıyor ve Eletha’nın yarattığı kargaşa ile bu durumun bir bağlantısı olabileceğini düşünüyoruz. Bu acil toplanma durumu da bundan dolayı.” diyerek açıklamalarını tamamlıyor.

Off Topic
Konu içerisinde bir sıra veya GM'nin zorunlu tur yazması gibi durum olmadığı göz ardı edilerek, bir önceki turda Inias'a pasiflik vermiş olduğumu fark ettim. Bu yüzden söz konusu pasiflik uyarısı kaldırılmıştır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

27 May 2024, 19:43



Fena tiplere benzemiyorlardı. Gadiel elimi öperken omuzlarımı kaldırdım ve birkaç kez göz kırpıştırdım. Dina da muhtemelen Aludir Üssünde oda arkadaşım olmasını isteyeceğim türden biriydi. Kırmızı saçlı ise... YİNE DONUP KALDI BU?! Tıpkı rüyamda gördüğüm gibi! Belki de gerçekten bir problemi vardır. Üzerine şimdilik gitmiyorum, ama her an minnoş kalbim kırılabilir yani, ona göre! Hem ayrıca bu süper kahramana benzeyen destansı ana karakter neden ilk defa tanıştığı birine ismini söylemeyi unutmuştu?

"Adını söylemek istemiyorsan sorun değil, ısırmam. Sana şimdilik Miyav diyeceğim. Saçların dün kalenin önünde gördüğüm kedinin rengine benziyor. Tanısan seversin bu arada. O da ısırmıyor."

Yuna geldi. Görevler, sorumluluklar falan. İyiydi, hoştu. Ama endişelerim vardı elbette. Yani en azından, ekibe karşı. Mesela ölümcül ve kritik bir anda tıpkı az önceki gibi donup kalırlarsa ne olacaktı? Sanırım bu Gadiel'in sorunuydu. Onun gibi adamlar başkalarının da sorumluluğunu alabilen değişik tiplerdi ne de olsa.

"Eletha orospusunun bu olayla alakası olmaması ihtimal bile değil! Nerede kaos, orada bu çiyan. Aklınızdan çıkarmayın bunu. Belki lazım olur."

Şöyle bir düşündüm de, kendi ülkemden, Aclania'dan tanıdığım kişi sayısı kaçtı? Yirmi belki? Şimdi ise hiç tanımadığımız, saçma sapan bir ülkeler arası komplonun orta yerindeydik. Ben ve bu mükemmel beşli. Diplomasi krizi yaratmadan şıpppp diye olayı çözebilecek olan bir takımdık biz. İnanmak başarmanın yüzde ikisidir!

"Şeyyyyy acabaaaaa yanlış anlamazsan.... neden biz? Normalde böyle bir dosyayı bize değil, Ruzanac ve organizasyonuna vermeleri gerekmiyor mu? Yıllık izine falan mı çıktı?"

KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

28 May 2024, 02:29

Dina, odaya henüz girmiş ve isminin Yuna olduğunu söyleyen kızın cümlelerini biraz dinledikten sonra emin olmuştu. Kendisini tutması da oldukça zordu. Beyninin çarkları bir kaç tur döndükten sonra umursamaz bir örtüyle kaplı suratından çekip attılar o örtüyü. Gün yüzüne çıkan otuz iki dişini güneşin usul ısıltısını miras almış bir şekilde açmıştı. Diş minelerindeki şarap kalıntılarına eşlik eden parıltı, şimdi odadaki her bir Aludir'i tek tek selamlarlarken, dinlediklerinden ve gördüklerinden yola çıkarak ihtimallerin üstüne gitmek istiyordu. Biliyordu. Bir şekilde işler bu noktaya gelecekti. Ve yine biliyordu. Umutsuzca bir şekilde bekliyordu bu günü. Biraz daha kaos, biraz daha enerji. Biraz daha dedikodu, biraz daha göz yaşı. Her şeyden önemlisi ise; biliyordu, hayra alamet olmayan her haber onu mutlu ederdi. Mefkur bir amaç uğruna atmıyordu kalbi halen. Ya da bilmiyordu kalbinin derinliklerindeki arzuyu. Hissediyordu yalnızca beyninde dönen çalkantıları, lakırdıları. Yuna, son sözlerini de sarf ettikten sonra ona haklılık payını verdi.

Eletha'nın ülkeye karşı giriştiği mücadele ve ihaneti, herkesin aklına tek bir ihtimali getirmiş olsa gerek. Lakin bu olayın, bir şekilde seçimlerin olduğu zamana gelmiş olması ne kadar da manidar. Bu kargaşa, bir tür danışıklı dövüş dahi olabilirdi. Yani... Sonuçta bu dünyada kahramanlıklar ödüllendirilmeliydi. Ülkeyi zor bir durumdan çıkaran kişi, bir şekilde bir sınav vermiş olur ve diyetini öder. Bu kişinin hükümdar olup da oylar üzerinde haklı olarak pay elde etmesi içten bile değil. Düşündü Dina... Adaylar arasında böyle bir oyuna girişebilecekler var mıydı. Bir kaçını tanımıştı, az da olsa. Hiç konuşmayanlar, hükümdarlığı aklından geçirmeyenler vardı. Ya da öyleymiş gibi yapanlar. Veruan bunu yapmak için fazla onurluydu. Vearis ise... Evet, Vearis böylesi bir şeyi yapabilirdi. Ancak böylesi bir şeyi en başta mantıksız bulup buna hiç girişmeyebilirdi de. İlginç. Bu olayın olduğunu öğrenmesi ile Gialdir'in ona gelmesi arasındaki mesafe ne kadar da kısaydı. Bir şeylerin olacağını biliyordu. Kendi kendisine hep, bir şeyler olacaksa eğer; olduğunda ve başladığında bileceğini, anlayacağını telkin etmişti. Bir işaret, bir başlangıç ya da sorulması gereken soruların bu denli kapı eşiğine birikmesi. Konuşmaktan fazlasını yapacaktı. Yuna'ya doğru döndü. Kızın sözlerinin ardından konuşan Seraph'ı es geçti. Yuna'ya kilitlendi. Son sözlerini söyledikten sonra Yuna hafifçe yutkunmuştu. Belki telaşlı, belki endişeliydi. Huzursuz olduğu her halinden belliydi. Dina ise dişlerini göstermekten, o naif gülümsemesini ortaya çıkarmaktan bir saniye bile geri durmamıştı. Esirgemek istememişti. Sorun bir şekilde yüze yüze kıyılarına vurmuştu. Belki de bunu hazırlayanlar, onların yüreklerini bu şekilde yakmak ve zihinlerindeki mantık zincirlerini koparmak istemişti. Sonra da onları yakmak istemişlerdi. Kısmen başarılı olmuş gibilerdi. Çünkü bu odanın dışı nasıldı, hiç bilmiyordu.

Belki de Aclania yanıyordu.

Ellerini tıpkı bir tarak gibi saçlarına daldırdı. Kızın suratına aval aval bakarak saçlarını taramaya başladı.

"Eletha demek. Ne kadar da güzel! Çözmüşsünüz hemen bakıyorum her şeyi. Söylesenize... Şu an bu odadaki herkesi yere serip buradan basıp gitsem. Ve sonra haykırsam..."

Duraksadı. Bir kez daha atıldı. Bir kaç adım değil. Hayal meyal görebildiği, zihninden yere yansımış kırmızı bir halının üzerindeki silik bir deseni takip etti. Yarım adım belki. Saçları, kaskatı kesilmiş her bir suratın önünden bir sancak gibi, bir bayrak gibi geçerken dalgalandı ruhundaki alev. Hiddetli ya da öfkeli değildi. Meraklı ve şüpheci hiç değildi. Sesindeki usul melodi kulaklara doğru süzülürken belki de onun için bir gösteri gibi geliyordu. Ancak değildi. Bu gerçeğin puslu gecesi, hançerin paslı yüzüydü. Bir buz gibi sert ve soğuktu. Yalandan ve şüpheden arındırılmış bir gerçekle buluşturmak istedi onları. İhtimaller içinde boğmak istemiyordu onları. Amacı bu değildi zaten.

"Eletha yaptı! Her şeyin suçlusu o! Neden olmasın? Kimse aksini düşünmez bile, öyle değil mi?"

İhtimaller ya da şüphe onların beynini kemirirdi. Dina için zaman farklı akıyor, çarklar ters yöne dönüyordu. Onun için her ihtimal birer gerçekti. Yaşanmamış gerçeklikleri kimse yalanlayamazdı. Yani her ihtimali gerçek olarak algılayan zihninde birden fazla hakikat vardı hep. Hepsine ayrı ayrı saygı duyardı.

"Kime oy vereceğinizi de bu durumda en büyük sorumluluğu alanlar mı belirleyecek yoksa? Bu sorunu kökten çözenler mi? Belki savaşır gizli kahramanımız. Belki müzakere eder. Ah! Bu ne kadar da ciddi bir suçlama öyle değil mi? Belki... Ben yanılıyorumdur, kim bilir? Belki de hiç tahmin etmediğimiz birileri yeterince tercih hakkının olmadığını düşünmüştür. Söylesenize... Zamanlama oldukça manidar değil mi?"

Ektiği tohumlar bu sefer bir nifak tohumu değildi. Gerçekliğe kapı açıyordu Dina. Onların zihnindeki baskınlığını kazanmak ya da kendisini olmadığı gibi biri göstermek gibi bir niyeti de şimdilik yoktu. Bir şekilde dikkatlerini çekebilmek, onların fikirlerini öğrenmek istiyordu. Bunu şüpheleriyle yapmıyordu. Bildikleriyle, bilmedikleriyle; kazıyarak ve tırmalayarak yapıyordu. Ancak zarar vermiyordu. Çünkü ortada bir gerçeklik vardı. Bir de, kısa süre önce öğrendiği plan. Onu öğrenebilmek adına belki de dikkatleri yönlendirmek istemişti. Bir diğer gerçekliği, onlara şüphesiymiş gibi sunmuştu.

Odadaki herkesle kısa süre bakıştıktan sonra tekrar Yuna'ya dikkat kesildi. Eliyle saçlarını taramaya devam etti. Yuna'nın söylediği bir cümle kafasında devir edip duruyordu üstelik. "..en azından hükümdar konusunda tercihlerinizi yapmadan önce bunu bilmenizde fayda var.” Bu cümleden sonra bir şekilde kızdan şüphelenmemesi imkansız hale gelmişti. Yuna... Düşündüğünden farklı bir şekilde, bu oyunun içinde ya da aslında tamamen dışında, tam karşısında olabilirdi. Ya da kuruntularıyla birlikte onu da tartmadan, ısırmadan ve koklamadan bırakırdı. Herkesin konuşmasını dinlemeye karar verdi. Bu esnada, Yuna'ya doğru bir adım alacak, yalnızca onun duyabileceği bir ses tonuyla konuşacaktı. Onun da tıpkı Gialdir gibi ordu mensubu olduğunu iyi kötü biliyordu, burada geçirdiği sıkıcı zaman dilimlerinde. Bu soruya vereceği cevabı merak ediyordu.

"Acaba Gialdir'i gördün mü Yuna? Kendisini merak ettim."
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

02 Jun 2024, 22:34

Elimi sıkmak isteyen kadını tanımıyordum ancak beraberinde geldiği kişi Yuna sevilmeyen biriydi, onu biliyordum. Yanında getirdiği kişinin bir imparator olduğunu söylemesi ise asıl dikkatimi çeken şey oluyordu. İkisi de dikkat edilmesi gereken insanlardı. Gadiel ise Yuna giderken ona seslenip durduruyor ve söyleyeceği sözünü Dina'dan sonraya saklayacağını söylemesiyle gururuna darbe indirmiş gibi görünüyordu. Takındığı o aceleci tavrıyla da hissettiği rahatsızlığı açıkça belli ediyordu. Herkes bir şeyler söylüyordu ve ben sadece dinlemekle yetiniyordum. Seraph denen kadın ise bana ettiği güzel sözlere karşı tepkisiz kalıyordum. Dina'dan sonra bir de Seraph çıkmıştı ortaya. Üstelik bu seferki bir imparatordu. Şimdilik konuşma faslını es geçmeyi seçiyor ve sırası geldiğinde Yuna'ya dinliyordum.

Yuna'nın bir saldırı gerçekleştiğini söylemesiyle bir an içimde Azuldir ile ilgili korkumun gerçeğe dönüştüğünü hissetmiş olsam da kelimeler sürdürülürken konunun Eletha'dan farklı, başka bir krallığın saldırısı olduğunu söylemesiyle daha sakince dinleyebiliyordum söylenenleri. Toplantının sebebinin ise ne yapılacağı konusunda olacağına şüphe yoktu.

Ne hissetmem gerektiğini bilemiyordum açıkçası. Ancak Seraph'ın Eletha'ya savurduğu küfre karşı buz kesen bakışlarım ansızın ona yönleniyordu. Bakışlarımla boğmak istediğim bu kadına karşı öfkeli hissimde ne kadar haklı olduğumu bilemediğim için gözlerimi kapatıp bir nefes veriyor ve kulaklarımın Dina'dan gelen başka bir konuşmayla dolmasına ne yazık ki müsade ediyordum. Böyle bir olayın haberini aldıktan sonra hala dedikodu yapabilecek gibi gelen insanlara karşı onları ciddiye bile almayıp Inias, Zen ve Gadiel'in gözlerinin içine sırayla hissettiğim rahatsızlığı dışarı vurarak baktıktan sonra "Oturup daha fazla çay sohbeti çekecek değilim. Toplantı salonuna girip sorunun hatlarını öğrenip Alamara denen yere gideceğim. Gelen var mı?" dedikten sonra Yuna'ya "Liderler şu an neredeler?" diye soracaktım.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
Inias
Posts: 174
Joined: 20 May 2022, 16:48

03 Jun 2024, 01:35

İnias bambaşka bir ulusun saldırı haberini duyunca bir kaşını kaldırıp Yuna'ya dönüyor. Olumsuz bir ilgiyle bakıyor ona. Kendi liderleri hain bir firari. Yetmiyor, iblis saldırısı gerçekleşiyor. Yetmiyor, baska bir ulus saldırıyı üstlenip savaş açıyor. Bir ulus nasıl iblis saldırısını üstlenebilir? Bu demek değil midir ki onlarda da aludirler var ve direkt onları savaş alanına sürüyorlar? Daha kötüsü, başıboş iblisleri salıyor olabilirler. Daha da kötüsü, iblislerle kötücül bir anlaşma söz konusu dahi olabilir. Düşüncelere dalmaktan katı olan suratı sinir ve öfke ile katılaşıyor bu sefer. Kanının kaynadığını bedeninin sıcaklığından anlıyor. Kaslarını kasıyor bedenini hazırlıyor. Sanki, hemen şimdi savaşa gidecekmiş gibi. Bunlardan sonra hâlâ Yuna'ya baktığı aklına geliyor. Bakışlarına Seraph denen sözde imparatora çeviriyor. Ağzından çıkan ağır sözcükleri ne de fütursuzca dillendiriyor. Bu mu imparator şimdi? Peh! Ne acınası! Dina konuşmaya başlayınca içi daha sıkılıyor ve bayılıyor. Evet, herkesi müttefiği yaparsa büyük bir güce sahip olacak ancak Dina'nın ilgi ve dikkat için bu kadar çaba göstermesi onu feci rahatsız ediyor. Gelin görün ki, her ne kadar kabul etmek zor olsa dahi, Dina boş konuşmuyor. Komplo teorisinden farksız gibi gelse de cümleleri, dedikleri kesinlikle göz ardı edilemez. Ne var ki, duygu ve düşüncelerine tercüman olan kişi hiç şüphesiz Diniel oluyor. Onunla odasında buluşup konuşma sözleri vardı lakin bu askıya alındı anlaşılan.

"Kabul etmesi zor olsa da, Dina boş yapmıyor. Dediklerini göz ardı etmek yanlış olur. Yine de, burada oturup varsayım tartışmaktansa direkt aksiyona geçip, o sırada bu varsayımları tartmayı yeğlerim. Diniel, ben seninleyim. Senden tek ricam, eğer yolculuğa çıkacaksak, bana zaman tanıman olacak. Tutmam gereken kendime verdiğim iki söz var."
Image
KÜNYE
İsim: Inias
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 24
Boy: 1.80
Kilo: 75
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 5/0/5
Mevcut Para: 11.000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 5
Zeka: 5

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
KÜNYE
İsim: Kho'Raktar
Cinsiyet: Erkek
Boy: Dokuz Metre
Kilo: Altı Yüz
Tür: Dev
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 8
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 2
Arun: 2
Duren: 8
İrade: 8

YETENEKLER

Büyülü Beden

TEKNİKLER

Dörde Katla 1. Düzey
Kaynayan Beden
Kaçış Yok

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

03 Jun 2024, 17:14

Yuna’nın sözlerinin sonunda konuşmaya giren Seraph cümlelerini dile getirdiğinde, Yuna sabit bir şekilde saçmalayan bir insana nasıl bakılması gerekiyorsa o şekilde attığı bakışlarıyla karşılık veriyor. Ancak bu bakışlar Dina’nın söze girmesiyle bir anda keskinleşiyor ve yüzüne duyduğu sözlerden memnun olmayan bir ifade yerleşiyor. Dina’nın sözlerinin sonlanmasıyla birlikte, Yuna tam söze girmek için yeltense bile, Diniel’in daha önce davranması Yuna’nın yüzündeki keskin hatların bir kat daha artmasına neden oluyor. Diniel’in sorduğu soru üzerine bu kez bir cevap vermek yerine başkaca konuşacak biri olup olmadığını bakışlarıyla yoklayan Yuna, Inias’ın lafa girmesiyle sanki beklediği bir sonla karşılaşmış gibi omuzlarını silkiyor. Inias’ın sözlerinden sonra ise Yuna bir kez daha sizlere göz ucuyla bakmasının ardından “Tamam, sıra bana geldiyse artık konuşabilirim.” diyor. Bu cümlesinin ardından ise sanki hiç vakit kaybetmek istemez gibi Dina’ya bakışlarını kilitleyen Yuna “Sana bir şey söyleyeyim mi ukala kız… Sizin şu tercih haklarınız falan var ya… İşte o zerre umurumda değil! Vereceğiniz iki oy ile bir hükümdar belirleyebilirsiniz, sizi köşelerinden alkışlayanlara böbürlenebilirsiniz veya hüsnü kuruntularınızla birlikte nefes alıp vermeye devam edersiniz. Hiçbiri zerre umurumda değil! Niye biliyor musun?” diyor. Bu sorusundan sonra Dina’ya bir parça yaklaşan Yuna bakışlarıyla sanki sorusunu birkaç kez yineledikten sonra “Bilmiyorsun! Ancak bildiğini düşünüyorsun! İşte sizinle benim aramdaki fark da burada başlıyor!” diyor. Bu sözlerinden sonra iki adım geri çıkarak her birinizin kendisini net bir şekilde görebileceğiniz bir açıya giren Yuna “Siz düşünmeye devam ederken, ben bazı şeyleri bilip hareket ediyorum! Siz Eletha’yı anlamaya çalışırken ben çoktan onun gittiği yolları gözlüyordum! Ama ne önemi var? Sonuçta ben buradayım ve sizler de karşımda…” diyor. Bu cümlelerinden sonra takati kesilmiş ve önemsiz bir detaya takılmış gibi bakışlarını deviren Yuna, Dina’ya attığı umursamaz bir bakışın ardından “Sevgilinin nerede olduğunu bilmiyorum. Onun kaptanı olmam, boynuna bir tasma taktığım anlamına gelmiyor ya! Merak ettiysen, kuytu köşelerde buluşup koklaştığınız yerlere bakabilirsin.” diyerek cümlesini tamamlıyor.

Yuna, sanki içindekileri dökmüş gibi rahatlayarak verdiği nefesin ardından Diniel ve Inias arasında bakışlarını gezdirmesi akabinde “Liderler şu an sizinle görüştükleri yerdeler.” diyor. Yuna, sanki bunlar ağzından çıkan son kelimelermiş gibi kafasını salladıktan sonra, bir anda Seraph’a bakışlarını döndürmesinin ardından “Seni duymadım sanma… Duydum ama saçmalıklarına verebilecek bir cevabım yok. Ama isminin hakkını sonuna kadar verdiğine şahit oldum…” diyor. Nitekim Yuna, bu sözlerini sanki her birinize söyler gibi kafa salladıktan sonra yavaş adımlarla yanınızdan ayrılmak için hareketleniyor.

Off Topic
Turların uzamaması için, liderlerin bulunduğu odaya gitmek isteyen kişiler, odaya gittiklerini ve kapıda gördükleri görevlilere kendilerini tanıtarak içeri girmek istediklerini, bunun üzerine içeriye alındıklarını ve daha önce gördüğünüz masa düzeni içerisinde oturan liderleri gördüklerini belirtebilirler.

Başka bir aksiyona girmek isteyen kişiler de, bu aksiyonlarını belirtebilirler.

Konuya pasiflik süresi içerisinde yazmayan oyuncuların liderlerin bulunduğu odaya gittikleri kabul edilecektir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

04 Jun 2024, 01:37

Yeni gelen kızın kendisine karşı kurduğu cümlelerin ardından, gözleri Yuna denen şahsa takıldı. Pek fazla dikkat çekici birine benzemese de, saçlarının benzerliği onun da ilgisini çekiyordu. Vadlena'dan sonra böyle birisine denk gelmek, babasının gerçekten iyi çalışmış olacağını düşünüyordu. Belki de iki tane ablası vardı, birisi Bok Kadın Vadlena ve diğeri de hakkında hiçbir bilgisi olmadığı Yuna. "Zenahpuryu, dostlarım bana Zen der." diyerek tanışma faslını kendisince sonlandırmış ve diğerlerini dinlemeye başlamıştı. Dina'nın sürekli olarak birilerini manipüle etmeye çalışması gözünden kaçmıyordu, ancak işin garip tarafı Gadiel bunu ilginç bir şekilde savuruyordu. Her bir fırsatı, kendine has bir tavırla savuşturmuştu. Bu, genç adamı ilginç bir şekilde keyiflendirmiş ve belindeki mataradan bir yudum şarap almasına sebebiyet vermişti.

Yuna, tüm liderlerin acil bir şekilde toplanmasının sebebi olarak Alamara denilen bir yerde iblis saldırısının çıkmasından bahsediyordu. Başta bunu Eletha'nın yaptığını sansalar da, Ludrenia'nın bu savaşı kendilerinin çıkardığını ve savaş ilan ettiklerini söylüyorlardı. Aclania'nın iç karışıklığından faydalanarak olayları büyütme çabası olmalı diye düşünüyordu genç adam. Can kayıpları olsa da, bu saldırının tam şuana denk gelmesinin onları asıl ilgilendiren mesele olduğunu aktarıyordu Yuna. Bir şekilde bilgileri vardır diye düşünüyordu genç adam, içeriden birilerinden bilgi almış ve tam bu zamana bilerek denk getirmiş olmalıydılar. Başka türlüsü ise, tam olarak Eletha ile anlaşmış olabilecekleri yönündeydi. Belki de planlar çok önceden kurulmuştu ve şuanda da işlemeye devam ediyordu.

Konuşmaların ardından herkes sırasıyla söze giriyordu. Dina'nın tekrardan ilginç konuşmasının ardından, gözleri ağzını açan Diniel'e dönüyordu. Çay sohbetini daha fazla çekemeyeceğini söylediğinde gülümsemişti. Inias, Dina'ya kısmen hak verdiğini söyledikten sonra söze Yuna giriyordu. Liderlerin bizimle görüştükleri yerde olduklarını söylüyordu. Zen, derin bir nefes aldıktan sonra sırtını gevşetmek amacıyla iyice gerinmeye başladı. "Kafanızda kurduğunuz senaryoların hiçbir önemi yok. Şimdilik önümüzde daha büyük bir mesele var. Can kayıpları olduğu söylenen bir yerin konusu geçiyorken, hala oy konuşmak kadar büyük saçmalık yok." Zen, orada savaşan ama tanımadığı tüm insanları düşündü. Onların yanına gitmeli ve yardım etmeliydi. Bunu biliyordu. "Gidelim Diniel." Dedikten sonra Gadiel'e doğru döndü. "Geliyor musun Gadiel?" En güvendiği iki kişiden birine geleceğini bildirmiş, diğerine ise yanında olup olmayacağını sormuştu. Gadiel'in cevabının ardından diğerlerini dinlemeden ilerleyecek ve liderlerin bulunduğu yere girecekti.

Kapıda duran görevlilere, "Zenahpuryu, Güç Muhafızları Birliği." Diyerek kendini tanıtmış ve liderlerin bulunduğu odaya giriş yapmıştı. Liderlerin hepsinin gözüne baktıktan sonra, Bristran'ın gözlerinin içine bakarak diğerlerinin arasında ilk konuşmaya giren kişi olmuştu. "Alamara denilen yerde bir iblis savaşının olduğuna dair bilgi aldım. Can kayıplarının olduğunu duydum. Patron, mümkünse, oyumu herkesin içinde şuanda belirterek bu konuyu noktalamak ve dostlarımın yanında savaşta yer almaya gitmek istiyorum." Sözlerinden büyük bir ciddiyet ve keskinlik akıyordu. Orada canıyla, varlığıyla savaşan tüm Aludir'lerin yanında yer almak istiyordu, tanımadığı dostlarını koruyabileceğini, en azından bunu deneyeceğini biliyordu. İsminin diğer Aludirler içinde duyulmuş olmasının da verdiği özgüvenle, kendi özgüvenini o savaşta çarpışan herkesle paylaşabileceğini düşünüyordu.

Out: Turum kötü olduysa üzgünüm, kısıtlı bir zamanda başka bir bilgisayardan yazacak vakit bulmuşken tur attım. Bilgisayarım gelince telafi edeceğim.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

04 Jun 2024, 13:13

Sessizlik bir deri gibi yapıştı ruhuma ve bedenime. Zaman adeta durdu, dünya sessiz bir çığlıkla yankılandı. Oysa Yuna'yı gitmekten alıkoyan, bize ışık olmasını isteyen bendim. Ama tek bir kelam bile edemedim. Yuna'nın kelimeleri, acımasız bir okçunun okları gibi art arda saplandı bedenime. Her bir kelimenin ağırlığı ile titredi bedenim. Tüylerim diken diken olurken, istemsizce sıktığım yumruğun ve kasılan kaşlarımın farkında bile değildim.

Almara... Onun talihsiz kaderine ilk kez kulak misafiri olduğumda, benzer bir acıyla sınanmıştı kalbim. Boaldir, Azuldir'in geçmişini anlatırken, Almara bir kez daha iblislerin saldırısına maruz kalmış, masumların ölümleriyle çalkalanmış bir kasabaydı. Şimdi Yuna, bir kez daha oraya iblislerin saldırdığını söylüyordu. Kayıplar! Kelime olarak söylemesi kolay bir cümleydi, ama kalbimde bıraktığı tahribat tarif edilemezdi. Masum çocuklar, anneler ve babalar... Onların gözlerindeki o bakışı gözlerimi kapattığımda görebiliyordum.

İblislerin alevleriyle yanan evlerin görüntüsü gözlerimin önüne geldi. O evlerde bir zamanlar kahkahaların yankılandığını, çocukların oyun oynadığını, ailelerin birlikte yemek yediğini hayal ettim. Şimdi ise o sıcaklık, o hayat dolu anılar, iblislerin pençelerinde yok olup gidiyordu. Her bir saldırı, sadece binaları değil, insan ruhunu da yıkıyordu. Ve ben, bu yıkımın ortasında, çaresizlikle donakalmıştım.

Yuna'nın sesi zihnimde yankılanırken, içimde bir fırtına koptu. İblislerin saldırısı, sadece fiziksel bir yıkım değildi; o, insanlığın en derin yaralarını açan bir felaketti. Kayıpların ardında kalan acı, kelimelerle anlatılamayacak kadar büyüktü. Her bir masum çocuğun, annenin ve babanın kaybı, insanlığın ruhunda onarılamaz yaralar açıyordu. Bu yaralar, zamanla iyileşmez; aksine, daha da derinleşir ve tüm insanlık için bir utanç vesilesi olarak kalır.

Boaldir'in anlatıları, tarih kitaplarının soğuk sayfalarında yer alan kuru bilgiler değildi. Onlar, yaşayan, nefes alan, acı çeken insanların hikayeleriydi. Ve şimdi, Yuna'nın anlattıklarıyla, bu hikayeler bir kez daha canlanıyordu. Almara, bir kez daha iblislerin karanlık gölgesi altında inliyordu. O masumların gözlerindeki bakış, umut dolu çocukların, sevgi dolu annelerin ve güçlü babaların bakışlarıydı. Onların gözlerinde gördüğüm o çaresizlik, o korku, ruhumun en derinlerine işledi.

Sessizlik bir deri gibi yapıştı ruhuma ve bedenime. İçimdeki çığlıkları duyuramadım. Yuna'nın her kelimesi, yüreğime saplanan bir hançer gibiydi. Bu acı, sadece benim değil, tüm insanlığın acısıydı. Masumların ölümleri, insanlığın en büyük trajedisiydi. Her bir kayıp, insanlığın ruhunda kapanmaz yaralar açıyordu. Ve bu yaralar, nesiller boyunca iyileşmeyecek, daha da derinleşecekti.

Bu yüzden, barış için savaşmak zorundaydık. Masumların ölümünü, anlamsız kederleri, boşuna yaşanan trajedileri durdurmak için. Çünkü biliyorum ki, barış sadece bir ideal değildi; o, insanlığın en temel hakkıydı. Ve ben, Gadiel, bu hakkı savunacaktım, son nefesime kadar. Çünkü savaşın çirkinliği karşısında, barışın güzelliğini yaşatmak zorundaydık.

Yuna'nın sözlerinin ardından söz alan herkesi teker teker dinledim. Dina... Onun bu alaycı tavrının halen sürüyor olmasına derin bir öfke besledim. Fakat susmayı sürdürdüm. Sonra Seraph ve Diniel söze girdi sırasıyla... Onların sözlerine karşı da sustum. En sonunda ise Inıas bir şeyler söyledi... Ne söylediğini dinlemedim bile. Bakışlarım sadece duyduğu sese karşı dönmüş bomboş bakışlardan ibaretti. Yuna tekrardan söze girip herkesi laflarıyla ezerken ise bazı kısımlara istemsizce hak verirken buldum kendimi... Fakat gene sustum. Sonra ise Zen girdi söze. Bana hitaben sözlerine karşı tepki olarak döndüm sadece ona. Gözlerinin içine baktım ve;

"Üzgünüm dostum Zen, bir kaç işim var. Oyumu zaten duyurdum, Vearis. Sorarlarsa söylersin." dedim tok bir ses tonuyla. Gözlerimi arkamdaki gölgelere çevirmeden, tersi yönde adım atmaya başladım. Almara'ya giden yol, kalbimin atışlarının ritmine göre uzanıyordu önümde. Bekleyecek zaman yoktu, laklak edecek nefes kalmamıştı. Aklımda, herkesi kucakladığım o anın hayaleti dolaşıyordu. Bu üsste daha fazla duramazdım.

Uykudaki Nueamsa'ya seslendim, bir imparatorun ordusuna seslenişini andıran bir tınıyla:

"Uyan, Nueamsa! Kaybedecek zaman yok, gidiyoruz!"

Sözlerim, sonsuzluğun eşiğinde yankılanıyordu. Ruhumdaki kıvılcımın, Nueamsa'ya seslenişimle harlanmış bir aleve dönüştüğünü hissedebiliyordum. Her adımda, geride bıraktığımız her an, birer anıya dönüşüyordu. Bu anılar, kalbimin pusulasıydı, beni Almara'ya, kaderime yönlendiriyordu. Bu yolculuk, sadece bir yerden bir yere gitmekten çok daha fazlasıydı. Bu, geçmişle yüzleşmek, geleceği kucaklamak ve ruhumuzun derinliklerindeki gizemleri keşfetmek için bir adımdı.

Üs içerisinden çıkacak, şehrin sokaklarına atacaktım kendimi. Sonra.... Sonra ise sadece kaderimi takip edecektim.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

05 Jun 2024, 19:21



İğrenti, hayal kırıklığı, endişe, korku, öfke... yüzümde aynı anda beliren bu kadar ifade adeta birbirleri ile savaş içinde gibiydiler. Kendimi durduramıyordum. Nefes alış verişlerim hızlanmıştı. Önce birkaç adım geri çekildim. Evet... fiziksel olarak uzaklaşmak muhtemelen iyi bir fikirdi. Onlara baktım. Yuna'ya baktım. Kapıya baktım. Her şey ve herkes ne kadar da renkli ve parlaktı! Ölürken gördüğüm son yüzlerin bunlar olabilitesi fikri beynimin duvarlarında dizginlerini koparmış bir boğa gibi oradan oraya kendini vurmaya başlamıştı ve sakin kalmam giderek zorlaşıyordu.

"YUNA!"

Diyebildim sadece, uzaktaki bir nesneye erişmek istercesine kolumu, parmaklarımı ve üst gövdemi ileri doğru uzatarak arkada kalan bacağımı yere paralel şekilde kaldırırken. Mesafeleri ölçmek her zamankinden daha zordu. Sesler uğultulara, uğultular, fısıltılara, fısıltılar çığlıklara, çığlıklar kahkahaya dönüşürken gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatıp beşten ikiye kadar geri geri saydım ve gözlerimi açtım. Etrafıma baktım. Buradan ayrılıp başka bir odaya gidiyorlar gibi gözüküyordu. Kısa beyaz saçları aradı gözlerim. Hafifçe diz çöküp bacaklarımdan aldığım kuvvet ile ok gibi yerimden fırladım. Yuna'nın yanına kaç saniyede vardığımı bilmiyordum, fakat aynı odada olmamıza rağmen soluk soluğa kaldığımı hissedebiliyordum.

"MUTFAK!"

Bileğinden tuttum ve koridora kadar götürdüm. Direnirse, bulunduğumuz yerde konuşacaktım.

"Hayır. Beni bunlarla gönderme. Aklından ne geçtiğini tahmin ediyorum, fakat bana güven. Bu iyi bir fikir değil. Bir tanesi daha ismini söylemekten aciz. Diğeri konuşamıyor bile. Öbürü... Gialdir gibi bir sümükten hoşlanıyor?! Yapma, bu ekip ve ben birbirimizi yavaşlatırız. Beni tek gönder. TEK BAŞIMA! Mutlaka bu görev birkaç farklı parçadan oluşuyordur, bana göre ayrı şeyler bulabiliriz."

Bileğini bırakmadan, gözlerimle hızlı bir şekilde sağa ve sola baktım. Göz bebeklerimin büyüdüğünü hissedebiliyordum. Sesimin oldukça sakin çıkmasına özen göstermeye çalışarak, volümünü düşürdüm ve biraz daha yaklaştım kadına.

"Beni çok daha efektif şekilde kullanabileceğini biliyorsun. Bırak, Nacse ile ilerleme kaydedeyim. Kalabalığın arasında harcama beni. Birkaç gün odamda beklemeye bile razıyım. Ama şu son beş dakika... sanki bir yıl gibiydi. Yaşlandığımı hissettim Yuna. Sen zeki bir kadınsın, bir şeyler düşünürsün! Şimdi liderlerin yanına gideceğim, çıktığımda çok aşırı önemli manyak bir işim çıkmış olacak. Tamam?"

Bileğini bıraktığımda birkaç adım geriledim. Cevabını aldıktan sonra liderlerin odasına gidecektim. Kendime fiziksel olarak bir yer seçebilme şansım olursa, öncelikli olarak Gadiel'in yanında duracaktım.

KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

10 Jun 2024, 10:57

Zenahpuryu & Diniel & Dina & Inias; Zenahpuryu’nun sözleriyle birlikte Yuna’nın da bulunduğu yerden ayrılıyor ve liderlerin bulunduğu odaya yöneliyorsunuz. Kapıdaki görevlilere kendinizi tanıtmanızın ardından ise, kapıdaki görevliler size hiçbir zorluk çıkarmadan kapıyı açıyorlar. Adeta, önceden gelişiniz haber verilmiş gibi, size hiçbir şey sormadan ve içeriye de haber vermeden kapının bu şekilde açılmış olması dikkatinizden kaçmıyor. Bu hususu aklınızın bir yerine not ederek içeriye giriyor ve liderler ile karşılaşıyorsunuz.

Bu odadan en son ayrıldığınızda liderler hangi noktada oturuyorsa, hepsinin aynı yerde oturmaya devam ettiklerini görüyorsunuz. Ancak bu kez, her birinin yüzünde gergin bir ifade ve endişe dolu bakışları görebiliyorsunuz. Buna rağmen, sanki odaya gelişiniz hiçbirinde şaşkınlık yaratmamış gibi, her biriyle birkaç saniyelik göz göze gelme anından sonra, masadakilerin hepsi bakışlarını sizleri davet edercesine masaya çeviriyor. Bu fırsattan istifade eden kişi de Zenahpuryu’dan başkası olmuyor.

Zenahpuryu Bristran’a hitaben konuşmasına başladığı anda, masadakilerin tamamı dikkatli bir şekilde Zenahpuryu’yu dinliyorlar. Zenahpruyu’nun sözleri sonlandığı anda ise, Bristran bakışlarını Boaldir’e doğru çeviriyor ve Boaldir de hafif bir soluklanmanın ardından “Endişeni anlıyor ve paylaşıyoruz Zenahpuryu… Diğerlerinizin de farklı düşünmediğini biliyoruz.” diyor. Boaldir bu sözlerinin ardından masadakilere kısa bir bakış atmasından sonra ise bir kez daha gözlerini size çeviriyor ve “Bizler de sizlerin sahada olması konusunda hemfikiriz. Bu yüzden, Hükümdar seçimini hızlıca tamamlayarak resmi olarak görevlendirmeleri yapmanın uygun olacağını düşünüyoruz.” diyor. Boaldir, acelece bir tavrı olduğunu ve bir an önce Alamara’ya müdahale etmek istediğini belli eden bu sözleriyle birlikte masadakilere dönüyor ve “Bir kez daha adaylığımın olmadığını, burada verilen oyların gözetmeni olacağımı ve Danışma Konseyine oyları ileteceğimi bildiriyorum. Burada yapacağımız seçim benim gözlemim ve sorumluluğum altında olup, iradeniz Aclania’nın iradesi olacaktır.” diyor. Bu sözlerinin ardından oturduğu yerden ayağa kalkan Boaldir vücudunu tamamen size doğru dönerek “Lütfen oyunuzu açıklayınız. Tüm oylar verildikten sonra yeni Hükümdarımızı açıklayacak ve derhal Alamara konusuna girişeceğiz.” diyerek sözü sizlere bırakıyor. Masadakilerin bakışlarını tamamen üzerinize döndüğü anda ise, gerçekten de bundan sonraki yazılacak kaderin ilk tohumlarını atacağınızı hissedebiliyorsunuz.

Gadiel; Sözlerinin ardından üs içerisinden çıkmak için adımlamaya başladığın anda, zihninden Nuemsa’ya seslenerek onun varlığına erişmeye çalışıyorsun. Karanlık dehlizin içinde yankılanan sesin kulaklarına aksederken, karanlığın hafifçe dalgalanmaya başladığını görebiliyorsun. Bu dalgalanma, sanki Nuemsa’nın varlığının en büyük işareti gibi gözlerine yansırken, karanlığın ardından “Sence gitmek için doğru zaman mı?” diyen Nuemsa’nın sesini duyuyorsun. Duyduğun bu ses, sanki yıllardır hasret kaldığın sevgiliden aldığın ufak bir not kağıdı gibi ruhunu şenlendirmeye başladığı esnada, bir anda önüne dikilen bir görevli olduğunu fark ederek duruyorsun. Önünde duran görevli saygılı tavrından taviz vermez bir şekilde dururken, başını çevirdiğinde üssün çıkış kapısına erişebileceğin merdivenlerin başında durduğunu fark ediyorsun. Bununla birlikte, kapının önünde ve merdivenlerin başında olmak üzere görevlilerin bulunduğunu görebiliyorsun. Nitekim, seni durdurmuş olan görevli hafifçe başını eğmesinin ardından “Efendi Boaldir’in emriyle üsten çıkışlar ikinci bir emre kadar yasaktır efendim. Ayrıca, Efendi Boaldir sizlerin toplantı odasında olmanızı beklediğini, buraya gelmeniz halinde ise sizleri toplantı odasına yönlendirmemiz gerektiğini tarafımıza bildirdi.” diyerek üs içerisinde çıkamayacağını sana belirtiyor. Görevlinin yüzüne baktığında, bunun Boaldir’den gelen kati bir emir olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsun. Ancak bir şekilde, sanki istersen tüm bu görevlileri bertaraf ederek kapıdan çıkıp gidebileceğine dair bir inançta içinde harmanlamaya başlıyor.

Seraph; Yuna’yı olay yerinden ayırıp rahat konuşabileceğiniz bir yere kadar götürüyorsun. Yuna, senin bu hareketine karşı hiçbir direnç göstermeden uyarken, konuşmaya başladığında ise onlarca kez dinlendiği bir masalı tekrar dinler gibi baygın gözlerle sana bakıyor. Tüm sözlerin sonlandığı anda ise Yuna “Seni buraya nasıl soktuğumun farkındasın, değil mi? Senin yapacağın işi söyledim… Benim işime karışabileceğini ise söylemedim! O yüzden, şimdi üzerine düşeni yap ve gerisini bana bırak. Baksana, adamlardan bir tanesi bile senin İmparator olmanı yadırgamadı! Bu yüzden, bu hareketlerinle çektiğin dikkati dağıtmak için ekstra mesain başlıyor! Hadi yürü!” diyor. Bu sözlerinden sonra ise koridorun diğer tarafına doğru hareketlenerek konuşmanın sonlandığını sana belli ediyor.

Yuna ile olan konuşmanın ardından gruba geri katılım için hareketlendiğinde, ortada hiç kimsenin kalmadığını görüyorsun. Arkada bırakılmış biri olarak ve işleri yüzüne gözüne bulaştırmamak adına hızlıca toplantı odasına doğru ilerlemeye başlıyorsun. Odanın bulunduğu yere geldiğin anda ise Gadiel hariç olmak üzere, diğerlerinin odaya girdiklerini ve kapının kapandığını görüyorsun. Kapının önünde bekleyen üç görevli ise dikkatli bir şekilde etrafı incelemeye başlıyor.

Off Topic
Bu tur itibariyle pasiflik sınırı uygulaması başlanmış olup, her bir oyuncunun buna riayet etmesi konunun daha hızlı ilerlemesini sağlayacaktır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Aludir Üssü”