Görüşme (Dina)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

03 May 2024, 10:00

Konuşmanı, alışageldiğin üzere, piposundan aldığı nefeslerle dinleyen Vearis, sözlerinin arasına bu kez belirgin mimikler veya ifadeler koymaktan uzak bir tutum sergiliyor. Aldığı birkaç nefesin ardından ise, piposunun ucundan gelen koyu dumanla birlikte Vearis ağzına biriken hafif dumanı üflüyor ve ardından piponun ucunu kontrol ediyor. Birkaç saniye evirip çevirmesinin ardından piposunu masaya bırakan Vearis’in yüzüne hafif bir üzüntü tonu düşüyor. Piposundaki tütünün bitmesiyle yaşadığı bu üzüntü, sanki Vearis’i birkaç saniye de olsa bu diyardan uzaklaştırmış gibi görünüyor. Aldığı boş birkaç nefesin ardından Vearis kendine gelmiş gibi duruyor ve bakışlarını sana doğru çeviriyor. Her ne kadar konuşmanın devamı sırasında birkaç kez piposuna kaçamak bir bakışa atsa bile Vearis piposuna uzanmadan seni dinliyor.

Konuşmanın sonlanmasının ardından ise Vearis’in yüzüne hafif bir tebessüm oturuyor. Doğrudan sana bir cevap vermek yerine önce piposuna bir bakış atıyor ve ardından oturduğu koltuktaki pozisyonunu değiştiriyor. Sırtını biraz geri çekip kalçasını öne alırken, sol bacağını sağ bacağının üstüne koyarak daha rahat bir pozisyon alıyor. Omuzlarını da biraz daha gevşeten Vearis bakışlarını sana odakladığı sırada ise “Sondan başlayalım o zaman Dina’cığım.” diyor. Vearis birkaç saniye bakışlarını yarı düşünceli bir şekilde üstünde gezdirmesinin ardından “Decimus 'Rhennir' Celer’e göre, yeni doğan bir insanın karakteri ancak 6 yaşına geldiğinde oturmaya başlar. Özellikle 2 yaşına kadar annesinden ayrı bir varlık olduğunu bile tam olarak kavrayamaz. Bu yüzden de, özellikle 2 yaşına kadar annenin sahip olduğu karakter çocuğun tüm kodlarına işlemeye başlar. 2 yaşının ardından ise bebek dış dünya ile etkileşime girmeye başlar. Kimi bilinçli kimi bilinçsiz olan bu etkileşimlerin sonucunda bebeğin karakteri şekillenmeye başlar. Bu dönemde, bebeğin gördükleri, konuşmaya başlamasından sonra sorularına aldığı cevaplar ve ardından analiz etmeye başlamasıyla birlikte, karakterinin neredeyse büyük bölümü oluşmuş olur.” diyor. Vearis belirgin bir şekilde bir kaynaktan okuduğu bu bilgileri adeta alıntılarcasına dile getirmesinin ardından “Ben de bir Aludir’in bebekten farksız olduğunu düşünmüyorum. Benim gözümde Dina, henüz karakteri oturmamış bir bebek. Ancak elbette arada büyük bir fark var… Bunlardan ilki, bir Aludir olarak doğduğun anda çoktan 2 yaşını aşmış biri oluyorsun. Diğer fark ise, zihninin altında önceki hayatına dair gördüklerin, aldığın cevapların ve analizlerin varlıklarını sürdürüyor. Dolayısıyla, Dina olarak gördüğüm karşımdaki kişi, hem geçmişinin karakterini yansıtıyor hem de yeniden doğumundan sonra bir karakter oluşturuyor. Dolayısıyla, senin halihazırda oturmuş bir karakterin olduğunu düşünmüyorum.” diyor. Söylemek istediği şeyin seni incitmekten uzak ve tamamen düşüncelerinden ibaret olduğu belirtmek istercesine sözlerine bu noktada ara veren Vearis, bakışlarıyla da bunu sana hissettiriyor.

Birkaç saniyelik sessizliğinin ardından Vearis “Şimdi bana bir hain mi yoksa egoist biri mi olduğunu soruyorsun? Sence ikisi arasında bir fark var mıdır? Ya da bugünün hainin yarının egoisti olmayabilir mi? Hepsini geçtim, bugün dört dörtlük bir insan olsan bile, yarın da öyle kalacağını garanti edebilir misin?” diyor. Vearis her ne kadar bu sorularında özne olarak seni kullanmışsa bile esasen sorularından öznenin neredeyse tüm insanları kapsadığını fark edebiliyorsun. Nitekim Vearis “Hangimiz böyle değiliz? Bugün beni nitelendirişin, yarına bir kefalet oluşturur mu? Eğer kaderimize bir ihanet yazılmışsa, bu önünde sonunda gerçekleşecektir. Bizler, sadece bu ihanetin neresinde olacağımızı ve ne şekilde olacağını gözlemleyecek ve çok şanslıysak bunu en az hasarla atlatacak olan kişileriz.” diyor. Tüm bu sözlerinden sonra hafifçe soluklanan Vearis “Kısacası Dina’cığım, sen ne bir hainsin ne de egoist küçük bir kızsın… Bunlardan çok daha fazlasısın ve daha azı. Bunu ancak birlikte görebiliriz.” diyor.

Cümlelerini ufak bir tebessümle bitirmesinin ardından piposuna yavaşça eli uzanan Vearis bir anda hayal kırıklığı ile elini geriye çekerken “Kaderine gelirsek…” diyor. Diğer konuya geçiş yapacağını belli eden bu sözlerinin ardından Vearis “Senin kaderini görmüyorum Dina’cığım. Ve eğer bunu yapabilme becerim olsaydı bile, bunu yapmaktan mümkün mertebe kaçınırdım. Zira ben bir Tanrı değilim. Kaldı ki, kaderi bilmek bana her daim manasız gelmiştir. Denilene göre ismimin bana bahşettiği bir kaderde ilerliyormuşum… Peki, öyle olsun! Bunu bilmek hayatımı şenlendirecek mi yoksa dertlerimi arttıracak mı? İsmimin bahşettiği kaderin hükümdarlık olduğunu bilmek veya ismimle birlikte yokluğa savrulacağımı öğrenmek, beni olduğum kişi olmaktan alıkoyardı. Yani ismim, beni yok eden esas şeye dönüşürdü. Çünkü biri rehavet yaratır, diğeri çaresizlik… Oysa ben bir insanım ve duygunun her türlüsünü ancak bir insan olarak kalırsam yaşayabilirim.” diyor. Tüm bu sözlerinin ardından hafifçe seni süzen Vearis “Kaderini ne ben şekillendirebilirim ne de bir başkası… İsminin bahşettiklerini ancak kendin öğrenir ve kendin yaşarsın. Tıpkı sonuçlarına kendin katlanacak olduğun gibi… Bu yüzden Dina’cığım, bana itaat etmeni sağlayacak diye sözlerime yalan karıştırma niyetinde değilim. Fakat eğer gerçekten düşüncemi öğrenmek istersen, kaderinin ne şekilde şekilleneceğini en ön sırada izlemek istediğim kişilerden birisin. Belki bir seyirci olarak alkışlarım veya yuhalamalarım sana yardımcı olur.” diyerek sözlerini sonlandırıyor. Tüm bu sözlerinden sonra ise Vearis’in bakışları, elbette, bir kez daha piposuna gidiyor ve bu kez orada bir süre kalıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

08 May 2024, 17:52

Sözlerini piposuna yapışarak dinlemeye devam eden Vearis, ilk önce belli belirsiz bir hüzünle karşılamıştı onu. Suratını kaplamaya devam eden karamsarlığın sebebinin kendi sözleri değil, piposundaki tütünün bitmesi olduğunu anlamıştı Dina. Hemen ardından sözlerini bitiren Dina, Vearis'in bu yoksunluktan çıkış sürecine tanık olmuştu. Bir kaç derin nefesten sonra yüzünü tekrar tebessümle kaplamış ve kendine gelmişti. Hemen ardından konuşmaya başlamıştı. Dina istifini bozmadan onu dinlemeye devam etmişti. Atasından bahsederek lafa giren Vearis, ilk sözlerinin sonuna yaklaşırken Dina bir noktada düşünmek zorunda kalmıştı. Kendi atalarının kim olduklarını ve neye benzediğini dahi bilmiyordu. Nitekim, bir şekilde kişiliğinin gelişme ve oturma sürecinde olduğunu o da anlayabiliyordu. Şimdiye kadar sözlerinde bir yanlışlık yoktu. Burada bir alt metin de yoktu. Vearis açık açık ne düşünüyorsa onu anlatıyordu. Sonrasında Vearis, kader ile ilgili bir kaç kelam ettikten sonra Dina'nın kişiliğine atıf yaparak tekrardan nötral tavrını ortaya koymuştu. Açık açık Dina'ya karşı bir konuma girmek ya da ona olan düşüncelerini olanca anlatmak yerine siyasetçi ağzıyla konuşuyordu. Bir bürokrattan hiç bir farkı yoktu.

Veruan ile alakası dahi yoktu. Ne düşünüyorsa aynen söyleyen, hiddetli ve bildiğini sakınmayan o adama kıyasla, Vearis politikanın tüm inceliklerini biliyordu. Sözleri özenle seçilmiş, orta yolu bulan ve karşıdakini manipule etmeye dayalı sözlerdi. Bir yandan, aradaki samimiyetten hiç uzaklaşmadan sözlerini olabildiğince uzatarak bu durumu karşıdakine tamamen kavratan ve kabullendiren bir mizacı vardı. En ilgi çekici yanı ise onun bir insan olduğunu, Dina'ya belirtmeye çalışması idi. Dina da sorusunu sormadan önce kader ile ilgili vereceği cevabı biliyordu. Onların seviyesi buna yetmiyordu. Ancak Dina bir noktada ona ilettiği düşüncelerden tut, konuşma tarzına kadar uzanan bu davranışlar bütünü ile Vearis'in tavırlarını analiz etmişti. Bu noktada Vearis sözlerini bitirmiş, isim ve kader ile ilgili konuşmalarına bir es vermişti. Bu noktada piposuna tekrar gömülen Vearis'e kaçamak bir gülüş attıktan sonra Dina'da istifini bozmadan kısaca cevap vermişti. "Anlıyorum."

Dina ve kaderi ile olan sözleri de benzersiz, ancak bir o kadar aynı idi. Göremediği bir kader üzerinden önce tanrı olmadığına atıf yapıyor, ardından kaderi bilmenin ne kadar kötü olduğundan dem vuruyordu. Rehavet, çaresizlik ve karşılığında kişinin kendi iradesi. Bu noktada herkesin kabullenebileceği ve avukatlığını yapacağı sözleri Dina'ya atıyordu. Belki başka bir bağlamda, başka bir masada ve başka şartlarda Dina'nın katılacağı ve altına imzasını atacağı sözler; şu an için Dina'ya ne bir fayda sağlıyor, ne de işine yarıyordu. Ancak Vearis'in tavırları bu noktada çok aydınlatıcıydı. Bir şeyi biliyorsa dahi, ona söylemeyeceğini anlamıştı böylelikle. Son sözlerinde ise Dina'nın kaderine, izleyeceği yola etkisinin minimal olacağını, ancak bunu merak ettiğini de belirtmişti. Bu noktada Dina için bir çok şey tamamlanmıştı. En önemlisi, Vearis'in nasıl bir hükümdar olabileceğini artık daha iyi biliyordu. Onu kandırmak zordu. Onu etkilemek ya da sinirlendirmek de pek kolay değildi. Manipulasyondan uzak, kendisini bilen ve karşıdakini tartarak konuşan birisiydi. Tüm bunların ışığında vereceği karar artık kendisine kalıyordu.

"Güzel bir sohbetti. Çokça şey öğrendim."

Sözlerini sarfettikten sonra biraz durdu. Pek de bir şey öğrenmemişti. Vearis haricinde. Onun ile ilgili pek fazla şey öğrenmişti. Gelecekte nasıl davranacağı ve nasıl hareket edebileceği ile ilgili öngörüleri oluşmuştu. Bununla birlikte zaten buraya geliş amacı da buydu. Bir şeyleri sorarak öğrenmek de pek tarzı değildi. Yaşayarak deneyimlemeyi seviyordu. Yavaşça oturduğu koltuktan kalktıktan sonra, zarif bir baş hareketiyle Vearis'i selamladı. Artık gideceğini anlatan bu kafa hareketinin ardından son cümlelerine girişti.

"Başka bir lider ile görüşmeyi düşünmüyorum." dedikten sonra Vearis'e daha öncesinde Veruan ile görüştüğünü söylediğini hatırlamıştı. Bu sözü, ona açık açık ne düşündüğünü ve aslında ne yapacağını anlatır gibiydi. Bu durumda kalan bir başkasının, doğal oy tercihinin kendisi olabileceğini düşünmesi normaldi. Dina'nın her ne kadar aklını kurcalayan bir başka olay varken, başka bir liderle konuşması gülünç olurdu.

"Kaderin, seni hükümdarımız yapacaksa; ben de kaderinin seni nereye götüreceğini oldukça merak ediyorum. Bana dürüst olduğun için teşekkür ederim. İzninle..."

Vearis'in gözlerine kenetlediği bakışlarını kısaca kapıya çevirirken, diğer kulağı ile gelecek bir yanıtı bekliyordu. Ardından odayı terk edecek ve koridora kendisini tekrardan atacaktı.
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

13 May 2024, 10:40

Vearis sözlerini hafif bir tebessümle karşılayarak kendi nezdinde de güzel bir sohbet yaşandığı belli ediyor. Bununla birlikte, yavaşça yerinden kalkarak odadan çıkmadan önce sana saygısını da göstermeyi ihmal etmeye Vearis, sana kapıya kadar eşlik ediyor. Ancak sana kapıyı açmayan ve bunu senin yapmanı bekleyen Vearis tam odadan çıkacağın anda “Bir sonraki görüşmemizi, belki de yeni unvanlarımızla yaparız. Kim bilir…” diyor gülümseyerek. Odadan çıkmanın ardından ise kendine yapacak bir şeyler bulmak için üs içerisinde dolanmaya başlıyorsun.
Off Topic
Konu sonlanmıştır.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Aludir Üssü”