Görüşme (Dina)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

12 Apr 2024, 08:27

Gialdir'in sözleri üzerine konuşmaya başladığında, Gialdir kendisi için duyduğun endişeden memnun olmuşçasına gülümsemeye başlıyor. Halen yer yer göğüslerine ve dudaklarına kayan bakışlarına hakim olamasa bile, sözlerin sayesinde konuşmanın gidişatını ele almaya başlamışsın gibi görünüyor. Ancak Gialdir'e doğru bir adım yaklaşmanla birlikte, bu manzaraya eklenen hafif titremeler, bu noktadan sonra sadece konuşmanın gidişatına değil, başkaca şeylere de hükmedebileceğini sana göstermeye başlıyor. Gialdir'in titremeye başlayan bacaklarını çaresizce bastırma girişimleri, dudaklarına ve göğüslerine kayan bakışlarıyla sonnuçsuz kalmaya yüz tutmuş gibi duruyor. Giderek yanaşarak kurmaya başladığın her bir cümlenin, bu andan sonra Gialdir için ne kadar anlaşılabilir olduğu konusu giderek kafanda tereddütler yaratacak hale gelse bile, Gialdir'in çaresiz titremeleri çoktan bir üstünlüğün sembolü haline geliyor. Burada konduracağın ufak bir öpücüğün veya hafif bir temasın dahi Gialdir'i tamamen savunmasız hale getireceği konusunda emin bir halde araladığın ıslak dudaklarından son cümlelerin dökülmeye başlıyor. Artık bu anda tüm hükmün sende olduğunu tamamen hissetmeye başlıyorsun.

Son cümlenin ağzından dökülmesiyle birlikte Gialdir fazlasıyla tükenmiş gibi bakışlarını deviriyor ve omuzlarının aşağıya çökmesine izin veriyor. Karşında, seni ziyadesiyle arzulayan ve hatta arzulamanın da ötesine geçerek zihninde çoktan onlarca kez seninle beraber olan bir adam gibi duran Gialdir, yavaşça elini kaldırıp ıslattığın dudaklarına doğru götürmeye başlıyor. Bu andan sonra, işin boyutunun nereye varacağını kestirmek güç olsa bile, Gialdir'in parmak uçlarıyla dudaklarına dokunmasında hiçbir tehditkar yön hissetmiyorsun. Yavaşça alt dudağında işaret parmağını gezdirmesinin ardından Gialdir, dudaklarına kilitlenen bakışlarını hafifçe kaldırıyor ve gözlerinin içine bir süre bakmasının ardından "Dina... Seni istiyorum!" diyor. Gialdir'in bu sözleriyle birlikte parmaklarının bedenine temas ettiğini fark ediyorsun. Ancak daha herhangi bir kurtulma refleksi gösteremeden Gialdir bir anda bedenini geriye doğru ittiriyor ve aranızdaki mesafe bir anda birkaç adıma çıkıyor!

Gialdir, seni kendisinden uzaklaştırmasının ardından gözlerini kapatarak dudaklarına dokunduğu parmağını usulca öpüyor. Dudaklarını yavaşça parmağından ayırırken gözlerini açan Gialdir, sanki gökten inen bir vahi ile arınmış gibi tüm titremelerini ve arzulu yüz ifadesini bir kenara bırakarak gözlerine kilitleniyor. Dudaklarının tadını olabildiğince yaşamk için birkaç saniye sessiz kalan Gialdir, bu sessizlikten sonra "Elbette anlatırım Dina. Tabi bu sefer peşinde koşturan sen olursan." diyor. Bu cümlelerinden sonra arkasındaki kapıyı yavaşça aralayan Gialdir, yüzüne yerleşen bir gülümsemeyle birlikte "Yine burada, iki saat kadar sonra..." diyor ve tek gözünü kırpmasının ardından araladığı kapıdan yavaşça sıvışmaya başlıyor.

Off Topic
Bayram önü iş yoğunluğu ve bayram tatili derken biraz geciktim, kusura bakmayınız efenim.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

17 Apr 2024, 02:06

Fikirleri, düşünselini takip ettiği; verdiği her refleksin esasen hesaplara dayandığı bir kaç saniye geçirmişti. Sözlerinden ziyade, verdiği kısa resital ile dikkati üzerine çekmeye çalışmıştı. Bu konuda çabalaması ya da insan üstü bir performans göstermesi gerekmemişti. Zira Gialdir'i iyi kötü artık tanıyordu ve doğasını çözebiliyordu. Ani kararlarına bakılırsa, uzun vadeli kararlarında kendisini daha iyi kontrol edebildiğini fark etmişti. Bu sebeple ona vermeye çalıştığı saf ve çocuksu güven hissinin yapaylığı, onu rahatsız etmiyor olsa gerek. Zira yarattığı heyecan ve libidosunu arttırmış olması bunu gölgeliyordu. Sarf ettiği her bir kelimenin ardından minik sapığın yüzündeki belirginleşen abartıyı görebiliyordu. Bu onu heyecanlandırmıyor ya da üzmüyordu. Gialdir'in hayatını kaydırmak istemiyor ya da ona cenneti yaşatmak istemiyordu. Onu eğlenip kenara atabileceği bir enstruman olarak da görmüyordu. Yalnızca onun bilmediklerini biliyor, erişemediklerine erişebiliyordu. Bu, şimdilik onun yanında bulunması ve ona yakın olması için yeterliydi. Ancak kontrol de kendisindeydi. Doğru cümleler ve doğruya yol alan hareketlerle yavaşça onu etkisi altına alabilir, hayatını kaydırabilir ya da ona cennetini vadedebilirdi. Bunu zaman gösterirdi elbet. Ancak sahip olduğu dominasyonu sonuna kadar kullanacaktı. Bir şekilde, Gialdir'in tepkisi istediğinden biraz daha farklı gelişmişti. Dostane yaklaştığı herifin kendini kontrol etmekte bu kadar zorlanması, hafiften bir ego da hissettirmişti genç kıza. Bir noktada sorgulamıştı hatta. Kendisinde büyüyen bir libido, bir heyecan aramıştı. Ancak sonuç belliydi. Gialdir'in onu istediği yönünde sarf ettiği kelime, elini dudaklarına uzatması ve titreyen bakışlarından sonra dahi tek bir şey hissetmemişti. Efkarlı ve meraklı bakışlarını masumluğunu zerrece bozmadan ona aktarmaya devam ediyor, hareketlerini izliyor ve onu dinlemeye devam ediyordu.

Onda değişen bir şey yoktu. Yalnızca aklında bir şeyin olduğunu, bir kurgunun ve bir planın parçasını sürdürdüğünü fark etmişti. Dina için kendisinin bunun neresinde olduğunu anlaması zordu lakin, Gialdir bir şekilde planına bağlı hareket ediyordu. Kendisini aniden durdurarak geriye çekilmiş, ardından iki saat sonra onu beklediğini iletmişti. Dina ise ani reaksiyon vermemişti. Şaşkın, meraklı ve utanmış yüz ifadesini aynen bozmadan kısaca konuşmuştu. Gialdir yavaşça kapıdan çıkmaya çalışırken kısaca seslenmişti ona.

"Bb.. ben burada olacağım! Merak etme!"

Gialdir'in odadan çıkmasının ardından geçireceği iki saatte neler yapacağını pek bilmiyordu. Bu süre, başka liderler ile konuşması için yeterli gibiydi. Belki de ziyaret etmeyi düşündüğü Vearis ile kısa bir konuşma yapabilirdi. On, belki de on beş dakika kadar odada bekleyip kısaca düşünecekti. Ardından dikkat çekmeden bu odadan çıkacaktı. Gialdir'in hemen ardından çıkmak istemiyordu. Ne kadar burada kimseler olmasa dahi kendisinin göremediği kör bir açı olabilirdi, izleniyor veya takip ediliyor olabilirlerdi. Bunu bir kuruntu olarak düşünse dahi bir kaç dakikanın ona kaybettirebileceği bir şey yoktu. Odadan bir süre sonra çıkacak ve geldiği istikamete doğru, Vearisin odasına doğru yürüyecekti. Kısa bir konuşma yapabilirdi. Odasında olmaması durumunda ise onu aramakla vakit kaybetmek istemiyordu. İki saat dolduktan sonra ise tekrardan bu odaya gelip Gialdir'i bekleyecekti. Ne olacağını bilmemesi ve tam olarak neyin içine çekildiğini anlamaması karşısında buruk bir heyecan duyuyordu. Belki de uzun zamandan sonra işler biraz eğlenceli bir hal alabilirdi.
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

17 Apr 2024, 10:05

Gialdir’in odadan çıkmasının ardından, odada yaklaşık 15 dakika kadar kalıyor ve bu süre zarfında bundan sonra atacağın adımları düşünmeye başlıyorsun. Kafandaki planların şekillenmesi ve odadan çıkmak için yeteri kadar süre geçtiğine kanaat getirmenin ardından ise, odadan çıkıyor ve Vearis’in bulunduğu odaya doğru ilerlemeye başlıyorsun. Bu ilerleyişi esnasında ister istemez ve çevrene de pek belli etmeksizin izlenip izlenmediğini anlamak için etrafını kolaçan etmeyi ihmal etmiyorsun. Ne var ki, odadan çıkıp Vearis’in bulunduğu odaya gelene kadar, ne takip edildiğine ne de izlendiğine dair en ufak bir emare sezemiyorsun. Zihnin bu durumu olabildiğince olumlu yorumlamaya çalışırken, Vearis’in odasının kapısını tıklatıyor ve içeriden onun sesini duymanla birlikte odaya giriyorsun.

Vearis’in bulunduğu oda, Veruan’ın odasından tamamen farksız görünse bile, içerideki yoğun duman yeterli bir ayırt edicilik sağlıyor. Duman bulutunun arasından masasında oturmakta olduğunu gördüğün Vearis ise -belki de tam beklediğin gibi- piposundan aldığı bir nefesin ardından bunu keyifli bir şekilde dışarıya doğru verirken “Hiç gelmeyeceğine inanıyordum Dina. Şaşırmadığımı söylersem yalan söylemiş olurum.” diyor. Vearis’in bu sözleriyle birlikte odadaki dumanı istemsizce solumaya başladığını ve burnunda şekerimsi kokuların hüküm sürmeye başladığını da hissedebiliyorsun. İnsanı ziyadesiyle kendisine çeken bu tatlı kokuya karşı koymanın pek de mümkün olmadığını hissederek, zarar veya yararına bakmaksızın bu kokuyu içine çekmeye başlıyorsun. Tam bu esnada Vearis eliyle seni masanın önündeki koltuklardan birine davet ederken “Önce şunu sorayım… İki kadın olarak mı konuşacağız yoksa iki Aludir olarak mı?” diyor. Vearis’in bu sözleriyle birlikte, vereceğin cevaba göre konuşmanın şekilleneceğini rahatlıkla hissedebiliyorsun. Ancak ondan da önce, bir kez daha tatlı kokuyu ciğerlerine doldurmadan edemiyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

20 Apr 2024, 02:26

Karşısında dağılan duman perdesini biraz araladığında mor salkımlı çiçeklerle örülmüş, bahar kokan bir dağ görmüştü. Engin bir dağ. Ancak ciğerlerini bayram ettirmişti bu duman. Güzel kokuyordu. Vearis'in ne içtiği konusunda bir fikri yoktu. Duman haricinde bulduğu manzara aynıydı. Güzel bir koku, hoş bir kadın. Onun nasıl birisi olduğunu bilmiyordu, bildiği tek şey organizasyonunun lideri olduğuydu. Bu organizasyona da Gyugnal sayesinde girmişti. Onun pragmatist ve progresif tavırları belki de bu kadın için de geçerli olabilirdi. Belki bu kadın da ona benziyordu. Bilmiyordu. Ancak yaşadıkları, Aclania içerisinde diğer organizasyon liderlerinden biraz daha farklı olduğunu kanıtlıyordu ona. Bir de sezileri. Nedensizce burada olduğunu sorgulamıyordu artık. Sanki daha yakındı, daha içtendi.

Şaşırdığını ifade etmişti. Gelmeyeceğini düşünmüştü. Şekerimsi kokuları ciğerine biraz daha çektikten sonra düşündü. Neden şaşırmış olduğuna dair bir kaç fikri vardı. Nitekim bütün liderlerin paçasını aşağı alalı bir kaç saat olmuştu sadece. Vearis'in diğer bunak gibi buna alınacak biri olmadığını tahmin edebiliyordu. Ancak yine de niyeti aynı olmalıydı. Dina'ya karşı bir güven ve sevgi beslemediğine kesinlikle emindi. Ancak okuması kolay birisi de değildi. İkinci cümlesini kurduğu esnada eliyle işaret ettiği koltuklardan birine yönelmişti çoktan Dina. Usul adımlarla, saygısını bozmadan, minik hareketlerle oturmuştu koltuğa. Ardından Vearis'in suallerini cevaplamak üzere konuşmaya girmeye karar vermişti.

Bu noktada düşündüğü ilk şey, onun şaşkınlığını sündürmekti. Bir noktada kendisini hep tahmin edilemez bulurdu. Diğer insanların kendisiyle empati yapması zordu. Nitekim kendisi dahi ne yapacağını ve bir sonraki hamlesini pek bilmiyordu. Spontane ve sezgisel sürdürdüğü yaşamı, onu biraz daha tahmin edilemez, öngörülemez yapıyordu. Ancak burada verebileceği bir cevap vardı. Seçimden ziyade, onu tanımak ve hakkında fikir sahibi olmak için buradaydı. Bir de iki saatlik bir boşluğu vardı tabi... Belki Gialdir onu bekletmese burada olma planını tamamen rafa kaldırırdı.

"Neden böyle düşündünüz? Netice de sizden önce de Veruan'ı ziyaret ettim. Bana bayılıyor, oldukça verimli bir sohbetti doğrusu."

Son cümlelerinin ardından hafifçe gülümsemişti. Bu noktada bu sırıtış, yerini çabucak sakinliğe bırakmıştı. Bir hilali andıran dudak çizgileri pek çabuk dümdüz olmuştu. Zira sesinde alaycı bir ton da yoktu. Niyeti, karşısındakini şakaya bulamak ya da ciddiyetten uzaklaştırmak da değildi. Yalnızca durumunu anlatmıştı. Bu noktada ikinci sorusuna net bir cevabı vardı. İki Aludir olarak konuşmaları durumunda konunun daha stratejik ilerleyebileceğini, yüzünü kaplayan dumandan öteye geçemeyeceğini biliyordu. Bu durum, seçimle ilgili ona daha net doneler sunsa dahi; Dina bir noktada iki kadın olarak konuştukları an onu daha net anlayabileceğini hissediyordu. Bu bir retorikti belki de. Her koşulda ona aynı cevapları verecek dahi olabilirdi. Konuşmanın gidişatından daha çok, Dina'nın vereceği cevap onun niyetini belli edecekti. Ne için burada olduğunu sormak yerine böyle bir soruyu tercih etmiş olmalıydı. Diğer yandan bir kişilik tahlili yaptığını da düşünüyordu. Dina konseptin dışına çıkıp üçüncü bir yanıt sunduğunda ise hadsizlik etmiş olacaktı. Kendi içinde yaptığı analiz bu yöndeydi. O sebeple kendi amacına uygun cevabı vermeyi uygun gördü. Kısa bir bekleyişten sonra sesini biraz daha küçülterek, usulca cevapladı onu.

"İki kadın olarak konuşmayı isterim. Her yer erkekle dolu. Bıktım."

Son kelimelerinden sonra Vearis'in etrafa saçtığı dumandan son bir nefes almış ve onun cevabını beklemeye koyulmuştu.
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

22 Apr 2024, 10:07

Ciğerlerin havadaki tatlı kokuya giderek alışmaya ve bu kokuyu daha da arzulamaya başlarken, Vearis bu isteğini kırmak istemez gibi piposundan nefes almayı sürdürüyor. Ancak kurduğun ilk cümlenin ardından Vearis odanın duvarlarını ve hatta belki de tüm üssü inletecek şuh bir kahkaha atarken, bir anlığına duman boğazına takılıyor ve birkaç kez öksürmeye başlıyor. Neredeyse boğulur gibi olmasına rağmen kahkahalarından taviz vermeyen Vearis, neredeyse yarım dakika süren kahkahalarını, akan gözyaşlarını elinin tersiyle silerken bastırmaya çalışıyor. Kahkahalarını bastırmasının ardından sol elini havaya kaldırıp hem özür dilediğini hem de konuşmana devam etmeni istediğini belli eden Vearis’a karşı, konuşmanın gidişatıyla ilgili tutumunu da dile getiriyorsun.

Kahkahaları sırasında piposuna hasret kalmış gibi bir nefes daha alan Vearis içine çektiği dumanı usulca dudaklarının arasından havaya karıştırırken “Sana bayılıyor ve verimli bir sohbet, öyle mi? Belki verimli olmuştur, ancak onun sana bayıldığı konusunda ciddi şüphelerim var.” diyor. Hemen ardından ise yüzüne yerleştirdiği kocaman bir gülümsemeyle tek gözünü kırpmasının ardından “Seni odasına aldığından bile şüpheliyim.” diyor. Bu sözlerinin ardından gülümsemesini yüzünde tutmaya devam eden Vearis piposundan bir nefes daha almasından sonra ise “Konuya dönersek… Madem iki kadın olarak devam ediyoruz, tüm bu Aludir resmiyetinden uzaklaşalım, öyle değil mi?” diyor. Elindeki piposundan bir nefes daha almak için hareketlenen Vearis yolun yarısında bundan vazgeçerken bakışlarını tamamen sana çeviriyor ve “Sana benden bir hükümdar olmayacağını düşündürten ne?” diyor. Bu soruları esnasında Vearis’in tavrındaki bariz değişiklik ise dikkatinden kaçmıyor. Her ne kadar dili aynı gibi olsa bile, sözlerinin daha samimi ve söylediği gibi resmiyetten uzak olduğunu hissedebiliyorsun. Odaya girdiğin anda karşında organizasyon lideri olarak duran Vearis’in yerine, şu anda karşında seninle dertleşen bir kadın oturduğunu dahi düşünmeye başlıyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

24 Apr 2024, 02:19

Son cümlelerinin ardından tatlı bir kahkaha patlatmıştı karşısındaki alımlı kadın. Bir diğer yandan ciğerleri tatlı dumanı içinde coştururken, diğer yandan kahkahaları sonlanan kadının cümlelerine kulak kesilmişti. Onu olanca dikkatiyle, tek bir cümlesini bile kaçırmadan dinliyordu. İlk cümlesi Veruan'ın kişiliğini onun da pek iyi bildiğini ona kanıtlıyordu. Bu noktada, onun kahkahalarına samimi ve içten bir gülümseme ile karşılık verdi. Suratındaki ciddiyet bir anlığına silinirken şimdi odasına bir yabancı olarak geldiği bu kadına daha yakın hissetmişti. Halen fikirleri değişmemişti. Onu ilk gördüğündeki hissiyatı biraz olsun değişmişti. Eletha'dan aldığı havanın belki de çeyreğini almıştı lakin onun kadar soğuk olmayan, hatta kendisini ona açan ve sohbeti oldukça samimi bir seviyeye çekmeye çalışan birini görüyordu.

Aralarındaki sohbet resmiyetten ve otoriterlikten uzaktı. Ziyadesiyle rahat bir soru da sormuştu ona. Dina'nın onun hükümdar olamayacağını neden düşündüğü ile ilgileniyordu. Bu öylesine sorulmuş bir soru değildi. Toplantıdaki davranışlarının esasını merak ediyor olmalıydı. Burada olmasının sebeplerini de bilmek istiyor olabilirdi. Dina çok uzun zaman sonra kendisi gibiydi. Net, oyunsuz ve maskesiz bir konuşmanın ortasındaydı. Zira halen seçim ile ilgili fikirleri değişmemişti. Vearis'i dinlemek için şans vermiş olması, basit bir tanışma ve fikir alış verişinden öteye gitmezdi. Ancak Vearis'in dostane tavırları sayesinde kendisini daha rahat ifade edebileceğini biliyordu. İstifini hiç bozmadan konuşmasının bitmesini bekledi ve cevap vermek adına kısa bir es verdi. Nefesini aldığı esnada odada dolaşan şekerli buluttan da bir nefes almayı ihmal etmezken, dudaklarını yaladı ve konuşmaya başladı.

"Eletha'yı ilk gördüğümde ondan kaçmak istedim. Bana hissettirdiği şey.. Dehşet, korku, sevgi ya da saygı ile karışık şeylerdi. Kimileri buna hayranlık da diyebilir. Ancak hepsinin ardında saklanmış bir başka hissi de beraberinde yaşadım. Kıskançlık. Sanırım beklentilerim fazlaca yükseldi. Bir an için hükümdar olmanın anlamının yalnızca korkunç bir güç ile ilgili olduğunu sandım sanırım. Ama belki de öyledir. Hatta liderler arasında böyle düşünenler de vardır. Ancak senden aldığım hava biraz daha farklıydı..."

Veruan ile konuştuğu an, onu biraz daha çıldırtmak için belki de ortak yönlerini sıralamıştı. Vearis ile konuşurken bunu yapamayacağını biliyordu. Vearis ile bariz farkları vardı. Ancak benzerliklerini de sezebiliyordu. Konuşmanın en başından beri onu tarttığını bariz hissedebiliyor, aralarındaki konuşma zeminini daha samimi bir alana çekerek fikirlerini cımbızlamaya çalışıyordu. Bu Dina'nın anlayabileceği ve sevebileceği bir şeydi. Her şeyden önce karşısında sohbet ettiği kadın silik birisi değildi. Görmüştü. Liderler arasında sivrilemeyen, silik tipler de vardı. Vearis'in bu noktada sivrilebildiğini, kimseyle henüz konuşmamış olsa dahi bu seçimin favorilarından biri olduğunu anlayabiliyordu. Kendinden emin bir sesle konuşmasına devam edecekti.

"Senin de farklı bir hükümdarlık anlayışın olmalı. Hükümdar olamayacağını düşünmüyorum. Bir başka liderden, Veruan'dan ya da Eletha'dan farklı bir hükümdar olabilirsin. Belki de daha iyisi. Bunu bilmiyorum. Bu maceraya atıldığım günden beri burayı çok ciddiye almadım. Organizasyonlar ve liderleri hakkındaki düşüncelerim Gyugnal'ın bana söylediklerinden ibaretti. Hatta bu organizasyona girmemi de o istedi. Sebebini bilmiyorum. Yolculuğum boyunca bilmediğim, anlam veremediğim çokça şey yaşadım. Ancak sorular sormak yerine cevaplarını yaşayarak keşfetmeye çalıştım. Bu sebeple diğerlerinden farklıyım sanırım."

Her şeyi bir kenara bıraktıktan sonra, aklındaki nihai soru belliydi. Onlara atfedilen önem, yalnızca seçimle ilgili değildi. Bir çeşit minnet sonucu bu oy hakkını elde etmiş gibi de hissetmiyordu. Belki de vaziyet düşündüğünden daha karışıktı. Belki de bu bir birlik çağrısıydı. Bilemiyordu. Ne olursa olsun, okuyabildiği şeyler bildikleri kadardı. Kuruntu yapmak istemiyordu. Son cümlelerini ağzından dökmek üzere devam etti.

"Torpilli oy hakkı elde etmekten dolayı da rahatsızım. Bu kadar önemli olduğumu düşünmüyorum. Ancak eğlenmediğimi de söyleyemem. Eğer hükümdar sen olursan, neyi farklı yapacağını bilmek isterim."

Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

24 Apr 2024, 15:26

Vearis’in suskunluğa düşmesiyle birlikte, konuşmaya giriyor ve sözlerini söylemeye başlıyorsun. Vearis, her bir sözüne karşılık başını sallayarak, gözlerini kırparak veya ufak baş hareketleri yaparak konuşmadan kopmadığını ve söylediğin her bir sözü anladığını sana göstermeye çalışıyor. Elbette tüm bunları yaparken yer yer piposundan nefesler almayı da ihmal etmiyor. Eletha ile ilgili söylediğin sözlere karşılık belli bir tepki vermemiş olan Vearis yüzündeki sabit tebessümü korumayı sürdürüyor. Konunun kendisine gelmesiyle birlikte ise, yüzündeki gülümseme daha samimi bir tona bürünüyor. Cümlelerini toparlamanın ardından ise, söylediğin sözle sanki bir kedinin kuyruğuna basmışsın gibi kaşlarını hafifçe kaldırıp yüzüne muzip bir şaşkınlık ekliyor Vearis. Birkaç saniye bu ifadeyle beklerken, sanki bir yandan da sözlerinin bitip bitmediğini teyit ediyor. Ağzından başkaca bir cümlenin çıkmayacağına emin olmasının ardından ise, yüzündeki şaşkınlığı siliyor ve muzip gülümsemesini hoyratça sergilemeye başlarken “Farklı yapmak…” diyor. Sözlerini piposundan aldığı bir nefesle taçlandıran ve verdiği nefesle bu hakimiyeti bir üst mertebeye çıkartan Vearis “Mesela ülkede pipo içilmesini yasaklayacağım. Bu bir ‘farklı yapmak’ olur muydu? Ya da bizden bahsedelim… Eskisi gibi iblis diyarına girişleri yasaklamam veya sınırlandırmam ‘farklı yaptığım’ sonucunu yaratır mıydı? Ya da şöyle sorayım Dina’cığım…” diyor. Bu anda bir anda duraksayan Vearis “Dina’cığım, bir mahsuru yoksa.” diyerek senden bir müsaade istediğini belli ediyor. Ancak Vearis sanki cevabını çoktan bakışlarından almış gibi gülümsemeyi sürdürerek “İnsanlar bir başarısızlık anında farklı olanı arar, ne ilginç değil mi? Kumar oynarken hep kaybedince, kumarbaz hemen ‘farklı’ bir deste ister. Malını satamayan tüccar hemen ‘farklı’ mal satmaya başlar. Hep böyle midir? Hükümdarı ihanet eden ülke ‘farklı’ birini mi bulmalıdır? Peki sorun gerçekten 'farklı' olanı seçince mi çözülür?” diyor.

Vearis sözlerinden sonra piposundan bir nefes almasının ardından, bunu geri vermeden tekrar konuşmaya başlıyor ve “Eletha, bahsettiğin gibi biriydi. Peki bu ihaneti dışında yaptıkları yanlış mıydı? Aludirleri daha değerli hale getirmesi, kendisine güvenilmemesine rağmen giderek kendini sevdirmesi, insanlara sıcak ve iyi davranması… Bunları bir kez daha yapmak beni ‘farksız’ ve ‘kötü’ bir hükümdar mı yapar?” diyor. Cümlesinin arasına yedirdiği dumanlarıyla odanın içindeki tatlı kokuyu körükleyen Vearis, yüzündeki tebessümü bir miktar arttırarak “Benden ‘farklı’ olanı yapmamı mı bekliyorsun, yoksa ‘fark yaratmamı’ mı? Ya da şöyle sormama izin ver… ‘Torpilli oy’ nedeniyle kendimi rahatsız hissetsem bile eğlenmeyi seçen biri mi olmalıyım, yoksa ‘torpilli oy’ ile yaratılan adaletsizliği ortadan kaldıran biri mi olmalıyım?” diyerek cümlelerini noktalıyor. Sözlerini tamamladığı anda ise Vearis piposunu hafifçe sana doğru sallayarak, nazik bir şekilde şimdilik başkaca bir şey söylemeyeceğini de sana belli etmeyi ihmal etmiyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

29 Apr 2024, 05:19

Vearis, konuşmaya başladığı andan itibaren; geçişken ve belirsiz retoriklere dayalı cümlelerle devam ediyordu. İlginç bir şekilde, ondan duymayı beklediği şeyleri asla duyamasa dahi Dina'nın canı hiç ama hiç sıkılmamıştı. Normal şartlarda, dikkati dağılmaya bu kadar müsait iken; ondan odağını tek bir an dahi ayırmamıştı. Bunun diğer bir sebebi ise, Vearis'in ciddi anlamda Dina'yı merak ediyor oluşu idi. Dina böyle düşünüyordu. Ona cevap vermesi için, her soru sorduğunda iki farklı yol veriyor ve buna göre onun tepkisini ölçüyor olmalıydı. Kendince özgün bir değerlendirme yapıyor ve fikir dünyasında gezintiye çıkıyordu. Dina için bu anlaşılabilir bir şeydi. Zira kendisi de bunu sıkça yapıyordu. Vearis'in cevapları onu ikilemde bırakmıyor, mecburi kabulleniş sağlamıyordu. İlk sezilerini, Vearis'in cümleleriyle kıyaslama gereği duymuştu. Eletha'dan aldığı hissiyatı ve gördüğü düsturu değerlendirdiğinde, onu andırdığına kanaat getirdi. Bu sebeple 'farklılık' üzerinden gitmişti. Vearis ise büyük ölçüde ne konuda farklı olduğunu anlatmıştı esasında.

İlk cümleleri, ona sorduğu ikinci sorudan başlayacaktı. Buna cevap verdikten sonra, esas konuya gelecekti. Hükümdarlığı konusunda, Dina'dan beklediği dönüt, neyi farklı yapmasını istediği idi. Bu da bir retorikti elbet. Dina'nın diyeceği şeyler, onda yeni bir ufuk açmayacaktı. Onun tepkisini ve fikrini merak ediyordu. Bu noktada Dina'nın ona karşı dürüst olmak dışında bir şansı yoktu. Zira, istediği cevaba da aklındakileri tamamen ona ileterek ulaşabilirdi. Onu sabırlı ve dikkatlice dinlemişti. İstifini hiç bozmadan, arkasına yaslandı ve gözlerinin içine doğru baktı. Narin ve uysal ses tonunu koruyordu. Konuşmaya başladı.

"İşte haksız derken bahsettiğim buydu. Siz ve diğer liderler çok uzunca bir zamandır Eletha'nın hükümdarlığında yaşadınız. Biz geleli ne kadar oldu ki... Bu konuda bir bilgimiz yok. Eletha'nın ihanetinden önce, onun yaptıkları konusunda çok bir bilgimiz yok. Ancak şimdi düşündüğümde, Eletha'nın 'iyi ve olumlu' bulduğun yönlerini örnek almakta sakınca görmüyorsun. Yumuşak bir geçiş, halk nezdinde daha iyi karşılanacak bir durum gibi geliyor. Tamamen zıt ve farklı bir yönetim, onu nasıl tanımladığımıza göre değişir."

Sözlerini bitirmesinin ardından, kısa bir süre bekledi. Vearis'in yüzüne bakıp kısa ve bezgin bir gülüşle devam etmeye karar verdi. Bu esnada gözleri odadaki duvarlarda geziniyordu. Kısa bir süre ondan gözünü kaçırdıktan sonra kafasında konuşacağı kelimeleri netleştirmişti. Tekrar Vearis'in gözlerinin içine baktı. Devam etti.

"Hükümdarlık yarışında, bizlerin oylarını kendi tarafına en çok çekenin büyük bir şansı var. Şimdi anlıyorum. Bu aynı zamanda bir sınav gibi. Zira, kendini anlatmak ve insanları etkileme konusunda bir hükümdarın mahir olması beklenir. Neticede bu da bir nevi liderliktir. Yoksa diğer organizasyon liderlerinin üç aşağı beş yukarı kimi destekleyeceği çoktan bellidir, öyle değil mi? Aranızdaki dinamikleri benden iyi biliyor olmalısın. Gözlerine baktığımda, matematiksel olarak şansının olduğunu biliyor olmalısın. Hatta, favorilerden biriymişsin gibi hissediyorum."

Ancak bu noktada, fazla konuşmamak adına, bu mevzuyu daha derine inmeden kapatmak adına sustu. Zira, bu konuşma seçim stratejisi ile alakalı değildi. Ancak eninde sonunda oraya bağlanacaktı. Vearis de bunu biliyor olmalıydı. Ona baktığında, kendi fikirlerine tamamen zıt ya da tamamen ona karşı birisini görmüyordu. Elbette ki Dina'ya güvenmesi ve onu sevmesi için bir sebep yoktu. Lakin bir noktada yapacağı tek tercih bu değildi. Gialdir'in planını merak ediyordu diğer yandan. Vearis'in tavrı bu konuda daha belirleyiciydi Dina için. Mantığı onu daha çok dinlemek istese dahi zihni onu bu kapıdan çıktıktan sonra yapacağı konuşmaya hazırlıyordu. Nitekim, Vearis'in onun için doğru tercih olup olmadığına henüz kanaat getirmemişti. Komiktir ki, Vearis burada ona en istediği cümleleri de kursa, bütün istediklerini verse dahi bir bit yeniği arayacaktı.

"Şu an karşımda Vearis olarak duruyorsun. Yarın karşımda bir hükümdar olarak duruyor olsan, bana ne tavsiye verirdin? Benimle ne yapardın?"
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

29 Apr 2024, 10:12

Konuşmaya başlamanla birlikte Vearis yer yer piposundan aldığı nefeslerle seni dinliyor ve ara ara cümlelerine kafasını hafifçe sallayarak eşlik ediyor. Yüzüne yerleştirdiği tebessümü koruma konusunda oldukça istekli görünen Vearis bu haliyle cümlelerini ve belki de altında yatan anlamlarını kavradığını sana gösteriyor. Sözlerinin son kısmına kadar Vearis bu tavrını sürdürdükçe, ondan gelen olumsuz bir kanaat veya his almıyorsun. Cümlelerine tam anlamıyla katılıp katılmadığını tam olarak kestiremesen bile, en azından doğrudan karşı gelen bir tutumu da olmadığını görebiliyorsun. Bu durum da, sana gerçekten karşında tüm titrinden sıyrılmış bir Vearis’in oturduğunu açıkça gösteriyor.

Konuşmanın son kısmına gelip Vearis’e sorunu sorduğunda, Vearis’in yüzündeki tebessümün bir kat daha arttığını görebiliyorsun. Ancak Vearis doğrudan bu soruya cevap vermek yerine piposundan birkaç nefes alıyor ve gözlerinin içine bakmayı sürdürerek dumanını odaya salıyor. Sanki sözleriyle değil de gözleriyle sana tüm cevabını vermek niyetinde gibi duran Vearis “Tavsiyeye ihtiyacı olan biri gibi görünmüyorsun.” diyor net bir tavırla. Hemen ardından Vearis küçük bir nefesi daha ciğerlerine doldurmasının ardından “Ya da bir tavsiye versem de bunu çok umursayacak biri gibi durmuyorsun.” diyor. Dumanı hafifçe üflemeye başlayan Vearis “Ama yine de illa bir tavsiye diye tutturacak olman durumunda, sana söyleyebileceğim yegane şey, dilini tutman ancak sözlerini içinde biriktirmen olurdu. Yersiz sözler, kimi zaman haklı olsan bile boynuna bir ilmek geçirir. Ancak zamanı geldiğinde, sözlerin haksız bile olsa ilmeği hangi boyna geçireceğin sana kalır.” diyor. Bu cümlelerinin ardından gözlerini hafifçe kısan ve daha sinsi bir bakışa bürünen Vearis “Anlıyor musun?” diyor.

Birkaç saniye boyunca bu bakışında kalan Vearis, piposundan aldığı nefesle bakışlarını eski haline getirirken “Seninle ne yapacağım ise tam bir muamma. Sana öyle afili sözler söyleyerek desteğini almaya çalışacak değilim.” diyor. Bu sözlerinin hemen ardından Vearis tek gözünü kırpmasının ardından “Ne de olsa bunu sen de anlamışsındır. O yüzden, kendime Dina ile ne yapacağımı sorduğumda, kafamda oluşan koca bir boşluk ve o boşluğu dolduran zifiri bir karanlık dışında bir şey bulunmuyor.” diyor. Vearis, sözlerinde son derece samimi ve içten tavrını bu safhada da korumaya devam ederken “Başına gelenlerden tut da toplantıdaki sözlerine kadar… Sana bir kılıf bulmak pek de mümkün gibi görünmüyor. Bu yüzden de… Muhtemelen kendi kılıfını kendin yaratman için boynundaki ilmeğimi biraz gevşetirdim.” diyor. Sözlerinin sonundaki her bir kelimeyi özenle seçmiş gibi görünen Vearis, bu ana kadar insanı içine çeken bir aurayla seninle konuşuyor olsa bile, son sözleriyle birlikte ruhundaki ürperme dikkatinden kaçmıyor. Ancak Vearis’in yüz hatları halen daha aynı samimi ve içten halini korurken “Peki, ben bir hükümdar olsam bana koşulsuz itaat eder miydin?” diye soruyor. Fakat hemen ardından biraz daha koltuğuna gömülen Vearis “Kendini cevap vermek zorunda hissetme Dina’cığım.” diyerek sözlerinin sonlandığını gösteriyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Dina
Posts: 158
Joined: 13 Nov 2022, 05:50

29 Apr 2024, 13:47

Vearis'in ilk cümleleri, bir noktada onun Veruan ile özdeşleştiği kısımları temsil ediyordu. Ancak bütün olaya daha geniş perspektiften bakabilme yeteneği, onu daha iyi süzmesi ve Dina'nın cevaplarına karşı hazırlıklı oluşu takdire şayandı. Nitekim verdiği tavsiye Dina için her ne kadar genel geçer de olsa, sahip olduğu tüm tutumlar için doğru değildi. Bir noktada onun daha liberal olduğunu fark etti. Altındaki insanlara geçireceği ilmeği genişletme söylemi, bu noktada Veruan ile tamamen zıt düşüyordu. Zira, Veruan yarın hükümdar olsa Dina'nın ağzını diktirir ve bir daha konuşmaması yönünde emir verirdi. Fakat Vearis bir şekilde Dina'nın sözlerinden yola çıkarak, nereye evrileceğini merak ediyor; bir noktada merakının peşinden kontrollüce gitmeye çalışıyordu. Verdiği cevabın en akılcıl çözümü buydu.

Bu noktaya kadar Dina ona verilen tavsiye niteliğindeki sözlere gülümseyerek karşılık verdi. Beklediği cevapları, memnuniyetle öğütmüş ve Vearis'in sözlerinin devamına kulak kesilmişti. Vearis, Dina'nın desteğini almaya çalışmıyor gibi görünse dahi; içten içe onun fikrini merak ediyor olmalıydı. Bu noktada Dina'nın oyuna talip olma fikrini reddedecek hali de yoktu. Fakat Dina'ya karşı halen olumsuz bir tavra girişmeyişi, onu çözümlemeye uğraşması ve bir noktada özgürlük vurgusu yapması Dina için fazlasıyla önemliydi. İstediği cevapları, istediği şekilde veriyor ve memnuniyet tablosunu gittikçe büyütüyordu. Vearis, diğer liderlerin arasında neden onun gözüne en farklı lider olarak çarptığını bir kez daha anlatıyordu ona. Bu noktada Vearis, hükümdarlığı ile ilgili cevabının sonunda bir jest yapmıştı. Açık bir çek sunmuyordu artık. Ucu tamamen belli bir noktaya çıkan, ufuğu kapalı bir zarf. Güneşinin onu kapatmasına bu kadar izin vermeyecekti. Zira Vearis, orada bulunan liderlerden bir noktada farklı bir kudrete sahipti. İtaat, ya da hiç. Bu noktada Dina siyasi bir cevap ile başlamayı planlıyordu. Ancak cümlelerinin sonunda ona istediğini verecekti.

"İnsan iki durumda koşulsuz ve şartsız olarak itaat eder. Birincisi korku. Başına gelebileceklerden korkar. İkincisi ise sevgi. Sevgi ise insanın benliğinden sıyrılıp, kendisini hiçe saymasına sebep olur. Pek sevgi dolu biri olmadığımı anlamışsındır. Uzaktan biraz farklı gözüksem de, pek korkmam. Gözü kara biriyim. Yani bu durumların benim itaatimle bir ilgisi yok diyebilirim. Lakin bir şey var..."

Bu noktada Eletha ile ilk karşılaşmasını, hemen ardından Almazath'ın ona söylediklerini tekrardan aklına getirmişti. Eletha'ya duyduğu hayranlık, onun emrini koşulsuz şartsız uygulaması ile açıklanamazdı. Eletha bunu biliyor olmalıydı. Bu sebeple ona kaderinden ve isminden bahsetmişti. Almazath ise kurnazdı. Dina kendi yaşamını feda ederek, diğer iblisi öldürdüğü gibi onu da öldürebileceğini düşünmüştü. Ne kaybederdi... Lakin Almazath onun damarına oynamıştı. Yine ona kaderden ve kimlikten bahsetmişti. İşte Dina'yı arzularından eden ve bir noktada emir alabilen bir benliğe bürüyen tek şey buydu. Merak etmişti. Öğrenmek, yaşamak istemişti. Bu noktada Vearis'in verebileceği tek bir sınav vardı... Dina için önem arz eden belki de tek şey.

"Kaderimi... Görebiliyor musun? Bir nebze dahi olsa, buna vakıf mısın? Bu, sana vereceğim cevabı açıklar işte. Eğer kaderim, senin görüşün içinde şekillenebilirse; sana itaat ederim. Bana kendimi bulabilmem için tek bir yardımın dahi dokunacaksa, sana itaat ederim."

Bu cümlelerin ardından Vearis'e ihtiyacı olan cevabı vermişti. Zira, Vearis'in net bir evet ya da net bir hayıra ihtiyacı vardı. Bu noktada, Dina tamamen ona kendisini manipule etme izni veriyordu. Vearis'in yardım kartına karşılık, Dina kendi sadakatını sunuyordu. Bu daha öncesi için de böyleydi. Eletha için, Almazath için. Fark etmemişti. Güç hiyerarşisini doğru kuruyor ve doğru ata oynuyordu. Vearis'in sahip olduğu kudretin kendi üstünde olduğunu bildiği için, ona itaat edeceği net bir gerçeklikti. Şu an için.

"Veruan ile bir noktada daha ayrışmıştık. Beni itham ettiği şeyi belki sen de düşünmüşsündür. İblis diyarına gidip, Almazath ile karşılaşıp sağ çıkabilmek. Hatta onun sayesinde sağ çıkabilmek. Ben bunun gerçek sebebini biliyorum lakin anlatmayı becerebileceğimi sanmıyorum. Dahası, diğer liderlere bunu anlatmak istemedim. Eletha, bir günde mi Aclania'ya düşman kesildi diye düşünüyorum... Ya da Eletha dahi düşman kesilmişken, az önce o salonda, o koltuklarda oturan organizasyon liderleri... Farksız şeyler düşünüyor olamaz mı? Diğerleri gibi neye ve kime hizmet ettiğini bilmediğim adamların yakasına yapışıp soru soracak, ya da bildiğim her şeyi anlatacak değildim. Sen ne düşünüyorsun? Sence, ben bir hain miyim? Yoksa ihtiyatlı davranan, egoist küçük bir kız mı?"

Bu noktada Dina, bir diğer soracağı soruyu cevapsız bırakmamayı seçiyordu. Güvenebileceği birisi olmalıydı. Dina, kendisinin ne olduğunu ve insanları nasıl kandırabileceğini iyi biliyordu. Lakin dürüst olduğu ender anlardan biriydi. Yalansız, ziyansız ve tamamen gerçeklikle dolu ifade ediyordu kendisini. Vearis'in diğerlerinden daha farklı olduğunu anlamıştı, bir noktada haklı da çıkmıştı. Ancak ona yönelttiği diğer soru, kendi amaçlarına hizmet ediyordu. Artık konu onun hükümdarlığından çıkıp kendisine geliyordu. Dina, iblis diyarında yaşadıklarından yola çıkarak böyle bir yol izlemeye karar vermişti. Vearis'e verebileceği bir oy, sunacağı sadakat karşılığında; yaşadıklarını anlamlandırabilmek. Kovaladığı ihtimalin ufaklığı onu üzmüyordu. Zira bu odaya girdiği andan beri hayal kırıklığına hiç uğramamıştı. İçindeki his, nedensizce Vearis'in farklı bir yönünü görebileceğine dair umutlarını diri tutmasına sebebiyet veriyordu. Beklemeye başladı.
Image
Karakter - Künye
Image
İsim: Dina
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 21
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: -
Mevcut Para: 9.550
İtibar: 6


Profil
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 3
İrade: 6
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 4
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 2

Ekipmanlar/Eşyalar
-
İblis - Künye
Image
İsim: Vybukh
Cinsiyet: Erkek
Boy: 2.25
Kilo: 217
Tür: Yaratık
Seviye: Razguk

Profil
Varlık: 5
Güç: 6
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 6
Arun: 7
Duren: 4
İrade: 5

Yetenekler
Element Yaratıcısı

Teknikler

Azgın Canavar - C Rank
Misket Bombası - C Rank
Kuyruk Kırbacı - B Rank

Ekipmanlar/Eşyalar
Bel Çantası
3 adet Cam Fanus
2 adet Yağ Matarası
40 adet Demir Bilye
Locked

Return to “Aludir Üssü”