Bristan’a söylediğin sözlerin ardından, Bristran başını hafifçe sallayarak sana karşılık veriyor. Brsitran’ın yüzündeki kendinden emin ifadesi, ona dair son izlenimin olurken adımlarını Vearis’in bulunduğu yere yöneltiyorsun. Bristran ile olan konuşma esnasında, Vearis’in bir şeyler söylemiş olduğunu fark etmiş olsan bile, odağının bu yönde olmaması onun cümlelerini senin için bilinmez kılıyor. Fakat bu süreç, Vearis’in ortamdan ayrılmasıyla sonuçlanmış oluyor ve bu durumda seninle konuşmak için de rahat bir ortam yaratıyor. Üs içerisinde adımlarını Vearis’in odasına yönlendiriyor ve bulunduğu odaya giriyorsun. Sıradan bir masa ve önünde sandalyelerden ibaret odanın içerisini hızla taramanın ardından, Vearis’in yüzünde sanki seni bekliyor gibi bir ifade ve memnuniyet beliriyor. Giriş faslına dair hızlı geçen cümlelerinin ardından Vearis oturduğu koltuğunda “İlkin olmamak üzücü olsa da, daimi olacağıma inanıyorum.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise seni masanın önündeki bir sandalyeye davet ediyor ve kendisi de sandalyenin karşısında bir diğer sandalyeye hareketleniyor. Vearis sandalyeye oturmasının ardından henüz bir şey demeden piposundan birkaç nefes alıyor. Bu nefeslerden sonra Vearis yüzünü sana dönüyor ve yüzündeki hafif tebessümle sorularına cevap vereceğini belli ediyor. Piposundan aldığı bir nefesi geri vermesinin ardından “Hükümdar olmak ne demek? Sanırım kendini yok sayıp, halkın için her türlü hizmeti yapmak. Ya da öyle bir şeyler. Eletha’yı saymazsak, öncekiler öyle mi yapmıştır?” diyor. Vearis sanki soruna geçiştirme ve basmakalıp cevaplar verir gibi dururken, piposundan bir nefes daha alıyor ve aldığı nefesi yüzüne doğru üflerken bir yandan da sana doğru yaklaşıyor.
Vearis, suratını gözlerinin önünde her detayına kadar belli olacak şekilde yakınlaştırıp bu mesafede sabit tutmasının ardından “Hükümdar olmak bence öyle bir şey değil. Hükümdar olan, kendini yok saymamalı. Kudretiyle her şeyi yok edeceğine inanmamalı. Neden biliyor musun Inias? Çünkü ben veya diğerleri ya da her kimse… Hepimiz insanız ve insan olmak kusurlu! Bunu en iyi anlayanlardansındır diye düşünüyorum. Bir İmparator olarak, Aludir bile olsa insan olmanın kusurlarından arınacaksındır. Ancak kusurlu bir yaşam formunun sırf kudretine güvenerek ve tebaası için her şeyi yapması mümkün mü? Ya da böylesine bir aksiyon yine insan olmanın başkaca kusurlarını doğurmaz mı?” diyor. Vearis bu sözlerini genel bir umursamazlık içerisinde dile getirmesinden sonra geriye doğru kafasını çekerken “Hükümdar olmak Inias, kudretine değil emrindekilere güvenerek, onların kudretlerine itibar ederek en iyi olanı değil, en doğru olana erişmeye çalışmaktır. Bir kusurlu insan bin hata yaparsa, bin kusurlu insan bir hata yapar! Bu yüzden Inias, buradaki en kudretli kişi olmasam bile, buradaki en az hata yapacak insanları bir arada tutabilirim.” diyor.
Vearis, ilk soruna verdiği cevabın ardından tekrar piposundan birkaç nefes alıyor ve ardından baştaki umursamaz haline döner gibi “Öyle bir kara gün gelirse Inias, eğer organizasyonumun düşünce yapısını anlamış birinin ellerinde can vereceksem, bunda hiçbir sakınca görmüyorum. Demek ki kusurum veya kusurlarım, ideallerimin ve düşüncelerimin önüne geçmiştir. Bunu ancak organizasyonumdaki biri doğru anlayabilir ve buna karşı gelebilecek bir yüzüm olmaz.” diyor. Vearis her ne kadar bu sözlerini umursamaz bir şekilde dile getirmiş olsa bile, adeta sözleriyle bu yöndeki bir geleceği de peşinen kabul etmiş gibi görünüyor. Ancak aynı zamanda, bu sözleriyle birlikte başkaca birinin hükümdar olması halinde de, organizasyonu çerçevesinde aksiyon almaktan sakınmayacağını hissedebilmen mümkün oluyor.
Vearis, suratını gözlerinin önünde her detayına kadar belli olacak şekilde yakınlaştırıp bu mesafede sabit tutmasının ardından “Hükümdar olmak bence öyle bir şey değil. Hükümdar olan, kendini yok saymamalı. Kudretiyle her şeyi yok edeceğine inanmamalı. Neden biliyor musun Inias? Çünkü ben veya diğerleri ya da her kimse… Hepimiz insanız ve insan olmak kusurlu! Bunu en iyi anlayanlardansındır diye düşünüyorum. Bir İmparator olarak, Aludir bile olsa insan olmanın kusurlarından arınacaksındır. Ancak kusurlu bir yaşam formunun sırf kudretine güvenerek ve tebaası için her şeyi yapması mümkün mü? Ya da böylesine bir aksiyon yine insan olmanın başkaca kusurlarını doğurmaz mı?” diyor. Vearis bu sözlerini genel bir umursamazlık içerisinde dile getirmesinden sonra geriye doğru kafasını çekerken “Hükümdar olmak Inias, kudretine değil emrindekilere güvenerek, onların kudretlerine itibar ederek en iyi olanı değil, en doğru olana erişmeye çalışmaktır. Bir kusurlu insan bin hata yaparsa, bin kusurlu insan bir hata yapar! Bu yüzden Inias, buradaki en kudretli kişi olmasam bile, buradaki en az hata yapacak insanları bir arada tutabilirim.” diyor.
Vearis, ilk soruna verdiği cevabın ardından tekrar piposundan birkaç nefes alıyor ve ardından baştaki umursamaz haline döner gibi “Öyle bir kara gün gelirse Inias, eğer organizasyonumun düşünce yapısını anlamış birinin ellerinde can vereceksem, bunda hiçbir sakınca görmüyorum. Demek ki kusurum veya kusurlarım, ideallerimin ve düşüncelerimin önüne geçmiştir. Bunu ancak organizasyonumdaki biri doğru anlayabilir ve buna karşı gelebilecek bir yüzüm olmaz.” diyor. Vearis her ne kadar bu sözlerini umursamaz bir şekilde dile getirmiş olsa bile, adeta sözleriyle bu yöndeki bir geleceği de peşinen kabul etmiş gibi görünüyor. Ancak aynı zamanda, bu sözleriyle birlikte başkaca birinin hükümdar olması halinde de, organizasyonu çerçevesinde aksiyon almaktan sakınmayacağını hissedebilmen mümkün oluyor.


