Seraph; Vagrut’u var eden komutu dile getirmenle birlikte, Vagrut tüm vahşiliği ile gözlerinin hemen önünde var oluyor. Vagrut’un belirmesiyle birlikte sözlerini söylediğin anda ise, sırtı sana dönük olan Vagrut omzu üstünden sana bir bakış atmasının ardından “Siktir git.” demekle yetiniyor. Bu katı ses tonuyla birlikte, Vagrut’un seni pek de iplemediği bir kez daha ortaya çıkıyor. Bu sözlerinde sonra ise, size doğru gelen iblis ile arandan çekilir gibi kenara hareketlenmesi, iblisin doğrudan seni hedef alarak hamle yapmasına imkan tanıyor. Bu fırsatı “gören” iblis ise, Vagrut’un aradan çekilmesiyle birlikte sivri sağ kolunu göğsüne gelecek şekilde kaldırıyor ve hamlesini gerçekleştiriyor! Bu hamle ise senin adına savuşturulması zorunlu bir durum yaratıyor.
Theo; Sağ taraftaki yolu seçerek ilerlemene devam etmek istesen de, birkaç adımın ardından önüne sarı bir duvarın çıkması, bu yerin çıkmaz sokak olduğunu gösteriyor. Bir şekilde omuzlarını silkip gerisin geriye dönmek istediğin anda ise, bir anda geldiğin noktada cızırtılı ve flu bir şekilde görünen sarı duvarın şekillenmesiyle, 2 metrekarelik kare bir alana sıkışıp kaldığını fark ediyorsun. Tam bu esnada ise kulağına gelen cızırtılar, bu yerdeki ilk duyduğun sesleri anımsatıyor ve çok geçmeden konuşmalar kulağına gelmeye başlıyor.
“Ehehehee… Çıkmaz sokak, değil mi?”
“Ehehehee… Kesin bir keko buraya düşer demiştim, gördün mü?”
“Ehehehee… Valla kimse düşmez sanıyordum ama, inanılmaz ya!”
“Ehehehee… Eeee, şimdi ne yapacağız?”
“Ehehehee… Nasıl ne yapacağız?”
“Ehehehee… Çıkmaz sokak sonrasını diyorum… Kalacak mı böyle?”
“Ehehehee… Ha… Doğru ya… Ben orasını düşünmedim ki?”
“Eeee? Kalacak mı?”
“Kalsa mı?”
“Bence kalsın!”
“Dur ya, kafamı karıştırma!”
“…”
“…”
"..."
“Of, tamam! Şöyle yapalım bence… Şimdi… Yani burası bizim eksikliğimiz olduğu için, bu dostumuza bir ceza kesmek çok da doğru olmaz… O yüzden bu arkadaşa bir ödül verelim!”
“Ödül mü?”
“Elbette! Beni duyuyorsun, değil mi? Şimdi söyle bakalım, varlık mı irade mi? Güç mü dayanıklılık mı? Yoksa çeviklik mi? İstersen kudretini güçlendiririm, istersen daha sağlam bir kudret bahşederim… Söyle bakalım ne istersin?”
“Şimdi çaktım! Valla çaktım! Birini isterse, diğerini keseceksin! Ya var ya… Nasıl bir adamsın ya?”
“Aferin, mantığı kapıyorsun harika! Sen de seç bakalım, yoksa duvarların arasında kalıp tost olmak mı istersin?”
“Çift kaşarlı!”
“Hemen sipariş veriyorum, hemen!”
Dina; Vybukh’u var eden komutu dile getirmenle birlikte, Vybukh bir anda gözlerinin hemen önünde beliriveriyor. Fiziken varlığını kazanması her zamankinden çok daha hızlı olması dikkatinden kaçmasa bile, Vybukh vahşice savurduğu bir kükremenin ardından karşınızda duran iblisi gözüne kestiriyor. Ancak iblis, öylece durmaya devam eder gibi görünse de, ayaklarının altından yayılmaya başlayan ziftimsi karanlık, esasen iblisin çoktan harekete geçtiğini gösteriyor. Vybukh, sanki karşısında bir leş görmüş gibi burnunu kıvırıp bakışlarını sana çevirirken “Taze bir et parçası varken, bana bunu mu layık görüyorsun?” diyor. Sözleriyle neyi ve ne yapmayı kastettiği açıkça belli olan Vybukh “Kafam çok çalışmayabilir, ama sana yok etmeni söylemediler mi? Demek ki bir şey yapmama gerek yok!” diyor. Vybukh’un bu sözlerinin, sanki iblis karşısında seni savunmasız bırakarak, esas emeline kavuşmak ister gibi hınzır bir şekilde tınlaması bir anlığına da olsa karakterinin Vybukh’a geçip geçmediğini sana sorgulatıyor.
Diniel; Adımların sağına doğru çevirmenle birlikte, duyduğun ilk şey seninle konuşan kişilerin sesleri oluyor.
“Aferin, kavga var demiştik sana!”
“Abi bu başı beladan kurtulmayan tiplerden olabilir.”
“Kesin öyle!”
“O zaman veriyorum küsküyü!”
Bu sözlerle birlikte adımların seni sarı bir duvarla yüzleştirmeye hazırlanırken, bir anda duvardan gelen yokluk hissiyle adımlarını ilerletmeye devam ediyorsun. Duvarın içinden geçip gidecekmiş gibi içine doğan hisle birlikte, elini uzattığın anda, duvarın cızırtılı bir hal alıp flulaştığını fark ediyorsun. Bu durum, sana tüm vücudunun bu duvardan geçebileceğini gösterirken adımlarını devam ettiriyor ve duvarın içinden geçiyorsun! Gözlerin ilk anda birkaç metre ötende duran mavi saçlı kızı ve hemen onun önünde duran kızıl ten renginde iblisi görüyor. Ancak tam bu esnada, kızıl tenli iblisin kenara doğru hareketlendiğini ve onların da ardında tanıdık bir iblis siması olduğunu görüyorsun. Sanki Raldrin de bu gördüğü tanıdık iblisten pek haz etmemiş gibi kasvetli enerjisini ruhuna yaymaya başlarken, arkandaki duvarı kontrol etme ihtiyacı hissediyorsun. Odaya girdiğin gibi elini uzattığında, bu kez elin soğuk duvarın verdiği hisle buluşuyor.
Gadiel; Verilen anahtarlardan bir tanesini seçmek için hareketlendiğin anda kulaklarına birden gelen seslerle elini durduruyorsun.
“Dur! Bekle! Yapma!”
“Tam zamanında durdurduk. Yoksa öylesine bir tanesini seçecekti.”
“Dostum, sana takviye gönderiyoruz. Hadi yine iyisin!”
“Ehehehee…”
Duyduğun bu sözlerle ne denilmek istediğini anlayamasan bile, bir anda gözlerinin önünde duran duvarın flulaşıp cızırtılı bir hal alması ve akabinde içinde birinin geçmesiyle tüm bu aksiyonun ne için olduğunun anlayabiliyorsun.
Esther; Seçimini yapmanla birlikte ilerlemeye başladığın anda, karşına sarı bir duvar gelse bile sanki içinden geçebilecekmişsin gibi bir hisle elini uzatıyorsun. Elini uzattığın anda ise duvarın cızırtılı bir hal alıp flulaştığını fark ediyorsun. Bu durum, sana tüm vücudunun bu duvardan geçebileceğini gösterirken adımlarını devam ettiriyor ve duvarın içinden geçiyorsun! Gözlerin ilk anda üç sandıkla kesişse bile, bu sandıkların hemen ardından duran adamı da fark edebiliyorsun. Tam bu esnada arkanda kalan duvarı kontrol etme ihtiyacı hissediyorsun ve elini uzattığında, bu kez elin soğuk duvarın verdiği hisle buluşuyor.
Gadiel&Esther; İkinizin göz göze gelmesiyle birlikte ortama dolan ince cızırtı hemen kulaklarınızın kabarmasına neden oluyor.
“Tanıştığınıza memnun oldunuz, tanıştığınıza memnun oldunuz. Hızlı geçelim!”
“İki saat bunları dinlemenin alemi yok. Tek söyleyebileceğim, bu adam kör gözüne iş yapıyor!”
“Evet güzel kadın! Körü körüne iş yapıyor, sonra da biz suçlayacak!”
“Yok öyle bir dünya! İçimden 20’ye kadar sayacağım ve kendi iradenizle seçim yapmamış olursanız, ceza her bir kişi üzerinde etkili olur! Detayları anlatırsın artık delikanlı!”
Bu konuşmalar sonrasında, Gadiel sandık oyununu Esther’e anlatması gerektiğini anlıyor ve her ikiniz de 20’ye kadar sayma süreci içerisinde bir sonuca vararak tercih yapmanız gerektiğini hissediyorsunuz.
Zenahpuryu; Adımlarını düz bir şekilde devam ettiriyor ve sarı duvarların arasında ilerlemeyi sürdürüyorsun. Bir süre bu şekilde ilerlemenin ardından, nispeten daha geniş bir alana çıktığını fark ederek burada etrafına bakınmaya başlıyorsun. Ancak tam bu esnada, arkanda bulunan duvarın flu bir cızırtıyla varlık kazandığını ve ardından arkanın tamamen duvarlarla kapandığını görüyorsun. Kendini bir şekilde dört duvarın arasında bulduğun anda ise kulağına gelen cızırtılar, bir şeylerin habercisi oluyor.
“Evet, nasıl gidiyor bakalım? Keyifler iyi, değil mi?”
“Biz iyiyiz gerçekten. Tüm bu işler ne kadar yorucu bilemezsin. Ama bir başlayınca da bırakılmıyor inan ki!”
“Neyse… Şimdi durumumuz şu… Burada kısılı kalmış durumdasın. Ama merak etme, bizler iyilerin tarafında olduğumuz için, senin burada zora düşmeni istemiyoruz.”
“Bu yüzden de senden sadece bir tercih yapmanı isteyeceğiz. A kişisi bir iblisle karşı karşıya… B ve C kişileri de bir iblisle karşı karşıya… İstersen bu üç kişiden birinin yardımına gidebilirsin. Bununla birlikte, iblislerin buraya gelmesini sağlayabilir ve her üç kişinin de rahatça ilerlemesine olanak sağlarsın.”
“Ya da etliye sütlüye karışmayacağım diyerek yoluna devam edersin!”
“Öyle bir seçenek var mıydı ya?”
“Artık var! Kimse kimseyi bir şey için zorlayamaz! İblis diyarı mı burası? Özgür irade diye bir şey duydun mu?"
“Bunu tartışmayacağız, değil mi?”
“Seçim yapana kadar tartışsak?”
“E, hadi bakalım!”
Sesler bu anda sonlandığında, bir şekilde senden bir tercih yapman beklendiğini ve bu tercihin de başkaca kişileri etkileyeceğini anlayabiliyorsun.