Söylediğin sözler sırasında gailesizce seni dinleyen Yuna, bardağındaki içeceği yudumlamaya devam ediyor. Yuna’nın yüzüne yerleşen ekşi ifade, bunun içecekten mi yoksa sözlerinden mi olduğu konusunda şüphelenmene neden olurken, tüm sözlerin sonlandığında Yuna sertçe bardağını bırakıyor ve bir kez daha diliyle dudaklarını temizledikten sonra “Çok boş konuşuyorsun. Bence bunu biraz törpüle.” diyor. Hemen ardından hafifçe iç geçiren Yuna “Uyanışın kafanın içindekileri sıfırlamış olsa bile, insanların saçma sapan yaratıklar olduğunu unutma. Bu yüzden, boş konuşmalara takılmak yerine, ne diyeceğine odaklan. Çünkü, bundan sonraki hayatın ne kadar sürer bilemem ama sürekli bu boş konuşmalara ve dedikodulara maruz kalacaksın. Böyle bir durumda ise, dedikoduları araştırmak yerine dedikoduları kesmeye yönel. Her şeyin daha basit olacağını anlarsın.” diyor. Cümlesinin sonuna koyduğu bir göz kırpmasıyla, bahsettiği eylemlerin masumiyet derecesini fazlasıyla sıfırlamış gibi duran elini bir kez daha bardağına uzatsa da, bundan son anda vazgeçiyor ve bakışlarını tekrar sana yöneltiyor.
Odaya dolmaya başlayan kesif alkol kokusu ciğerlerine doğru ilerlemeye başlamışken, Yuna herhangi bir sarhoşluk belirtisi göstermeksizin bir kez daha söze giriyor ve “Bölüğüme girme sebebin, aslında tamamen Gialdir’in verdiği rapor. Hoyrat, kendini bilmez, saygısız… Aa, bir de şey vardı… Zevk düşkünü!” diyor. Bu sözünün ardından yüzünde çarpık bir gülümseme beliren Yuna bu kez nedensiz gibi dudaklarını bir kez daha diliyle ıslatmasının ardından “Gialdir'i biraz tanıyorsam, bunu sırf benim ilgimi çekmek için yaptığını düşünüyorum. Ha, eğer gerçekten de belirttiği gibi biriysen, o zaman işimiz daha kolay olacak.” diyor. Yuna’nın bu sözleriyle, olayın esas kahramanının Gialdir olduğunu anlayabiliyorsun. Gialdir’in verdiği raporun doğruluk payı hakkındaki düşüncelerin tamamen olumsuz bir halde olsa bile, Yuna’nın tavırlarına baktığında, tüm bu olumsuzluklara pek aldırış etmemiş gibi duruyor. Bu nedenle, Gialdir ile ilgili düşüncelerini bir kenara bırakarak Yuna’yı dinlemeye devam ediyorsun. Yuna ise bakışlarını senden ayırmadan “Normalde bir organizasyona dahil olman gerekiyordu. Ancak şu an organizasyon liderleri kendi kafalarına göre hükümdar seçme derdine düşmüş durumdalar. Seni organizasyonuma almamın sebebi de, tam olarak bu. Yeni hükümdar seçilecek kişiyi bulman ve onun yanında olman. Bunun için ne gerekiyorsa yapabilecek birisin ve yeni Aludir olduğun için senden şüpheleneceklerini de zannetmiyorum. Hakkında sahte bir rapor hazırlayacağız, iblis diyarında kalmanın sende travma yarattığını ve bu yüzden kendine gelmenin zar zor olduğunu, ancak bunun getirisi olarak epey güçlü bir iblisle bağ kurduğunu falan filan yazacağız. Aç organizasyon liderleri de sana hücum edecektir. Bu vesileyle, yavaş yavaş hükümdar olacak organizasyona liderini avucunun içine alacaksın.” diyor.
Yuna bu sözlerinden sonra konuyu anlayıp anlamadığını görmek için sana bakmayı sürdürürken, bahsettiği şeyi epey kolay olacakmış gibi anlatması dikkatinden kaçmıyor. Bunun nedeninin gerçekten olayın basit oluşu mu yoksa başka bir nedenden mi ileri geldiğini pek anlayamıyorsun. Fakat Yuna birkaç saniyelik bekleyişinin ardından “Bunun için ne gerekiyorsa yapman gerektiğinin farkındasındır umarım. Yani, ne gerekiyorsa…” diyor pek de güzel anılar yaşamama ihtimalini vurgulamak ister gibi. Ancak buna rağmen hala daha olaydan oldukça basit bir şekilde bahsetmesi, sanki gözlerine yansımış gibi görünürken Yuna hafifçe gözlerini kıstıktan sonra “Basit ve anlaşılır, öyle değil mi?” diye sorma ihtiyacı hissediyor.