Urilirn’in iblis diyarında açtığı kapıdan zorla sürüklenmenin ardından, yüzüne düşen sinirli ifadeyle birlikte gözlerini açtığında, kendini Bropaja’da, Urilirn’in iblis diyarına giriş için açmış olduğu kapının olduğu yerde buluyorsun. Bakışların istemsizce etrafında dönmeye başladığında ise, burada tamamen yalnız olduğunu ve Theo’nun seninle birlikte gelmediğini fark ediyorsunuz. Bu haliyle, Urilirn’in ancak seni iblis diyarından kurtarabildiğini ve bundan sonra yapman gerekenlere dair tek bir cümle kurduğunu bir kez daha görüyorsun. Bu aşamadan sonra yapacakların ise tamamen sana kalmış gibi görünüyor. Yanı başında sana kılavuz olacak bir Urilirn veya sana yoldaş olacak bir Theo bulunmaksızın, tek başına bir şeyleri omuzlandığını ve tek başına bir şeylerin peşinden koşman gerekeceğini anlıyorsun. İblis diyarında yaşadıkların, orada hissettiklerin, Gyugnal’in yaptıkları, Theo’nun kontrolden çıkışı ve Urilirn’in çaresizliğe vücut veren son hareketi… Her biri zihninden geçmeye başlarken bir şekilde zihninin dinlenmesi gerektiğini hissediyorsun. Bunun için de yapılacak tek şeyin, işletmeye giderek orada bir süre kalmak olduğunu anlayabiliyorsun.
İşletmeye dönüşün, onca yaşananlara rağmen orada eğlenmeye ve lezzetli yemeklerini yemeye devam eden insanlara gözlerinin takılmasına neden oluyor. Buradan, belki de birkaç saat önce ayrılmış bile olsan, tüm insanların o mahşer yerinden ayrıksı bir şekilde hayatlarını sürdürmeye devam etmeleri ve hatta eğlenmeleri bir an için ağzında mayhoş bir tat bırakıyor. Birkaç dakika önce, kimseden habersiz ve belki de kimsenin bilemeyeceği şekilde yok olup gidecekken, buradaki insanların yaşadıklarından bihaber oluşu, seni istemsizce rahatsız ediyor. Bir diyarın kaynayıp hiçlikle yüzleşmesine karşın diğerinde geçen güllük gülistanlık hava, midende hafif bir bulantıya bile neden oluyor. Tüm bu hislerine karşın derin bir nefes alarak kendine kalacak bir oda ayarlıyor ve hızlıca kendini odana kapatıyorsun.
Odana kapanmanın ardından, bir süre sadece yalnız başına kalıp kendini dinlemekle zaman geçiriyorsun. Yaşananlar vücudunda belirgin bir iz bırakmamış olsa bile, bir şekilde ruhunda derin yaralar açıldığını fark edebiliyorsun. En azından bulunduğun ortamın yarattığı his ve o anda yanında olan insanlar ile iblislerin davranışları, seni uzun bir düşünce faslının içine itiyor. Zaman zaman yemek yemek için aşağıya insen bile, insanların arasında kalmak bir şekilde seni boğan bir şey oluyor. Ancak bunun yanında, en azından bu insanlardan faydalanarak Viernoit şehrine gidişin nasıl yapılacağına dair bilgiler alıyorsun. Bu bilgiler ışığında, Viernoit’ya ulaşmak için kuzey yönünde ilerlemen gerektiğini, yolun dağlık olduğunu ve resmi geçişin biraz zor olabileceğini öğreniyorsun. Bunun yanında dağlık alanlarda bazı patikaların olduğunu, ancak yolu bilen birini bularak daha rahat bir ilerleme sağlayacağın yönünde de bilgiler alabiliyorsun.
Aradan geçen yaklaşık bir hafta içinde, değişen mevsimle birlikte düşen sıcaklık ve yağmurlar, geceleri işletmedeki yoğunluğun da artmasına neden oluyor. Bu yoğunluk ise, sana burada geçirebileceğin vakitlerin de sonuna geldiğini anlatmaya çalışıyor. Şimdiye kadar kendini kalabalıktan ve gürültüden uzak tutabilmiş olsan bile, özellikle akşamları insanların daha yoğun bir şekilde kapalı alanda kalmaları nedeniyle artık insan sesleri de seni rahatsız etmeye başlıyor. Bu nedenle, bundan sonraki ilerleyişine yönelik ilk adımları atmanın vaktinin geldiğini de hissedebiliyorsun.
İşletmeye dönüşün, onca yaşananlara rağmen orada eğlenmeye ve lezzetli yemeklerini yemeye devam eden insanlara gözlerinin takılmasına neden oluyor. Buradan, belki de birkaç saat önce ayrılmış bile olsan, tüm insanların o mahşer yerinden ayrıksı bir şekilde hayatlarını sürdürmeye devam etmeleri ve hatta eğlenmeleri bir an için ağzında mayhoş bir tat bırakıyor. Birkaç dakika önce, kimseden habersiz ve belki de kimsenin bilemeyeceği şekilde yok olup gidecekken, buradaki insanların yaşadıklarından bihaber oluşu, seni istemsizce rahatsız ediyor. Bir diyarın kaynayıp hiçlikle yüzleşmesine karşın diğerinde geçen güllük gülistanlık hava, midende hafif bir bulantıya bile neden oluyor. Tüm bu hislerine karşın derin bir nefes alarak kendine kalacak bir oda ayarlıyor ve hızlıca kendini odana kapatıyorsun.
Odana kapanmanın ardından, bir süre sadece yalnız başına kalıp kendini dinlemekle zaman geçiriyorsun. Yaşananlar vücudunda belirgin bir iz bırakmamış olsa bile, bir şekilde ruhunda derin yaralar açıldığını fark edebiliyorsun. En azından bulunduğun ortamın yarattığı his ve o anda yanında olan insanlar ile iblislerin davranışları, seni uzun bir düşünce faslının içine itiyor. Zaman zaman yemek yemek için aşağıya insen bile, insanların arasında kalmak bir şekilde seni boğan bir şey oluyor. Ancak bunun yanında, en azından bu insanlardan faydalanarak Viernoit şehrine gidişin nasıl yapılacağına dair bilgiler alıyorsun. Bu bilgiler ışığında, Viernoit’ya ulaşmak için kuzey yönünde ilerlemen gerektiğini, yolun dağlık olduğunu ve resmi geçişin biraz zor olabileceğini öğreniyorsun. Bunun yanında dağlık alanlarda bazı patikaların olduğunu, ancak yolu bilen birini bularak daha rahat bir ilerleme sağlayacağın yönünde de bilgiler alabiliyorsun.
Aradan geçen yaklaşık bir hafta içinde, değişen mevsimle birlikte düşen sıcaklık ve yağmurlar, geceleri işletmedeki yoğunluğun da artmasına neden oluyor. Bu yoğunluk ise, sana burada geçirebileceğin vakitlerin de sonuna geldiğini anlatmaya çalışıyor. Şimdiye kadar kendini kalabalıktan ve gürültüden uzak tutabilmiş olsan bile, özellikle akşamları insanların daha yoğun bir şekilde kapalı alanda kalmaları nedeniyle artık insan sesleri de seni rahatsız etmeye başlıyor. Bu nedenle, bundan sonraki ilerleyişine yönelik ilk adımları atmanın vaktinin geldiğini de hissedebiliyorsun.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.




