Odadan çıkmanızın ardından Gialdir’e bir şekilde “yanaşman”, Gialdir’in fazlasıyla hoşuna gitmiş gibi görünüyor. Yüzündeki gülümseme kalıcı bir hale gelmiş şekilde parıl parıl parlayan gözlerle sana bakan ve sözlerini dinleyen Gialdir, yer yer söylediklerini odaklanamamış gibi dursa bile başıyla onaylayan ufak hareketler yapıyor. Gözleri bir dudaklarına bir gözlerine hareket halinde gidip gelirken, Gialdir’in kolundan tutmanla birlikte, Gialdir önce bakışlarını koluna çeviriyor ve ardından mutlu mesut bir şekilde sana bakmaya başlıyor. Gialdir’in bir temas delisi olabileceği yönündeki düşüncelerin hızla güçlük kazanırken konuya girmenle birlikte, Gialdir’in yüzündeki tebessümün yavaş yavaş dağılmaya başladığını görüyorsun. Her ne kadar dudaklarının kenarları hala yukarı doğru olsa bile, bahsettiğin konuların Gialdir’in canını acıtan şeyler olduğunu anlayabiliyorsun. Gialdir’in tepkisini almanla birlikte bir diğer konuya geçtiğin anda ise, Gialdir eski gülümseyen haline geri dönüyor ve soru bombardımanına karşı kafasını hafifçe kaşımaya başlıyor.
Adımlarınız bir süre daha devam etse bile, soruların durmadan yağmaya devam edince Gialdir bu kez ilerlemeyi kesiyor ve bir duvar dibine giderek seni dinlemeye başlıyor. Gialdir’in bu hareketiyle birlikte, sorularına karşılık vereceği cevaplar için yeterli süreniz olamayacağını, en azından giderayak bunları konuşamayacağınızı anlayabiliyorsun. Bu yüzden de Gialdir’in duraksamasına uyarak onun yanında kalmaya başlıyorsun.
Tüm sorularını sormayı başarmanın ardından Gialdir sanki sustuğuna ve sorularının bittiğine inanmıyormuş gibi gözlerinin içine dik dik bakmaya devam ediyor. Birkaç saniye süren bu bakışlarının ardından ise Gialdir “Dudakların hareket etmeyi kesti! Yoksa bu kadar mıydı? Ben de havadan sudan konuşuruz diyordum!” diyor kinayeli bir ses tonuyla. Sorularını ciddiye almamaktan ziyade fazlalığına verilen bir tepkiden ibaret gibi dursa bile, Gialdir hafifçe derin nefes alarak tüm sorularına yanıt vereceğini açıkça ortaya koyuyor. Böylece, bu kez uzun uzadıya konuşma sırası Gialdir’e ve dinleme sırası da sana geçmiş oluyor.
Gialdir kafasındaki cümleleri toparlamak için birkaç saniye beklemesinin ardından “Sırayla gidelim ki karışıklık olmasın.” diyor. Bu sözüyle, aslında söylediğin her şeyi birebir aklında tuttuğunu da açıkça ortaya koyan Gialdir “Göt kafalıların çokluğundan ben de şikayetçiyim, ama elden ne gelir!” diyor gülümseyerek. Gerekli veya gereksiz bir şekilde ortamı ısıtmaya çalışır gibi söylediği bu sözlerden sonra Gialdir “Bölükler konusunda endişe etmeni gerektiren bir durum yok. Aslında bölüklerin liderleri arasında fark olsa bile, bölüklerin arasında bir fark yok. Sadece daha kolay yönetmek ve strateji üretmek için yapılan bir ayrım. Birinci bölük veya beşinci bölük olmanın bir anlamı yok, hepsi aynı gibi düşünebilirsin. Bu konuya gerçekten takılmasan iyi olur, çünkü seni kendi bölüğüme aldırmak için tüm otoritemi kullanacağım! Eeee, ne de olsa bir kaptan yardımcısıyım ve benim de sözümün geçtiği yerler olmasın mı?” diyor gülümsemesini sürdürürken. Bu sözlerinin ardından Gialdir “Zaman zaman eğitim dönemlerinde aynı koğuşta kalma gibi durumlar olabiliyor, ama onun dışında sivilde takılıyorsun gibi düşün. Çağırıyorlar geliyorsun, işin bitiyor gidiyorsun. Aslında rahat bir hayat yani.” diyor. Bu konudaki sorularını da yanıtlamış olan Gialdir birkaç saniye daha düşünme faslının ardından “Genel olarak kıyak bir hayatımız var diyebilirim. İnsanların bize saygısı bir hayli fazla, zira kimsenin baş edemeyeceği yaratıklarla savaşıyor, onları yeniyor ve herkesi kurtarmış oluyoruz. Bunu böbürlenmek için söylemiyorum tabi, ancak insanlar duydukları saygıyla bunun karşılığını veriyor. Dediği gibi ısmarlama işleri falan oluyor, ama bunu kötüye kullanmamak lazım. Çünkü bu işi abartmaya başladığında adın çıkıyor ve iş cezalandırmaya kadar gidiyor. Normal bir ilişki içinde ise, kimsenin sahip olamayacağı şeylere daha kolay erişebilir, kimsenin duyamayacağı şeyleri daha rahat duyabilirsin. Gerçi bugünlerde bu olay biraz daha sıkıntılı. Malum olaylar sonucunda yaşananlardan dolayı insanlar ister istemez bizi suçluyor. Pek haksız da değiller ama olayları bizden başka ele alabilecek birileri de yok… Saçma bir çıkmaz tabi, ama inanıyorum tüm bu kargaşa hallolacak. Üniforma falan filan giyenler de var tabi ama bu konuda bir zorunluluk yok. En azından normal zamanlarda senden bir üniforma giymen beklenmez. Şınavı ise bir şekilde hallederiz. En kötü ben sana yardımcı olurum!” diyor. Bu sözlerinden sonra Gialdir her ne kadar konuşmaya devam edecek gibi dursa da, soluklanmak için senden eliyle birkaç saniye müsaade istiyor.
Gialdir seni süzmeye devam ederken aldığı nefesleriyle aklı başka yerlere gitmiş gibi görünse bile, kafasını hafifçe sallayıp içindekini yerine oturtmasının ardından “Aludirler kendileri savaşmazlar. Tabi birilerini yumruklamak istiyorsan orası ayrı… Ama iblislere karşı, iblisler dışında savaşma şansın yok. Aslında bu konu bizi biraz da son sorduklarına getiriyor. İblisinin sana vurmuş olmasına rağmen neden canının hiç acımadığı…” diyor. Konuyu bir parça daha gizemli hale getirmek ister gibi gülümsemesinin ardından Gialdir “Bu normal, çünkü bizleri Aludir yapan esas şey, damarlarımızda gezinen ve Qen adı verilen bir enerji. Bu enerjiyi tam anlamıyla açıklamak bizim için henüz mümkün olmadı, araştırma bölüklerinin bu konuda çalışmaları devam ediyor. Ama şu an için, iblislerle iletişime geçmeni sağlayan, bedenini iblislerden koruyan ve bir iblisle bağ kurabilmenin sebebi Qen’den başka bir şey değil. Tabi bunun tersi de aynen geçerli diyebilirim. Nasıl ki iblisin sana vurduğunda bir şey hissetmediysen, bir iblise vurduğunda o da bir şey hissetmeyecektir. Zaten bu genel kural nedeniyle bir iblise ihtiyaç duyuyor ve onunla bağ kuruyoruz. Ama aşk olaylarına gelirsek… Orası tam bir muamma!” diyor konuyu iblislerden çoktan çıkarttığını belli eden bir ses tonuyla.
Gialdir hafifçe nefeslenmesinin ardından gözlerini hafif kısarak bir gizem oluşturmaya çalışır gibi görünüyor ve bunu pek de başarabilmiş gibi durmazken “İblisim güzeldir, severim. Ama buraya çağıramam. Aludir olarak uyman gereken kurallardan biri, insan diyarına iblisleri çağıramayacak olman. İster ordu mensubu ol, ister organizasyon. Bu kurala aykırı hareket etmen ciddi yaptırımlarla sonuçlanabilir. Zaten bu yüzden Serbest Bölge var, doyasıya iblisinle kucaklaşman için!” diyor hafif bir kahkahayla. Ancak kahkahaları yavaşça dinip Gialdir’in yüzüne ciddi bir ifade çökmeye başlarken “Hükümdar konusunda ise… Eski hükümdarımız Eletha ‘Visyn’ Norkian, bunca zamandır İblis Lordu Vagror ile bağ kurmuş olmasına rağmen bunu gizlemiş ve sonunda insanlığa savaş açmış biri. Ne gibi sebepleri var, niye böyle bir şey yaptı veya neyi amaçlıyor hiçbir fikrim yok. Bu olaylara çok hakim değilim, ancak duyduğum kadarıyla senin gibi yeni uyanışını sağlayan bir avuç elemana bunları söylemiş. İblis Lordu Vagror, tüm iblis diyarını yöneten iblis, ancak onu yöneten de bir insan! İblisinle isimlerinin benzemesi dışında bir bağının olduğunu düşünmüyorum, zira anlattıklarına bakılırsa böyle bir durumun olması halinde, iblisin korkmaz ona sığınırdı. Konuya dönersek… Şu an yaşadığımız tüm sıkıntıların kaynağı bu durum. Normalde Aclania hükümdarı tahta çıktığı anda varisini belirler, lakin Eletha kaltağı varis olarak boş bir zarf bırakmış sadece! İnanabiliyor musun, boş bir zarf! Şu an bir varisin olmaması da kimin hükümdar olacağı sorusunu doğuruyor. Bu noktada en kıdemli veya en güvenilir kimse o bu işi yapsın, o olsun derler, malum. Ama gel gör ki, Inias adında yeni bir Aludir Komutan Agrupnia’yı öldürünce, böyle birbirimizin gözünün içine bakar olduk! Şerefsiz piç!” diyor. Gialdir’in son küfrü ağzından dişlerini sıkmış bir şekilde ve oldukça öfkeli olduğunu belli eden bir ifadeyle çıkması, onun bu ana kadarki çizdiği profile pek de uygun düşmüyor. Aynı zamanda, bıraksan daha da küfürler savuracakmış gibi duran yüz ifade Gialdir’in bu konuda oldukça öfkeli olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Birkaç saniyelik dinginleşme sürecinde Gialdir birkaç derin nefes alıyor ve ardından “Neyse, o piç kurusu elime düşecek illa ki, o zaman biliyorum yapacağımı!” diyor bir hışımla. Ardından ise kafasını bir kez daha iki yana salladıktan sonra yüzüne sahte olup olmadığını anlayamadığın bir tebessüm yapıştırarak “Eğer başka bir şey veya atladığım bir konu yoksa şu Serbest Bölge’ye gidelim. Ben de oraya uğramayalı epey zaman olmuştu, biraz eğleniriz!” diyor kinayeli bir şekilde.