Yeni Bir Hayat (Seraph)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

17 Feb 2024, 14:05

Verdiğin karar odada bulunan üç kişinin de yüzünde belirgin bir tebessümün doğmasına sebep oluyor. Her ne kadar bu aşamada Vagrut’a yönelik bir şeyler mırıldansa bile, zihnin içindeki karanlık sadece çalkantılı yapısını korumakla yetiniyor. Organizasyonlara dair sözlerin de, tercihinin yarattığı tebessümün korunmasına neden olurken Gialdir hafifçe sana doğru yaklaşmasının ardından “Bence en iyi tercihi yaptın. Bir ara bunu kutlayalım, olur mu?” diyor. Cümlesi bittiği anda sağ gözünü kırparak bu kutlamanın konfetiler patlatmaktan ibaret olamayacağını açıkça belli eden Gialdir odanın içindeki Ulrasil’e dönmesinin ardından “O zaman Seraph Hanım’ı şimdilik ben alıyorum. Serbest Bölge’ye girip neler olacağına bakalım. Gelmek isteyen?” diyor. Ulrasil ve Phemena bu anda kendi içlerinde bir şeyler tartıyor gibi dursalar bile birkaç saniyelik sessizliğin ardından Ulrasil “Tamam, Seraph sana emanet o zaman. Bir an rapor ve takdim işlerini düşündüm de…” diyor ve odada yankılanan bir “cık” sesi çıkarmasının ardından “Pek de benlik değil.” diyor. Phemena olaya hiç müdahil olacakmış gibi durmadan sessizliğini korurken Gialdir büyük bir zafer kazanmış gibi gülümsüyor ve ardından kapıya doğru yönelirken “Gidelim o zaman Seraph Hanım! Şu içindeki iblise efendinin kim olduğunu gösterelim.” diyor, olaydan bolca zevk alacakmış gibi. Bu noktada Ulrasil hafifçe bakışlarını Gialdir’den kaçırıp sana çevirdiğinde “Merak etme, garip biri ama Serbest Bölge’de sana en fazla göz kulak olabilecek kişi de Gialdir.” diyor samimi bir ses tonuyla.

Gialdir’in öncülüğünde odadan çıkmak için adımlamaya başladığında, Ulrasil ve Phemena seni gözlemlemekle yetiniyor. Gialdir ise, heyecanlı bir işin omuzlarına yüklediği yükten keyif almaya başlamış görünürken “Aklına takılan bir şeyler varsa ilerlerken sorabilirsin. Ama bir yandan da yolu unutmamaya çalış, zira Serbest Bölge gelişmen için kullanabileceğin sınırlı bir alan.” diyor. Hemen ardından ise etrafına hızla bakıp kafasını yavaşça kulağına doğru yaklaştırarak “Şu an kimsenin iblis diyarına geçmesine izin verilmiyor. Ama ne de olsa bir ordu üyesisin, bize kim karşı gelecek ki?” diyor hınzır bir şekilde. Bu cümlesiyle, şu an için organizasyonların iblis diyarına erişimlerinin olmadığını ancak ordunun illegal de olsa bu erişim engelini aşabildiğini de anlayabiliyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

17 Feb 2024, 18:58


Her şey, beklediğinden daha hızlı ve daha farklı olmuştu. İşte bu kadardı. Beş dakika önce Seraph'a birazdan Aludir ordusunun bir parçası olacağını söyleseydiler muhtemelen ciğerleri patlayana kadar gülerdi. Sandalyeden ok gibi doğrularak kalktı ve seyircisini selamlayan bir aktris gibi kollarını iki yana açarak reverans yaptı. Ardından vücudunun yarısını kapıya dönerek parmağı ile Ulrasil'i gösterdi ve kırmızı savaş boyalarının üzerindeki gözlerine bakarak Gialdir'in yaptığının aynısınına çok benzeyecek şekilde göz kırptı.

"Bir ara bir şeyler içelim."

Phemena'nın yüzüne bakmadan, kıza eli ile gelişigüzel bir selam verdi sadece. Gialdir ile birlikte kapıya yöneldiklerinde, Gialdir'in sırtına avuç içiyle, canını acıtmayacak şekilde sert bir şaplak atarak odayı inletti. Ardından sokakta gezen iki sarhoş arkadaş gibi kolunu omzuna atarak odadan çıkana kadar o şekilde yanında yürüdü. Kapıyı kapattıklarında ise normal bir şekilde yanına geçip omzuna yavaşça yumruk attı.

"Eyyyy! Şimdiden aşırı manyak bi ekip olduk bile! Hadi gidip inanılmaz manyak süper askeri düzenimize karşı çıkan herkese bam bam fiyuvv şıpassss kioovvv!"

Gölge boksu yaparcasına hararetle boşluğa yumruklar savuruyordu. İblis diyarına girişlerin kapalı olduğunu fakat ordu üyelerine bu kuralın işlemediğini duyduğunda, uyandığı günden beri içinde hiç hissetmediği bir duygu açığa çıkmıştı. Güç. İstemsizce dişlerini ve yumruklarını sıktı. Gözleri parlıyordu. Yeni hayatının sonraki yıllarını hayal etmeye çalıştığında dış dünya için yeterli hayal gücü olmadığını fark etti. Kesin ve net olarak tek bir gerçek vardı, pelerin giyecekti.

"Aklıma takılan bir şeyler varsa mı? Dalga mı geçiyorsun oğlum? İblis diyarından ayrıldığım günden beri yaşadığım tek şey bir şeylerin aklıma takılması."

Adımlarını yavaşlatırken bir saniyeliğine Gialdir'in kolunu tuttu ve onun da yürüme temposunu hafifçe düşürdü. Bu, yol boyunca her şeyi .. ama HER ŞEYİ soracağını belirten bir beden hareketiydi.

"Öncelikle, tüm personeliniz tam bir göt kafalı. Bana kimse hiçbir şey anlatmadı ama her saniye bir şeylerin olup bittiğini hissettirdiler. Öğrenebildiğim tek şey, iş sırasında kendi aralarındaki fısıldaşmalardan duyabildiklerim oldu. Hükümdarınız ölmüş müymüş, hain miymiş neymiş... nedense bu konuşulduğunda çok geriliyorlar ve bir an önce konuyu değiştiriyorlar. Bana o yaşananlar hakkında HER ŞEYİ anlatır mısın?"

Göz ucu ile Gialdir'e baktı. Onun da aynı tepkiyi verip vermeyeceğini görmek istiyordu. Eğer bu konuda çekingen davranırsa üzerine gitmeyecekti.

"Ulrasil muhtemelen sorumluluk almamak için formaliteden bir cevap verdi, ama ben sana kişisel tahminini sormak istiyorum. Sence hangi bölüğe atanırım? Bir de bölük numaralarının bir olayı var mı? Yani birinci bölükle beşinci bölük bir bakıma aynı şey mi? Ayrıca, oda arkadaşlarımız oluyor mu? Otuz kişiyle aynı odada kalmak istemiyorum ama yalnız yaşamaktan da cidden bunaldım."

Bu çok doğruydu, Seraph gibi sosyal bir kelebek için son bir haftanın zor geçmesinin en büyük sebebi belki de buydu.

"Genel olarak nasıl bir hayatımız var? Hangi yemekler çıkıyor? Uyanma ve uyuma saatleri ne? Üniforma giyiyor muyuz? En azından rengini seçebiliyor muyuz? Şınav çekmem gerekecek mi? Çünkü çekemiyorum.. yani şey, sanırım hayatım boyunca hiç denemedim ama kollarım falan öyle aşırı kaslı değil. Aaa kas demişken, Aludirler kendileri de dövüşüyor mu yoksa tüm olay iblislerini yumruklaştırmak mı? Kimsenin üzerinde silah veya zırh görmedim çünkü."

Nefes aldı. Kasıtlı olarak değil, ölmemek için.

"Dış dünya nasıl bir yer Gialdir? İnsanlar eğlenmek için neler yapıyorlar? En süper ülke bizimkiymiş, öyle duymuştum. Gerçekten öyle mi? Halk Aludir olduğumuz için bize tapıyor mu? Ayrıca ordudayız, yani eksta ekstra süperiz. Di mi?? Bunu kullanmadığınıza inanamıyorum! Gerçi yooo kesin kullanıyorsunuzdur. İçki falan ısmarlıyorlar mı? Mekan sahipleri bizi görüp vaaaay ordu mensubu Aludir beyler gelmiş, buyrun en sevdiğiniz masayı ayırttım efenim geçin şöyle buyrun, müessesemizin ikramıdır afiyet bal şeker olsun sizler olmasanız biz de olmazdık bu halkı sizler var ettiniz ehe ehe falan diyorlar mı?"

Bal şeker diyince, aklına sebepsiz yere Vagrut gelmişti.

"İblisin neye benziyor Gialdir? Şuan buraya çağırabilir misin? İyi anlaşabiliyor musunuz? Onunla ilişkini nasıl süper hale getirdin? Benimki kaprisli bir eski sevgili gibi. Umarım bir gün iyi anlaşırız ve beni çok sever. Niye sevmesin ki? Manyak mıdır nedir.. ben onu bulana kadar iblis diyarında solucanları yumrukluyordu. Neyse.. bu ilişkiye biraz zaman tanıyorum. Ama onu zorla kontrol etmek istemiyorum, kendi isteğiyle bana bağlansın istiyorum. Zaten Vagror olmasa o bile-"

Bir şeyleri hatırlamışçasına bir an için gözlerini açtı ve kaşlarını kaldırdı. Meraklı gözlerle Gialdir'e baktı.

"Sahi.. İblis Lordu Vagror'un kim olduğu hakkında bir fikrin var mı? Vagrut ondan bahsetmişti.. gözlerindeki korkuyu gördüm Gialdir. O ismi söyleyene kadar dünya üzerindeki hiçbir şeyden korkmayan gözlere sahipti, ama Vagror'u hissettiğinde ben bile sarı gözlerindeki o tedirginliği hissettim. Şuan fark ettim de, Vagrut ve Vagror isim olarak çok benziyor. Büyük büyük büyük dedesi falan olabilir mi sence? O yüzden mi korkmuştur? Her kim ise, güçlü birine benziyor. Sanırım iblis diyarındaki depremi o yarattı. Aaaa dur sana ne sormayı unuttum! Oradayken, yani son anlattığım olay yaşanmadan önce, iblisim beni öldürmek için vurduğunda-"

Utanırcasına gözlerini kaçırdı.

"Şey.. sebebini sorma. Kimin ilişkisi süper ki? Neyse.. bana vururken kendini tutmadığına eminim, ama hiç canım acımadı. Vücudum kanamadı bile. Neden olabilir? İblisler insanlara aşık olabiliyor mu Gialdir? Odamdayken bunu düşündüm, aklıma başka mantıklı bir ihtimal gelmedi. Sebebi gerçekten bu mu sence?"

Aklına bile gelmeyen, umrunda olmayan tek bir konu vardı. Önceki hayatında kim olduğuyla ve Aludir uyanışından öncesi ile ilgilenmiyordu. Gialdir'in cevaplarını tüm dikkatiyle dinledikten sonra onunla beraber Serbest Bölge'ye gidecekti. Orasının neresi olduğu hakkında en ufak bir fikri bile yoktu, fakat ismi çok hoşuna gitmişti.

KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

20 Feb 2024, 13:28

Odadan çıkmanızın ardından Gialdir’e bir şekilde “yanaşman”, Gialdir’in fazlasıyla hoşuna gitmiş gibi görünüyor. Yüzündeki gülümseme kalıcı bir hale gelmiş şekilde parıl parıl parlayan gözlerle sana bakan ve sözlerini dinleyen Gialdir, yer yer söylediklerini odaklanamamış gibi dursa bile başıyla onaylayan ufak hareketler yapıyor. Gözleri bir dudaklarına bir gözlerine hareket halinde gidip gelirken, Gialdir’in kolundan tutmanla birlikte, Gialdir önce bakışlarını koluna çeviriyor ve ardından mutlu mesut bir şekilde sana bakmaya başlıyor. Gialdir’in bir temas delisi olabileceği yönündeki düşüncelerin hızla güçlük kazanırken konuya girmenle birlikte, Gialdir’in yüzündeki tebessümün yavaş yavaş dağılmaya başladığını görüyorsun. Her ne kadar dudaklarının kenarları hala yukarı doğru olsa bile, bahsettiğin konuların Gialdir’in canını acıtan şeyler olduğunu anlayabiliyorsun. Gialdir’in tepkisini almanla birlikte bir diğer konuya geçtiğin anda ise, Gialdir eski gülümseyen haline geri dönüyor ve soru bombardımanına karşı kafasını hafifçe kaşımaya başlıyor.

Adımlarınız bir süre daha devam etse bile, soruların durmadan yağmaya devam edince Gialdir bu kez ilerlemeyi kesiyor ve bir duvar dibine giderek seni dinlemeye başlıyor. Gialdir’in bu hareketiyle birlikte, sorularına karşılık vereceği cevaplar için yeterli süreniz olamayacağını, en azından giderayak bunları konuşamayacağınızı anlayabiliyorsun. Bu yüzden de Gialdir’in duraksamasına uyarak onun yanında kalmaya başlıyorsun.

Tüm sorularını sormayı başarmanın ardından Gialdir sanki sustuğuna ve sorularının bittiğine inanmıyormuş gibi gözlerinin içine dik dik bakmaya devam ediyor. Birkaç saniye süren bu bakışlarının ardından ise Gialdir “Dudakların hareket etmeyi kesti! Yoksa bu kadar mıydı? Ben de havadan sudan konuşuruz diyordum!” diyor kinayeli bir ses tonuyla. Sorularını ciddiye almamaktan ziyade fazlalığına verilen bir tepkiden ibaret gibi dursa bile, Gialdir hafifçe derin nefes alarak tüm sorularına yanıt vereceğini açıkça ortaya koyuyor. Böylece, bu kez uzun uzadıya konuşma sırası Gialdir’e ve dinleme sırası da sana geçmiş oluyor.

Gialdir kafasındaki cümleleri toparlamak için birkaç saniye beklemesinin ardından “Sırayla gidelim ki karışıklık olmasın.” diyor. Bu sözüyle, aslında söylediğin her şeyi birebir aklında tuttuğunu da açıkça ortaya koyan Gialdir “Göt kafalıların çokluğundan ben de şikayetçiyim, ama elden ne gelir!” diyor gülümseyerek. Gerekli veya gereksiz bir şekilde ortamı ısıtmaya çalışır gibi söylediği bu sözlerden sonra Gialdir “Bölükler konusunda endişe etmeni gerektiren bir durum yok. Aslında bölüklerin liderleri arasında fark olsa bile, bölüklerin arasında bir fark yok. Sadece daha kolay yönetmek ve strateji üretmek için yapılan bir ayrım. Birinci bölük veya beşinci bölük olmanın bir anlamı yok, hepsi aynı gibi düşünebilirsin. Bu konuya gerçekten takılmasan iyi olur, çünkü seni kendi bölüğüme aldırmak için tüm otoritemi kullanacağım! Eeee, ne de olsa bir kaptan yardımcısıyım ve benim de sözümün geçtiği yerler olmasın mı?” diyor gülümsemesini sürdürürken. Bu sözlerinin ardından Gialdir “Zaman zaman eğitim dönemlerinde aynı koğuşta kalma gibi durumlar olabiliyor, ama onun dışında sivilde takılıyorsun gibi düşün. Çağırıyorlar geliyorsun, işin bitiyor gidiyorsun. Aslında rahat bir hayat yani.” diyor. Bu konudaki sorularını da yanıtlamış olan Gialdir birkaç saniye daha düşünme faslının ardından “Genel olarak kıyak bir hayatımız var diyebilirim. İnsanların bize saygısı bir hayli fazla, zira kimsenin baş edemeyeceği yaratıklarla savaşıyor, onları yeniyor ve herkesi kurtarmış oluyoruz. Bunu böbürlenmek için söylemiyorum tabi, ancak insanlar duydukları saygıyla bunun karşılığını veriyor. Dediği gibi ısmarlama işleri falan oluyor, ama bunu kötüye kullanmamak lazım. Çünkü bu işi abartmaya başladığında adın çıkıyor ve iş cezalandırmaya kadar gidiyor. Normal bir ilişki içinde ise, kimsenin sahip olamayacağı şeylere daha kolay erişebilir, kimsenin duyamayacağı şeyleri daha rahat duyabilirsin. Gerçi bugünlerde bu olay biraz daha sıkıntılı. Malum olaylar sonucunda yaşananlardan dolayı insanlar ister istemez bizi suçluyor. Pek haksız da değiller ama olayları bizden başka ele alabilecek birileri de yok… Saçma bir çıkmaz tabi, ama inanıyorum tüm bu kargaşa hallolacak. Üniforma falan filan giyenler de var tabi ama bu konuda bir zorunluluk yok. En azından normal zamanlarda senden bir üniforma giymen beklenmez. Şınavı ise bir şekilde hallederiz. En kötü ben sana yardımcı olurum!” diyor. Bu sözlerinden sonra Gialdir her ne kadar konuşmaya devam edecek gibi dursa da, soluklanmak için senden eliyle birkaç saniye müsaade istiyor.

Gialdir seni süzmeye devam ederken aldığı nefesleriyle aklı başka yerlere gitmiş gibi görünse bile, kafasını hafifçe sallayıp içindekini yerine oturtmasının ardından “Aludirler kendileri savaşmazlar. Tabi birilerini yumruklamak istiyorsan orası ayrı… Ama iblislere karşı, iblisler dışında savaşma şansın yok. Aslında bu konu bizi biraz da son sorduklarına getiriyor. İblisinin sana vurmuş olmasına rağmen neden canının hiç acımadığı…” diyor. Konuyu bir parça daha gizemli hale getirmek ister gibi gülümsemesinin ardından Gialdir “Bu normal, çünkü bizleri Aludir yapan esas şey, damarlarımızda gezinen ve Qen adı verilen bir enerji. Bu enerjiyi tam anlamıyla açıklamak bizim için henüz mümkün olmadı, araştırma bölüklerinin bu konuda çalışmaları devam ediyor. Ama şu an için, iblislerle iletişime geçmeni sağlayan, bedenini iblislerden koruyan ve bir iblisle bağ kurabilmenin sebebi Qen’den başka bir şey değil. Tabi bunun tersi de aynen geçerli diyebilirim. Nasıl ki iblisin sana vurduğunda bir şey hissetmediysen, bir iblise vurduğunda o da bir şey hissetmeyecektir. Zaten bu genel kural nedeniyle bir iblise ihtiyaç duyuyor ve onunla bağ kuruyoruz. Ama aşk olaylarına gelirsek… Orası tam bir muamma!” diyor konuyu iblislerden çoktan çıkarttığını belli eden bir ses tonuyla.

Gialdir hafifçe nefeslenmesinin ardından gözlerini hafif kısarak bir gizem oluşturmaya çalışır gibi görünüyor ve bunu pek de başarabilmiş gibi durmazken “İblisim güzeldir, severim. Ama buraya çağıramam. Aludir olarak uyman gereken kurallardan biri, insan diyarına iblisleri çağıramayacak olman. İster ordu mensubu ol, ister organizasyon. Bu kurala aykırı hareket etmen ciddi yaptırımlarla sonuçlanabilir. Zaten bu yüzden Serbest Bölge var, doyasıya iblisinle kucaklaşman için!” diyor hafif bir kahkahayla. Ancak kahkahaları yavaşça dinip Gialdir’in yüzüne ciddi bir ifade çökmeye başlarken “Hükümdar konusunda ise… Eski hükümdarımız Eletha ‘Visyn’ Norkian, bunca zamandır İblis Lordu Vagror ile bağ kurmuş olmasına rağmen bunu gizlemiş ve sonunda insanlığa savaş açmış biri. Ne gibi sebepleri var, niye böyle bir şey yaptı veya neyi amaçlıyor hiçbir fikrim yok. Bu olaylara çok hakim değilim, ancak duyduğum kadarıyla senin gibi yeni uyanışını sağlayan bir avuç elemana bunları söylemiş. İblis Lordu Vagror, tüm iblis diyarını yöneten iblis, ancak onu yöneten de bir insan! İblisinle isimlerinin benzemesi dışında bir bağının olduğunu düşünmüyorum, zira anlattıklarına bakılırsa böyle bir durumun olması halinde, iblisin korkmaz ona sığınırdı. Konuya dönersek… Şu an yaşadığımız tüm sıkıntıların kaynağı bu durum. Normalde Aclania hükümdarı tahta çıktığı anda varisini belirler, lakin Eletha kaltağı varis olarak boş bir zarf bırakmış sadece! İnanabiliyor musun, boş bir zarf! Şu an bir varisin olmaması da kimin hükümdar olacağı sorusunu doğuruyor. Bu noktada en kıdemli veya en güvenilir kimse o bu işi yapsın, o olsun derler, malum. Ama gel gör ki, Inias adında yeni bir Aludir Komutan Agrupnia’yı öldürünce, böyle birbirimizin gözünün içine bakar olduk! Şerefsiz piç!” diyor. Gialdir’in son küfrü ağzından dişlerini sıkmış bir şekilde ve oldukça öfkeli olduğunu belli eden bir ifadeyle çıkması, onun bu ana kadarki çizdiği profile pek de uygun düşmüyor. Aynı zamanda, bıraksan daha da küfürler savuracakmış gibi duran yüz ifade Gialdir’in bu konuda oldukça öfkeli olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Birkaç saniyelik dinginleşme sürecinde Gialdir birkaç derin nefes alıyor ve ardından “Neyse, o piç kurusu elime düşecek illa ki, o zaman biliyorum yapacağımı!” diyor bir hışımla. Ardından ise kafasını bir kez daha iki yana salladıktan sonra yüzüne sahte olup olmadığını anlayamadığın bir tebessüm yapıştırarak “Eğer başka bir şey veya atladığım bir konu yoksa şu Serbest Bölge’ye gidelim. Ben de oraya uğramayalı epey zaman olmuştu, biraz eğleniriz!” diyor kinayeli bir şekilde.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

20 Feb 2024, 16:16


Duyduğu her şeyi anlamaya ve iki nöronluk beyni ile analiz etmeye çalışıyordu Seraph. Özellikle Gialdir'in hükümdardan bahsederken değişen ifadesi, yaşanan şeylerin evrensel olarak ne kadar önemli ve büyük çaplı olduğunu vurguluyordu. Tüm bunlar, Seraph'ın uyanışından önce yaşanan şeyler olduğu için kendini asla suçlu veya sorumlu hissetmiyordu. Tüm bu asık suratların belli ki üç sebebi vardı. Eletha, Vagror ve Inias.

"Aaaaa ordu falan diyince, ben burayı yatılı bir yurt gibi düşünmüştüm daha çok. O zaman bana şöyle üsse yakın, güzel tatlı bir ev ayarlarız di mi? Ev arkadaşı da olsa fena olmaz.. bi de kedi falan besleriz belki."

Gialdir'in bölüğüne katılma düşüncesi konusunda ne düşüneceğini bilmiyordu. Eğitim bölüğünde olmak için çok yeni hissetmesinin yanısıra, kendini Gialdir'in yerine koydu bir an için. Uyanışını yeni gerçekleştiren Aludir'lere karşı asla onun kadar sabırlı ve sıcak kanlı olamazdı. Lavabonun yerini soran bir çömezi bile bağırarak odadan atabilirdi, güç zehirlenmesini nasıl yöneteceğini bilmiyordu. Phemena'ya ithafen gözlerini devirerek söylendi.

"Araştırma bölüğünün tam olarak tek bir görevi var ve onu yapamadılar mı yani? Doğru mu anladım? Qen konusunun gizemi hala çözülemedi yani? Süper.."

Derin bir nefes aldı ve omuzlarını düşürdü.

"Gün doğarQen ya da güneş batarQen... eğueheğhee..."

Kötü kötü şakalarına gereğinden fazla gülerken, Melades'in nerelerde olduğunu merak etti. Muhtemelen yeni uyanan Aludir'leri iblis bulmaları konusunda pışpışlarken kaçırıyordu bu mükemmel mizah şölenini. Böylece, Gialdir ile beraber tekrar Serbest Bölge'ye doğru yürümeye başladılar. Kurallar gerçekten enteresan ve katıydı. İnsan ve iblis diyarı arasındaki bu gerilimin tek sebebinin Hükümdar olup olmadığını merak etti. Eğer duydukları doğruysa, Vagrut o depremden korkmakta haklıydı.

"Bu arada bahsettiğin o Inias kim bilmiyorum ama seni üzmüş sanırım. Oğlum sen de ezdirme kendini.. ordu mensubusun lan sen!"

Yürürken bir yandan teselli edercesine sırtına iki kez çap çap diye yavaşça vurdu ve yandan sarılırcasına omzunu hafifçe sıktı.

"Hadi Serbest Bölge'ye gidelim.. hem kafa dağıtırsın."

KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

22 Feb 2024, 10:34

Gialdir araştırma bölüğü ile ilgili sözlerine hafifçe dudak bükmesinin ardından “Yani aslında tam olarak öyle değil, yani tek görevleri olduğu söylenemez ama işi tam çözemedikleri doğru.” diyor hafifçe gülümseyerek. Bu sözlerle birlikte ilerlemeniz tekrar başlıyor ve bir kat aşağıya inmenizin ardından birbirine benzeyen koridorları gerinizde bırakıyorsunuz. Hemen hemen zeminden birkaç kat üstte olduğunuzu, koridorlardaki pencerelerden görünen surlardan anlayabiliyorsunuz. Koridorda ilerlemeye başladığınızda Gialdir’in durmadan seni kesiyor olması elbette dikkatinden kaçmıyor. Ama tüm haliyle baktığında, Gialdir’in tam bir sapık mı yoksa iyi bir beyefendi mi olduğu konusunda da tam olarak emin olman güç oluyor. Zira bakışlarının arkasındaki niyet belli oluyor gibi dursa bile, bu bakışların hiçbir rahatsızlık yaratacak derecede olmaması Gialdir hakkındaki net hükmü vermenin de önüne geçiyor. Bu şekilde koridorda birkaç adım atmanızdan sonra ise Gialdir yan yana dizilmiş kapılara bakmaya başlıyor ve birkaç kapıyı geçmenizin ardından sana dönerek “Bu koridoru ve kapıyı asla unutma ve kimseye de söyleme!” diyerek sizi uyarıyor. Ardından cebinden tek bir anahtar çıkarıyor. Bu anahtar, kaldığın veya başka bir odanın kapısını açabilecek gibi durmuyor. Görünüşü, zihninde uyanan anahtardan bir hayli farklı görünüyor. Gialdir ise anahtarı kapıya sokup kapıyı açıyor ve ardından içeriye girmen için kapıyı aralıyor.

Gialdir’den önce odaya girdiğin anda, seni büyük bir oda karşılıyor. Bu büyük odanın sağına ve soluna baktığında ise, aslında koridor boyunca görünen bütün kapıların açılacağı büyüklükte olduğunu anlayabiliyorsun. Bu durum karşısında, diğer kapıların tamamen görüntüden ibaret olduğunu ve odaya açılan tek kapının giriş yaptığın kapı olduğunu anlayabiliyorsun. Bunun yanında Gialdri’in az önceki uyarısının sebebi de kafanda anlamlı bir hale geliyor. Ancak odaya dair detaylar bunlarla sınırlı kalmıyor. Odanın içinde hiçbir pencere veya eşya bulunmuyor. Fakat duvarlardaki gaz lambaları odanın içini gözün görebileceği kadar aydınlatmayı başarıyor. Senin açından en büyük detay ise, üzerinde aynı kıyafetler bulunan, yüzlerinde ise hiçbir desen bulunmayan beyaz maskeleri olan 11 kişi oluyor. Sizin odaya girmenizle birlikte, neredeyse kapının birkaç metre önünde dizilmiş gibi duran ve cinsiyetlerini dahi kestiremediğiniz insanlar size doğru dönerken Gialdir “Merhaba, Aludir Eğitim Bölüğü 1. Takım Yardımcı Kaptanı Gialdir! Yanımdaki güzel kadın ise yeni Aludir olmuş Seraph Hanım… Şimdi normalde buyrukları falan dile getirmem lazım ama malum hükümdarımız yok. Bu yüzden, Aludir ordusunun sahip olduğu yetkiler çerçevesinde, yeni Aludir olan Seraph Hanım’ın Serbest Bölge’ye girişini talep ediyorum!” diyor. İçeride bulunan 11 kişi, Gialdir’in bu sözlerinin ardından sağ kollarını önlerine, sol kollarını da arkalarına getiriyor ve öylece durmaya başlıyorlar. Sanki Gialdir hiçbir şey söylememiş gibi öylece durmaları Gialdir’in yüzündeki tebessümü bir kat arttırırken “Tabi ya, nezaket pek fayda etmiyor.” diyor ve sonrasında omuzlarını dikleştirip göğsünü kabartarak “Aludir Eğitim Bölüğü 1. Takım Yardımcı Kaptanı ve Aludir Ordusu mensubu olarak Serbest Bölge’yi açmanızı emrediyorum!” diyor. Gialdir’in bu ana kadarki en tok sesiyle kurduğu bu cümlelerin ardından 11 kişi yere 45 derecelik bir açıyla eğilip kalkıyorlar ve ardından, 11 kişinin ortasında duran bir kişi öne çıkıyor, geriye kalan diğer kişiler ise odanın diğer taraflarına doğru çekiliyor.

Ortaya çıkan adam herhangi bir şey söylemeden, iki elini göğüs hizasında avuç içleri birbirine gelecek şekilde birleştiriyor ve kafasını hafifçe öne eğiyor. Bir süre bu pozisyonda kalmasının ardından iki elini de sanki önünde beliren görünmez bir kapıya yapıştırıyor. Ellerini bu şekilde koymasının ardından, ellerinden başlayan sisli bir karanlığın ellerinden yayılmaya başladığını görebiliyorsun. Düzensiz bir şekilde hareket eder gibi duran siyah dalgalanmalar sana içinde bulunduğun iblis diyarını hatırlatırken adamın ellerini yavaşça ittirmeye başladığını görebiliyorsun. Her ne kadar ellerini ileriye doğru hareket etmese bile, adamın belli bir güç uyguladığını fark edebiliyorsun. Adamın ellerinden yayılan karanlık bir insanın geçebileceği kadar büyük bir daireye dönüşüyor ve adam ellerini hızlıca ileriye doğru ittiriyor. Bu hamlesinden sonra karanlık dairenin hızla büyüyerek neredeyse tüm odayı kapsar şekilde genişlediğine şahitlik ediyorsun. Gözlerinin önünde beliren kocaman karanlık daireden yayılan bir aura bu esnada seni sarmalamaya başlarken, içinde bir şeylerin de kıpırdanmaya başladığını hissediyorsun. Sanki sana ait olmayan bir şeylerin harekete geçtiğine dair bu hislerin, esasen içinde tuttuğun iblisin varlığına dair bir sinyal olduğunu kısa sürede kavrıyorsun.

İblis diyarına geçiş yapacağın kapının açılmasından sonra Gialdir hiçbir tereddüt göstermeden karanlığa doğru ilerliyor ve sana doğru elini uzatıp gülümserken “Hadi gidelim buralardan!” diyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

23 Feb 2024, 23:32


Gialdir prosedürel olarak araştırma birliğinin itibarını korumayı denemiş olsa da, Seraph bu konuda kendisi ile aynı fikirde olduğuna neredeyse emindi. Phemena'dan biraz daha kaliteli orospuları işe almış olsalardı, o kapıdan içeri girdiğinde bölüklerden ve tüm diğer detaylardan bahsetmeden önce çok daha temel konular kendisine bir şekilde açıklanmış olurdu. Bunu düşünmemeye çalıştı. O artık bir ordu üyesiydi, sıradan insanların çok daha üzerinde birisiydi.

"Aaaa ama her yer her yere benziyor! Aklımda nasıl tutabilirim kiiii.."

Geçtiği koridorları, duvarlardaki desenleri, suru ve zemin detaylarını gözünde kronolojik olarak canlandırmaya çalıştı. Görsel hafızası fena sayılmazdı, muhtemelen bir dahaki gördüğünde çok daha kolay hatırlayacaktı. Fakat asıl merak ettiği şey, bunlar olduğunda kapıdan içeri nasıl gireceğiydi. Gialdir'e gözleri parlarcasına baktı ve elindeki anahtarımsı şeyi gösterdi.

"Bundan ben de bir tane istiyorum!"

İçeri girdiklerinde maskelilerin gerçek insan mı yoksa yapay manken mi olduklarını bir an için anlayamadı. Kolları hareket edene kadar da bu gizem sürmüştü, hatta az daha yanlarına yaklaşıp cama tıklatır gibi kafalarına tıklatacaktı. Gialdir sesini toklaştırdığında komik ve sempatik oluyordu. Gülmemeyi başardı, fakat gülümsedi. Kara çember büyümeye devam edene kadar da bu gülümsemeyi yüzünde tuttu. Bu his tanıdık geliyordu..

"Şey.. sana söylemem gereken bir şey var. Melades anlatmıştı, hani şu Görü denilen şey var ya.. işte o bende yok. İblis diyarındayken önümü bile zar zor görüyorum. O yüzdeeeen tut beni!"

İçeri girerken çok sıkı bir şekilde Gialdir'in bileğini kavradı ve ileri doğru yürümeye devam etti. Bu hissi özlediği söylenemezdi, fakat bu hissin yanında getirdiği bir şeyi özlemişti. Yavaş adımlarla iblis diyarının soğuk ve ürpertici karanlığına doğru yürüdü. Gözlerini kapattı Seraph. Bir eli hala sımsıkı bir şekilde Gialdir'in el bileğini tutarken, diğer kolunu çok uzaktaki birine selam verircesine havaya kaldırdı.

"Vaaaagruuuut pabucu yarıııım çık dışarıııyaaaa oynıyalııım!"

KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

26 Feb 2024, 11:42

Gialdir, bileğinin senin tarafından kavranması bir hayli hoşuna gitmiş gibi gülümseyerek karanlığa doğru adımlıyor ve onun ardından sen de karanlığa giriş yapıyorsun. Ardınızdan gelen kapıyı oluşturan maskeli adamın da sizinle birlikte iblis diyarına geçmesinin ardından kapıyı kapatmasıyla birlikte, kendini derin bir karanlığın içinde hissediyorsun. Ruhunda başlayan kıpırdanmalar sonsuz bir ateşe atlamış gibi hissettirse bile, bir şekilde bu yanma hissinden büyük bir zevk duyuyorsun. Gördüğün manzara ise her ne kadar iblis diyarında gözlerini açtığın ilk zamandakine oldukça benzer olsa da, göğün karanlığı içerisindeki yer yer yırtılmış gibi beliren renk tonlarındaki değişiklik dikkatinden kaçmıyor. Bu nedenle, bakışların ilk başta göğe çevrilmiş bir halde ve yırtıklardan gelen soğuklukla yüzleşirken, Gialdir’in de aynı şekilde göğe baktığını görebiliyorsun. Gialdir derin bir nefes almasının ardından ise yavaşça sana doğru dönerken “Buralar biraz değişmiş gibi.” diyor. Gialdir’in yüzünde gerginlik ve endişenin ufak kırıntıları dolaşmaya başlasa bile, bunu bakışlarına yansıtmadan sana dönüyor.

Son söylediğin sözler üzerine ufak bir kahkaha atan Gialdir “Anahtar konusunda pek yapabileceğim bir şey yok. Ama ayarlamaya çalışırım.” diyor. Bu sözlerinin altında kesinlikle tutmayacağı bir sözü vermiş gibi görünen Gialdir “Görü konusunda da endişe etme. Bu bölgede bir iblis bulunmaz. Sadece bizler varız.” diyor. Bir an önce esas konuya gelmek ister gibi hızlı hızlı kurduğu bu cümlelerinin ardından Gialdir “Ancak iblisini bu şekilde çağırabileceğini düşünmüyorum. Hele ki anlattığın kadarıyla yaşadıklarından sonra, bu pek de mümkün görünmüyor.” diyor. Konunun iblisine gelmesi ister istemez ilgini çeken bir husus olduğu için bakışlarını göklerden alıp Gialdir’e çevirebiliyorsun ve Gialdir de “İblisini var edebilmen için, ilk olarak ona hükmeden kişinin kendin olduğunu ispat etmelisin. Yani bir nevi onun kudretinden üstün olmalısın. İblisin şu an ruhunda, vücudunda, zihninde veya neresi dersen orada sıkışmış durumda. Bu yüzden ilk olarak onunla iletişime geçip, kimin hükmeden olduğunu ona kanıtlaman gerekiyor. Ardından da onu dış dünyada fiziken var edecek komuta ihtiyacın olacak. Bunları tamamlamanın ardından ise, gerçek bir Aludir olmuş olacaksın.” diyor. Tüm bu açıklamalarının ardından iki elini beline dayayan Gialdir bakışlarını gözlerinden ayırmaksızın “Zihnini boşalt ve sadece iblisine odaklan. Kötü bir şey olacak olursa, merak etme ben buradayım. Senin gibi birinin bu aşamayı kolayca halledebileceğini düşünüyorum.” diyerek cümlelerini sonlandırıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

26 Feb 2024, 13:00


Bir an için kolunun varlığını unutmuştu. Gialdir'in bileğini o kadar sıkı tutuyordu ki, bunu fark edip elini serbest bıraktığında ufak bir karıncalanma hissetmişti. Önce maskeli adama, sonra Gialdir'e, sonra da bu atmosferi özleyip özlemediğine tam emin olamadığı boyuttaki gökyüzüne baktı. Hak vermişti, gerçekten de son bıraktıkları gibi değildi. Her ne olduysa, yalnızca ismini duymuş olduğu İblis Lordu Vagror ile bir alakası olmalıydı.

"Tabii ona ben hükmediyorum! Ne sandın! Sonuçta bana aaaaaşıııııık."

Avuç içlerini birbiriyle birleştirdi ve ellerini yanağına götürdü. Eğer Gialdir'in dediği gibiyse, yani Seraph'ın zihninde yaşıyorduysa o zaman bunca zamandır Seraph'ın gördüğü ve duyduğu her şeye tanıklık etmiş olmalıydı. Sebze yemeklerinden neden bu kadar nefret ettiğini sorguladı bir an için. Önceki hayatında da böyle miydi, yoksa bu içinde yaşayan iblisin bir etkisi miydi? Kesin olan bir şey vardı ki, burası da tıpkı iblis diyarı gibi, insan dünyasına kıyasla çok daha sessizdi. Odaklanmayı kolaylaştırıyordu. Gialdir'i iki eli ile birden omuzlarından tuttu ve gözlerine baktı.

"Gialdir bana bak. Burada kaç milyon milyar saat geçirirsek geçirelim, dışarı çıktığımızda diğerlerine bunu tek denemede birkaç saniye içinde yaptığımı söyleyeceksin. Anlaştık mı? İçeri girdik, Seraph aşırı manyak süper bi şekilde iblisini çağırdı, gördüğüm en mükemmel Aludir gösterisiydi. TAMAM MI?"

Omuzlarını bırakıp beş-altı adım geriledi. Artık zihni, kendisi ve iblisi ile baş başaydı. Bir haftadır bu yüzleşmeyi farklı senaryolarla her gece kafasında canlandırıyordu. Aşırı kötüden aşırı süpere doğru onlarca ihtimal tasarlamıştı zihninde. Şu noktada güvenebildiği tek şey, iblislerin Aludir'lere zarar veremiyor oluşuydu. Yani işler ne kadar kötü giderse gitsin, en azından cani bir şekilde katledilmeyecek gibi duruyordu. Gözlerini kapattı ve bacaklarını omuz genişliğinde açarak avuç içlerini göğsünün önünde birleştirdi.

"Vagrut. Orada olduğunu biliyorum. Son buluşmamızdaki hırçın ve huysuz tavırlarını affediyorum. Ayrıca bence, ırkına göre çok tatlısın. Şimdi sana yepyeni bemmmmbeyaz bir sayfa açma teklifi sunuyorum. Ayrıca çok şanslısın, çünkü benim gibi aşırı tatlı ve süper bir efendin var! Şimdi efendin olarak emrediyorum, kendini göster!"

Odaklandı. Zihnindeki uğultuyu berraklaştırmayı denedi. Onu ilk gördüğündeki hisleri anımsamaya çalıştı. Vahşet.. öfke.. katliam.. bir Aludir ve iblis ancak bu kadar uyumsuz olabilirdi, ama belki de bu zıtlık hiçbir sorun olmayacaktı. Gialdir'in en son dediği cümleyi hatırlattı kendine. "komuta ihtiyacın olacak" .. komut. İsimler ve komutlar güçlü tılsımlardı. Benliğini, Vagrut ile birleştirmeyi denedi. İki beden, tek zihin. Gözleri kapalı haldeyken, avuç içleri karşıyı gösterecek şekilde kollarını iki yana açtı.

"Vagrut... Kan banyosu."

KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

26 Feb 2024, 15:41

Gialdir’in omuzlarından tutup konuşmaya başlamanın ardından, Gialdir’in odak noktasının dudakların olması seni pek de şaşırtmıyor. Ancak bir şekilde Gialdir’in söylediklerini yapacağına inanmış bir şekilde onu bırakıp geriye çekiliyor ve ardından gözlerini kapatıyorsun. Tam bu esnada zihnine odaklanmaya başladığında “Elbette, tabi karşılığı olmak üzere!” diyen Gialdir’in sesini zar zor duyuyorsun. Zihnine dolan karanlık, Gialdir’e tam o anda cevap vermene engel oluyor. Zira giderek vücudunun ağırlaşmaya başladığını ve zihnin karanlık bir mahzende tıkılı kaldığını hissetmeye başlıyorsun. Giderek bulanıklaşmaya başlayan zihnin, zamandan ve mekandan ayrı bir boyuta açılmış girdap gibi seni içine çekmeye başlarken, karanlığın sarmaladığı ruhunun kavrulmasına neden oluyor. Ekşiyen miden ve bulanıklaşan zihninin yarattığı tüm bu olumsuzluklara rağmen kendini bir şekilde iyi hissediyor olmak ise anlam veremediğim bir durum olarak karşına çıkıyor. Bu esnada dudaklarından çıkan sözcükler, karanlığın içinde başıboş bir halde savrulmaya başlıyor ve sanki karanlığın içerisinde yok olup gidiyorlar.

Kelimelerin ağzından çıkmayı sürdürdükçe, her birinin tamamen karanlıktan süzülüp yok olduğunu düşünmeye başlıyorsun. Ne içinde ne karşında ne de zihninde sözlerinin hiçbir karşılığı olmayacak gibi duruyor. Sanki uyandığın karanlığın içerisinde tek başına kalmışsın gibi soğuk bir hava tenini ürpertirken, zihninde artmaya başlayan sıcaklığın Gialdir’in son sözlerinden kaynaklı olup olmadığını düşünüyorsun. Fakat buna rağmen konuşmaya, kelimelerini ortaya dökmeye devam ediyorsun. Ağzından çıkan emir ise ruhundaki sıcaklığı bedenini yakacak kadar ağır bir hale getirmeye başlıyor. Tam bu anda ise, bulanık bir ses duymaya başlıyorsun cılız da olsa. Gözlerini sıkı sıkıya kapatıp duyduğun sese odaklandığı esnada, ses tonunun tanıdık oluşu yüzünde bir gülümseme yaratıyor istemsiz bir şekilde. Bir anda ses pürüzsüz bir hal alırken “Efendim mi? Emrediyorum mu?” dediğini duyuyorsun Vagrut’un. Fiziksel bir görünümü bulunmasa bile, sesi zihninin içinde yankılanan Vagrut’un öfkeli bakışlarını üzerinde hissedebiliyorsun bir şekilde. Zihnin heyecanla Vagrut’a bir cevap vermek için çırpınırken sadece “Sana bunun geçici bir durum olduğunu söylememiş miydim? O sikik ruhunu ele geçirdiğimde, kimin efendi olacağını sana göstereceğim zavallı insan!” dediğini duyuyorsun.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Seraph
Posts: 99
Joined: 05 Dec 2023, 21:09

26 Feb 2024, 16:42



Zihninde dans eden kelimeler, finalde yerini ağzından dökülen sözlere bıraktığında karanlığın soğuk ve cezbedici uğultusu kendini her geçen saniye daha da belli ediyordu. Bulunduğu yerden dolayı mutsuz değildi, sonuç her ne olursa olsun yapması gereken şeyi yaptığını hissediyordu. Bir an için diğer Aludir'leri düşündü. Hepsi bu süreçleri yaşamış mıydı? Mesela o aptal Phemena orospusu eğer zamanında Seraph'ın şuanki konumunda olduysa nasıl ağlamadan soğukkanlı kalabilmişti? Hayır.. emin olduğu bir şey vardı, iblislerin karakterleri kesinlikle birbirinden farklıydı.

"SANA KAÇ KERE DAHA SİKLİ MİKLİ KONUŞMA DEMEM GEREKİYOR GERİ ZEKALI! Bana bak zombi kılıklı ketçap kafalı! Seni benim seçtiğimi falan mı sanıyorsun? Sence seçim şansım olsaydı sevimli kanatları olan minnoş bir kedi yerine cadılar bayramı partisinden kaçmış meymenetsiz bir domates suratlıyı mı seçerdim??"

Çatılmış kaşları ve bembeyaz yüzünün şakaklarından yanaklarına uzanan kısmında öfkeden beliren damarları ile kesinlikle normal halinden farklı gözüküyordu. Fiziksel olarak yorgun hissetmiyordu, fakat üzerindeki mental ağırlık ve kontrol edemediği kuvvetli duygu geçişleri yüzünden nefes nefese kalmıştı. İşaret parmağını, köpeğine "hayır" komutu veren bir anne gibi ileri doğru salladı. Diğer kolu hala yana doğru açılmış şekildeydi.

"Buna ister kader de, ister lanet de, veya istersen şanssız sikik bir tesadüf de. Nasıl adlandırdığın umrumda değil, ama bir şekilde birbirimize bağlandık. Geçici bir durum falan da değil, ikimizden biri ölene kadar beraberiz. Bu ilişkinin mutlu ve sevimli veya lanet ve yorucu olması tamamen sana bağlı."

Sesi, narin bedenine göre fazla otoriterdi. Anlık olarak dönüştüğü şeyden asla memnun değildi, bu kadar ciddiyet ve gerginlik kesinlikle kıyafetine uymuyordu. Derin bir nefes aldı ve yılgın bir şekilde iç geçirdi parmağını indirirken.

"Bak.. senin için pek değişen bir durum olmayacak. Şiddet dolu bir ruh hastası olman benim için sorun değil. Diğer iblislerin kafasını kopardığında seni durduracak değilim. İstemediğin şeylere zorlamak da istemiyorum. Sadece arkadaşım olmanı istiyorum. Ruhumu ele geçirmek dışında, pazarlık yapmak istediğin bir şey varsa.."

Gözlerini açtı. Ellerini beline koydu. Yüz ifadesi az öncekine göre biraz da olsa yumuşamıştı, en azından kısık gözleri ile gülümsüyordu.

"Yüz yüzeyken söyleyebilirsin. Gel hadi buraya.. karanlıklarda saklanırken canın sıkılmıyor mu?"
KÜNYE
İsim: Seraph
Cinsiyet: Dişi
Yaş: 23
Boy: 165
Kilo: 48
Sınıflar: Toplayıcı / Saldırgan / Elementalist
İtibar: 5
Mevcut GP/AGP/İGP: 15/0/15
Mevcut Para: 1.000

PROFİL
Güç: 1
Dayanıklılık: 2
Çeviklik: 2
İrade: 4
Zeka: 1

Aludir Statları
Görü: 1
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: -
KÜNYE
İsim: Vagrut
Cinsiyet: Erkek
Boy: 175
Kilo: 75
Tür: Hortlak
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: Normal
Yatkın Olduğu Element: Karanlık / Toprak (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 4
Güç: 8
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 3
Arun: 2
Duren: 2
İrade: 6

YETENEKLER

Saf Öfke

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

-
Locked

Return to “Aludir Üssü”