Gökleri Arayanlar (2. Kısım) (Esther | Theo)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

20 Dec 2023, 10:55

Theo; Gyugnal’ın sözleri üzerine konuşmaya başladığın anda, her ne kadar olayı Esther’in üzerinden devam ettirmeye niyetin olsa da, Gyugnal’ın tamamen sana odaklanmış olması, failin kim olduğu noktasında şüphe duymadığını da ortaya koyuyor. Bu haliyle Gyugnal’ın dikkatini üzerinden çekebilmenin pek de mümkün olmadığını anlayabiliyorsun. Dolayısıyla, yerden taş alıp bir kez daha atma yönündeki düşüncelerin zihninin içinde toz bulutlarına dönüşmeye başlarken Gyugnal’ın karanlık havasının daha fazla yayılmaya başlamasıyla başka seçeneklerinin olup olmadığını sorgulamaya başlıyorsun.

Gyugnal, üzerine kilitlediği bakışlarından taviz vermeden durmaya devam ederken “Sana gerçekten yazık olacak.” dedikten sonra, kafasındaki kanamayı sağ eliyle işaret ederek “Bunun hesabını ayrıca göreceğim.” diyor sesindeki tek düzeliği hiç bozmadan. Bu sözlerinden sonra ise “Buradaki en çürük olan sensin ve işe seninle başlamam gerekecek sanırım.” diyen Gyugnal, karanlık havasını seni sindirmek için üzerine doğru salarken, tam boynuna gelecek şekilde kolunu uzatıyor. Ruhun, bir an için bu koldan kurtulmayı becerebileceğini sana fısıldasa bile, vücudun bir anda kaskatı kesilmiş halde boynuna dolanacak elleri beklemeye başlıyor. Boynuna dolanacak elleri ve nefessiz geçireceğin zamanı…

Esther; Yok oluşuna karşı takındığın sabırlı tutumla birlikte, her bir zerrenin karanlığın içindeki yok oluşuna şahitlik ediyorsun. Uzuvların sırayla karanlık tarafından adeta silinmeye başlıyor ve her bir siliniş, dişlerini ve yumruklarını daha da sıkı sıkmana neden oluyor. Dişlerini ve yumruklarını… Bu sana bünyevi diyarda bir bedeninin olduğunu anımsatsa bile, karanlık gerçekliğin ta kendisine dönüşürken bunun bir öneminin kalmadığını hissedebiliyorsun. Vücudunun gayri ihtiyari tepkileri dahi senin bir varlık olarak kalamayacağını besbelli ortaya koyuyor. Bu noktada direncin tamamen kırılmış hale gelirken, sıkılı dişlerin ve yumruklarının da çaresizlikle açıldığını fark edebiliyorsun. Tepeden gördüğün vücudun kısım kısım karanlığına karışırken tek yapabildiğin sabırla izlemekten ötesi olmuyor.

Kolların tamamen karanlık tarafından yutulduğu anda, bünyevi diyardaki vücudunun kollarındaki kontrolün de tamamen kaybolduğunu fark ediyorsun. Ancak karanlık, hiç de bununla yetinecek gibi durmayarak vücudunu ve ruhunu kemirmeye devam ediyor umursamazca. Kollarından vücuduna yayılan karanlık, kalp atışlarını bile ele geçirmeye yüz tutmuşken bacaklarına doğru yayılan karanlık karşısında yapabileceğin hiçbir şey kalmadığını anlıyorsun. Geriye sadece kafan kalmış bir şekilde, karanlık tarafından sindirilmeyi beklerken, sürekli varlığını hissetmeyi arzuladığın iblisin de bu karanlık tarafından silinip atıldığını hissedebiliyorsun. Sabırlı bekleyişinin, sadece yok oluşa denk geldiğini…

Theo; Gyugnal’ın elleri boynuna doğru yaklaşırken, bedenin sadece istemsiz bir geri çekilmeyi arzuluyor. Bu arzu ise, vücudunun hareketsizliği ile sonuçsuz bir hal alırken tek beklediğin, bir şekilde Gyugnal’ın ellerine düşmemek oluyor. Aklına gelen türlü hinliklere rağmen, vücudundaki bu katılık her şeyine engel olmaya başlıyor. Umutsuzluk, giderek kendini apaçık bir şekilde belli ederken, duyduğun bir patırtı adeta zamanı da senin için kırıyor. Gyugnal’ın hareket eden eli, bakışlarının başka noktaya kaymasıyla durduğu anda, senin de bakışların istemsiz bir şekilde patırtının geldiği yöne, Esther’in bulunduğu tarafa dönüyor.

Az öncesine kadar bedenin saran ince pembe parıldamalı bir tabakanın, şu anda ufak alevler gibi etrafa saçılmaya başlamasına mı yoksa Esther’in hareketsiz, adeta bir ölü gibi yere yığılmış olmasına mı şaşıracağını bilemediğin bir anda, Gyugnal’ın bakışlarının sertleşmesiyle arzuladığı süreçten uzaklaştığını anlayabiliyorsun. Bununla birlikte, Esther’in bu hali Gyugnal’ın tüm dikkatini ve havasını da dağıtmış olduğunda, vücudunu bir kez daha kontrol altına alabiliyor ve vakit kaybetmeden yerden eline gelen bir taşı alarak bunu Gyugnal’a fırlatıyorsun! Gyugnal’ın diğer gözünün üstüne doğru gelen taş, sert bir ses çıkarıp zemine geri düşerken Gyugnal’ın kafasında bir açılmaya daha sebep olmanın gururunu hissediyorsun. Ne var ki, Gyugnal’ın bakışları adeta sıkıldığı bir oyunu tekrar tekrar oynamak zorunda kalmış birinin edasıyla ve kızgınlıkla sana doğru çevrildiği anda “Ama yeter!” diyor bir hışımla. Tüm dikkatini ve karanlığını bir kez daha sana saldığı anda ise, yerde ölü gibi yatan Esther’in bir anda kalkan kolu Gyugnal’ı kavrayıveriyor!

Esther; Yok oluş… Zamanın mutlak zaferi… Her varlığın ve cismin kaçınılmaz sonu… İçinde hiçbir his belirmeksizin yok oluşuna açtığın yelken ile varacağın noktaya dair en ufak bir tereddüdün bulunmuyor. Tüm karanlığı kabullenmiş gibi, yok oluşuna da hiçbir ses çıkarmadan veya çıkaramadan şahitlik etmenle, soyut bir zamanda ve soyut bir mekanda var olmuş soyut bir varlık olarak kendini hissediyorsun. Bu durum, her türlü hissin karmaşasını aynı anda ruhunda hissetmene olanak sağladığında, her şey ile bir hiç olmayı tek bir ruhta eritmeye çalışıyor gibi oluyorsun. Ancak tüm bu his çatışması ve karmaşası, yok olmuş bedenine ve ruhuna rağmen, bir şekilde varlığını sürdürdüğünü gösteriyor sana. Bir şekilde… Varlığını…

Karanlığın sindirdiği vücudunun bulunduğu yerde beliren pembe bir parıldamayla, adeta soyutluk diyarına erişen gözlerin bir anda aralanıyor ve tüm karanlığa bu pembe dalgalanmayı saçmaya başlıyorsun! Birkaç saniye öncesine kadar hüküm süren karanlığın pembe parıldamaya boyun eğişine ve karanlıkla oluşturduğu sinerjiye kendini bırakmaya başlıyorsun.
Karanlık ve aydınlık…


Yokluk ve varlık…

Hiçlik ve her şey…

Ruh ve beden…

İblis ve insan…

Doğru ve yanlış…

İyi ve kötü…

Tüm tezatlıkların tam ortasında vücut bulmuşçasına, karanlıkla pembe dalgalanmaların harmonisini seyre dalıyorsun sadece. Birbirlerinin içine geçen ve birbirlerine ayak uyduran karanlık ile pembe dalgalanmalar, köhne bir diyara birlikte hükmetmeyi arzular gibi iç içe geçmeye başlıyor. Her biri, rengini ve varlığını bir diğerine kaptırmaktan imtina etse bile, bir şekilde birlikte var olmak adına hızla dönmeye, dalgalanmaya ve yeni bir benlik oluşturmaya başlıyor. Tepedeki gözlerin, bir anda açıldığı anda, artık ne tepede ne de yoklukta hissediyorsun kendini. Gözlerin, tam olması gerektiği yerde, karanlık ile pembe dalgalanmanın kaynağında açılıyor dingin ve bir o kadar çoşkulu bir akışla!

Genel;
Esther’in bir anlık istemsiz hareketiyle Gyugnal’ı kolundan kavraması, Esther için adeta zamanın tekrar akmasına olanak sağlıyor. Esther, bir şekilde varlığından sıyrılıp başka bir boyuta ulaşabildiğini ve bu kez, bir şekilde tüm kontrolün kendinde olduğunu hissedebiliyor. Bedeninden yayılan pembe parıldamaların her birini ve damarlarında yayılan tüm kudretin her bir zerresini… Gyugnal’ın karanlığına karşı kendi dalgalanmalarını hoyratça sergileyebileceğini hissedebiliyor. Theo için ise tüm bu anlık durum, toparlanmasına ve yeni bir plan ile oyuna dahil olmasına imkan tanıyor. Gyugnal ise, Esther’in kendini kavramasına şaşırmış olsa bile, daha çok Esther’in bir şekilde gözlerini açmış olmasıyla daha büyük şaşkınlığa uğramış gibi görünüyor. Ne var ki, sanki bir şekilde bu anın geleceğini hissetmiş gibi duran Gyugnal, her türlüsüne kendini hazırlamış gibi bakışlarını Esther’de tutmaya devam ediyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Esther
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 251
Joined: 17 May 2022, 16:06

21 Dec 2023, 01:00

Esther bilincini tam olarak karanlığa teslim etmeden önce içerisindeki öfkeli iblisin de kendisiyle birlikte karanlık içerisinde yutulduğunu hissetti. Beklediğinin çok daha tersine bir durum olmasına rağmen sakinliğini koruyarak benliğinin son parçasının da karanlık tarafından yutulmasına izin verdi. Fiziksel bedeninin de işlevini yitirerek yere yığılmasının ardından genç kız tam anlamıyla 'ölmüştü'. Artık ne düşünebiliyor, ne görebiliyor, ne de hissedebiliyordu. Bütün bu fedakarlıkları yapmasının, bütün bu riskleri almasının sebebi Urilirn'e olan güveni kesinlikle değildi, zira ona güvendiği söylenemezdi. Tek sebebi, gücü ve özgürlüğü arzulayan genç bir kızın inadıydı. Bu inadı sayesinde tam anlamıyla ölü bir duruma geçse de asla tereddüte düşmemiş ve pes etmemişti.

Yere yığılan Esther'i gören Gyugnal, herhangi bir tepki veremeden Theo ile uğraşmak zorunda kalmıştı. Genç adam, bir şekilde Gyugnal'ın kafasına iki adet taş isabet ettirebilmeyi başarmıştı. Her ne kadar Gyugnal'ın dikkati o anlarda Esther üzerinde olmuş olsa da genç adamın başarısı kesinlikle yadırganamazdı. Tabii Gyugnal'da bu durumdan pek memnun değildi, zira ikinci taş kafasına isabet ettikten sonra Theo'yu öldürmek için harekete geçmişti. İşte tam o esnada Esther, bilinçsiz bir şekilde kolunu hareket ettirerek Gyugnal'ı kavradı. Theo ve Gyugnal büyük bir şaşkınlık içerisinde bakışlarını Esther'e çevirmekten kendilerini alıkoyamadılar.

Bu esnada Esther'in iç dünyasında yaşananlar ise oldukça garipti. Karanlık bataklığın en dibine kadar ulaşmayı başarmış olan vücudundaki kalbin tekrardan atmaya başladığını hissetti. Her atışında etrafında pembe bir ışık saçarak uçsuz bucaksız karanlığı aydınlatıyor, ona hükmetmeye çalışıyordu. Her ne kadar genç kızın amacı karanlığa tam anlamıyla hükmetmek olsa da kaderin planları çok daha farklıydı. Esther'in vücudundan çıkan pembe ışık, karanlık ile mutlak bir ahenk içerisinde dans etmeye başladı. Birbirlerine değiyor olmalarına rağmen aralarında hiçbir etkileşim bulunmuyor oluşu garip olsa da şaşırılacak bir durum da değildi. Her şey oldukça hızlı gerçekleşiyor olmasına rağmen genç kız içerisinde mutluluğu hissedebiliyordu. Her ne kadar karanlığa hükmetmek istese de bir parçası bunun minik iblisten ötürü olduğunu hissedebiliyordu. Onunla ahenk içerisinde dans etmek gibi bir seçenek varken zaten asla ona hükmetmeyi tercih etmezdi.

Esther son kez iç dünyasındaki gözleri kapattı, tekrardan açtığında vücudundan çıkan pembe parıldamayla birlikte Gyugnal'ın kolunu kavradığını gördü. Genç kızın suratında oldukça sakin bir gülümseme vardı, bu tam anlamıyla ölümden dönmüş birisinin sakinliğiydi. Beyni hiç olmadığı kadar hızlı çalışıyor, kalbi ise hiç olmadığı kadar sakin atıyordu. Birisi elini kalbine dayasa rahatlıkla kalbinin atmadığını dahi söyleyebilirdi.

Genç kızın suratındaki gülümseme bir aristokrata yakışır derecede sahte ve aşağılayıcıydı. Duygusuz gözleri, Gyugnal'ın şaşkınlıkla dolu gözlerini delip geçerken içerisinde bulunduğu duruma yaraşır bir şekilde konuşmaya başladı. "Gitmene izin veriyorum." Genç kızın ağzından bu kelimeler dökülürken karşısındaki kişiyi aşağılamak için söylediği bariz bir şekilde belli oluyordu. Açıkçası Gyugnal'ı kendisine bir tehdit olarak dahi görmüyordu. Bunun sebebi ise damarlarında dolaşan kudretin getirdiği kibirden başka bir şey değildi... Esther'in böyle davranması garip gözükebilir, zira normal şartlar altında kibirli bir insan değildir fakat aslında böyle davranmasının ana sebebi Gyugnal'a karşı herhangi bir ilgi duymuyor oluşuydu. Onun gözünde sıradan bir Aludir'den farklı değildi. Aludirler merak duydukları kategorisine dahil olmadığından ötürü böyle düşünmesi de oldukça doğaldı. Elbette gücünü test etmek istiyordu fakat sıradan bir Aludir ile test etmesinin kendisine bir şey kazandırmayacağını da düşünüyordu. Gyugnal yerine Urilirn ile karşılaşarak gücünü test etmeyi yeğlerdi.

Esther her ne kadar böyle düşünse de karşısındaki Aludir'e karşı gardını indirmiş de değildi. Onunla vakit kaybetmek istemediği bir gerçek olmasına rağmen kendisine yapılacak bir saldırıya karşı tepkisiz kalmaya da niyeti bulunmuyordu. Eğer Gyugnal'dan herhangi bir saldırı geleceğini hissederse hiç tereddüt etmeden onun karnına tekme atarak tepeden aşağıya atmayı planlıyordu. Yanlarına uçarak geldiğini de hesaba katıyordu genç kız, dolayısıyla Gyugnal'ı tepeden aşağıya doğru sürüklemeyi başarırsa hemen ardından atlayarak bir hamle yapmasını engelleyerek olabildiğince sert bir şekilde yere yapışmasını sağlayacaktı. Genç kız her ne kadar bunu yapabileceğinden emin olsa da acaba gerçekten de bunu yapabilecek kudrete sahip miydi?
Image

KÜNYE
İsim: Esther
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 22
Boy: 178
Kilo: 54
Sınıflar: Etkileyici - Defansif - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/40/0
Mevcut Para: 8000
İtibar: 7

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 9
İrade: 20
Zeka: 10

ALUDİR STATLARI
Görü: 5
Hakimiyet: 10
Mevcudiyet: 13

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

---------------------------------------------------

Image

KÜNYE
İsim: Dia (Masum kişi/kişiler anlamına gelmektedir)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.02
Kilo: 20
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 5
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 10

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER
Peri Dokunuşu (5. Düzey)
Peri Salınımı
Rüzgarlı Gün (5. Düzey)
Mutlak Olan (Karakteristik Teknik) (2. Düzey)
Peri Kabusu


İblisin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-
User avatar
Theo
Posts: 161
Joined: 15 May 2022, 21:39

25 Dec 2023, 20:55

Tüm suçu ısrarlı bir şekilde kadim dostuma atmaya devam etmeme rağmen Gyugnal onu görmezden gelerek sadece bana odaklanıp ağzını yardım teklifimi ret etmek için bile açmadı. Tüm odağını bana verdiği için taş atma fikrimden vazgeçmek zorunda kaldım. Taşı benim attığımdan emin olsa bile göz göre göre bir saldırı yaparak ortalığı iyice karıştırmak istemiyorum. Belki bir ihtimal onu konuşturmayı becerebilirsem daha fazla zaman kazanabileceğimi düşünüyorum.

Sessiz ve sinirli eski ortağım bana delici bakışlar atarak tehditler savurmaya başladı. Koskoca Aludir'in küçük bir taşı çok fazla büyüttüğünü düşünüyorum. Gözüne gelse hak vereceğim ama alt tarafı sadece alnına küçük bir yara açabildim. Ki bunu da daha kabul etmedim, etmeyi de düşünmüyorum. Attığıma dair ne kadar kanıt olursa olsun alenen inkar etmeye devam edeceğim. Neyse bana doğan söz hakkımı kullanarak onu ikna etmeye çalışacağım sırada bana fırsat vermeden karanlık aurasını bana gönderdi. Boynumu hedefleyen bu karanlık koldan rahat bir şekilde kaçabileceğimi düşünsem bile vücuduma söz geçirme konusunda sorunlar yaşıyorum.

Üzerime gelen eli görsem bile ilginç bir şekilde hareket edemiyorum. Aklıma birkaç fikir gelmesine rağmen hiçbirinin işe yaramayacağı konusunda neredeyse eminim. Çünkü vücudum konusunda ne yapacağımı bilmiyorum. Nasıl tekrar hareket edebileceğim konusunda hiçbir fikrim yok. Makus kaderime boyun eğmek dışında elimden başka bir şey gelmiyor. Tüm umutlarımı yavaş yavaş kaybettiğim sırada yanımda bir patırtı duydum. Aniden gelişen bu patırtı sayesinde Gyugnal'ın da dikkati dağıldı. Kontrol ettiği el hareket etmeyi kesti. Fırsattan istifade bende sesin geldiği yere bakarak ne olduğunu anlamaya çalıştım.

Etrafa baktıktan sonra patırtının kadim dostumdan geldiğini fark ettim. Etrafındaki pembemsi aura etrafa yayılmaya başlamasına karşın kendisi yere yığılmış. Benim için oluşturduğu bu mükemmel fırsatı boş geçmeyerek yerden aldığım bir taşı Gyugnal'a doğru fırlattım. Taş önceki seferde olduğu gibi istediğim şekilde hedefimi vurarak bir hayli keyiflenmeme sebep oldu. Ancak kafasına ikinci darbeye alan Gyugnal bu durumdan benim kadar memnun değil. Kızgın bir şekilde bana bakarak yeter deyip ardından da yine tüm dikkatini bana vererek kaldığı yerden devam etmeye başladı. Bu küçük zaman diliminde anladığım kadarıyla bu el zımbırtısını kullanmak için çok fazla odaklanması gerekiyor. Dışarıdan en ufak bir dikkat dağıtıcıya maruz kalırsa durmak zorunda kalıyor. Eğer bu durumdan kurtulabilirsem bu bilgiyi kullanabilirim.

Gyugnal'ın eli iyiden iyiye yanıma geldiği sırada bir anda kadim dostum ölü gibi yattığı yerden hareketlenerek onu durdurdu. Yardım gelmesini bekliyordum ama daha çok Urilirn'in gelmesi için zaman kazanmaya çalışırken bir anda başka bir yerden hiç beklemediğim birinin yeniden oyuna girmesiyle bir hayli şaşırdım. Gördüğüm kadarıyla Gyugnal benden çok daha fazla şaşırdı. Bu durumu kendi lehime kullanabileceğimi düşünüyorum ama önümde küçük bir sorun var. Kadim dostum pek de savaşmak istemiyor gibi duruyor. Adamı yakalamışken gitmesine izin vermesi çok kötü oldu. Ayrıca onda bir takım gariplikler var. Daha önce onu hiç gülerken görmemiştim. Üs perdeden konuşması da beni endişelendiriyor. İşleri olduğu gibi bırakırsam benim için kötü olabilir. Bir şekilde durumu daha da karıştırmam lazım.

Planımı yürürlüğe koyarak Esther'i de dövüşe çekmeye çalışacağım. Bunun için yeni kişiliğe sahip kadim dostuma seslenerek "Esther sonunda kendine geldin. Seni korumak için varımı yoğumu verdim." diyerek üstü başı kan olan Gyugnal'ı göstereceğim. Ardından da "Bundan sonrası planladığımız gibi sende." diyeceğim. İlk konuşmam ile kadim dostumun güvenini kazanmaya çalışırken ikincisi ile Gyugnal'ın aklını karıştırarak odağını dağıtmaya çalışacağım. Az önce küçük bir dikkat dağınıklığı yüzünden oluşturduğu elin kontrolünü kaybetmişti. Eğer Esther'i de potansiyel bir düşmanı olarak düşünürse sadece bana odaklanamayacağı için daha rahat hareket edebileceğimi düşünüyorum. Tekrardan vücudumu geri alabilirsem hiç beklenmedik bir anda üçüncü taş saldırımı gerçekleştirebilirim.
Image
Karakter
KÜNYE
İsim: Theo
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 1.80
Kilo: 80
Sınıflar: Elemantalist – Defansif- Toplayıcı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/5/90
Mevcut Para: 7000

PROFİL
Güç: 4
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 4
İrade: 6
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 3
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 6

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İblis
Image
KÜNYE
İsim: Ghozza
Cinsiyet: Cinsiyetsiz
Boy: 1.20
Kilo: 20
Tür: Ruhani
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 3
Arun: 7
Duren: 7
İrade: 5

YETENEKLER
Dehşetin Gülüşü

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

28 Dec 2023, 11:42

Esther’in Gyugnal’ın elini yakalamasıyla başlayan süreçte, Gyugnal kolunu kurtarmak için en ufak bir hamle yapmazken, Esther yüzüne yerleştirdiği ifadesiyle Gyugnal’ın kolunu bırakıyor ve sözlerini dile getiriyor. Esther’in sözleri Gyugnal’ın yüzünde çarpık bir tebessümün doğmasını sağlarken, bu esnada Theo lafa giriyor ve söylemek istediklerini söylüyor. Ancak Gyugnal, daha çok ilgisi Esther’e kaymış bir şekilde Theo’nun sözlerini dinlese de, göz ucuyla halen daha Theo’dan odağını ayırmaması, Theo’nun yerden yeni bir taş almasının önüne geçiyor. Bununla birlikte, gerek Esther’de yayılan gerekse de Gyugnal’dan doğan auranın baskınlığı, bu aşamada Theo’yu ziyadesiyle etkilemeye başlıyor. Vücudunun hareketsizliği, içinde beliren karanlığın dalgalanmasıyla daha keskin bir hal alıyor. Yine de, Gyugnal’in arka tarafından Urilirn ve Chuldarah’ın savaşı devam ediyor olsa bile, özellikle Esther ve Gyugnal arasındaki aura savaşı çok daha ölümcül bir hal almaya başlıyor.

Birkaç saniyelik sessizlik anında Gyugnal, Esther tarafından yakalanan koluna bakıyor ve ilginç bir durumla karşılaşmış gibi kafa sallamakla yetiniyor. Bunun ardından bakışlarını ikiniz arasında gezdirmeye başlayan Gyugnal, ilgisiz ses tonunu korumaya devam ederek “Hayır, hayır… Ben olmasını istemedikçe daha çok gerçek oluyor. Siz azılı düşmanların inini bulmak için çabalarken, tüm bunların olması çok garip! Eğer sizi sağ bırakırsam, Hükümdarımız beni cezalandıracaktır.” diyor. Sözleri adeta gerçeklikten ziyade kötü yazılmış bir dramanın sahnelenmesi tadında olan Gyugnal, bakışlarındaki keskinliği bir anda arttırmaya başladığında ise “Chuldarah! Çöpleri temizle ve buraya benim için savaşabilir hale getir!” diyor. Bu sözlerle birlikte, Gyugnal’ın aurası bir anda havaya karışıp Chuldarah’ınkiyle birlikte göğü titremeye başlarken, Chuldarah adeta tüm bu aurayı ciğerlerine dolduruyor ve kanatlarını hızla gökyüzüne doğru çırparak yerden yükseliyor! Bu esnada Chuldarah’ın sarı gözleri yerden yükselmeye başladıkça daha da sararıp parlak bir görüntü alıyor ve gökyüzüne 15 metre kadar çıkmasının ardından Gyugnal omzunun üstünden attığı bir bakışın ardından “Yok Edici Karanlık!” diye mırıldanıyor. Gyugnal’ın bu sözleriyle birlikte, Chuldarah’ın ağzından zifiri karanlık bir küre beliriyor ve bu küre silindirik bir şekilde Chuldarah’ın yerden yükseldiği zemine doğru hızlıca inmeye başlıyor! Urilirn, bu olup biten arasında Gyugnal’a gitmek ve Chuldarah’a ulaşmak arasında kalmış bir şekilde, sadece “Kendinizi koruyun!” diyerek bağırmakla yetinebiliyor ve karanlık bir anda Urilirn’in olduğu yere indiği anda yer sarsılmaya başlıyor!

Chuldarah’ın karanlığı bir anda gözlerinizin tamamen siyah ve toza bulamışken, görüşünüz de tamamen yok oluyor. Ancak Gyugnal’ın da aynı sorunu yaşayacak olduğunu düşündüğünüzde, bu aşamada tek yapmanız gereken parçalanan zeminde ayakta kalmak olduğunu hissedebiliyorsunuz. Bu noktada ise, Theo vücudunun kontrolünü tamamen kaybetmiş olarak parçalanan yerde sağa sola savrulmaya başlıyor. Kopan taş parçalarına karşı kendini koruması mümkün olmadığından, yerde savrulurken birkaç taş parçasının kafasının arkasına, göğüs kafesine ve bacaklarına isabet etmesine engel olamıyor. Theo’nun aldığı bu hasarla, ufak kanamalar şeklinde zayiatı ortaya koysa da, esas olan görüşünün giderek kapanmaya başlamasıyla birlikte, gözlerinin önündeki karanlığın bambaşka bir karanlıkla yüzleşmesi oluyor. Theo, zihninden geçen her türlü kurnazlığa ve eğlenceye dair anılarını gözlerinin önünden geçirirken, kendisi için ya Chuldarah’ın karanlığının ya da içine düştüğü bambaşka karanlığın sonu olabileceğini düşünmeye başlıyor. Ne var ki, ruhu arsız bir şekilde içine düştüğü derine karanlığı arzular gibi hareket etmeye başlamasıyla, Theo içine dolan ancak kontrolü mümkün olmayan kudretle şenlenmeye başlıyor. Bu durum da adeta, kendi yok oluşunu zevkle karşılamaktan farksız bir hissiyat yaratıyor.

Taş parçaları havaya savrulmayı sürdürürken, Esther olabildiğince vücudunu küçültüp yüzünü korumayı başararak en az hasarla bu mevzudan sıyrılmayı amaçlıyor. Kollarına ve bacaklarına çarpan taş parçaları, sadece sızı şekilde bir acı verirken, Chuldarah’ın karanlığı yok olup yerini büyük toz bulutlarına çeviriyor. Bu esnada Esther, parçalanan zeminde zar zor ayakta kalmayı başarsa bile, artık etrafında bir yükselti olmayacağını da hissetmeye başlıyor. Nitekim, yaklaşık yarım dakika kadar süren toz bulutlarının yok olmasının ardından, Esther zeminin neredeyse mükemmel bir daire şeklinde parçalanmış olduğunu, kendilerinin ise bu daireyle birlikte normal zeminin altında kaldıklarını görüyor. Esther, bulunduğu noktadan kendilerini çevreleyen yer yüzü şekillerine baktığında, hemen hemen yirmi metre kadar yükseklikte kendilerini çevreleyen dairesel bir alanın içinde bulunduklarını fark edebiliyor. Buna karşın, Esther her ne kadar Gyugnal’ı karşısında görmeyi beklese de, Gyugnal’ın dairesel alanın hemen hemen en uzak köşesine çekildiğini görüyor. Bununla birlikte Esther’i esas telaşlandıran husus, Chuldarah’ın sağ eliyle yakasından yakaladığı Urilirn’i havaya kaldırması ve bir çöp parçası gibi Esther’in önüne doğru atması oluyor! Urilirn, halen nefes alıp vermeyi ve gözlerini açıp kapamayı başarsa bile, hali pek de bir savaşa devam edebilecek gibi görünmüyor. Üstü başı tamamen kan olmuş bir şekilde yerden kalkamaya çabalayan Urilirn “Esther… Theo’yu da al ve geride dur.” diyerek halen daha sizi korumayı amaçladığını ortaya koysa bile, bunu pek yapabilecek gibi bir hali görünmüyor.

Urilirn’in bu çabasına karşılık Esther, tüm yaşananlara baktığında Urilirn’in Chuldarah’ın saldırısından kurtulabilecek kapasitede olduğunu, ancak içine düştüğü tereddüt nedeniyle bu hale geldiğini anlayabiliyor. Bununla birlikte Esther, kendilerinden 15 metre kadar uzaklıkta olan Chuldarah ve Gyugnal’ın auralarının birbirine karışmış bir hale geldiğini de ayrıca hissedebiliyor. Bu duruma karşı tam anlamıyla verebileceği bir yanıt olmasa bile, Gyugnal olduğu durumdan memnun gibi gülümseyerek “Sizin bir replikanız diyelim, şaşırmaya gerek yok.” diyerek durumuyla ilgili ufak bir ipucu veriyor. Ancak tüm bunlara rağmen Esther, Theo’nun hareketsizliği ve Urilirn’in bitik hali nedeniyle, Gyugnal ve Chuldarah’a karşı tek başına kaldığını anlayabiliyor. Aynı şeyin farkında olan Gyugnal ise “Hadi bakalım Esther… Hükümdarımızın beni cezalandırmaması için, geriye kalan tek şey seni cezalandırmak olacak!” diyor açık bir şekilde meydan okurcasına.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Esther
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 251
Joined: 17 May 2022, 16:06

29 Dec 2023, 06:17

Gyugnal'ı en başından itibaren kendisine tehdit olarak görmemişti, zira iblisi dövüşürken sadece izlemekle yetinebilecek bir adam olduğunu düşünüyordu. Bu sebepten ötürü Gyugnal'ın elini bırakmış ve iblisine istediği gibi emir vermesine izin vermişti. Her ne kadar Gyugnal'dan bir beklentisi olmasa dahi iblisi Chuldarah oldukça ilgisini çekmişti. İlk ortaya çıkışındaki asil görüntüsü, Urilirn ile başa baş bir şekilde uzun süre dövüşebilmesi içinde bir merak duygusunun yeşermesine vesile olmuştu. Chuldarah'ın nelere kadir olduğunu gözleriyle görmek istiyordu... Chuldarah, Gyugnal'ın emri üzerine gökyüzüne yükselerek ağzında biriktirdiği karanlık küreyi zemine doğru fırlattı. Karanlık küre zeminle temas ettiği anda ortaya çıkan devasa toz ve karanlık bulutu, etrafa saçılan taş parçaları her ne kadar korkutucu bir ortam oluşturmuş olsa da tek başarabildiği şey Esther'in suratında kocaman bir gülümseme oluşturmak olmuştu. Yere kapanarak kollarını suratına siper etmesine rağmen genç kız hiçte endişeli gözükmüyordu, aksine içinde bulunduğu durumdan keyif alıyor gibiydi. Elbette iblislere karşı en başından itibaren azda olsa merakı bulunuyordu fakat Chuldarah bugüne kadar karşılaştığı iblislerden çok daha farklıydı. Ne kendi tanıştığı iblis gibi tatlı, ne Azuldir'in iblisi gibi gizemli, ne de Uphin'in iblisi gibi vahşiydi. Chuldarah tamamıyla asil bir varlık görüntüsü oluşturuyordu. Kudretiyle yeryüzü şekillerini dahi değiştirebilecek bir iblisten bahsediyoruz ne de olsa.

Toz ve karanlık bulutu ortadan kalktıktan sonra Esther kendisini yaklaşık 20 metrelik bir çukurun içerisinde buldu. Etrafı hızlıca inceledikten sonra gözleriyle Theo'yu aradı. Yerde hareketsiz yatıyor ve vücudunun çeşitli yerlerinde kanama bulunmasına rağmen ölmüş gibi görünmüyordu. Onu bu halde görünce içten içe birazcık rahatladığını hissetti, zira tek arkadaşım diyebileceği kişiyi de bu kadar erkenden kaybetmeye niyeti bulunmuyordu.

Theo'dan sonra bakışlarıyla Gyugnal'ı aradı, bulması pek uzun sürmedi açıkçası fakat kendisinden olabildiğince uzak bir noktada olması biraz garibine gitmişti. Yine de bunun üzerinde çok durmadı zira gücünü test etmek istediği kişi o değildi.

Gyugnal'ın hemen ardından bakışlarını Chuldarah'a çevirdi fakat karşılaştığı manzara karşısında şaşkınlıkla donakaldı. Urilirn, Chuldarah'a kaybetmişti. Bir çöp misali Esther'in önüne fırlatıldığında genç adamın hemen hemen her yerinin kanadığını net bir şekilde görebiliyordu. Yerden kalkmak için çabalarken Urilirn, Theo'yu alıp geri çekilmesi hususunda Esther'i uyardı fakat dövüşebilecek bir halinin olmadığı net bir şekilde belli oluyordu. Esther kendisini saldırıdan kurtaran kişinin Urilirn olduğunu bir bakışta anlayıvermişti. Ya karanlık küre zeminle temas etmeden önce bir şeyler yapmıştı ya da etraf karanlıkla kaplıyken Chuldarah ile dövüşmüştü. İki türlü de Esther'in şu anda ayakta ve sapasağlam olmasının sebebi Urilirn gibi duruyordu.

Esther, Chuldarah'a doğru ağır adımlarla yürümeye başladığı esnada Gyugnal ve Chuldarah'ın auraları birbirlerine karışmış gibi gözüküyordu. Yaşlı adam suratında kocaman bir gülümsemeyle birlikte Esther'e bakarak kelamlarını etti. Genç kız hafifçe omuz silkerek ilerlemeye devam etti. Urilirn'in yanına geldiğinde omzundan hafifçe ittirerek "Şimdilik yerde kal. Bir şey yapabilecekmiş gibi görünmüyorsun." demekle yetindi. Genç kız onca yaşanmışlığa rağmen kendine olan güvenini hiçte kaybetmiş gibi durmuyordu. Aksine suratındaki alaycı gülümseme, hissettiği merak duygusuyla birlikte daha da büyümüştü.

Aşağılayıcı bakışlarını Gyugnal'a yöneltti. Birkaç saniye boyunca bakışlarını yaşlı adamın üzerinde tutan Esther, hemen ardından bakışlarını Chuldarah'a çevirdi. Genç kız öncelikle hangi hedefine saldırması gerektiğini düşünmüştü. Gyugnal'a saldırdığı ve onu bir şekilde alt ettiği takdirde iblisinin de ortadan kaybolacağını düşündüğünden ötürü ona saldırmamayı tercih etti. Bunca zamandır oldukça sakin atan kalbin yavaştan hızlanmaya başlamıştı. Sonunda gücünü test edebilecek bir rakip vardı karşısında. Urilirn'in dahi alt edemediği bir rakibi nasıl alt edeceği muamma olsa da genç kız bir anlığına dahi olsa tereddüte düşmemişti. Zira bütün vücudunu kaplayan kudreti Chuldarah'ı yenebileceğini düşünmesine neden oluyordu.

Urilirn'i birkaç adım daha geçtikten sonra kudretini bacaklarında toplayan Esther, olabildiğince hızlı bir şekilde Chuldarah'a doğru koşmaya başladı. Her ne kadar kudretinin ne aşamada olduğunu bilmese dahi normal şartlar altında pek hızlı birisi olmadığının bilincindeydi ve büyük ihtimalle karşısındaki iblis kendisinden daha hızlıydı. Bu sebepten genç kız kendisine gelebilecek bir darbeyi savuşturmaktan ziyade kollarıyla bloklayarak atlatmayı planlıyordu. Elbette sıyrılabileceğini düşünüyorsa ilk tercihi sıyrılmak olacaktı fakat bu pekte mümkün gözükmüyordu. Genç kız rakibinin saldırısını blokladıktan veya sıyrıldıktan sonra karın boşluğuna sert bir yumruk atmayı planlıyordu. Yumruk menzilinin dışında kaldığı takdirde de bu sefer aynı şeyi tekme atarak yapacaktı. Eğer her şey planladığı gibi gerçekleşirse iblisin suratına ikinci, üçüncü, hatta dördüncü yumruğu dahi indirmeyi planlıyordu.

Karşısındaki iblis her ne kadar oldukça güçlü gözükse de Urilirn ile olan savaşı esnasında yıprandığını biliyordu. Tam güçle kendisine saldıramayacağının farkındaydı ve kendi dayanıklılığına da güveniyordu. En azından birkaç darbeyi kaldırabilecek kadar güçlü olduğunu düşünüyordu. Elbette hiç test etmediği bu kudretinin nasıl çalıştığını görmek için öncelikle karşısındaki iblisten birkaç darbe yemeli ve aynı şekilde birkaç darbe vurmalıydı. Ancak bu şekilde gerçek kudretinin nelere kadir olduğunu öğrenebilirdi.
Image

KÜNYE
İsim: Esther
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 22
Boy: 178
Kilo: 54
Sınıflar: Etkileyici - Defansif - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/40/0
Mevcut Para: 8000
İtibar: 7

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 9
İrade: 20
Zeka: 10

ALUDİR STATLARI
Görü: 5
Hakimiyet: 10
Mevcudiyet: 13

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

---------------------------------------------------

Image

KÜNYE
İsim: Dia (Masum kişi/kişiler anlamına gelmektedir)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.02
Kilo: 20
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 5
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 10

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER
Peri Dokunuşu (5. Düzey)
Peri Salınımı
Rüzgarlı Gün (5. Düzey)
Mutlak Olan (Karakteristik Teknik) (2. Düzey)
Peri Kabusu


İblisin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-
User avatar
Theo
Posts: 161
Joined: 15 May 2022, 21:39

01 Jan 2024, 11:04

Sözlerim beklediğim gibi bir etki yaratmadı. Esther'in beklenmedik ve ihtişamlı geri dönüşünden sonra hala daha göz hapsinde olmama rağmen tüm ilgi ona kaymaya başladı. Benim nihai amacım da bu olduğu için aslında kısmen başarılı olduğum söylenebilir. Şimdilik tek sorunum göz hapsinde olduğum için yerden istediğim gibi taş alamıyorum. İki sefer başarılı olmama rağmen Gyugnal'ı bayıltacak bir taş atamadım. Üçüncü sefer bunu başaracağıma inanıyordum ama elim kolum bağlı bir şekilde uygun anın gelmesini beklemem lazım.

Yerdeki taşlara ulaşamam beni derinden üzerken ortamdaki aura savaşından da giderek daha fazla etkilenmeye başladım. Esther'in yeni yeni kullanmaya başlamasından mı emin değilim ama biraz önceki gibi bedenimi hareket ettirmekte zorlanmaya başladım.

Gyugnal, Esther'in kolunu tutmasından sonra garip hareketler sergileyip kendi kendine söylenerek Hükümdarın onu cezalandıracağından bahsetmeye başladı. Bu durum beni bir hayli hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü dediklerine bakarsam başından beri bizi geri götürmek istediğini sanmıyorum. Ya yolda ya da geri döndükten sonra bizi öldürmeyi veya hapsetmeyi planladığını düşünüyorum. İki ihtimalde de Esther'in dediği gibi ajanlık kariyerim başlamadan bitmiş oluyor. Aludirler gerçekten çok kötü insanlar.

Gyugnal ölüm meleğine emirler verdikten sonra ortalık karışmaya başladı. Urilirn bizi uyardıktan çok kısa bir süre sonra her taraf karardı. Bu toz toprak ve karanlık bizim için nispeten iyi aslında. Artık rakibimizi göremiyor olmamıza rağmen o da bizi göremiyor. Bu noktada sadece Urilirn'in gelmesini beklememiz lazım. Ancak bu sancılı süreçte bedenimin kontrolünü yeniden kaybettiğim için kendimi hiç koruyamadım. Bu yüzden etraftaki taşlardan bende nasibimi aldım. Şimdilik ufak birkaç kanamam olsa da çok ciddi bir sorunum yok ama zaman ilerledikçe daha büyük yaralarda alabilirim. Bu yüzden bedenimin kontrolünü elime almam lazım.

Bedenimi nasıl tekrardan kontrol edebileceğimi düşünürken beklediğim kurtarıcı yanımıza geliyor. Üstü başı benden beter bir şekilde kanlarla kaplı olan Urilirn hala daha bizi düşünerek geride durmamızı söyledi. İmkanım olsa duracağım aslında ama hareket edemiyorum ki. Bu noktadan sonra ondan da yavaş yavaş hatta olabildiğince hızlı bir şekilde umudumu kesmem lazım. Esther yeni elde ettiği güç ile bir şeyler yapabilir ama hem ölüm meleği hem de deneyimli bir Aludir ile aynı anda savaşabileceğini sanmıyorum. Bu yüzden yeni bir plan yapmam lazım.

Tüm sorumluluğu ve yükü kadim dostuma bıraktıktan sonra gözlem yapmaya başlayacağım. Eğer durumu idare edebilecek gibi olursa sakince beklemeyi planlıyorum. Tek başına tüm bu sorumları çözebilecekse boş yere efor sarf etmeme gerek yok. Ama işler sarpa sarıp tehlikeli bir hale gelmeye başlarlarsa inisiyatif alarak benimde savaşa dahil olmam gerekiyor. Vücudumu hareket ettiremediğim için taş atamayacağımdan hiç istemediğim diğer yolu kullanarak bende hızlı bir şekilde auramı kullanmaya çalışacağım. Adımları net olarak hatırlamıyorum ama bir şeyleri unutmam gerekiyordu. Bu konuda tecrübeli olduğum için hızlıca odaklanmaya çalışarak eğlence dışında geriye kalan şeylerden kendimi soyutlayarak önceden elde ettiğim gücü yeniden ellerime almaya çalışacağım.
Image
Karakter
KÜNYE
İsim: Theo
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 1.80
Kilo: 80
Sınıflar: Elemantalist – Defansif- Toplayıcı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/5/90
Mevcut Para: 7000

PROFİL
Güç: 4
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 4
İrade: 6
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 3
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 6

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İblis
Image
KÜNYE
İsim: Ghozza
Cinsiyet: Cinsiyetsiz
Boy: 1.20
Kilo: 20
Tür: Ruhani
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 3
Arun: 7
Duren: 7
İrade: 5

YETENEKLER
Dehşetin Gülüşü

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

02 Jan 2024, 11:39

Esther; Urilirn’e söylediğin cümlelerinin ardından, Urilirn bu fikre karşı çıkmak ister gibi görünse de, ortada olan haline karşılık pes ediyor ve kendini olduğu yere tamamen bırakıyor. Tam bu esnada ise fısıltıdan ibaret bir ses tonuyla “Tıpkı söylediği gibi. İblisiyle birlikte hareket edebiliyor Esther. Bir şey söylemeden, bir şey düşünmeden… Sadece isteyerek yapabiliyor, dikkatli ol.” diyebiliyor. Bu sözlerinden sonra Urilirn kısılan gözlerine rağmen her türlü desteği sağlamak ister gibi bilincini hala ayakta tutmaya çalışır bir görüntü ortaya koyuyor.

Gyugnal ve Chuldarah ile baş başa kalmanla birlikte, bundan sonraki aşamalarda neler olabileceğini ve buna karşı planlarını kurmaya başlıyorsun. Tüm bunları zihninde bir zemine oturttuğunda ise koşmaya başlıyorsun. Dışarıdan pembe bir dalgalanma olarak varlık bulmuş olan kudret, sanki adımlarına da sirayet ediyor ve koşu hızının her zamankinden daha fazla olduğunu fark edebiliyorsun. Yine de bu hızın Chuldarah ile mücadelede yeterli olup olmadığını bilemesen bile, elinden gelenle şimdilik yetinmek durumunda kalıyorsun. Tam bu esnada, Chuldarah’ın da bulunduğu yerden hareketle üzerine doğru gelmeye başladığını görüyorsun. Kanatlarını tek bir çırpışıyla yerden havalanıp, zemine birkaç santim yüksekte tuttuğu ayaklarıyla sana doğru ilerlemeye başlayan Chuldarah’ın henüz tam hızında hareket etmediğini anlayabiliyorsun. Kudretlerinizin çarpışacağı bu haliyle açıkça ortaya konulurken, Gyugnal olduğu yerde kalarak yüzüne yerleşen sırıtışıyla mücadeleyi izlemeyi tercih ediyor. Zihnindeki tahminlerin ne derece isabetli olduğunu anlamak için attığın birkaç adımın ardından ise, Chuldarah’ın sağ yumruğunu sana doğru çıkarması bu kavganın şiddetle başlayacağını sana gösteriyor.

Chuldarah’ın sağ yumruğuna karşılık kendini savunma amacıyla bloklamayı tercih ediyorsun. Chuldarah’ın yumruğu yüzüne doğru ilerlerken, iki kolunu da yüzünün önüne getirerek Chuldarah’ın yumruğunu karşılıyorsun. Karşıladığın bu yumruğun kuvvetiyle normal şartlarda kolundaki kemiklerin birkaç yerinden kırılabileceğini hissediyorsun. Ancak bir şekilde bedenin sarmalayan pembe dalgalanma ile birlikte, hissettiğin acı dışında kolunda herhangi bir kırık veya çatlama olmaması, sana sahip olduğun kudretin düzeyiyle ilgili de bilgi veriyor.

Chuldarah’ın yumruğunu karşılamanın ardından, doğrudan sert bir yumruk çıkarmak istesen de, yumruğun şiddetiyle Chuldarah’ın seni ittirerek geriye doğru savurması, bu hamleni hemen yapabilmene engel oluyor. Ancak Chuldarah’ın hala yumruğunu kolunla temasta tutması, birkaç saniyeliğine gecikmeli de olsa yumruğunu çıkartmana imkan tanıyor! Sağ kolunu blok pozisyonundan kurtarıp Chuldarah’ın karnına doğru savurmanla birlikte, Chuldarah sol kolunu yumruğuna doğru ilerletiyor ve sağ yumruğunu henüz daha karın boşluğuna inmeden havada kavrayıveriyor! Yumruğunu avuç içiyle durduran Chuldarah hemen ardından yumruğunu sıkı sıkı kavrayarak adeta kolunu tamamen işlevsiz bir hale getiriyor. Bunun ardından sağ kolunu bir yumruk için daha hazırlarken, ikiniz arasında hızlı olanın kazanacağını bir mücadele baş gösteriyor! Chuldarah’ın yumruğu ve senin yumruğuna karşı tepkisi, aranızdaki güç farkına ilişkin ipuçları taşısa bile, damarlarındaki kaynama sanki tüm bunları önemsiz bir detay haline getirmeye başlıyor.

Theo; Giderek içine düştüğün karanlıkla birlikte, Urilirn’in düşmesiyle birlikte sahneyi tamamen Esther’in alması içinde derin bir yara açılmış hissi uyandırıyor. Her ne kadar sakin kalmayı ve gözlem yapmayı amaçlasan bile, ruhundan kopan bir parça tüm bu tutarsızlıkları silip sahneyi esas sahibine teslim edilmesi gerektiğini haykırmaya başlıyor. Bu haykırış ise, zifiri karanlığın içerisinde şen kahkahalar olarak vücut buluyor. Artık, ne sakinliğin ne de gözlemin bir anlam ifade etmediğini haykıran ruhunla birlikte, kendini bu kahkahalara bırakmaktan başka bir çözüm bulamıyorsun. Kendine ait olmayan bir vücudun çeşitlik varyantlarının arasında kalmış ruhun, her bir varyantın kahkahasını sindiriyor ve her bir kahkaha daha derin bir karanlığı beraberinde getiriyor. Theo olarak başladığın hayatında arzuladığın tek şeyin bu kahkahalar olduğunu düşündüğünde ise, bir nebze de olsa amacına ulaşmışsın gibi hissediyorsun kendini. Başından beri arzuladığın bu kahkahalar, damarlarındaki kaynamayı iyice kontrolsüzleştiriyor ve artık Theo’nun var olmasının bir anlamı kalmadığını hissediyorsun. Zira karanlığın içerisindeki kahkahalardan ibaret varlığının bir vücuda bile sahip olmayışı, damarlarındaki kudretin de sonuna kadar ortaya çıkmasına imkan tanıyor. Bunun adına ise kahkaha ile kavuşulan bir ölüm olduğunu bilmek, tüm her şeyden soyutladığın varlığını son bir kez daha sorgulayabilmene imkan tanıyor.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Theo
Posts: 161
Joined: 15 May 2022, 21:39

08 Jan 2024, 20:36

Karanlık her geçen saniye beni iyiden iyiye ele geçirmeye başladı. Etrafımı gözlemleyip son taşı atmak için uygun zamanı bile hesaplayamamaya başladım. Tüm bunlar olurken ilk Urilirn'in gözlerimin önünde yere düşmesi sonrasında ise Esther'in ön plana çıkması içimde anlamlandıramadığım bir yara oluşmasına sebep oldu. Bu açılan yarayla birlikte artık bu kadar çok düşünmemeye karar verdim. Uyandığım zamandan beri istediğim nihai amacım için bu kadar fazla düşünmeme gerek yok. Sadece zifiri karanlığın içinde yankılanan kahkahalara kendimi bırakmam lazım.

Kendimi kahkalara bıraktıktan sonra daha iyi hissetmeye başladım. Keşke bunu çok daha önce yapsaydım. Benliğimi kaybetmekten korktuğum için boş yere bu anı geciktirdim. Aslında uyandığım andan itibaren yapmam gereken ilk şey buymuş. Büyük bir kahkaha atıp bana verilen her şeyi kabul etmem lazımdı. Bunu anlamakta geç kaldığım için biraz pişmanım ama sonunda kabullendiğim için ise mutluyum. Bundan sonra korkmadan içimden geldiğince yaşamak ve günün sonunda ucunda ölüm olsa bile kahkaha atarak karşılamak istiyorum. Herkes ve her şey elbet bir gün ölecek. Önemli olan ölümü nasıl karşılayacağım.
Image
Karakter
KÜNYE
İsim: Theo
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 22
Boy: 1.80
Kilo: 80
Sınıflar: Elemantalist – Defansif- Toplayıcı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/5/90
Mevcut Para: 7000

PROFİL
Güç: 4
Dayanıklılık: 4
Çeviklik: 4
İrade: 6
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 3
Hakimiyet: 3
Mevcudiyet: 6

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İblis
Image
KÜNYE
İsim: Ghozza
Cinsiyet: Cinsiyetsiz
Boy: 1.20
Kilo: 20
Tür: Ruhani
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 3
Güç: 2
Dayanıklılık: 3
Çeviklik: 3
Arun: 7
Duren: 7
İrade: 5

YETENEKLER
Dehşetin Gülüşü

TEKNİKLER

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR

Image
User avatar
Esther
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 251
Joined: 17 May 2022, 16:06

08 Jan 2024, 23:17

09.01.2023 tarihinde gece 12 ye kadar yazmış olurum
Image

KÜNYE
İsim: Esther
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 22
Boy: 178
Kilo: 54
Sınıflar: Etkileyici - Defansif - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/40/0
Mevcut Para: 8000
İtibar: 7

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 9
İrade: 20
Zeka: 10

ALUDİR STATLARI
Görü: 5
Hakimiyet: 10
Mevcudiyet: 13

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

---------------------------------------------------

Image

KÜNYE
İsim: Dia (Masum kişi/kişiler anlamına gelmektedir)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.02
Kilo: 20
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 5
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 10

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER
Peri Dokunuşu (5. Düzey)
Peri Salınımı
Rüzgarlı Gün (5. Düzey)
Mutlak Olan (Karakteristik Teknik) (2. Düzey)
Peri Kabusu


İblisin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-
User avatar
Esther
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 251
Joined: 17 May 2022, 16:06

10 Jan 2024, 05:12

Karşısında duran iblisten daha güçsüz, yavaş ve tecrübesiz olduğu aşikar olmasına rağmen Esther'de hiçbir tereddüt veya endişe bulunmuyordu. Bunca zamandır sakin bir şekilde atan kalbi aynı şekilde atmaya devam ediyor, suratındaki aşağılayıcı gülümseme ise dezavantajlı bir durumda olmasına rağmen yerinde duruyordu. Genç kız geçen her saniye daha da kudretlenmesine rağmen dövüşü uzatarak eninde sonunda karşısındaki iblisten daha güçlü olacağını düşünerek planlarını yapmıyordu, zira bunun garantisi yoktu. Vücudundaki iblisin kendisine daha ne kadar kudret sağlayabileceğine dair bir fikri yoktu. Dövüşü uzattığı takdirde güçlerin ortadan kaybolma ihtimali de mevcuttu, bu yüzden acele etmesi gerektiğinin de farkındaydı. Pek iyi bir durumda olmamasına rağmen sakinliğini de korumayı başarabiliyordu. İblisle arasında hız ve güç farkını çoktan az çok kavramayı başarmıştı. Eğer iblis kendisini tutmuyorsa, şu anki seviyesinde dahi yenemeyeceği bir rakip değildi. Sadece birazcık kafasını çalıştırması gerekiyordu.

Esther yumruğunu iblisin suratına doğru ilerlerken Urilirn'in sözleri bir kez daha aklında döndü. Savaşı nasıl kazanabileceğine dair aklında bir plan oluşmaya başlamıştı bile fakat öncelikle birkaç şeyi daha test etmesi gerekiyordu. Gyugnal, Chuldarah'ın görüşünü paylaşıyor muydu? Paylaşıyorsa aynı zamanda kendisi de görebiliyor muydu? Bunu test etmek için pek uğraşmasına gerek yoktu aslında sadece Chuldarah'ı, Gyugnal ile kendi arasına alması gerekiyordu. Yine de yumruğu bir kez havaya kalktıktan sonra bunu test edebilecek durumda değildi.

Yumruğu havada ilerlerken Esther bir anda duraksayarak geriye doğru yaslanarak eğildi. Amacı Chuldarah'ın yumruğundan kaçınmaktı. Ondan yavaş olduğunu bildiğinden ötürü bunu başarıp başaramayacağını bilmiyordu fakat henüz havada olan yumruğu bir şaşırtmaca görevi görebilir ve amacına ulaşmasını sağlayabilirdi. Hem zaten pek riskli bir hareket de değildi, yumruğu yese dahi geriye doğru gittiğinden ötürü darbenin şiddetti azalacaktır.

Olurda Esther planladığı şekilde yumruktan sıyrılabilirse kazandığı momentumu tersine çevirerek Chuldarah'ın suratına sert bir kafa atmayı planlıyordu. Yumruğu yediği takdirde de ayakta duramayacağını düşünürse kendisini darbenin etkisine bırakarak Chuldarah'tan olabildiğince uzaklaşmayı planlıyordu.

Esther'in test etmek istediği bir şey daha vardı. Chuldarah'a kafa atacağı vakit veya darbe yiyeceğini anladığı vakit vücudunun etrafında parıldayan iblis kudretini tek bir noktaya odaklamaya çalışacaktı. Başarılı bir şekilde sıyrıldığı takdirde bu alnı, sıyrılamadığı takdirde de darbenin isabet edeceği bölge olacaktı. Bunu yapıp yapamayacağına veya nasıl yapacağına dair bir fikri bulunmuyordu fakat en azından yapmayı deneyecekti.
Image

KÜNYE
İsim: Esther
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 22
Boy: 178
Kilo: 54
Sınıflar: Etkileyici - Defansif - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/40/0
Mevcut Para: 8000
İtibar: 7

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 9
İrade: 20
Zeka: 10

ALUDİR STATLARI
Görü: 5
Hakimiyet: 10
Mevcudiyet: 13

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

---------------------------------------------------

Image

KÜNYE
İsim: Dia (Masum kişi/kişiler anlamına gelmektedir)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 1.02
Kilo: 20
Tür: Peri
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 8
Güç: 5
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 10

YETENEKLER
Tatlı Tebessüm

TEKNİKLER
Peri Dokunuşu (5. Düzey)
Peri Salınımı
Rüzgarlı Gün (5. Düzey)
Mutlak Olan (Karakteristik Teknik) (2. Düzey)
Peri Kabusu


İblisin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-
Locked

Return to “Nuwihn Bölgesi”