Varoluşun Üç Kadım Ayağı (3. Kısım) (Zenahpuryu | Gadiel | Diniel)

User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

28 Nov 2023, 20:33

Zenahpuryu’nun çığlığı, evrenin her bir parçasını sarsıyordu. O an, Vagror tarafından bu kasvetli diyara sürüklenmiş herkes, donmuş bir tablo gibi duruyordu. O boşluk anında, benim ruhumdan fışkıran sözcüklerin karanlığı doldurduğunu hissediyordum. Ruhum, sözlerimle vücut bulmuş gibi dalga dalga ilerliyordu karanlığa karşı. Kılıçlarını kuşanmış, korkusuz bir orduyu andırıyordu adeta. Sanki her bir cümlem, Lord Vagror’u yok etmek için tasarlanmış ölümcül bir askerdi. Ben konuştukça o melun his, bir kez daha bedenimi sardı, adeta kendi ruhumun derinliklerinden çıkıp gelen sonsuz bir sıcaklık gibi. Her sözcüğüm, sanki geçmişten bir iz gibi geride bir şey bırakıyordu. Ancak bu sefer, önümde duracak herhangi bir Ela ya da Ulvannah yoktu.

Sözlerim sustuğunda, bir anda sessizlik hüküm sürdü. Ama bu sessizlikte, bir ışıltı belirdi. Bilinmezlik içinde, bu yeni ışığın anlamını anlamaya çalıştım. Ama bilinmezlik, karanlık kadar yoğundu zihnimde.

Önce mavi bir parıltı karanlığı ürküttü… Daha sonra ise Diniel’den fışkıran o mor parıltı; ama asıl dikkatimi çeken nokta kendimden fışkıran o pembe parıltıydı… Nueamsa’ya ait olan, aynı zamanda benim bir parçam olan o parıltı… Tanıdıktı; ama kontrolüm dışındaydı bir kez daha. Benden bağımsız bir şekilde, Diniel ve Zen’in ayaklarının altına yönlenmişti parıltım. Nedenini anlamıyordum; ama sebebini hissedebiliyordum. Onların bilinçlerini diri tutan benden fışkıran parıltımdı; ama Cysa ile karşılaştığım o anda hissettiğim her şeyi gene hissetmeme rağmen, bu sefer beni bilinçli tutan neydi?

Gözlerim kapandı bir anda.

Gözlerimi ruhun derinliklerine daldırdığımda, Zenahpuryu ve Diniel’in varlığı, adeta bir masalın gizemli sayfalarında kaybolmuş gibi, bana yakın ama bir o kadar da uzak hissettiriyordu.

Ruhumun derinliklerinde bir savaş karşıladı beni. Bir salgın gibi yayılan o kırmızı parıltı, kendim parıltımla mücadele ediyordu. Ruhumun derinliklerinde yükselen bu parıltı, benim değildi. Tutku dolu, güçlü bir enerji adeta ruhumun karanlık köşelerinde dans ediyordu.

Bu parıltı, sanki benim değilmiş gibi, varlığımdan farklı bir kaynaktan gelmiş gibiydi. Ruhumun derinliklerinde, kendi varlığımın ötesinde bir güçle mücadele ettiğimi hissettim. O kırmızı parıltı, benliğimin bir parçası olmaya çalışıyormuş gibi, kendi parıltımın zıddıyla çatışıyordu.

Bu içsel çatışma, ruhumun labirentlerinde sonsuz bir mücadeleye dönüşüyordu.

Kendi varlığımın sınırlarını aşarak, bu esrarengiz parıltının kaynağını anlamaya çalışacaktım. Her nefesimde, ruhumun derinliklerindeki bu kırmızı parıltının sırrını çözmek için adım adım ilerleyecektim. En sonunda sol elimi kızıl parıltıya ve sağ elimi ise kendime ait olan o parıltıya doğru uzatıp her ikisini de hissedecektim. Neler olduğunu anlamam lazımdı. Neler olduğunu çözmem ve kaderlerimizde söz hakkımızın olduğunu iblislerin lorduna kanıtlamam lazımdı. Gerekirse tüm o parıltıları özümseyecektim doyumsuz bir kuyu gibi.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

29 Nov 2023, 00:32

Zen’in o anki öfkesiyle beraber ortaya çıkardığı etki ile tüm karanlığı titretmeyi başarmış olmasıyla bundan nasibini alan Cysa havada kalan tekmesini yere indirmeye bile tereddüt etmişti. Zen kendince bir duruma bürünmüşken ben de kendi iç dünyama dönmüş ve ruhumdaki çatışmanın sonucu olarak bir karanlığa ulaşmıştım. Dost düşman ayırmaksızın her şeyi dev dalgası içine alan karanlığın kaynağının kendim olduğunu gördüğümde, olay yorumlamanın ötesine geçiyor ve zihnim buna bir cevap veremiyordu.

Etrafımdan mor ışıltılar fışkırmaya başlıyordu. Bu ışıltılar karanlığın en zifiri tonunu bile sindirdiğini görebiliyordum. Ancak beraberinde hissettiğim kaçınılmaz acı, tüm gördüğüm ve sorgulamam gerekenlerin önüne geçiyordu. Acıya neyin sebep olduğunu anlayamıyor olsam da buna karşı hiçbir şey yapamıyor, ruhumun adeta yakıldığını ve belki de söndürülemeyeceğini hissediyordum.

Bir şekilde hala bilincim açıktı her ne kadar bu bir mucize gibi gelse de. Üstelik uzuvlarımın artık hâkimi olduğumu fark etmiştim her ne kadar sınırlı olsa da. Ardından pembe parıltının ayaklarımın dibinde dolandığını görmemle, neden bilincimin kapanmadığı konusunda bir ipucu alabilmiştim. Ancak dayanılmaz acı, tüm bunları görüyor olsam da dinmediği için pek bir anlam ifade etmiyordu. Acıya karşı ne yapabileceğimi bilmiyordum ancak Vagror’a dikkat etmem gerektiğini biliyordum. Ruhumdaki işkencenin sebebini öğrenemezsem, Gadiel yaptığı her ne ise bunu sürdüremezse bilincimi yitireceğime ve Vagror'un kazanacağına emindim...
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

29 Nov 2023, 15:03

Mavi

...


Mor

...


Pembe

...

Karanlığın her türlü renkten ari kaldığı bu zamansız dilimde, karanlığı dalgalandıran renklerle birlikte tekrar var olan benliğinizle almaya başlıyorsunuz nefeslerinizi. Ve bu anda, hissetmeye başlıyorsunuz hiçliği… Varlığın zıttını bu denli hissedebilmek bile acı veriyor ruhlarınıza. Zira aslında tüm bu yaşadıklarınızın bir şekilde duyduğunuz tok sesin sözlerine döndüğü fikri sarmalamaya başlıyor zihinlerinizi. Umut ve umutsuzluk… Varlık ve hiçlik… Tok sesin hükmetmeyi arzuladığı şey ile yaşamakta olduğunuz şeyin bu denli çakışması, ruhunuzun dengesizliğini daha karmaşık hale getiriyor. Bu karmaşa ise, gözle görülen diyarda tek bir sonuca çıkıyor… Daha fazla parıldama… Bu parıldama arttıkça, kontrol mekanizmanızın devre dışı kalmasına bile isterik bir hal almaya başlıyorsunuz. Bu yüzden, her biriniz bu duyguya karşı kendi çözümlerinizle ilerlemeye başlıyorsunuz.

Zenahpuryu; Vücudunda yayılan parıldamayla birlikte hissettiklerin, damarlarının çatlarcasına dolmasına yakın bir tat veriyor. Gözlerini diktiğini Cysa’nın yüzündeki anlamsızlık, bu aşamada en büyük silahına dönüşüyor ve sol kolunla yerden destek alarak kendini öne doğru fırlatıyorsun. Hazırladığın sağ yumruğunu Cysa’nın suratına indirmek istediğin esnada, Cysa iki kolunu dikey bir şekilde birleştirerek bir anda suratına doğru çekiyor! Yumruğun Cysa’nın kollarına vurduğu anda onu savurmak için yeterli olsa bile, Cysa dengesini kaybetmeden karanlığın içinde iki ayağı üzerinde geriye doğru sürükleniyor. Bu esnada kollarını hafifçe gevşetip iki kolu arasında keskin bakışlarını ve şehvetli gülüşünü belli eden Cysa “Aynı numaraları artık yemem!” diyor. Cysa’nın neyi kastettiği konusunda pek bir fikrin olmasa bile, zihnin bunları düşünemeyecek kadar sana uzak ve ruhun buna aldırış etmeyecek kadar öfkeyle dolu oluyor. Cysa’nın sözlerini umursamayan uzuvların, çoktan bir sonraki yumruk için harekete geçmiş oluyor. Art arda Cysa’yı yere düşürmek için attığın yumrukların her biri, Cysa’nın bloklarıyla karşılaşırken, onu yere düşürme üzerine kurduğun planı uygulayamamış oluyorsun. Ancak bu anda, Cysa’nın sana saldırmak için fırsat kollayışına rağmen, ona bir saldırı imkanı tanımadığını da anlayabiliyorsun. Fakat bu detay, zihnindeki en gereksiz bilgi olarak birkaç saniye içinde var olup yokluğa karışırken, ruhundaki yangının da körüklenmeye başladığını hissediyorsun.

Her bir yumruğun Cysa tarafından engellense bile, her bir yumruğunun bir öncekinden daha sert ve sağlam olduğunu hissedebiliyorsun. Bu anlarda bedenini kavuran mavi parıltı, çoktan bir dalgalanmaya dönüşürken, kendine dair hislerinin de silinmeye başladığını fark ediyorsun. Gadiel’den yayılan ve sana bağlanan pembe parıltının, maviliğinle birlikte giderek daha silik hale gelmesi, sanki seni daha derin bir karanlığa sürüklüyor. Ancak bu derin karanlığa girdikçe, öfkenin daha da katlandığını ve Cysa’ya karşı daha da acımasız olabileceğini hissediyorsun.

Gadiel; Zenahpuryu’nun ansız hareketlenmesine karşılık, gözlerini kapatarak ruhundaki karanlığa yöneliyorsun. Karanlığın içerisinde iç içe geçmeye çalışır gibi parlayan pembe ve kırmızıların dalga dalga girdikleri mücadeleyi, eşsiz bir şölenmişçesine izlemekle yetiniyorsun birkaç saniye. O anda, sanki her iki dalgalanmaya da yapacağın bir müdahale ile ruhunun sonsuzluğa savrulacağını, en iyi ihtimalle ise ansızın bu dalgalanmalardan biri tarafından yutulacağını hissediyorsun. Her iki dalgalanmanın ruhunu tamamen dengesiz bir hale getirdiğini rahatlıkla fark ediyor olmana karşılık, bu iki dalgalanmanın varlığı senin nezdinde daha büyük bir soruna dönüşüyor. Daha önce yaşadıklarını göz önüne aldığında, tek bir dalgalanmanın bile başlı başına seni getirdiği hal ortadayken, ruhuna sinen bu iki dalgalanmanın çatışması sonucunda sana dair herhangi bir şeyin kalmayacağı konusunda emin oluyorsun. Eşsiz şöleni izlediği birkaç saniye içinde aklından geçenlerle birlikte gözlerini karanlığın içine kilitlediğinde, vücudunun karanlıktaki varlık buluşuna şahitlik ediyorsun. Daha öncesinde, fiziki vücudunu bu şekilde idrak etmiş biri olarak, şu anda özünü aynı şekilde görmek seni biraz da olsa şaşırtıyor. Ne var ki, zamanın tüm bu şaşırma ve düşünme fasılları için yetersiz olduğunu hissedebiliyorsun. Bu yüzden, özün her iki dalgalanmaya da elini doğru uzatıp ikisini de hissetmek istediği anda, tüm karanlık adeta cam gibi parçalanmaya ve özünün silinerek yok olmasına neden oluyor! Sonrası… Mutlak… Karanlık…

Diniel; Zenahpuryu’nun Cysa’ya doğru kendini atışıyla birlikte tüm varlığını içinde bulunduğun ortamdan siliyorsun. O karanlık dehlize bir kez daha döndüğünde, karanlıktan ibaret olan dev bir dalganın ardında bıraktıklarıyla yüzleşiyorsun. Karanlığın içinde onlarca dökülmüş karanlık ve karanlığa bulanmış insan ve iblis bedenleri… Bakışların, zihninin karanlığından geride kalanlara odaklandığında, gördüğün hiçbir karanlık tanıdık gelmiyor sana. Yok edilmiş, yıkılmış, parçalanmış ve en iyi haliyle bile enkazdan farksız bir karanlık tamamıyla kucak açmış gibi geliyor sana. Bakışların yerlere saçılmış onlarca isimsiz bedene ve iblise odaklandığında, bir şekilde her birini tanıdığını hissediyorsun isimlerini koyamasan bile. Kimisinin dostun olduğunu, beraber onlarca mücadeleye girdiğinizi, kimisini ise nefretle andığını… Ancak bunları görmekten çok, bunlara sebep olan o karanlık dev dalganın müsebbibi olman, yüzüne acı bir tokat gibi çarpıyor bir kez daha. Her bir beden ayrı bir tokat ve her bir enkaz kalıntısı ayrı bir darbe oluyor… Usul usul adımlarını karanlıkta sürürken, sadece o son görüntü canlanıyor gözünün önünde. Tüm bu yıkıntıları yaratan Diniel…

Parçalanmış karanlığın ardına gizlenmiş halde ve pusmuş bir vaziyette gördüğün anda kendini, gördüğün kişinin kendin olduğundan bile emin olamıyorsun. Kızıl saçlarına çökmüş karanlık ve gözlerindeki yokluk… Öylesine senden uzak ve öylesine sana ait geliyor ki, adımlarına düşen tereddüt bile kendi içinde bir çırpınış yaşıyor. Bir adım atıp atmadığından bile emin olmadığın anda, adımların çoktan sonlanmış ve kendini o melun Diniel’in yanında buluyorsun. Karanlığa bulanmış kızıllığı, ruhunu kendine doğru çekerken, kendini çaresiz ve bitap düşmüş hissediyorsun. Sanki… Asıl olan oymuş gibi… Gözlerin korkuyla ve sonsuz bir müjdeyle tarifsiz duygulara bulanırken, bir anda ruhunun silinmeye başladığını fark ediyorsun.

Genel; Zenahpuryu’nun yumruğu, Gadiel’in gözlerini kapatması ve Diniel’in bıkkın nefesi… Sanki her şey bir anda olmuşçasına kendine has parıltılarınız derin dalgalanmalara dönüşmeye başlıyor. Ve bir anda… Sanki evrenin işleyişini sağlayan kayış sessiz, ancak büyük bir parlamayla kopuveriyor! Bulandığınız renkli dalgalanmaların çevresine, derin bir karanlığın siyahı çökmeye başlarken bu kez her şeyi sindirebilir ve her şeyi yapabilir hissediyorsunuz kendinizi! Tek bir şey hariç… Kendiniz olmak!

Karanlık, dalgalanmalarınıza bulandıkça bilincinizi kaybetmeye başladığınızı hissediyorsunuz. Zenahpuryu birbiri peşi sıra dizdiği yumruklarının yönlerini belirlemekten uzak bir hale düşerken, Gadiel tüm dinginliğini Cysa’ya ve diğerlerine karşı hissettikleriyle köreltiyor. Diniel ise, çoktan lekelenmiş ruhunu arındırmak için karşısına kimin geleceğini umursamadan sadece tek bir duyguyla kavrulmaya başlıyor… Yok etmek! Ruhunuzdaki çırpınışlar, arzu etmedikleriniz ve arzunuzun ötesindekilerle silinip gitmeye başladığında, Gadiel’in dalgalanmaları da Zenahpuryu ve Diniel’den koparak onları özgürleştiriyor! Bu anda, her üçünüzün de dalgalanmaları körüklenmişçesine karanlığı silip atarken, artık ne bu dalgalanmaların ne bu bedenlerin ne de ruhlarınızın size ait olmadığını hissediyorsunuz. Düştüğünüz karanlıkta her ne olacaksa, bunun kaçınılmaz olduğunu…


...

Mutlak karanlık…
Hissiz…
Kokusuz…
Yokluğun varlığı…
Varlığın yokluğu…
Sessiz…



Tek bir ses…
Bir alkış…
Ve adımlar…



Sarı saçlar…
Bir tebessüm…
Karanlığın içinde…
Tanıdık bir yüz…



Alkış sesleri…
Tanıdık bir yüz…



Sessizlik…


Kulaklarınıza dolan alkış sesleriyle birlikte gözleriniz sanki sonsuz nefessizlikten uyanmışçasına açıldığı anda ruhunuzdaki tüm o dalgalanmaların bastırıldığını ve bir köşeye sindirildiğini fark ediyorsunuz. Gözleriniz karanlığın içerisinde kırmızı parlak gözlere odaklanmışken, bu parlamanın hemen önünde duran ve soluk soluğa kalmış Cysa ile Agthar’ı görüyorsunuz. Her ikisi de yıpratıcı bir mücadeleden çıkmış olsalar bile, buna bir müddet daha devam edebilecekler gibi görünüyorlar. Ancak kulağınıza dolan alkış sesinin şiddeti arttığında, ruhunuzda hissettiğiniz o baskınlığın da arttığını hissedebiliyorsunuz. Tüm karanlığa düşen dalgalanmalarınızı sindiren bu hava, kırmızı gözlerin yaydığından farklı geliyor size. Ve bu anda karanlık sanki bir anda yırtılırcasına açılırken, gözleriniz bir anda onun tebessüm dolu dingin suratıyla karşılaşıyor. Sizi bir anda bastırıp tüketen o adamın, Azuldir’in tebessümü…

“Hepiniz tam da olmanızı istediğim yerdesiniz! Beni özlediniz mi?”
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

30 Nov 2023, 05:20

Zen Cysa’da doğru kendini atmasına karşı, bu duruma dair bir tavır almayıp kendi varlığını bulunduğu ortamdan siliyordu Diniel. İçindeki karanlığı kavraması gerektiğini düşünüyordu ve her ne kadar negatif hislerin yığını olan bu ortama girmek hoşuna gitmiyor olsa da, bu karanlık kendi içinde yer tuttuğu için yapacağı aksine bir davranış yalnızca gerçeklerden kaçmaktan ibaret olacaktı. Karanlığın içerisinde onlarca dökülmüş ve karanlığa bulanmış insan ve iblis bedenleri görmüştü. Bunları neden burada gördüğünü anlayamamıştı. Yok edilmiş, yıkılmış, parçalanmış ve yalnızca enkazı andırıyordu bu karanlık. Ancak o tüm bu karanlığa yabancı hissediyordu kendini. Daha doğrusu, böyle bir şeyi hatırlamıyordu. Etrafa bakınmıştı sakince. Gördüğü manzara sağa sola saçılmış insan ve iblis ölülerinden ibaretti. İçindeki hayret artıyordu. Cesetlere odaklandığında ise dehşetin tablosunun gözlerinin önüne serildiğini görüyor olduğunu fark etmişti. Cesetlerin her birini aslında tanıyor olduğunu hissetmesiyle ensesinden soğuk sular aktığını hissetmiş, gözleri olabildiğince açılmış ve pürdikkat mahvolmuş bedenleri incelemeyi sürdürmüştü. Bu karanlık dalganın sebebi kendisiydi ve baktığında dost ve düşman olarak hissettiği cesetler her yerdelerdi. Odaklandığı her bir bedeni aslında hisleri kadarıyla da olsa bilebiliyor olmak, her bir bedenin verdiği değerin hissiyatıyla kendisini öyle sarsıyor ve şoke ediyordu ki zihni tek bir kelime üretebilme cüreti gösteremiyordu. Usul usul adımlarını karanlıkta sürdürürken o son görüntü canlanıyordu gözünün önünde. Bütün olanların sebebini görüyordu. Diniel’i…

Kendisini gördüğünde başlangıçta bunu gördüğüne emin olamıyordu bile. Şimdiki halinden bir o kadar uzak ancak ihtimaller dâhilinde o kadar yakın geliyordu kendisine. Onun yanına gidip gitmemekte karar vermeye bile odaklanamadan yanında buluyordu kendisini. Endişeli bakışları altında ne yapabileceğinden bile emin değildi. Ancak endişelenecek çok daha önemli bir şey hemen kendini gösteriyordu. Ruhu karşısındaki kendisi tarafından çekiliyordu. O kendisine doğru çekerken ağır bir bitkinlik çöküyordu üzerinde. Hisleri değişmeye başlıyordu. Adeta asıl olan kendisi değil de oymuş gibi geliyordu. Gözlerindeki korku ve bilinmezliğe gidiyor olma hissiyle dolup taşarken ruhunun silinmeye başladığını fark ediyordu.

O sırada sanki geçmişim, şimdiki beni susturup o andan bu zamana kadar olan varlığımı silmek istiyormuş gibi gelmişti…

Evrenin işleyişindeki kayışlar bir anda kopmuştu adeta. Mor ışıltılar bedenimden yayılıyordu arsızca. Işıltıların etrafı ise karanlıkla bulanıyordu. Her şeyi yapabilecekmişim gibi hissediyordum. Ancak en önemlisi, kendim olmak dışında her şeyi yapabilecek gibi olmamdı. Karanlık, mor dalgalanmalarıma bulandıkça bilincimi de kaybetmeye başlamıştım. Sanki biraz önce gördüğüm kendimin beni silmeye başlaması gibiydi… Ve gitgide…

…İçimde mutlak bir hissiyat dolup taşıyordu. Sebeplerim var veya yok, artık vakit yok etme vaktiydi. Kendi kontrolümü ele almak tamamen mümkün hale geliyordu artık. Özellikle pembe ışıltı saçanın kurduğu bağ koptuğunda hatırladığım kişiden tamamen uzaklaşmış oluyordum. Bedenine yabancı, adeta bir istilacı gibi kontrolü elime alıyordum. Kısa süreli anılara sahip olan varlık susturulmuştu. Kaçınılmaz olana çok yakındım artık!



Kulaklarıma dolan alkış sesleriyle birlikte sonsuz bir nefessizlikten uyanmışçasına gözlerim açılıyordu! Az önce yaşananlar neyin nesiydi emin olamasam da bir daha böyle bir deneyim yaşamak istemiyordum. Alkış ile beraber karanlık dalgalanmaların bastırılmış olması, bir etkenin beni dipsiz karanlıktan çıkardığını apaçık gösteriyordu. Gözlerim karanlığın içerisinde kırmızı parlak gözlere odaklanmıştı biraz önce yaşadığım derin travmaya rağmen. Odağım bu gözler olsa da kadraja Cysa ve Agthar girmişti. İkisi de soluk soluğa ve yıpranmış haldelerdi. Hala tamamen bitik olmamalarına karşı sorguladığım şey, nasıl bu hale geldikleri oluyordu. Ancak bunlara daha fazla odaklanmaya vakit yoktu zira alkış sesleri henüz sona ermemişti ve alkışlar sürdükçe hissettiğim baskı da gitgide artıyordu. Karanlık bir anda yırtılırcasına açılırken onunla kısa süre geçmesine rağmen yeniden karşılaşmıştım. Onu gördüğüm anda Vagror’un planlarına karşı düşündüğüm tüm plan da silinip atılmıştı. Hayatım boyunca bir daha bu kadar dehşet, baskı ve çeşitli zorlu hissiyatları bu kadar kısa sürede hissedecek miydim bilmiyordum ancak Azuldir’i burada görüyor olmaya hiç sevinememiştim. Zira ortama yaydığı baskınlık ile bir şekilde ruhumdaki hapisten beni çıkarmayı başarabilmiş olmasına karşı ne amacı olduğunu kesinlikle bilemediğim ve üstelik avantajlı olarak hissettiğim gücü de bastırmış olmasıyla neler yapacağını da bilemez halde kalmıştım ortada. Gülümsemesi bir an olsun silinmeden o cümlesini kurmuştu. Ne dememi bekliyordu ki…

Neyin gerçek neyin zihnimde yaşanıyor olduğunu kavrayamıyordum artık. O yüzden hemen Zen ve Gadiel’e bakış atıp gerçekten burada olduklarına emin olduktan sonra Azuldir’e gerçekten de neler döndüğünü anlamadığımı belli etmek için ne kadar bastırılmış ve tüketilmiş olsam da konuşmaya çabalayacak ve “Beni önden gönderip kendin uzun yoldan dolaşmayı seçtin sanırım… Oysa o iblislere sahip olabilirdim…” diyecektim tüm ciddiyetimle. Hemen ardından geçen iki saniyelik sessizliğe gömülme gereği duyuyordum bakışlarım hafifçe önüme düşerken. Ardından yeniden Azuldir’e bakacak ve ciddiyetle. “Şimdi, sırada ne var?” diye soracak ve Gadiel ve Zen’e hızla keskin bakışlarımla dönüp hiç olmadığım kadar sert tonda “Dikkatli olun!” diyecektim o açıkça görünen tehlikenin iyice farkına varmaları için.

Agthar, Azuldir ve Cysa’nın birbirleriyle nasıl bir ilişkisi olabilirdi bilemiyordum ancak Cysa yeni bir Aludir’di. Agthar ise tam bir bilinmezlik içeriyordu. Küçük iblisler Agthar’ı hakladıkları söylenmişti ancak Agthar başından beri hain olabilir miydi? Azuldir’in iblisler ile yaptığı oyunda çok yüzeysel geçmişti Agthar ile ilgili. O yüzden bir çıkarımda bulunamıyordum. Kim kimin dostu, kim kimin düşmanı bilemiyordum artık. Yalnızca bilebildiğim şey Gadiel ve Zen ile hemen hemen aynı olayları yaşadığımız için en azından onları kendi tarafımda görebiliyordum. Şimdiki oyunun neydi Azuldir? Ne kadar öncesinden beri bunu planlıyordun? Bizim bu ışıltılı olayımız, her neyse, bunun ne zamandır farkındaydın ve bu anı planlamıştın? Hepsinden önemlisi, oyunlarınla daha fazla beni ne kadar öfkelendirebilirdin Azuldir?
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

01 Dec 2023, 14:03

Karanlığı yok etmeye çalışan benliğim, yeni bir nefesi armağan ediyordu bana. Aldığım her bir nefesle birlikte gelen yok oluş hissiyatı, ruhumda büyük bir yaraya sebebiyet veriyordu. O tok sesin bahsettiği her şeyi ruhumun ve benliğimin derinliklerinde yaşıyor olmak, ruhumun daha da dengesizleşmesine neden olmaya devam ederken, pardılamam daha fazla artıyordu. Parıldama arttıkça, kendimi kaybetmeye yüz tutuyordum.

Dengesizlik beni esir almaya başladığında, kendimi öfkeme bıraktım.

Öfkem, beni yönlendiren bir rehberden farksızdı.

İsteklerimi yönlendiren, bir rehberdi.

Yumrukladım, Cysa’yı durmadan yumrukladım. Bana karşı olan direncinin yanında, aynı numaraları artık yemeyeceğini söylemesi benim için hiçbir anlam ifade etmezken, yumruklamaya devam ettim. Tek isteğim, onu orada yok etmek ve öldürmekti. Ancak başarısız oldum, onu öldürmek konusunda başarısız oldum. Attığım her bir yumruk bir öncekinden daha sert, daha öfke doluydu, yine de başarısız kalıyordum. Kendime dair hislerim yavaş yavaş siliniyor, daha derin bir karanlığın içine doğru yuvarlanıyordum. Bu karanlık, öfkemi daha da katlamama sebep oluyordu, Cysa’ya karşı daha acımasız bir şekilde vurabileceğimi hissediyordum.

Her ne kadar yazgımda karanlık olmadığı söylense de, bu karanlıktan güç aldığımı hissetmek muazzam bir tutkuya dönüşüyordu.

Bu renkli karanlığın içerisinde her şeyi yapabileceğimi hissederken, yapamayacağım tek şeyin kendim olmak olduğunu düşünüyordum. Bilincim yavaş yavaş gidiyor, yumruklarım istediğim yöne doğru gitmemeye başlıyordu. Gadiel’in parıltısının kendi parıltımdan uzaklaşmasıyla birlikte daha da körükleniyordu hislerim. Ruhumun bana ait olmadığı, bedenimin bana ait olmadığına dair olan hisler. Ancak kulağıma yavaş yavaş gelmeye başlayan alkış sesleri gözlerimi sese doğru yöneltmeme sebep oluyordu. Sarı saçlar, tanıdık bir yüz ve tanıdık bir tebessüm. Sessizliğin içerisinden gelen bu adam, tüm dalgalanmaları bastırmıştı.

Kırmızı gözlerin önünde duran Cysa ve Agthar soluk soluğaydı, ikisinin de büyük bir mücadeleden çıktığı belliydi. Agthar’ın kiminle mücadeleye girdiğini bilmeden alkış seslerinin daha yüksek gelmesiyle gözüm sesin sahibini aramaya başladı. Her bir alkış sesinde ruhumun üzerindeki baskınlık artmaya devam ederken, Azuldir’in tebessümüyle karşılaşmak beni şaşırtıyordu. Hepimizin tam olmamızı istediği yerde olduğumu söylüyordu. Azuldir, neden bizi burada istiyordu? Vagror neredeydi? Sorulması gereken çok soru varken, sadece şaşkınca bakakalmıştım. Bu sırada ise Diniel söze girmiş ve kendisinin uzun yoldan gelmeyi tercih ettiğini söylemişti. Sonrasında ise bize dönerek dikkatli olmamızı iletmişti.

“Vagror, nerede ve sen neden bizi burada istiyorsun Azuldir?” Basit bir soruyla olan biteni açığa çıkarmak istiyordum. Azuldir’in Vagror’dan daha mı baskın olduğu düşüncesi kafamda yankılanıyordu, yoksa asıl hain Azuldir’di ve Vagror şimdilik sahneyi ona mı bırakmıştı? Bir sürü ihtimal ortaya çıkarılabilirdi ancak asıl gerçeği anlatacak olan karşımızdaki adamdı.
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

04 Dec 2023, 11:50

Tek bir dokunuş beraberinde mutlak bir karanlığı getirdi. Alışık olduğum o karanlık tüm kudreti ile dört bir tarafımı sarıp kuşatırken kapana kısılmış çaresiz ve ürkek bir ceylan gibiydim. Bakışlarım karanlığın yoksanlığında yitip giderken ve bir o kadar da anlamsızlaşırken, karanlıkta özüm olarak nitelendirebileceğim varlığımın dahi silindiğini hissettim.

Benzer hisler, benzer durumlar… Daha önce yaşadığım her şeyin mutlaklığı karşısında, her şey olduğumu hissederken sonsuz bir kudrete nailmiş gibi küstahtım; ama beni mütevazi olmaya çeken şeyse tüm bunlarken olurken olmam gereken kişi olamamış olmamdan ötesi değildi.

Hislerim, karmaşayla açıklanabilirdi bir tek.

Karmaşa ise alışık olduğum en aşina şeydi galiba.

Sonrası anlaşılmaz… Açıklanamayacak, algımın ötesinde olacak kadar olağandışı… Bir alkış sesi, beraberinde gelen mutlak hükümsüzlük ve çaresizlik.

Aklımda ise bir tek soru:

‘Ne oldu?’

Cevap ise karşımda… Kıpkırmızı gözleriyle duruyor öylece… Hükümdarın o huzurunda bir kez daha gördüğüm o adam, Azuldir tam karşımda.

Ağzım mühürlü, bakışlarım ise ne olduğunu sorgular bir biçimde büyük ve şaşkın… Ne diyebilirim ki? Belki her şeyin arkasında o vardı. Kafamda konumlandırdığım Eletha, aslında Azuldir olabilirdi. Öğrenmek için beklemem gerekti herkes gibi.
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

06 Dec 2023, 12:03

Azuldir’in belirmesi ve ağzından çıkan sözleri, tıpkı sizin gibi Cysa ve Agthar’ı da soru işaretleriyle dolu hale getiriyor. Her ikisinin de yüzüne yerleşen ekşi bir ifade, Azuldir’in varlığını ve sözlerini sindirebilmekten uzak duruyor. Buna rağmen Azuldir, karanlığın tam ortasında varlığını tüm bu bakışlardan arındırılmış bir şekilde sergilemeye devam ederken, karanlığın içinde kırmızı parlak gözlerin belirgin hale gelmek için ışığını yaymaya başladığını görüyorsunuz. Bir şekilde Azuldir’in baskınlığını hala ruhunuzda hissetseniz bile, kırmızı parlak gözlerin varlık bulmasıyla birlikte başkaca bir baskıya daha maruz kalıyorsunuz. Ne var ki bu kez bu baskı sizden sıyrılıp doğruca Azuldir’i hedeflemiş gibi görünürken, Azuldir tüm bu olan bitenden duyduğu keyfi yüzüne taşıyor.

Diniel’in sözlerinin ardından Azuldir bakışlarını ona doğru çevirip yüzündeki tebessümünü bir kat daha arttırıyor. Ardından sanki bakışlarını diğerlerinin sözlerini dinlemek ister gibi sırayla çevirdiğinde, Zenahpuryu sorusunu soruyor. Zenahpuryu’nun sözlerinin ardından Azuldir bakışlarını karanlığın içinde tekrar varlık bulan kırmızı parlak gözlere çevirdikten sonra, Gadiel’e kaçamak bir bakış atarak onun sessizliğine devam edip etmeyeceğini kontrol ediyor. Gadiel’in sessizliği karşısında Azuldir ona tek gözünü kırpmakla yetiniyor ve ardından Cysa ile Agthar’a dönüyor. Bunun ardından ise Azuldir “Eee, siz bir şey demeyecek misiniz?” diyor lakayt ses tonunu gizlemeye çalışmaksızın. Azuldir’in sorusu üzerine Agthar daha aklı başında bir tavır takınıp sükuneti seçerken, Cysa bir adım öne çıkarak “Ne yaptığını sanıyorsun sen?” diyor bir an önce Azuldir’i yok etmek isteyen bir öfkeyle. Azuldir ise küçük bir kahkaha atmasının ardından “Piyonlarımın sizi ezip geçmesini engelledim. Buna sevinmeniz lazım.” diyor. Aldığı cevaptan pek de tatmin olmamış gibi duran Cysa yine de bir şeyler söylemek istese bile, olaya nereden başlayacağını bilemez bir şekilde dişlerini sıkarken, Azuldir hafifçe bakışlarını size kaydırıyor ve “Size piyon dedim ama, alınmamışsınızdır umarım. İşin gerçeği bu, yapabileceğim bir şey yok.” diyor. Ancak Azuldir hemen ardından aklına son anda bir şey gelmiş gibi duraksadıktan sonra bakışlarını Diniel’e çeviriyor ve “Kusura bakma küçük Diniel ama istesen de o iblislere sahip olamazdın. Onlar İblis Lordu Vagror’un sadık hizmetkarlarındandı.” diyor. Sözleriyle birlikte yüzüne biraz acıma ve biraz da küçümseme ekleyen Azuldir “Üzgünüm ama nasıl derler bilirsin… Buna çapın yetmez Diniel.” diyor.

Diniel’e karşı sözlerini söylemesinin ardından Azuldir bakışlarını Agthar ve Cysa’ya döndürdüğünde “Ama seni tebrik etmem gerekir Cysa… Kendin için doğru yolu bu kadar kısa sürede bulmuş olman... Daha dün bir İmparator olduğun haberini aldığımı hatırlıyorum da… Ahh… O zaman da aklımdan geçirmiştim, bir gün yolunun İblis Lordu Vagror ile kesişmesi halinde onun tarafına geçeceğini…” diyor sanki Cysa’nın tüm hikayesini biliyormuş gibi. Cysa’nın sıkılı dişleri Azuldir’e karşı bir cevap vermesini engellerken, bir anda sessizliğinden kurtulan Agthar “Peki ya ben Azuldir?” diyor. Azuldir kendisine yöneltilen bu soruya birkaç saniye gülümsemesinin ardından “Senin hakkındaki hükmü Cysa daha önce vermemiş miydi? Sen sadece basit bir köpekten ibaretsin Agthar… Sus denilince susan, konuş denildiğinde konuşan… Ne eksik ne fazla?” diyor. Bu sözler Agthar’ın yüzündeki temkinli ifadeyi bir anda silip atarken, öfkenin yarattığı damarları yüzünden belli olan Agthar adeta saldırmak isteyip de ayaklarından yere sabitlenmiş gibi duruyor. Azuldir ise kafasını hafifçe öne eğip bakışlarını Agthar’da sabit tutarken “Aynen böyle Agthar… Sahibin olarak sana öylece durmanı emrediyorum! Tek bir adım dahi atmamanı!” diyor kendinden emin bir ses tonuyla.

Azuldir’in bu sözleriyle, Agthar ve Cysa’yı başından beri yerlerinde sabit kılanın Azuldir olduğunu anlamanıza karşın, kendi üzerinizde bu şekilde bir baskı hissetmemeniz kafanızda başkaca soru işaretlerinin doğmasına neden oluyor. Bu anda Azuldir sanki tüm bu soruları sesli bir şekilde dile getirmiş gibi size dönerken “Bu ana kadar iyi hizmet ettiğiniz için sizi ödüllendirmek için hareketlerinizi kısıtlamıyorum. Ama bu uslu halinizi bırakırsanız, o zaman kaşlarım çatılır. Ona göre…” diyor sahte bir tehdidin son derece gerçekçi olduğunu vurgular gibi. Bu sözlerinden sonra sanki sizle olan tüm işi bitmiş gibi bakışlarını karanlıkta gezdiren Azuldir “Neden sizi burada istiyorum?” diyor mırıldanır gibi. Hemen ardından ise bir anda bakışlarını Zenahpuryu’ya çevirdiğinde “Bunu merak ediyorsun, değil mi?” diyor. Azuldir size doğru yüzünü çevirip vücudunu da size bakacak şekilde döndürmesinin ardından “Kısacası yok olmanız için... Ama önce sizi aydınlatmama izin verin, benim güzide piyonlarım!” diyor iki kolunu zevkle iki yana açarken.

Azuldir, içinde tuttuğu hınzır kahkahaları sindirmek için bir süre beklemesinin ardından, aldığı derin bir nefesle iki kolunu indiriyor ve ardından “Sizlerin iblis diyarına ilk girişi… Uzun bir süredir yapılmayan Aludir denemelerinin tekrar başlayacak olması, kafamdaki tüm planların uygulamaya geçmesini sağlayacak yegane şeydi. Tabi öncesi de var… Hükümdara yanaşmak, onun güvenini kazanmak, sırlar paylaşmak, takdir toplamak falan filan… Baktığınızda son derece önemsiz şeyler, farkındayım. Ancak tüm planı ancak bu şekilde uygulayabilirdim. Eletha’nın zihnine Aludir denemelerini yapmasını sokmak çok zor oldu, ama görüyorum ki buna değdi!” diyor böbürlenerek. Azuldir kısa bir nefes boşluğundan sonra “Yani sizin Aludir olmanızı isteyen kişi bendim. Elbette bunu alelade bir şekilde yapılsın diye istemiyordum. Önümde bunun için çok güzel bir örnek vardı… Kendilerine Aledes diyen bir grup… Aclania’dan sürülen bir grup Aludir. Ben de kendi grubumu istiyordum ve bunun için denemelerde bizzat bulunmam gerekiyordu. Bir gözlemci olarak denemelere dahil olduğumda, sahip olmak istediklerimin ötesinde bir durumun olduğunu gördüm. Gözlemcisi olduğum grupta çok değişken bir hava vardı. Bunu lehime çevirmek için yapmam gereken ise Maeve kozumu ortaya çıkarmaktı. Grubumun içerisinde yer alan kişiler Esther, Theo, Inias ve… Şey… İsimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha… Her birinin yaydığı havayı soludum, içime çektim, sindirdim ve onları dirilttim! Esther ve Theo… Onların bir şekilde iblisleriyle bağ kurmalarını engellemeliydim. Onların iblissiz varoluşlarına şahit olmalıydım! Ve bunu yaptım! Maeve’in fısıltıları, hükmetmek istedikleri iblisleri çoktan etkisi altına almıştı bile! Fakat grubumu tek tip yapamazdım ya… Bu yüzden de o yüce kahraman görünümlü yakışıklıyı kurban olarak seçtim. Inias’ın da koca bir öfke yumağı olan dev ile bağ kurmasını sağladım! Çünkü onun hamuru, bir İmparator’a uyuyordu. Böylece grubumda iblisle bağ kuramayan zavallılar ile bir İmparator adayı vardı! Ne hoş değil mi?” diyor.

Azuldir bu aşamaya kadar yaptıklarıyla duyduğu övüncü sizlerin de sindirmesini bekledikten sonra “Ve sonra çok enteresan bir şey oldu… İki yeni İmparator’un doğduğunu öğrendim. Cysa ve Lenith… Bu, aslında grubumun daha çok adamla dolmasını sağlayabilirdi. Bu yüzden denemeye katılan diğer kişilerin de durumunu bilmeliydim… Herkesin sevdiği birisi olmak yıllarca çektiğim bir eziyet gibiydi, ama buna da değdi. İstediğim her türlü bilgiye anında ulaşabiliyordum. Bu sayede, Zenahpuryu, Diniel, Dina ve Gadiel gibi Aludirlerden haberim oldu! Zenahpuryu’nun iblislerin içine dostları için kendini bırakması… Diniel’in ise kendi çıkarları için yandaşlarını sorgusuzca geride bırakması. İki zıt kutbun aynı potada erimesi… Bu ilgimi çekmişti… Eletha ile Diniel'in yakınlaşması da, Eletha'nın bu yeni nesile olan güvenini arttıran bir unsur olduğu için, şimşekleri kendi üzerime çekerek bunu durumu destekledim. Aynı zamanda Zenahpuryu’nun Almazath ile yaşadıkları ilgimi daha da arttırdı ve o anda, Almazath denilen iblisten de güzel bir piyon olacağını anladım. Bu yüzden, iblis diyarında daha çok bulunabilmek için Dina isimli Aludir’in denemesine dahil oldum. Açıkçası ondan bir beklentim olmasa bile, Dina’nın vahşi ruhu da ilgimi çekmedi diyemem… Fakat esas Almazath ile karşılaştığımda, bu karşılaşmanın beklediğimden erken olması beni şaşırtmıştı. Beni bu kadar kolayca bulması… Çok anlamsız gelmişti! Fakat o anda, Almazath’a istediğini verdiğimde, olayların arkasını da görmeye başlamıştım.” diyor giderek heyecanlan bir ses tonuyla. Birkaç derin nefesin ardından Azuldir “Tabi bu esnada, Mihr denilen bir başka Aludir’in daha herhangi bir iblisle bağ kurmadan insan diyarına döndüğünü öğrendim. Ancak Gyugnal onu da elinden kaçırmıştı, ilginç bir şekilde. Tıpkı geçmişte olduğu gibi… Artık her şeyi daha net görüyordum! Sonrasında ise Mihr’in gözlemcisi olan Ela’nın, Gadiel isimli bir Aludir ile Almazath’ı yendiği haberi geldi… Kaçınılmaz olan gerçekleşmişti… Almazath’ın başta benim, sonra da Ela’nın peşinde oluşu taşları yerine oturtuyordu. Ancak Almazath’ın yenilişi, beklenmedik bir kapının aralanmasına neden oldu. Çünkü elimde Inias gibi bir İmparator adayı, Diniel gibi bir güç, Dina gibi bir vahşi, Zenahpuryu gibi dostları için kendini feda edebilecek biri ve Gadiel gibi Almazath’ı yenebilen kudrette biri vardı… İblis Lordu Vagror’un buna kayıtsız kalması mümkün değildi… İstediği her şeyi ele geçirmiş olsa bile, İmparatorların doğmasına müsaade edemezdi!” diyor.

Azuldir, bu ana kadar anlattıklarını sanki sonu baştan yazılmış bir hikayeyi anlatır gibi dile getirse de, her bir kelimesinde heyecanının artmasını dizginleyemiyor. Sözlerine verdiği kısa aranın ardından “Almazath, Zenahpuryu ve Dina’yı basitçe yok edebilirdi, ancak bunu tercih etmedi. Zira onu tutan bir emir vardı! Bu emir yüzünden, benim de daha çok oyun oynayabileceğim alan vardı. Diğer yandan, Eletha da kutsal eşyaları iblislerin eline bırakmamayı tercih edecekti. Ancak, Maeve’i Almazath’a terk edişim nedeniyle, elinde güvenebileceği sınırlı kişiler kalıyordu. Neticede, en yakın gördüğü biri bile şüpheli bir hareket yapmışken, bu kadar dedikodunun döndüğü yerde eski Aludirlere güvenemezdi. İblislerin bu şekilde rahatça istediklerine ulaşmaları, kuşkusuz insanların bir hainliği sayesinde olmalıydı. Eletha da hem kutsal eşyaları ele geçirmek hem de hainin kim olduğundan emin olmak için bir görev tasarlayacaktı. Bu görevde organizasyonları dışarıda bırakması, onlara güvenmediğini açıkça belli ediyordu. Ancak bunun yanında, organizasyonların dışında bir sızıntının olduğu da barizdi. Eletha bu görevde güvendiği ve güvenmediği insanları harmanlayarak sonuç elde etmeyi arzuladı. Hatta Yuna’yı dahil ederek, niyetini de ortaya koydu. Yani kısacası, bunca yıl inşa ettiğim düzen içerisinde tek bir hamlemle göreve dahil oldunuz!” diyor. Bir an için gülmemek için kendini zor tutan Azuldir kısa bir nefeslenmenin ardından “Tabi, İblis Lordu Vagror için ise bu fırsat biçilmez bir kaftandı, zira kutsal eşyaları kullanarak her bir İmparatoru veya İmparator adayını kolaylıkla yok edebilirdi! Eletha’nın elindeki bu gücü kullanacağını bildiği için tüm İmparatorları ve adayları bir araya getirip toplu bir kıyım amaçladı! Bunun için de tek yapması gereken sadık hizmetkarlarını olaya dahil etmekti.” diyor. Bu sözlerinin ardından bakışlarını bir anlığına Diniel’e çeviren Azuldir “Gördüğümüz üç iblisin İblis Lordu Vagror’un sadık hizmetkarlarından olduğunu anlamak benim için kolaydı. Hem yaydıkları hava hem de Agthar’ın seni benimle bırakması… Mantıklı olan kendisinin yanında gitmemdi, neticede bana güvenmediği açıkça belliyken senin yanında bırakması arka kapıdan dolaştığını gösteriyordu. Bu yüzden ben de kendi oyunumun içerisindeki bu saçmalıkla bir anlığına da olsa eğlenmek istedim. Karşılaştığımız iblisler, sadece Agthar’ın konumunu alması için bir fırsattan ibaretti. Üç iblis, bizi gafil avlayacak ve Diniel’i zaten bir şekilde götürecekti. Bense sadece bunun daha kolayca gerçekleşmesine izin verdim.” diyor.

Bu ana kadar anlattıkları yetmemiş gibi, sanki son vurucu kısmını sona sakladığını belli etmek ister gibi duraklayan Azuldir her birinize bakmasının ardından “Cysa’nın bir şekilde İblis Lordu Vagror’un tarafına geçeceği doğduğu andan belliydi. İnsanlar onun için ayak bağıydı. Ahlak, etik ve diğer şeyler anlamsızdı… Tıpkı bir iblis gibi! Agthar ise başından beri Eletha’yı gözlemleyen kişiydi. Onun en güvendiği kişilerin başındaydı. İtaatkar, emirleri sorgulamayan, görevlerin üstesinden gelen güvenilir biri… Bu yüzden sizin burada olduğunuza şaşırmak mümkün değil. Ancak ekibiniz bununla sınırlı değil… Şu an iblis diyarında olan bir veya iki kişi daha sizden, bunu biliyorum. Ama merak etmeyin, isimlerini verip oyununuzu mahvedecek değilim! Gerçi başından beri benim oyunumu oynuyor olsak da, küçük zevkinizi size verdiğim bir armağan kabul edin...” diyor. Azuldir, her bir kelimesiyle eğlendiğini açıkça ortaya koyarken hafifçe esneyip boynunu sağa sola yatırarak rahatlattıktan sonra bakışlarını sizlere çevirdiğinde "Tabi tüm bu karmaşada hala niye burada olduğunuzu soruyorsanız, onu başında belirtmiştim. Ama daha net olmak gerekirse, sizi tek tek avlamak hem uğraştırıcı olacak hem de insanların tepkisine neden olacak. Bu yüzden sizi Eletha'nın verdiği bir görevde topluca yok etmemin ardından basitçe iblisler tarafından parçalandığınızı anlattığımda, insanların şüphe duyacağı bir husus kalmayacak. Ne de olsa bu Hükümdarın verdiği ve son derece riskli bir görev, öyle değil mi? Yani anlayacağınız, sonrası için başıma iş açabilecek iblislerden ve Aludirlerden kurtulmuş olmak bir yana, bir taşla epey bir kuş vurmuş olacağım!" diyor. Yüzüne yerleştirdiği ve her halinden eğlendiği belli olan Azuldir parmak uçlarında hafifçe esnemesinden sonra ise “Elbette hala burada nasıl bulunduğum bir soru işareti… Ancak tüm bu kareyi ilmek ilmek işlemişken ve şu an iblis diyarındaki herkesin kontrolünü avucumun içinde tutarken, bunu size sözlerimle değil de göstererek anlatmak isterim.” diyor. Azuldir artık daha fazla kendini tutamaz gibi kahkahalarını atmaya başlarken, araya sadece “Parla… Maeve!” sözlerini sıkıştırabiliyor!

Azuldir’nın vücudundan bir anda parlamaya başlayan sarılık, adeta onun da parlamasına neden oluyor. Tüm vücudunu saran sarı, parlak bir ışıkla çevrelenen Azuldir’in kaslarının gerilmeye başladığını görebiliyorsunuz. Azuldir’in çevresindeki sarı ışık giderek göz alıcı bir hale gelirken, sarı ışık Azuldir’in yere paralel şekilde açtığı iki eline doğru toplanmaya başlıyor. Gözlerinizin hemen önünde sarı ışık, adeta bir kedinin şekline bürünürken, bir anda beliren iki kuyruğun havada sallanmaya başladığına şahit oluyorsunuz. Azuldir’in avuçlarının içinde toparlanan sarı ışık giderek cisimleşirken yaklaşık yarım metre uzunluğunda, sarı tüylü, iki kuyruğu olan bir kedinin yalanmaya başladığını görüyorsunuz! Halinden memnun hırlamasıyla kırmız gözbebeklerine sahip gözlerini açan kedi, bir anda Azuldir’in suratını yalamak için hareketlenirken Azuldir’in de avuçları içindeki kediyle oynaşmaktan ziyadesiyle zevk aldığını hissedebiliyorsunuz. Cysa ve Agthar’ın yüzüne yerleşen şaşkınlık ifadesi sanki arkalarındaki kırmızı parlak gözlere de sirayet etmiş gibi görünürken, Azuldir hafifçe başını Diniel’e doğru çeviriyor ve “Sana bildiğim söylemiştim, hatırladın mı?” diyor gülümseyerek.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Zenahpuryu
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 297
Joined: 17 May 2022, 20:29

06 Dec 2023, 15:03

Baştan beri Azuldir’in planına dahil olmuş olmak kırıcıydı. Hiçbir şey fark etmemiştik, fark eden biri vardıysa bile bize söylememişti. Kırmızı gözler Azuldir’in baskınlığı arasında parlamak için uğraşırken, tebessümünün artıyor olması sinirimi bozuyordu. Önce Diniel söze girmiş, Azuldir’in sinir bozucu gülümsemesinin artmasına sebep olmuştu. Benim sözlerim ise, attığı bir bakışla cevaplandırılmıştı. Kırmızı gözler hala yerinde duruyordu, yani Vagror hala buradaydı. Gadiel ise sessizlik içerisinde beklerken, bu sefer söz sırasını Cysa ve Agthar’a bırakmıştı. Cysa basit bir şekilde ne yaptığını sorduktan sonra, piyonlarının, yani bizim onları ezip geçmesini engellediğini söylüyordu. Sonrasında ise bize dönerek piyon kelimesine alınıp alınmadığımızı sorgulamıştı. Şuanda buna alınacak durumda değildim ve piyon edilmişsek bile, bunu tebrik edebilirdim. Diniel’e cevabını verdikten sonra karşı tarafa geçen ikiliye dönerek Cysa’yı tebrik ettiğini söylüyordu ve başından beri İblis Lordu Vagror’un tarafına geçeceğini bildiğini ekliyordu. Agthar’ın söze girip kendisini sormasıyla birlikte, onun bir köpek olduğunu söylüyordu. Emirlere uyan, basit bir köpek.

Cysa ve Agthar’ın hareket kabiliyeti kısıtlanmışken, bizler daha özgür bir konumdaydık. Bunun sebebi ise tamamen Azuldir’di. Kendi deyimiyle bizi ödüllendirdiği için bunu yapıyordu ve uslu halimizi bırakmamıza karşılık bu durumun böyle devam etmeyeceğini de ekliyordu. Bizim burada bulunma sebebimiz ise, yok olmamızdı. Uzun bir konuşmanın başı, yok olmamız gerektiğini söylerek başlıyordu. Azuldir, anladığım kadarıyla uzun bir süre boyunca hükümdara yanaşmış, onun güvenini kazanmış, sonrasında ise Aludir denemelerini tekrar yapmasını kafasına sokmuş. Planı bu şekilde başlamış ve kendi grubunu istemiş. Grubunun içerisinde yer alan baz kişilerin iblisleriyle bağ kurmalarını Maeve sayesinde engellemiş, Inias’ın ise bağ kurmasını sağlamış. İblisle bağ kuramayanlar ve bir İmparator adayı. Kendi grubundan çkan, bunlar olmuş.

İki yeni imparatorun doğuşunun bilgisini aldıktan sonra, grubunun daha çok adamla dolmasını sağlayabilirmiş. Denemeye katılan diğerlerinin, yani bizlerin de durumunu öğrenmek istemiş. Diniel ve benim başta yaşadığım durum, Diniel’in Eletha ile yakınlaşması. Eletha’nın bu nesile olan güvenini arttıran bir unsurmuş, aynı zamanda benim Almazath ile olan çarpışmam da Almazath’tan güzel bir piyon olacağı düşüncesini canlandırmış kafasında. Dina isimli Aludir’in denemesinde Almazath ile karşılaşmış ve ona istediğini verdikten sonra olayların arkaplanını görmeye başlamış. Mihr denilen bir Aludir’in iblisle bağ kuramadan insan diyarına dönmesi ve üstelik Gyugnal’ın onu elinden kaçırması, sonrasında Gadiel’in Almazath’ı yenmesi, hepsi Azuldir’İn kafasında gerçekleri görmesini sağlamıştı. Elinde Inias gibi bir imparator adayı, Diniel gibi bir güç, Dina gibi vahşi birisi, benim gibi dostları için kendisini feda edebilecek birisi ve Gadiel gibi Almazath’ı yenebilen birisi, kısacası İblis Lordu Vagror her şeyi ele geçirse de, imparatorların doğmasına müsade edemezmiş.

Almazath’ın öldürmemek üzerine aldığı emir, Azuldir’e daha iyi bir fırsat sunmuş. Bu noktada, hükümdarın kutsal eşyaları iblislerin eline bırakmamayı tercih edeceğini biliyormuş, Maeve’i bırakması sebebiyle güvenebileceği kişi sayısı da azmış. En yakın gördüğü birisi bile şüpheli bir hareket yapmışken, eski Aludirlere güvenemezmiş. Haini bulmak için böyle bir görev tasarlayacağını biliyormuş. Eletha hem güvendiği, hem güvenmediği insanları harmanlayarak sonuç elde etmeyi arzulamış ancak biz tamamen Azuldir’in ağına düşmüşüz. Hükümdar da dahil. Bu durum ise İblis Lordu Vagror için mükemmel fırsat yaratmış, imparatorları ve adayları bir araya getirip toplu bir kıyım amaçlamış. Sonrasında ki sözleri Diniel ile yaşadıkları olaylara ithafen çıkıyordu ağzından. Cysa’nın ise İblis Lordu Vagror’un tarafına kişiliğinden dolayı geçeceğini biliyormuş.

Tüm bu karmaşada olma sebebimiz ise en başında belirttiği gibi, tek tek avlamak yerine hepimizi topluca yok etmekmiş. Böylelikle iblisler tarafından parçalandığımızı anlatacak ve insanların şüphe duyacağı bir husus da kalmayacak. Mantıklı ve güzel bir plandı. İblis diyarındaki herkesin kontrolünü avucunun içinde tutarken, bunu göstermek istediğini söyledikten sonra ağzından o kelimeler dökülmüştü. Sikik kedisinin adını andığı kelimeler. Daha önce çarpıştığım kedi ortaya çıktıktan sonra Azuldir Diniel’e bildiğini söylediğini tekrardan hatırlatıyordu. Yapabileceğimiz sınırlı hamleler vardı ancak öncelikle dostlarımı uyarmam gerekiyordu.

“Diniel, Gadiel. İblislerinizi çıkarmayın. Daha önce şu sikik kediyle karşılaştım ve benim iblisimin kontrolünü elinden alıp bana saldırtmayı başardı. Kısacası, iblislerimiz kontrolü kaybeder ve birbirlerine saldırmaya başlarlarsa, çok daha kötü bir durumun içine düşeceğiz. Bu yüzden, iblislerinizi çıkarmayın.”

Dostlarımı kısaca uyardıktan sonra derin bir nefes aldım Azuldir’e bakıp. Ona cevap vermeli miydim, vermemeli miydim bilmiyorum. Her şeyi açık ve net bir şekilde aktarmıştı, hepimiz bir planın içine düşmüştük ve plandaki rollerimizi oynamıştık. Geriye kalan tek şeyse, yok olmamızdı. Kaçınılmaz bir sondan kaçmanın mantığı olmayacaktı. Bu yüzden Azuldir’e sırtımı dönerek dostlarıma döndüm. Yüzümde kocaman bir gülümseme ile konuşmaya başladım.

“Az önce, üçümüzde gördük. İçimizde bir yerlerde, farklı bir güç yatıyor. Kaynağı nedir, sınırı nedir bilmiyorum. Ancak karşı koyabilecek potansiyelimiz olduğunu düşünüyorum. Ki olmasa bile, her halükarda yok olacağımız kesin. Bu yüzden, sizden isteğim o parıltılar saçılmadan önce neler yaşadığınızı tekrardan düşünmeniz. Hangi duyguya kapıldınız, o anı nasıl yaşadınız… Bunları tekrardan yaşayın. Bir şekilde karşı koyabileceksek, bu şekilde koyabiliriz belki de. Eletha’nın bize sadece ‘Hain olmayanlar’ olarak güvendiğini düşünmüyorum. Size güveniyorum, bir şekilde o anı tekrardan yaşayabileceğinize inanıyorum. Yanınızda yok olmaya da, sonuna kadar mücadeleye etmeye de hazırım.” Dedikten sonra kaşlarım çatıldı. O anı tekrardan yaşayabilmek için tüm öfkem kanımda pompalanmaya, öldürme isteğim zihnimin bir köşesinde şimşek gibi çakmaya başladı. Gözlerim bir anlık boşluğa ve ardından yok etme arzusuna yenik düştü. “Benim o an yaşadığım duygu, Cysa’yı öldürme arzusuydu…” diyerek yol göstermek ve dürüst olmak istedim. Arkadaşlarıma karşı dürüst olmak, onlara içimi açmak istedim. Onlarla bir bütün olmak ve tekrardan o anı yaşamak, öleceksek bile beraber ölmek.

Üzgünüm, beyaz ışık kadın.

Arkadaşlarımı kurtarmak, onlarla birlikte bu savaştan sağ çıkmak istiyorum.

Gerekirse kendimi karanlığa tamamen teslim etmeye ve yazgımın silinmesine razıyım.

Karanlığın gücünü elime almak istiyorum.

Işığın gücünü henüz hissedemedim.

Ama karanlığın kudreti muazzamdı.

Dostlarım için yazgımın silinmesini kabulleniyorum.

İçimdeki yok etme arzusunu, öfkeyi ve karanlığı daha fazla hissetmek istiyorum.

Daha fazla…

Mavi parıltılar saçılana kadar…
Image

KÜNYE
İsim: Zenahpuryu
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 20
Boy: 1.98
Kilo: 98
Sınıflar: Toplayıcı - Saldırgan - Savaşçı
Mevcut GP/AGP/İGP: 0 GP / 0 AGP / 5 İGP
Mevcut Para: 13250
İtibar: 8

PROFİL
Güç: 10
Dayanıklılık: 10
Çeviklik: 10
İrade: 15
Zeka: 8

Aludir Statları
Görü: 11
Hakimiyet: 6
Mevcudiyet: 7

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Şarap Matarası (1 Litre Bal Şarabı)
KÜNYE
İsim: Shyrlonay
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.10
Kilo: 90
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 13
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 5
Arun: 8
Duren: 2
İrade: 9

YETENEKLER

Korkulu Bakış

TEKNİKLER

Metal Ejderinin Öfkesi (5. Düzey)
Metal Ejderinin Onuru (1. Düzey)
Keskin Metal
Metal Hükümdarının Silüeti
Hükümdar (0. Düzey)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

07 Dec 2023, 06:18

Azuldir arka planda yaşanan her şeyi tek tek, o her zamanki dalga geçen ancak oynadığı oyundan bir o kadar zevk aldığı tavrını sürdürerek anlatıyordu. Cysa ile Agthar’ın durumunu, benim, Zen ve burada olmayan, Aludir olma festivalinden hatta ondan öncesinden bu ana kadar her şeyin kokusunu alarak, planlayarak istediği koşulları sağlamıştı. Raldrin beni uyardığı sırada boynunu kırıp öldürmeliydim belki de. Bunu başarabilir miydim bilemesem bile en azından planı istediği gibi gitmemiş olurdu. Olanlar olmuştu artık.

Bana söylediği her bir tahrik edici cümleye karşı öfkemi açıkça ortaya koymamaya çalışsam da başarılı olamıyordum. Eletha ile yakınlığımı ve çeşitli kişisel bilgileri tek tek öğrenmenin yolunu bulmuştu. Herkesin güvenini kazanıp herkese ihanet etmişti. Hemen her olay hakkında detaylı bilgi barındırması da kuracağı oyunu şekillendirmede, atacağı adımlarda sürekli koz sağlıyordu kendisine. Üzerimde herhangi ekstra bir baskı kurulmamıştı ancak verdiği havayla beraber omuzlarıma devasa bir yorgunluk çökmüştü. Biraz önce öfke ile kasılan yüz hatlarım yavaşça gevşemeye başlamıştı. Yoruldum…

Sürekli üst üste saçmalıklarla uğraştıktan sonra birden bire Azuldir’in ihanetine uğrayıp ardından Vagror’un huzuruna çıkarılmış ve binlerce tonluk ağırlığı kaldırımışçasına geçirdiğim kabir azabının ardından Cysa ve Agthar’ın ihanetiyle yüzleşmiş, gerilmiş, öfkelenmiş düşüncelere dalmış ve karanlık iç benliğime dalmıştım. Dost ve düşmanlarının ölümüne sebep olan benliğimi görmüş, dehşetin boyutlarını her bir cesette yeniden hissetmiş, hatırlamadığım ama yine biliyor olmanın zihnimde yarattığı derin izlerin ardından benliğimi kaybetmek üzereyken bir daha Azuldir tarafından bastırılmıştım. Yorulmak ve yorgun olmak için yeterince sebebim olduğunu düşünüyordum ancak hala bir adım geri atmıyor olduğumu görmek ne kadar da lanetli bir varlık olduğumu hissettiriyordu bana.
Azuldir’in Maeve’in varlığını ortaya çıkarmasının ardından burada nasıl bulunabildiği sorusunu kısmen cevaplıyordu. Maeve başından beri onunla olamazdı ancak bir ara geri almıştı demek… Ben yakalandıktan sonra mı yoksa çok daha öncesinden mi emin olamıyordum. O kurtlardan kaçarken belki de benimle dalga geçiyordu ve muhtemelen öyleydi. Gerçi iblisine bile ihtiyacı olmadığını görmüş olmakla her türlü dalga geçtiği ortadaydı. Azuldir… Öfkemi kazanma lütfuna eriştin…

Bana gülümseyerek o zamanki sözlerini hatırlatmıştı Azuldir. Öfkeyi içinde barındıran ancak bariz bir yorgunluk dolu gözlerimle sessizce bakmıştım ona sadece. Eletha’ya ihanet etmişti. Söylediği her şey gerçekten yalandan mı ibaretti bilemiyordum ancak şu an ortamda üçüncü bir varlık olarak duruyor gibi görünüyordu. Yani aklından geçen şey muhtemelen bütün iblisleri ve iblise sahip Aludir’leri ortadan kaldırmaktı. Azuldir’in ne söyleyeceğini merak ediyor gibiydim her ne kadar bizi ortadan kaldıracağını söylese de. Kafamda bir türlü tam olarak ne istediği sorusunun cevabı canlanmıyordu çünkü. Tam olarak neden ihanet etmişti çözemiyordum. Eletha’ya bütün iblisleri ortadan kaldıracağını söylediğindeki ciddiyetinde gerçeklik sezmiştim. Şimdi ise her şey güven kazanmaktan ibaret diyordu. Zen’in konuşmaya başlamasıyla yorgun bakışlarım ona dönmüştü. Maeve ile ilgili uyarıyordu. İblisimizi çıkarmamızı net bir şekilde söylemişti. İblisim… Raldrin… Ah, evet… Tüm bu olaylarla beraber peşimde sürüklediğim ejderham. Onu bu kaosta harcamayı aklımın ucundan bile geçirmemiştim zaten. Sözlerinin devamında cesaretlendirici ve çıkış yolu bulmaya yönelik sözlerine karşı hamlemde emin olamıyordum. Ancak Cysa’yı dile getirmesiyle bakışlarım Cysa’ya gidiyordu. Sinir bozucu küçük kızı nedense o tarafta görmek istemiyordu gözüm. Tüm gerginliğin içerisinde nispeten sakince ona “Azuldir’in seni tanımlamasına izin mi vereceksin Cysa? Lenith demişti ki…” deyip nefesim burada kesilmişçesine duruyor ve nispeten ciddileşen ses tonumla “Durduğun taraftaki kazancın, karşısında durduğuna göre bir hiç…” deyip bitirecektim. Lenith Cysa hakkında vakit geçirdiği dışında bir şey söylememişti. Ancak Lenith ile bir şekilde vakit geçirebiliyor gibilerdi. Lenith Eletha’ya açık bir şekilde bağlı olduğu için bu onları mutlak bir düşman haline getirecekti. Elbette buradan herkes sağ çıkabilirse…

Cysa’dan çektiğim bakışlarım Azuldir’e döndüğünde refleks olarak yüzümde öfke emareleri ortaya çıkıyordu. “Bütün iblisleri yok etme planında Aludir’leri de sağ bırakmak gibi bir niyetin yoktu demek. Ne yapacaksın? İblis Lordu Vagror’u kendi varlığın ve Maeve ile kontrol altına alıp bizi ortadan mı kaldırtacaksın? Peki Büyük İblis Lordu buna ne kadar müsaade etme niyetinde?” diye soracaktım. Zen bir şekilde bir güce ulaşabilir miydi bilmiyordum ancak konuşmayı uzatıp ona vakit kazandırabilirdim belki. Zihnimden Raldrin’e seslenmeye çalışacak ve “Daha ne kadar vaktim kaldı bilmiyorum, bana göre ne kadar uzun bir süredir yaşıyorsun ve ne tür hatıraların var bunu da bilmiyorum ama söylemek istedim ki… Raldrin… Bu kısa ömrümde varlığıma anlam katan bir ejderhaydın. Yok olacaksam bile seni bu durumdan çıkarmanın bir yolunu bulacağım ki, hikayemiz unutulmasın…” diyecektim ona.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
Gadiel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 198
Joined: 05 Jun 2023, 02:04

07 Dec 2023, 09:14

Suskunluk, ruhuma ve bedenime işlenmiş tüm o rahatsız hastalıkların ilacı gibi sirayet etmişti bünyeme. Dudaklarıma kilidi vurmuş öylece dinlemiş ve izlemiştim tüm olan biteni… Azuldir söze başladığında uzunca süre bitmeyecek bir konuşmanın kapılarını araladığının farkında değildim. Her sözcüğü, her kelimesi suratıma bazen kızgınlık bazense şaşkınlık sirayet ettirse de, diyebilecek bir şeyim yoktu. Onca söz, benim nezdimde cevapsız bir güruhtan ötesi değildi. Ne diyebilirdim ki ilmik ilmik işledi planını büyük bir şehvetle anlatan bu adama? Bu planın hangi kısımlarını yoruma açık görebilirdim ki? Yeni doğmuş bir çocuk kadar saf ve bilgisizdim… Her şeyi çabucak öğrenecek kadar hevesli; ama her şeyi öğrenmeye ihtiyaç duyacak kadar da çaresiz… Belki Dinel, belki zen belki de bu odadaki diğer herkesin bu konuşmaya bir fikri olabilirdi ama benim yoktu.

Azuldir’in sözleri belki yıllara dayanan derin bir plandı. Zeki bir adamın ustaca kurguladığı her şeyin sonucunda biz buradaydık.

Tüm planlarını, tüm süreçleri o kadar açık bir şekilde anlatmıştı ki onu alkışlamak istemiştim; ama bize anlatmadığı bir şey vardı. Tüm bunları neden yapıyordu? Dinel’in ondan sonra konuşmaya girip söylediği gibi amacı her şeyi yok etmek miydi?

Cevap basitti bilmiyordum.

Herkes bir şeyler söylerken, bakışlarım sadece onların arasında gezinen ruhsuz birer çift gözden ibaretti. Herkes sustuğunda sadece… “Oyunun içerisinde oyun… Kaderin içerisindeki dolambaçlar.” Demekle yetindim kendime kendime.

Tüm bu dünyadan ve insanlardan uzaklaşmak ister gibi gözlerimi kapattım bir anda. O karanlıkta açmak istedim gözlerimi bir kez daha.

“Nueamsa.” Dedim sonsuzluğa… “Ne düşünüyorsun tüm olan biten hakkında? Bunu söylemekten utanıyorum ama…” Derin bir iç çekecektim. “Kendimi çok çaresiz ve kaybolmuş hissediyorum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum… Tüm bu yaşananlar o kadar çabuk vuku buldu ki ruhumun aksine artık ne zihnim ne de bedenim tüm bu olup biteni kaldıramıyor.” Sustum… Çaresizce o karanlığa baktım. Kaç gün olmuştu gözlerimi o karanlıkta açalı? Ne kadar sürede bu kadar insan ve olay hayatıma dahil olmuştu?

Bilmiyordum…
Image
KARAKTER
KÜNYE
İsim: Gadiel (Gad’iil)
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 25
Boy: 1.72
Kilo: 70
Sınıflar: Sezici - Dengeli - Elementalist
İtibar: 7
Mevcut GP/AGP/İGP: AGP 10 / İGP 5
Mevcut Para: 3.000 Aclania Pulası

PROFİL
Güç: 7
Dayanıklılık: 7
Çeviklik: 7
İrade: 16
Zeka: 7

Aludir Statları
Görü: 10
Hakimiyet: 8
Mevcudiyet: 4

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS
KÜNYE
İsim: Nuemsa (Hırçın Çocuk)
Cinsiyet: Kadın
Boy: 172
Kilo: 26
Tür: Peri
Yatkın Olduğu Teknik Sınıfı: İllüzyon
Yatkın Olduğu Element: Işık – Doğa (Elemental)
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 4
Dayanıklılık: 8
Çeviklik: 4
Arun: 13
Duren: 13
İrade: 5

YETENEKLER
Çaresiz Haykırış

TEKNİKLER
Kutsal Boynuz (A seviye)
Kör edici Işık (C seviye)
Peri Dokunuşu (D seviye)
Öfkeli Peri (C seviye)
Doğanın Yargısı (A-rank / Karakteristik teknik)

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Locked

Return to “İblis Diyarı”