Azuldir’in belirmesi ve ağzından çıkan sözleri, tıpkı sizin gibi Cysa ve Agthar’ı da soru işaretleriyle dolu hale getiriyor. Her ikisinin de yüzüne yerleşen ekşi bir ifade, Azuldir’in varlığını ve sözlerini sindirebilmekten uzak duruyor. Buna rağmen Azuldir, karanlığın tam ortasında varlığını tüm bu bakışlardan arındırılmış bir şekilde sergilemeye devam ederken, karanlığın içinde kırmızı parlak gözlerin belirgin hale gelmek için ışığını yaymaya başladığını görüyorsunuz. Bir şekilde Azuldir’in baskınlığını hala ruhunuzda hissetseniz bile, kırmızı parlak gözlerin varlık bulmasıyla birlikte başkaca bir baskıya daha maruz kalıyorsunuz. Ne var ki bu kez bu baskı sizden sıyrılıp doğruca Azuldir’i hedeflemiş gibi görünürken, Azuldir tüm bu olan bitenden duyduğu keyfi yüzüne taşıyor.
Diniel’in sözlerinin ardından Azuldir bakışlarını ona doğru çevirip yüzündeki tebessümünü bir kat daha arttırıyor. Ardından sanki bakışlarını diğerlerinin sözlerini dinlemek ister gibi sırayla çevirdiğinde, Zenahpuryu sorusunu soruyor. Zenahpuryu’nun sözlerinin ardından Azuldir bakışlarını karanlığın içinde tekrar varlık bulan kırmızı parlak gözlere çevirdikten sonra, Gadiel’e kaçamak bir bakış atarak onun sessizliğine devam edip etmeyeceğini kontrol ediyor. Gadiel’in sessizliği karşısında Azuldir ona tek gözünü kırpmakla yetiniyor ve ardından Cysa ile Agthar’a dönüyor. Bunun ardından ise Azuldir “Eee, siz bir şey demeyecek misiniz?” diyor lakayt ses tonunu gizlemeye çalışmaksızın. Azuldir’in sorusu üzerine Agthar daha aklı başında bir tavır takınıp sükuneti seçerken, Cysa bir adım öne çıkarak “Ne yaptığını sanıyorsun sen?” diyor bir an önce Azuldir’i yok etmek isteyen bir öfkeyle. Azuldir ise küçük bir kahkaha atmasının ardından “Piyonlarımın sizi ezip geçmesini engelledim. Buna sevinmeniz lazım.” diyor. Aldığı cevaptan pek de tatmin olmamış gibi duran Cysa yine de bir şeyler söylemek istese bile, olaya nereden başlayacağını bilemez bir şekilde dişlerini sıkarken, Azuldir hafifçe bakışlarını size kaydırıyor ve “Size piyon dedim ama, alınmamışsınızdır umarım. İşin gerçeği bu, yapabileceğim bir şey yok.” diyor. Ancak Azuldir hemen ardından aklına son anda bir şey gelmiş gibi duraksadıktan sonra bakışlarını Diniel’e çeviriyor ve “Kusura bakma küçük Diniel ama istesen de o iblislere sahip olamazdın. Onlar İblis Lordu Vagror’un sadık hizmetkarlarındandı.” diyor. Sözleriyle birlikte yüzüne biraz acıma ve biraz da küçümseme ekleyen Azuldir “Üzgünüm ama nasıl derler bilirsin… Buna çapın yetmez Diniel.” diyor.
Diniel’e karşı sözlerini söylemesinin ardından Azuldir bakışlarını Agthar ve Cysa’ya döndürdüğünde “Ama seni tebrik etmem gerekir Cysa… Kendin için doğru yolu bu kadar kısa sürede bulmuş olman... Daha dün bir İmparator olduğun haberini aldığımı hatırlıyorum da… Ahh… O zaman da aklımdan geçirmiştim, bir gün yolunun İblis Lordu Vagror ile kesişmesi halinde onun tarafına geçeceğini…” diyor sanki Cysa’nın tüm hikayesini biliyormuş gibi. Cysa’nın sıkılı dişleri Azuldir’e karşı bir cevap vermesini engellerken, bir anda sessizliğinden kurtulan Agthar “Peki ya ben Azuldir?” diyor. Azuldir kendisine yöneltilen bu soruya birkaç saniye gülümsemesinin ardından “Senin hakkındaki hükmü Cysa daha önce vermemiş miydi? Sen sadece basit bir köpekten ibaretsin Agthar… Sus denilince susan, konuş denildiğinde konuşan… Ne eksik ne fazla?” diyor. Bu sözler Agthar’ın yüzündeki temkinli ifadeyi bir anda silip atarken, öfkenin yarattığı damarları yüzünden belli olan Agthar adeta saldırmak isteyip de ayaklarından yere sabitlenmiş gibi duruyor. Azuldir ise kafasını hafifçe öne eğip bakışlarını Agthar’da sabit tutarken “Aynen böyle Agthar… Sahibin olarak sana öylece durmanı emrediyorum! Tek bir adım dahi atmamanı!” diyor kendinden emin bir ses tonuyla.
Azuldir’in bu sözleriyle, Agthar ve Cysa’yı başından beri yerlerinde sabit kılanın Azuldir olduğunu anlamanıza karşın, kendi üzerinizde bu şekilde bir baskı hissetmemeniz kafanızda başkaca soru işaretlerinin doğmasına neden oluyor. Bu anda Azuldir sanki tüm bu soruları sesli bir şekilde dile getirmiş gibi size dönerken “Bu ana kadar iyi hizmet ettiğiniz için sizi ödüllendirmek için hareketlerinizi kısıtlamıyorum. Ama bu uslu halinizi bırakırsanız, o zaman kaşlarım çatılır. Ona göre…” diyor sahte bir tehdidin son derece gerçekçi olduğunu vurgular gibi. Bu sözlerinden sonra sanki sizle olan tüm işi bitmiş gibi bakışlarını karanlıkta gezdiren Azuldir “Neden sizi burada istiyorum?” diyor mırıldanır gibi. Hemen ardından ise bir anda bakışlarını Zenahpuryu’ya çevirdiğinde “Bunu merak ediyorsun, değil mi?” diyor. Azuldir size doğru yüzünü çevirip vücudunu da size bakacak şekilde döndürmesinin ardından “Kısacası yok olmanız için... Ama önce sizi aydınlatmama izin verin, benim güzide piyonlarım!” diyor iki kolunu zevkle iki yana açarken.
Azuldir, içinde tuttuğu hınzır kahkahaları sindirmek için bir süre beklemesinin ardından, aldığı derin bir nefesle iki kolunu indiriyor ve ardından “Sizlerin iblis diyarına ilk girişi… Uzun bir süredir yapılmayan Aludir denemelerinin tekrar başlayacak olması, kafamdaki tüm planların uygulamaya geçmesini sağlayacak yegane şeydi. Tabi öncesi de var… Hükümdara yanaşmak, onun güvenini kazanmak, sırlar paylaşmak, takdir toplamak falan filan… Baktığınızda son derece önemsiz şeyler, farkındayım. Ancak tüm planı ancak bu şekilde uygulayabilirdim. Eletha’nın zihnine Aludir denemelerini yapmasını sokmak çok zor oldu, ama görüyorum ki buna değdi!” diyor böbürlenerek. Azuldir kısa bir nefes boşluğundan sonra “Yani sizin Aludir olmanızı isteyen kişi bendim. Elbette bunu alelade bir şekilde yapılsın diye istemiyordum. Önümde bunun için çok güzel bir örnek vardı… Kendilerine Aledes diyen bir grup… Aclania’dan sürülen bir grup Aludir. Ben de kendi grubumu istiyordum ve bunun için denemelerde bizzat bulunmam gerekiyordu. Bir gözlemci olarak denemelere dahil olduğumda, sahip olmak istediklerimin ötesinde bir durumun olduğunu gördüm. Gözlemcisi olduğum grupta çok değişken bir hava vardı. Bunu lehime çevirmek için yapmam gereken ise Maeve kozumu ortaya çıkarmaktı. Grubumun içerisinde yer alan kişiler Esther, Theo, Inias ve… Şey… İsimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha… Her birinin yaydığı havayı soludum, içime çektim, sindirdim ve onları dirilttim! Esther ve Theo… Onların bir şekilde iblisleriyle bağ kurmalarını engellemeliydim. Onların iblissiz varoluşlarına şahit olmalıydım! Ve bunu yaptım! Maeve’in fısıltıları, hükmetmek istedikleri iblisleri çoktan etkisi altına almıştı bile! Fakat grubumu tek tip yapamazdım ya… Bu yüzden de o yüce kahraman görünümlü yakışıklıyı kurban olarak seçtim. Inias’ın da koca bir öfke yumağı olan dev ile bağ kurmasını sağladım! Çünkü onun hamuru, bir İmparator’a uyuyordu. Böylece grubumda iblisle bağ kuramayan zavallılar ile bir İmparator adayı vardı! Ne hoş değil mi?” diyor.
Azuldir bu aşamaya kadar yaptıklarıyla duyduğu övüncü sizlerin de sindirmesini bekledikten sonra “Ve sonra çok enteresan bir şey oldu… İki yeni İmparator’un doğduğunu öğrendim. Cysa ve Lenith… Bu, aslında grubumun daha çok adamla dolmasını sağlayabilirdi. Bu yüzden denemeye katılan diğer kişilerin de durumunu bilmeliydim… Herkesin sevdiği birisi olmak yıllarca çektiğim bir eziyet gibiydi, ama buna da değdi. İstediğim her türlü bilgiye anında ulaşabiliyordum. Bu sayede, Zenahpuryu, Diniel, Dina ve Gadiel gibi Aludirlerden haberim oldu! Zenahpuryu’nun iblislerin içine dostları için kendini bırakması… Diniel’in ise kendi çıkarları için yandaşlarını sorgusuzca geride bırakması. İki zıt kutbun aynı potada erimesi… Bu ilgimi çekmişti… Eletha ile Diniel'in yakınlaşması da, Eletha'nın bu yeni nesile olan güvenini arttıran bir unsur olduğu için, şimşekleri kendi üzerime çekerek bunu durumu destekledim. Aynı zamanda Zenahpuryu’nun Almazath ile yaşadıkları ilgimi daha da arttırdı ve o anda, Almazath denilen iblisten de güzel bir piyon olacağını anladım. Bu yüzden, iblis diyarında daha çok bulunabilmek için Dina isimli Aludir’in denemesine dahil oldum. Açıkçası ondan bir beklentim olmasa bile, Dina’nın vahşi ruhu da ilgimi çekmedi diyemem… Fakat esas Almazath ile karşılaştığımda, bu karşılaşmanın beklediğimden erken olması beni şaşırtmıştı. Beni bu kadar kolayca bulması… Çok anlamsız gelmişti! Fakat o anda, Almazath’a istediğini verdiğimde, olayların arkasını da görmeye başlamıştım.” diyor giderek heyecanlan bir ses tonuyla. Birkaç derin nefesin ardından Azuldir “Tabi bu esnada, Mihr denilen bir başka Aludir’in daha herhangi bir iblisle bağ kurmadan insan diyarına döndüğünü öğrendim. Ancak Gyugnal onu da elinden kaçırmıştı, ilginç bir şekilde. Tıpkı geçmişte olduğu gibi… Artık her şeyi daha net görüyordum! Sonrasında ise Mihr’in gözlemcisi olan Ela’nın, Gadiel isimli bir Aludir ile Almazath’ı yendiği haberi geldi… Kaçınılmaz olan gerçekleşmişti… Almazath’ın başta benim, sonra da Ela’nın peşinde oluşu taşları yerine oturtuyordu. Ancak Almazath’ın yenilişi, beklenmedik bir kapının aralanmasına neden oldu. Çünkü elimde Inias gibi bir İmparator adayı, Diniel gibi bir güç, Dina gibi bir vahşi, Zenahpuryu gibi dostları için kendini feda edebilecek biri ve Gadiel gibi Almazath’ı yenebilen kudrette biri vardı… İblis Lordu Vagror’un buna kayıtsız kalması mümkün değildi… İstediği her şeyi ele geçirmiş olsa bile, İmparatorların doğmasına müsaade edemezdi!” diyor.
Azuldir, bu ana kadar anlattıklarını sanki sonu baştan yazılmış bir hikayeyi anlatır gibi dile getirse de, her bir kelimesinde heyecanının artmasını dizginleyemiyor. Sözlerine verdiği kısa aranın ardından “Almazath, Zenahpuryu ve Dina’yı basitçe yok edebilirdi, ancak bunu tercih etmedi. Zira onu tutan bir emir vardı! Bu emir yüzünden, benim de daha çok oyun oynayabileceğim alan vardı. Diğer yandan, Eletha da kutsal eşyaları iblislerin eline bırakmamayı tercih edecekti. Ancak, Maeve’i Almazath’a terk edişim nedeniyle, elinde güvenebileceği sınırlı kişiler kalıyordu. Neticede, en yakın gördüğü biri bile şüpheli bir hareket yapmışken, bu kadar dedikodunun döndüğü yerde eski Aludirlere güvenemezdi. İblislerin bu şekilde rahatça istediklerine ulaşmaları, kuşkusuz insanların bir hainliği sayesinde olmalıydı. Eletha da hem kutsal eşyaları ele geçirmek hem de hainin kim olduğundan emin olmak için bir görev tasarlayacaktı. Bu görevde organizasyonları dışarıda bırakması, onlara güvenmediğini açıkça belli ediyordu. Ancak bunun yanında, organizasyonların dışında bir sızıntının olduğu da barizdi. Eletha bu görevde güvendiği ve güvenmediği insanları harmanlayarak sonuç elde etmeyi arzuladı. Hatta Yuna’yı dahil ederek, niyetini de ortaya koydu. Yani kısacası, bunca yıl inşa ettiğim düzen içerisinde tek bir hamlemle göreve dahil oldunuz!” diyor. Bir an için gülmemek için kendini zor tutan Azuldir kısa bir nefeslenmenin ardından “Tabi, İblis Lordu Vagror için ise bu fırsat biçilmez bir kaftandı, zira kutsal eşyaları kullanarak her bir İmparatoru veya İmparator adayını kolaylıkla yok edebilirdi! Eletha’nın elindeki bu gücü kullanacağını bildiği için tüm İmparatorları ve adayları bir araya getirip toplu bir kıyım amaçladı! Bunun için de tek yapması gereken sadık hizmetkarlarını olaya dahil etmekti.” diyor. Bu sözlerinin ardından bakışlarını bir anlığına Diniel’e çeviren Azuldir “Gördüğümüz üç iblisin İblis Lordu Vagror’un sadık hizmetkarlarından olduğunu anlamak benim için kolaydı. Hem yaydıkları hava hem de Agthar’ın seni benimle bırakması… Mantıklı olan kendisinin yanında gitmemdi, neticede bana güvenmediği açıkça belliyken senin yanında bırakması arka kapıdan dolaştığını gösteriyordu. Bu yüzden ben de kendi oyunumun içerisindeki bu saçmalıkla bir anlığına da olsa eğlenmek istedim. Karşılaştığımız iblisler, sadece Agthar’ın konumunu alması için bir fırsattan ibaretti. Üç iblis, bizi gafil avlayacak ve Diniel’i zaten bir şekilde götürecekti. Bense sadece bunun daha kolayca gerçekleşmesine izin verdim.” diyor.
Bu ana kadar anlattıkları yetmemiş gibi, sanki son vurucu kısmını sona sakladığını belli etmek ister gibi duraklayan Azuldir her birinize bakmasının ardından “Cysa’nın bir şekilde İblis Lordu Vagror’un tarafına geçeceği doğduğu andan belliydi. İnsanlar onun için ayak bağıydı. Ahlak, etik ve diğer şeyler anlamsızdı… Tıpkı bir iblis gibi! Agthar ise başından beri Eletha’yı gözlemleyen kişiydi. Onun en güvendiği kişilerin başındaydı. İtaatkar, emirleri sorgulamayan, görevlerin üstesinden gelen güvenilir biri… Bu yüzden sizin burada olduğunuza şaşırmak mümkün değil. Ancak ekibiniz bununla sınırlı değil… Şu an iblis diyarında olan bir veya iki kişi daha sizden, bunu biliyorum. Ama merak etmeyin, isimlerini verip oyununuzu mahvedecek değilim! Gerçi başından beri benim oyunumu oynuyor olsak da, küçük zevkinizi size verdiğim bir armağan kabul edin...” diyor. Azuldir, her bir kelimesiyle eğlendiğini açıkça ortaya koyarken hafifçe esneyip boynunu sağa sola yatırarak rahatlattıktan sonra bakışlarını sizlere çevirdiğinde "Tabi tüm bu karmaşada hala niye burada olduğunuzu soruyorsanız, onu başında belirtmiştim. Ama daha net olmak gerekirse, sizi tek tek avlamak hem uğraştırıcı olacak hem de insanların tepkisine neden olacak. Bu yüzden sizi Eletha'nın verdiği bir görevde topluca yok etmemin ardından basitçe iblisler tarafından parçalandığınızı anlattığımda, insanların şüphe duyacağı bir husus kalmayacak. Ne de olsa bu Hükümdarın verdiği ve son derece riskli bir görev, öyle değil mi? Yani anlayacağınız, sonrası için başıma iş açabilecek iblislerden ve Aludirlerden kurtulmuş olmak bir yana, bir taşla epey bir kuş vurmuş olacağım!" diyor. Yüzüne yerleştirdiği ve her halinden eğlendiği belli olan Azuldir parmak uçlarında hafifçe esnemesinden sonra ise “Elbette hala burada nasıl bulunduğum bir soru işareti… Ancak tüm bu kareyi ilmek ilmek işlemişken ve şu an iblis diyarındaki herkesin kontrolünü avucumun içinde tutarken, bunu size sözlerimle değil de göstererek anlatmak isterim.” diyor. Azuldir artık daha fazla kendini tutamaz gibi kahkahalarını atmaya başlarken, araya sadece “Parla… Maeve!” sözlerini sıkıştırabiliyor!
Azuldir’nın vücudundan bir anda parlamaya başlayan sarılık, adeta onun da parlamasına neden oluyor. Tüm vücudunu saran sarı, parlak bir ışıkla çevrelenen Azuldir’in kaslarının gerilmeye başladığını görebiliyorsunuz. Azuldir’in çevresindeki sarı ışık giderek göz alıcı bir hale gelirken, sarı ışık Azuldir’in yere paralel şekilde açtığı iki eline doğru toplanmaya başlıyor. Gözlerinizin hemen önünde sarı ışık, adeta bir kedinin şekline bürünürken, bir anda beliren iki kuyruğun havada sallanmaya başladığına şahit oluyorsunuz. Azuldir’in avuçlarının içinde toparlanan sarı ışık giderek cisimleşirken yaklaşık yarım metre uzunluğunda, sarı tüylü, iki kuyruğu olan bir kedinin yalanmaya başladığını görüyorsunuz! Halinden memnun hırlamasıyla kırmız gözbebeklerine sahip gözlerini açan kedi, bir anda Azuldir’in suratını yalamak için hareketlenirken Azuldir’in de avuçları içindeki kediyle oynaşmaktan ziyadesiyle zevk aldığını hissedebiliyorsunuz. Cysa ve Agthar’ın yüzüne yerleşen şaşkınlık ifadesi sanki arkalarındaki kırmızı parlak gözlere de sirayet etmiş gibi görünürken, Azuldir hafifçe başını Diniel’e doğru çeviriyor ve “Sana bildiğim söylemiştim, hatırladın mı?” diyor gülümseyerek.