Sözlerinden önce kilitlediğin bakışların, üç iblisin de havadaki süzülmelerini bile kesecek düzeyde oluyor. Üç iblis de havada asılı kalmış gibi öylece durdukları anda, ağzından sözlerin dökülüyor. Ancak cümlelerin üç iblisin de hoşuna gitmemiş olacak ki, her birinin yüzünün asılıp somurtkan bir hal aldıklarını görebiliyorsun. Ne var ki, surat ifadesi değişen yalnızca iblisler olmuyor. Azuldir, sanki söylediklerinde ciddi olup olmadığını teyit etmek istercesine, başını usulca sol omzunun biraz daha ilerisinden uzattığı anda, onun da kenarı yerlere kadar düşmüş suratıyla karşı karşıya kalıyorsun. Aranızdaki bu yakın mesafe seni ziyadesiyle rahatsız etmişken, Azuldir sanki kafasını sabit tutup bedenini de yanına çekmesinin ardından “Korkunç!” diyor. Azuldir’in sesindeki ince kinaye, bir şeylere giriş yapacağını ve bunun için seni adeta bir yem olarak kullandığını açıkça gösterirken, başını iblislere çeviren iblis her iki elini de havaya kaldırmasının ardından, işaret parmaklarını sana doğru çeviriyor. İblisler bu parmak hareketini görmüş olsalar bile, hoşnutsuz bir şekilde sana bakmayı sürdürüyorlar. Tüm bu durum, Azuldir için bir fırsat oluyor ve Azuldir “Görüyorsunuz, Diniel dostumuz biraz asabi! Ama ben pek öyle değilim.” diyor. Yüzüne gülümsemesini tekrar yerleştiren Azuldir iki kolunu da yana doğru açmasının ardından “Bence ne kaşlarımız çatılsın ne de yüzümü asılsın. Bunu bir oyuna çevirmeyelim mi?” diyor. Sanki bu sözlerle iblislerin algılarını değiştiren Azuldir, iblislerin sana dönmüş olan odaklarını kendi üzerine toplamayı başarıyor. Bu durum Azuldir’e biraz daha keyif vermiş gibi görünüyor ve Azuldir de “Aynı fikirdeysek, yeni oyunumuzu açıklıyorum!” diyor büyük bir heyecanla.
Azuldir iki kolunu tekrar indirip olağan duruşuna geçmesinin ardından hafifçe soluklanıyor. Bakışlarını ilk önce sana ve ardından tekrar iblislere çeviren Azuldir “Bu oyunda iki takım olacağız. Ben ve Diniel, size karşı oynayacağız. Oyunumuzun amacı şu: En çabuk gerçeğe ulaşan kazanır! Biz Agthar’ı merak ediyoruz ve siz de bizi. Eğer biz Agthar’ı öğrenirsek, kazanırız! Ama siz bizim kim olduğumuzu çözerseniz, biz kaybederiz!” diyor. Bu sözlerinden sonra sağ elini çenesine götüren Azuldir’in işaret parmağıyla birkaç kez çenesine vururken, yüzü de düşünceli bir hal alıyor ve “Bir de ödülümüz olmalı, öyle değil mi?” diyor. İblisler, Azuldir’in konuşmalarından sonra temkinli süzülüşlerine tekrar başlamışken, Azuldir bir anda elini aşağıya indirip “Buldum! Eğer biz kazanırsak, Diniel dostumuz sizi bir torbaya koyup insan boyutuna kaçırır ve sonsuza dek ona ait olarak bir evin içerisinde tıkılı kalırsınız!” diyor. Bu sözlerinden sonra Azuldir “Ama eğer siz kazanırsanız, Diniel dostunuz sonsuza kadar sizin yanınızda kalır ve onunla her istediğiniz oyunu oynarsınız!” diyor. Dile getirdiğin bu fikrinin ardından anlık bir şekilde bakışlarını sana çeviren Azuldir “Evet, Diniel dostumuz onayladı! Siz ne diyorsunuz?” diyerek tekrar iblislere dönüyor.
Üç iblis Azuldir’in sözleriyle yüzlerine yerleşen o kasvetli havadan kurtulmuşken kendi aralarında konuşmak ister gibi dairesel bir düzene geçiyorlar. Bu fırsattan istifade eden Azuldir ise sana yaklaşıp kulağına “Çok sağol, sözlerin olmasaydı bu olaya girişemezdim!” diye fısıldıyor. Ne var ki, henüz daha Azuldir’e bir cevap veremeden Azuldir bir anda iblislere doğru “Tik ve tak! Süre doldu!” diye bağırıyor. İblisler bir anda aldıkları habere sinirlenmiş gibi dursalar bile Azuldir omuzlarını silkmesinin ardından “Bu konuda bir kural koymadık ama! Ve sonsuza kadar da bekleyemeyiz! Görmüyor musunuz, burada biraz sabırsızlanıyoruz!” diyerek kendini aklamaya çalışıyor. Üç iblis ise bu sözlerden sonra bu ana kadarki konuşma sıralarını koruyarak “Biz..”, “…kabul…”, “…ediyoruz.” diyorlar.
İblislerin teklifini kabul etmelerinin ardından Azuldir “O zaman vakit kaybetmeden başlıyoruz!” diyor ve kendisini bir adım öne atarken “Bana öyle geliyor ki, Agthar’ı siz hallettiniz ve şimdi de bizden bir şekilde kurtulmak istiyorsunuz. Ama bunu yapmayı isteseniz bile yapamıyorsunuz, çünkü yapmanıza engel olan bir şey var!” diyor. Bu noktada sarı saçlı iblis lafa girmek ister gibi öne doğru süzüldüğünde, Azuldir işaret parmağını havaya kaldırıyor ve ardından “Daha bitmedi, sabret bakalım!” diyor. İblis, bir an ne yapacağını bilemez bir şekilde dursa bile, usulca eski yerine dönerken Azuldir “Evet, ne diyordum? Ha, bunu yapamıyorsunuz. Çünkü… Çünkü…” diyor ve bakışlarını sana çevirdiği anda “Diniel buna engel oluyor! Tabi…” diyor. Bakışlarını önce kaçamak bir şekilde ve hemen ardından ise tamamen iblislere çevirdiğinde, iblislerin yüzlerindeki eğlenceli ifadenin kaybolmaya başladığını fark edebiliyorsun. Azuldir ise bu noktada durmuyor ve “Siz öyle alelade iblisler değilsiniz… Muhtemelen İblis Lordu Vagror’un en sadık hizmetkarlarındansınız! Tıpkı Almazath gibi… Ve bana kalırsa, bizi ayırmaktaki en büyük amacınız, Diniel’i bir şekilde tek başına bırakabilmekti! Böylece ona istediğinizi yapabilirdiniz.” diyor. Azuldir’in her bir cümlesi, sanki iblislere indirdiği koca koca yumruklar gibi bir etki göstermeye başladığında, oynanan oyundan tek keyif alan kendisiymiş gibi bir yüz ifadesiyle “Şöyle düşündünüz… ‘Önce mavi saçlı heriften kurtulalım, zira sarı kafalı adamın bir iblisi bile yok. Onu her türlü hallettikten sonra, Diniel’e istediğimiz yaparız.’ Bunun için de Agthar’ı bir şekilde hallettiniz, ama bu iş sandığınızdan zor oldu. Şimdi de, yine bir oyun çevirip Diniel ile beni ayırmayı düşünüyordunuz.” diyor.
Azuldir bu sözlerinden sonra birkaç saniye sessiz kalsa da, sanki oyunun kazananı çoktan belirlenmiş gibi duruyor. Azuldir’in tüm bu sonuçlara nasıl ulaşabildiği senin için soru işaretleri dolu olsa bile, bu konuyu bir kenara bırakıp iblislere odaklandığında, karşında üç çaresiz iblisten başka bir şey görmüyorsun. Hatta iblisler zaman zaman korkak gözlerle sana bakıp, hemen bakışlarını da senden kaçırırlarken, sanki geleceklerinden de kurtulmak ister gibi duruyorlar. Azuldir hafifçe nefes alıp sağ işaret parmağını havaya kaldırdığında “Söyleyeceklerim bu kadar…” dedikten sonra yavaşça arkasını dönüyor ve “Üzgünüm, sanırım siz kazandınız!” diyor!
Azuldir’in bu sözleri bir anda iblislerin ne yapacağı konusunda da ciddi bir şaşkınlık yaratırken, sarı saçlı iblis “Biz…”, mavi saçlı iblis “…mi…” ve kızıl saçlı iblis de “…kazandık?” diyor. Gözlerin sanki aynı soruyu sorar gibi Azuldir’e döndüğünde, Azuldir yüzüne yerleşen üzgün bir ifadeyle “Evet, öyle. Zaten kim olduğumuzu biliyormuşsunuz.” demekle yetiniyor. Üç iblis, hiçbir şey yapmadan aldıkları galibiyetle oldukça mutlu görünürlerken, sana doğru uçmaya başlıyorlar. Ancak senin bakışların halen daha Azuldir’de takılı kalmışken Azuldir de bakışlarını sana doğru çeviriyor ve “Üzgünüm Diniel… Ama O’nunla karşılaşmak için Maeve dışında feda etmem gereken kişi sendin!” diyor. İblisler etrafında dairesel bir şekilde uçmaya başladıkları anda, Azuldir’in de arkasını dönüp ufak ufak adımlamaya başladığını görüyorsun. İblisler etrafında dönmeye başladıkça, bilinmez bir karanlığın etrafında dalgalanmaya başladığını hissediyorsun. Gözlerin Azuldir’in seni tek başına bırakan adımlarıyla dolmaya başlarken, bir yandan da iblisler etrafında döndükçe baskın bir karanlığın seni sarmaladığını fark edebiliyorsun.
Azuldir iki kolunu tekrar indirip olağan duruşuna geçmesinin ardından hafifçe soluklanıyor. Bakışlarını ilk önce sana ve ardından tekrar iblislere çeviren Azuldir “Bu oyunda iki takım olacağız. Ben ve Diniel, size karşı oynayacağız. Oyunumuzun amacı şu: En çabuk gerçeğe ulaşan kazanır! Biz Agthar’ı merak ediyoruz ve siz de bizi. Eğer biz Agthar’ı öğrenirsek, kazanırız! Ama siz bizim kim olduğumuzu çözerseniz, biz kaybederiz!” diyor. Bu sözlerinden sonra sağ elini çenesine götüren Azuldir’in işaret parmağıyla birkaç kez çenesine vururken, yüzü de düşünceli bir hal alıyor ve “Bir de ödülümüz olmalı, öyle değil mi?” diyor. İblisler, Azuldir’in konuşmalarından sonra temkinli süzülüşlerine tekrar başlamışken, Azuldir bir anda elini aşağıya indirip “Buldum! Eğer biz kazanırsak, Diniel dostumuz sizi bir torbaya koyup insan boyutuna kaçırır ve sonsuza dek ona ait olarak bir evin içerisinde tıkılı kalırsınız!” diyor. Bu sözlerinden sonra Azuldir “Ama eğer siz kazanırsanız, Diniel dostunuz sonsuza kadar sizin yanınızda kalır ve onunla her istediğiniz oyunu oynarsınız!” diyor. Dile getirdiğin bu fikrinin ardından anlık bir şekilde bakışlarını sana çeviren Azuldir “Evet, Diniel dostumuz onayladı! Siz ne diyorsunuz?” diyerek tekrar iblislere dönüyor.
Üç iblis Azuldir’in sözleriyle yüzlerine yerleşen o kasvetli havadan kurtulmuşken kendi aralarında konuşmak ister gibi dairesel bir düzene geçiyorlar. Bu fırsattan istifade eden Azuldir ise sana yaklaşıp kulağına “Çok sağol, sözlerin olmasaydı bu olaya girişemezdim!” diye fısıldıyor. Ne var ki, henüz daha Azuldir’e bir cevap veremeden Azuldir bir anda iblislere doğru “Tik ve tak! Süre doldu!” diye bağırıyor. İblisler bir anda aldıkları habere sinirlenmiş gibi dursalar bile Azuldir omuzlarını silkmesinin ardından “Bu konuda bir kural koymadık ama! Ve sonsuza kadar da bekleyemeyiz! Görmüyor musunuz, burada biraz sabırsızlanıyoruz!” diyerek kendini aklamaya çalışıyor. Üç iblis ise bu sözlerden sonra bu ana kadarki konuşma sıralarını koruyarak “Biz..”, “…kabul…”, “…ediyoruz.” diyorlar.
İblislerin teklifini kabul etmelerinin ardından Azuldir “O zaman vakit kaybetmeden başlıyoruz!” diyor ve kendisini bir adım öne atarken “Bana öyle geliyor ki, Agthar’ı siz hallettiniz ve şimdi de bizden bir şekilde kurtulmak istiyorsunuz. Ama bunu yapmayı isteseniz bile yapamıyorsunuz, çünkü yapmanıza engel olan bir şey var!” diyor. Bu noktada sarı saçlı iblis lafa girmek ister gibi öne doğru süzüldüğünde, Azuldir işaret parmağını havaya kaldırıyor ve ardından “Daha bitmedi, sabret bakalım!” diyor. İblis, bir an ne yapacağını bilemez bir şekilde dursa bile, usulca eski yerine dönerken Azuldir “Evet, ne diyordum? Ha, bunu yapamıyorsunuz. Çünkü… Çünkü…” diyor ve bakışlarını sana çevirdiği anda “Diniel buna engel oluyor! Tabi…” diyor. Bakışlarını önce kaçamak bir şekilde ve hemen ardından ise tamamen iblislere çevirdiğinde, iblislerin yüzlerindeki eğlenceli ifadenin kaybolmaya başladığını fark edebiliyorsun. Azuldir ise bu noktada durmuyor ve “Siz öyle alelade iblisler değilsiniz… Muhtemelen İblis Lordu Vagror’un en sadık hizmetkarlarındansınız! Tıpkı Almazath gibi… Ve bana kalırsa, bizi ayırmaktaki en büyük amacınız, Diniel’i bir şekilde tek başına bırakabilmekti! Böylece ona istediğinizi yapabilirdiniz.” diyor. Azuldir’in her bir cümlesi, sanki iblislere indirdiği koca koca yumruklar gibi bir etki göstermeye başladığında, oynanan oyundan tek keyif alan kendisiymiş gibi bir yüz ifadesiyle “Şöyle düşündünüz… ‘Önce mavi saçlı heriften kurtulalım, zira sarı kafalı adamın bir iblisi bile yok. Onu her türlü hallettikten sonra, Diniel’e istediğimiz yaparız.’ Bunun için de Agthar’ı bir şekilde hallettiniz, ama bu iş sandığınızdan zor oldu. Şimdi de, yine bir oyun çevirip Diniel ile beni ayırmayı düşünüyordunuz.” diyor.
Azuldir bu sözlerinden sonra birkaç saniye sessiz kalsa da, sanki oyunun kazananı çoktan belirlenmiş gibi duruyor. Azuldir’in tüm bu sonuçlara nasıl ulaşabildiği senin için soru işaretleri dolu olsa bile, bu konuyu bir kenara bırakıp iblislere odaklandığında, karşında üç çaresiz iblisten başka bir şey görmüyorsun. Hatta iblisler zaman zaman korkak gözlerle sana bakıp, hemen bakışlarını da senden kaçırırlarken, sanki geleceklerinden de kurtulmak ister gibi duruyorlar. Azuldir hafifçe nefes alıp sağ işaret parmağını havaya kaldırdığında “Söyleyeceklerim bu kadar…” dedikten sonra yavaşça arkasını dönüyor ve “Üzgünüm, sanırım siz kazandınız!” diyor!
Azuldir’in bu sözleri bir anda iblislerin ne yapacağı konusunda da ciddi bir şaşkınlık yaratırken, sarı saçlı iblis “Biz…”, mavi saçlı iblis “…mi…” ve kızıl saçlı iblis de “…kazandık?” diyor. Gözlerin sanki aynı soruyu sorar gibi Azuldir’e döndüğünde, Azuldir yüzüne yerleşen üzgün bir ifadeyle “Evet, öyle. Zaten kim olduğumuzu biliyormuşsunuz.” demekle yetiniyor. Üç iblis, hiçbir şey yapmadan aldıkları galibiyetle oldukça mutlu görünürlerken, sana doğru uçmaya başlıyorlar. Ancak senin bakışların halen daha Azuldir’de takılı kalmışken Azuldir de bakışlarını sana doğru çeviriyor ve “Üzgünüm Diniel… Ama O’nunla karşılaşmak için Maeve dışında feda etmem gereken kişi sendin!” diyor. İblisler etrafında dairesel bir şekilde uçmaya başladıkları anda, Azuldir’in de arkasını dönüp ufak ufak adımlamaya başladığını görüyorsun. İblisler etrafında dönmeye başladıkça, bilinmez bir karanlığın etrafında dalgalanmaya başladığını hissediyorsun. Gözlerin Azuldir’in seni tek başına bırakan adımlarıyla dolmaya başlarken, bir yandan da iblisler etrafında döndükçe baskın bir karanlığın seni sarmaladığını fark edebiliyorsun.





