Konuşmak… Zihninin ve ruhunun yoğun bir baskıyla sıkıştığı bu anlarda, nefes alıp vermek bile zor bir haldeyken, sözlerinin ağzından çıkıp çıkmadığından bile emin olamıyorsun. Bir şekilde dudaklarının oynadığını, ağzının içinde dilinin kıpırdadığını hissetsen bile, ağzından çıkan kelimelerin kulaklarına ulaşmakta bile zorlanıyor. Sanki okyanusun dibinde konuşmaya çalışan bir ufak bir balıktan farksız hissediyorsun kendini…
İblis Lordu Vagror’dan bir tepki veya cevap beklediğin anda, arkanda hissettiğin yeni bir hava dalgası tüm algılarını titretiyor. Bu hava, hiçbir tehdit barındırmasa bile bakışlarını arkana çevirip olan biteni görmek istiyorsun. Ancak birkaç saniyeden ibaret olan bu dalgalanmanın ardından her şey eski haline bürünürken, hemen sağ tarafına neredeyse çiğ ete dönüşmüş bir bedenin bırakılmasıyla bakışların büyüyor. Bir şekilde bu et parçası sana tanıdık gelse bile, ona bir isim vermekte zorlanıyorsun. Neredeyse küle dönmeye yüz tutmuş et parçasının bir şekilde nefes alıp verdiğine bile şaşırmana rağmen, Tagrinath’ın hemen yanına gelen 170 santim boylarında, siyah kıyafetler giymiş, bembeyaz bir ten ve kıpkırmızı göz bebekleri olan, sivri kulakları ve kafasının yan kısımlarında görünen siyah boynuzlarıyla bir kadın iblisin, tıpkı Tagrinath gibi diz çöktüğünü görüyorsun. Hemen yanındaki et parçasını getiren iblis hiçbir şey söylemeden diz çöktüğü anda, İblis Lordu Vagror’un tok sesi bir kez daha yankılanıyor.
İblis Lordu Vagror’un bu sözlerinin ardından, gözlerindeki kırmızı parlama birden artmaya başlıyor. Bu parlaklık, neredeyse gözünü kör edercesine bir kızıllığa dönüşmeye başlarken, hemen yanıbaşındaki et parçasının tüm yanıklarının iyileşmeye başladığını ve vücudundaki saç ve kılların bir anda uzamaya başladığını görüyorsun. Et parçası iyileşmeye başladıkça, bu kişinin Gadiel ismiyle tanıştığın Aludir olduğunu anlayabiliyorsun. Ancak şaşkınlığın sadece bununla kalmıyor, zira parlayan gözlerler birlikte, içinde bulunduğun tüm yer sarsılmaya başlarken, İblis Lordu Vagror’dan kaynağını alan bir karanlığının seni ve Gadiel’i sarmalamaya başladığını hissediyorsun. Bu karanlığa karşı koyacak gücü kendinden bulman imkansız bir durum gibi yansırken, karanlığa boyun eğmek dışında bir şey yapamıyorsun. Birkaç saniye sonunda ise, tüm dünyan bir kez daha karanlığa teslim oluyor.
İblis Lordu Vagror’dan bir tepki veya cevap beklediğin anda, arkanda hissettiğin yeni bir hava dalgası tüm algılarını titretiyor. Bu hava, hiçbir tehdit barındırmasa bile bakışlarını arkana çevirip olan biteni görmek istiyorsun. Ancak birkaç saniyeden ibaret olan bu dalgalanmanın ardından her şey eski haline bürünürken, hemen sağ tarafına neredeyse çiğ ete dönüşmüş bir bedenin bırakılmasıyla bakışların büyüyor. Bir şekilde bu et parçası sana tanıdık gelse bile, ona bir isim vermekte zorlanıyorsun. Neredeyse küle dönmeye yüz tutmuş et parçasının bir şekilde nefes alıp verdiğine bile şaşırmana rağmen, Tagrinath’ın hemen yanına gelen 170 santim boylarında, siyah kıyafetler giymiş, bembeyaz bir ten ve kıpkırmızı göz bebekleri olan, sivri kulakları ve kafasının yan kısımlarında görünen siyah boynuzlarıyla bir kadın iblisin, tıpkı Tagrinath gibi diz çöktüğünü görüyorsun. Hemen yanındaki et parçasını getiren iblis hiçbir şey söylemeden diz çöktüğü anda, İblis Lordu Vagror’un tok sesi bir kez daha yankılanıyor.
“Sordukların… Bu yerde konuşulamayacak kadar kutsal Zenahpuryu.”
İblis Lordu Vagror’un bu sözlerinin ardından, gözlerindeki kırmızı parlama birden artmaya başlıyor. Bu parlaklık, neredeyse gözünü kör edercesine bir kızıllığa dönüşmeye başlarken, hemen yanıbaşındaki et parçasının tüm yanıklarının iyileşmeye başladığını ve vücudundaki saç ve kılların bir anda uzamaya başladığını görüyorsun. Et parçası iyileşmeye başladıkça, bu kişinin Gadiel ismiyle tanıştığın Aludir olduğunu anlayabiliyorsun. Ancak şaşkınlığın sadece bununla kalmıyor, zira parlayan gözlerler birlikte, içinde bulunduğun tüm yer sarsılmaya başlarken, İblis Lordu Vagror’dan kaynağını alan bir karanlığının seni ve Gadiel’i sarmalamaya başladığını hissediyorsun. Bu karanlığa karşı koyacak gücü kendinden bulman imkansız bir durum gibi yansırken, karanlığa boyun eğmek dışında bir şey yapamıyorsun. Birkaç saniye sonunda ise, tüm dünyan bir kez daha karanlığa teslim oluyor.
Off Topic
Zenahpuryu’nun hikayesi bu konudan devam edecektir.

