Cysa sizden gelecek yeni bir hedefi beklemeye koyulurken, Ela ise durumun kontrol altına alınmış olmasından dolayı derin bir nefes veriyor ve kılıcını sanki büyük bir günahtan sakınmak ister gibi tekrar eski yerine yerleştiriyor. Nuemsa ise, senin sözlerini dinledikten sonra sadece başıyla hafifçe bir hareket yapmasının ardından, varlık bulduğunun tersine bir şekilde fiziki görünümü parıltılara çevirip sana karışıyor. Bunun ardından artık bakışların tamamen Ela’nın vereceği kararı beklemeye koyulurken Cysa bir anda ansızın arkasını dönüyor ve “Buralarda birileri var!” diyor. Cysa’nın daha cümlesini bitirmesiyle birlikte, ilk önce üzerinizden bir karaltı, ardından da belirgin bir beyazlık geçip gökyüzüne doğru çıkıyor. Bakışlarınla bunları yakalamış olsan bile, varlığı konusunda pek emin olamadığın bu anda Ela “Bizi izlediklerinin farkındayım. Kılıcımı çekmeye yeltenmemin sebebi de buydu. İçine düştüğümüz durumda faydalanıp saldırmalarını öngörmüştüm, ancak beklediğim gibi olmadı.” diyor sanki bu ana kadar olan bitenin tamamen farkındaymış gibi. Ne var ki Cysa bu durumdan pek hoşlanmamış gibi kaşlarını çatıp senin koluna girmeye yeltenirken “Görüyor musun Gadiel? Biz de kendi içimizde anlaşmazlık yaşadık sanıyorduk. Ela Hanım başından beri bizi kandırıyormuş.” diyor. Fakat Ela, keskinleşen gözleriyle Cysa’ya odaklanmaktan ziyade gökyüzüne çıkıp kaybolan iki varlığı keşfetmek isterken, sizler de aynı şekilde bakışlarını gökyüzüne çeviriyorsunuz.
Yarım dakikayı bulmayan arayışınız, gökyüzündeki karaltı ve beyazlığın bir kez daha kendini göstermesiyle sonlanıyor. Ancak bu kez havada birbirine geçen spiraller gibi hareketlenen varlıklar size doğru yaklaşmaya başlıyor. Bu kez ilk belirdikleri andaki hızlarından uzak bir şekilde hareketlenen varlıklar, yerden yaklaşık 25 metre kadar yükseğe geldiklerinde duruyor. Tam bu anda, gökyüzünde kanatlarını hafifçe çırpan iki varlığın gözlerinin içine baktığına şahitlik ediyorsun.
İki varlıktan ilki senin sol tarafına denk geleni, hemen hemen 160 santim boylarında, insan vücuduna sahip olsa bile bacakları ve ayakları tamamen bir ejderhayı andıracak şekilde bulunuyor. Bununla birlikte kafasının iki yanında uzayan boynuzları, akları siyaha dönmüş ve kırmızı gözbebekleri, kahverengi kısa saçlarıyla birlikte görünümünü tamamen tamamlamış gibi duruyor. Ancak elbette varlığın arkasındaki iki büyük kanat ve arkasındaki kuyruğu, havada beliren bu varlığın bir iblis olduğunu bağırıyor. İblis senin gözlerinin içine baktığı sırada “Hey hey! Birbirinizi gebertip eğlendirecektiniz altı üstü!” diyor. Hemen ardından ise sanki sivri dişlerini sizlere sunarcasına “Neyse, artık sizi bendeniz Nodiss halledecek!” diyor kendinden oldukça emin bir tonda.
İsmini Nodiss olarak zikreden iblisin yanında duran ve 140 santim boylarında, oldukça beyaz tenli, tıpkı Nodiss gibi bacakları ve kolları pullarla kaplı, Nodiss’e göre daha kalın ve uzun kuyruğu olmasına rağmen daha küçük kanatları bulunan, altın rengi boynuzları ve mavi saçlarıyla birlikte saçlarıyla birlikte Nodiss gibi tehditkar olmak yerine sanki masumiyet sembolü gibi duran varlık “Nodişş! Buyaya geşmeye geymedik mi? Hani şıcaktan bunaymıştın da biraş şerinli’cektin ya!” diyor. Bu sözlerinden sonra Nodiss’in koluna yapışan iblise ters bir bakış atan Nodiss “Sydi! Azcık ejderha gibi davran! Sen de kafalarını koparmak istemiyor musun?” diye soruyor. Ancak isminin Sydi olduğunu öğrendiğiniz iblis daha Nodiss’in cümlesi bittiği anda öğürür gibi bir hareket yaptıktan sonra “İnşan kanı hiş güşel değil! Sydi inşan kanını hiş şevmeş!” diyor yüzünü ekşiterek.
Sydi’nin bu sözleriyle Nodiss’in kaşları çatılıp bir gözü diğerinden daha büyük gibi dururken, Nodiss kolunu kurtarmak için sallamaya başladığında, adeta ona zamkla yapışmış gibi duran Sydi Nodiss’in kolundan ayrılmamak için direniyor. Bu esnada ise Sydi “Uuuuuuuu~~!” diyerek bağırmayı sürdürken, Nodiss en sonunda pes edip kolunu düz bir hale getiriyor ve “Sydi! Kolumu bırak ve bizi daha fazla rezil etme!” diye haykırıyor. Ancak Sydi “İnşan kanı piş! Eyyeni kiyyetmene değmeş! Acı onlaya Nodişş! Şydi'nin hatyı işin!” diyor. Fakat Nodiss çoktan kararını vermiş gibi “Senle veya sensin Sydi, keyfin bilir!” dedikten sonra bakışlarını bir kez daha size çeviriyor ve “Önce hanginiz gelecek? Tek kolumla da yeterim size!” diyor.
Nodiss’in açıkça bir meydana okumaya dönmüş bu sözleri üzerine koluna girmiş olan Cysa yavaşça kolunu bırakırken bakışlarını ilk önce sana ve ardından da Ela’ya çevirdikten sonra “Bu kez durdurmazsınız herhalde, değil mi?” diyor. Bu sözler üzerine Ela, iki ibliste olan odağını hiç bozmadan “Aceleci davranma Cysa… İçinizde başka bir şey sezinleyen var mı?” diye soruyor.
Yarım dakikayı bulmayan arayışınız, gökyüzündeki karaltı ve beyazlığın bir kez daha kendini göstermesiyle sonlanıyor. Ancak bu kez havada birbirine geçen spiraller gibi hareketlenen varlıklar size doğru yaklaşmaya başlıyor. Bu kez ilk belirdikleri andaki hızlarından uzak bir şekilde hareketlenen varlıklar, yerden yaklaşık 25 metre kadar yükseğe geldiklerinde duruyor. Tam bu anda, gökyüzünde kanatlarını hafifçe çırpan iki varlığın gözlerinin içine baktığına şahitlik ediyorsun.
İki varlıktan ilki senin sol tarafına denk geleni, hemen hemen 160 santim boylarında, insan vücuduna sahip olsa bile bacakları ve ayakları tamamen bir ejderhayı andıracak şekilde bulunuyor. Bununla birlikte kafasının iki yanında uzayan boynuzları, akları siyaha dönmüş ve kırmızı gözbebekleri, kahverengi kısa saçlarıyla birlikte görünümünü tamamen tamamlamış gibi duruyor. Ancak elbette varlığın arkasındaki iki büyük kanat ve arkasındaki kuyruğu, havada beliren bu varlığın bir iblis olduğunu bağırıyor. İblis senin gözlerinin içine baktığı sırada “Hey hey! Birbirinizi gebertip eğlendirecektiniz altı üstü!” diyor. Hemen ardından ise sanki sivri dişlerini sizlere sunarcasına “Neyse, artık sizi bendeniz Nodiss halledecek!” diyor kendinden oldukça emin bir tonda.
Nodiss
İsmini Nodiss olarak zikreden iblisin yanında duran ve 140 santim boylarında, oldukça beyaz tenli, tıpkı Nodiss gibi bacakları ve kolları pullarla kaplı, Nodiss’e göre daha kalın ve uzun kuyruğu olmasına rağmen daha küçük kanatları bulunan, altın rengi boynuzları ve mavi saçlarıyla birlikte saçlarıyla birlikte Nodiss gibi tehditkar olmak yerine sanki masumiyet sembolü gibi duran varlık “Nodişş! Buyaya geşmeye geymedik mi? Hani şıcaktan bunaymıştın da biraş şerinli’cektin ya!” diyor. Bu sözlerinden sonra Nodiss’in koluna yapışan iblise ters bir bakış atan Nodiss “Sydi! Azcık ejderha gibi davran! Sen de kafalarını koparmak istemiyor musun?” diye soruyor. Ancak isminin Sydi olduğunu öğrendiğiniz iblis daha Nodiss’in cümlesi bittiği anda öğürür gibi bir hareket yaptıktan sonra “İnşan kanı hiş güşel değil! Sydi inşan kanını hiş şevmeş!” diyor yüzünü ekşiterek.
Sydi
Sydi’nin bu sözleriyle Nodiss’in kaşları çatılıp bir gözü diğerinden daha büyük gibi dururken, Nodiss kolunu kurtarmak için sallamaya başladığında, adeta ona zamkla yapışmış gibi duran Sydi Nodiss’in kolundan ayrılmamak için direniyor. Bu esnada ise Sydi “Uuuuuuuu~~!” diyerek bağırmayı sürdürken, Nodiss en sonunda pes edip kolunu düz bir hale getiriyor ve “Sydi! Kolumu bırak ve bizi daha fazla rezil etme!” diye haykırıyor. Ancak Sydi “İnşan kanı piş! Eyyeni kiyyetmene değmeş! Acı onlaya Nodişş! Şydi'nin hatyı işin!” diyor. Fakat Nodiss çoktan kararını vermiş gibi “Senle veya sensin Sydi, keyfin bilir!” dedikten sonra bakışlarını bir kez daha size çeviriyor ve “Önce hanginiz gelecek? Tek kolumla da yeterim size!” diyor.
Nodiss’in açıkça bir meydana okumaya dönmüş bu sözleri üzerine koluna girmiş olan Cysa yavaşça kolunu bırakırken bakışlarını ilk önce sana ve ardından da Ela’ya çevirdikten sonra “Bu kez durdurmazsınız herhalde, değil mi?” diyor. Bu sözler üzerine Ela, iki ibliste olan odağını hiç bozmadan “Aceleci davranma Cysa… İçinizde başka bir şey sezinleyen var mı?” diye soruyor.





