Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Zenahpuryu)

[GM - Dimensio]

Tagrinath bakışlarını senden ayırmadan adımlarını sıklaştırıp tahmin ettiğin gibi bir koşuya başladığı anda, vücudunu gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı hazırda tutmaya başlıyorsun. Bu aşamada belirgin bir savunma durumu seçmemiş olsan bile, en azından Tagrinath’ın önünde veya arkanda belirmesine karşılık hazırlıklı duruyorsun. Bu esnada Shyrlonay’ın da iki kolunu öne doğru getirip bir savunma pozisyonuna geçmesi, ona herhangi bir talimat iletmemiş olsan bile sana ayak uyduracağını gösteriyor. Tagrinath ile arandaki mesafe yakın dövüş için yeterli olduğu anda ise, Tagrinath tereddüt göstermeden sağ elini tamamen açık bir şekilde ve yere paralel olacak şekilde uzatıyor. Tagrinath’ın bu hamlesi doğrudan senin göğsünü hedef almış bir şekilde gerçekleşiyor. Bu noktada Shyrlonay, sana doğru gelen hamleyi engellemek adına yerinden hareketle Tagrinath’ın bacaklarına doğru yöneliyor. Hamlesini hızlandırmak ve ivmesini arttırmak için vücudunu öne doğru eğmeye başlamış olan Tagrinath, Shyrlonay kendisine doğru geldiğini fark etmesiyle birlikte ise, bu kez elinin yönünü hızlıca değiştiriyor ve Shyrlonay’ın kafasını hedef alacak şekilde hamlesine yeni bir soluk katıyor. Her iki iblisin de birbirlerine karşı olan hamlelerine baktığında Tagrinath’ın Shyrlonay’dan daha çevik bir şekilde hamlelerini gerçekleştirebildiğini rahatlıkla fark ediyorsun. Bunun yanında Tagrinath’ın Vadlena’ya olan saldırısı da aklına geldiğinde, Tagrinath’ın tam gücüyle bir saldırı gerçekleştirip gerçekleştirmediği noktasında kafanda soru işaretleri doğmaya başlıyor. Ancak gördüğün manzara, bir saniyeden kısa bir süre içerisinde iki iblisten hangisinin üstün olacağını öğreneceğini yönünde oluyor.

Tagrinath’ın ilk saldırısına karşılık, Shyrlonay’a belirgin bir talimat vermemiş olman karşısında, Shyrlonay her ne kadar kendinden emin bir şekilde hareket etse de, bocalayabileceğini düşünmeye başlıyorsun. Zira Shyrlonay saldırısına bir hedef bölge seçmiş gibi görünse bile bu saldırıyı ne şekilde veya hangi uzvuyla yapacağı konusunda net bir tavır ortaya koymuş gibi görünmüyor. Bu durum da, her iki iblisin hızlarının aynı olması durumunda dahi, Tagrinath’ın rahatlıkla üstünlük sağlayabileceğini ortaya koyuyor. Nitekim, iki iblisin çarpışması yaşandığı anda, Tagrinath’ın hamlesine karşılık Shyrlonay saldırısını tamamen kesiyor ve kafasına gelmekte olan elden kendisini korumak için hafifçe sağa doğru bir hamle yapıyor. Tagrinath’ın Shyrlonay’ın kafasını sıyıran hamlesi, yine de Shyrlonay’ın yanak kısmında çizgi şeklinde bir yara açılmasını sebep olacak kadar etkili oluyor. Fakat Tagrinath, tam bu anda ilerleyişini ansızın kesiyor ve yere sabitlediği sol bacağından da güç alarak sağ bacağını sert bir şekilde Shyrlonay’a doğru savunuyor. Bu hamleye karşı tamamen açıkta kalmış olan Shyrlonay, göğsüne ve yüzüne inen tekmeden kendini koruyamıyor ve aldığı tekme darbesiyle birlikte hafifçe havaya savrulup ardından yerde birkaç takla atarak yanına kadar geliyor.

Ayaklarının dibine kadar gelen Shyrlonay kendini toparlamak için hızlıca yerden kalktığında, Tagrinath da bir kez daha saldırıya geçmek için hazırlanıyor gibi görünüyor. Bu kez aranızdaki mesafe ansız bir saldırının bile etkili olmasını sağlayacak kadar az olduğundan, Shyrlonay genel durumunu kontrol edebilme imkanın da olmuyor. Yine de Shyrlonay yerde doğrulup öne doğru adımlarken, Tagrinath’ın kendisine indirdiği iki darbeden etkilenmiş olsa bile, sorunsuz bir şekilde dövüşe devam edebilecek gibi duruyor. Ne var ki, Shyrlonay öne doğru çıkma eğiliminde olsa bile, yaşadığın dövüş tecrübelerine dayanarak durumu gözlemlediğinde, Shyrlonay belirgin bir savunma duruşundan uzak olduğunu anlayabiliyorsun.

[Zenahpuryu]

Derin bir nefes aldım. Shy iki kolunu öne getirip savunma pozisyonuna geçtiğinde, Tagrinath aradaki mesafeyi kapatmış ve elini yere paralel olacak şekilde uzatmıştı. Bu saldırısı göğsümü hedef almış gibi görünse de, minik dostum beni korumak için yerinden hareketlenmiş ve bacaklarına doğru hedef almıştı. Tagrinath vücudunu eğmiş bir şekilde saldırısını güçlendirmeye çalışırken Shy'ı fark etmiş ve elinin yönünü değiştirerek kafasını hedef almıştı. Tagrinath, Shy'dan daha çevik duruyordu. Tagrinath'ın tam gücüyle saldırıp saldırmayacağından emin değildim, ancak birazdan hangisinin üstün olacağını görmek üzereydim. Shy, kendinden emin bir şekilde saldırsa dahi, bu saldırısının boşa çıkabileceğini düşünüyordum. Shy'ın savaşırken bir seçim yapmamış olması, benim ona komut vermemem aradaki farkı yaratmış gibi duruyordu. Minik dostum, kendini korumak adına sağa doğru hamle yaptığında Tagrinath'ın saldırısı kafasını sıyırmıştı, ancak yanak kısmında gördüğüm çizgi şeklindeki yara kalbimin oldukça sert bir şekilde pompalanmasına sebep olmuştu. Sonrasında ise Tagrinath'ın attığı tekmeler ile birlikte yüzüne ve göğsüne darbe almış, havaya savrulup yanıma kadar gelmişti.

İçimde kontrol edemediğim bir öfke yavaş yavaş damarlarımda pompalanmaya başlamıştı. Bu sefer, durum Vadlena'ya olan sinirim gibi değildi. Almazath'ın Shy'ı öldürüşünü izledikten sonra onun tekrardan bir iblis tarafından saldırıya uğradığını görmek, kontrolsüzlük sağlıyordu. İki yumruğumu sıkmaya başladım istemsizce. Tagrinath'ın tekrardan saldırıya geçişine karşı, bütün öfkemi salmak istemiyordum. Karşımdaki iblisten, her şeyin acısını çıkartmak istiyordum. Bu düşüncelerin hepsi birer birer beynime saplanmaya devam ederken bedenim istemsizce öne doğru çıkmaya başladı. Önce sağ adımı attım, sonrasında sol adımımı. Bu sefer saldıracağım. Korumak zorundayım. Shy'ın tekrardan ölmesine izin veremem. Onun zarar görmesine izin veremem. Bu sefer, başarısız olamam.

"Metal Ejderi'nin Öfkesini göstermeye ne dersin? İkisiyle saldır."

Ağzımdan çıkan sözcüklerin ardından hızlıca Tagrinath'ın üzerine koşturdum. Koruyacağım. Gerekirse, zarar gören ben olacağım ama Shy için bir açıklık yaratacağım. "Bir bedende iki varlık, bir varlığı tamamlayan iki ruh." Sağ yumruğumu hızlıca Tagrinath'ın suratına doğru sallamaya başladım. Tüm öfkemi onun suratının ortasına patlatmak istiyordum ancak bu hamleyle sınırlı kalamazdım. Sağ yumruğumun boşa çıkma ihtimali karşısında, yani sola doğru kaçarsa hızlıca sağ dirseğimi sola doğru sallayarak suratına vuracağım. Sol kolum, göğsüm ile karnım arasında durarak gelebilecek olası bir yumruğa karşı öncülük edecek. Shy'ın bu noktada, oyalamam karşısında atağa çıkabileceği iyi bir fırsat yaratacağımı düşünüyorum.

Dostuma zarar vermesine engel olacağım.

Başarısız olmayacağım.

[GM - Dimensio]

Shyrlonay’a kullanacağı teknikle ilgili sözlerini söylemenin ardından, hafifçe kafasını sallayan Shyrlonay belini hafifçe kamburlaştırıyor. Shyrlonay sırtındaki pullu derisi yavaşça açılmaya başlarken, henüz daha çıkan kuyrukları göremeden saldırıya geçiyorsun. Yerinden fırlayıp Tagrinath’a doğru koşmaya başladığında, Tagrinath da tereddütsüz bir şekilde yerinden hareketleniyor! Sağ yumruğunu Tagrinath’ın tam yüzüne indirebilecek bir mesafeye geldiğinde, yumruğunu çıkararak havayı yarmaya başlıyorsun! Tagrinath’ın tam da suratına doğru gelen yumruğunu fark edebildiğini, keskinleştirdiği bakışlarından anlayabilsen bile, henüz bir savunma yapacak gibi vücudunu hareketlendirmemesi dikkatini çekiyor. Yumruğundan kurtulması halinde hazırladığın diğer hamlelere dair planlar zihninin içinde gerçekliğe dönmüş gibi cereyan ederken, yumruğun ile Tagrinath’ın suratı arasındaki mesafe bir santime kadar iniyor. Ne var ki tam bu esnada Tagrinath bir anda bedenini aşağı doğru çekiyor ve yumruğundan eğilerek kurtulmayı başarıyor! Bunun yanında Tagrinath, basitçe yumruğunda sıyrılmış gibi görünse de sana karşı bir hamle yapmak niyetinde de durmuyor. Nitekim boşa çıkan yumruğunun ardından kendini toparladığın anda, Tagrinath’ın doğrudan Shyrlonay hedef aldığını, hızını azaltmaksızın yaptığı ilerlemesinden anlayabiliyorsun.

Tagrinath’ın Shyrlonay hedef almasıyla birlikte arkanı döndüğün anda, Shyrlonay sırtından çıkardığı iki metal kuyruğun havada dalgalandığını görüyorsun. Shyrlonay iki kuyruğunu üzerine gelmekte olan Tagrinath’a doğru savurmak için hareketlendiğinde, kuyruklarından birisinin sağdan, diğerinin ise soldan kavisli bir şekilde ilerlediğini görüyorsun. Shyrlonay bu iki yönlü yapmaya çalıştığı saldırına karşılık bedenini tamamen açık bırakmış olmasını kendin de rahatlıkla fark edebiliyorsun. Aynı hususu Tagrinath’ın da fark etmiş olduğunu, hızını azaltmaksızın Shyrlonay üzerine doğru yaptığı ilerlemeden anlayabiliyorsun. Tagrinath bir kez daha Shyrlonay bir darbe vurmak için sol tekmesini çıkardığı anda ise, Shyrlonay iki kuyruğu hemen hemen Tagrinath’ın hemen arkasına doğru gelmiş oluyor! Bu haliyle Shyrlonay esasen bilinçli bir şekilde vücudunu açıkta bıraktığını ve alacağı bir darbeyle birlikte kendisinin de Tagrinath’ın sırtından bir darbe indirmek istediğini anlayabiliyorsun. Fakat aynı şeyi son anda fark eden Tagrinath, tekme hareketini yarıda kesip bu bacağını destek olarak kullanarak Shyrlonay üzerinden takla atarak atlamayı tercih ediyor. Bu sayede kendisi Shyrlonay bir darbe indirememiş olsa bile, kendisini de bir darbeden kurtarmayı başarabiliyor.

Tagrinath havada attığı bir taklanın ardından yere inip, yerde de ileriye doğru bir takla atarak Shyrlonay ile arasına mesafe koyarken, mevcut konumunuz itibariyle Tagrinath ile Shyrlonay arasında 3 metre kadar ve seninle de 4 metre kadar bir mesafe kalmış olduğunu görüyorsun. Tüm bunların yanında, her ne kadar senin bulunduğun konumdaki mesafen daha fazla olsa dahi, Shyrlonay ile Tagrinath’ın aksiyon içinde olması nedeniyle mesafeyi daha kısa sürede kapatabilme imkanın da görülüyor.

[GM - Dimensio]

Off Topic

Zenahpuryu, birinci bildirilmemiş pasiflik uyarısını almıştır.

[Zenahpuryu]

Akşam yazacağım.

[Zenahpuryu]

Shy'ın kendi kafasında kurduğu stratejiyi izlemeye başladım. En azından, benim stratejim bir işe yaramamış ve yumruğum boşluğa doğru kaçmıştı. Sanırım hiçbir zaman iblislere vurmak gibi bir eylemi gerçekleştirme şansım olmayacaktı, zira deneyimlerim böyle söylüyordu bana. Önce Almazath'a vuramamıştım ki o kat kat güçlüydü, aurasını bile hatırlayabiliyorum, Tagrinath konusunda emin değilim ancak vuramamış olmam onun da üst düzey bir iblis olduğunu düşündürtüyordu. Neyse ki Shy kendi kafasında kurduğu strateji ile birlikte darbe indirmeyi denemiş ancak yine Tagrinath bundan kaçmayı başarmıştı. Şimdi sıra, bizim durmadan saldırmamızdaydı. Aralık vermeden saldırmalı ve Tagrinath'a fırsat çıkarmamalıydık. Eğer fırsat çıkarsa çok sağlam darbeler indirebileceği zihnimde çakılıyordu.

Shy'ın zihnine odaklandım, ona zihnimden seslendim. "Hızlıca ayağını yere vur, Metal Ejderinin Onuru ile Tagrinath'ın sırtını hedef al. Senin üstüne doğru uçacak şekilde hareketlendir. Ayağını yere vurduktan sonra hızlıca sağ kuyruğunu tepeden kafasına doğru, sol kuyruğunu ise onun bedenini jilet gibi kesecek şekilde yatay şekilde saldır. Hepsi başarısız olursa, hızlıca geriye doğru zıpla. Ben onun bacaklarını hedef almaya çalışacağım." Shy stratejiyi duyduğu anda koşmaya başlayacak ve son bir ya da iki metre kala hızlıca yerde kayarak sağa doğru kaçmasını engellemeye çalışacağım.

[GM - Dimensio]

Shyrlonay’a bundan sonraki saldırı planına ilişkin bilgilerini aktarmanın ardından, vakit kaybetmeden harekete geçiyorsunuz. Shyrlonay anlattıklarını tamamen hakim olduğunu, konuşmanı sonlandırdığı anda ayağını yere vurmasıyla anlayabiliyorsun. Shyrlonay ayağını yere vurmasıyla birlikte ise, Tagrinath’ın hemen arkasında oluşmaya başlayan sütun, henüz daha harekete geçme imkanı bulmamış olan Tagrinath’ı gafil avlıyor ve yerden çıkan hafif yatay silindirik sütun doğrudan Tagrinath’ın sırtına vuruyor! Aldığı darbeyle birlikte Tagrinath Shyrlonay’a doğru savrulmaya başlarken, Shyrlonay da saldırısını daha etkin yapabilmek için biraz ileriye doğru ilerliyor. Hemen ardından ise sırtından çıkan sağ kuyruğu Tagrinath’ın kafasını, sol kuyruğunu ise bedenini kesecek şekilde hareketlendiriyor. Tagrinath bu hamleleri görebiliyor olsa bile, en azından savunma yapabilmek adına yeterli hareket kabiliyetine sahip olmadığı için, mümkün olduğunca vücudunu küçültmeye ve kollarıyla da kafasını korumaya çalışıyor. Bu noktada, Shyrlonay kuyrukları Tagrinath’a isabet ettiği anda, Tagrinath’ın kafasını koruyan her iki kolunun dirsek altı kısımlarında ve göğüs bölgesinden kanlar fışkırmaya başlıyor!

Başarılı bir saldırı stratejisinin ardından Tagrinath yere düşüp hafifçe yuvarlanırken, sen de çoktan yerinden hareketlenmiş olduğun için Tagrinath ile aranda 1 metreden az bir mesafe kalmış oluyor. Shyrlonay da 1 metre kadar hemen arkanda bulunurken, yerdeki Tagrinath yapabileceğin bir saldırıya tamamen açık gibi duruyor. Ancak o anda aklına takılan esas şey yapacağın saldırıdan ziyade Tagrinath’ın yaraları oluyor. Normal şartlar dahilinde çok daha derin olmasını beklediğin yaraları Tagrinath’ın vücudunda görememek seni bir kuşkuya itiyor. Shyrlonay saldırısına ve bu saldırı gücüne ilişkin bir tereddüdün bulunmaması karşısında, Tagrinath’ı normal bir şekilde dövüşmeye devam edebilecek nitelikteki “basit” yaralanmalarının, onun sahip olduğu bir şeylerden ileri geldiğini düşünmeye başlıyorsun. Aklının bir köşesine bu hususu unutmayacak şekilde kazımanın ardından ise, yapabileceğin muhtemel saldırıya veya saldırı kombinasyonlarına odaklanıyorsun.

[Zenahpuryu]

Shy, kurduğum stratejiyi anlamış ve hızlıca ayağını yere vurarak harekete geçmişti. Sütunun Tagrinath'ı gafil avlaması ve sırtına vurması, küçük bir başarı olarak yüzümdeki gülümsemeyi arttırmıştı. Minik dostumun üstüne doğru savrulmaya başlayan iblise karşılık sağ kuyruğunu hemen kafasına doğru harekete geçirmiş, sol kuyruğunu ise yatay şekilde hareketlendirmişti. Bu hamleleri görmeyi başaran ancak savunamayan Tagrinath, bedenini küçülterek hasarı azaltmayı düşünmüştü. Göğsünden ve kollarının dirsek altı kısımlarından kanlar fışkırsa da, beklediğim derinliğe kavuşmamıştı bu yaralar. Bir sıkıntı, bir şey vardı. Normalde belki dövüşü şuanda bitirebilecek bu yaralar, onun üzerinde basit bir yaraya dönmüş ve dövüşmesine devam etmesini sağlayacaktı. Ne yapabilirdim? Henüz iblislere bile vuramıyorken, Shy'a nasıl yardımcı olabilirdim? Tagrinath'a vuramayacak olmanın verdiği bilinçle saldırıp durmak, belki de boşa çabalamaktan başka bir şey değildi. Shy'ın önünde bir engel de olmak istemiyordum, ancak onu tek bırakamazdım.

Atacağım yumruk, muhtemelen hiçbir zarar vermeyecekti karşımdaki iblise. Ancak onu oyalayacaksa, Shy için mükemmel bir fırsat çıkaracaksa, sıkıntı olmayacaktı. Odaklanmak istiyordum, geldiğim yönde koşturmaya devam edecek ve yumruğu yan taraftan suratına patlatmayı deneyecektim. Tekrardan Shy'ın zihnine seslendim. "Sütunu yok etmen gerek. Tüm hızımla ona yan taraftan yumruk atmayı deneyeceğim ve anında eğileceğim. Ben yumruk atmaya başladığım anda kuyruğunu savur. Tereddüt etme, beni ıskalayacağını biliyorum. Ben eğildiğim anda arkamdan gelecek saldırıya açık olacağını düşünüyorum. Aynı anda sol kuyruğunu da yatay bir şekilde karnına saplayacak şekilde savur. Çifte değil, üçlü saldırı deneyeceğiz." Yumruğu oturtmayı deneyeceğim, oturtabilirsem hemen eğileceğim, oturtamazsam da hızlıca eğilmeyi deneyeceğim tekrardan.

[GM - Dimensio]

Tagrinath’ın düştüğü boşluktan faydalanmak amacıyla yerinden hızlıca hareket etmeye başlıyor ve bir kez daha Shyrlonay’a yapması gerekenleri sadece kendi aranızdaki iletişim kanalıyla iletiyorsun. Bir kez daha Shyrlonay’ın seni tamamen anladığını hissederek ve hamlelerine en ufak tereddüdü karıştırmayarak saldırıya geçiyor ve etki mesafesi içerisinde girdiğin anda sağ yumruğunu Tagrinath’a savuruyorsun! Doğrudan suratına gelmekte olan yumruğu fark eden Tagrinath, bu farkındalığına rağmen yeterli kaçınma süresini yakalayamıyor ve bu yüzden yumruğundan kaçma imkanı bulamıyor. Sağ yumruğun Tagrinath’ın suratına isabet ettiği anda, yumruğunun gücüyle birlikte Tagrinath’ın kafası arkasına doğru savrulurken, attığın yumruğun belirgin bir hasar bırakmadığını Tagrinath’ın dingin yüz ifadesinden anlayabiliyorsun. Bunun yanında Tagrinath’ın bu ana kadarki hareketlerine baktığında, yumruğu yemiş olsa bile karşı bir hamle yapabileceği düşünsen de, Tagrinath’tan bu yönde bir hareket gelmemesi dikkatinden kaçmıyor. Ancak odağın Tagrinath’a saldırmak olduğundan, tüm bu savaş içerisinde dikkatini çeken bu ayrıntıyı da aklına kazıdıktan sonra, arkandan hamle yaptığına emin olduğun Shyrlonay’a fırsat tanımak için eğiliyorsun.

Senin eğilmenin ardından Shyrlonay’ın bir kuyruğunun kafanın hemen üzerinden geçip gitmesi ve belki de birkaç tel saçını koparması, Shyrlonay ile aranızdaki koordinasyonun üst düzeyde olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bununla birlikte, Tagrinath Shyrlonay bu hamlesine karşı da savunmasız bir şekilde yakalanmış olarak bir kez daha etkili bir savunma yapma imkanı bulamıyor. Yine de Tagrinath kendisini hafifçe yana doğru savurarak belki de doğrudan ölümcül bir etki yaratacak kuyruk saldırısından en az hasarla kurtulmayı amaçlıyor. Ne var ki Shyrlonay kuyruğu Tagrinath’ın sol yanağını yararak ilerliyor ve Tagrinath’ın kafasının solunda yer alan boynuzun da kırılarak yerinden kopmasına neden oluyor! Bunun yanında Shyrlonay saldırısına diğer kuyruğunu da eklemiş olduğundan, bu kez diğer kuyruğu ile sol kuyruğunu Tagrinath’ın karın boşluğuna saplayacak şekilde savurmuş olsa da, Tagrinath’ın kendisini yana kaydırmış olması, doğrudan bir saplanmanın gerçekleşmesinin önüne geçiyor. Shyrlonay kuyruğu Tagrinath’ın sol karın boşluğunda avuç içi büyüklüğünde bir et parçasını koparıp beraberinde götürürken, Tagrinath hızlı bir şekilde yuvarlanarak bir başka saldırıdan kendini kurtarmayı amaçlıyor.

Her ne kadar Tagrinath yuvarlanarak yaptığı hamleyle senden gelecek bir saldırıdan tam anlamıyla kaçınamamış olsa bile, bir anda doğrulmaya çalışırken bakışlarını sana kilitleyerek “Etkileyici.” diyor dingin bir ses tonuyla. Vücudunda açılan yaralardan akan kanı pek önemsemiyor gibi görünen Tagrinath “Bir insan olmana rağmen, İblis Lordu Vagror senden övgüyle bahsetmişti.” diyor. Tagrinath’ın bu sözleriyle birlikte gözlerin bir anda şaşkınlıkla büyürken Tagrinath “İsmin Zenahpuryu, öyle değil mi?” diyor. İsminin zikredilmesiyle birlikte şaşkınlığın bir kat daha artarken, yine de temkinli bir şekilde durmaya devam ediyorsun. Tagrinath ise yerinden tamamen doğrulmuş olsa bile, saldırma gibi bir niyeti olduğunu ortaya koymaksızın “Almazath ile aranda geçenleri duydum. Açıkçası olanlara pek ihtimal vermemiştim. Lakin İblis Lordu Vagror’un seninle özel olarak ilgilenmek istemesi söylenenlerin doğruluğu kabul etmem için yeterliydi. Ve şimdi gördüklerim de…” diyor. Tagrinath bu sözlerinden sonra duruşunu daha gergin bir hale getirip bakışlarını keskinleştirirken “Fakat yine de yeterli değilsin Zenahpuryu! İblisin de öyle… Fakat bu aşılamayacak bir şey değil.” diyor. Tagrinath’ın bu sözlerinden sonra, varlığını bu ana kadar hissetmediğin aurası bir anda vücudundan yayılmaya başladığında, tıpkı Almazath’ta hissettiğin gibi baskın bir havayla çevrelenmeye başlıyorsun. Adeta başını yerin dibine kadar sokacak kadar yoğun ve baskın aura altında ayakta durmakta zorlanmaya başladığın anlarda, gözlerin bir anda Vadlena’nın durduğu yerdeki parıldamaya takılıyor. Vadlena’nın da tıpkı senin gibi hissettiği aurayla birlikte iblisi Lebrante’yi tekrar ortaya çıkardığını görmenin ardından, Tagrinath’ın sana kilitlenmiş bakışlarının altında tüm bu olan bitenin farkında olduğunu hissedebiliyorsun. Yine de Vadlena, hızlı bir kararla Lebrante’yi doğrudan Tagrinath’ın üstüne yollarken, Tagrinath belki de sadece senin duyabileceğin bir ses tonuyla “Ne acı.” demekle yetiniyor.

Lebrante, yerinden hızlı bir şekilde fırlayıp tereddütsüz bir şekilde pençeleriyle Tagrinath’ı birkaç parçaya bölmek için hareketlense de, Tagrinath bir anda arkasını hafifçe eğilerek Lebrante’nin pençelerinden kendini kurtarıyor! Ancak Tagrinath bununla da yetinmeyerek, Lebrante ile arasındaki mesafenin de azalmasına olanak sağlamış oluyor ve böylece Lebrante’nin uzun kollarının yarattığı avantajı ortadan kaldırmasıyla birlikte düz bir şekilde tuttuğu sağ elini Lebrante’nin vücuduna sokuyor! Tagrinath, Lebrante’nin sırt bölgesinden çıkan elini birkaç saniye orada tutup, ardından çevirerek çıkartırken, Lebrante’nin acı dolu uluması da kulaklarına doluyor. Bu esnada Tagrinath Vadlena’ya hitaben “Verdiğin sözü 5 dakika bile tutamayacak kadar rezil bir insan olacağını tahmin etmemiştim.” diyor. Buna karşın Vadlena, sanki iblisinin göğüs kısmında bir delik açılmamış gibi yüzündeki vahşi bir gülümsemeyle “Hangi savaşta verilen söz tutulmuş ki? Kazandıktan sonra ne yaptığının bir önemi var mı?” diyor. Tagrinath bu sözlere karşılık herhangi bir şey söylemesine fırsat kalmadan Lebrante’nin Tagrinath’tan birkaç metre uzaklaşmasının ardından, Vadlena sana hitaben “Bu bok parçasını birlikte indireceğiz! Bana ayak uydursan iyi edersin bok herif!” diyor. Ancak Tagrinath bu sözlerden sonra bakışlarını hafifçe sana çevirerek “Sana yazık olmasını istemem.” demekle yetiniyor. Bu haliyle Tagrinath’ın seninle savaşmaya devam etmek istemediğini, ancak senin saldırgan bir tutum sergilemen halinde ise buna sonuna kadar karşılık vereceğini açıkça dile getirmiş oluyor.

Genel konumlarınız itibariyle, Vadlena ile Lebrante arasında bir metre kadar, Lebrante ile Tagrinath arasında iki metre kadar, Tagrinath ile senin aranda iki metre kadar ve Shyrlonay ile Tagrinath arasında ise beş metre kadar bir mesafe bulunuyor. Bu haliyle Tagrinath, Vadlena, Lebrante ve senin aranda kalmış gibi görünürken, Shyrlonay biraz daha sağa düşen bir konumda bulunuyor.

[Zenahpuryu]

Kafamda kurduğum plan, başarılı bir şekilde ilerliyordu. En beğendiğim kısmı ise, ihtimal vermesem bile yumruğu yüzüne vurmuş olabilmekti. Ona bir hasar veremediğimi yüzündeki ifadeden anlayabiliyordum lakin yine de planım için bu bir basamaktı. Eğildiğim anda ise kafamın üzerinden geçen kuyruk, hem beni mutlu etmiş hem de birkaç saç telimi koparmasıyla birlikte biraz korkutmuştu. Shy, gerçekten de tereddüt etmemiş, kendine ve bana güvenerek kuyruğunu sallamıştı. Gerçekten de tek vücut, tek akıl gibi ilerlemiş olmak ona olan saygımı kat kat arttırmış, güvenimi ise sonsuza çıkarmıştı. Tagrinath ise, bu ölümcül olabilecek saldırıdan en az hasarla, yani boynuzu kırılarak ve yanağı kesilerek kurtulmuştu. Saplama saldırısı ise kaçışması sayesinde başarısız olmuş, ancak yine de hasar bırakmayı başarmıştı. Başka bir saldırıyı daha göğüslememek adına hızlıca yuvarlanarak kaçmayı denemişti, ancak doğrulduğunda ağzından çıkan kelimeler savaşın bitmesine sebep olmuştu.

İblis Lordu Vagror denilen kişinin, benden övgüyle bahsettiğini söylüyordu. Bir insan olmama rağmen. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı, neden benden övgüyle bahsettiğini, beni nereden tanıdığını anlamamıştım. Sonrasında ismimi ağzına alması, daha da şaşırmama sebep olmuştu. İblisler arasında ünlenmiş miydim? Eğer böyle bir şey doğruysa, en önemli soru neden ünlendiğim olacaktı. Dikkatli bir şekilde dinlemeye başladım ismimden sonra çıkan kelimeleri. Almazath ile aramda geçenleri duyduğunu, olanlara pek ihtimal vermediğini, ancak Vagror’un benimle özel olarak ilgilenmesini istediğini söylediğini anlatıyordu. Hatta bunu duymuş olmak, onun için tüm olayların doğruluğunun kanıtlanmasına yeterliymiş. Yine de yeterli olmadığımı, iblisimin de yeterli olmadığını söylüyordu. Bunların aşılamayacak şeyler olmadığını ekledikten sonra yaydığı aura, neredeyse başımı yere sokmama sebep olacaktı.

Bu baskın auranın yıkıcı etkisi altında ezilmeye başlarken, Vadlena’nın durduğu yerdeki parıldama gözüme çarpıyordu. Hissettiği aura ile birlikte iblisini çağırmıştı, ancak Tagrinath’ın gözleri tamamen bana kitlenmişti. Gözlerimi ondan ayırmadım, onun da her şeyin farkında olduğunu biliyordum. Lebrante Tagrinath’a saldırıya geçtiğinde, Tagrinath bunu hızlıca savuşturmuş ve sağ elini bir anda Lebrante’nin vücuduna sokmuştu. Bütün gücünü sakladığını o an anlamıştım, gerçek gücü bu olmalıydı. Belki de daha fazlasıydı. Elini çevirerek çıkardıktan sonra Vadlena’nın verdiği sözü beş dakika bile tutamayacak kadar rezil bir insan olduğunu düşünmediğini söylüyordu. Vadlena ise her zamanki götten çıkma gülümsemesiyle kazandıktan sonra ne önemi olduğundan bahsediyordu. Lebrante Tagrinath’tan uzaklaşmış, Vadlena ise bana Tagrinath’ı beraber indireceğimizi söylüyordu. Tagrinath ise kurduğu tek bir cümleyle saldırıya geçmezsem saldırmayacağını, ancak saldırırsam karşı saldırıya geçeceğini belirtiyordu.

Benim ise, dövüşmekten daha büyük problemlerim vardı. Ne olduğunu anlamak zorundaydım ve Vadlena yine burnunu sokmuştu. “DUR.” Diye bağırdım Vadlena’nın durması için. Sonrasında Tagrinath’a doğru adımlamaya başladım. Düşmanca bir hissiyatım yoktu, hareketlerimde de bir agresiflik sergilememeye çalışıyordum. “Tagrinath. Sana bir şey sormak istiyorum.” Diyerek önüne kadar geldim. Aramızda yarım metre kalana kadar ilerledim. Gözlerinin içine bakarak konuşmaya devam ettim. “Almazath ile olan dövüşte, benim durmadan dayak yemem harici bir şey yaşanmadı. Ama asıl olay, beni öldürdükten sonra oldu. Öldüğümü çok iyi hatırlıyorum, o anı sonuna kadar hissettim. Ama uyandığımda, hiçbir şeyim yoktu. Dostum Shy’da aynı şekilde, hasar almadan uyanmıştı. Almazath’ın pek konuşkan olmadığını biliyorum, en azından bunu öğrendim diyelim. Ama sana sormak istiyorum, İblis Lordu Vagror’un benden övgüyle bahsetme sebebi, ben öldükten sonra yaşananlar olabilir mi?” Derin bir nefes alıp verdim. “Almazath’ın beni diriltmeyeceğini biliyoruz. Hatta, ölmezsem onu affedeceğimi ve dost olma ihtimalimizi tekrar düşünebileceğini söyledikten sonra, kesinlikle beni diriltmezdi. Ancak ben ölmedim, ölmeyi başaramadım. Bunun benimle bir ilgisi olmalı, doğru muyum?” İleriye doğru bir adım daha attım. “Bana öğret. Beni öldür. Neler olduğunu anlamam gerek. Ne de olsa, ‘Ölüm birçok şeyin sonu gibi görünür, ama oysa bazı şeylerin de başlangıcı olur. Öldüğünde de her şey bitti sanırsın, ama bazı şeyler daha yeni başlıyordur.’” Kararlı ve keskin gözlerle Tagrinath’ın gözlerinin içine baktım. Eğer beni öldürmek istemezse, gerçekten de ölümden sonrasıyla alakalı bir şeyler olduğunu anlayacağım. Öldürürse, bunu direkt deneyimlemiş olacağım. Ölümün gerçekten bir başlangıç mı olduğunu öğrenmek istiyordum. En azından, benim için... Son bir kez daha gülümseyerek fısıldadım Tagrinath'a. "Beni öldür."