Varoluşun Üç Kadım Ayağı (2. Kısım) (Zenahpuryu)

[GM - Dimensio]

Ağzından çıkan sözleri yüzündeki değersizlik ifadesiyle karşılayan Vadlena, sözlerini umursamadığını silktiği omuzlarıyla belli etmekten de kaçınmıyor. Hemen ardından ise saldırıya geçmenle birlikte daha gergin bir duruş alarak saldırına karşı hazırlık yaptığını gösteriyor. Vadlena’nın yüzüne doğru ilerlerken sağ yumruğunu da hazırlıyor ve uygun an geldiğinde yumruğunu çıkartıyorsun. Ancak Vadlena iki kolunu çapraz bir şekle getirerek senden gelecek darbeden kaçınmak yerine, bu darbeyi karşılamayı hedefliyor. Ne var ki, bedenini soluna doğru büktüğün anda Vadlena bu hamlene karşı pek de hazırlıklıymış gibi görünmüyor. Anlık büyüyen gözbebekleri bu hazırlıksızlığını sana belli ederken, sen de boştaki sol yumruğunu Vadlena’nın sağ bacağına doğru hareketlendiriyorsun! Bu anda Vadlena’nın hafifçe öne eğildiğini fark ederek son bir çaba ortaya koyacağını hissediyorsun. Yumruğunun gücünden şüphe duymasan bile Vadlena’nın çevikliği ile kendininki arasındaki dengenin ne şekilde olacağını düşünmeden edemiyorsun. Göz açıp kapama anı kadar olan bu sürede kafanda onlarca karşı hamle veya yeni saldırı planları dönmeye başlasa bile, tek hedefin Vadlena’nın sağ bacağına indireceğin yumruk olduğundan odağını daha da toparlıyorsun. Yumruğun Vadlena’nın bacağına birkaç santim kala ise Vadlena’nın iki elini de sağa doğru yatırdığın bedeninin üzerinde hissetmek, hamlenin sonucu konusunda kafandaki ilk şüpheleri doğuruyor!

Vadlena iki elini sağ omzunun üstüne avuçları açık bir şekilde yerleştirirken, öne eğilerek aldığı postürden de faydalanıyor. Omuzlarından aldığı güçle bu postürü birleştirerek ayaklarını yerden havalandıran Vadlena, sağ bacağını geriye doğru çekerek elleri üstünde atacağı bir takla için gerekli tüm ivmeyi kazanmış oluyor. Sol yumruğun Vadlena’nın bacağına sadece birkaç milim kala, Vadlena bacağını geriye doğru çekip yukarı kaldırmayı başarıyor ve yumruğundan kurtuluyor! Boşa çıkan yumruğuna rağmen sonraki hamlenin sol tarafına doğru bir kaçınma olması sayesinde dengeni korumayı başarıyorsun. Doğrudan yere düşmek yerine attığın sol adımla bu dengeyi sağlarken, Vadlena’nın da omzundan aldığı destekle birlikte öne doğru attığı bir takla ile hamlesini tamamladığını görüyorsun. Fakat Vadlena’nın bu hamlesi, sana yeni bir saldırı açığı yaratmış gibi olsa bile, Vadlena yere indiği anda öne doğru yaptığı bir sıçramayla aranızdaki mesafeyi açmayı başarıyor.

Bu şekilde cereyan eden olaylar neticesinde, Vadlena ile girdiğin çeviklik mücadelesi senin aleyhine sonuçlanmış gibi görünüyor. Vadlena’nın yüzünü sana dönerken sağ bacağını halen daha korumak için geride tuttuğunu fark ederek sen de yüzünü ona doğru dönüyorsun. Vadlena’nın yüzündeki hırçın gülümseme, tüm bu olaylardan zevk aldığını gösterir gibi görünürken Vadlena sağ elini havaya kaldırıp baş parmağı ile işaret parmağı arasında neredeyse gözle görülemeyecek bir mesafe koyarak “Bu kadar kalmıştı bok herif!” diyor. Bu sırada Vadlena’nın yüzündeki gülümsemesinin hamlenden kaçınmasındaki başarı mı yoksa seninle dövüşüyor olması mı olduğu konusu kafanı kurcalarken Vadlena bir kez daha kollarını defansif bir şekilde dirseklerinden kırarak önüne getirirken “Eğer rakibinin bir açığını yakalamışsan bile, bunu ilk fırsatta kullanmaya çalışman tam bir beyinsiz bok olduğunu gösteriyor! Unutacaksın bok herif… Karşında kim olursa olsun hiçbir açığı yokmuş gibi davranacaksın. Kaburgasını mı kırdın? O zaman bacaklarına yöneleceksin… Bacağını mı kırdın? O zaman suratını dağıtacaksın! Ta ki rakibin bile senin gerizekalı bir bok parçası olduğunu düşünüp kendi açıklarını unutana kadar! İşte o zaman boktan hallice yumruğunu indireceksin!” diyor.

Vadlena seninle dalga geçer gibi söylediği bu sözlerinden sonra belini hafifçe kırıp kalçasını dışarı çıkarırken “Şimdi benim sıram! Biraz ciddileşsek sorun çıkmaz, değil mi bok herif?” diyor. Bu sözlerinden sonra Vadlena hızlıca sana doğru koşmaya başlıyor! Bu kez ansızın önünde beliremese ve gözlerinle onu takip ediyor olabilsen bile, iki yanında açık tuttuğu yumrukları ve öne doğru eğdiği bedeni ile birlikte gözlerine kilitlediği bakışlarıyla onun olası hamlesi konusunda bir fikir yürütmek senin için imkansız gibi duruyor. Görüşün neredeyse Vadlena’nın kafası, iki yanındaki yumrukları ve iki ayağı kadar sınırlı bir hale gelmişken, Vadlena birkaç saniye içerisinde, her an her yerine bir darbe indirebilir gibi görünüyor.

[Zenahpuryu]

Bunun başarılı olacağından emin gibiydim. Yapacağım saldırının başarılı olacağını düşünüyordum ancak bende eksik olan ve Vadlena'da daha iyi olan bir şey var. Çeviklik. Vadlena kesinlikle benden daha çevik, benden daha hızlı hareket ediyor. Güçlü olduğumu düşünsem de, gücüm hız karşısında yetersiz kalıyor. Aslında yetersiz demek mantıklı değil, gücümü ona aktaramıyorum zarar vermek adına. Yine de onu hazırlıksız yakalamayı başardığımı düşünüyorum, en azından bedenimi aniden sola doğru eğeceğimi düşünmüyordu. Yumruğum bacağına yetişmek üzereyken Vadlena'nın iki elini de bedenimde hissetmiş olmak, bir şeylerin farklı ilerleyeceğini söylüyordu bana. Ayaklarını aldığı güçle birlikte havalandırdığında bacağını geriye doğru çekip kaçırmayı başardı, gerçekten takdir edilesi bir hareket sergilemişti. Onu ne kadar sevmesem de, ondan bir şeyler öğrenmeyi başardım. Ona direkt bir saldırı gerçekleştirmemeliydim.

Onun çevikliği karşısında yapabileceğim tek bir şey bulunuyordu, doğru yerde doğru saldırılar. Çevikliği sayesinde muhtemelen çoğu saldırımdan kaçmayı başarabilirdi, bu yüzden onun kaçamayacağı pozisyonlarda saldırmak zorundaydım. Aldığı kavgadan zevk alır gibi duruyordu, yüzündeki gülümseden belli ediyordu. Sonrasında ise çok az bir mesafe kaldığını belli etmek için sağ elini havaya kaldırmıştı, en azından bu sefer bok parçasından Bok Herif'e terfi edebilmiştim. Vadlena tekrardan kollarını vücudunun önüne doğru getirirken, rakibimin açığını yakaladıysam bunu ilk fırsatta kullanmamam gerektiğini söylüyordu. Bunu unutmamı, hiçbir açığı yokmuş gibi davranmamı söylüyordu. Kaburgasını kırdıysam bacaklarına yönelecekmişim, bacağını kırdıysam suratını dağıtacakmışım. Rakibim kendi açığını unuttuğunda, yumruğumu o açığa indirecekmişim. Güzel bir tavsiyeydi, hoşuma gitmişti.

Sözleri bittiğinde, bu sefer kendi sırası olduğunu ve ciddileşeceğini belirtiyor, sonrasında üzerime doğru koşuyordu. Ansızın önümde belirmek yerine dümdüz koşmaya başlaması onu takip etmem için mantıklıydı. Ne yapacağımı biliyordum. Attığı darbeyi kabulleneceğim. Bu sefer ona darbe indirmeye çalışarak bir çeviklik oyunu daha kuramam. Bunun yerine ani bir şekilde saldırmalıyım, beklemediği bir hareket olmalı. Onun çevikliğini ona karşı kullanmalı ve avantaja çıkmalıyım. Üzerime doğru bir yumruğun gelmesi halinde, yumruğu çıktığı elin karşısındaki elimle önce bileğini yakalamaya çalışacağım, yakalayabilirsem hızla bileğini çekecek ve diğer elimle suratına elimden gelen en güçlü yumruğu vuracağım. Eğer yakalayamazsam, bileğini kenara doğru itmeye çalışarak yumruğu boşa çıkartacak ve yine diğer elimle elimden gelen en güçlü yumruğu suratına vuracağım. Üzerime gelebilecek bir tekmede ise, tekmenin geldiği yöndeki elimle tekmesine karşı basit bir defans yaparak darbeyi alırken, karnına doğru diğer elimle yumruk atacağım.

Out: Yumruk hamlesine karşı yapmayı planladığım teknik aşağıdaki videoda mevcuttur, anlatımım çok iyi olmadıysa diye görsel olarakta göstermek istedim. 5.05 ile 5.13 arasında siyah saçlının yaptığı hareket.

[GM - Dimensio]

Vadlena’nın bedenini son derece iyi bir şekilde gizleyerek başladığı saldırısına karşılık, bu kez savunmaya geçerek gelecek bir yumruğu karşılamaya hazırlanıyorsun. Bedenin, kafandan geçen hamleyi gerçekleştirmek için alabileceği en iyi pozisyonu alırken, kasların da en doğru şekilde çalışabilmek adına geriliyor. Gözlerin Vadlena’nın yumruklarına neredeyse kilitlenmiş bir haldeyken, Vadlena’nın saldırısının başlamasıyla birlikte kalp atışlarının sesini kulaklarında duymaya başlıyorsun. Zira Vadlena, her iki yumruğunu birden çıkardığı anda, sadece tek bir yumruğa odaklanan zihnin bir an için vücudunla arasındaki bağlantıyı kesiyor!

Vadlena’nın iki yumruğundan sağdaki yüzüne, soldaki ise sağdakinin hemen altında göğsünün üst kısmını hedeflemiş bir şekilde ilerlemeye başlıyor. Tek yumruğa odaklanan vücudun, öncesinde kaslarına işlenen komutla birlikte Vadlena’nın sağ yumruğuna karşılık sol kolunu harekete geçiriyor. Vadlena’nın sağ kolunu bilek kısmından kavramanla birlikte, sol yumruğuna karşı bir açık vermiş olsan bile, bedenin sanki bir şekilde senden bağımsız olarak hareket ediyor ve sağ kolunla Vadlena’nın sol yumruğunun yönünü değiştiriyorsun. Bu durum, Vadlena’nın bileğini yakalamanın ardından yapacağın hamlelere ilişkin düşüncelere sekteye uğratsa da, Vadlena’yı bir nebze de olsa kendine çekebiliyorsun. Fakat bu çekiş, atmak istediğin sağ yumruğun bir önceki engelleme hamlesi nedeniyle gecikmeye uğruyor ve Vadlena da kafasını göğsünün üst kısmına indiriyor! Vadlena’nın önceden planlamadığı ve spontane geliştiği belli olan bu darbesiyle birlikte bir anlık nefes alışverişin kesiliyor ve Vadlena’nın bileğini serbest bırakmak zorunda kalıyorsun. Geriye doğru attığın birkaç adıma rağmen hala dengede durabilsen bile, nefessizlik bir karşı saldırıya geçmeni de engelliyor. Bu noktada Vadlena, attığı kafanın ardından vücut dengesini tamamen kaybetmiş gibi yere düşeceği esnada, sol kolundan aldığı bir destekle son anda yere düşmekten kendini kurtarıyor. Bu anda Vadlena bakışlarını şimşek hızıyla sana çevirdiğinde ise, Vadlena’nın senden gelecek bir karşı saldırıya karşı düştüğü açıktan çekindiğini anlayabiliyorsun.

Her ne kadar Vadlena bir karşı saldırıya açık olsa da, nefessizlik anının buna elvermemesi Vadlena’nın da toparlanması için bulunmaz bir fırsat oluyor. Vadlena hızla doğrulup geriye iki adımını atarken “İster şans de ister teknik, ama müthiş bir fırsatı kaçırdın bok herif!” diyor yüzüne kekremsi bir tebessüm yerleştirirken. Hemen ardından ise Vadlena “Ya çok odaklanıyorsun ya da hiç… En iyisi arasında kalmak. Ama dövüşü sadece gücünle değil, iç güdülerini de kullanarak kazanırsın. Sana ilk vurduğumda, iki yumruğumu da kullanmıştım. Bunu zihnine kazımamışsın belli ki, ama iç güdülerine çoktan kodlanmış. Yoksa sol yumruğuma karşı bok parçası gibi durup kalırdın!” diyor. Vadlena iki kolunu yana doğru açarken “Fakat yine de kendime de başarılı diyecek değilim. Sana her şeyi sona erdirebilecek bir açık verdim, hoş bunu kullanabilecek götün yoktu ya, orası ayrı!” diyor. Bu sözlerinden sonra ise bakışlarını keskinleştiren Vadlena “Kendini şanslı götten düşmüş saymıyorsan, rakibinin her bir uzvuyla savaşacağını unutma. Her iblisin iki kolu, iki bacağı yok! Bütüne odaklanmadığın sürece, ancak bir bok parçası gibi yaşar ve geberirsin!” diyor. Bakışlarıyla sözlerini tasdik etmeye çalışan Vadlena bir süre daha gözlerinin içine bakmasının ardından “Devam mı edelim, yoksa uslu bir çocuk olup, ta en başında söylediğim gibi benim efendin olduğumu mu kabul edeceksin?” diyerek seçimi sana bırakıyor.

[Zenahpuryu]

Tahminim, yarım bir şekilde doğru çıktı. Onun yumruk atmasını bekliyordum ancak iki yumruğunu birden atmasını beklemiyordum. İki yumruktan birisi yüzüme, diğer ise göğsüme doğru gelirken zihnim aradaki bağlantıyı koparmış gibi görünüyordu. Tek hedefim, o an beynimde dönen tek düşünce sağ kolunun bileğini kavramaktı ve bu konuda başarılı olmuştum, ancak sol yumruğuna karşı büyük bir açıklık besliyordum. Bedenim, bu açıklığa karşın sanki kendi savunma mekanizmasını ortaya koymuş gibi sağ kolumla Vadlena'nın sol yumruğunun yönünü değiştirmişti. Ancak, artık suratına yumruk atma düşüncem geride kalmıştı, yine de onu kendime çekmeyi başarmıştım. Yumruğumun da geç kalmasıyla birlikte, Vadlena'nın göğsüme attığı kafa ile nefesim kesilmişti. Geriye doğru birkaç adım attım, hala dengede durabilmek bile şaşırtıcıydı. Yaşadığım nefessizlik, hızlı bir şekilde karşı saldırıya geçmemi engellemişti, Vadlena ise dengesini kaybetmiş durumdaydı. Sol kolundan aldığı bir destekle kendini toparlasa da, düştüğü açıktan dolayı karşı saldırıya geçmekten dolayı çekiniyor gibi duruyordu. Belki de, küçük bir zaferdi bu benim için.

Ancak kalbimin atışı, hala gerçek bir zaferi elde edemediğimi söylüyordu bana. Damarlarımda akan kan, öfkeyle dolmuş gibiydi. Karşımdaki kişiye karşılık veremiyor olmak, nefretimi körüklüyordu. Vadlena toparlandıktan sonra, müthiş bir fırsatı kaçırdığımı söylüyordu. Ya çok odaklandığımı, ya da hiç odaklanmadığımı söylüyordu ve en iyisinin arada kalmak olduğunu ekliyordu. Dövüşü sadece gücümle değil, iç güdülerimle kazanabilirmişim. Bu benim için muhteşem bir detaydı. Bunu ona karşı kullanabilirdim. Bana ilk vurduğu zaman iki yumruğunu da kullandığını, ama içgüdülerime çoktan kodlandığını söylüyordu. Vadlena, kendine başarılı diyemeyeceğini söylüyordu, verdiği açığı kullanacak götüm de yokmuş. Aynada gördüğüm kadarıyla muhteşem bir götüm olduğunu biliyorum. Tahminlerim ve stratejilerim doğru çıkarsa, bana sözleriyle bile açık verdiğini düşünüyorum. Çünkü şuana kadar hep yumruk attım.

Her iblisin iki kolu, iki bacağı olmadığını ve rakibimin her uzvuyla savaşmam gerektiğini söylüyordu. Bütüne odaklanmadığım sürece, ancak bok parçası olabilirmişim. E zaten öyle değil miyim? Sözleri bittiğinde, Vadlena devam mı edeceğimizi yoksa uslu bir çocuk olup onun benim efendim olduğunu kabul mu edeceğimi soruyordu. Gülümsedim sadece. "Efendi mi?" diye sordum. Böyle bir şeyi kabul etmeyi düşünmüyordum. Ben senin büyüğünüm, bana saygı göstermeyi kabul et gibisinden bir şey söyleseydi kesinlikle kabul ederdim, ancak kabul etmiyorum. "Kabul edebileceğimi sanmıyorum, istersen beni öldürebilirsin." Dedikten sonra ellerimi gard alarak kaldırdım. "Tabi, daha önce bir kez geberdim, sonrasında geri dönmeyi başardım. Bir dene istersen." diyerek göz kırpmamın ardından hızla kendi kafamda kurduğum stratejiyi uygulamaya başladım.

Önce öne doğru sağ adımımı attım, Vadlena içgüdülerden bahsetmişti. Onu yanıltacak en güzel şey tekrardan yumruk göstermek olacak. Sonrasında iyice yaklaşarak sol adımımı ileri attım ve sağ yumruğumu geriye doğru çektim. Ona yumruk atmak için hızlıca yumruğumu ileri fırlatacağım. Ancak bu sadece bir öngösteri. Eğer dediği doğruysa, içgüdüleriyle savaşıyorsa benden yumruktan başka bir şey görmediği için yine yumruk atacağımı düşünecek. Ancak amacım farklı. Sağ yumruğumu ileri doğru bir mızrak gibi uçurmaya başlarken, sağ ve sol bacağımdan güç aldığımı hissettiğim anda vücudumu aşağıya eğerek kendimi ileri fırlatacağım. Sağ kolum ileriye gittiğinde hızlıca belini poposundan kavrayacağım iki kolumla. Sıkıca sardıktan sonra muhtemelen diz veya yumruk atacaktır, ancak onu yerinden kaldırdığım gibi başta kafasını hedef alarak hızlıca yere vuracağım. Yere vurma işlemini başarabilirsem, hiç beklemeden yüzüne sağ yumruğu atacak, sonra sol yumruğumu, son olarakta iki yumruğumu bir çekiç gibi suratına indireceğim.

[GM - Dimensio]

Vadlena’nın sorduğu soru üzerine kurduğun cümleler, onun pek de hoşuna gitmiş gibi görünmese bile, aklından geçenleri derhal uygulamaya koyman Vadlena’nın sana bir karşılık vermesinin de önüne geçiyor. Sağ yumruğunu ileriye doğru çıkardığın anda, tıpkı tahmin ettiğin gibi Vadlena’nın odağının yumruğuna doğru kaydığını görebiliyorsun. Bu durum ise senin lehine bir fırsat yaratıyor ve esas hamlene geçiş için iki bacağından aldığın güçle kendini ileriye doğru fırlatıyorsun! Vadlena bir anda tüm bedeninle üstüne gelmene karşılık, önce yumruğunu savuşturmak ister gibi sol kolunun dışını sağ kolunun içine gelecek şekilde ayarlıyor ve kolunu hafifçe yana doğru açıyor. Vadlena’nın bu hamlesi, olası bir yumruktan kendisini kurtarmayı başardığı gibi, sağ kolunla ona sarılma noktasındaki hareketini de engelliyor. Ne var ki kazandığın ivme, Vadlena’yı arkasından sarma noktasında pek de zaruri durmuyor. Bu sayede, Vadlena’ya kafanı iyice yaklaştırıp onu geriye doğru ittirmeye başladığın sırada, yine tahmin ettiğin gibi, tam suratına doğru inen bir diz darbesi tüm dengeni allak bullak ediyor! Vadlena’dan gelecek bu yöndeki bir hamleyi öngörmüş olsan bile, buna karşı herhangi bir tedbir almaman, aslında planının belki de en can alıcı noktasında çuvallamana neden oluyor. Kararan gözlerin ve darmadağın olan bilincinle birlikte, havaya doğru kalkan kafandan aşağıya doğru süzülen kan, manzaranın senin için giderek daha karartıcı bir hal almasına da neden oluyor. Tüm bunlara rağmen, kazandığın ivmenin Vadlena’nınkine kıyasla daha fazla olması, bir şekilde Vadlena’nın üstüne doğru düşmene imkan tanıyor. Burnundan akan kanın sıcaklığı yüzünde nahoş bir tat bırakırken, Vadlena yere düşmesinin hemen ardından kendini toparlamayı başarıyorsun.

Kısmen başarılı hamlenle birlikte Vadlena’nın üstüne oluşun, açık bir şekilde onun suratına yumruklarını savurma imkanı tanıyor sana. Ancak bunun için ilk önce bedeninin Vadlena’nınkinden ayırman gerektiğinden, Vadlena’nın üstünde hafifçe doğrulmaya başladığın esnada Vadlena’nın sağ ayağını iki bacağının arasında hissediyorsun. Vadlena seni sert bir şekilde üstünden atmak için hamlesini yaptığında ise, buna karşılık verebilecek bir fırsat bulamıyorsun.

Vadlena’nın seni fırlatmasıyla birlikte yere doğru düşmek üzereyken yerden aldığın bir destekle ayakta kalmayı başarıyorsun. Yüzünü hemen Vadlena’ya çevirdiğinde ise, Vadlena da yerden hızlıca kalkıyor ve çatık kaşları ile keskin bakışlarını seninkilerle yüzleştirdiğinde, hiç düşünmeden “Ulu… Lebrante!” diyor. Daha önce varlığına şahit olduğun Lebrante, parlak bir beyazlıkla var olup fiziki formuna kavuştuğu anda ise Vadlena hızla sana arkasını dönüyor ve gözünü kayalıkların üstüne doğru çevirirken “Bir şey yapacaksan, adam gibi buraya gel de yap!” diyor. Vadlena’nın bu sözleri üzerine burnundan süzülen kanı biraz temizlemenin ardından bakışlarını kayalıkların üstüne çevirdiğinde, sarı saçları olan, 180 santim boylarında, boyuna göre ideal vücut hatları olan, iki kulağının olduğu yerde boynuzları bulunan, gözlerinin altından başlayıp çene kemiğini takip eden yüz hattında kemik olan ve burnunun ortasında da bir kemik parçası bulunan varlığı görüyorsun. Mavi gözleriyle Vadlena’nın hırçınlığının tam tersi bir şekilde dinginlik yayan varlık, Vadlena’nın sözlerinin ardından kendini boşluğa bırakıyor ve ardından, atladığı yüksekliğe rağmen sanki tek bir basamak merdivenden inmiş gibi ayaklarını yere koyuyor. Bakışlarını önce Vadlena, ardından da sana çeviren varlık Vadlena ile arasında 10 metre kadar bir mesafedeyken “Buraya ait değilsiniz. Sizden kendi diyarınıza dönmenizi rica ediyorum.” diyor tıpkı bakışları gibi dingin bir sesle. Yakınınıza gelmesiyle birlikte onun bir iblis olduğu yönündeki kanaatin tamam hale gelirken, kendine sadece onu daha önce nasıl hissedemediğini sorduğun bu anlarda Vadlena siz yönelen sözlere cevaben “Hayırdır, gitmezsek ne olacak? Buranın kralı falan mısın?” diyor bariz alaycı bir ses tonuyla. Vadlena’nın bu sözlerine rağmen dingin tavrından taviz vermeyen iblis “Hayır hanımefendi. Buranın Hükümdarı İblis Lordu Vagror’dur. Bense, onun naçizane sadık hizmetkarlarından Tagrinath’ım. Ve sizden bir kez daha sessizce ayrılmanızı ve kavganızı kendi diyarınızda sürdürmenizi rica ediyorum.” diyor.

Tagrinath

Kendini Tagrinath olarak takdim eden iblis, senden 12 metre kadar uzakta duruyorken, tüm bu sözlerindeki dinginliğin yanında herhangi bir baskın aurayı hissetmemek senin için en kafa karıştıran mesele oluyor. Daha önce Almazath dahi başkaca iblislerle karşılaştığında, her seferinde iblislerin kendine özgü auralarıyla yüzleşmiş olsan da, bu kez buna benzer bir şey hissetmiyor olmak aklını kurcalayan esaslı bir durum oluyor. Bunun yanında Tagrinath’ın sakinliğine karşılık Vadlena’nın hemen iblisi ortaya atması ve muhtemelen senden çıkaramadığı hıncını çıkarmayı arzulayacağı, Tagrinath ile aranızda sağlıklı bir iletişim denemesini de engelleyecek gibi duruyor.

[Zenahpuryu]

Vadlena karşılık veremeden hızla atağa geçerek kafamda kurduğum stratejiyi uygulamaya koyuldum. Tam tahmin ettiğim gibi, odağı yumruğuma doğru kaymaya başladığında kendimi hızlıca ileriye doğru fırlattım. Vadlena ise bu harekete karşılık kendini bir yumruktan kurtarmak ister şekilde savunma almasına sebep oluyordu, hatta bu konuda başarılı bile oluyordu. Sağ koluyla onu sarma girişimime engel olmayı başarsa da, hızım sayesinde bu durumun önüne geçmeyi başarsam da, suratıma inen bir diz darbesiyle afallamıştım. Bu duruma karşılık bir önlem almamış olmam beni büyük bir zarara sokmuştu, gözlerim kararmış ve zihnim kendinden geçmişti. Ancak bir şekilde onun üstüne düşmeyi başarmıştım, bu bile şimdilik başarı sayılabilirdi. Yumruklarımı savurma konusuna geldiğimizde ise, kendimi hafifçe kaldırmaya başlamamın ardından beni sağ ayağıyla üstünden fırlatmıştı.

Beni fırlatmasının ardından bir şekilde yerden destek alarak ayakta kalmayı başarmıştım, Vadlena ise Lebrante'sini çağırmaya karar vermişti. Başta bana saldıracağını ve bu işin iblis kavgasına döneceğini düşünmüştüm, ancak arkasını dönüp kayalıkların üstüne doğru seslenmeyi tercih etti. Bir şey yapacaksa adam gibi buraya gelip yapmasını söylüyordu, ne olduğunu anlamadan burnumu elimin tersiyle silmemin ardından kayalıkların üstünde 180 santim boylarında, boyuna göre vücut hatları oldukça iyi olan, iki kulağının olduğu yerde boynuzları duran, gözlerinden çene kemiğine doğru inen bir kemik bulunan varlığı görebiliyordum. Vadlena'nın aksine oldukça dingin bir varlıktı, kendini boşluğa bıraktığında sanki merdivenden bir basamak atmış gibi aşağıya inmiş ve gözlerini üzerimizde gezdirdikten sonra buraya ait olmadığımızı, kendi diyarımıza dönmemizi rica etmişti. Bir de başımıza bu dadanmıştı şimdi.

Yakınımıza yavaş yavaş geldiğinde iblis olduğuna tam anlamıyla kanaat getirdiğim bu kişiye karşı Vadlena gitmezsek ne olacağını, buranın kralı olup olmadığını soruyordu. Karşısındaki iblis ise "hanımefendi" olarak hitap ettiği Vadlena'ya buranın hükümdarının Vagror olduğunu, kendisinin ise sadık hizmetkarlardan Tagrinath olduğunu söylüyordu. Bir kez daha sessizce ayrılmamızı, kavgamızı kendi diyarımızda sürdürmemizi istediğini söylüyordu. Tagrinath benden yaklaşık 12 metre kadar uzaktaydı, ancak kendine ait bir aurası olmaması beni şaşırtıyordu. Şimdiye kadar karşıma çıkan iblisler belli bir aura yayıyorlardı, kendilerine özgü bir aura. Asıl kötü olacak olansa, Vadlena'nın benim üstümde atamadığı tüm hıncını birazdan Tagrinath üzerinde atacak olmasıydı. Onun için üzülmüştüm açıkçası.

"Kudretlilerin Kudretli Efendisi... Kudretinle Uyan! Dostunun Çağrısına Cevap Ver!" Dedim bir elimi kalbimin üstüne koyarak. Shy geldikten sonra onunla selamlaşacak ve ardından karşımdaki ikiliye döneceğim. "Lütfen rahatsız olmayın Vadlena Hanım ve Tagrinath Bey, biz izleyici konumundayız." Sonrasında Shy'a döneceğim, ikilinin duyup duymaması umurumda olmadan anlatmaya başlayacağım olayı. "Şuradaki sarışın arkadaş Tagrinath Beymiş, karşısındaki ise Vadlena Hanım. Bugün öğrenme modundayım, gördüğün gibi insana insan bir kavgadan çıktım, dayağımı yedim ama öğrendiğim iyi şeyler oldu. Şimdi sessizce buradaki kavgayı izlemek istiyorum seninle, Vadlena her türlü bizden daha tecrübeli, bu durumu iblisiyle birlikte nasıl idare ettirecek izleyelim." Şimdilik kavgaya müdahale etmek istemiyorum, eğer olur da durumlar çirkinleşirse ve ezilen Vadlena olursa, araya girebilirim. Onu burada tek bırakacak değilim, ama şimdilik izleme vakti.

[GM - Dimensio]

Tagrinath’ın sözlerinin ardından, Shyrlonay’ı var edecek mucizevi sözleri dile getirmenle birlikte, Shyrlonay her zamanki bildiğin şekilde kendini karanlıktan aydınlığa çıkartıyor. Cismani formunu almasının ardından ise yumruğunu sana doğru uzatarak seninle selamlaşmayı ihmal etmeyen Shyrlonay ortama gelişi, Tagrinath’ın da gözlerinin sana doğru kaymasına neden oluyor. Ancak Tagrinath herhangi bir hamle yapmak yerine öylece olduğu yerde durmayı tercih ederken ortama izleyici olarak dahil olduğunuzu dile getiren sözlerinin ardından Vadlena’nın bakışları şimşek gibi üstüne dönüyor! Seğiren sağ gözü ve sıktığı dişleriyle birlikte Vadlena, her an hedef değiştirip rotayı sana çevirmek ister gibi görünürken, Shyrlonay’a diğer sözlerini aktarıyorsun. Ancak her bir kelimen Vadlena’nın öfkesini daha da arttırmasına neden olurken, konuşman sonlandığı anda Vadlena “Ulan bok parçası! O kadar dayağı boşuna mı yedin!? Gel destek ol demiyorum, buna gerek bile yok tabi de… İnsan bari nezaketen bir şeyler yapar!” diyerek gürlemeye başlıyor. İki ayağını da sertçe yere vurarak sana doğru gelmeye başlayan Vadlena, sıktığı yumruklarıyla birlikte sana hakkını teslim edecek gibi duruyor. Bunun yanında Vadlena “Sen hakikaten tam bir bok parçasıymışsın! En kokmuş götten bile düşmezsin!” diyerek söyleniyor. Vadlena’nın bu sözleri fısıltı halinde kulağına gelse bile olduğu yerde durmaya devam eden Tagrinath “Lütfen, aranızdaki meseleleri başka yerde halleder misiniz?” diye soruyor. Tagrinath’ın araya girişi, bu kez Vadlena’nın şimşeklerinin ona dönmesine neden olurken Vadlena “Sıçtığımın yerinde biri bitmeden diğeri başlıyor!” diyor. Hangi hedefe yöneleceği konusunda şaşırmış gibi görünen Vadlena hemen ardından yüzünü sana dönüp “Sıranı bekle bok parçası, seni hak ettiğin lağıma kendi ellerimle göndereceğim!” dedikten sonra arkasını dönüyor. Ancak Vadlena’nın arkasına dönmesi, belki de bir sonun başlangıcı oluyor!

Vadlena sana arkasını dönüp yüzünü Tagrinath için görülebilir kıldığı anda, Tagrinath sadece bir göz açıp kapama anı kadar sürede Vadlena’nın dibine kadar sokuluyor! Bu haliyle Vadlena’nın yarışamayacağı bir hız gözlerinin önünde gerçekleşmiş gibi görünürken Tagrinath sağ yumruğunu Vadlena’nın karın boşluğuna doğru savuruyor! Yumruğa karşı tamamen savunmasız kalmış görünen Vadlena’nın kendisini geriye doğru atma çabasına girdiğini fark etsen bile, bunun bir sonuç vermeyeceğini rahatlıkla anlayabiliyorsun. Ne var ki, Tagrinath’ın yumruğu henüz sonlanmadan, bir anda siz göre sağ tarafınızda, Tagrinath’a göre ise sol tarafında varlığını belli eden Lebrante sert bir pençe hamlesinde bulunuyor! Bu haliyle olaya baktığında, Tagrinath’ın yumruğunu savurmaya devam etmesi halinde Vadlena’ya sağlam bir darbe vuracağı, ancak yumruk için harcadığı zaman zarfında Lebrante’nin de pençelerinden payını alabileceğini adeta görebiliyorsun. Her ne kadar tüm bu olan bitenler sıradan bir insan için ziyadesiyle hızlı cereyan eden olaylar olsa da, bir şekilde kendini tamamen ortama adapte etmiş olduğunu hissediyorsun.

Üzerine gelen pençeyi fark etmiş olan Tagrinath, bu anda hamlesini yarıda kesip tıpkı Vadlena gibi kendini geriye doğru çekiyor. Bu sayede Vadlena zarar görmemiş olsa da, Tagrinath da kendini mutlak bir pençe darbesinden korumuş oluyor. Lebrante, Vadlena’nın hemen önünde konumunu alırken, ikili arasında 5 metreden biraz daha fazla olan mesafe yakın dövüş için yeterli görünüyor. Ancak tam bu anda Vadlena bakışlarını Tagrinath’tan ayırmadan “Sinsice saldırmak var mı? Öyleyse ancak bok parçası kadar değerin vardır.” diyor. Vadlena’nın sözlerinden hiç etkilenmiş gibi görünmeyen Tagrinath ise “Sizden gitmenizi rica etmiştim.” demekle yetiniyor. Fakat Vadlena, bu talebe olumlu cevap vermekten uzak bir tavırla kafasını iki yana sallarken “Bir şey istiyorsan karşılığını da vermelisin ama, değil mi?” diyor. Hemen ardından ise Vadlena olduğu yerden sağa doğru iki adım atarak adeta seninle Tagrinath arasından çekilmiş gibi görünürken bakışlarını hafifçe sana kaydırıyor ve “Bu bok parçasını yenersen, bir bok parçasından daha değerli olduğunu anlarım ve sana söz veriyorum gıkımı çıkarmadan çekip giderim. Ayrıca söz, ne olursa olsun yerimden kıpırdamayacağım bile! Anlaşma dediğin böyle olur!” diyor yüzüne vahşi bir gülümseme takınırken. Bu sözlerinden sonra bir anda Lebrante’nin cismani görüntüsü parıltılara dönüşüp Vadlena’ya doğru kaybolurken Vadlena “Bu da sözlerimin gerçekliğini gösterir, öyle değil mi?” diyor. Tagrinath ise, duyduğu bu sözlerin akabinde bakışlarını sana doğru çevirirken, aranızdaki 15 metre kadar olan mesafeye rağmen, gözleriyle yeni rakibinin sen olduğunu açıkça belli ediyor!

[Zenahpuryu]

Tagrinath Bey'in sözlerinin ardından Shy'ı ortama çağırmış ve onunla yumruğumu tokuşturmuştum her zaman olduğu gibi. Ancak onlara izleyici olduğumu söylemem, Vadlena'nın oldukça zoruna gitmiş olmalıydı. Yardıma ihtiyacı yokmuşta, destek ol demiyormuşta, nezaketen bir şeyler yaparmışım da. Yapmam ki. Az önce beni dövmedin mi, az önce bok parçası olduğumu söylemiyor muydun? E o zaman yap şovunu, ben de izleyeyim değil mi? Tabi böyle olmadı, hedefini değiştirerek bana doğru gelmeye başladı, aramızda yine bir kavga çıkmadan önce Tagrinath söze girerek başka bir yerde meselemizi halletmemizi söylüyordu. Bu duruma yine sinirlenmişti, bu sefer hedefleri iyice karıştırmaya başladı. Bana mı saldıracak, Tagrinath'ı mı halledecek karar veremiyor gibi dursa da, beni sonradan lağıma göndermeye karar vermişti. Ancak bu onun için pek hoş olmadı. Tagrinath bir anda Vadlena'nın dibine girip yumruğunu karın boşluğuna savurduğunda, Vadlena da geç kalmış gibi görünüyordu. Yine de, Lebrante günü kurtararak pençesini savurmaya başlamış ve Tagrinath'ın geri çekilmesine sebep olmuştu.

Lebrante arada bir duvar gibi duracak şekilde Vadlena'nın önüne geçtikten sonra sinsice saldırdıysa bir bok parçası kadar değeri olduğunu söylüyordu. Senin için kim değerli ki? Vadlena'nın sözlerine aldırmayan Tagrinath Bey ise gitmelerini rica ettiğini söylüyordu. Vadlena ise buna karşılık olumlu bir cevap vermediğini belli edercesine kafasını iki yana sallamış ve sağa iki adım attıktan sonra Tagrinath'ı yenersem bir bok parçasından daha değerli olduğumu anlayacağını söylüyordu. Anlaşma dediği böyle olurmuş. Sonrasındaysa Lebrante'yi geri çekerek sözlerinin gerçekliğini gösterdiğini söylemesinin ardından, Tagrinath Bey beni anında düşman bellemişti. Hani nezaket?

Sağ elimin işaret parmağını kaldırdım Tagrinath'a doğru. "Tagrinath Bey, rica ediyorum bir beş dakika kadar bekler misiniz?" dedikten sonra Vadlena'ya döndüm. "Senin gözünde değerli olmak umurumda değil. Aynı zamanda bir bok parçası olmakta umurumda değil. Buradan ya çekip gidersin ve göreve bir şekilde devam edersin, ya da ben çekip giderim ve Tagrinath'la sen dövüşürsün. O yüzden, ben de Tagrinath gibi gitmeni rica ediyorum. Ha, buradan geri dönemezsem de görev zaiyatı falan yazarsın. Burada dikileceğine bari göreve devam et." Cümlelerim bittiğinde Shy'a döndüm. "Hazır mısın, sanırım dövüşeceğiz." Dedikten sonra Tagrinath'a döneceğim. Vadlena'ya yaptığı gibi hemen önümde belirebilir, bu yüzden dikkatli olmalıyım. Önümde belirdiği gibi benim de karın boşluğuma yumruk atmaya kalkarsa diye hızlıca bedenimi yan çevirmek için hazır olacağım. "Beklediğiniz için teşekkür ederim Tagrinath Bey, hazırsanız başlayabiliriz." Shy'a göz kırpıp başımla onayladım harekete geçmesi için. Bu işi halledebileceğine olan inancım tam.

[GM - Dimensio]

Tagrinath’a beklemesini rica eden sözlerini söyledikten sonra, Tagrinath sadece hafifçe bir nefes vermekle yetiniyor. Ancak bu, Tagrinath’ın seni bekleyeceğini gösteren bir hareket olduğundan, Vadlena’ya dönerek konuşmaya başlaman da mümkün oluyor. Konuşmaya başlamanla birlikte Vadlena’nın yüzünde yarı şaşkın bir ifade belirmeye başlıyor. Sanki söylediklerini pek anlamamış ve esasen pek de umursamıyormuş gibi duran Vadlena sözlerini bitirmenin ardından “Ben onları bu iblise söylemiştim ama üstüne alındıysan, o da olur. Neticede bok boktur!” diyor. Ancak hemen ardından olduğu yere bağdaş kurarak çöken Vadlena “Ama ne olursa olsun, bir bok parçasından emir alacak veya onun dediklerini de yapacak değilim! O yüzden sakın bir daha benimle bu tonda konuşma bok herif!” diyor. Tamamen kalçalarını yere koyup rahat bir pozisyon almasının ardından ise, ne zaman dövüşmeye başlayacağınızı sorar gözlerle bir sana bir de Tagrinath’a bakıyor.

Bakışların Shyrlonay’a dönüp sözlerini söylediğinde, Shyrlonay kararlı gözlerle sana bakıyor ve kafasını hafifçe sallamasının ardından önüne doğru geçiyor ufak adımlarla. Shyrlonay gözlerinde gördüğün kararlılık, bir şekilde içindeki savaşma arzusunu kamçılamaya başlarken, odağını Tagrinath’a çeviriyorsun. Tagrinath, Vadlena’ya saldırdığının aksine sana sinsice veya hızlıca herhangi bir saldırı yapmaksızın olduğu yerde beklemeyi tercih ediyor. Sanki ondan istediğin müsaade üzerine yerinden bile kıpırdamak istemez gibi duran Tagrinath, senin başlayabileceğini söylemenle hafifçe kafasını eğiyor ve odağını gözlerinin içine doğru yönlendiriyor. Bakışlarını olduğundan daha keskin bir hale getirse bile, hala dinginlik içerisindeki aurası kafanda soru işaretleri bırakan Tagrinath ufak birkaç adım atarak sana doğru yürümeye başlıyor. Dik duruşu, iki yandan sallanan kolları ve senden ayırmadığı bakışları, Tagrinath’ın herhangi bir savunma odağı bulunmaksızın sana doğru geldiğini göstermeye yeterken, gözlerin Tagrinath’ın adımlarının hızlanmaya ve sıklaşmaya başladığını görebiliyor.

[Zenahpuryu]

Tagrinath, tahmin ettiğim gibi Vadlena'nın tam tersi birisi olarak, kibarlığından ödün vermeyerek beni beklemeye başladı ve ben de cümlelerimi kurmaya başladım. Vadlena'nın yüzünde gördüğüm şaşkınlık, konuşmalarımı pek anlamamış, hatta umursamıyormuş gibi bir halde duruyordu. Sonrasında anladığım ise, bu söylediklerini bana değil iblise söylediğiydi. Yani, beni burada öldürtecek kişi o'ydu, hatta bu anlaşmayı benimle değil, iblisle yapmıştı. Bu durum iyice sinirime dokunmaya başlarken, birde oturdu yerine izlemek adına. Shy'a söylediğim sözlerin ardından kararlı gözlerle bana bakıp kafa sallamasının ardından önüme doğru geçmişti. Onun gözlerinde gördüğüm kararlık, savaşa olan arzumu kamçılamaya başlamıştı. Tagrinath bu sefer sinsice veya hızlıca gelme niyetinde gözükmüyordu, bir süre bekledikten sonra başlayabileceğimizi söylememle adımlamaya başlıyordu. Onun bu dinginlik aurası beni şaşırtmaya devam ediyordu. Bakışları keskinlilk yaymaya devam etse de, sanki ters bir şeyler var gibi gözüküyordu. Ufak adımları yavaş yavaş hızlanmaya ve sıklaşmaya başladığında, bir süre sonra hızını alıp benim üstüme doğru koşacağı belliydi.

Yerimde sabit bir şekilde beklemeye başladım. Neler yapacağını, nasıl bir strateji uygulayacağını görmem gerek. Ayrıca, üzerime direkt koşması haline Shy'ın bir şeyler yapabileceğine olan inancım tam. Öncelikle neler yaptığını, nasıl saldırdığını gözlemlemeli ve ardından saldırıya geçmeliyim. Hatta belki de, savaşı yarıda bile bırakabilirim. Vadlena'ya eğleneceği saçma bir gösteri sunma niyetim yok, görevi yarıda bırakıp gitmek daha iyi bile olabilir. Ama buna rağmen, Almazath'a karşı olan yenilgime karşılık Shy ile birlikte zafer nidaları atmak istiyorum. Biraz daha, biraz daha beklemek ve savaşa devam etmek istiyorum. Sonrasında savaşı yarıda bırakıp bırakmamayı düşüneceğim. Bu yüzden, olduğum yerde tetikte bekleyeceğim ve aniden önüme veya arkama gelmesine karşılık dikkatli olacağım. Herhangi bir saldırıdan sıyrılmak için hazır ol da bekleyeceğim ve Shy'a güveneceğim.

"Sana güveniyorum Shy."