Aludir Üssü’ne gelmenizin ardından vakit kaybetmeden diğer takımlar gibi kendinize bir oda buluyor ve buraya geçiyorsunuz. Takımınız lideri olan Agthar başından beri takındığı ciddi tavrı değiştirmeden odaya girmenizin ardından Azuldir’e “Kapıyı açabilirsin." diyor. Fakat Azuldir, Agthar’ın bu ciddiyetine karşılık omuzlarını silkmesinin ardından “En azından bunu yapabilirim.” diyor, taht odası dışındaki konuşmanıza atıfta bulunurcasına. Agthar çatılan kaşlarına rağmen bu sözleri sineye çekmiş gibi görünürken Azuldir sanki başıyla senden de müsaade almak ister gibi bir hareket yapmasının ardından kapıyı açacak hareketlerini yapmaya başlıyor. Karanlığa açılan kapı belirdiğinde Azuldir ilk olarak Agthar’a dönerek “Önden buyurun Kaptan!” diyor yüzündeki gülümsemeyle. Agthar ise herhangi bir şey söylemeden kapıya doğru ilerlerken, son anda adımını havada kesip Azuldir’e dönüyor ve “Bir şeyler yapmaya kalkarsan, bunun sonuçlarının ağır olacağını aklından çıkarma Azuldir.” diyor. Bu sözlerinden sonra ise sana dönüyor ve “Gidelim.” diyor.
Karanlığa ilk adımını attığın anda, bir şekilde daha önce gittiğin bölgeye ulaşmadan önce hissettiklerini hissediyorsun. Adımlarının karanlığa düşmeyeceğini hissederek yüklediğin temkinle birlikte, gözlerinin gördüğü karanlığa odaklanıyorsun. Adımını sonlandırdığın anda gözlerinin önünde var olan karanlık birden, sanki adeta bir perde gibi kalkarak turuncuya ve kızıllığa bırakıyor kendini!
Ciğerlerine dolan havanın gerçek olup olmadığını sorgulatacak masmavi gökyüzü tüm şanıyla gözlerinin içini doldururken, daha önce içine girdiğin Wrufolst’un soğukluğu ile şu anki aydınlığı kıyaslamadan edemiyorsun. Göz alabildiğince uzanan çimenler, sağında ve solunda varlığını gösteren ufak tepeler ile ufukta kendilerine yer bulmuş dağlar, adeta eşsiz bir tablonun her bir ayrı parçası gibi arzı endam ediyor. Doğanın her bir renk tonu, tüm huzuru ve dinginliğiyle seni sarmalamaya başlarken, bulunduğun yerine gerçekten iblis diyarı olup olmadığını sorgulamaya başlıyorsun. Daha önce senin nezdinde sadece karanlıktan, kasvetten ve soğuktan ibaret olan iblis diyarında böylesine bir yer olabileceği aklının ucundan bile geçmezken, şimdi bir başına burada var olmak en büyük kabusun içinde gördüğün tatlı bir rüya gibi geliyor.
Her bir nefesi, ciğerlerini daha da mutlu etmek istercesine almaya başlıyor ve derece olarak tam yaşanmalık olan havanın keyfini sürmemek için kendini zor tutuyorsun. Önünde uzanan çimenlik alana herhangi bir patika olup olmadığını kestirmek için daha dikkatli bakıyorsun. Ancak daha önce eşsiz tablo olarak düşünebileceğin bu yerde, herhangi bir şekilde patika veya ezilmiş çimen göremiyorsun. Bitkiler ve ağaçlar dışında, herhangi bir canlının varlık bulmadığını düşündüğün topraklarda, bir başına sadece hayranlıkla etrafı izleyebiliyorsun.
Gözlerinle etrafını bir kez daha kolaçan ettiğinde, sağında ve solunda etrafını daha net bir şekilde görmeni sağlayacak tepecikler olduğunu görebiliyorsun. Katmanlı bir şekilde var olmuş bu tepeciklerin doğal yollarla oluştuğunu düşünüyorsun, ancak bu doğallığın olağanüstülüğü bile seni önünü ilikleyip saygıyla alkış tutturmaya zorluyor. Yeşilin, beyaz bulutlarla bezenmiş mavinin ve yer yer kahverenginin insanı hayrete düşüren tonlarıyla kendine gelmen beklediğinden daha uzun sürecek gibi duruyor.
Hemen hemen seninle aynı anda gelen Azuldir’in açtığı kapıyı kapatmasının ardından, sanki burada tek başınaymışsın gibi bir his içine doluyor. Azuldir ve Agthar’a kayan bakışların, onlarda seninkine benzer hisler uyanmadığını açıkça gösterirken, Agthar keskin bir şekilde etrafına bakıyor. Azuldir ise gökyüzüne doğru diktiği bakışlarıyla derin bir nefes alırken “Ne yapıyoruz şimdi?” diye soruyor. Azuldir’in bu sorusunu duymazdan gelen Agthar bir süre daha çevreye bakmasının ardından “Yakında bir iblis sezemiyorum. Öncelikle alanı incelemekle başlayalım!” diyor. Sözleri ağzından çıkan kati bir emir gibi duran Agthar bakışlarını sana doğru çevirirken bu üslubunun sertliğini fark edercesine “Benim düşüncem bu yönde. Sen ne önerirsin?” diyerek fikrini soruyor.
Karanlığa ilk adımını attığın anda, bir şekilde daha önce gittiğin bölgeye ulaşmadan önce hissettiklerini hissediyorsun. Adımlarının karanlığa düşmeyeceğini hissederek yüklediğin temkinle birlikte, gözlerinin gördüğü karanlığa odaklanıyorsun. Adımını sonlandırdığın anda gözlerinin önünde var olan karanlık birden, sanki adeta bir perde gibi kalkarak turuncuya ve kızıllığa bırakıyor kendini!
Ciğerlerine dolan havanın gerçek olup olmadığını sorgulatacak masmavi gökyüzü tüm şanıyla gözlerinin içini doldururken, daha önce içine girdiğin Wrufolst’un soğukluğu ile şu anki aydınlığı kıyaslamadan edemiyorsun. Göz alabildiğince uzanan çimenler, sağında ve solunda varlığını gösteren ufak tepeler ile ufukta kendilerine yer bulmuş dağlar, adeta eşsiz bir tablonun her bir ayrı parçası gibi arzı endam ediyor. Doğanın her bir renk tonu, tüm huzuru ve dinginliğiyle seni sarmalamaya başlarken, bulunduğun yerine gerçekten iblis diyarı olup olmadığını sorgulamaya başlıyorsun. Daha önce senin nezdinde sadece karanlıktan, kasvetten ve soğuktan ibaret olan iblis diyarında böylesine bir yer olabileceği aklının ucundan bile geçmezken, şimdi bir başına burada var olmak en büyük kabusun içinde gördüğün tatlı bir rüya gibi geliyor.
Her bir nefesi, ciğerlerini daha da mutlu etmek istercesine almaya başlıyor ve derece olarak tam yaşanmalık olan havanın keyfini sürmemek için kendini zor tutuyorsun. Önünde uzanan çimenlik alana herhangi bir patika olup olmadığını kestirmek için daha dikkatli bakıyorsun. Ancak daha önce eşsiz tablo olarak düşünebileceğin bu yerde, herhangi bir şekilde patika veya ezilmiş çimen göremiyorsun. Bitkiler ve ağaçlar dışında, herhangi bir canlının varlık bulmadığını düşündüğün topraklarda, bir başına sadece hayranlıkla etrafı izleyebiliyorsun.
Gözlerinle etrafını bir kez daha kolaçan ettiğinde, sağında ve solunda etrafını daha net bir şekilde görmeni sağlayacak tepecikler olduğunu görebiliyorsun. Katmanlı bir şekilde var olmuş bu tepeciklerin doğal yollarla oluştuğunu düşünüyorsun, ancak bu doğallığın olağanüstülüğü bile seni önünü ilikleyip saygıyla alkış tutturmaya zorluyor. Yeşilin, beyaz bulutlarla bezenmiş mavinin ve yer yer kahverenginin insanı hayrete düşüren tonlarıyla kendine gelmen beklediğinden daha uzun sürecek gibi duruyor.
Hemen hemen seninle aynı anda gelen Azuldir’in açtığı kapıyı kapatmasının ardından, sanki burada tek başınaymışsın gibi bir his içine doluyor. Azuldir ve Agthar’a kayan bakışların, onlarda seninkine benzer hisler uyanmadığını açıkça gösterirken, Agthar keskin bir şekilde etrafına bakıyor. Azuldir ise gökyüzüne doğru diktiği bakışlarıyla derin bir nefes alırken “Ne yapıyoruz şimdi?” diye soruyor. Azuldir’in bu sorusunu duymazdan gelen Agthar bir süre daha çevreye bakmasının ardından “Yakında bir iblis sezemiyorum. Öncelikle alanı incelemekle başlayalım!” diyor. Sözleri ağzından çıkan kati bir emir gibi duran Agthar bakışlarını sana doğru çevirirken bu üslubunun sertliğini fark edercesine “Benim düşüncem bu yönde. Sen ne önerirsin?” diyerek fikrini soruyor.
Off Topic
Bu konuda geçerli olan pasiflik süresi 72 saattir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.
Bu konuda Geri Sarım Kartı kullanılabilir.






