Gadiel; Gözlerini kapattığın anda içine düştüğün karanlığın kendine ait olduğunu bilsen bile, ruhunda titremenin önüne geçmeye engel olamıyorsun. Karanlık, yeni gözlerini açtığın hayatındaki istenmeyen tüm anlarını ciğerlerinden sökercesine almak için harekete geçmiş gibi duruyor. Etrafındaki zifiriliğin arasındaki bulanıklıklar, o istenmeyen anların karanlığa karışması gibi gelirken, esasen karanlığa karışanın benliğin olduğunu fark etmen çok zor olmuyor. Dinginliği arzu eden zihninle kaosu kendine dost edinmeye çalışan ruhunun çatışması, her bir bakışının daha da karanlıkla yüzleşmesine neden oluyor. Mutlak karanlığın hüküm sürmesi içten bile değilken, buna engel olan tek şeyin ciğerlerine çekebildiğin minimal miktardaki nefes olduğunu anlıyorsun.
Tüm bu yaşananlar yetmiyormuş gibi, Ela’nın bir hışımla anlattığı -belki de inanılması güç- bilgiler, zihnin tarafından bir an önce reddedilmek isteniyor. Ne var ki bu anda, düşmanın gibi olan ruhun tüm bunları, tıpkı Ela gibi bir hışımda sindirmek istiyor. Bu nedenle, içinde bulunduğu karanlıkta hem zihnin hem de ruhun kendine hem dost hem düşman oluyor. Her ikisi de vazgeçilmez ve yine her ikisi de istenilmez bir haldeyken Nuemsa’ya sesleniyorsun.
Seslenişin, sanki karanlığın içindeki en sessiz ton gibi kulaklarına bile erişmekten aciz kalıyor. Bir an için gerçekten konuşup konuşmadığını bile düşünürken, bir kez daha sözlerini tekrar etme gereği duyuyorsun. Ancak bu kez, cılız bir şekilde kulaklarına vuran sesinin de karanlık tarafından sindirilmeye çalışıldığını fark ediyorsun. Karanlığın bu derin hegemonyasını kabul etmek senin için katlanılabilir seviyelerin üstüne çıkmaya başlıyor. Fakat biliyorsun ki, karanlığı var eden hem kendin hem de Nuemsa oluyor…
Sesini bir kez daha ve bu kez ciğerlerini zorlayarak çıkardığın anda, Nuemsa’nın varlığını bile ufaktan sorgulamaya başlıyorsun. Ona dair anılarınla sanki Nuemsa’yı var etme çabasına sürüklendiğin sırada, bir kez daha sesleniyorsun karanlığa. Seslenişin, karanlığın içindeki bulanıklığı titretmeye başlarken bir anda kulaklarına tanıdık bir ses çalınıveriyor. Gözlerin karanlık dışında bir şey görmüyorken, Nuemsa’nın cismen var olmamasına rağmen “Konuşalım Gadiel… Fakat geçmişi değil, bundan sonrasını!” dediğini duyuyorsun. Karanlığın içinde bakışların Nuemsa’nın bedenini arasa da, onu hiçbir şekilde göremiyorsun. Ancak içine dolan bir sıcaklık ve duyduğun ses, Nuemsa’nın bir şekilde burada olduğunu sana hissettiriyor.
Zenahpuryu&Diniel; İri adamla birlikte ilerlemeye başladığınız sırada, Zenahpuryu’nun lafa girmesiyle birlikte iri adam dikkatli bir şekilde onu dinliyor. Zenahpuryu’nun ağzından dökülecek kelimelere önem verdiğini belli eden bakışlarıyla birlikte, onun ağzından çıkacak hiçbir kelimeyi kaçırmak istemeyen gibi duran adam, Zenahpuryu’nun fıkrasını sonlandırmasıyla öylece bakakalıyor sadece. İri adamın gözlerindeki fer hızlıca yok olurken bakışlarındaki boşluk da giderek artmaya başlıyor. Koca bir kara deliğin göbeğinde çaresizce kalmış gibi ve çevresine yaşadığı anın yarattığı soğukluğu yayarcasına duran adam birkaç saniye boyunca öylece kalakalıyor. Dilinin düğümlenişi, sanki adamı nefes almaktan bile aciz kalmışken, Diniel’in söze girmesiyle iri adam hayatı tekrar yaşanabilir kılması umuduyla tüm hiçliğini Diniel’e teslim etmiş gibi duruyor. Ancak Diniel’in Zenahpuryu’yu öven sözleriyle birlikte, iri adam küçülüyor, büzülüyor ve tüm heybetini ve kudretini isterik bir şekilde bu dünyaya teslim ederek sizden uzak diyarlara göç ediyor! Fiziken halen varlığını korusa bile, iri adam zihnen çoktan sizden uzaklara kaçarak göçüyor.
Yorumsuz ve kederli bir şekilde sessizliği eşliğinde yürüyen iri adam, bu vakitten sonra aranızdaki diyaloglara dahil olmaktan uzak -ve hatta sizden bile uzak durmak ister gibi- bir şekilde öylece yürümeye devam ediyor. Bu andan sonra ne şarap ne de para muhabbetinize hiçbir şekilde dahil olmayan adam, bir an önce taht odasına varmak için adımlarını hızlandırıyor. İri adamın hızlanan adımlarına bir şekilde ayak uydurmanızla birlikte, kısa sürede taht odasının önüne kadar geliyorsunuz. İri adam taht odasının önünde ikinize de şöyle bir bakmasının ardından “Hükümdarımız sizleri bekliyor.” diyor ve bir an önce sizden kurtulmak ister gibi taht odasının kapısını hızlıca çalıp kapıyı geçebileceğiniz kadar aralıyor. Bu andan sonra, bir şekilde Eletha’nın karşına çıkacak olmanız nedeniyle, üstünüze çöken hafif bir baskıyı hissedebiliyorsunuz. Özellikle Diniel, bu oda içerisinde son yaşadıkları ve Eletha’nın genel üslubu aklına gelince, istemsizce bir miktar daha gergin duruyor. Ne var ki, kapı çoktan açılmış ve Eletha’nın boğucu ancak bir şekilde insana huzur veren aurası hissedilmeye başlanmış oluyor.
Tüm bu yaşananlar yetmiyormuş gibi, Ela’nın bir hışımla anlattığı -belki de inanılması güç- bilgiler, zihnin tarafından bir an önce reddedilmek isteniyor. Ne var ki bu anda, düşmanın gibi olan ruhun tüm bunları, tıpkı Ela gibi bir hışımda sindirmek istiyor. Bu nedenle, içinde bulunduğu karanlıkta hem zihnin hem de ruhun kendine hem dost hem düşman oluyor. Her ikisi de vazgeçilmez ve yine her ikisi de istenilmez bir haldeyken Nuemsa’ya sesleniyorsun.
Seslenişin, sanki karanlığın içindeki en sessiz ton gibi kulaklarına bile erişmekten aciz kalıyor. Bir an için gerçekten konuşup konuşmadığını bile düşünürken, bir kez daha sözlerini tekrar etme gereği duyuyorsun. Ancak bu kez, cılız bir şekilde kulaklarına vuran sesinin de karanlık tarafından sindirilmeye çalışıldığını fark ediyorsun. Karanlığın bu derin hegemonyasını kabul etmek senin için katlanılabilir seviyelerin üstüne çıkmaya başlıyor. Fakat biliyorsun ki, karanlığı var eden hem kendin hem de Nuemsa oluyor…
Sesini bir kez daha ve bu kez ciğerlerini zorlayarak çıkardığın anda, Nuemsa’nın varlığını bile ufaktan sorgulamaya başlıyorsun. Ona dair anılarınla sanki Nuemsa’yı var etme çabasına sürüklendiğin sırada, bir kez daha sesleniyorsun karanlığa. Seslenişin, karanlığın içindeki bulanıklığı titretmeye başlarken bir anda kulaklarına tanıdık bir ses çalınıveriyor. Gözlerin karanlık dışında bir şey görmüyorken, Nuemsa’nın cismen var olmamasına rağmen “Konuşalım Gadiel… Fakat geçmişi değil, bundan sonrasını!” dediğini duyuyorsun. Karanlığın içinde bakışların Nuemsa’nın bedenini arasa da, onu hiçbir şekilde göremiyorsun. Ancak içine dolan bir sıcaklık ve duyduğun ses, Nuemsa’nın bir şekilde burada olduğunu sana hissettiriyor.
Zenahpuryu&Diniel; İri adamla birlikte ilerlemeye başladığınız sırada, Zenahpuryu’nun lafa girmesiyle birlikte iri adam dikkatli bir şekilde onu dinliyor. Zenahpuryu’nun ağzından dökülecek kelimelere önem verdiğini belli eden bakışlarıyla birlikte, onun ağzından çıkacak hiçbir kelimeyi kaçırmak istemeyen gibi duran adam, Zenahpuryu’nun fıkrasını sonlandırmasıyla öylece bakakalıyor sadece. İri adamın gözlerindeki fer hızlıca yok olurken bakışlarındaki boşluk da giderek artmaya başlıyor. Koca bir kara deliğin göbeğinde çaresizce kalmış gibi ve çevresine yaşadığı anın yarattığı soğukluğu yayarcasına duran adam birkaç saniye boyunca öylece kalakalıyor. Dilinin düğümlenişi, sanki adamı nefes almaktan bile aciz kalmışken, Diniel’in söze girmesiyle iri adam hayatı tekrar yaşanabilir kılması umuduyla tüm hiçliğini Diniel’e teslim etmiş gibi duruyor. Ancak Diniel’in Zenahpuryu’yu öven sözleriyle birlikte, iri adam küçülüyor, büzülüyor ve tüm heybetini ve kudretini isterik bir şekilde bu dünyaya teslim ederek sizden uzak diyarlara göç ediyor! Fiziken halen varlığını korusa bile, iri adam zihnen çoktan sizden uzaklara kaçarak göçüyor.
Yorumsuz ve kederli bir şekilde sessizliği eşliğinde yürüyen iri adam, bu vakitten sonra aranızdaki diyaloglara dahil olmaktan uzak -ve hatta sizden bile uzak durmak ister gibi- bir şekilde öylece yürümeye devam ediyor. Bu andan sonra ne şarap ne de para muhabbetinize hiçbir şekilde dahil olmayan adam, bir an önce taht odasına varmak için adımlarını hızlandırıyor. İri adamın hızlanan adımlarına bir şekilde ayak uydurmanızla birlikte, kısa sürede taht odasının önüne kadar geliyorsunuz. İri adam taht odasının önünde ikinize de şöyle bir bakmasının ardından “Hükümdarımız sizleri bekliyor.” diyor ve bir an önce sizden kurtulmak ister gibi taht odasının kapısını hızlıca çalıp kapıyı geçebileceğiniz kadar aralıyor. Bu andan sonra, bir şekilde Eletha’nın karşına çıkacak olmanız nedeniyle, üstünüze çöken hafif bir baskıyı hissedebiliyorsunuz. Özellikle Diniel, bu oda içerisinde son yaşadıkları ve Eletha’nın genel üslubu aklına gelince, istemsizce bir miktar daha gergin duruyor. Ne var ki, kapı çoktan açılmış ve Eletha’nın boğucu ancak bir şekilde insana huzur veren aurası hissedilmeye başlanmış oluyor.
Off Topic
Konu gidişatına sekte vurmadıkça, GM konuya girmeden önce konuya tekrar tur yazmanızda bir sıkıntı yok. Ancak konu gidişatı bakımından sıkıntı yaratması halinde, yazdığınız yeni turun iptal edilebileceği uyarısını da yapmış bulunayım şimdiden.




