Madras'a olan mektubunu yazıp yastığının altına sıkıştırmanın ardından, Valerin'i görmek için odandan dışarıya ilk adımlarını atıyor ve konağın alt katlarına inmeye başlıyorsun. Konakta genel olarak bu ana kadar gördüğün tema özenle korunuyor. Her katta belli başlı benzer sütunlar ve mobilyalar kullanılmış gibi görünüyor. Zemin kata inene kadar koridorların her birinde farklı şekillerde odaların kapılarının dizilmiş olduğunu görüyorsun. Bu kapıların ardında ne olduğunu bilmesen bile konağın genel amacını düşündüğünde, bu odaların Hükümdar tarafından kullanıldığını anlayabiliyorsun. Tüm katları bitirip zemin kata geldiğinde ise, seni Aludir Üssü’nde gördüğüne benzer bir manzara karşılıyor. Geniş bir hol ve iki yandan yükselen merdivenlerle birlikte, hol oldukça şık ve geniş duruyor. Bunun yanında holün sağında ve solunda bulunan birkaç kapı da dikkatini çekiyor. Bu kapıların nereye açıldığına pek de takılmadan asıl odağına dönüyor ve konağın çıkış kapısına varıyorsun.
Konağın çıkış kapısı, beklenildiği gibi altın işlemelerle dolu ve iki büyük sütun arasında yükselmiş gibi görünüyor. Konağın heybeti ve ihtişamının tezahürü gibi duran kapının sağındaki sütunda at üzerinde olan bir savaşçı, sol tarafında ise surat hatları tam belli olmasa bile bir iblis figürünün kabartmalı bir şekilde işlendiğini görüyorsun. Üç metreyi aşkın kapı, hafifçe ittirmenle birlikte kolayca açılırken, kendini dış dünyaya açılan bir diğer kapının önünde buluyorsun. Önünde uzanan ve sanki uçsuz bucaksız gibi görünen taşlık yolun iki yanındaki yeşil, konağın görünümünü tamamlayan unsurlar olarak gözüne yansıyor. Her bir taşın benzer oranda ve şekilde yerleştirilmiş olması bir yana, iki yanda bulunan ağaçların boyutlarının aynı oluşu, muhteşem bir nizam ürünü olarak karşına çıkıyor. Bu nedenle bulunduğun ortama olan hayranlığın istemsizce bir kat daha artarken dışarıya doğru ilk adımlarını atıyorsun. Burada yaptığın ilerleme esnasında ise dikkatini çeken ilk şey üç yanını çeviren surların görünümü ve tam karşında bulunan yüksek demir parmaklıklar oluyor. Ancak bakışlarını biraz keskinleştirdiğinde demir parmaklıkların bulunduğu yerde, belli aralıklarla yerleştirilmiş ve üzerlerinde tek tip kıyafet bulunan birtakım kişiler görüyorsun. Bu kişilerin muhtemelen asker sınıfından olduğunu varsayıyorsun, zira hem vücut şekilleri hem de giydikleri kıyafetler, bu kişilerin başkaca bir sınıfa mensup olmalarını imkansız kılıyor. Tek bir askerin heybeti bile insanı ürpertecek derecedeyken, bu yapıda onca askerin bulunması güvenlik konusunda taviz verilmediğini açıkça gösteriyor. Kapıya baktığında ise, diğerleri gibi heybetli iki askerin kapının hemen arka kısmında, yerlerinden oynatılması imkansız kayalar gibi dikildiğini görüyorsun.
Vakit kaybetmeden adımlarını kapıya doğru yönlendirdiğinde, senin geldiğini fark eden iki adamdan bir tanesi iki yana açılan demir kapıyı hızlıca aralıyor. Diğeri ise, hemen yolun kenarına çekilerek yanında fırtınalar dahi kopsa yerinden kıpırdamayacak gibi sabit bir şekilde durmaya başlıyor. Gözlerini bile kırpmaktan imtina eden bu adamlar, senin kapıdan çıkmanın ardından ise hızlıca kapıyı kapatıp tekrar koruma pozisyonuna geçiyorlar.
Amelina’nın sana yazdığı tarif üzerine Valerin Şehri’nde ilerlemeye başlıyor ve şehrin tüm curcunasıyla yüzleşiyorsun. İnsanlarla dolup taşan sokaklar, evlerden yükselen sesler ve insanların büyük çoğunluğunun takındığı saygılı tavırlar doğrudan dikkatini çekiyor. Bu yerde, çocukların bile oynarken kimseleri rahatsız etmemesi, yol üzerinde yürürken birbirlerine yol vermeleri, at arabalarının geçerken neredeyse ses dahi çıkarmaması bir peri masalı gibi geliyor. Sokakların genişliği, binaların mimarisi ve daha nice şeyler tek başına Valerin’e aşık olmak için yeterliyken, kendini dalmış bir halde Amaldin Meydanı’nda buluyorsun.
Amaldin Meydanı’na geldiğinde, zaten buluşma noktasını buradaki işletmelerden biri olarak seçtiğin için, ilk olarak kafana göre ve buraya kadar takındığın dalgınlıkla ilerlemek yerine, öncelikle çevrenin ne şekilde olduğunu görmeye çalışıyorsun. Bu sebeple, özellikle bir yere dikkat etmeyerek, sadece genel hatları çizmek adına sokakları gezmeye başlıyorsun. Yaklaşık 1 saatin sonunda ise başladığın ilk noktaya geri dönüyor ve Amaldin Meydanı’nın genel hatlarını kafana kazımış oluyorsun. Ancak tüm bu yürüyüşün boyunca seni esas büyüleyen şeyler, insan kalabalığından dolayı bir türlü yanına yanaşamadığın Yren Amaldin’e ait olduğunu öğrendiğin heykel ve bu heykele olan ilgi ile neredeyse Amaldin Meydanı’na gelene kadar gördüğün insanlardan birkaç kat fazla insan güruhunun burada bulunuyor olması oluyor.
Konağın çıkış kapısı, beklenildiği gibi altın işlemelerle dolu ve iki büyük sütun arasında yükselmiş gibi görünüyor. Konağın heybeti ve ihtişamının tezahürü gibi duran kapının sağındaki sütunda at üzerinde olan bir savaşçı, sol tarafında ise surat hatları tam belli olmasa bile bir iblis figürünün kabartmalı bir şekilde işlendiğini görüyorsun. Üç metreyi aşkın kapı, hafifçe ittirmenle birlikte kolayca açılırken, kendini dış dünyaya açılan bir diğer kapının önünde buluyorsun. Önünde uzanan ve sanki uçsuz bucaksız gibi görünen taşlık yolun iki yanındaki yeşil, konağın görünümünü tamamlayan unsurlar olarak gözüne yansıyor. Her bir taşın benzer oranda ve şekilde yerleştirilmiş olması bir yana, iki yanda bulunan ağaçların boyutlarının aynı oluşu, muhteşem bir nizam ürünü olarak karşına çıkıyor. Bu nedenle bulunduğun ortama olan hayranlığın istemsizce bir kat daha artarken dışarıya doğru ilk adımlarını atıyorsun. Burada yaptığın ilerleme esnasında ise dikkatini çeken ilk şey üç yanını çeviren surların görünümü ve tam karşında bulunan yüksek demir parmaklıklar oluyor. Ancak bakışlarını biraz keskinleştirdiğinde demir parmaklıkların bulunduğu yerde, belli aralıklarla yerleştirilmiş ve üzerlerinde tek tip kıyafet bulunan birtakım kişiler görüyorsun. Bu kişilerin muhtemelen asker sınıfından olduğunu varsayıyorsun, zira hem vücut şekilleri hem de giydikleri kıyafetler, bu kişilerin başkaca bir sınıfa mensup olmalarını imkansız kılıyor. Tek bir askerin heybeti bile insanı ürpertecek derecedeyken, bu yapıda onca askerin bulunması güvenlik konusunda taviz verilmediğini açıkça gösteriyor. Kapıya baktığında ise, diğerleri gibi heybetli iki askerin kapının hemen arka kısmında, yerlerinden oynatılması imkansız kayalar gibi dikildiğini görüyorsun.
Vakit kaybetmeden adımlarını kapıya doğru yönlendirdiğinde, senin geldiğini fark eden iki adamdan bir tanesi iki yana açılan demir kapıyı hızlıca aralıyor. Diğeri ise, hemen yolun kenarına çekilerek yanında fırtınalar dahi kopsa yerinden kıpırdamayacak gibi sabit bir şekilde durmaya başlıyor. Gözlerini bile kırpmaktan imtina eden bu adamlar, senin kapıdan çıkmanın ardından ise hızlıca kapıyı kapatıp tekrar koruma pozisyonuna geçiyorlar.
Amelina’nın sana yazdığı tarif üzerine Valerin Şehri’nde ilerlemeye başlıyor ve şehrin tüm curcunasıyla yüzleşiyorsun. İnsanlarla dolup taşan sokaklar, evlerden yükselen sesler ve insanların büyük çoğunluğunun takındığı saygılı tavırlar doğrudan dikkatini çekiyor. Bu yerde, çocukların bile oynarken kimseleri rahatsız etmemesi, yol üzerinde yürürken birbirlerine yol vermeleri, at arabalarının geçerken neredeyse ses dahi çıkarmaması bir peri masalı gibi geliyor. Sokakların genişliği, binaların mimarisi ve daha nice şeyler tek başına Valerin’e aşık olmak için yeterliyken, kendini dalmış bir halde Amaldin Meydanı’nda buluyorsun.
Amaldin Meydanı’na geldiğinde, zaten buluşma noktasını buradaki işletmelerden biri olarak seçtiğin için, ilk olarak kafana göre ve buraya kadar takındığın dalgınlıkla ilerlemek yerine, öncelikle çevrenin ne şekilde olduğunu görmeye çalışıyorsun. Bu sebeple, özellikle bir yere dikkat etmeyerek, sadece genel hatları çizmek adına sokakları gezmeye başlıyorsun. Yaklaşık 1 saatin sonunda ise başladığın ilk noktaya geri dönüyor ve Amaldin Meydanı’nın genel hatlarını kafana kazımış oluyorsun. Ancak tüm bu yürüyüşün boyunca seni esas büyüleyen şeyler, insan kalabalığından dolayı bir türlü yanına yanaşamadığın Yren Amaldin’e ait olduğunu öğrendiğin heykel ve bu heykele olan ilgi ile neredeyse Amaldin Meydanı’na gelene kadar gördüğün insanlardan birkaç kat fazla insan güruhunun burada bulunuyor olması oluyor.
Amaldin Meydanı’nın Haritası
Off Topic
Spesifik bir lokasyon veya tercih yapmadığın için ve ayrıca yürüyüş faslını hızlı geçmek adına Amaldin Meydanı'na ilişkin genel bir açıklamayla yetinildiğini belirteyim.






