Dedikodular (Diniel)

User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

16 Aug 2023, 15:16

Madras'a olan mektubunu yazıp yastığının altına sıkıştırmanın ardından, Valerin'i görmek için odandan dışarıya ilk adımlarını atıyor ve konağın alt katlarına inmeye başlıyorsun. Konakta genel olarak bu ana kadar gördüğün tema özenle korunuyor. Her katta belli başlı benzer sütunlar ve mobilyalar kullanılmış gibi görünüyor. Zemin kata inene kadar koridorların her birinde farklı şekillerde odaların kapılarının dizilmiş olduğunu görüyorsun. Bu kapıların ardında ne olduğunu bilmesen bile konağın genel amacını düşündüğünde, bu odaların Hükümdar tarafından kullanıldığını anlayabiliyorsun. Tüm katları bitirip zemin kata geldiğinde ise, seni Aludir Üssü’nde gördüğüne benzer bir manzara karşılıyor. Geniş bir hol ve iki yandan yükselen merdivenlerle birlikte, hol oldukça şık ve geniş duruyor. Bunun yanında holün sağında ve solunda bulunan birkaç kapı da dikkatini çekiyor. Bu kapıların nereye açıldığına pek de takılmadan asıl odağına dönüyor ve konağın çıkış kapısına varıyorsun.

Konağın çıkış kapısı, beklenildiği gibi altın işlemelerle dolu ve iki büyük sütun arasında yükselmiş gibi görünüyor. Konağın heybeti ve ihtişamının tezahürü gibi duran kapının sağındaki sütunda at üzerinde olan bir savaşçı, sol tarafında ise surat hatları tam belli olmasa bile bir iblis figürünün kabartmalı bir şekilde işlendiğini görüyorsun. Üç metreyi aşkın kapı, hafifçe ittirmenle birlikte kolayca açılırken, kendini dış dünyaya açılan bir diğer kapının önünde buluyorsun. Önünde uzanan ve sanki uçsuz bucaksız gibi görünen taşlık yolun iki yanındaki yeşil, konağın görünümünü tamamlayan unsurlar olarak gözüne yansıyor. Her bir taşın benzer oranda ve şekilde yerleştirilmiş olması bir yana, iki yanda bulunan ağaçların boyutlarının aynı oluşu, muhteşem bir nizam ürünü olarak karşına çıkıyor. Bu nedenle bulunduğun ortama olan hayranlığın istemsizce bir kat daha artarken dışarıya doğru ilk adımlarını atıyorsun. Burada yaptığın ilerleme esnasında ise dikkatini çeken ilk şey üç yanını çeviren surların görünümü ve tam karşında bulunan yüksek demir parmaklıklar oluyor. Ancak bakışlarını biraz keskinleştirdiğinde demir parmaklıkların bulunduğu yerde, belli aralıklarla yerleştirilmiş ve üzerlerinde tek tip kıyafet bulunan birtakım kişiler görüyorsun. Bu kişilerin muhtemelen asker sınıfından olduğunu varsayıyorsun, zira hem vücut şekilleri hem de giydikleri kıyafetler, bu kişilerin başkaca bir sınıfa mensup olmalarını imkansız kılıyor. Tek bir askerin heybeti bile insanı ürpertecek derecedeyken, bu yapıda onca askerin bulunması güvenlik konusunda taviz verilmediğini açıkça gösteriyor. Kapıya baktığında ise, diğerleri gibi heybetli iki askerin kapının hemen arka kısmında, yerlerinden oynatılması imkansız kayalar gibi dikildiğini görüyorsun.

Vakit kaybetmeden adımlarını kapıya doğru yönlendirdiğinde, senin geldiğini fark eden iki adamdan bir tanesi iki yana açılan demir kapıyı hızlıca aralıyor. Diğeri ise, hemen yolun kenarına çekilerek yanında fırtınalar dahi kopsa yerinden kıpırdamayacak gibi sabit bir şekilde durmaya başlıyor. Gözlerini bile kırpmaktan imtina eden bu adamlar, senin kapıdan çıkmanın ardından ise hızlıca kapıyı kapatıp tekrar koruma pozisyonuna geçiyorlar.

Amelina’nın sana yazdığı tarif üzerine Valerin Şehri’nde ilerlemeye başlıyor ve şehrin tüm curcunasıyla yüzleşiyorsun. İnsanlarla dolup taşan sokaklar, evlerden yükselen sesler ve insanların büyük çoğunluğunun takındığı saygılı tavırlar doğrudan dikkatini çekiyor. Bu yerde, çocukların bile oynarken kimseleri rahatsız etmemesi, yol üzerinde yürürken birbirlerine yol vermeleri, at arabalarının geçerken neredeyse ses dahi çıkarmaması bir peri masalı gibi geliyor. Sokakların genişliği, binaların mimarisi ve daha nice şeyler tek başına Valerin’e aşık olmak için yeterliyken, kendini dalmış bir halde Amaldin Meydanı’nda buluyorsun.

Amaldin Meydanı’na geldiğinde, zaten buluşma noktasını buradaki işletmelerden biri olarak seçtiğin için, ilk olarak kafana göre ve buraya kadar takındığın dalgınlıkla ilerlemek yerine, öncelikle çevrenin ne şekilde olduğunu görmeye çalışıyorsun. Bu sebeple, özellikle bir yere dikkat etmeyerek, sadece genel hatları çizmek adına sokakları gezmeye başlıyorsun. Yaklaşık 1 saatin sonunda ise başladığın ilk noktaya geri dönüyor ve Amaldin Meydanı’nın genel hatlarını kafana kazımış oluyorsun. Ancak tüm bu yürüyüşün boyunca seni esas büyüleyen şeyler, insan kalabalığından dolayı bir türlü yanına yanaşamadığın Yren Amaldin’e ait olduğunu öğrendiğin heykel ve bu heykele olan ilgi ile neredeyse Amaldin Meydanı’na gelene kadar gördüğün insanlardan birkaç kat fazla insan güruhunun burada bulunuyor olması oluyor.


Amaldin Meydanı’nın Haritası
Image
Off Topic
Spesifik bir lokasyon veya tercih yapmadığın için ve ayrıca yürüyüş faslını hızlı geçmek adına Amaldin Meydanı'na ilişkin genel bir açıklamayla yetinildiğini belirteyim.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
Diniel
Aclanian Aludir
Aclanian Aludir
Posts: 278
Joined: 30 May 2022, 22:32

16 Aug 2023, 23:20

Konağın alt katlarına doğru ilerlerken etrafa bakınmayı ihmal etmiyordum. Eletha’nın bu kadar fazla alanı olmasına karşı hepsinin kullanıp kullanamadığını bilemiyordum. Aludir üssünde onca yer varken gidip en alakasız yeri seçiyor olması da bu şaşaalı konaktan belki de bezmiş olabileceğine de ihtimal veriyordum. Şimdiye kadar gördüğüm her yerde bir özen vardı. Bunun tersi hiçbir şey görmemiş olmam biraz da konunun o tarafını merak etmeme sebep oluyordu. Bu yüzden Eletha’nın benim düşündüğüm benzeri bir fikre sahip olmasına şaşırmıyordum artık.

Konağın çıkış kapısına geldiğimde acaba buraya da nişanı bir yerlere yerleştirmem gerekip gerekmediğine yönelik etrafa bakınsam da buna yeltenmeme engel olan iki heykele bakakalıyordum. Etrafımda beni bir yerlere gitmeye zorlayıp sinir edecek kimse olmadığı için iki figüre de bir iki dakika kadar incelemek için vakit harcıyordum. Figürlerin ne anlattığını anlamamıştım. İblis ile insan dost muydu yoksa düşman mıydı bilemiyordum ancak iblisin bu kadar detaysız geçiştirilmesini garip bulmuştum. Ufak bir çocuğun meraklı bakışları gibi bir sağa bir sola iki figüre birkaç kez daha hızlıca geçiş yaptıktan sonra hızla sağıma, çıkışa doğru dönerken sağ elimle saçlarımı hiçbirini daha fazla umursamadığımı dışarıya bağıracak şekilde geriye doğru atıyordum.

Üç metreden belki de fazla olan dış kapının nasıl açılacağını bilemesem de doğal olan ittirme yöntemini kullandığımda ufak bir itiş ile açılıveriyordu kapı. Binadaki başka hiçbir şeye şaşırmasam da bu kapıya şaşırmıştım çünkü böyle bir şeyin düşüyor olduğunu görsem sağa sola kaçışacağıma emindim ancak tüy gibi ittirmeyle açılmıştı. Yine de bu konuya daha fazla dikkat vermiyordum çünkü artık dışarıya çıkabilirdim! Hızlı adımlarla kapıyı aşıp dış dünyanın havasını ikinci kez tadıyordum. Ancak bu sefer özgürdüm! Yine o sıkıcı düzen manzarasını inceledikten sonra ne kadar aşırı özenli ve kaliteli görünse de birilerine bunu yaptırma kudretinde olmanın ne kadar güzel olduğunu düşünmekten dolayı beğenmiyor da değildim.

İleridekilere dikkatlice baktığımda buranın koruyucu askerleri olduğunu tahmin ediyordum. Sanırım o komutan dışında ilk kez bir asker görüyordum. Acaba Aludir üssündekiler de buradakilere benziyor muydu? Dikkat etmemiştim. Bu seferki ilki önemsememiştim bu sefer. Ancak yine de anlatılan sivil olan herkesin böyle birbirinin aynısı olmadığını biliyordum. Adımlarımı konağın sınırlarının çıkışına yönlendiriyordum. Adamlar beni fark edince bir tanesi demir kapıyı hızlıca aralamış, diğeri ise kenara çekilip bu düzeneğin bir parçasıymış gibi beklemeye geçmişti. Şimdiye kadar gördüğüm herkesten farklılardı. Garip.

Valerin’e doğru attığım ilk adımla beraber özgürlüğümü sonuna kadar hissediyordum. Durup çevirecek, bir şey yapmamı isteyecek veya sürekli beni kontrol edecek birilerini etrafımda göremiyor olmak çok farklı bir histi. Ne hızlı ne de yavaş adımlarla tarif edildiği gibi ilerlemeyi sürdürüyordum. Ne kadar sürdüğünü hesaplamadığım sürenin sonunda merkeze vardığımda etrafta çok fazla insan olduğunu görmüştüm. Başta yabani bir kedi gibi bu kalabalıktan uzak durma isteğiyle yerimde dursam da yürüyen, gülen ve yürürken sohbet eden insanlara baktıkça yavaş yavaş kendimi onların varlığına alıştırmaya çalışıyordum. Bunun için hemen başarılı olamasam da içlerinde yürüyebiliyordum. Üsteki görevliler kadar olmasa da belli bir düzen içerisinde hareket etmeleri bu alışma sürecini kolaylaştıran etken oluyordu. Yine de bu kadar çok insan, bu kadar ses ve gürültüye nasıl katlandıklarını anlayamıyordum. Çocukları gördüğümde çok acayip yaratıklar olduğunu düşünmüştüm. Boyları kısa, vücutları güçsüz ve sıradan insanlardan fazla ses çıkarıp daha hareketlilerdi. “Sanırım iblis boyutu daha benlik” diye mırıldanıyordum her ne kadar Raldrin’in beni dinlemeyeceğini bilsem de.

Etrafa baka baka yürümeyi sürdürürken etrafı incelemeye öyle dalmıştım ki kendimi Amaldin Meydanı’nda bulmuştum. Burada oldukça büyük bir meydan görüyordum. Ayrıca belli bir noktada çok daha fazla özellikle toplanmış gibi görünüyordu. Şimdilik onları boş veriyordum çünkü etrafa bakınıp, bir sonraki turum olursa rastgele bir yerlere bakmak yerine kabataslak da olsa şehrin sokaklarını görmek istemiştim. Nitekim öyle de yaptım. Yaklaşık bir saat boyunca dolaştıktan sonra meydana geri dönmüştüm. O büyük kalabalık yüzünden bir türlü varamadığım yere gidip bir bakacaktım ama önce bir hesap yapmam gerekiyordu çünkü Yükseliş Konağı’ndan ayrıldığımdan beri şuursuzca dolaştığımı fark etmiştim. İstediğimi yapabildiğim için öylesine rahat hissediyordum ki kendimi şaşırmamak için biraz dikkat etsem iyi olacaktı.

Eletha o kadar tarihi olay anlatmış olsa da Yren Amaldin kimin nesiydi bilmiyordum. Belki de söylenmişti ama hiç dikkat etmemiştim. Umurumda değildi. Ancak o kalabalığın sebebini merak etmiştim yine de. O yöne doğru hareketlenmeden önce etrafa acele etmeden tam tur bakınırken burada neler yapsam diye düşünmeye başlamıştım. Kendime bir şeyler alabilirdim ama ne almam gerektiğine de emin değildim. Belki bir kıyafet dükkânı veya askeri ekipmanların olduğu bir yer arardım. Sokaklarda artık kaybolmayacağım için bulması zor olmazdı sanırım. Kalabalığa doğru dönüp bir adım atmıştım ki zihnimde şimşek çakmıştı. Azuldir konakta mı diye gidip bakmamıştım. Amelina’nın beklenmedik mektubu beni gitme konusunda öylesine heyecanlandırmıştı ki orada yapılması gereken her şeyi bırakıp kendimi burada bulmuştum. Sıkkın bir nefes verirken “Diniel olmanın zorlukları…” diye mırıltı ile söylendim kendi kendime. Neyse, yapacak bir şey yoktu, Azuldir’i azat ediyordum bu seferlik. Zaten orada olmayabilirdi.

Heykeli yakından incelemek için adımlamaya başlamıştım. Ne özelliği vardı ki bu heykelin? Bu kadar insanı kendinde çekecek ne özelliği bulunabilirdi? İnsan sürüsünü sevmesem de heykeli doğru düzgün görebilmek için ilerlemeye karar vermiştim. Adımlarımı kalabalığa doğru sürdürürken aklıma Eletha’nın buraya gelmeyi asla istemeyeceğime böylesine emin cümlelerinin sebebi ne olabilir diye takılmıştı. Rahatsız edici kalabalığa rağmen insanlar kurallı ve nazik davranıyordu. Böyle bir yere gelmek istemeyeceksem bundan kötü olan yerleri yok etmek isterdim o zaman. Sırf beğenmediğim için bir yerleri yok edersem de bu istediklerimi yapmama engel olurdu. Eletha, acaba aklından geçen kesin bilgiler neydi? Bunu nereden öğrenecektim şimdi?

Kalabalığa yaklaştıkça yüzümde artan bir ciddiyet ve soğukluk olduğunu hissedebiliyordum. Özellikle yapmıyor olsam da hem bu gizemin sebebini öğrenecek olmam hem de bu anlamsız kalabalık beni daha da ciddileşmeye itiyordu. Aludir olduğumu etraftakilere belli etmek istemiyordum. Sivil gibi dolaşıp insanlığa dair bilgiler toplamam benim için daha önemliydi şu aşamada. O yüzden kalabalığı bir anda yarıp heykele doğrudan ulaşmak hedefim değildi. İsteseydim meydanı boşaltabilirdim bile çünkü.
KÜNYE
İsim: Diniel
Cinsiyet: Kadın
Yaş: 24
Boy: 1.64
Kilo: 52
Sınıflar: Toplayıcı - Dengeli - Elementalist
Mevcut GP/AGP/İGP: 0/0/5
Mevcut Para: 48000

PROFİL
Güç: 6
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 6
İrade: 6
Zeka: 10

Aludir Statları
Görü: 5
Hakimiyet: 9
Mevcudiyet: 10

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
İBLİS KÜNYE
KÜNYE
İsim: Raldrin
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.75
Kilo: 60
Tür: Ejderha
Seviye: Razguk

PROFİL
Varlık: 7
Güç: 7
Dayanıklılık: 6
Çeviklik: 9
Arun: 9
Duren: 6
İrade: 8

YETENEKLER:
Saf Öfke

TEKNİKLER:
Buzul Fırtına - A Rank
Daha hızlı! - C Rank
Soğuk Diyar - B Rank

İBLİSİN ÜZERİNDE TAŞIDIĞI EKİPMANLAR/EŞYALAR
Image
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

18 Aug 2023, 14:21

Amaldin Meydanı’ndaki kalabalık sanki gözünü her açıp kapadığında daha da artarken, kafandan geçenler doğrultusunda meydanın çevresinde adımlamaya başlıyorsun. Gördüğün insanların çoğunluğu orta yaşlarda oluyor. Bununla birlikte, bazı kişilerin üzerindeki kıyafetlerin kalitesi onlarca metre öteden bile rahatlıkla seçilebilir duruyorken, kimilerinin kıyafetlerinin kalitesizliği de ona keza belli oluyor. Ne var ki, insanların üzerlerindeki kıyafetler ilk bakışta ekonomik durumlarını ortaya koyar nitelikte olsa bile, insanların üzerlerindeki kıyafetlerinden bağımsız bir şekilde birbirlerine saygılı bir şekilde selam veya yol vermesi, şehirdeki sosyal statü farklarının yaşamsal alana etki etmediğini gösterir gibi duruyor. Bunun yanından dikkatini çeken bir diğer husus ise, etraftaki bazı insanlar tarafından tek başına yürüyen kadın ve erkeklerin arkasından bakılırken, kadın ve erkek olan çiftlerin arkasından pek de kimsenin bakmıyor olması oluyor. Şehirdeki ahlak seviyesi yönünden de bir ipucu olan bu durum aklının bir köşesine kazınıyor.

Adımların devam ettikçe Valerin’deki insanlara ilişkin genel bilgilerin de giderek artmaya başlıyor. İnsanların nezaketli tavırları sanki her bir adımlarına sirayet etmişken, özellikle yaşlı insanlar karşı belli bir saygın tutum sergilendiğini görebiliyorsun. Öyle ki, insanların karşılaştıkları kişilerin alımlı veya paspal olduğuna bakılmaksızın, ilk selamı yaşça küçük olanların vermesi veya yaşlı kişilere yol verilmesi ile yardım ediliyor olması, hayat tecrübesi edinmiş kişilere gösterilen hürmetin en açık ibaresi oluyor. Son olarak ise, kalabalık içerisinde gözüne çarpan çocukların aileleriyle birlikte olması halinde neredeyse onlardan bir adım geri veya ileri olacak şekilde yürümemeleri, birlikte oynayan çocukların ise kalabalıktaki insanları rahatsız etmekten imtina ettiklerine dair davranışları, toplumdaki eğitimin küçük yaşlardan başladığını da sana gösteriyor.

Yren Amaldin’in heykeline yaklaşıkça, arasından geçmen gereken insan kalabalığı da artmaya başlıyor. Birçok yaş grubundan bulunan insan bulunduğu alanda ilerlemeye devam ettikçe, meydanın ortasında yer alan heybetli binayı da daha detaylı bir şekilde görmeye başlıyorsun.


Meydanın Ortasında Bulunan Bina
Image

40 metre yüksekliğinde bulunan kubbeli binanın etrafındaki işlemler ve kolonlar, her bir parçasında emeğin ve ihtişamın sembolü gibi duruyor. Yoğun kalabalık binanın içine girebilmek için sakin bir şekilde beklerken, binanın içinden de kimisi gözyaşları kimisi ise hayranlığı gözlerine sirayet etmiş bir şekilde dışarıya çıkıyor. Zemine döşenmiş taşların parıltıları, heybetli yapıyı yansıtarak daha düşsel bir görüntü yaratırken, sen de içeriye girmek için sıraya giriyorsun. Yavaş adımlarla ilerleyen sırada en ufak bir sitem dahi olmaması ve insanların olabildiğince sessiz kalışı, bulunduğun yerin kutsallığını tek başına belli ediyor. Küçük çocuklar bile yüzlerine düşen sıkkın tavra rağmen en ufak mızmızlık yapmazken, kapının içinden geçebilmek için ilk adımı atıyorsun.

Binanın içine girdiğin anda ilk dikkatini çeken şey, binanın tam ortasına konumlanmış olan Yren Amaldin Heykeli oluyor. Heykelin 5 metre yarıçaplı alanın bittiği noktaya yerleştirilmiş ve aralarında birkaç metre bulunan 10 kadar askerin esas duruşta, kıllarını bile kıpırdatmadan beklediklerini görüyorsun. Bakışlarını binada gezdirdiğinde ise, binanın kubbesinden içeriye giren ışığın doğrudan heykele vurmasıyla adeta tanrısal bir görüntünün yaratıldığını görebiliyorsun. Bunun dışında binanın dışındaki ihtişamın ziyadesiyle içeride de olduğunu, duvarların işlemeler ve kabartmalar dolu olduğunu görebiliyorsun. Ancak bu işleme ve kabartmaların tam bir netliği bulunmaması, zamanın getirdiği yıpranma olarak gözüne çarpıyor. Belki de zamanında bu şekilde yapılabilmiş işlemler, yine de zamanın ötesinde bir görüntü sergiliyor. İçeriye girdiğinde ise birlikte olduğun kişiler heykelin etrafını sarmaya başlıyor. Askerlerin bulunduğu noktaya kadar gelen ve ardından burada kısmi bir tavaf gerçekleştiren insanların iki ellerini birleştirerek bir şeyler mırıldandıklarını görüyorsun. Bu haliyle Yren Amaldin’e veya onun vasıtasıyla tapınılan kudrete yollanan duaların dudaklardan döküldüğünü anlayabiliyorsun. Odağını bir kez daha Yren Amaldin’in heykeline çevirdiğinde ise, onun yüzünü, sırtına yerleştirilmiş iki kanadı ve elinde tuttuğu mızrağını net bir şekilde görebiliyorsun.


Yren Amaldin
Image
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
User avatar
GM - Dimensio
Game Master
Game Master
Posts: 1852
Joined: 31 Jan 2022, 13:20

21 Aug 2023, 12:11

Off Topic
Diniel'in hikayesi bu konudan devam edecektir.

Kurgu konusunun sonlanmasından sonra, bu konuya geri dönüş yapılabilir.
Bu hesaba atılan özel mesajlar kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Yükseliş Konağı”